AKHENATON Oluşturma zamanı: Mart 26, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 26, 2008 Ben , beni tanımak için çaba sarfettiğimde , Ben beni sorgulayarak kusurlarımı bir bir ortaya çıkardığımda nereye doğru yol alıyorum ? Ben kendime ne kadar yaklaşabilirim ? Nedir beni benden ayıran ? Neden asırlardır yapılıyor bu mücadele ? Ve neden ben böylesine huzursuz, yanlız ve kusurlarla dolu yaratıldım ? Kayalıklarda güneşleyen bir ayı balığının , Karnını tıka basa doyurmuş bir kedinin vurdumduymazlığı benden esirgendi. Onlar gibi yaşayan yerle gök arasındaki Binlerce varlıktan farklı bir kaderle yaşamam istendi. Bildiğinin bilincinde olan tek varlık olarak yaratıldım. Sorulmadı, Hiçbir şey söylenmedi. Ben sorduğumdaysa hiç bir zaman cevap verilmedi. Şimdi artık biliyorum. Bildiklerimi kullanarak üretiyor, ürettiklerimi tüketiyorum. Ben Yerle gök arasında sadece ben Boyun eğmeden doğaya hükmetmek istiyorum Çok çok zaman önce ağaçlardan toprağa indim. Ayaklarımın üzerinde durarak Ellerimi,parmaklarımı kullanmayı öğrendim. Yiyecekleri ezerek,parçalayarak yediğimde çenem küçüldü, Kafa yapım farklı bir şekle büründü Beynim bu yeni yapıda büyüyüp gelişerek yaratmaya başladı Yaratan, Hükmeden ben, Dünyanın merkezinde durarak kimi zaman tanrısına haykırdı İsyanlarında nedeni, niçini arayarak herşeyi sorguladı. Hepimiz aynı yerdeyiz. Tevazuyla boyun eğen, toleransla susup dinleyen, Hepimiz aynı yerde, Kendimize göre dünyanın merkezindeyiz. Herşey bizim çevremizde olur Ve tüm yaşam bize göre bizim çevremizde yaşanır. Ben olmasam, merkezde durmasam Benim çevrem, o çevreye bağlı yaşantılarda olmaz Ben varım, bana göre merkezde duran Sen varsın , sana göre merkezde olan O var , ona göre merkezde bulunan. Seni içimde hissederken, Senden bir parçanın bende olduğunu bilerek Ve yüreğimin her atışında Yaşamın güzelliğini farkederek Tevekkülle boyun eğemem kaderime Ben bilenim O kutsal birliktelikten ölümsüzlüğü yaratanım Bedenim yok olup gidecek gülüp geçiyorum Değişmeyecek ne kaldıki bu evrende Sorarım sizlere Bugün bıraktığınız yarın aynı mı ? Her şeyi biz yarattık Mabedleri , inançları Herşeyi biz yarattık, Kutsallıktan günahın batağına uzanan her esere İnsan denilen varlığın imzasını attık Dünya üzerinde ölümden kaçarken Kültürü yararak ölümsüzlüğe uzandık. Her birimiz bu koca evrende bir güneş sistemiyiz, Bizleri çarpışmaktan,birbirine girerek kaostan alıkoyan tek değerimiz var elimizde. Tolerans ve tevazu. Ben senin yerinde dursam, Senin yaşadıklarını yaşayarak , senin gibi hayata baksam Sen olabilirmiyim hiç ? Sen yürüdüğünde ben hürmetle kenarda duranım Ben koştuğumda sen hürmetle susansın Bu olmasa, Sen ve Ben , Sistemler birbirine girerek kaos doğsa Hiç bir şey kalmazdı ortada. Denkleri sırtında Çölün ıssız ve yanlız dünyasında Kum taneleri kadar yakın olmazdık Onlar gibi bir bütünü oluşturmak için yan yana durmazdık. Ne zor şeydir çölden uzakta bir kum tanesi olmak, Kumsalların sonsuzluğundan mahrum kalmak. Me zor şeydir bir kumsaatinin boşluğunda Üsteki guruptan koparak aşağıya ulaşamadan ; Arada , beliryemeden zamanı boşlukta durmak. Görüyorum, Bana sevgiyle