Kinyas Oluşturma zamanı: Şubat 24, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 24, 2008 Hayatın tatminkarligina teslim ederken hayallerimi.. Kaybolmuş ruhumu bulmayi umut etmiştim.. Çıplak bedenler içinde.. Edebiyatın Kılcal Damarları Yeraltı edebiyatı, edebiyatın kılcal damarlarıdır. Popüler edebiyatın el atmaktan çekindiği, uzak durduğu ayrıksı konulara kucak açar, mesela cinselliğe, mesela insan psikolojisinin gizli kapaklı yanlarına, mesela inanca, mesela genel geçer ahlaki kabullere, sorgulanmadan kabul edilen etik ve estetik değerlere, mesela hayatın karanlık derinliklerine döner yüzünü ve bunlara kafa tutar. Buralarda gezinip dolaşır, edebiyatı buralarda arar. Tedirgin edici mecralarda dolanır. Popüler, ana akım edebiyatın sığ sularında oyalanmaktansa, neredeyse korkutucu ve irkiltici bir eleştirellikle ‘uçlara’ doğru ilerler. Yeraltı edebiyatı, hayatın ve gerçekliğin öylesine bakan gözlerine, gizli kalmış bölgelerini sızdırır. Verili gerçeklikte gedikler açar ve insanın gerçekliği kavrama yetisini geliştirir. Örneğin Georges Bataille, bu dizinin son çalışması olan ''Annem'' adlı kitabında yer alan iki kısa roman ve üç öyküde, cinselliğin hazzıyla inancın hazzı arasında irkiltici bir koşutluk kuruyor ve akla hayale sığmayacak aşırılıkta oynatıyor kalemini. Aslen zihnin bir sapması olan yeraltı edebiyatı, Bataille’ın bu kitabında aynı zamanda ruhun da bir sapması olarak kendini gösteriyor. Dehşetli sert bir yaklaşımla dine dikleniş, Tanrı’yı sorgulayış, varoluşun o ilk var olduğu an’a dönme ve onu ifade etme çabası, bütün bunlar Bataille’ın kitabının çatısını oluşturuyor. İnsan ürpermeden okuyamıyor kitabı. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi kılcal damarlara benzetebileceğimiz bu edebiyat aracılığıyla bizi yepyeni, gizli dünyalarla buluşturup tanıştırıyor. İnsanın kapasitesini zorluyor ve insanın kendi varoluşunda ve bu varoluşun ‘süreklilik ve kesintisizliğinde’ yarıklar açıyor. Yeraltı Edebiyatının Miladı Yer altı edebiyatının kapitalizmin gelişmesiyle birlikte ortaya çıktığını ileri sürmek yanlış olmaz. Her ne kadar tarihin eski dönemlerinde Thomas De Quincey, W.Black gibi hem istisnai hem rastlantısal sayılabilecek ve yeraltının sesleri olarak nitelenebilecek yazarlar varsa da bu edebiyatın ortaya çıkış tarihinin en çok 19. yy.’ın ortalarına kadar geri götürülebileceğini söyleyebiliriz. 20. yy.’ın başında, kapitalizmin güç ve iktidar kazanmaya başlamasıyla, kapitalist dünya görüşünün, yaşam biçiminin ve ahlakının egemen olmasıyla ve dünyayı ve dahi insan yaşamını kendi kuralları uyarınca düzenleyip temsil sistemlerini oluşturmasıyla birlikte bu dünyaya, yaşam biçimine, ahlakına ve temsil sistemine karşı duran, kendine ‘anlamlı’ ve ‘sahici’ bir yer bulamayan yazarlar yerin altına çekilip, kapitalizmin yanıltıcı ışığının aydınlattığı dünyanın ve gerçekliklerin dışında başka dünyalar ve gerçeklikler de olduğunu ileri sürüyorlar. Bataille bu isimlerin en önde gelenlerinden biridir. Bir başkası da Maurice Blanchot’dur. Türkiye’de Yeraltı Edebiyatı Ülkemize gelince, Türkiye’de yeraltı edebiyatının gelişmiş olduğunu söylemek zor. Bu edebiyatın ilk önemli örnekleri 1990’lı yıllardan sonra verildi. Bilindiği gibi ‘80’lerden sonra kapitalizmin ekonomik ve kültürel yaptırımlarına, baskısına maruz kaldı Türkiye. ‘90’larla birlikte globalleşme edebiyatımızda