Jump to content

Okuma Tiyatrosu Ne Degildir?...


pithc

Önerilen Mesajlar

OKUMA TİYATROSU NE DEĞİLDİR ?

 

 

14 Şubat Cumartesi İstanbul Devlet Tiyatrosu ve İstanbul Goethe Enstitüsü işbirliği ile gerçekleştirilen Okuma Tiyatrosu'nun ilkine davet edildim. Geçen yıl İstanbul B.Şehir Belediyesi Tiyatrolarıyla bu yıl İstanbul Devlet Tiyatrolarıyla birlikte gerçekleştirilen "Okuma Tiyatroları"nın haberlerine yer vermiştik ama Okuma Tiyatrosu nedir nasıl bir türdür, nasıl gerçekleştirilmektedir konusunda hiç bilgim yoktu.

Bu konuda ön bilgi almak için bazı tiyatro sanatçısı arkadaşlarıma başvurdum. Şehir Tiyatrolarından bir arkadaş bunu radyo tiyatrosu gibi düşünebileceğimi, sanatçıların oyuna uygun kostüm giyip metni okuyarak seslendirdiklerini söyledi. Bir başkası Okuma Tiyatrosunun asıl özelliği en fazla 50 kişi gibi kısıtlı bir izleyiciye sunulması gerektiğini, sahne değil fuaye gibi ortamlarda ve seyircilerle birlikte oturularak gerçekleştirildiğinden bahsetti. Bir başka Eğitimci, Yönetmen dostum ise bu son bahsedilen modelin okuma tiyatrosundan çok cafe tiyatro tarzına yakın olduğunu belirtti. Anlaşılan Okuma Tiyatrosu konusunda sadece ben değil tiyatro dünyasının içinde de bir kesin tanım henüz yapılamıyordu. Oyundan sonra Oyunun yazarıyla yapılan söyleşide de bu sorumu yineledim. Ama bu soruya yanıt aramadan önce biraz oyundan söz etmek istiyorum.

Yoğun kar nedeniyle birkaç dakika gecikerek sessizce balkona ilişivermek zorunda kaldım. Tesadüf ya zaten salon tamamen dolmuş ve balkondaki son 2 koltuktan biri bana kalmıştı. Her ne kadar Aziz Nesin sahnesi çok büyük bir salon olmasa da bu karlı günde dolmuş olması harikaydı. "Bu yıl 4 Kadın 4 Dünya" başlığıyla gerçekleştirilen Okuma Tiyatrosu etkinliklerinde oyunların çevirisi Dramaturg Sibel Arslan yeşilay'a ait. ilk oyun genç bir Alman yazar'a Gesine Danckwart'a ait "Ekmek Parası" adlı oyundu.

İşte ne olduğunun yanıtını bulamadığım Okuma Tiyatrosu sergileniyordu. Atık su borularıyla çevreleyerek bir nevi havuz oluşturulmuş, bu su dolu alanın üzerine rastgele kalaslar uzatılmıştı. Oyunla o kadar güzel örtüşüyordu ki ne yalan söyleyeyim bu dekorun oyuna özel hazırlandığını düşünmüştüm ama aslında bir başka oyunun dekoru olduğunu söyleşide öğrendim. Ama olsun dekoru bu oyuna özel diye düşünmeye devam etmek istiyorum ben.

 