dolu bakıyor gözlerin, Gönlünün kapısı açılmış Sorgusuz sualsiz gel diyor. Ama o sevginin ve gönlün Bana fazla olduğunu biliyorum. İşte bildiğini bilen insan olarak Sevgine ve sana layık olabilmek için Sana sahip olduğum pürüzlerden,çıkıntılardan Arınmak için çalışıyorum Tevazu deme sakın sözlerime Ben ne olduğumu biliyorum Bende senin gibiyim, Sevgimi verdim gönlümü açtım sana Ve sen de pürüzlerden arınarak gelmelisin bana. Sen oradasın , bense burada Bıkmadan usanmadan çalışmalıyız Tek enerjimiz cesaretimiz, En büyük yargıcımız vicdanımız, İtidal,basiret ve adaletle Bizler birbirimize layık olabilmek için yaşamalıyız. İleri, hep ileri diyerek koşuyorum Okullarda aldığım eğitimler, Bana öğretilenler, Söylenenler ve çevremde yaşanılanlar Benim yaşadıklarım Hep aynı yönü gösteriyorlar. İlerlerlemek Kim olduğumu , ne olduğumu Ve nerede durduğumu anlayarak gelişmek. Bu çabalarımla bir yere doğru koşarken, Bir şeyden kaçtığımı fark ediyorum. Yoksa ben kaçarken koşanmı oluyorum ? Kaçarken koşmak Ve kaçtığını gözardı ettiğinde Bir hedefe Bir yöne koşuyor olduğunu sanmak. Şimdi oysa bakıyorumda şu koca evrene Bir benzerim yok, Arıyorum , soruyorum ama bulamıyorum Sahip olduğum bilginin yakıcılığında Bir gün bitecek bir hayatın acımasızlığında İnsan olarak yalnızlığımı yaşıyorum tanrım belki de bundan dolayı isyanlarıma karşı hoşgörün Belkide bundan dolayı Ben tanrıyım diyerek Ölümsüzlüğü arayan haykırışlarıma gösterdiğin tebessüm Beni sen yarattın Ve sen yaşamla beraber ölümü bana verdiğinde Ölümsüzlüğü isteyeceğini biliyordun Onlar karşı karşıya duramazlar Yaşamın aydınlığından ölümün karanlığına doğru uzanarak Hakikati arayanlar yol bulamazlar Siyahla beyazın zıtlığı yaşanmaz orada Birbirine girmiştir ölümle yaşam Ben o birlikten yaratırım ölümsüzlüğü Yerle gök arasında Tüm canlılar bilmiyorlar yaşadıklarını Ve bilmiyorlar bir gün bu hayatın son bulacağını Yazılanlar ya da konuşulanlar Tarih olur unutulurlar En güzel sözü söyleyenler En güzel metni yazanlar Şunu bilmelidir Yerle gök arasında Söylenmedik hiç bir şey Kalmamıştır aslında Önemli olan Ketumiyetle bağlanabilmek Bağlanılanın güzelliğinde Canlı ya da cansız Tüm yaratılanları Evreni kucaklayabilmek ben , sen , o , biz , hepimiz aynı yolun yolcusu sırtına dengini almış ,ısısız çöle doğru yürüyen birer yolcuyuz yollarımız farklı belki kimi kuzeye kimi güneye önde gidenler arkadan gelenler hep kum tanelerini ve ıssız çölün yalnızlığını görecekler ve gidenler gibi gelenlerde bıkmadan usanmadan sorularına cevap isteyecekler. bildiğini bilen olmak ayrıcalık o sadece bana verildi ve tüm yaratılanlar içinde sadece ben biliyorum bir gün öleceğimi bu ne acı bir durum ne acımasız bir seçim tanrım neden neden insanı seçtin bunu bilmeden diğer canlılar gibi bende yaşayıp gitseydim yazılmış kaderime onlar gibi boyun eyseydim. