Jump to content

Fight Club / Dövüş Klübü


schizophrana

Önerilen Mesajlar

tarif edilemez , sadece izlenir denilebilecek bir film ; Fight Club. tüketim toplumunu ve kapitalizmi David Fincher'ın gözünden bir reklam filmi estetiği ve müthiş diyaloglarla harmanlayarak acımasızca eleştirmiştir. bildik Chuck Palahniuk tarzında mükemmel bir kitaptır da aynı zamanda.

 

"hepimiz heba oluyoruz... lanet olsun, butun bir nesil benzin pompaliyor, garsonluk yapiyor, yada beyaz yakali kole olmus.. reklamlar yuzunden araba ve kiyafet pesinde.. nefret ettigimiz islerde calisiyor, gereksiz seyler aliyoruz... bizler tarihin ortanca cocuklariyiz.. bir amacimiz yok; ne buyuk savasi ne de buyuk buhrani yasadik.. bizim savasimiz, ruhani bir savas.. ve bunalimimiz kendi hayatlarimiz..."

 

 

 

"yaptığın iş değilsin..cüzdanındaki para, sırtındaki üniforman ya da sana bugüne kadar değer verilmesini sağlayan diğer özelliklerin. aslında bunların seninle hiçbir ilgisi yok...kendini saydam ve her an eriyebilecek bir kar tanesi gibi güzel ve eşsiz mi hissediyorsun? sen aslında hiçbir şeysin. çünkü sahip olduğun varlıklar gün gelip sana sahip olmaya başlarlar. sonra ne mi olur? önce uyuyamamaya başlarsın. ardından çevrendeki herşeye yabancılaşmaya..ve tyler durden ile tanışırsın. tyler'ın her zaman inanmaya hazır olacağınız ve istek duyacağınız bir planı vardır. aslında gördüğünü zannettiklerinin görülmediğini ve sandıklarının da apaçık ortada olduğunu fark edeceksin..."

 

 

 

 

 

Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı... Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız.

Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı... Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ.

Dövüş Kulübü'nün üçüncü kuralı... Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter.

Dövüş Kulübü'nün dördüncü kuralı... Sadece iki kişi dövüşür.

Dövüş Kulübü'nün beşinci kuralı... Her sefer sadece bir dövüş olur.

Dövüş Kulübü'nün altıncı kuralı... Tişört yok, ayakkabı yok.

Dövüş Kulübü'nün yedinci kuralı... Dövüş sürebildiğince uzun sürer.

Dövüş Kulübü'nün sekizinci kuralı... Eğer bu Dövüş Kulübü'nde ilk gecenizse, dövüşeceksiniz.

 

 

 

--------------------

ve muhteşem soundtrack

 

Pixes- Where İs My Mind

 

YouTube - pixies - where is my mind

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

benim durumumu biraz yansitan bir film:( nedeni sizce....?

--------------------

bence filmde farkedilmeyen aslinda cok onemli bir nokta war oda aslinda cok az kiside rastlan ama varligida kabul edilen multiply personality disorder dedigimiz piskolojik bir bunalim yani kisilik bolunmesi ya da catismasi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hiç sevmediğim brad pitt'i takdir etmemi sağlayan film.güzel başı sonu farklı olmasının yanında biraz düşününce insanı gaza da getirebiliyor.ilginç olanı bu filmi izleyip anlamayıp bir de iddalaşanlar da var brad pitt'in oynadığı karakterle ilgili diyeyim de izlemeyenlere spoiler olmasın (=

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bence filmde farkedilmeyen aslinda cok onemli bir nokta war oda aslinda cok az kiside rastlan ama varligida kabul edilen multiply personality disorder dedigimiz piskolojik bir bunalim yani kisilik bolunmesi ya da catismasi

 

Farkedilmeyen mi? Aman naptın sen, bunu da farkedemeyeceksek filmi izleyememişiz demektir :D

 

İlk duyduğumda sıradan bir dövüş filmi falan sanmıştım ama izleyince öyle bir etki bırakıyor ki hemen geçmiyor o etki.. Böyle etki edebilen nadir filmlerden.. Bayılıyorum bitiyorum bu filme :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

tek porsiyonluk arkadaşlar..kalkışla iniş arasındaki zamanı paylaşıyoruz..

 

bu sözü duyunca gözlerim açılmıştı. harbiden haaa diye düşünmeme sebep olmuştu. yıllar önce izlememe rağmen haala etkisinden kurtulamadığım film

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

“sizler özel değilsiniz, sizler güzel ya da eş benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz.”

 

Yaptığımız alıntı “dövüş kulübü” filminin en meşhur repliklerindendir. Filmde esasen “biz bu değiliz!” ekseninde bir hikaye anlatılıyor.

Filmin teması bir cümle ile söylenmek istense, kültür endüstrisinin insanı ve değerini nasıl tükettiği, nasıl tek tip haline getirdiği gerçeğini anlatarak başlanabilir. Bunun içinde filmin birçok yerinde sembolik bir dille bu anlatılmaya çalışılmış.

 

images-3.jpeg

 

O daire benim hayatımdı.

Modernist dünyanın mihenk taşı tüketim, insanların mükemmel olmayışını ve faniliğini gizlemek, bu gerçeği ört pas etmek için kurgulanmış bir mekanizma gibidir. Modernizm bunu insanın aldığı eşyalar veya edindiği sertifikalarla birlikte dört dörtlük olmaya yalnızca bir adım uzakta olduğu hissini uyandırarak yapmaktan çekinmez.