popülerleşmeyi, aktüaliteye yaslanmayı, etliye sütlüye dokunmayan temaları egemen kıldı. Bunun doğal sonucu karşıtının ortaya çıkmasıydı. Bu karşıt da yeraltı edebiyatı demekti. Bu minvalde küçük İskender akla gelebilir örneğin. Bir ara Stüdyo İmge Yayınları Türk edebiyatının yeraltı edebiyatı olarak değerlendirilebilecek metinlerini art arda yayımladı ve bir yer altı edebiyatı yayınevi kimliğine büründü. Bu yayınevinden Ayça Sezen Ural ve Sibel Torunoğlu gibi yazarlar edebiyat ortamına aşılandı. Sibel Torunoğlu’nun ''Travesti Pinokyo'' adli kitabının gerçekten uysal topluma rahatsızlık veren, tam anlamıyla sapkın bir eser olduğunu söyleyebiliriz. Bu eserler toplumda yeterince ilgi de uyandırdı. Kendisi de yeraltı edebiyatına dahil edilebilecek romanlar yazan Hikmet Temel Akarsu, Hürriyet Gösteri Dergisi’nde yayımlanan bir yazısında Yusuf Atılgan’ı, Vüs’at O. Bener’i, hatta ve hatta Sait Faik’i bu edebiyatın ülkemizdeki öncüleri olarak nitelemişti. Bence Yusuf Atılgan ve Vüs’at O. Bener daha çok ‘avantgarde’ olarak nitelenebilecek yazarlardır. Bir de Oğuz Atay örneği var. Oğuz Atay’ın eserlerinin gerek şaşırtıcı ve sert üslubuyla, gerek ele aldığı temalarla yeraltı edebiyatının öncü temsilcilerinden biri olduğu ileri sürülebilir. Peki günümüzde, 2000’li yıllarda yeraltı edebiyatının gidişatı ve edebiyatımızda işgal ettiği konum nedir? Neredeyse, koskocaman bir hiç. Süreyyya Evren, Altay Öktem gibi birkaç yazar bu çerçevede eserler veriyorlar ama genele bakınca bu çabalar çok cılız kalıyor. Halbuki dünyada çok güçlü bir geleneğe sahip olan yeraltı edebiyatının ülkemizde de daha da tanıması için bütün sosyal, kültürel koşullar çok uygun. Bunun için biraz cesaret, biraz eleştirel bir bakış, biraz da toplum dışı kalmak yeterli.. Öyle değil mi?.. ( Alıntı.. ) Yeraltı Edebiyatı Örneği ; Kinyas Ve Kayra.. http://static.ideefixe.com/images/109/109979_2.jpg Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım. Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti." Asilerin, Kaybedenlerin, Hayalperestlerin, Küfürbazların, Günahkarların, Beyaz Zencilerin, Aşağı Tırmananların, Yola Çıkmaktan Çekinmeyenlerin, Uçurumdan Atlayanların; Dili , sesi.. Yeraltı Edebiyatı.. 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yeza Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 çok güzel bir paylaşım olmuş gerçekten....... çok tesekkurler.............. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Yeraltı Edebiyatı ' nda eserler ; Octave mirbeau- oda hizmetçisinin günlüğü Chuck palahniuk- dövüş kulübü (bunu bilmeyen yoktur herhalde.. okunası , tapılası bir yeraltı eseridir..) Chuck palahniuk- tıkanma ( http://www.gnoxis.com/forum/kitap-elestirileri/16275-tikanma.html ) Chuck palahniuk- gösteri peygamberi Chuck palahniuk- görünmez canavarlar Chuck palahniuk- kaçaklar ve mülteciler Chuck palahniuk- günce ingvar ambjörnsen- beyaz zenciler (baş yapıt değeri taşır..Arayın , bulun , okuyun.. http://www.gnoxis.com/forum/kitap-elestirileri/14932-beyaz-zenciler.html ) İngvar ambjörnsen- tavandaki kukla İngvar ambjörnsen- insan postuna bürünmüş köpek İngvar ambjörnsen- cenneti gözetlemek Jean genet- hırsızın günlüğü Jean genet- sevdalı tutsak Jean genet- denizci Jean genet- balkon Philippe djian- eşiktekiler Philippe djian- erojen bölge Marquis de sade- yatak odasında felsefe Weisbecker- kozmik haydutlar Philippe sollers- hayran olunası kazanova Ola bauer- acemi pezevenk-kuzey gözcüsü Annelies verbeke-uyku Joachim zelter-yalanın erdemi J. ballard-çarpışma Denis johnson-melekler Yeraltı Edebiyatı eserlerini okumak isterseniz Ayrıntı Yayınları nın kapsamı geniştir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 bu alıntı'da katılmadığım bir kaç noktayı belirtmek isterim..