schizophrana Oluşturma zamanı: Şubat 6, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 6, 2008 http://img162.imageshack.us/img162/6425/jacknicholsonli1.jpg "Bir film setindeki yıldız saatli bomba gibidir. İnsanların ona korkmadan yaklaşabilmeleri için o bombanın etkisiz hale getirilmesi gerekir." Jack Nicholson Onu anlatmaya nerden başlamak gerek bilemediğim aslında kelimelerin de yetersiz kalacağı aktör. Küçük Korku Dükkanı , Chinatown , Guguk Kuşu , Postacı Kapıyı iki Kere Çalar , Shining ,A Few God Men ve Batman filmografisinde en çok öne çıkan ve onu bize tanıtan filmlerdir. Aday olduğu 12 Oscar'dan üçünü ve 7 tane de Altın Küre ödülü kazannan aktör 1937 yılında ABD ' de doğdu. Bir erişkin olana kadar büyükannesini annesi , annesini de ablası zanneden aktör gerçeği kendisi ile yapılan bir röportaj sırasında tesadüfen öğrendi. Hakkında ironweed filmi çekilmeden önce bir sokak serserisi gibi yaşayarak bir ay boyunca yıkanmadığı ve Guguk kuşu'ndan önce ortadan kaybolup bir akıl hastanesine kaydını yaptırdığı gibi efsaneler üretilmiştir. (kimbilir belki de gerçektir ) Biir de alıntı eklemek istiyorum : "Pledge" adlı filmin en şiddet yüklü ve vahşice sahnelerinden birisinin çekimi yeni bitmişti. Filmin yönetmenliğini üstlenen Sean Penn, kameralara "Dur!" komutunu verdiğinde başrol oyuncusu Jack Nicholson'ın yorgunluktan tükenmiş halde olmasını bekliyordu. Ancak Nicholson asistanına dönüp bir sigara istedi. Yüzüne yayılan kurt gibi kurnaz ve kaygısız gülümsemesiyle sigarasını yakarken, "Hepimizin bazı küçük sırları vardır Seany" dedi. Sean Penn yeri geldikçe bu öyküyü anlatmayı çok sever. Çünkü Jack Nicholson’ın bu sözleri, oyunculuk açısından çok önemli bir noktaya işaret eder. *Easy Rider, Chinatown, The Shining... Sinema tarihinin köşetaşları olan tüm bu filmler hep onun adıyla anıldı. ... Yıldız oyuncu kavramını yeniden şekillendiren oyunculardan biri. Klasik bir anti-kahraman; asi, kavgacı, isyankar, tehlikeli bir anti-konformist. Oynayabildiği en sevimli rol, Batman'in Joker'i. Kahkahalarla gülerken, Gotham City üzerine zehirli gazlar yağdırıyor. Yüzündeki tebessümden dalga dalga yayılan şeytani yansımaları saklayamıyor, eh o zaman bu ifadeyi en büyük kudreti haline getirmekten başka çaresi yok. 70'li yılların ruhunu kendine göre yeniden tanımlayan, göründüğü her filmi varlığıyla baştan sona domine eden bu adam, tam bir karşı kültür ikonu. Umarsız, alaycı, güvenilmez karakterlerin vücut bulmuş hali. İfadesi bir film-noir kahramanınınki gibi çoğu zaman, ya da film-noir kahramanının içine şeytan girmiş hali.... Elif Refiğ Altyazı Dergisi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pagan Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2008 http://www.novaksblog.com/pictures/hollywood_stars_in_70s/jack_nicholson_michelle_phillips_1972.jpg michelle phillips jack nicholson 22 Nisan 1937 yılında NewYork’da doğan Nicholson’ın dar alanda kısa paslaşmalar dediğimiz türden oyunculuk kariyeri ilk olarak B filmlerinin en bilinen isimlerinden biri olan Roger Corman tarafından formlandırıldıktan kısa bir süre sonra “The Cry Baby Killer” filminde başrol oynadı. Ardından "Little Shop Horrors" adlı filmde dişinden rahatsız mazoşist yapılı bir karaktere bürünüp acı çekmeye meyilli birini canlandırdı. Belki de Jack Nicholsan’ı Nicholson ünvanına kavuşturan Peter Fonda’nın "Easy Rider" adlı filmi oyuncunun ilk Oscar’a adaylığını ortaya koydu. Bundan çok kısa bir süre sonra hasta babasını