Jump to content

Weber ve Kapitalizm


Sepia

Önerilen Mesajlar

Çağımızda kapitalizm her geçen gün artan bir ivmeyle çağcıl insanın yaşamına derinden nüfuz etmekte. Küreselleşmenin nîmetleriyle artık daha da vahşîleşen kapitalizmin ileride alacağı boyut pek çoğumuzu ürpertmekte. Kapitalizmin dünyâ halkları üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için ortaya sağlam görüşler atmanın yolu kapitalizmin doğuşunu anlamaktan ve onu doğru değerlendirmekten geçer. Weber yirminci yüzyıla girerken önemli bir hesaplaşma yürütmüştü kapitalizmin doğuşuna ilişkin. İmdi bu konuda Weber’in görüşlerinden yararlanmamız yerinde olacak:

 

*

 

Weber’e göre kapitalizm târihsel bir fenomenin; asketik Protestan ahlâkının doğurduğu bir durumdur. Weber, Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu isimli çalışmasında bu temel üzerinden hareket eder ve kapitalizme ilişkin çözümlemesini şu şekilde ortaya koyar:

 

Weber’e göre değişik mezheplerin bulunduğu bir toplumda sermâye sâhipleri Protestanlara özgü birtakım özellikler taşır. Bu ilişki salt kültürel yapıyla veya kültürel yapının gelişim düzeyiyle ilgili değil; kapitalizmin bulunduğu her kültür coğrafyasında böyledir. (age. syf: 29) Fakat çağdaş kapitalizm hakkında söylenenler kapitalizmin doğuşunu açıklamada kullanılamaz: kapitalizmin doğuşuna damgasını vuran unsurlar ile çağdaş kapitalizmin içerdiği unsurlar birbirinin zıttıdır. İmdi kapitalizmin doğuş nedenlerinin en önemli dayanağı örgütlenmede aranmalıdır (syf: 33), bu örgütlenme de asketik Protestan ahlâkına damgasını vuran ussallaştırma eğilimlerinin doğal bir sonucudur. Bu örgütlenmenin temelini de mezhepler ve toplumsal tabakalaşma oluşturur. Bu nedenle Weber mezhepler ve toplumsal tabakalaşma arasındaki ilişkileri dert edinir:

 

Weber’e göre Katolik mezhebinden olanlar belirli bir iş kolunu korumak ve o iş kolunda usta olmakla yetinirken, Protestan mezhebinden olanlar belirli bir iş kolunun en yüksek noktasına çıkmayı erekler. (syf: 32) Protestanlar bâzı nedenlerden dolayı, seçtikleri mesleklerde daha fazla ussallaştırma eğilimi içine girer; kendi mezhepleri onlardan bunu bekler. Ancak bu, şu demeye gelmez: Katolikliğin öte dünyâcılığı en yüksek ideâl olarak ortaya koyan asketik özelliği yandaşlarına bu dünyânın nîmetleri karşısında umursamazlık içinde olmayı öğretti. (syf: 34) Weber’e göre Fransız Kalvinistlerinde de öte dünyâcılığa yer vardır ve onlar da dünyevî olanla ilgilenmekten sakınmaz; hem üstelik öte dünyâcılığıyla bilinen kimi tarikatlarda da ticârî yaşama vurgu başat bir konumda bulunur (syf: 37). Pekî bu durumda Protestan eğilimlerin kapitalizmle ilişkisi nasıl kurulacaktır?