öncelikle yeraltı edebiyatı'nın miladı kanımca william blake değildir..değildir zira w.blake mistiktir. bu yanlış konumlandırma önermesini eğer doğru kabul edeceksek tüm mistikler yeraltı edebiyatı yapmıştır(!)'a kadar gider bence...(örneğin buda,mevlana vb.) naçizane fikrim miladı john fante'dir ve/ya c.bukowski(ki ek olarak bukowski de fante(hocası?)'den epey ''etkilenmiştir.'' denilebilir.) georges bataille'in dilimize de çevrilmiş(ilginçtir toplatılıp yasaklanmamış(!) ) kitabı göz'ün hikayesini şiddetle tavsiye ederim..malumunuz günün birinde yasaklatılıp toplatılmadan önce okuyunuz:) ) edebiyatımıza gelecek olursak küçük İskender ''marjinallik''ten ziyade layıkıyla yeraltı edebiyatı yapmaktadır.iskender'in de deyimiyle ülkemizde underground(yeraltı) edebiyatı,sineması,sanatı için ''ortam var adam az'' dır...hakan günday'ın kinyas ve kayrası okunulmalıdır.(sonra da hakan günday'ın etkilendiğini düşündüğüm chuck palahniuk'un kitapları okunulmalıdır.(hani şu meşhur dövüş kulübü kitabın,filminin yazarı.)) ayrıca belirtmeliyim ki fanzinler yeraltı edebiyatının merkezidir...bulun okuyun! yazının sonundaki Peki günümüzde, 2000’li yıllarda yeraltı edebiyatının gidişatı ve edebiyatımızda işgal ettiği konum nedir? Neredeyse, koskocaman bir hiç. Süreyyya Evren, Altay Öktem gibi birkaç yazar bu çerçevede eserler veriyorlar ama genele bakınca bu çabalar çok cılız kalıyor. Halbuki dünyada çok güçlü bir geleneğe sahip olan yeraltı edebiyatının ülkemizde de bir patlama yapması için bütün sosyal, kültürel koşullar çok uygun. Bunun için biraz cesaret, biraz eleştirel bir bakış, biraz da toplum dışı kalmak yeterli.. Öyle değil mi?.. kısmına cevap olarak: yeraltı edebiyatı'nın popülerleşmesi isteği gizli sanırım yukardaki cümlelerin alt metninde...bilinmelidir ki yeraltı edebiyatı'nın özüne aykırıdır bu istek... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Yeraltı Edebiyatı köklere çok derine inen bir edebiyat ama ne yazık ki diğer edebiyatlar kadar göz önünde olamamıştır.. O nedenle de tarihi hakkında araştırma yaptım ama bulabildiğim kaynaklar ve sorduğum insanların bilgileri değişik olabiliyor.. Bazı yerlerde yanlışlar varsa belirtirseniz bunu düzeltebilirim.. Ayrıca dediğin gibi W.Black mistiktir ama yazı da zaten miladını bu kişiyle belirlemiş , sadece örnek vermiştir.. Yani yazıda kimseyi miladı göstermemiştir.. Gene dediğin gibi bilgi yanlışlığı olmaması için W.Black örneğini kaldırdım.. yeraltı edebiyatı'nın popülerleşmesi isteği gizli sanırım yukardaki cümlelerin alt metninde...bilinmelidir ki yeraltı edebiyatı'nın özüne aykırıdır bu istek... Bu cümlene gelecek olursak.. Buradaki amaç popüler hale getirmek değil sadece nasıl daha fazla su yüzüne çıkarıp , yaygınlaştırmak adına sorulmuş bir sorudur..Cümleyi de anlam yönünden düzenledim.. Dikkat çektiğin yanlışları düzelttim.. Teşekkür ederim.