KATA Oluşturma zamanı: Mart 12, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 12, 2008 mıchel foucault ve arkadaslarından harıka bır ınceleme .sosyolojık ve tarihi bir incelık karsısında tıp ve hukukun kutuplaşması enfes bıcımde ayrıntıları ıle ortaya konmus.Bir delinin kahkahaları ya da bır sadıstın vahşiliği?nasıl yorumlamak gerekır?en canımı yakan da sesi duyurmak ıcın öldürmek,karsılığında ıse öldürülmek oldugu bır toplumda Pierre'e bunun cok görülmesi yoksa hapıshanedekı sonu neyle acıklanabılır? Bir Aile Cinayeti XIX. Yüzyılda Bir Aile Cinayeti Annemi, kız kardeşimi, erkek kardeşimi katleden ben, Pierre Riviére XIX. yüzyılda Normandiya'nın Calvados eyaletine bağlı küçük bir köyde yaşayan 20 yaşındaki Pierre Riviere, çocukluğundan beri garip davranışlarıyla tanınmaktadır. İnsanlardan, bilhassa kadınlardan kaçmakta, karamsar ve dengesiz kişilik özellikleri sergilemektedir. Oldum olası kafasını meşgul eden yücelik fikirleri, ailesinden yaşanan sorunlarla birleşince onu adım adım korkunç sona yaklaştırır. Babasını mutsuzluklarından kurtarmak gibi, ulvi olduğunu düşündüğü bir misyon üstlenerek, annesini ve iki kardeşini öldürür. Hapishanede kaleme aldığı hatıratı, hem kendi öznel durumunu hem de o dönem Fransa'nın genel profilini yansıtması açısından çok ilginçtir. O dönemde Fransa, Cumhuriyetçiler ve kralcıların iktidar mücadelesiyle çalkalanmata, gizli dernekler mantar gibi bitmektedir. Kral Louis-Philippe'e suikast düzenleyen Fieschi'nin davası ile Riviere'in davası aşağı yukarı aynı zamana denk düşer. Kral tüm tebaanın babası olarak düşünüldüğünden, ebeveyn katliyle kral katli arasındaki geçişlilik, iki dava sürecinin birbirinden etkilenmesine yol açmıştır. Akıl hastası mı, yoksa bir canavar mı olduğu konusunda bir türlü ortak karara varamayan tıp uzmanları ve adalet mekanizması büyük bir bocalama içindedir. Tıp bilimi hem kendi arasında bölünmüş hem de adalet mekanizmasıyla uyuşmazlık yaşanmaktadır. Kısacası, ortada bir yetki sorunu vardır. Kim neye, ne kadar karar verebilecektir? Riviere ve hatıratı, Riviere vakası, yargıçlar ve doktorlar için tam bir bilmece olup çıkmıştır. Michel Foucault ve arkadaşları, psikiyatri ve suça yönelik adalet arasındaki ilişkilerin tarihi üzerine bir çalışma yapma amacıyla yola çıktıklarında Riviere olayıyla karşılaşır, hatırat ve dava dosyası karşısında derinden etkilenirler. Foucault'nun zayıfların ve kaybedenlerin, akıl hastalarının ve sapkınların hayatlarını anlamaya doğru çıktığı düşünsel yolculuğunun en önemli uğraklarından biri olur Bir Aile Cinayeti. Bir aile cinayetini konu alması bile tek başına eseri ilginç ve okunmaya değer kılmaktadır. Ama bu tek boyutu içinde değerlendirmek, eseri azımsamak olacaktır. Eğitimsiz, dini ve milli fikirlerle büyülenmiş, akıl sağlığı tartışmalı bir köylünün karşısında, tıp bilimiyle, psikiyatrisiyle, adalet mekanizmasıyla tüm bir toplum yer almaktadır. Sömürgeci, yayılmacı siyaset nezdinde "vatan uğruna" cinayetlerin normal, meşru sayıldığı toplumda, ailesinin fertlerini katleden bir köylü nereye oturtulmalıdır? İşte Foucault ve arkadaşları buradan yola çıkarak, suç ve ceza, akış sağlığı ve delilik kavramlarını sorgulamakta, ikiyüzlü toplumun "normallik" normlarını tartışmaya açmaktadırlar. Güç, hakimiyet ve çatışkı ilişkileri üzerine bir kez daha düşünmemizi sağlayan bu sarsıcı metin, şiddetin her türüne sık sık tanık olan "bebekleri katil yapan" yaşadığımız toprakları da anlamamıza yönelik çok önemli bir katkı. (arka kapak) Gerçek korkunç, gündelik olandır Hatıratında, son derece uysal ve uzlaşıcı bir baba karşısında, annesini şirret bir kadın portresi olarak çizen Riviere, annesinden, babasına 'acı çektirdiği' için nefret eder. Ailenin ilk çocuğu olan Riviere, aynı zamanda yaşıyla orantılı ailesinin bütün bir geçmişini de temsil etmektedir. Yaşamlarını kavgayla, daha çok ayrı ayrı ve çocukları bölüşerek geçiren çiftin, kadın tarafında Riviere'in öldürdüğü kız ve erkek kardeşi bulunurken, baba tarafında ise kendisiyle birlikte diğer iki kardeşi bulunmaktadır. Riviere, annesini, babasına çektirdiği acıların öcünü almak ve babasını 'huzura kavuşturmak' için, diğer kardeşlerini ise, annelerini tercih ettikleri için öldürdüğünü söyler. Riviere, egemen olanı öldürmüştür aslında ama egemen olanın dayatılan, sınırlanmış yaşam olduğunu göremeyecek kadar ideolojik donanımdan da yoksundur. Egemen anne, tüm kötülüklerin kaynağıdır ona göre. Ama gerek Riviere'in yakalandıktan sonra yazdığı hatırat, gerekse onunla ilgili çevresinin yaptığı değerlendirme işlediği cinayeti açıklamaya yetmez. Olayla ilgili adli, hukuki açılan ve kapanan tüm dosyalar ise 'hayata vurulan mühür'lerden öteye