Jump to content

Murathan Mungan-Mahmut ile Yezida / Oyun İnceleme


semuel

Önerilen Mesajlar

Mahmut ile Yezida

 

OYUNUN ADI: MAHMUD İLE YEZİDA

YAZAR: MURATHAN MUNGAN

 

YAZAR BİLGİSİ:

1955'de İstanbul'da doğdu. Ortaöğrenimini Mardin Lisesi'nde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğ. Fakültesi Tiyatro bölümünde tamamladı. Devlet Tiyatrosunda "Dramaturg"olarak çalıştı. İlk oyunu "Mahmud ile Yezida" ile Türkiye İş Bankası'nın açtığı yarışmada ikincilik ödülünü alan Mungan, "Sahtiyan"adlı şiiri ile de "Gösteri" dergisinin 1981 Şiir Yarışması'nda birincilik ödülü kazandı. "Taziye" oyununun 1984'de sahnelenmesi nedeniyle Ankara Sanat Kurumunca Mehmet Baydın'la birlikte en iyi oyun yazarı seçildi. "Hedda Golder Dile Bir Kadın" öyküsü ile, "Haldun Taner Öykü Ödülü" nü Nedim Gürsel ile birlikte aldı. (1987)

YAPITLARI

Osmanlıya Dair Hikâyat ( şiirler,1980) Taziye (oyun,1982) Kum Saati ( şiirler,1984)

Sarı İstanbul ( öyküler,1985) Cenk Hikâyeleri ( 1986 ) Kırk Oda ( öyküler,1987 )

Lal Masallar( öyküler,1989) Yaz Sinemaları ( şiir,1989) Eski 45'likler ( şiir,1989)

Mırıldandıklarım( şiir,1990) Yaz Geçer(şiir,1992) Geyikler Lanetler( oyun,1992)

Bir Garip Orhan Veli( oyun,1993) Oda,Poster ve Şeylerin Kederi ( şiir,1993)

Metal(şiir,1993) Kaf Dağı'nın Önü ( öykü,1994) Oyunlar,İntiharlar,Şarkılar( şiir,1997)

Mürekkep Balığı( şiir,1997) Başkalarının Gecesi( şiir,1997) Metinler Kitabı( 1998)

Yüksek Topuklar (roman,2002)

ŞİİRLERİ

Başkalarının Gecesi,Bu Ne Biçim hayat, Bis,Cam Yazı, Diyalektik Mutsuzluklar, Geçilmez Deniz,

İzin,Kupon,Manşet,Maske, Metal,Mırıldandıklarım,Omeyra,Peynir Tenekesi,Sis Çalan, Sizden Saklı,Sözler,Yaprak.

 

OYUNUN TÜRÜ: DRAM

SAYFA SAYISI: 79

 

OYUN ÖZETİ : Oyun, Yezidilerin ayiniyle başlar. Sonra asıl hikayeye geçilir. Mahmud ile Yezida iki düşman köyün gençleridir ve birbirlerine sevdalıdırlar. Müslümanlar ve Yezidiler. Aralarında yıllardır süren bir kan davası vardır. İki sevdalı ümitsizce çareler ararlar evlenmek için. Mahmud Yezida'nın saçlarına kırk günün her günü bir tane örük atmıştır. O gün kırkıncı örük de tamamlanmıştır. Yezida Mahmud'a kaçmaya karar verir. Dilek Ağacına hazır olan yeşil mendil bağlayacaktır. Bu arada Mahmud'un ağabeyi köyün ağası Havvas Ağa'nın kızkardeşiyle evlenmektedir. Düğünde pek çok önemli kişi vardır. Kaymakam,Jandarma Komutanı ,eşleri vs. Havvas Ağa, hükümetin yeni çıkardığı "toprak reformu"ndan etkilenmemek için çareler arar. Bunun yolunu da Yezidi köyünün arkasındaki bataklığı kurutarak tarlalar yapmak olarak bulmuştur. Kaymakam karşı çıkar ama dinletemez. Planlar kurulur. Kahya Yezidi köyünün dairelenmesini önerir. Böylece Yezidi geleneklerine göre, çizilen daireden çıkamayacak olan Yezidi halkı, diğer tarafa geçip müdahele edemeyecektir. Erkekler silah kuşanır ve köy dairelenir. Yezidi halkı yastadır.