Filmde kamera, anlatıcıyla birlikte evin içerisinde dolaşırken tıpkı bir ürün kataloğunda olduğu gibi eşyaların üzerinde açıklayıcı bilgiler verir ve fiyatları belirtir. Anlatıcı, seçtiği her bir eşyanın kişiliğini yansıttığına inanmaktadır. Yine anlatıcı, dairesinde gerçekleşen bir patlama sonrasında şunları söyler: “o daire benim hayatımdı. İçindeki her eşyayı ayrı ayrı severdim. Ve orada yok olan birkaç parça eşya değildi. Yok, olan bendim.” Anlatıcı sadece sahip olduklarıyla kendini ifade edebilen biri olduğunu açıkça belli eder. Tam da reklamlar da bize söylenen şey! “siz buna değersiniz hatta daha fazlasına! Bu yüzden daha çok satın alın ve benliğinizi aldıklarınızla keşfedin.

 

Modernizmin diğer bir metası: Beden

Modernizm, bedeni ilkin endüstriyel bir mantıkla “emek gücü” olarak değerlendirdi. Buna göre insanın üretime katılan makineden farkı yoktur. Fakat üretimde bedensel emeğin payının azalması ve tüketimin bir kültür olarak yeni anlamlar kazanması ile bedene yeni bir simge verildi. Bir tüketim nesnesi olarak beden, güzellik ve cinsellik motifleriyle ele alınmaya başlandı.

 

Tüketim kültüründe beden hazzın yeni yeriydi artık. Reklamlarda ve filmlerde sunulan kırışıklıkları olmayan, dolgun ve dalgalı saçlı, sinema yıldızlarını aratmayan kadınlar ve son derece sportif ve kaslı bir bedene sahip erkekler çağın gözdesiydi. Sadece bunlar için milyonlarca lira harcama yapıldığını göz önüne aldığımızda kapitalizmin doğru bir algı oluşturma eylemi yaptığını söylemek yanlış olmaz. Bu durumu kanıtlar nitelikteki bir diğer unsur ise son dönemlerde medyada türeyen moda programlarıdır. Buradaki tehlike ise televizyon yayınlarının insan üzerindeki kanıtlanmış etkisidir. Filmde kurulan dövüş kulübünde bu durum eleştirilir. Filmin şizofreni karakteri Tyler, “spor salonlarında ter atıp film yıldızları gibi oynamaya çalışan adamlara” acıyarak bakar. Üyelerin saçlarını kısaltıp tırnaklarını kesmesinin sebebi bakımlı olmak değil dövüşlerde dezavantajlı duruma düşmemektir.

 

 

images-2.jpeg

 

Sabun metaforu

Anlatıcı ve Tyler Durden ilk kez uçakta karşılaşırlar. Anlatıcı Tyler’a ne iş yaptığını sorar. Fakat modern insanın kendini tanımlamakta önemli bir göstergesi olan işi Tyler için bir kıstas değildir. Tyler soruyu anlamadığını söyler. Anlatıcı daha açık sorar: “geçinmek için ne iş yapıyorsun?” Tyler’ın bu soruya verdiği cevap esasında iki anlamlıdır. “sabun,medeniyetin mihenk taşıdır!” düz bir bağlamda bakıldığın da Tyler’ın geçimini sabun yapıp satmakla sağladığı anlaşılırsa da cevabın alt metninde bir cevap daha yatmaktadır. Tyler, insanı sindiren ve köleleştiren uygarlığın yıkımı için sabun yapmaktadır.

 

Sabun, filmde sıradan bir obje olarak değil filmin asıl vermek istediği mesajın sırtlayıcısıdır ve film boyunca eleştirilen düzenin alt üst edilmesi için kullanılacak bir öğedir. Filmin sonunda da Amerika’nın en büyük finans merkezinin sabunlardan elde edilen paylayıcılarla yerle bir edilmesi dikkate değerdir. Finans merkezinin patlatılması ve yıkıntılarının asıl hedefi olan ulusal müzenin üstüne düşmesi de kurulan kapitalist uygarlığın bütün izlerini ve etkilerini silmenin asıl amaç olduğunu gösterir. Burada sermaye sahiplerinin ve kapitalizmin etkisindeki sanatın her zerresini yok ederek yeni ve temiz bir uygarlığa giden bir aım gerçekleştirilmek istenilmiştir.

Film, kapitalist düzende insanların sokulmak istendiği çevrelere açıktan göndermeler yapar. Eleştirdiği uygarlığın yerine başka bir düzen kurmaya çalışır. Fakat bunda oldukça başarısızdır dövüş kulübü. Filmin sunduğu hayat görüşü aslında en az yıktığı kadar anlamsız ve tehlikelidir. Meseleye kendi açımızdan bakacak olursak durum yine değişmeyecektir. Çünkü filmin çözüm olarak ortaya koyduğu felsefe bizim kabullenemeyeceğimiz bir yapı sunar. Benim anladığım kadarıyla bu tarz filmlerin fikri alt yapısında batı dünyasının kendi içinde yaşadığı ölüme karşı, kendi insanını sıtmaya razı etme eğilimi olduğudur…

 

 

 

(alıntıdır.)

images-4.jpeg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Film harikadır, kitabını okumak ayrıca bir keyiftir. Bu arada konu başlığındaki yazım hatası çok göz tırmalıyor.

 

Başlıkta bir sorun yok. Alıntı olduğunu altta belirttim... Bu sadece filme farklı bir bakış açısı. Yorumlama..

Filmin altındaki mesajları ortaya çıkartmışlar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

En abartılmış filmlerden biri.Tamamen toplum gazını almak için yapılmış bir piyasa filmi.

İzlerken sanki toplum tarafından dayatılan saçma kurallara karşı çıkmışsın gibi bir hisse kapılıyorsun,sonunda ise hiç birşey yapmadığın halde gazın alınmış bir şekilde ovv ne filmdi ama diyorsun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...