pithc Oluşturma zamanı: Mart 22, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 22, 2008 Günümüzde nitelikli ve özenli çalışmalar her ne kadar gün geçtikçe artsa da, müsamere havasında hazırlanmış, hatta ödenekli tiyatrolarca bile sunulan niteliksiz oyunlar da artmaktadır… Nitelikli oyunlarla niteliksiz olanları ayırmak konusunda en önemli rol seyirciye düşmektedir. Tiyatro’nun en önemli iki öğesi, seyreden ve seyredilendir. (Olmazsa olmazıdır tiyatronun…)Bu iki öğe dışındaki tüm etmenler olmasa da, Tiyatro yalnızca bu iki etmenle var olabilir. Bir şeyler anlatmak sunmak amacında olan tiyatro, sunulan için var olmaktadır. Seyirci kendisi için hazırlanan kurguyu izler ve tepkisiyle varlığına katkıda bulunur. Bunun içindir ki, yalnızca koltuğunda oturan kişi değildir seyirci. O orada oturarak bir bütünü tamamlar. Tiyatro’nun geçmişine göz attığımızda, seyircinin işlevi yadsınamaz. Seyirci kötü bir oyun karşısında tepkisini dile getirip, tavrını o an orada ortaya koymaktadır. Bunu, dönemin ilkel seyretme eylemi koşullarında düşününce, bu tepki tabii ki günümüzde oldukça çağ dışı kabul edilebilir. (Seyircinin oyunu yuhalaması, çürük domates ve yumurta fırlatması vs…) Günümüz sosyal ve kültürel gelişimi göz önünde bulundurursak, seyircinin en büyük tepkisi, alkışlamamak olabilir bu bağlamda… Artık hepimizin, yalnızca seyreden olduğu bir dünya da yaşıyoruz... Aslında seyreden için var olan dünya, kendini; seyredilen için var zanneden, bir toplum yaratıyor. Böylece elinde gücü barındıran seyreden, sadece seyredileni onaylamak için var olduğu yanılgısına düşüyor… Bu, kapitalizmin tüketici toplumu yaratma çabasının en büyük etkisidir seyirci üzerindeki... Oysaki elinde en büyük silah olan seyretme eylemi, seyirciye kaliteyi belirleme gücü de sunuyor. Ama kapitalizm, yarattığı etkiyle seyirciyi pasif kılıyor. Seyircinin elindeki iki büyük silah olan “seyretmeme ve alkışlamama” olgusu yok edilip; her şeyi seyreden, her şeyi alkışlayan bir seyirci kitlesi yaratılıyor. Tüketmeye yönelik olan seyirci anlayışı, seyredilenin emeğine saygı gibi “abuk” söylemlerle, seyirciyi her şeyi, hatta en kötüsünü bile alkışlamaya yönelterek (bu konuda da oldukça başarılı olup) kaliteyi düşürüyor. Böylece düşük kaliteli iyi hazırlanmamış, üzerine kafa yorulmamış yahut tamamen iyi yorumlardan kopya edilmiş çalışmalar, çok kısa sürede tertiplenip seyirci önüne sunuluyor. Bu da tiyatroya gitmek yerine, evde televizyon izlemeyi tercih eden bir topluma dönüşmemizi sağlıyor. Şüphesiz ki gelişen dünya da tiyatronun yeri yadsınamaz. İleriye doğru gitmesi gereken tiyatro, hâlâ günümüz tiyatrosunu yakalama çabasında var olmaya çalışıyor… Bir restorana gidip, önüne gelen kötü (sağlıksız) yemeği beğenmeyen, garsonun kirli elleriyle servis yapmasına tepki gösteren müşteri, hak ettiği gibi bir servis ve yemek ister. Mutfaktakilerin emeği diye bir abukluğa müsaade etmez. Hak ettiğimiz kalitede sonuç almak için ya da kötü ve niteliksiz işlerin sürmesini engellemek için; her şeyi izleyen, her şeyi alkışlayan “seyredenler topluluğu” olmaktan çıkıp, seyirci olmamız gerekmektedir. Artık; tiyatronun, restoranda yemek yiyen müşteri kadar duyarlı bir seyirci kitlesine ihtiyacı vardır… Her şeyi alkışlayan, aslında hiç bir şeyden anlamayandır. İbrahim Tül 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Mart 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 22, 2008 Güzel bir konu olmuş, teşekkürler.. Sadece kafa dolduran ve sadece ilgi çekmesi için yapılan ''kafa yorma'' sız işlerin azımsanamayacak kadar geniş bir izleyici kitlesi var ne yazik ki.. Belki de toplum olarak, yaşanan şeyleri - iyi,kötü - alkışlamayı bilinçaltımıza yerleştirmişlerdir onlar... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Mart 22, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 22, 2008 tiyatro 3 ana madeden olusur... *yazılı metin *oyuncu-yönetmen *seyirci... yazılı metin iyi olursa oyuncu ve yönetmen işlerini iyi yaparsa seyirci alkıslar...ama yazılı metin iyi kötü oyuncu ve yönetmen işlerini savsaklarlarsa neden seyirci alkısla onları onure ediyor neden kalite dusuyor...işte burda İbrahim Tül'ün söyledigi gibi kapitalist sistem her seyi alkıslayın diyor o kadar...insanlar elestirmesini bilmeli... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.