Havvas Ağa, Mahmud'un ağabeyiyle konuşur. Mahmud silahlanıp dairelemeye gitmemiştir ve son zamanlarda çok durgundur. Bataklığın diğer tarafındaki toprakların sahibi Teyfo Ağa'nın kızı Güllüşan; Mahmud'a vurgundur. Eğer Mahmud Güllüşan'la evlenirse akrabalık kurulacak ve Teyfo Ağa toprak talebinde bulunmayacaktır. Ağa Kebik'ten kardeşiyle konuşmasını ister.Ama Mahmud bunu kabul etmez karşı çıkar. Daha sonraki günlerde Yezidilerin dairesi silinir ve bekleyiş başlar. Tüfekli nöbetçiler Yezidi köyüne giren birini Mahmud'a benzetirler. Soruştururlar köyde ve gerçekten de Mahmud ortalarda yoktur. Eyşan Ana meraktan ölmektedir. Sonra haber gelir ve Mahmud'un cesedi de ardından. Mahmud, Yezidi köyünde görülmüştür,dilek ağacına yeşil mendil bağlarken. Eli kesilmiş ve köye sınır yapılmıştır.

Irmağın kenarında dolaşırken Yezida,sevgilisinin kesik eliyle karşılaşır. Çıldırır Yezida,kendini parçalar. Ölüm dairesini çizer ve kendini hapseder. Günlerce kimseyle konuşmaz ta ki Mahmud'un anası Eyşan Ana gelene kadar. Yezida cesedinin Mahmud'un yanına gömülmesini istemektedir ama buna bile izin yoktur. Diğer dokuz kardeşi hala namuslarını temizlemekten bahsetmektedirler. Babası Miro Ağa kızını görmeye bile gelmemiştir. Yezida her gün saçının bir örüğünü çözer,kırk gün sonunda kırkıncı örüğünü de çözer ve kendini ölüme teslim eder.

 

KAÇ SAHNE ( Episod ): 11

KAÇ KİŞİ ( Kadın, Erkek ): 15 ERKEK, 6 KADIN, 25 KİŞİLİK BİR TOPLULUK

KARAKTER İSİMLERİ: MAHMUD,YEZİDA,HAVVAS AĞA, KAYMAKAM,KÖYÜN DELİSİ,TELLAL,JANDARMA KOMUTANI, KOŞUCU,KAHYA,KEBİLE,NİRVAN,MUHTAR,ABİD EMMİ,EYŞAN ANA,RAŞA ANA, ULAK, DEFTERDAR, MAL MÜDÜRÜ,TEYFO AĞA,AK ÇARŞAFLI KIZLAR,KARA ÇARŞAFLI KADINLAR,KAYMAKAMIN KARII,TÜFEKLİLER,DOKUZ KARDEŞ,YEZİDİ ATALARI,YEZİDİLER.

 

ANA TEMA: TÖRELER VE TÖRELERİN İNSANLARIN HAYATLARINI NASIL ETKİLEDİĞİ

ANA FİKİR: TÖRELERİN VE BÜYÜKLERİN VERDİĞİ KARARLARIN TEK DEĞİŞTİREMEYECEĞİ ŞEY,AŞKTIR.AŞK TEK BAŞINA,HERKESİN CEZASINI BELİRLER.

 

YAN FİKİRLER

- Oyunda Anlatılan Aile Yapısının, O Ailede Yetişen Çocukları Nasıl Etkilediği,Kişilere Nasıl Farklı Kişilikler Kazandırdığı.

- İnsanların Birbirlerini Nasıl Kolayca Harcayabilecekleri

- Ağalık Sisteminin İşleyişi

- Toplumsal Baskı:Bir Oğul Neden Anasına Derdini Anlatamaz?

- Evlilik:Ailelerin Neleri Dikkate Alarak Evliliği Belirlediği

- Sadakat,Dürüstlük

 

ÇIKIŞ EPİSODLARI : 4.SAHNE,5.SAHNE,6.SAHNE,10.SAHNE

MÜZİKLİ İSE ŞARKILAR VE ŞARKILARIN YERLERİ - III.SAHNE (DÜĞÜN)

YORUM

 

GENELİ İÇİN YORUM: Oyun, başlangıcından bitimine değin, bir ağıt havasında ilerliyor gibi. Gereksiz sahne yok,hepsi çok net. Belki bir istisna olarak; 8.sahne ve Düğün sahnesi kısaltılabilir. Özellikle 8.sahne sıkıcı olabiliyor. Bir önceki sahneden sonraki sahneyi tahmin eder gibi oluyorsunuz ama diğer sahne de kendini okutturuyor/izlettiriyor. Karakter çizimleri çok başarılı. Hepsi dolu. Kendinizi bir Mahmut, bir Yezida ya da bir Eyşan Ana gibi hissedebiliyorsunuz. Ayin gibi sözsüz bölümler, sahne aralıkları danslarla mutlaka zenginleştirilmeli. Çarşaflar kullanılarak aynı bayan oyuncular hem oyuncu hem de dansçı olabilir. Ağır,dolu bir oyun,hatayı kolay kaldırmaz. Ayrıca oyun perdelere ayrılmamış sahne sahne gidiyor. Yönetmen istediği gibi harmanlayıp sahne değişikliği yapabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yezida titreyen elleriylev son örüğünü , kırkıncı örüğünü çözer ; saçlarının tümünü açar. Güçlükle kaldırdığı elleriyle saçlarının tümünü açar , dağıtır.Kollarını havaya kaldırır , parmaklarının arasından saçlarının telleri omuzlarına dökülür ,arkadan güneş yavaş yavaş gösterir yüzünü.Saçları omuzlarına dökülürken kolları düşer önce , ardından bedeni kıvrılır , dairenin içerisine yığılır kalır.

