Jump to content

Tedavide Müzik ve Antik Dönem'de Uygulanması...


birunsatan

Önerilen Mesajlar

TEDAVİDE MÜZİK VE ANTİK DÖNEM'DE UYGULANMASI

 

Dr. HAŞMET ALTINÖLÇEK

 

İ.T.Ü. TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI

Öğretim Görevlisi

 

 

 

 

Tarihsel olarak incelendiğinde büyüsel, dinsel, askeri ve eğlence amaçlı olarak kullanılan müziğin hastalıkların tedavisinde de kullanılmış olduğu görülür.

 

 

 

Eski çağlarda hastalıkların iyi edilebilmesi için çeşitli tedavi yollarını denemiş olan insanoğlu, bilgilerinin ve inançlarının ışığında, müziğin de hastalıkların tedavisinde etkili olabileceğini düşünmüş ve kullanmıştır. Çünkü insanlar müziğin rahatlatıcı, yaşama renk katan ve insanın ruh sağlığında tartışılmış bir işlevi olduğuna inanmışlardır.

 

 

 

İnsanların genetik ve kültürel gelişmesi, onları birbirleriyle daha yakın ilişkiler içine sokmuştur. Müzik, insanlar arasında birliği ve kardeşliği yaratmakta yardımcı olması, insanların ruh sağlığını olumlu olarak etkilemesine vesile olur. Kısaca müzik insana, insanlığın gereksinimi olan birçok olguyu sağlar. Kendi kültürümüzde olduğu gibi, diğer kültürlerde de müzik, bir iyi niyetin diğer insanlara erişmenin bir ifadesidir.

 

 

 

Müziğin insanlar üzerindeki güçlü etkisi, doğrudan doğruya insanın duyum ve bilinçle ilgili davranışlarının merkezi olan beyni etkilemesindedir. Çünkü insan beyni, çevreyle ilişkiyi sağlayan tek organdır.

 

 

 

Müziğin duygu yönüyle meydana getirmiş olduğu etkilerin toplanıp organize olduğu ve değerlendirildiği yer, beyindeki limbik sistemdir. Bu sistem, beyindeki davranış ve heyecanlarımızı, temel biyolojik dürtülerimizi, belleğimizi ve öğrenmeyle ilgili bazı yapıların nöral mekanizmalarını içerir. Sevinç-keder, heyecan gibi duygu ve davranışlarımızı etkileyecek onları yönlendiren çeşitli olaylar, beyindeki limbik sistemin organizasyonuna uyarak yaşamımızda değer kazanmaktadır. Bu nedenle etkileme gücü olan müzikal bir eser, limbik sistemin bu özelliklerini harekete geçirerek, bireyin motivasyonunda ve davranışlarında değişiklik meydana getirebilmektedir.

 

 

 

Hasta bireyin tedavisinde kullanılacak müzik, kendine özgü bir "müziksel uyarıcı"dır. Bireyin "müziksel uyaranlar"a duyarlı duruma gelmesiyle "müziksel algılama" oluşmaktadır.

 

 

 

Müziksel uyarıcılar insanın devinimsel yaşamına olan etkileri bakımından, devingenleştirici (hareketleştirici) uyarıcılar ve durağanlaştırıcı uyarıcılar olarak ifade edilebilir. Her müziksel uyarıcı her yerde, her zaman, her birey için hep aynı derecede uyarıcı olmayabilir. Bir müziksel uyarıcının uyarıcılık derecesi ortama, zamana ve bireye göre değişebilir. Örneğin; marşlar, dans müziği, oyun müziği gibi değişik türden müzik türleri bireylerin yaşamlarındaki devingenliği arttırıcı uyarıcılardır.

 

 

 

Yüzyıllar içinde filozoflar, hekimler ve müzisyenler, müziğin tepkisini oluşturan unsurları açıklamaya çalışmışlardır. Burada iki teori söz konusu olmuştur. Bunlardın biri, müziğin duygulara yapmış olduğu etki, ikincisi ise müziğin fizyolojik etkileri nedeniyle beraberinde oluşturduğu psikolojik etkidir.