 

Weber bu ilişkiyi kapitalizmin ruhu kavramı üzerinden irdeler: imdi kapitalizmin ruhu târihsel realiteye belirli bir bakış açısı ve târihsel realitedeki belirli bir ilişkiler bütünüdür. Bunun neden başka yerlerde değil de ancak Batıda ortaya çıktığını ise şöyle değerlendirir: Kilise hukuk sistemine dayalı bir yapı ancak Batıda bilinir (syf: 14). Bilimde ussal ve dizgesel uzmanlık alanları, bir alanın uzmanı olarak eğitilme ancak Batıda vardır (syf: 15). Feodal devlet ancak Batıda ortaya çıkmıştır (syf: 15). Ussal biçimde dile gelmiş bir anayasa, ussal biçimiyle dile gelmiş kurallara ve yasalara bağlı siyâsî bir düzenleme anlamında devlet de ancak Batıda bilinir (syf: 16). Batı dışında hiçbir yerde burjuva ve burjuvazi gelişmemiştir (syf: 21). Belirli bir sınıf olarak proletarya da Batı dışında hiçbir yerde yoktur (syf: 22).

 

Weber bütün bu unsurların bir araya gelmesiyle oluşan kapitalist ruhun iki farklı temel biçimi olduğunu savunur: kapitalizmin doğuşuna damgasını vuran kapitalist ruh ile çağdaş kapitalizme geçişe neden olan kapitalist ruh birbirinden farklıdır. Çağdaş kapitalizmde yaşam tarzı “hırs felsefesi”ne dayanır. Bu “felsefe” gereğince bireyler kendi sermâyelerini sürekli artırma yoluna gider. (syf: 42) İmdi bunlar salt bir yaşam tarzıyla ilgili değil; belirli bir ahlâklılık tasarımıyla da ilgilidir ve buna uygun bir yaşamın ahlâklı bir yaşam olduğu savunulur. Ne var ki bu ahlâklılık tasarımı kapitalizmin doğuş dönemlerinde yoktu. Çağdaş kapitalizmde bu “felsefe”den dolayı bireyin ihtiras duyguları doğal karşılanırken (syf: 44), kapitalizmin doğuşunda bunlar ağır bir otokontrol mekanizmasıyla kontrol altında tutulurdu. Üstelik çağdaş kapitalizm eğitilmemiş ve bir işlevi olmayan işçileri sistem içine sokmaz (syf: 47) ve gelenekselliğe de karşıdır (syf: 48). Çağdaş kapitalistler işçilerin daha fazla çalışmasını sağlamak için ücretleri sürekli düşürme eğilimindedir ve bu da ussallaştırma eğiliminin bir sonucudur (syf: 49). Oysa ki kapitalizmin doğuşu sırasında işler böyle değildir. O dönemde Protestanlar harcamak değil; kazanmak istiyor, kendilerini yaptıkları işlere adıyordu. (syf: 51) Çağdaş kapitalizmde normâl bulunan tüm itkiler de bayağı bulunuyordu. Nitekim Reform Hareketlerinin ilk yıllarında yerleşik kilise kabûlü genel kabûl görmekteydi: elindekiyle yetinmek ve daha fazlasını istememek; imdi insanlar kendilerinin ve ailelerinin gereksinmelerinden daha fazla bir maddî kazanç peşinde koşmamalı, tanrının onları bir kez yerleştirdiği mesleklerinde kalmalı, bu verilmiş sınırlı yaşam durumu içinde onları maddî hazlara sürükleyen itkilerden sıyrılmalıdır. (syf: 59)

 

Bu itkilerden sıyrılarak kendi mesleklerinde en iyisini ortaya koymaya çalışan bu kimseler Weber’i meslek kavramı üzerinde bir inceleme yapmaya sürükler; imdi ussallaştırma eğilimi de bu kavramdan bağımsız değil: meslek kavramı Luther’in görüşlerinde ve Reform Hareketlerinin ilk yıllarında günlük dünyevî işlerin yapılması gerekliliğiyle ilgiliydi (syf: 63); Luther’e göre keşişçe bir yaşam tanrı katında değerli değildi; bu yaşam bâzı ödevlerden sıyrılmanın bir ürünüydü (syf: 64). Ancak Luther’i daha sonra yorumlayanlar ise Luther’in insanların tanrının verdiği mesleğin dışına çıkmamaları gerektiğini savunduğuna inandı (syf: 67). Böyle bir meslek anlayışı daha önceleri Alman mistiklerinde de görülmekteydi; ancak Püritenler bunu bir ödeve dönüştürdü (syf: 69).