Oyunun sahneleniş tarzında gerçekten bir okuma söz konusuydu. Oyuncularımız (Özlem Güveli,Özden Çiftçi, Merih Atalay, Musa Uzunlar, Levent Güner) ellerindeki bir tekstten repliklerini okuyordu. Bu arada oyunun konusundan bahsetmenin tam sırası sanırım. Ya da oyun basın bülteninden tanıtımı olduğu gibi aktarmak daha doğru olabilir. „EKMEK PARASI“nda 3 kadın ve 2 erkekten oluşan oyunda kişiler kendileriyle ve karşılarındakilerle „suyun yüzünde kalma“ mücadelesi verir. Kariyer düşkünü bir kadın, sevimli bir öğrenci, bir işsiz, bir bilgisayar uzmanı ve bir garson kadın teker teker ya da grup halinde parçalanmış kişiliklerini adım adım dile getirirler. Oyun monologlardan oluşur. Dile getirilen beş yalnızın günlük hayat hikâyesidir. Yazar, meslek ve kariyer konusunda beş farklı sesi birbiri içinde yedirerek farklı bir üslup yaratıyor. Oyun, günlük iş hayatındaki insanları, kökenlerinden ve özgeçmişlerinden bağımsız, günlük yaşamın her saat tekrarlanan akışı ve bulundukları pozisyonlar hakkında konuşturan eğlenceli bir deneme. Kapitalizmin esiri olmuş ruhların, yürek paralayan korkunç resmini esprili bir dille çiziyor.

Dönelim oyuna. Evet oyuncularımız okuyordu ama aynı zamanda oynuyordu da. Sahnelenen oyun gereği 5 ayrı karakter ve 5 ayrı monolog söz konusu olduğundan çok fazla aksiyon yoktu ama böyle bir oyunda okuma şeklinde olsun yada olmasın zaten çok fazla bir aksiyon beklenemezdi. Ama öncelikle radyo tiyatrosu tanımlaması asla bu izlediğimi tanımlayamazdı. Aksiyon ve görsel anlamda zenginlik olmasa da ortada yine de bir görsellik vardı. Oyuncuların yaşamlarındaki iniş-çıkışlarını, ikilemlerini anlatırken suyun üzerinde kalasların üstünde dengede kalma çabaları, adeta riske girmeme adına fazla açılmayıp kendi alanlarında kısıtlı devinimlerle yetinmeleri, ama yine de zaman zaman yatıp kalkarak, oturarak, yürüyerek heyecanlarını, hezeyanlarını, coşkularını, durgunluklarını, gündelik yaşamlarını yansıtmaları, mimikleri ifadeleri ile bir oyunculuk ve görsellik yine de kendini gösteriyordu. Bu bir canlı sunum radyo tiyatrosu'muydu? Hayır bence asla değildi.

Oyun bitmiş söyleşiye geçilmişti. Başta Tiyatro bölümü öğrencileri olduğunu düşündüğüm genç arkadaşlar olmak üzere seyredenler genç Alman yazarla oyunla ilgili konuşma fırsatı bulmaktan mutluydu sorular peş peşe geliyordu. Ama ben bir okuma tiyatrosu izlemiş olsam da hala birisi "Okuma Tiyatrosu" nedir, Nasıl bir türdür" diye sorsa kitabi bir tanımlama yapamayacağımı düşünerek bunu açmaya çalıştım ve okuma tiyatrosu nedir sorusunu bana bir gün önce yapılan açıklamaları da ekleyerek yönelttim. Soruma Oyunların çevirisini yapan, Bakırköy Belediye Tiyatroları ve Assitej Festivallerinden tanıdığım Sayın Sibel Arslan Yeşilay açıklık getirdi. Bu oyunun aslında okuma tiyatrosu olarak yazılmadığını, normal sahnelenmek üzere hazırlanmış bir oyun olduğunu ama kendilerinin "Günümüz oyun yazarlarıyla tiyatro izleyicilerinin tanışmasını sağlamak amacıyla" bu oyunları okuma tiyatrosu olarak gerçekleştirdiklerini söyledi.

