Jump to content

'Pisuar'ı nereye koymalı?


yeza

Önerilen Mesajlar

'Pisuar'ı nereye koymalı?

 

Marcel Duchamp, onunla, burjuva sanat beğenisine de bir darbe indirmek istiyordu. 'Pisuar'ın ilk ve öncelikli anlamı, amacı budur. Bir darbe, dahası bir tokattı 'Pisuar'

20. yüzyılın en önemli sanat yapıtı olarak Marcel Duchamp'ın 'Pisuar'ının seçilmesine şaşırmadığım gibi bu seçimin benim naçiz bir görüşümü onaylaması nedeniyle de sevindim. Bendeniz, 20. yüzyılın görsel kültürünü tanımlamak için eğer üç isim seçecek olsaydım bunları kronolojik sırayla Picasso, Duchamp ve Beuys olarak saptayacağımı daha önce yazmışımdır. Derslerimi izleyen öğrenciler de doğal olarak bu görüşümü tekrarlamamdan bıkmıştır. Ama ne yapalım ki, öyle. Bu nedenle de 'Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri' başlıklı kitabımın her baskısının kapağında daima bir Duchamp yapıtının görüntüsü yer alır. Olsa olsa bu kategoriye bir de Yves Klein'ı eklerdim. Gerisi başka şey.

Önce niye bu isimleri seçtiğimi Duchamp'ı sona bırakarak kısaca belirteyim. Picasso, Rönesans'tan 20. yüzyıl başına kadar devam eden ve perspektife dayalı görsel bilinci ve onunla bütünleşmiş ideolojiyi Kübizmle alt üst etmiştir. Bu işin en somut örneği 'Avinyonlu Kızlar' tablosudur. Beuys ise sanat yapıtının da sanatçının da anlamını alt üst hale getirmiştir. Sanat yapıtı da onu üreten de artık 'başka' birisidir. Fakat şunu hemen belirtmeli ki, Beuys'un ardında, aynı kapıyı çalmış olan Klein'ın ve hatta bu yaklaşımı doğuran Duchamp'ın vazgeçilmez katkısı vardır. Nitekim, bu üçlü, bugün çağdaş sanat denildiğinde ortaya çıkan beden sanatı (anlamı artık farklılaşmış olmakla birlikte), oluşum (happening), yerleştirme (installation), toparlama (assemblage) gibi yaklaşımların kurucu babasıdır. Şimdi gelelim tümünün kaynağı olan Marcel Duchamp'a ve Pisuar'a.

 

'Hazır nesne' kavramı

1917 yılında yaptığı bir 'iş'ti bu Duchamp'ın. Öyle bir yapıtı bir sanat kategorisi olarak tanımlamak o tarihte zordu; bugün de öyle. Heykel dense değildi ve ortada duran şeyi başka bir isimle adlandırmak da o günkü bilinç içinde olanaksızdı. Duchamp, düpedüz bir pisuarı alıp, ters çeviriyor, bir ayağın üstüne oturtuyor ve 'Çeşme' adıyla seyirciye sunuyordu. Yapıtı, sanatçısı olarak, R. Mutt diye sahte bir isimle imzalıyordu. Böylece bir taşla birkaç kuşu vuruyordu. İlkin, klasik heykel kavramını kökünden değiştiriyordu.

Heykel denilen şeyi 'yapılan' bir şey olmaktan çıkarıyordu Duchamp. Heykel artık 'yapılmış' bir şey olabilirdi. Nitekim buradan hareketle, 'hazır nesne' (ready-made) kavramına sıçrıyordu. İkincisi, herhangi bir şey sanat yapıtı olabilirdi, bu mümkündü ama bazı şartlara bağlıydı. O şartlar hazır nesne anlayışının özünü oluşturuyordu. Bir nesnenin, 'şey'in yapıt haline gelmesi ancak bir sanatçıya, onun mevcudiyetine bağlıydı. Duchamp, pisuarı Mutt sahte ismiyle bütünleştirirken sanatın bu anlamdaki metalaşmasına ve onu hazırlayan sanat-kapitalizm ilişkisine katı bir göndermede ve eleştiride bulunuyordu. Bu, 20. yüzyılın belki de en önemli çıkışlarından birisi olan ve bir akım olmaktan öte bir zihinsel durum ve kabul olarak da devam eden Dada anlayışının en ileri noktasıydı. Dada'nın içinde barındırdığı eleştirellik, anarşizm bu değerlendirmeyle özünü buluyordu. Üçüncüsü, 'neler hazır nesne olabilir' sorusuna verilmiş bir başka cevap idi. Duchamp'a göre ancak kişisel bir tarihin izini, birikimini üstünde taşıyan olgular bu kategoriye dahil edilebilirdi. Bu da gene 20. yüzyılda çok tekrarlanan hafıza, benlik, kimlik, aidiyet gibi kavramlara dayanarak yapılan sanatın ve New York Pop akımının kaynağını meydana getiriyordu. Kısacası, 20. yüzyılda, çok genel bir şey söylenecek olursa, tuval dışında yapılan sanatın babası Duchamp'tı.

Buna şunu da eklemek gerek: Batı sanatı iki büyük koldan ilerler. İnsanın varoluşsal gerçeği, insanın 'karanlık' yanı bu yöndeki yapıtlarda irdelenir. Genel olarak Rönesans resminin ve 'insanlık durumu' yapıtlarının oluşturduğu birikim bu yöndedir. Öteki alan, sanat yapıtının varlıkbilimi doğrultusunda gelişir. Sanat nedir, sanat yapıtının gerçekliği nerede başlar türünden sorular, yani, sanat-felsefe ilişkisine dönük arayışlar ve sorgulamalar bu alanın sınırları içinde kalır. Belki her dönemin ve her sanatçının temel meselelerinden birisi bu sorulara yanıt vermektir.

 

Ama bu çığırın 20. yüzyılda doruğa ulaştığını ve Kübizm'in buna da kaynaklık ettiğini söylemek gerekir. Ama Kübizm ve ondan, farklı açılımlar içinde türeyen soyut sanat bu sorunları Maleviç'le doruğa ulaşacak biçimde tuval resminin sınırları içinde tutmuştur.

 

Burjuva sanat beğenisi

İşte bu yordamı kıran, meseleyi 'resim'den çıkararak 'iş'e taşıyan sanat yapıtını gerçek anlamda özgürlüğüne kavuşturan ana çıkışın sahibi Duchamp ve onun büyülü yapıtı pisuardır. Ne var ki, Pisuar'ın gerçekliği bunun çok ötesindedir.

Duchamp, onunla, burjuva sanat beğenisine de bir darbe indirmek istiyordu. Pisuar'ın ilk ve öncelikli anlamı, amacı budur. Bir darbe, daha doğrusu bir tokattı Pisuar. Şimdi hakkında konuşurken ettiğimiz bunca lafın hiçbirisini Duchamp'ın aklından geçirmediğini çok açık bir biçimde biliyoruz. Ne var ki, Batı sanatı garip bir şey. Duchamp neyi reddetmişse onu aldı Pisuar'a dahil etti ve aslı kaybolmuş, sanatçısının ikinci kere yapmak zorunda kaldığı bu yapıtı bütün sanat tarihinin en yüklü işlerinden birisi olarak kendisine seçti.

Şimdi o da Duchamp'ın bizzat kendisi de, bir efsane olarak varlığını sürdürüyor.

 

 

alıntıdır...HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...