ziyaret etmek adına ufak kasaba hayatına yeniden dönerek geçmişe yaptığı yolculukta huzursuzluklarla karşılaşan Eroica Dupea rolünü canlandıran oyuncu "Five Easy Pieces" ile bir kez daha Oscar’a doğru uzanan kapıların kilidini açtı. Genel bir retrospektif açısından değerlendirdiğinde Nicholson’un en önemli filmleri şunlardır denilebilir. (Chinatown-Çin Mahallesi-Yönetmen:Roman Polanski), (One Flew Over the Cuckoo's Nest-Guguk Kuşu-Yönetmen:Milos Forman) Ünlü oyuncu "Chinatown" ile Oscar’a aday oldu. Gelelim "Guguk Kuşu" na. Akıl hastahanesindeki Randle Patrick Mc Murphy adında bir deliyi canlandıran Jack Nicholson, izleyenleri şok olma moduna davet ederken resmen gerçek bir delinin hareketlerini taklit etmiyor, adeta gerçek bir deli olduğuna inandırıyordu. Durumun içindeki durumu oynamak yerine kendini o ortama dahil ediyordu. İşte bu filmle artık adaylıktan çıkarak Oscar ödülü almayı başardı. Tam bir idealist oyuncu olduğunu tanımlayan Jack Nicholsan için dönüm noktası niteliğinde olan ve Stephan King’in romanıdan uyarlanan bir Stanley Kubrick filmi olan "The Shining" kendisini güncelleştirdi. Buna şöyle demek daha doğru olur. "Beyazperdenin aranan yüzü" Yüzünü şekilden şekle değiştiren başarılı oyuncu mimiklerini en fazla kullanan Hollywood aktörlerinden biridir. Bunun en hayati örneklerinden biri ise Kubrick ile beraber çalışmasıydı. Gerçi sihirli değnek olsaydı ve Jack Nicholson’un bir oyuncuya dönüşmesini sağlasaydı bugünkü konumundan bile daha ünlü olamazdı. O zaten doğuştan bir star. "The Shining" den sonra ikinci kere beyazperdeye uyarlanan "The Postman Always Rings Twice" (Postacı Kapıyı İki Kere Çalar) filmi ile olay yaratarak Jessica Lange’le olan ateşli sevişme sahnesiyle, izleyenleri bir kez daha hayrete düşürdü. Bu arada Oscar’a olan yakınlaşması devam ederken "Reds" filmiyle bir adaylık “Terms Of Endearment” filmiyle ise, Shirley Mc Laine’ın aklını çelmeye çalışan bir astronot karakter kisvesini üzerine giymişti. Derken Oscar ödülünü kazandı. (kazanmasa şaşardım…) Beyazperdenin tozlu ve engebeli yollarını aşmışken hızımı düşürmeden devam edeyim diyerek yeni bir filme imza attı. Hollywood’un en usta yönetmenlerinden biri olan Tim Burton’ın "Batman" filminde yepyeni bir kimlik kazandı. Bu kimlik kendisini Joker Batman’dan ayrıcalıklı kılıp alamet-i farikasını yansıtıyordu. Tabiki Burton ile olan bağlantısını kesmeyen Nicholson uzun bir aradan sonra Mars Attacks adlı filmle yeniden kamera karşısına geçti. "Prizzi’s Honor" ve "Ironweed" filmleriyle Oscar’a adaylık misyonunu elden bırakmayarak beyazperdede bir taht kurarak "kral" ünvanı edasıyla kendi çizgisinde ilerledi. “A Few Good Men” de, Tom Cruise’a karşı mücadele veren generali oynarken "As Good As It Gets" filmi tamamen rotayı değiştirdi. Helen Hunt’ın dizginlerini eline aldığı yaramaz olmayı ilke edinen ve huysuzluk çıkaran Melvin karakterine bürünen Jack Nicholson hep sert ve diktatör konumundayken ne hikmetse bu filmle taş kalpliliğini yenerek yumuşak davranmayı öğreniyordu. İşte tam bu tarza parmak bastıktan sonra "About Schmidt" ve "Anger Management" ile sinirini frenlemeye çalışan, ipe sapa gelmez hareketler sergilemeye meyilli olmayan ve daha çok rüyalarımızı süsleyen bir Jack Nicholson portresi çiziyordu. Bu kadar çok Oscar’lı bir oyuncu olması, kendisini şımartmıyor nitekim diğer oyuncuların da yolunu açarak onların rollerine gölge düşürmekten ziyade yardımseverliğini ortaya koyuyor. Son filmi "The Bucket