 

Weber’e göre asketik Protestanlığın belli başlı dört taşıyıcısı vardır: 1. Kalvinizm, 2. Pietizm, 3. Methodizm, 4. Baptist hareketinden doğan tarikatlar (syf: 75). Bunlar arasında mutlak bir ayrım yoktur ve bunlardan biri diğerine karşı değildir. Ancak Kalvinizm kapitalizmin gelişmesinde başat bir yerdedir. Bunun nedeni: Kalvinizme göre insanlar ebediyetten belirlenmiş kaderlerini yaşamak için kendi yollarını kat etmek zorundadır; imdi kurtuluşa erecek olanlar da kendi üzerlerine düşen görevleri mümkün olan en iyi biçimiyle yerine getirenler olacaktır ki bu da işbölümü ve örgütlenmeyi gerekli kılar. Nitekim belirli bir iş koluna bağlı bir kimse kendi işini ne kadar iyi yapıyor olursa olsun, aynı iş koluna bağlı başka bir kimse işini iyi yapmıyorsa bu durumda o kişinin kendi işini iyi yapıyor olması bir şey ifâde etmez; çünkü ortaya konan ürünün bir bütün olarak nitelikli olması beklenir ve bu da insanları işbölümüne ve örgütlenmeye sürükler. Tanrının buyruklarını yerine getiren Hıristiyanlar ilk günâhın kendi üzerindeki etkisinden bu yolla kurtulabilir ve kurtuluşa erme şansını artırabilir. İmdi böyle bir Hıristiyan için yaşam tanrının şânını artırmaya hizmet etmekle geçer ve dolayısıyla yaşamını belirli bir otokontrol mekanizmasıyla belirler ki bu da asketik Protestan ahlâkından başka bir şey değildir. (syf: 85) Nitekim bu ahlâk kişiyi ne kadar sıkı yakalarsa onu günlük hayâtın o denli dışına sürükler. Luther bu görüşü biraz da zorlayıcı bir tutumla öne sürmüş, Kalvinizm de bunu ondan mîras almıştı. (syf: 96)

 

Ne var ki târihin ilerleyen kesitlerinde tablo değişir ve Weber burada insan doğasına ilişkin bir savdan yola çıkar: kişiler öte dünyâda kendi geleceklerini güven altına almak için verdikleri bu asketik savaşım yerine bu dünyâda zevk almaya yöneldi; çünkü biriken sermâyenin ve kaliteli malın yarattığı zenginlik insanları dünyevî olana bağımlı bir hâle getirdi. İmdi zenginliğin tahrikleri sınırsızdır; o, haz yaşantısına sürükler; insan bedeni üzerinde hâkim olan Kalvinist otorite güç yitirir. (syf: 122) Bunun baskın olduğu dönemlerde cinsel ilişkiye bile ancak soyun devâmı için izin verilir; üretimde verimin düşmesine yol açabilecek her türlü eyleme sınırlandırma getirilirdi (syf: 130). İmdi bu zenginlik kişileri haz yaşantısına sürükleyerek çağdaş kapitalizme geçişe neden oldu.

 

 

 