 

...

 

töreyi , törelere inat süren bir sevdayı Murathan Mungan'ın kendine has destansı anlatımıyla bir kez daha okudum. ve başlığa yazmak geldi içimden.

 

Mahmut ile Yezida okunması , izlenilmesi gereken bir eser.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mahmud ile Yezida Üzerine İnceleme(Mitolojik Kaynak Açısından)

MAHMUD: Irmağın öfkesini yendim. Irmağın töresini

yendim. Sonra çıktım ırmaktan, bedenimde onlarca ırmak.

 

Töreleri ve törelerin insan hayatını nasıl etkilediği konusunu anlamamıza hizmet eden oyun Mahmud İle Yezida, Yezidi inanışlarına dair pek çok bilgi sahibi olmamızı da sağlıyor . Mezopotamya Üçlemesinin birincisi olan oyunda Mungan, o çok iyi bildiği doğuyu, doğunun diliyle anlatıyor. Yerel meseleleri anlatmaktaki ustalığını bu sefer de Yezidiler üzerinden gösteriyor bize. Yüzyıllardır bu topraklarda var olmasına tahammül edilmeyen, aşağılanan Yezidilerden. Hiçbir ırka, dine, toprağa ait olamamış Yezidilerin aslında dışlanmış olan hikayesini sunuyor bize oyunda ve bunu yaparken de geleneklerinin bir o kadar da kendine has oluşunu hissettiriyor. Yezidi mitlerini anlamamıza yardımcı oluyor. Bir şeye ait olamamanın sonucu, kendi yazgısını kendisi çizen bir yolu seçen halkın, çember/daire meselesi üzerinden, bütün tarihini anlatıyor bize adeta. Bu mitolojik malzeme, oyunun iletisine öyle iyi uymuş ki, yasak bir aşk üzerinden, hem toplumsal baskıyı; hem ağalık sisteminin işleyişini; hem de çaresizliği, sadakati anlamamıza yardımcı oluyor. Çünkü kendi dünyamızda her gün Mahmut ile Yezida hikayesine rastladığımızı, daha önceden onlarca Havvas Ağa ile tanıştığımızı, bizi anlamayacağını bildiğimiz için iletişim kurmayı reddettiğimiz annemizi Eyşan Ana silüetinde hatırlatmıyor mu bize? O vakit anlıyoruz ki, hayatta yaşanan her şey aynıdır; biçimler, tarihler ve kişilerin adları farklıdır yalnızca.

 

Çember/daire meselesinin oyunun içine nasıl da iyi yedirildiğini görmek için, oyunun özetini hatırlayalım;

 

Mahmud ile Yezida birbirine düşman iki köyün; Müslüman ve Yezidi köylerinin gençleridir. İki genç evlenmek için umutsuzca çareler arar. Mahmud dilek ağacının yanında, Yezida’nın saçlarına kırk gün boyunca birer tane örgü vuracaktır; kırkıncı gün kırkıncı örük tamamlanır. Yezida Mahmud’a kaçmaya ikna olmuştur en sonunda. Bu arada Müslüman köyün ağası devletin yeni çıkardığı toprak reformundan etkilenmemek için Yezidi köyünün arka tarafındaki bataklığı kurutup, tarla yapmaya karar verir. Yezidilerin tepki göstermemesi için Yezidi köyünün dairelenmesine karar verilir. Böylece Yezidi geleneklerine göre, çizilen daireden çıkamayacak olan Yezidi halkı müdahale edemeyecektir.

 

Köy dairelenir; Yezidi halkı yastadır. Bu arada Mahmud’un köyün ileri gelenlerinden biri olan Teyfo Ağanın kızıyla evlenmesini ister köyün ağası Havvas Ağa. Bu isteği Teyfo Ağanın toprak talebinde bulunmaması içindir, çünkü Teyfo Ağa’nın kızı Güllüşah, Mahmud’a deli gibi aşıktır, uğruna kendini asmaya bile kalkmıştır ve Mahmud’un ağabeyi, Havvas Ağa’nın yeğeniyle evlenmiştir. Havvas Ağa çıkarları için, Mahmud’un ailesine çıkışır. Fakat Mahmud bu evliliği kabul etmez, karşı çıkar. Daha sonra Yezidi köyünün etrafındaki daire silinir ve Yezidilerden bir tepki beklenir. Bu arada Mahmut Yezidi köyünde görülmüştür, dilek ağacına yeşil mendil bağlarken. Yezidiler tarafından öldürülmüş, ağaca yeşil mendil bağlayan eli kesilmiş, köye hudut yapılmıştır.