 

 

 

Müziğin kendine özgü dili, yapısı ve anlatım öğeleriyle insanın duygu ve düşüncelerine seslendiği söylenebilir. İnsan tüm yaşamı boyunca doğadaki ses veren nesnelerle ilgilenmiş, nesnelerin görünüşlerinin yanı sıra, çıkardıkları seslere göre o nesneler üzerinde bir yargıya varmıştır. Böylece, sesleri tanıyıp anlamaya ve o sesleri kullanarak iletişim kurmaya çalışmıştır.

 

 

 

İnsan müzikle yalnızca iletişim kurmakla kalmamış, müziği psikolojik sorunlarını gidermek için de bir yardımcı araç olarak kullanmıştır. Böylece, müzikle tedavi ortaya çıkmıştır.

 

 

 

Müzikle tedavi, zihinsel özürlü veya emosyonel sorunları olan çocukların ve erişkinlerin psikolojik rahatsızlıklarını belirlemede, bunlara çözüm getirmede yol gösteren bir iletişim aracı olmuştur.

 

 

 

Müzik, tüm sanat dalları içinde en fazla sosyal olanıdır ve yüzyıllar boyunca ortak bir deneyimi oluşturmuştur. Sosyal fonksiyonu kişiyi bir katılımcı olarak veya grup içinde uyumlu ve düzenli davranışı oluşturmaktadır. Müziğin grup psikoterapisi için ideal bir araç olduğu konusunda fikir birliği mevcuttur.

 

 

 

Müzik, bir kültürün sembolik anlatımı veya bir grubun yaşam biçimidir. Bir ulusal milli marş ulusal bir topluluğun bütün üyelerine ait bir semboldür. Burada grup içerisindeki üyelerin ırkları, politik durumları veya inançları dikkate alınmamaktadır. Müzik karşısında verilen bazı fiziksel karşılıkların kendiliğinden kontrolsüz reflekslerden oluştuğu bilinmektedir. Örneğin; müzik dinlediğimizde aniden hızlanan bir pasaj sırasında nefes almamızın hızlandığını kaydedebiliriz. Bunlar arzu edilmeyen reflekslerdir.

 

 

 

Yüksek veya alçak ses yüksekliği bir sinirsel gerilim veya gevşeme şeklinde etkili olmaktadır ve bu etki daima müziğin genel karakterine bağlı olmaksızın gerçekleşmektedir. Aşırı hız veya ses yoğunluğu sinirlerin aşırı uyarılmasına neden olabilmekte ve fiziksel ağrılı bir durum da oluşturabilmektedir. Yaklaşık, 70-80 desibel üzerine çıkan titreşimler çeşitli rahatsızlıklara örneğin; kulak ağrısı, sinir hücreleri rahatsızlıkları ve psişik rahatsızlıklara neden olmaktadır.

 

 

 

Müziğin duygusal etkileri hafif de olsa, belirli fizyolojik cevapları oluşturmaktadır. Örneğin, kan dolaşımında veya nefes alma sürecindeki değişiklikler burada söylenebilir. Müziğin ritmi kas faaliyetlerini uyarmaktadır ve bedensel hareketleri uyarmaktadır. Belirli ilkel danslar örneğin; savaş dansları fiziksel enerjiyi arttırmakta geliştirmektedir.

 

ANTİK DÖNEM'DE MÜZİĞİN TEDAVİDE KULLANIMI

 

Evrenin esrarlı olduğuna, ruhlar veya doğaüstü güçler tarafından yönetildiğine inanan antik dönem insanı, hastalığın nedenini bedene giren kötü bir ruhun eseri olarak yorumlamıştır. Hekimin görevini üstlenmiş olan büyücü, şifalı bitkiler, danslar ve tütsüyle karışık ayinlerle hastanın bedenine girdiğine inandığı kötü ruhu uzaklaştırmaya çalışmıştır. Müzik büyücü tarafından kötü ruhla iletişim kurmak ve onu kontrol altına alabilmek için kullanılmıştır. İlkel insan müziğin tedavide önemli olduğuna inanmıştır. Kendi anlayış biçimlerine göre uygulamış oldukları yöntem ve inançlar, özellikle müzikteki hüner ve bilgileri bu konuda önemli bir rolü üstlenmiştir.

