Jump to content

The Cure


missjordison

Önerilen Mesajlar

İngiliz Gothic Rock’ın önemli temsilcilerinden The Cure, 1972 yılında piyanoda Robert Smith, gitarda Michael Dempsey, perküsyonda Laurence ‘Lol’ Tolhurst, gitarda Marc Ceccagno ve basda Alan Hill tarafından “The Obelisk” ismiyle kuruldu. 1976 yılında gitarist Ceccagno, Smith ve Dempsey ile birlikte “Malice” grubunu oluştururken, Ceccagno’nun gruptan ayrılmasıyla “The Easy Cure” adını alan Malice, kadrosuna The Obelisk’den davulcu Tolhurst ve yeni gitarist Porl Thompson’ı dahil etti. 1977 yılında Robert Smith’in vokale ve gitara geçmesiyle Hansa Records ile anlaşan grup, bu anlaşmasını şirket ile olan sorunlardan dolayı 1978 senesinde iptal etmek zorunda kaldı. Thompson’ın gruptan ayrılmasıyla üç kişi kalan The Easy Cure, aynı sene “The Cure” adını alarak ilk sahne deneyimini yaşadı. Eylül 1978’de Polydor Records’dan Chris Parry’nin oluşturduğu Fiction Records’la anlaşan grup, bu anlaşmanın da ertelemesinden sonra Aralık ayında “Killing An Arab” adındaki ilk single’ını Small Wonder adlı bağımsız plak şirketinden çıkarttı. Parçanın yazılışında Albert Camus’un “The Stranger” adlı hikayesinden etkilenen üçlü, bu şarkıyla ırkçılığa değinerek kamuoyunda tartışma yarattı. 1979 senesinde yeniden Fiction ile irtibata geçen The Cure, “Killing An Arab” single’ını Fiction etiketiyle yeniden yayınladı.

 

1979 senesinde “Three Imaginary Boys” adlı ilk albümünü yayınlayan The Cure, bu albümde Jimi Hendrix’in “Foxy Lady” parçasını yorumladı. Grubun beyni Robert Smith, albümün oluşumunda gruptan çok plak şirketinin sözünün geçmesi sebebiyle albümden memnun kalmazken, “Foxy Lady” parçasının vokalinde Smith yerine grubun basçısı Michael Dempsey bulunuyordu.

 

1980 senesinde “Boys Don’t Cry” adlı 2. single’ını yayınlayan The Cure, bu single ile Amerika’daki müzikseverlerin ilgisini çekmeyi başardı. Bu single sonrası Michael Dempsey gruptan ayrılırken, kadroya post-punk grubu Mag Spys’dan basçı Simon Gallup ve klavyeci Matthieu Hartley dahil oldu. Dempsey, “The Associates” adlı grubu oluştururken, The Cure aynı sene bu grupla ve The Passions’la ufak bir turneye çıktı. The Cure elemanları ve Michael Dempsey, vokalde Frank Bell ile beraber “Cult Hero” adında bir yan proje oluştururken, “I’m A Cult Hero” adında bir single yayınladı.

1980 Ağustos ayında “Three Imaginary Boys” albümünü farklı bir kapak ve şarkı listesiyle “Boys Don’t Cry” ismiyle Amerika’da yeniden piyasaya süren grup, aynı sene minimalist albüm “Seventeen Seconds”ı yayınladı. Albümden çıkan ilk single “A Forest”, grubun listelere giren ilk single’ı olurken, oldukça karanlık bir atmosfere sahip olan albüm müzik eleştirmenlerinden olumlu not aldı.

 

Albüm sonrası The Cure, ilk dünya turnesine çıkarken klavyeci Matthieu Hartley, Robert Smith ile olan anlaşmazlığından dolayı gruptan ayrıldı. 1981 senesinde melankolik albüm “Faith” ile bir kez daha müzik piyasasını etkileyen grup, bu albümle İngiltere listelerinde 14 numara oldu. “Charlotte Sometimes” adlı single’ın ardından 1982 senesinde karanlık “Pornography” albümüyle hayranlarıyla buluşan The Cure, bu albümle İngiltere listelerinde 8 numara olmayı başardı. Albüm, soundu ve sözleriyle oldukça depresif konuları işlerken, İngiltere basınından genelde negatif eleştiriler aldı. Tüm zamanların en önemli gothic albümleri arasında kabul edilen “Pornography”, grubun LSD kullandığı döneme denk düşüyor.

