pithc Oluşturma zamanı: Şubat 29, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 29, 2008 Tarihsel süreç içerisinde son olarak 12 Eylül açik fasizmini yasamis ve askeri olmadigi varsayilan sivil darbelerle ve onlarin isletmecileriyle yönetilen ülkemizde; silkinmeye çalisan, özgürlüge, insanlasmaya çalisan namuslu bir avuç tiyatro adamiyla/kadiniyla tiyatro hareketi onurunu koruma çigligi içerisindedir. Yetersizdir... Aciyla belirlenmelidir. Tiyatro sanatçisi; yasadigi cografyayi, kültürel konumu, sosyal-ekonomik dengeleri tahlil etmek, kavramak ve insani boyutlara çekip olumsuz gidisatlari degistirmeye çalismak zorundadir. Temel dert daha yasanilasi bir dünya özlemi degil midir? Temel dert gerçege ulasmadir. Gerçege ulasmadaki katmanlari, gözbagcilari, dolanbaçli yollara sürükleyenleri, tersinden göstermeye çalisanlari desifre etmek ve gerçegi gün isigina çikarip onunla yasamaktir temel dert. Özdemir Nutku'nun aktardigi "Hans Schweikart"in çok önem verdigim su sözünü sizlerle paylasmak isterim: «Tiyatro, seyircisine kendi yasamindaki bilmedigi seyleri, daha dogrusu bilmekten kaçindigi (kaçirtildigi-Ö.Baskaya) seyleri göstermekten sorumludur...» Bizlere degisimi, ilerlemeyi, sorgulamayi göstermeyen (hatta bizleri bunlarin aksine sürükleyen) bir tiyatro dayatilmaktadir. Tiyatro, verili ortamin sürmesine, devrimci dönüsümlere engel teskil edecek bir konuma bilerek sürüklenmistir. Yeniyi aramayan, öz-biçim iliskisinin emekçi kesimlerdeki etkisini koparan, sorgulatmayan, ezilen kitlelerin uzaginda (onlarin dili olmayan) bir tiyatroyla karsi karsiyayiz. Süslü, içi bosaltilmis, koflastirilmis... Iste tüm bu tahlillerin gerçeginde/isiginda; tüm bu olumsuzluklardan hareketle söylüyorum ki; Tiyatronun yarini Amatörlüktür... Simdi bunun nedenlerini kisaca açiklamaya çalisacagim. 1- Için Bilerek Bosaltilan Kavram: Amatörlük Sözlüklerdeki «amatör» kavramina bakarsak; para kazanma amaci olmayan, acemi, özençli, heveskâr gibi mesnetsiz açilimlarla karsilasiriz. Ayni sözlükler «profesyonel»i de; kazanç saglama amaciyla bir isi, bir meslegi yapan, uzman kisi diye tanimlarlar. Bir kere «para kazanma!» açilimi basli basina düsüncesizlik ve bilinçsizliktir. «Amatör para kazanmaz!» Niye kazanmasin? Amatör bir sonraki oyunun dekoru ya da isigi için dilencilik mi yapacak? Sistemin ve meslegin Makyevelist dayatmalariyla onursuz islere mi yönelecek? Çalip çirpacak mi? Amatör tiyatrocunun evet para beklentisi yoktur. ama bu kazanmayacagi anlamina da gelmez. Geçim derdini saglama tasasi olmadigi için ekonomik sorunlarla ugrasmaz amatör. Ve bu ona yeni özgürlük alanlari açar. Yaraticiligini gelistirir. Ekonomik manipülasyonlara boyun egmeyecegi için, çalisma alani artar. Seyircisi, ulastigi çevre artar. Devam edelim: «Acemi, özençli, heveskâr vb....» Simdi burada sormak gerekir: Bu tanimlar neye ve kime göredir? Örnegin ömrünün 40 yilini, disini tirnagini esirgemeden amatör olarak çalisan, arastiran, sorgulayan, ögrenen birinin acemi oldugunu kim ve nasil iddia edebilir? Seyircisini ve kendini degistirip yarinin güzel, esit, özgür dünyasini kurmaya çalisan, hayatini dramaturgiye, oyunculuga, rejiye vermis yigit bir tiyatro emekçisine kim acemi diyebilir? Kavramlari iyi kullanmak gerekir. Bizim gerçek amatörlerden ögrendigimiz, ustalarimizin, abilerimizin anlattigi amatör: "Gönül bagiyla baglanmis" demektir. Isteyen, sevendir amatör. Ve sevmek de, istemek de sözle olmaz. Emek vererek, asik olarak, kendine, isine, toplumuna saygi duyarak olur. Ayrica amatörlük bir seçimdir. Bir basamak degildir. Profesyonel olmanin merdiveni degildir amatörlük. Kötü ve insani ahmaklastiran dizilerde oynamak için kendini gösterme perdesi degildir. Kisa yoldan ünlü olma, bol paraya, söhrete kavusmanin yolu degildir. Reklamlarda benligini, sanatçi ahlâkini, mal satmanin bir araci olarak kullanmak için geçilecek bir yol hiç degildir. Tüm bunlarin disindadir