 

 

 

Ruhların ve büyünün egemen olduğu bir dünyada varlığını sürdürmeye çalışan antik dönem insanı, kendisini yakalayan hastalıkların metafizik güçlerin eseri olduğunu, bu nedenle de yalnızca büyünün yardımı ile bu dertten kurtulacağına inanmıştır. İnsan vücuduna giren ve dışarı çıkması gereken kötü bir ruhu hastalığın nedeni olarak görmüştür. Büyücü, şifalı bitkiler, danslar ve tütsüyle ayinlerle hastanın bedenine girdiğine inandığı kötü ruhu uzaklaştırmaya çalışmıştır. Monoton bir ritim eşliğinde, hastanın bedenine girmiş olan kötü ruhun tepkilerine cevap olarak hızlı, yavaş, yumuşak veya sert melodilerle birlikte etkileyici sözlerin de eklenerek hastanın şifaya kavuşturulması müzikle tedavinin temelini oluşturmuştur.

 

 

 

Müzik, hastanın tedavisinde kötü ruhla iletişim kurabilmek ve onu kontrol altına alabilmek için, bir araç olarak kullanılmıştır. Tedavi esnasında söylenen şarkılar, kötü ruhun tepkisine göre şiddeti gittikçe yükselen veya alçalan, hızlanan ya da yavaşlayan bir melodi üzerine kurulmuştur. Kötü ruhu ikna çabası veya tehdit içeren sözlerin görüldüğü melodilerde genelde basit ölçülerin kullanıldığı ve sınırlı aralıklarla işlendiği görülür.

 

 

 

Hastalık nedeninin kötü bir ruhun eseri olduğu düşüncesi antik dönemde, oldukça yaygındı. İnsanlar, hastalığın kızgın bir ilâh tarafından, işlenen bir günahın bedeli, ya da şuurlu veya şuursuz olarak bir kuralın çiğnenmesi nedeniyle gönderildiğini düşünmüştür. Öncelikle hasta suçlu olduğunu bu suçun bağışlanması içinde tedavi öncesi tanrıların yatıştırması ve onları razı etmesi gerektiğine inanmıştır.

 

 

 

İnsan düşüncesinde yaratılmış olan antik dönemin tanrıları büyü ile yatıştırılacak basit ruhlar değildi. İnsanı sıfatlara sahip bu tanrılar öfkelendiklerinde öç alan olağanüstü güçler gibi davranıyorlardı. Savaş, barış, tıp veya sanat gibi insan yaşamında aktif yer tutan olaylarda kontrol ellerindeydi.

 

 

 

Antik Dönem'de hastalığın öç alan bir tanrı tarafından gönderildiği inancı, hastalığa rasyonel yaklaşımı kaldırmıştır. Genellikle zihinsel hastalıklar, kötü bir ruhun hastaya sahip olmasına bağlanmıştır. Hastanın ruhsal sağlığına yeniden kavuşabilmesi için bu kötü ruhun hastanın vücudundan çıkartılması gerektiği düşünülmüştür.

 

 

 

Müzikle tedavi en eski tedavi yöntemlerinden biri olup, pek çok eski medeniyetlerde kullanılmıştır. Bu medeniyetlerden biri de Eski Yunanlılardır.

 

 

 

Eski Çağ Medeniyetleri arasında, en çok Yunanlılar'ın müziği hakkında bilgi sahibiyiz. Yunanlılar devrinden kalma yazma eserler ve başka arkeolojik bulgular yardımıyla bu medeniyetin müziği hakkında oldukça geniş bilgi edinilmiştir.

 

 

 

Eski Yunanlılar, müziği her türlü erdemin kaynağı sayarlardı. Onlara göre müzik, ruhun eğitilmesi ve arınmasında büyük bir etkendi. Hatta o devirde, "Paignio" adlı neşe ve sevinç ifade eden havalar, hastalıklardan kurtulma, dertlere karşı bir avunma şarkıları olarak kabul edilirdi.