“Pornography” albümü sonrası Simon Gallup gruptan ayrılma kararı alırken, The Cure 1982 yılının sonuna doğru “Let’s Got To Bed” adlı single’ı yayınladı. Önceki parçalara göre pop niteliğinde kalan single’ın ardından, 1983 senesinde “The Walk” ve “The Lovecats” adlı single’lar çıkartıldı. Aynı sene bu single’ların ve b-side’larda bulunan parçaların yer aldığı “Japanese Whispers” adlı derleme albümünü piyasaya süren grup, bu albümle İngiltere listelerinde 26 numaraydı.

 

1984 senesine gelindiğinde 5. stüdyo albümü “The Top” ile hayranlarıyla buluşan The Cure, bu albümle İngiltere listelerinde 10 numara olurken, albüm Amerika listelerine de girerek The Cure’un bu listelerdeki ilk albümü oldu. Robert Smith, tüm albümde davul hariç bütün enstrümanları çalarken aynı zamanda tüm besteleri de kendi yaptı. Aynı sene “Top Tour” turnesine çıkan grup, bu turnede gerçekleştirdikleri performanslarını “The Concert” adlı konser albümüyle grubun fanlarına sundu.

1985 senesinde Simon Gallup tekrar gruba dönerken, Boris Williams grubun yeni davulcusu oldu. Bu yeni kadroyla aynı sene “The Head On The Door” adlı stüdyo albümünü yayınlayan The Cure, bu albümle İngiltere listelerinde 7 numaraya yerleşti. Birçok fana göre The Cure’un en iyi albümü olarak kabul edilen “The Head On The Door”, aynı zamanda grubun modern müzik yolundaki ilk albümü olarak gösteriliyor. Albüm sonrası turneye çıkan ekip, 1986 senesinde “Standing On A Beach” adlı derleme albümünü çıkarttı.

 

1987 senesinde “Kiss Me, Kiss Me, Kiss Me” adlı 7. stüdyo albümünü çıkartan The Cure, bu albümle İngiltere listelerinde 6 numaradaydı. Alkol sorunları geçiren Lol Tolhurst, grubun albüm sonrası çıktığı turnede yer almazken, gruba Roger O’Donnell eşlik etti.

 

1989 senesine gelindiğinde “Disintegration” albümüyle eski karanlık albümleri hatırlatan The Cure, bu albümle İngiltere listelerinde 3, Amerika listelerinde ise 12 numaraydı. Albümden çıkan başarılı single’lar “Lullaby”, “Lovesong” ve “Pictures Of You” olurken, Lol Tolhurst alkol sorunları sebebiyle gruptan ayrılmak zorunda kaldı.

 

1990 senesinde “Mixed Up” adlı remix albümünü çıkatan The Cure, bu albümle birlikte hayranları tarafından eleştirildi. Robert Smith bu eleştirileri normal karşıladıklarını belirtirken, grup bu albümle birlikte yeni bir şarkıyı yayınladı; “Never Enough”. Aynı sene Roger O’Donnell gruptan ayrıldı ve yerini grubun uzun süreli gitar teknisyeni Perry Bamonte aldı.

 

1992 senesinde “Wish” albümünü çıkartan The Cure, bu albümle İngiltere listelerinde 1, Amerika listelerinde 2 numaraya yerleşti. Albümde bulunan “Friday I’m In Love” grubun ismini daha da fazla duyururken, grup 1993 senesinde “Paris” ve “Show” adlı iki konser albümü yayınladı. 1994 senesinde davulcu Boris Williams gruptan ayrıldı, kadroya Jason Cooper eklendi. Roger O’Donnell’da gruba geri döndü ve grup 1995 filmi “Judge Dredd”in soundtrack’i için “Dredd Song” parçasını hazırladı.

