schizophrana Oluşturma zamanı: Şubat 18, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 18, 2008 http://img164.imageshack.us/img164/7135/715002fm3.jpg William L.Randall bu eserinde herkesin kendisine ait bir hikâyesi olduğu gerçeğinden yola çıkarak “hayat hikâyesi” kavramının üzerinde düşünmemizi sağlıyor. Üzerinde düşünmeye değer bulmadığımız bu kavramı derinlemesine bütün boyutlarıyla anmaya çalışan Randall, gerçek karakterleri edebiyatın kurmaca dünyasına sokuyor. Hayatın içinde yaşayan her insanın o insandan bağımsız, başına buyruk bir hikâyesi olmadığını anlatan yazar eğer bir hikâyemiz varsa, sadece biz varolduğunu “söylediğimiz” için var. Kendi hayat hikâyemizi kendimiz var ediyoruz. Neden yapıyoruz bunu, bir hikâyeyi yaşamakta olduğumuzu veya düpedüz bir hikâye “olduğumuzu” düşünmek ne işimize yarıyor? Bu sorudan yola çıkarak birçok bilim ve düşünce disiplininin alanlarına giriyor. Psikolojiden sosyolojiye; tarih, antropoloji, edebiyat, eğitim, teoloji, felsefe, tarih felsefesi, etik ve estetiğe kadar bir çok disiplinin bu soruya ne tür bir cevap vereceği merakından yola çıkarak anlamaya çalışıyor. Yaşamı sıradan bir durum olmaktan çıkarıp estetik bir sanata dönüştürmenin yolunu arayan yazar yaşama estetiğinin izini sürmektedir. Hayatla edebiyatın; tecrübeyle sanatın; psikolojiyle şiir arasındaki ilişkileri anlamaya çalışıyor. Hayat hikâyelerinin doğasını ve önemini kavramak, çocukluktan yetişkinliğe geçişi bu çerçevede bilmek hayat hikâyelerimizin neye benzediğini ve nereden gelip nereye gittiğini anlamamızı kolaylaştıracaktır. Kitap üç ana bölümden oluşmaktadır: I.Yaşama Estetiği, II. Hayat ve Edebiyat, III. Öğrenmenin Poetikası. Randall insanların kendi hikâyelerinden söz etmekten hoşlandığını söyler. İnsanların bu şekilde kendi hikâyelerinden bahsedince kendilerini güçlü ve daha az yalnız hissetmelerini sağladığını söyler. Bu bilgiler ışığında şu sorulara cevap aramaya çalışır. “Hayatımız bir hikâye mi?, “Hayatımın hikâyesi” diye bir şey var mı? Öyle olduğunu iddia etmek mümkün mü? “Hayatımızın hikâyesi” ne demek? Bunun sonuçları neler?” gibi sorular üzerinde diğer disiplinlerden faydalanarak cevap aramaya çalışır. Yaşadıklarımızı ve bu yaşantıları kendi romanımıza katabildiğimiz ölçüde anlamlandırdığımız, kendi romanımızı hayatın içinde ilerlerken oluşturduğumuz, hatta kendi var oluşumuzu kaleme aldığımızı gibi düşünceleri tartışmaya açar. Kitap “yalnızca bir hikâyeye sahip olmak değil”, aynı zamanda bir hikâye olmak ve bu iki kavram arasındaki karmaşık ilişkiyi açıklamaya yönelik ilginç fikirlerle doludur. Kendi hikâyesini anlatan insanın “kendini yaratma süreci” ele alınır. “İnsan doğasının kurmaca yanı” üzerinde kafa yorulur. İnsan gelişiminin ve aşamasının estetik boyutları anlamaya çalışılır. Kitapta ayrıca, insan gelişimiyle eğitim psikolojisi arasındaki ilişki mercek altına alınır. İnsan “hikâye”sinin kaynaklarına farklı disiplinlerden yararlanılarak inilmeye çalışılıyor. Kişisel ve toplumsal hikâyelerin arasındaki etkileşimin boyutları bir bilim adamı titizliğiyle ortaya konuluyor. Foucault’nun söyleyişiyle “var olmanın estetiği” ile ilgili konuları incelemeye çalışan Randall tüm bir aileyi tiyatroya benzetir. Buna göre biz “oynarız”, “sahneyi kurarız”, “bir sahne hazırlarız” ya da “sahne arkasında ne olduğunu” merak ederiz. alıntıdır. Kitap Ayrıntı Yyaınları'ndan piyasaya sunuldu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.