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2008 mükemeliyetçi kişilikle bir sakat gıbı yaşamak tşk ler 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2008 Ne zor şeydir çölden uzakta bir kum tanesi olmak, Kumsalların sonsuzluğundan mahrum kalmak. Ne zor şeydir bir kumsaatinin boşluğunda Üsteki gruptan koparak aşağıya ulaşamadan ; Arada , belirleyemeden zamanı boşlukta durmak. Şiirin bu kısmı çok hoş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AKHENATON Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 26, 2008 hiçliği düşünelim nefesin henüz üflenmediği yaratılanla yaratanın bir arada olduğu tekliği düşünelim acının sevincin , durgunluğun hareketin, sevginin nefretin : ölümün ölümsüzlüğün herşeyin ,düşünebileceğimiz ne varsa hepsinin bir arada bulunduğu ,mutlak olduğu saatler yaratılacak olan yaratanda kurgulanıyordu ulu mimarda ve işte bir nefes olmuş evren bilinenler bilinmeyenler açılıyor evreni yaratıyor. onu görüyorum ileride, dünya üzerinde , doğanın verdikleriyle kendi dünyasını yaratma çabası içinde. hızla dönüyor mevsimler doğadan aldıklarıyla o yarattığı dünyasında ,doğaya yabancılaşıyor yalnızlığı acıyı tanrısına yabancılaşan insane olarak bütünden ayrı olduğunu kavrıyor ağaçlarda toprakta canlı cansız gördüğü ne varsa o ve diğerleri olmuş duruyor karşısında yalnızlığın acısı yakarken ruhunu bakın neler mırıldanı yordu : bir eş ve tanrım bana haykırışım ne ona ,nede sana sadece yalnızlığıma bir eş ver tanrım bana azad eyledim azademi yalnızlığım adına özümde özüm olan benden sana yalnızlıktır miras kalan ne seni nede gerisini düşünmeden hiçbirisini yaşam dene tarlada hasadımı isterim sakın ha sonrası diye sorma bana sonra yoktur bilirim her şey tam ve kusursuzken senden gelecek seni beklerim yaratandı ,yarattığına kendini katandı, duyduğunda sesini, eşle birlikte verdi sevgisini. ŞİMDİ O bulunduğu yerden görüyor iki yarım sevgi olmuş dünya üzerinde seviyor seviliyor doğuya yürüyecek evlatlar veriyor çiçeğin özünde ,arının gizinde evren mana olmuş onun gözünde mırıldanırken yalnızlığını yaradanına artık şükranım sanadır binlerce kez olsun ibedetse fazlasını ilahlar sunsun verdin ya bana eşimi tanrım sana adağım sevgi dolu yüreğim olsun dünya dönüyordu hayvanlar, bitkiler ve mevsimler canlı cansız ne varsa tekrar tekrar ibadet ediyordu tüm yaratılanlar aynı ritüelde diğerlerinden farklıydı o değişiyordu gelişiyordu öğreniyordu düşünüyordu aklını kullanarak dünyasını yaratıyordu onlar gibi değildi zamanı geldiğinde üremeliydi ne yapması gerektiğini ilahi ses söylemedi ilahlarını o yarattı , sonrada o yıktı. kendi yarattığında kendini aradı suretine övgüler yağdırdı ayılar yılanlar koğuklarında uykuya daldılar o , hala dışarıda mücadele ediyor doğanın kucağında rüzgari,yağmuru , toprağı kayayı neden ? diyerek ararken manayı. sorguluyor yanlızlığını aynı ritüli asırlardır yaşayan , onlar hep gözlerinin önünde ona ,onu gösteriyorlar, bizden ayrısın,bizdenfarklısın diye haykırıyorlar ağaçlardan toprağa indiğinde iki ayağı üzerinde yürüdüğünde işte o zaman yolunu seçmişti insanlık denen yazgısını seçmişti dönemez artık geriye istesede kavuşamaz ilk özüne aklı hikmeti ,güzelliği ve kuvveti o biliyor kuvvetiyle ezen aklıyla güzelleşen hikmetiylede sezen o bu yolda dönüş yok ona doğuda parlayan nur, ancak arada nokta konacak yalnızlığına. işte bu onun hikayesi yürüyen öğrenen öğrendikçe daha çok şey isteyen istedikçe