amatörlük. Seyirciyi degistirme çabasidir. Ülkesini ve dünyayi sorgulatma, olani biteni anlamaya/anlatmaya çalisma isidir. Dogal bir kaynaktir amatörlük. Halklarin suyudur. Içtikçe, yasadikça gelistiren, gelisen... Hiçbir yere yaslanmadigi için ne kisilerin, ne kurumlarin, ne devletin güdümünde degildir. Olmamalidir. Hiçbirinin sansürüne izin vermez. Bildigini söyler. Özgürlüklerin evinde oturdugunu bilir ve ne sansürcülere ne de otosansüre izin verir. Yigitliktir Amatörlük... Ayaklarini saglam basar, taniklik eder. Yasami degistirip dönüstürmeye çalisir. Esitsizligin üstüne gider. Demokrasi kültürünün tiyatrodaki belkemigidir. Özgürlükçü ve özerktir. Tüm bunlar degilse amatör de degildir. Tüm bunlar için çabalamiyorsa yoktur. Siradandir. Halbuki feda eden olmalidir. Ortaya koyan olmalidir. Insan için olan olmalidir. Yeniligiyle, deneyselligiyle, sistem disindaligiyla devrimcidir amatörlük. Olmalidir. Karl Marks'in bilim hakkinda söyledigi bir sözü affina/affiniza siginarak sanat hakkinda uyarlayip söylemek istiyorum: «Sanat, kendimiz ve insanlik için çalismaktir/yapmaktir. Sanat bencil bir zevk olmamalidir. Sanat çalismalarina kendilerini verme sansina sahip olanlar, bilgilerini ve yasantilarini insanligin emrine sunmakta birinci gelmelidirler.» 2- Profesyonellerle Iliski Tüm söylediklerim üzerine profesyonelligi elestirdigim ya da yerdigim düsünülebilir. Bu sani dogru degildir. Profesyonellerin de ülkelerinin sanat kültürlerinde Marks'in söyledigi asil amaci unutmadiklari, etik degerlerini kaybetmedikleri ölçüde çok önemli yerleri olacagina inaniyorum... Ancak ekonomiden, burjuva yasantisindan ve devletten bagimsiz olamamalari gerçeginin de önlerinde önemli bir handikap olacagini belirtiyorum. Bu da amatörlügün temel artilarindan ve özgürlük alanlarindan biridir diye düsünüyorum... Ayrica dünya genelinde profesyonellerin amatörlere yakistirmasi olan «sahneye çikan seyirciler» yaftasina amatörlerin izin vermemeleri gerektigini düsünüyorum. Bu izni vermemelerinin temel kosullari ise egitim ve örgütlenme sorunsallarinda yatmaktadir. Arastirmasi bitmemelidir amatörün. Sorgulamasi bitmemeli. Denemesi, yine yeni denemesi... Ancak böyle ulasilabilir halkla içiçe tiyatroya. Ancak böyle saglamlastirilir kültürel doku... Teatral yarinlar... 3- Kapitalizm ve Sanat Amatörlükle profesyonelligin ayriminin temel tavrini sistemde, kapitalizmde aramak gerekmektedir. Sanat bir kendini ifade etmedir. O zaman burada da is bölümünden bahsetmek; «önce para kazan, zamanin kalirsa oyalanacagin birseyler bulursun, biz buluruz» demek iste kapitalizmin isidir. Ekonomik etkinligi bastaci edip, çok para kazanmaya özendiren sistem; para kazananlar profesyonel, digerleri amatördür diyen yine verili kültür anlayisinin-kapitalizmin isidir. Insanlari kategorilestirme, ücretli köleler haline getirme düsüncesinin ürünü ve uzantisidir. Bildigi ya da bilindigi sanildigi üzere, yabancilasmis; kendine, topluma, ailesine, hatta cinselligine yabancilasmis bireyler olusturmak sistemin istedigi ve isidir. Egemenlerin ekmegine yag sürmedir. Bir avuç azinligin yoksul insanligi köle gibi kullanmasi, çokuluslu sirketlerin sermayelerine sermaye katmasi, insansizlasma, insani degerler avidir kapitalizm. Söylendigi aldatmaci gibi, sanatçilarin politikayla ugrasmamalari geregi kandirmacanin ilk ve önemli yollarindandir. Kapitalizm tiyatroyla ugrasirken, istedigi oyunlari oynatirken, egemenligi için tüm dalavereleriyle, kandirmacalariyla oyunlar oynarken; isine gelmediginde tiyatrolari, metinleri sansür edip tiyatroculari içeri attirirken sanat-politika birbirleriyle ayri degil de; çirkeflerini açiga çikarken mi sanat-politika ayri seylerdir. Buna artik ancak ahmaklar inanir. Amatörler, bilinsin ki, ahmak degillerdir. Halklari yagini tuzunu, ekmegini vererek, ya da onlarin gözlerini boyayip Amerikan rüyalariyla avutup sistemin yeniden ekonomik olarak