geçmeyecektir. Cinayet dahil işlenen tüm suçların arkasında sırıtan hayatın bungunluğu yatarken, 'dayanılmaz olan her gün katlanmak'tır. Basınca maruz kalan her devinimin ardından gelen patlamayla ilgili fizik kanunları işlenen cinayet için de geçerli olacaktır; "sadece hayatta korunmuş olan birisi, bir doktor, Pierre Riviere karşısında şaşırabilir, bocalayabilir ve zorlanabilir. Halbuki gerçek, korkuncun gündelik olduğudur." Feodal sistemin henüz ortadan kalktığı dönemlerdir, yeni sistem karşısında bocalayan 'acemi zihinlerin' yaşadığı şoklar, trajik durumlara sahne olur. Riviere'in öldürdüğü annesi, sadık ve uslu bir kadın olmaktan çok, karnındaki bebeğin kocasından olmadığını itiraf edecek kadar egemen değerleri karşısına almış, bu haliyle de zaten yeterince karşı örnek olmuştur. Yeni durumlar karşısında şaşkınlaşan kırsal insanlar, tamamen kağıt üstünde kalan hak eşitliği ve mülk edinme özgürlüğünün hiçbir şeyi değiştirmediği bir atmosferde, 'tam anlamıyla ötekiler'dir. İşlenen ve işlenecek 'suç'lar ise uzun bir sessizlik döneminden sonra gelecektir; "kırsal kesim, bu sessiz talihsizlik evreni durumuna katlanmaya son vererek, onu dışa vurmakta ve anlamlı onca semptom gibi, korkunç suçlar" işleyecektir. Foucault ve arkadaşlarının, toplumsal düzen, canilik ve delilikle ilgili durumları yaşanan bir olaydan kaynaklı incelediği 19.Yüzyılda Bir Aile Cinayeti, giderek daha çok psikiyatri ve sosyolojinin alanına giren suç ve suçlu kavramına yönelik aydınlatıcı bakış açıları sunuyor. Annemi, kız kardeşimi ve erkek kardeşimi katleden ve beni bu işi yapmaya iten sebeplerin bilinmesini isteyen ben, Pierre Rivière, babamın ve annemin evlilikleri boyunca birlikte sürdürmüş oldukları bütün yaşamlarını kaleme aldım. Gerçeklerin büyükbir kısmına şahit olmuştum ve bunlar bu hikâyenin sonuna dair yazılanlardır; başlangıca gelince, benim ve durumdan haberdar olan insanların yanında babam bu konudan arkadaşlarına ve annesine bahsederken duymuştum. Öyleyse, bu suçu işlemeye nasıl karar verdiğimi, o zamanki düşüncelerimin neler olduğunu ve niyetimin ne olduğunu anlatmaya başlayabilirim. Aynı zamanda, insanlar arasında geçen yaşantımı, bu işi yaptıktan sonra aklımdan nelerin geçtiğini, suçun işlenmesinden yakalanmama kadar bulunduğum yerleri ve aldığım kararları da anlatacağım. Bütün bu çalışma çok kabaca düzenlenmiş olacak, çünkü ben sadece okuma yazma biliyorum; ancak, bütün istediğim söyleyeceklerimin anlaşılması, yazarken elimden geleni yaptım. Kitaptan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Mart 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 12, 2008 M.Foucault sevdiğim yazarladan biridir. Gerçi bu kitabını okumadım ama okuduğum kitap ve yazılarından müthiş zevk aldığım söylenebilir.. tşk.kata... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Mart 12, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 12, 2008 konun altında yazarla ılgılı acılan baslıklardan anlayabılıyorum:) ben tşk ederm:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Eylül 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 22, 2008 sıradan bir cinayetin altında yatan psikolojik, toplumsal olguların en iyi çözümlemelerinden birini veriyor kitap. katil'in cinayeti gerçekleştirme koşullarından, toplumsal koşullara kadar bütün yönleriyle ve sıradan gibi gözüken bir cinayet vakasının aslında toplumu çözmekte en önemli nokta olduğunu, birey olgusunun toplum oluşumlarındaki önemini çok iyi ve açıklamalı olarak veriyor.. okunması gereken bir kitap... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Eylül 23, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 23, 2008 sadece toplum acısından bırey degıl bırey acısından toplumu dusundugumde de...pıerre ıcın agladıgımı bılıyorum... ıdam edılmemesı kendısının ve yaptıklarının ınkarıydı...ecelı ıle ölüme terk edılısı -delı olsa bıle-onun adına olabılecek en kötü karardı,kendısı ıle celıskıye dusurecek zaman verılerek aslında cezadan fazlası- ıskence- verıldı cunku karardan önce ele aldıgı hatırat boyunca kendısınden emın görünüyordu...bır catısma altında var oldu , sonra kendı halıne bırakıldı.pıerre acıkca kullanıldı kı hatırladıgım kadarı ıle hapıshanede ne tanısı ne tedavısı acısından onunla ılgılenıldı...tahmınen bunun tam bılıncıne varamadı ama ıc gudusel olarak sezdı ve nefret ettı toplumdan... Annemi, kız kardeşimi, erkek kardeşimi katleden ben, Pierre Riviére hapıshane duvarlarına kendını bu kadar kararlı,asılce tanıtabıldı mı sanmıyorum hazın bır son onunkısı... -------------------- http://www.gnoxis.com/forum/kultur-sanat/edebiyat/not-defteri/9888-karalama-defteri-49.html Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.