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 bence de W.Blake yeraltı edebiyatının başlangıcı sayılamaz ki yeraltı edebiyatı fanzin yoluyla yayılan bir tür olmasından kaynaklı tarih veya başlangıç vermek bana göre biraz zor olur. Bir de, ülkenimzde yeraltı edebiyatının başlangıcı olarak gösterilen eserde bir başlangıç eseri değildir. Popüler kültüre adapte olan eserler veya popülerleşen eserler yeraltı edebiyatı olarak nitelendirilemez Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 24, 2008 @silent corpse yahu olduğu gibi bıraksaydın yazını daha iyi olur(du). zira herkes herkese katılmak zorunda değil ...iyi niyetini takdir ediyorum lakin ilk hali kalmalı diyorum:) ama başlıkta yeraltı edebiyatı'nın miladı yazıyor ona binaen yazdım''w.blake miladı değildir.''diye. Bu cümlene gelecek olursak.. Buradaki amaç popüler hale getirmek değil sadece nasıl daha fazla su yüzüne çıkarıp , yaygınlaştırmak adına sorulmuş bir sorudur. adı üstünde yeraltı edebiyatı zaten niye yer üstüne çıksın.yeraltına inmek isteyenlere kapısı zaten açıktır her daim bana göre:) ayrıca bu güzel konu için ben teşekkür ederim:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2008 Bilgilerin en doğrusu vermek istiyorum ama kaynaklarda farklı veriler bilgilerimiz de farklı oluyor..Asıl haline çevirdim.. Tekrar teşekkür ederim Lost.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2009 Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat. Sert, aykırı, eleştirel, çoğunlukla gerçekle hayalin ince çizgisinde varolmaya çalışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıradışılığın, küfrün dışa vurumudur. Kökleri yeteri kadar eşelendiğinde Marquis de Sade'e (1740-1814) kadar varılabilir. Sade, yazdıkları ile 'başkalarına acı çektirmekten hoşlanma' olarak adlandırılan 'Sadizm'in fikir babası olmuştur. Erotizm ve şiddetle ilgili kitapları yaşadığı dönemde epey yadırganmış hapse atılmıştır. Ancak yazdıkları başka yazarlara ilham kaynağı olmuştur. Birçok edebiyat kalıbını hiçe sayan yeraltı edebiyatı, Charles Bukowski'yi (1920-1994) tanımamıza neden olmuştur. 'Factotum', 'Kasabanın En Güzel Kadını' (The Most Beautiful Woman in Town), 'Pulp', 'Postane'(Post Office) eserlerinden sadece birkaçı. Özellikle de 'Factotum' yazarı daha iyi tanımamıza yardımcı olmakta. Bukowski, hayatının bir dönemini Henry Chinaski olarak ortaya sermekte çünkü. Yazar kitabında; çeşitli serseriliklerini, sürekli iş değiştirmesini ve kadınlarla olan ilişkilerini anlatırken kendisinin de bir yeraltı kahramanı olabileceğinin sinyallerini vermektedir. Son yıllarda daha hızlı gelişme kaydeden edebiyat, Chuck Palahniuk'un 'Dövüş Kulübü' (Fight Club) adlı eserinden 1999 yılında sinemaya taşmıştır ve hayran kitlesini arttırmıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2009 anlatmak istediğini direk anlatan, çoğu zaman tasvir kullanmadan anlatmayı seven bir edebi akım. sokak edebiyatı gibi alt akımları olmakla birlikte, ciddi anlamda bir başkaldırı, bir sistem karşıtlığı yaratan bir akım olarak göze çarpıyor yeraltı edebiyatı. sistem karşıtlarının ifade biçimlerini barındıran bir edebi akım olarak ortaya çıkan yeraltı edebiyatı, uzunca br süre edeb bir akım olarak kabul edilmemiş, verilen ürünler ciddiye alınmamıştır. Ancak, belli bi süre sonra edebi çevrelerde kendine bir yer edinmiş olan bu akım, korku edebiyatının baş yapıtlarının çıkmasını sağlamış, sistem karşıtı akımların ise ciddi bir sığınağı olmuştur. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.