birunsatan Oluşturma zamanı: Şubat 22, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 22, 2008 1. Burjuva Tiyatrosu Burjuva sanatı, yaşamın her alanında yalıtılmış ve tek başına, kendisiyle yetinen bir "ressam sehpası" biçimini almıştır.(1) İktidarsız, dağınık, "çirkin" gerçekliği denkleştirme olarak, bu biçimler burjuva toplumu için "güzellik"in idealleridir. Estetik olan yalnızca kendine özgü bir özellik olarak değil, her sehpa sanatının bir koşulu olarak görünür. Bunun biçimleri, genel yaşamsal görev ve yöntemlerle değil, profesyonel yaratımın kendine özgü yöntemleriyle belirlenir. Sehpa sanatı, toplumsal yararlılığı olan motifler içerse bile, hep "arı" sanattır. Peki, sehpa sanatının yerine getirdiği görev nedir? Yaşamı gerçekçi bir anlayışla mı kuruyor, yoksa üsluplaştırıyor mu? Bu "kopya edilirlik"le hangi toplumsal hedefe ulaşılıyor? Uyumsuz olanın, yani düzenlenmemiş olan gerçekliğin tamamlanmasına. Başka bir deyişle, sanatçı, yaşamı yaratıcı olarak biçimlendiremediği için yaşamın dışında yaratıcı oluyor. Böyle bir sanatçıya, yalnızca bilinçli olarak toplumsal alanın değiştirilmesinde yeteneği ya da gücü olmayanlar gereksinim duyarlar. Bütün bunlar burjuva tiyatrosu için, dolayısıyla günümüz tiyatrosu için de tümüyle geçerlidir. Sehpa tiyatrosu, yaşamdan, gündelik dünyanın gerçeğinden gelen sahnesiyle oradayı yaşamın ve dünyanın bir hayaliyle "keyiflendiren" bir oda tiyatrosudur. Uzun süre eylemin salona taşınmasıyla tiyatronun kollek-tivleştirilebileceğine inanıldı. Ancak, estetik biçimler sahneden izleyiciye nasıl taşınırsa taşınsın biçimi kurtarmadıkları gibi, izleyicinin durumunu daha da kötüleştirdi. Sahne tiyatrosu; es-tetikleştirici oyuncuların tiyatrosudur; yaşamın içine girmek demek, yaşamı tiyatronun içine getirmek anlamına gelmez; yaşamı tiyatrosallaştırma, yani estetikleştirme, donatma ve "uygulamalı" tiyatroyla uğraşma anlamındadır. Çıkar yol nerededir? Tiyatronun kendisinin başkalaşmasındadır. 2. Tiyatronun Proleterleştirilmesi Tiyatro, insansal eylem biçimlerinin estetik bir düzlemde düzenlenmelerinden başka bir şey değildir; yani, yönetmenliğin ve oyuncu eğitiminin estetik yöntemlerle temellendirilmesidir. Tiyatroyu başkalaştırmak, yönetmenlik ve oyuncu eğitimi yöntemlerini başkalaştırmayla eş anlamlıdır. Ancak, reform başka bir biçimde olmalıdır. Bu reform nelerden oluşacaktır? Proleteryaya estetik sehpa sanatını ortadan kaldırma çağrısı yapılmıştır; gerçek yaşamın yeni bir sanatını, öncelikle yansıtmayan, ama düzenleyen bir sanat yapma çağrısı yapılmıştır. Tiyatro için bu formül şöyledir: 1. Yönetmen, yaşamın ve çalışmanın bir törencibaşısı olmalıdır. 2. Oyuncu, yani estetik eyleyim uzmanı, kendini toplumsal olarak etkin, uyumlu bir kişiliği ve nitelikleri olan bir insana dönüştürmelidir. Gelecekteki proleterya tiyatrosu, gerçekliğin yaratıcı biçimlerinin buluştuğu bir tribün olacaktır; yaşam biçimlerinden örnekler ve insanlardan modeller biçimlendirilecektir. Tiyatro tümüyle yeni toplumsal yaşamın bir laboratuvarı, kullandığı malzemeyse toplumsal işlevlerin bir eyleyimi olacaktır. Üretim olarak tiyatro, nitelikli insanlar fabrikası olarak tiyatro, işçi sınıfı bunu er ya da geç bayraklarının üzerine yazacaktır. Peki, günümüzün tiyatro biçim ve yöntemleri proleterya için gerekli olan rolü üstlenebilecekler mi? Tabii ki, hayır. Bu konuya daha önce değinmiştim. Böyle bir rol için, hemen yeni hedefler ve görevler belirlemek yetmez. Bu sorun, yaşamın karşısında duran eski sanatsal yöntemlerle çözülemez. Başka bir