Peki bir kaç tiyatro sanatçısı, yönetmen arkadaş ve söyleşiden aldığım fikirler ve izlediğim örnekten sonra "okuma tiyatrosu" nedir diye soranlara ne yanıt verebilirim? Benim tüm bunlardan çıkardığım "Okuma Tiyatrosu" bir tür değil. Yani okuma tiyatrosu diye bir tarz yok. Okuma tiyatrosu ile ifade edilen tamamen oyunun sunum şeklidir. (Eğer yanılıyorsam kendi adıma ve konuya ilgi duyan okurlarımız adına konu uzmanlarının bilgilendirmesini rica ediyorum) Bu durumda pekala bildiğimiz herhangi bir oyun okuma tiyatrosu şeklinde sunulabileceği gibi bu okuma tiyatrosu kapsamına alınan oyunlar da normal bir rejiyle, ezberle de sahnelenebilir ve zaten sahnelenmektedir.

Peki bu organizasyonla ilgili kişisel düşüncelerim neler? Son derece yararlı buluyorum. Belki ara sıra tiyatroya gidip oyun izleyen ve tiyatroda sadece seyirci olanlar için her şeyiyle tam bir reji ürünü, seyirciyi her yönüyle içine alıverecek ezberli, dekorlu, kostümlü bir oyun daha uygun olabilir ama Tiyatro'ya herhangi bir seyirciden daha fazla ilgi duyanlar, deneysel çalışmalar arayanlar, farklı çağdaş yazarların oyunları ile ilgili izlenim edinmek isteyenler, tiyatro mesleğinin içinde olanlar ve bu bölümün öğrencileri için okuma tiyatroları son derece önemli bir fırsat diye düşünüyorum. Bunu bir sektörün içinde olanlarla yeni ürünlerin tanıştırıldığı sektörsel bir festivale dahi benzetebileceğimizi düşünüyorum. Herhangi bir alanda nasıl yeni ürünler maketlerle, eskizlerle, numunelerle alanın uygulayıcılarıyla tanıştırılıyorsa okuma tiyatroları da Tiyatro alanında bu ihtiyacı karşılayabilecek yöntem olsa gerek. Bir oyunun ne kadar pahalıya ortaya çıktığı, salon sayısının kısıtlılığı ve seyirci kaygısı çekildiği düşünülürse belki de ilk anda kolay kolay sahnelenme olanağı bulunamayacak daha pek çok günümüz yazarlarına ait oyunlar ilk etapta bu şekilde seyirciyle buluşabilir. Bana kalırsa önümüzdeki yıl bu güzel organizasyon 4 oyunla sınırlı kalmamalı ve daha fazla katılımla çok sayıda oyun bu alanla ilgili çok daha fazla kişiye ulaştırılması dileğimdir.

Bu satırları buraya dek okumuş olan size de bir özel notum var, Belli ki siz tiyatroyla arada oyun izleyen herhangi birinden daha fazla ilgilisiniz. O halde (ezber yerine okunarak gerçekleşse de) bu farklı oyunlarla tanışma fırsatını kaçırmayın. Tiyatronun içinden olan, Tiyatro öğrenimi gören, Tiyatro kursiyeri, hatta lise tiyatroları bu oyunları topluca izlemeye gidebilir üzerinde değerlendirmeler yapabilir. Diyorum ki Aziz Nesin sahnesi dolup taşsın ki seneye çok daha fazla seçenekli ve çok daha yaygın bir Okuma Tiyatrosu Festivaline dönüşsün.

 

Ertuğrul Timur

 

alıntıdır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim tüm bunlardan çıkardığım "Okuma Tiyatrosu" bir tür değil. Yani okuma tiyatrosu diye bir tarz yok. Okuma tiyatrosu ile ifade edilen tamamen oyunun sunum şeklidir. (Eğer yanılıyorsam kendi adıma ve konuya ilgi duyan okurlarımız adına konu uzmanlarının bilgilendirmesini rica ediyorum) Bu durumda pekala bildiğimiz herhangi bir oyun okuma tiyatrosu şeklinde sunulabileceği gibi bu okuma tiyatrosu kapsamına alınan oyunlar da normal bir rejiyle, ezberle de sahnelenebilir ve zaten sahnelenmektedir.

 

 

benim de bilmediğim bi konuydu. yazı için tşk.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...