 

1996 senesine gelindiğinde “Wild Mood Swings” adlı albümü çıkartan The Cure, tarihindeki en ‘pop’a yakın albüme imza atmış oldu. Albümde bulunan “The 13th” ve “Mint Car” parçaları beğeni toplarken, grup 1997 senesinde “Galore” adlı derleme albümü piyasaya sürdü.

 

2000 senesinde “Bloodflowers” albümüyle birlikte sevenleriyle yeniden buluşan The Cure, bu albümle Robert Smith’in düşündüğü “Pornography” ile “Disintegration” ile beraber ‘trilogy’ konseptini de tamamlamış oldu. Grubun eski ‘gothic’ tarzına geri dönüşü olarak kabul edilen “Bloodflowers” albümünün ardından, 2001 senesinde “Greatest Hits” derleme albümü piyasaya sürüldü.

 

2004 senesinde “Join The Dots: B-Sides And Rarities, 1978-2001” adlı b-side box albümünü çıkartan The Cure, bu albümde single’larda yer alan b-side parçalarıyla beraber grubun hiç duyulmamış parçalarını fanlara ulaştırdı.

 

Uzun süreli plak şirketi Fiction Records’dan ayrılan The Cure, Geffen Records ile anlaşarak 2004 senesinde “The Cure” adlı albümü piyasaya sürdü. Albüm İngiltere listelerinde 8 numara olurken, Amerika listelerinde 7 numaraya yerleşti. Albümün prodüktörlüğünde Limp Bizkit, Korn ve Slipknot gibi gruplarla çalışmış olan Ross Robinson bulunurken, The Cure yeni albümünü 2007 senesinde çıkartmayı planlıyor.

 

alıntı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://www.itusozluk.com/img.php/16a1705675dbd8ec20e492d9ad0f8d3b28254/the+cure

 

The Cure 70'lerin sonunda doğup, dünya çapında asıl ününü 80'lerin başında kazanan, müzik literatürüne ismini altın harflerle yazdırmış bir İngiliz alternatif rock grubudur. Grubun müzik tarzı efsanevi solisti Robert Smith'in ikonlaşmış dağınık saçı, kırmızı ruju, siyah göz makyajı, kasvetli ve melankolik şarkı sözlerinden dolayı gotik rock olarak da anılır. (devamı için)

-------------------------------------------------------

 

''I'll Stop The World And Melt With You''

 

http://m.j.u.s.aimini.net/player/mp3/?file=http://m.j.u.s.aimini.net/play/?fid=SujMI61JcjN795jt6OFJ&auto=yes&repeat=yes

-----------------------------------------------------

 

''Burn''

 

http://z.h.2.z.aimini.net/player/mp3/?file=http://z.h.2.z.aimini.net/play/?fid=Z2hZNo3kNhIU7QsHwTBw&auto=yes&repeat=yes

----------------------------------------------------------

 

''The End Of The World''

 

http://v.2.o.b.aimini.net/player/mp3/?file=http://v.2.o.b.aimini.net/play/?fid=bo2VAogIPXKaQgY3vE2R&auto=yes&repeat=yes

---------------------------------------------------------

 

''Plastic Passion''

 

http://g.w.c.n.aimini.net/player/mp3/?file=http://g.w.c.n.aimini.net/play/?fid=NCwg71HWgfGzwhyTqhaF&auto=yes&repeat=yes

----------------------------------------------------------

''Lullaby''

 

http://w.f.a.y.aimini.net/player/mp3/?file=http://w.f.a.y.aimini.net/play/?fid=yaFwHLvv8UPEapyAnIOD&auto=yes&repeat=yes

 

(kayıt biraz sorunlu olmasına rağmen paylaşmakta bir sakınca görmedim.. sıkı parçadır...)

---------------------------------------------------------

''Friday I'm In Love''

 

http://g.t.t.1.aimini.net/player/mp3/?file=http://g.t.t.1.aimini.net/play/?fid=1TtGX9LyTP6isE9wVRtt&auto=yes&repeat=yes

---------------------------------------------------------

 

''Six Different Ways''

 

http://u.v.b.v.aimini.net/player/mp3/?file=http://u.v.b.v.aimini.net/play/?fid=vbVuR2AjF7Eq8XOGyuLf&auto=yes&repeat=yes

---------------------------------------------------------

Secret_Sun tarafından düzenlendi
başlık hatası
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ahh bu şarkı :) Yıllardır dinlemedim nedense... Lise - üniversite yılları boyunca Kadıköy'de gittiğimiz Rock Pub diye bir mekan vardı... Sürekli orda çalardı ve arka arkaya defalarca dinlesem de sıkılmazdım bu şarkıdan... Neden bunca zaman dinlememişim ki? :) Hadi sözleri de benden gelsin...