deyişle, yöntemin kendisi proleterleştirilmelidir. Yöntemleri proleterleştirmekse, onları genel yaşamın yöntemleri, evrensel düzenlenmiş yöntemler yapmaktır; bu demektir ki, tiyatrobilimin tiyatro deneyimlerine değil, ama doğa ve toplumbilimlerin sıradan ve estetik dışı bilgilerine dayayacaktır sırtını. Böyle bir yol savaşsız ve yıkımsız düşünülemez. Sanatta diyalektiğin bir işlevidir. Bu nedenle estetikleştirilmiş tiyatro biçimlerinin yıkım yeniden yapım için bir önkoşuldur, en önemlisi de doğal olarak estetik "sehpa-kopya edilirlik" anlayışının temelinin yıkılmasıdır. Yazın özelliğinin, "oyunculukta abartmacılık"ın, "dramatik olan"ın, çarpıtılmaya ve yıkılışa doğru ilerleyen sahnenin reddi, resim sanatında olduğu gibi, tiyatroda da gereklidir. Gereklidir, çünkü yaşama yalnızca saf bir malzemeyle biçim verilebilir; yabana etkilerden, onun an özelliklerini kirletip karanlığa boğan estetik kılıfından aşınmış bir malzemeyle (Resim sanatında bu çalışmayı Cezanne başlattı, Tatlin tamamladı.) Tiyatronun malzemesi eylemde bulunan insandır. Oyuncu değil, çünkü o yalnızca bir biçimdir. Eylemde bulunan insansa, zaman ve uzayla yönlendirimi ve toplumsal işlevi içindeki insandır. Bir proleter tiyatro bilimi için, düşünebilecek bütün toplumsal işlevleri açıklayacak yeterlilikte, yaşabilimsel olarak yararlı, ruhbilimsel olarak düzenlenebilir, ekonomik olarak amaca uygun, ayrıca, malzeme üzerinde teknik bütün bilgilere dayanan, çevredeki her tür değişime en üst düzeyde uygunluk gösteren bir yönlendirim sistemi kurmayı temel bir görev görüyorum. (Tiyatro estetiğinin diline sistemsel olarak uyuma verilen ad "doğaçlama"dır.) Yaşamın yasaları sanatın yasaları olduğunda, sanatçı gerçekliği benimseyip onunla kaynaştığında, yaşama sevinci kendini gösterecektir. Sanatsal yaratım her yerde olasıdır: Yüksek düzeyde gelişmiş teknik ve makinalaşma, estetik zanaatkarlarını korkutur. Komünist toplumda yüksek düzeyde gelişmiş, teknikçe yıldırıcı etkiler saçmayacak, tiyatronun özgün konumu içinde belki de yaşayan günlük yaşamın bestecisi olabilecek, geleceğin mühendis-yapımcısının ellerinde, güçlü ve hedefe ulaştıran tek araç durumuna dönüşecektir. Böyle bir devrimin kendi "geçiş dönemi"ni yaşamadan ilerleyemeyeceği açıktır. Farklı yerlerde, farklı yollarda, kimi zaman bilerek, kimi zaman bilmeden, yaşamın gelecekteki tiyatrosunun öğelerinin birikimi sürüyor; o birikimdir ki, büyümesini devrimci ve teknik aydınlar dediğimiz ve proleteryayla ilişkilerinde toplumun her alanında böylesi bir "geçiş" durumunu almış o kesimlere borçludur. Kaynak : B. Arvatov, Über Agitations-und Produktionskunst (1930, Uyarma ve Üretim Sanatı Üstüne, Moskova); Texte zur Theorie des Theaters, s. 615-20. Türkçesi: Yalçın BAYKUL. NOTLAR (1) Resim sehpası, Arvatov için bireysel burjuva sanatın bir simgesi ve aynı zamanda sanayileşmiş sanat üretiminden uzak, zanaatsal bir üründür. "20. Yüzyılda Tiyatro", Hazırlayan: A. Çalışlar, Mitos Boyut Yay., 1993 Boris Arvatov; 1917 Ekim Devrimi'nden sonra, S. Ayzenşatyn'la birlikte, proleter kültür hareketinin tiyatro çalışmalarını düzenleyen Boris Arvatov, bu bağlamda, burjuva sanat biçimlerinin kapsamlı bir reforma bağlanmasının ve kendine özgü bir proleterya kültürü yaratılmasının sözcülüğünü yapmışsa da, bu hareket 1921'de Lenin tarafından "yeni bir proleter kültür yaratmak değil, ama geçmişin en iyi ürünlerini özümsemek" gerekçesiyle gündemden kaldırılmıştır. Arvatov'un "proleter monizm" sanat kuramı, sanat ve yaşamı ayrı etkinlikler olarak görmez; sanat, sanayi üretimin yasalarına ayak uydurmak zorundadır ve proleter yaşam biçiminin bir aracı olmalı; tiyatro, bu sistem doğrultusunda, yeni örgütlenen bir toplumsal düzen için laboratuvar işlevini üstlenmelidir. alıntıdır..