Weber’in bu görüşleri çağımızda kapitalizmle ilgili bir didişme yürütenlerin önünde bir meşâle gibi parıldıyor: Weber göstermektedir ki kapitalizmin doğuşuna neden olan faktörler insan fenomenlerinden (değerlendirme, amaç koyma, amaçlar için çalışma vb.) başkası değildir. Kapitalizm insanlığa târihin bir dayatması değildir; insan fenomenlerinin sürüklediği bir sonuçtur. Bu saptama aynı zamanda da şunu gösterir: vahşîleşen kapitalizmin insanları yaşanılamaz bir dünyâya sürüklemesi de târihin bir dayatması değildir. İmdi sorunun bu şekilde saptanması çözüm yolunu da gösterir: demek ki vahşîleşen kapitalizmle mücâdele etmek de insanların elindedir. Bu mücâdeleyi kazanabilmek için sanırım en gerekli şey: yirmi birinci yüzyıl insanının önüne ideâller koymaktır. Yirminci yüzyıl insanının en önemli sorunu: ideâllerinin olmayışıydı. Yirmi birinci yüzyıl insanı için vahşîleşen kapitalizmi yenmeye çalışmak niçin bir ideâl olmasın!..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kapitalizm, insanlık tarihinin gelişim süreci içinde ele alınmalıdır. Ama şunu da unutmamak gerekir, bütün sistemler ilk çıktıkları süreçte devrimci bir kökenden beslenerek çıktılar. Kapitalizmin çıktığı nokta, din egemenliğinin bitiş sürecine girdiği bir dönemdir. İnsanlar, din egemenliğinin artık bir gelişme göstermediğini anladıkları andan itibaren yeni ve farklı bir sistemin gelişimi başlamış oldu ve Fransız burjuva devrimi ile de yeni sistem ete kemiğe bürünmüş oldu.

 

İlk çıktığı dönemde insanlara özgürlük havası veren sistem, gelişme gösterdiği andan itibaren ilk iş olarak varolan özgürlükleri kısıtladı ki zaten ulus-devlete dayanan bir sisteminde yapması gereken şey buydu. Ulus-devletler üzerinden örgütlenen kapitalizm, kendini güçlendirmek ve insanlığın son ideolojisi olduğu görüntüsü vermek için var olduğu bütün alanlarda bir korku toplumu yaratmaya ve herkesi karşılıksız itaat edecek köleler haline getirmeye başladı.

 

Reel sosyalist sitemin çöküşü ile birlikte ise kendine yeni düşmanlar ve korkuluklar yaratarak, sistemin en önemli tıkanma döneminde de bir çıkış yolu bulan kapitalizmin şu andaki durumu ise emperyalist sistemin başladığının göstergesidir. Küreselleşme, neo-liberal düşüncelerin gelişmesi ve yeni bir düşman yaratımı ile yeni bir sürece giren sistem, yukarıda da dediğim gibi bütün dünyayı ele alacak bir güçe dönüşmeye başlamıştır. BU temelde de vahşi kapitalist dönem çoktan bitmiştir.

 

Ama burada şunu da belirtmekte yarar var, bir alternetifiniz yoksa sadece biz kapitalizmi yenicez demek sadece kapitalist sistemin güçlenmesine yarar. Eğer birşeye muhalifseniz alternatifiniz olmalı yoksa yerinde saymaktan başka bir işe yaramazsınız...

 

tşk. yazı için...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kapitalizm, insanlık tarihinin gelişim süreci içinde ele alınmalıdır. Ama şunu da unutmamak gerekir, bütün sistemler ilk çıktıkları süreçte devrimci bir kökenden beslenerek çıktılar. Kapitalizmin çıktığı nokta, din egemenliğinin bitiş sürecine girdiği bir dönemdir. İnsanlar, din egemenliğinin artık bir gelişme göstermediğini anladıkları andan itibaren yeni ve farklı bir sistemin gelişimi başlamış oldu ve Fransız burjuva devrimi ile de yeni sistem ete kemiğe bürünmüş oldu.

 

Bizim "büyük" ismini verdigimiz Fransız İhtilâli'ni hatırlayın. Onun hazırlanmasındaki sırlar bizce gâyet iyi bilinmektedir. Çünkü o tamâmen bizim ellerimizin eseridir.

''Tek Dünya Devleti Tehlikesi 7(Sion Tapınağı Tarikatı Ve Sion Liderleri Protokolleri) ''

 

Anladığım kadarıyla yine yahudi parmağı..

 

Yazılarınız için teşekkür ederim

Saygılar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...