üretilmesinin bir versiyonu da, SANAT ta; uykuyu, unutmayi, sanal ve popüler asklari, hayatlari, bol parayi vaad eden-etmese bile umut ettiren-koklatan tiyatrolar, diziler, filmler tükettirerek sanatsal ihtiyaçlarini karsiliyor gibi gösterme isidir. Sistem her alanda kendi için yeniden üretilmelidir. Egemenler her alanda sistemi üretmezlerse bosluklar olusabilecek ve bu bosluklar sistemin içini belki de oyacaktir. AAA...Yoo. buna izin verilmemelidir. Ve vermemek için ellerinden geleni yapiyorlar. Ama unutuyorlar ki dogal kaynak birgün ayaga kalkacaktir. Burada bizim için en trajik olansa tiyatro sanatçilarinin bu kirli oyunda bilerek veya bilmeyerek rol almalari ve tarihin ironik sürecinde emegin karsi tarafina düsmeleridir. Ki bu tüm iyiniyet ve geçim derdi düsüncelerinin ürünü ve sonucu bile olsa karsi devrimci bir çizgi ve ihanet sürecine tekabül eder. 4- Sol ve Sanat Burada tabiki sol-sosyalist düsünceden bahsetmeden geçmek olmaz. Özgür bir dünya kurma istegiyle ideoloji ve politikalarin belirlenmis olmasi geregi ve gerçegi bu ayraci koymayi gerektirir. Evet dramatik olan bir durumda sol düsüncenin sanata bakis çizgisinde yatmaktadir. Devrim için sanati herhangi bir yol/araç olarak görmekten tutunda, kültürel ve sanatsal muhalefeti hor görme, sanati yok sayma seviyesizligine kadar gidecek bir süreçle karsi karsiya bulunmaktadir. Söylemde sanatin önemi büyüktür. Ama sadece söylemde, o kadar. Bunun için sol-sosyalist parti/çevrelerin yayin organlarina bakmak yeterlidir!.. (Özel çalisma yapan guruplari tenzih ediyorum) Buralarda bulunan tek tük yazilip çizilmis birkaç satiri «hani sanata-tiyatroya önem vermiyorduk?» diye savunacaklara sözümüz bulunmamaktadir... Dost aci söyler. Kültürel ve sanatsal muhalefet en az politik ve ekonomik mücadele kadar önemlidir. Bu kavranana kadar emekçi halklarla saglikli bir iliski kurmanin yolu yoktur. «Sanati, kültürü olusturanlarin», «yasalari koyanlardan» daha güçlü oldugu söylemi inkâr edilebilecek bir sey degildir. Bu önemli güç iyi kavranmalidir. 5- Örgütlenme Tüm bunlar süreci iyi örgütlemeye gelip dayanmaktadir. Yilmaz Onay, amatör ve profesyonellerin baginin sinif hareketinden geçtigini söylerken «Amatör çalismayi genis anlamda profesyonellerce örgütlemek ve yönlendirmek, profesyonel çalismayi yine en genis kapsamda amatörce beslemek ve güçlendirmek» gerektigini belirtmistir. Örgütlenme deyince; kurgusal bir örgütlenmenin teknik önemi üzerinde durmak gereksizdir. Bu formal bir istir. Yapilmasi dönem için gerekiyorsa yapilmalidir. Simdiye dek birçok örgütlenme çalismasi baslatilmistir. Ancak önemli olan kurulacak örgütlenmenin nitel yapisinin yeni ve özyönetimsel bir devrimci kisilige sahip olmasi gerekliligidir. Bir Bedevî tavri içinde, bir komün örgütlenmesi gibi örgütlenmelidir amatörler. Örgüt bir tiyatro okulu gibi çalismalidir. Atölye çalismalari, okuma çalismalari, paneller, konferanslar, tartismalar, arastirma ve sorgulamalarla birbirlerini tamamlar, degistirir/dönüstürür olmalidir amatörler. Birbirleriyle etkilesim ve teknik destegin yanisira islevli, demokratik birer kitle örgütü olarak çalismalidirlar. Sisteme ayak uydurmus, uyduruk mesleki örgütler, dernekler, vakiflar gibi degil; halkin destegini alan, kültürel muhalefet noktalari olmalidirlar. Adi üstünde amatör bir ruh ve bilinçle örgütlenmelidirler. Söylendigi gibi «kurtulus yok tek basina ya hep beraber ya hiçbirimiz». Daha önce ATÜK (Amatör Tiyatrocular Üretim ve Yayin Kooperatifi) bültenlerinden birinde yazdigim gibi; «Sanatin ve düsüncenin baskilardan kurtulusu; bu baskiya maruz kalanlarin örgütlenmesi ve bunun sonucunda özgürlesmesi ile olacaktir». Simdi yazinin basligindaki iddiayi, «Tiyatronun Yarini: Amatörlük» iddiasini burada degistirmeyi uygun buluyorum: Tiyatronun Yarini: Örgütlü Amatör Tiyatrolardir!... Özgür BASKAYA 26 Mart 2003 Özgür Tiyatro 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.