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Şubat 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 22, 2008 anlasılan birinci ve ikinci tiyatro kavramı birbirine zıt ve karsıt...ama burjuva tiyatrosunda estetik olan oyuncu degil dekor ve oyuncu birlesimidir...digerinde ise estetigi tiyatroya getiren oyuncudur yani dekor olmadanda tiyatro yapılabilir anlamına gelir...peki burjuva tiyatrosu gunumuzde de devam etmektemidir yoksa her zaman söylenen tiyatro sokaktamı yapılır?... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Şubat 22, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 22, 2008 Günümüzde de etkisini sürdürerek devam etmektedir. Evet tiyatro sokakta ya da daha açık bir ifadeyle muhalif olarak yapılır ama sanat bir propaganda aracı olduğundan - ki kaba bir deyim oldu ama- bütün sistemler tarafından kullanılacaktır. Burjuva tiyatrosu etkisini hiç yitirmeden devam etmektedir ama eskiye nazaran şu anda alternatif tiyatro da kendi gücüne ulaşabilmektedir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2008 birun alternatif tiyatro ile demek istedigin nedir?...[kısaca bi tartısma ortamı yaratmak...] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2008 alternatif tiaytro aslında tiyatroyu aslına döndüren bir tarz ama sistem dışı olduğundan dolayı alternatif olarak adlandırılıyor. Mesela Brecht tiyatrosu tam anlamıyla bir alternatif tiyatro örneğidir çünkü, klasik tiyatro düzeninden ve salon düzeninden tamamen bir kopuşu gerçekleştirmiştir. Ki günümüzde ülkemizde popüler olan ve muhalifliğini yitiren ama temeli itibari ile alternatif olan doğaçlama tiyatroda bu tarzdadır. Kısacası, burjuva tiyatrosuna ve sistemin dayattığı tiyatro tarzına muhalefet alternatif tiaytroları ve akımları doğurmuştur.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2008 yenilikçi akımlar dogmalı ve dogacaktırda...sanatın ilerlemesi için gerekli olanda bu zaten...ama bana göre burjuva tiyatrosu gunumuzde etkisini yitirmiş durumdadır...yani artık burjuva tiyatrosu burjuvalıktan cıkıp sistemin istediklerini yapmaktadır...yani burjuva tiyatrosu adını bırakıp kapitalist tiyatroya dönmüştür gunumuzde...ki su an dtlerde acık acık görmekteyiz eski oyuncuların hala diretip yerlerinde kalmaları ve sahne üzerinde kendilerini kandırmaktan baska bir sey yapmıyorlar...dt kurallarından biride sudur : --oyun metninin kesinlikle degiştirilmemesi ve su anki döneme uyarlanmadan orjinal haliyle oynanması... yani yeniliklere bir kısmı kapatılmıstır dtlerde...anca yeni yazarlardan guncel oyunlar yazılıpta repertuara alınması gerek...ama bu dönemde gerekten anti kapitalist yazar bulunmamakta ve yazılan oyun metinleri anca tvlerdeki kadın programları gibidir...evet bu dönemde güzel oyun yazarı yok mu? var tabikide ama yetersiz.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2008 Sistem içerisinde olupta karşıt olmak çok zor çünkü, karşıt olduğun andan itibaren işinden olma tehlikesi yaşıyorsun. Ki tiyatro da bu daha da zor, zaten işsiz kalma tehlikesi varken bir de sistemin içerisinde muhalif olmak imkansız hale geliyor. Dt'nin ya da sistem tiyatrolarından herhangi birinin oyun düzenlemeleri ve sahneye konma şekillerine bakarsanız, muhalif bir oyunun bile törpülendiğini görürsünüz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.