 

Your cruel device,

Acımasız hilen,

Your blood like ice.

Buz gibi kanın.

One look could kill,

Bir bakış öldürebilirdi,

My pain, your thrill.

Benim acım, senin heyecanın.

 

I wanna love you, but I better not touch (don't touch)

Seni sevmek isterim, fakat en iyisi dokunmamak (dokunma)

I wanna hold you, but my senses tell me to stop

Seni beklemek isterim, fakat duygularım durmamı söylüyor

I wanna kiss you, but I want it too much (too much)

Seni öpmek isterim, fakat bunu çok fazla isterim (çok fazla)

I wanna taste you, but your lips are venomous poison

Seni tatmak isterim, fakat dudakların zehirli zehir

 

You're poison runnin' through my veins

Damarlarımdan geçerek koşan zehirsin

You're poison, I don't wanna break these chains.

Zehirsin, bu zincirleri kırmak istemem.

 

Your mouth, so hot

Ağzın, öylesine sıcak

Your web, I'm caught

Ağın, yakaladığım

Your skin, so wet

Derin, öylesine ıslak

black lace on sweat

Terdeki siyah bağ

 

I hear you callin' and it's needles and pins (and pins)

Aramanı duyarım ve bu gereksiz ve iğneler (ve iğneler)

I wanna hurt you just to hear you screaming my name

Sadece ismimi bağırmalarını duymayı seni kırmayı isterim

Don't wanna touch you, but you're under my skin (deep in)

Sana dokunmak istemem fakat derimin altındasın (derinde)

I wanna kiss you, but your lips are venomous poison

Seni tatmak isterim, fakat dudakların zehirli zehir

 

You're poison runnin' through my veins

Damarlarımdan geçerek koşan zehirsin

You're poison, I don't wanna break these chains

Zehirsin, bu zincirleri kırmak istemem.

Poison

Zehir

 

One look (one look), could kill (could kill),

Bir bakış ( bir bakış), öldürebilirdi (öldürebilirdi),

My pain, your thrill.

Benim acım, senin heyecanın.

 

I wanna love you, but I better not touch (don't touch)

Seni sevmek isterim, fakat en iyisi dokunmamak (dokunma)

I wanna hold you, but my senses tell me to stop

Seni beklemek isterim, fakat duygularım durmamı söylüyor

I wanna kiss you, but I want it too much (too much)

Seni öpmek isterim, fakat bunu çok fazla isterim (çok fazla)

I wanna taste you, but your lips are venomous poison

Seni tatmak isterim, fakat dudakların zehirli zehir

 

You're poison runnin' through my veins

Damarlarımdan geçerek koşan zehirsin

You're poison, I don't wanna break these chains

Zehirsin, bu zincirleri kırmak istemem.

Poison

Zehir

 

I wanna love you, but I better not touch (don't touch)

Seni sevmek isterim, fakat en iyisi dokunmamak (dokunma)

I wanna hold you, but my senses tell me to stop

Seni beklemek isterim, fakat duygularım durmamı söylüyor

I wanna kiss you, but I wanna too much (too much)

Seni öpmek isterim, fakat bunu çok fazla isterim (çok fazla)

I wanna taste you, but your lips are venomous poison

Seni tatmak isterim, fakat dudakların zehirli zehir

 

Yeah

Evet

Well I don't wanna break these chains

Bu zincirleri kırmak istemem

Poison

Zehir

 

Runnin' deep inside my veins

Damarlarımın içine dibine koşuyor

Burnin' deep inside my veins

Damarlarımın içine dibinde yanıyor

Poison

Zehir

I don't wanna break these chains

Bu zincirleri kırmak istemem

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...