 

 

 

Hastalık durumlarında kendisinden yardım istenen tanrı Apollon müzik gibi bir sanatın kontrolünü elinde tutması nedeniyle, kendisine hitap edebilmeleri amacıyla lir adı verilen bir çalgıyı insanların sıkıntılarını giderdiği antik dönemdeki inançlar arasındadır. Lir Apollon'un özel bir çalgısıdır. Hatta, müzik yeteneği konusunda kıskanç olan Apollon, keçi ayaklı orman cini olan Pan'ın Flüt'ünü kendi Lir'ine tercih ettiği için Kral Midas'a eşek kulaklarını vermiştir. Bu nedenle, aynı zamanda Müzik Tanrısı da olan Apollon'dan dilekte bulunmak isteyen bir paganın (çok tanrıya tapan) ibadetinde çalarken veya söylerken tanrının hoşnut olacağı bir melodiyi icra etmesi oldukça önem taşımaktaydı.

 

 

 

Yunan Mitolojisi'nde Apollon'un oğullarından ve eski Yunanistan'ın ünlü bir müzisyeni olan Orphee'nin de oldukça etkili şekilde lir çaldığı anlatılır. Mitolojide olay şu şekilde geçmektedir:

 

"Bir yılanın karısını sokarak öldürmesi üzerine Orphee, onu aramak için cehenneme gittiğinde öylesine güzel bir şekilde Lir çalmıştı ki, yılan saçlı ve kanatlı ölüm perileri Erinyeler ile cehennemin bekçisi üç başlı ve yılan kuyruklu canavar köpek Kerbelos dahi bu eşsiz müzik karşısında hareketsiz kalmıştı"

 

 

 

Yunan filozof Sokrates'in öğrencisi Platon (Eflatun) da M.Ö. 400'lü yıllarda, müziğin ahenk ve ritim ile ruhun derinliklerine etki ederek, kişiye bir hoşgörü ve rahatlık verdiğini belirtmiştir. Ayrıca Platon, şarkıyı iyileştirici özelliği olan bir çare olarak kabul etmekte birlikte, şarkı olmaksızın hastaya uygulanan reçetelerin etkisiz olacağını da ekler.

 

 

 

M.Ö. 585-500 yılları arasında yaşayan büyük Yunan filozofu ve matematikçisi Pytagoras, umutsuzluğa düşen veya çabuk öfkelenen hastaları, belirli melodilerle tedavi edebilme olanaklarını araştırmış ve müzikle tedavi yöntemini ilk kullananlardan biridir.

 

 

 

Tıbbın babası sayılan Hipocrates de 2400 yıl önce, bazı hastalıkları tedavi için, hastaları ilahilerle tapınağa götürürdü.

 

 

 

Platon'un öğrencisi ve Büyük İskender'in hocası Aristoteles (M.Ö. 384-322) de müziğin insan ruhu üzerindeki etkilerini araştırmış ve bunu yazılarında belirtmiştir.

 

 

 

Yunanistan'ın en ünlü anatomi ve fizik bilgini olan Claudis Galien de müziğin, akrep ve böcek sokmalarına karşı panzehir olduğunu ileri sürmektedir.

 

 

 

Eski Yunan'da Orgi adı verilen (Şarap Tanrısı Dionysos adına yapılan şölenler) danslar ile pagan ayinlerini doğrudan doğruya tedavi ile ilgili bir amaçları yoktu. Fakat bu ayinler büyük bir psikolojik boşalma sağlarlardı. Yapılan ayinlerde rahibin sorumluluğu altında olup, onun yerine getirmek zorunda olduğu görevler arasındaydı.

 

 

 

Dionysos, şarap ve taşkın coşkunun tanrısıdır. Dansın eğlencenin ve yaşamadan zevk almanın simgesidir. Çalgısı Aulos; çifte kamışlı, zurna benzeri bir üfleme çalgısıdır. Lucain, şarkı kanamayı durdurduğunu sürmüştü. Bugün Atina yakınlarında bulunmuş olan bir mermer üzerinde bu şarkılar hakkında bize bilgi veren kitabeler bulunmaktadır. Büyücü ses tekrarlamaları ile hastalığı iyileştirme düşüncesi, tümüyle bu ilahilerin söylenmesi ile gerçekleşir ki Paean, Eskulap, Kiran Makaon, Podolir, Iaso, Akesa, Panase, Hygie gibi eski çağın hekimleri, bu ilahilere başvurmuşlardır.

 

alıntıdır:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...