öğrenen ,öğrendikçe isteyen bu girdapta ihtirasın eline düşen aklını kibirin aldığı sevgisini gururun parçaladığı güzellikleri kenara iten yüksek mevkiyi isteyen herşeyi yitirdiğinde geride bir şey kalmadı denildiğinde bir an duran , geçmişten geleceğe ayna olan , aynaya baktığında sıırı aşan ardına ulaşan yine aynı insan ; sevgi dolu yüreğine öğrenme arzusu düştüğünde henüz başındaydı mesleğinin ve bilmiyordu arzunun ihtirası ihtirasında bağnazlığı yarattığını bilmediği bu gerçeklerin birleşerek ulaştığı teki bilmiyordu tek olan hakikati bilseydi eğer sabretmeyi istemezdi ustasından zamanı gelmeden o bilgileri. ustaların ustası üstad olan hocası, öğrenmek için didinip duran gence bekle diyordu sabrı öğretmek istiyordu ona bekliyormuşcusana susan dil sormazken soruları düşüncelerinde kopan fırtına karanlığın kapılarını açarak bastırıyordu ruhuna sevgi tohumlarını ekerken ihtiras tarlalarına nefret baş veriyordu ruhunun kararan dünysında sevgi dolu yüreği nefretle dolup taştığı o gün ustasına yaklaştı ustan nicedir bekler durumum sabır yolları bitti tükendi içimde yaptığım işler övgüler alır insanlar etrafımda dolanır öğrenmek daha da şeyler yapmak isterim zaman geçiyor hayatım tükeniyor daha çok kazanmak şanı şerefi tatmak isterim. neden susar cevap vermezsin yoksa,kıskanırmısın yeteneğimi söyle !usta söyle! ustası çalışıyordu yüzüne bakmadan konuşmaya başladı öğreniyorsun ,övgüler alacak eserler veriyorsun nedir bu telaşın ruhundaki ateş yüreğini sarmış sevgi dolu bakışların yerini gözlerinde nefret almış duyduğun övgüleri yalan olan şanı şerefi bırak gel otur yanıma birlikte varalım bu taşa. itti hırsla ustanın uzanan elini istediğini alamayan ihtirasın ateşi, yakıyordu tüm bedeni. çığlık çığlığa gökyüzünde kuşlar dağlarda,toprağın altında sığınacak yer arıyordu hayvanlar bir el havaya kalktı yere indi ustanın yere devrildi cansız bedeni başı kanlar içindeydi elinden bırakmadığı avandanlığı çırağına son armağandı sanki. önlüğüne kan bulaştığında o bakmadan ustasına koşarak daldı karanlığa herkesin yoldaşı olan ölüm onun da koluna girdiğinde yolculuk başlamıştı ölüler ülkesine karanlıklar içindeki bu yeraltı alemi açtımı kapısını ne geriye nede başka bir yere dönüş yoktur gelenlere. Işığı arayanlar ateşi görürler ateş nehri akarken tüm hiddetiyle kıyısında dizi dizi ruhlar karşıya geçmeyi bekler bir tek siyah kayık vardır orada bir kıyıdan diğerine ancak o ulaştırabilir ruhları esenliğe, ama dümenci ıknaton almadan ücretini geçirmez karşı kıyıya hiç kimseyi. kimse neyi ne kadar ister bilinmez zordur geçmek. sana hediyeler veren ruhlar karşı sahile ulaşmak için kıyıda dolaşanlar çevrende gördüklerin hep onlar bak gözlerine kimi görüyorsun orada kim duruyor senin karşında söyle şimdi karşında duran ben ben değilim aslında yaşarken yaratan dünya üzerinde ne varsa peşinden koşulan hepsini bir kenara bırakan işte insan bu. İnsan olarak doğan , hakikat yolunu bulan attığı her adımda ona yaklaşan sonunda ruhu nurla ışıldayan gelmez yanına tevazu dolu gönlü bilmez ulaştığı mertebeyi uzatır sana boş ellerini Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.