 

Irmağın kenarında dolaşırken Yezida, sevgilisinin kesik eliyle karşılaşır. Çıldırır, kendini parçalar. Ölüm dairesini çizer ve kendini hapseder. Annesi Raşa Ana gelir.

 

RAŞA- Nasıl bir sevdalık hakkıdır ki, ölümle ödenir Yezida?

YEZİDA- Bu nasıl törelerdir ki sevdayı ölümle ödetir aney?

 

Günlerce kimseyle konuşmaz Yezida, ta ki Mahmud'un anası Eyşan Ana gelene kadar. Yezida cesedinin Mahmud'un yanına gömülmesini istemektedir ama buna bile izin yoktur. Diğer dokuz kardeşi hala namuslarını temizlemekten bahsetmektedirler. Babası Miro Ağa kızını görmeye bile gelmemiştir. Yezida her gün saçının bir örüğünü çözer, kırk gün sonunda kırkıncı örüğünü de çözer ve kendini ölüme teslim eder. Oyun biter.

 

Oyunun içerisinde yer alan mitolojik malzemeye baktığımızda gözümüze ilk çarpan şey; çember/daire meselesidir. Yezidi inancına göre eğer bir çember çizilirse ve birisi o çemberin içinde kalırsa çemberi çizen silene kadar o kişi o çemberin içinde kalmaya mecburdur. Bunun temelinin şuna dayandığı söylenir: Tanrının önce yanından kovup, yedi bin yıl sonra bağışladığı baş meleği Tavus, halkını göstermek için parmağıyla bir daire çizdi ve "daire içindeki bu halk benim halkımdır" dedi. Yezidi inanışına göre daire, ruh göçünü ve evrendeki uyumu ifade ediyordu. Ne var ki, Yezidiler, hem Müslümanlar hem Hıristiyanlarca şeytanla özdeşleştirilen Melek Tavus'un halkı olmanın bedelini yüzlerce yıldan beri ödüyorlar.

 

Öte yandan Atlas Dergisi’nin Ağustos/2000 sayısının Yezidilerle ilgili dosyasından çember/daire meselesi ile ilgili şöyle bir anekdot aktarabiliriz:

 

Etrafına çember çizilen bir Yezidi, bir türlü oradan çıkamayıp bas bas bağırarak yardım istermiş. Bu adeti din adamları, çizilen çemberi parmaklarıyla yararak dışarı çıkmak suretiyle bozmuşlar. Sebebi hikmetini sorulduğunda; 'Eskiden çok kavga dövüş olurmuş, aralarında ateşkes yapmak için böyle bir âdet icat edilmiş. Sonra da kutsal, haram veya kerametmiş gibi âdet haline gelivermiş' diye bir cevap alınmış.

 

Murathan Mungan ise çember/daire meselesi ile ilgili şöyle demiştir:

Çember, çemberi çizen için komedi, içindeki içinse dramdır ama eğer biri kendini çember içine almışsa bu trajedidir.

 

Oyunda mitolojik malzeme açısından incelenmesi gereken bir diğer nokta da dilek ağacıdır. Dilek ağacı Hindu mitolojisine göre isteneni anında dallarında bitiren ağaçtır. Ayrıca Altaylar bölgesindeki Şamanist topluluklarda halen süregelen bir geleneğin Türkiye’deki izdüşümü. Zamanla çalama da denilen bezlerin yerine naylon poşet parçaları, iplik, etrafta bulunabilecek herhangi bir çer-çöp aldıysa da iyi dilekler için mavi ya da bulunamıyorsa beyaz; kötü dilekler (beddualar) için kara bezler bağlanması adettendir.

 

Oyun da Mahmud’un yeşil mendil kullandığını görürüz ayrıca. Yeşil huzuru, özgüveni ve umudu simgeler. Cennet olarak hayal edilen mekânın rengi İslam kültüründe yeşil olarak belirir. İncil’de ise kıyamet gününde tanrının yeşil tahta oturacağı ve yeşil bir taç takacağı belirtilir vahiyler bölümünde.

 

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın.

Kendin içindeysen, kafan dışındaysa,

Çaresi yok kardeşim, her akşam böyle içip, mutsuz olacaksın.

Meyhane masalarında kahrolacaksın.

,alıntı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...