List" ile tekrardan eski huysuz hallerine geri dönüyor sanki. Tek farkı sonradan yumuşamaya çalışması. Yalnız "The Bucket List" in unutamayacağımız tek özelliği oyuncunun bir önceki filmlerinden biri olan "Guguk Kuşu" ile olan muhteşem benzerliği. Neresi mi benziyor? Yanıt: Hastahane ortamı. Nicholson bu kez deli değil, sadece ölmek için gün sayan bir fani. Beyazperdenin tepe noktasından bugüne bakış atacak olursak aktör için söylenecek çok söz var. Gözlerinin içine baktığımızda sağlam bir oyunculuk çıkardığı gözle görülür bir detayken; yapaylıktan uzak parantez açarsak rol yapmadan her türlü karakterin içine girebilen biri…Bununla kalmayıp elit ve pürüzsüz bir oyun sergileyen Nicholson ilerleyen yaşına rağmen halen dinç ve sinemaya bırakmaya niyeti yok gibi. Şımarık ruhlu bir oyuncu olmadığını kanıtlayan Nicholson’ı "Yükselen Değerler" sloganı ile ilişkilendirmek mümkün. Yıldızı hiç sönmeyerek hayranlarını sevindirmeye devam eden Nicholson öyle görünüyor ki Hollywood film yapımcıları tarafından kapısı en çok çalınan aktörlerden biri olmaya devam edecek... Tüm Filmleri: The Bucket List (2007) The Departed (2006) Something's Gotta Give (2003) Anger Management (2003) About Schmidt (2002) Pledge, The (2001) Velocity (2000) Junket Whore (1998) As Good As It Gets (1997) Blood and Wine (1997) Mars Attacks! (1996) Evening Star, The (1996) Crossing Guard, The (1995) Wolf (1994) Who's Tommy, the Amazing Journey, The (1993) Hoffa (1992) Few Good Men, A (1992) Man Trouble (1992) Two Jakes, The (1990) Batman (1989) Ironweed (1987) Broadcast News (1987) Witches of Eastwick, The (1987) Elephant's Child, The (1986) Heartburn (1986) Prizzi's Honor (1985) Terror in the Aisles (1984) Terms of Endearment (1983) Border, The (1982) Notre Dame de la Croisette (1981) Reds (1981) Postman Always Rings Twice, The (1981) Shining, The (1980) Goin' South (1978) Last Tycoon, The (1976) Missouri Breaks, The (1976) One Flew Over the Cuckoo's Nest (1975) Fortune, The (1975) Tommy (1975) Professione: reporter (1975) Chinatown (1974) Last Detail, The (1973) King of Marvin Gardens, The (1972) Safe Place, A (1971) Carnal Knowledge (1971) Rebel Rousers, The (1970) Five Easy Pieces (1970) On a Clear Day You Can See Forever (1970) Easy Rider (1969) Head (1968) Psych-Out (1968) Hells Angels on Wheels (1967) Shooting, The (1967) St. Valentine's Day Massacre, The (1967) Ride in the Whirlwind (1965) Back Door to Hell (1964) Flight to Fury (1964) Ensign Pulver (1964) Terror, The (1963) Raven, The (1963) Broken Land, The (1962) Wild Ride, The (1960) Studs Lonigan (1960) Too Soon to Love (1960) Little Shop of Horrors, The (1960) Cry Baby Killer, The (1958) ALINTIDIR!! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Mart 9, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 9, 2009 çılgın kokainman hastasıyım oyuncusu nicholson dan bir ara wolf nedeniyle-küçükken izzlemiş ve muhtemmelen korkmuş olmam dolayısıyla- soğumuştum... daha sonrasında izlediğim guguk kuşu yla sinema köşeme yıkılmaz bir taht kurdu... öyle bir taht ki onun resmini gördüğüm küçük korku dükkanını elim titremeden alıp eve gelince 10sn oynadığını görmeye bile olsun bea ne güzel sırıtıyordu gibi avunma sözleri sarfetmeme neden olmuştu... marlon brandonun da dostuydu ve o öldüğünde evini almıştı yamulmuyorsam... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 19, 2009 harikaydı,harika...bu adam oynuyor! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.