Jump to content

Zaman Çukuruna Düşen İnsanlar


taduse

Önerilen Mesajlar

Paris'e gitmek siradan bir olay degildir, zira karsinizda çagin simgesi betometalik bir megapol yoktur, yüzlerce yillik bir uygarligin ta kendisini içindeymis gibi yasarsiniz, sanki los bir sokak arasindan Kraliçe'nin silahsörlerinden birisi birden önünüze çikiverecektir veya gizemli bir kalenin buram buram ani kokan kuytu bir kösesinde insanligi biçimlendirecek düsüncelere dalmis bir siluet hala oturmaktadir. Ya da, Galya güzelligini simgeleyen bir kadin Romalilar'dan Naziler'e kadar uzanan bir direnisin isyankar bakislarini gizleyerek, sarap kadehinin ardindan arkanizda duran bir hayaleti süzmektedir. Kisacasi Paris, aynen Delhi, ?stanbul, Bagdat, Dublin veya Roma gibi bir gil^em ve nostalji demetidir, iste gizem denen sözcük de, konumuzun ta ken|disi. Paris'e gidince hele ilk gidiyorsaniz ve zamaniniz varsa Versaîlles Sarayi'ni görmeniz gereklidir, inanilmaz bir ihtisamla, varaklarin aralarinda hala sakli olan entrika kokularinin asaletle bulustugu yerdir orasi. Gezerken ister istemez, kiliginizin degistigini ve davranislanizin etkilendigini hissedersiniz.

 

Bir saray gezisinin baslangici

Günümüzden 95 yil evvel, 1901 yilinin Agustos ayinda sicak bir Ögle sonrasinda iki orta yasli ingiliz Ögretmeni tatillerini geçirmek için geldikleri Paris'te Versailles'a gitmeye hazirlaniyorlardi.Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe merakliydilar, kente geldikleri andan beri Fransa'nin simgesi olan Saray'a gitmeye can atiyorlardi. Ne Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray'i gezip, Aynalar Satonu'na geçerlerken birazdan yasayacaklari olay yüzünden tarihe geçeceklerini akillarindan bile geçirmiyorlardi. Salonun açik pencerelerinden çiçekli bahçeler içindeki Petît Trianon Sarayi uzaktan gözüküyordu.

Bu küçük saray, XV. Louis tarafindan yazlik olarak yaptirilmis ve sonra da XVI. Louis tarafindan da Kraliçesi IVlarie Antoinette'e verilmisti.iki ögretmen Küçük Trianon'u görmeye karar verdiler ve çiçeklerle dolu yemyesil yola düstüler, yanlarinda bir rehber veya simdiki gibi yollari gösteren isaretler o zamanlarda henüz yoklu. Yolu bilmiyorlardi ve pencereden uzakta gözüken saraya dogru tahmini olarak gidiyorlardi. Agaçlarin gölgeleri arasinda ilerlerken yapayalnizdilar, bir kez yol degistirdiler, Miss Jourdain bir ara agaçlarin içinde duran beyaz giysili bir kadin gördü, yolu sormayi düsünürken arkadasinin aldirmadan yürüdügünü görünce sesini çikarmadi. Jourdain sonralarda, arkadasinin böyle bir kadini görmedigini Ögrenecekti. Yürürlerken arada bir ingiltere'den ve dostlarindan söz ediyorlardi. Saga döndüler, bazi küçük yapilari geçtiler, birden bunlardan birinin kapisi açilarak iki adam disari çikti. Giysileri bir tuhafti, iki kadin da adamlarin bahçivan olduklarini tahmin ettiler ve yollarina devam ettiler, adamlar onlarla hiç ilgilenmeden aralarinda konusarak önlerinden geçip gittiler, iste tam o anda Moberley garip bir sey oldugunun farkina vardi;

adamlarin sesleri duyulmuyordu.

 

Üç boyuttan, iki boyuta düsüs...

Daha da garibi, adamlarin uzun at kuyrugu saçlari, yesil giysileri ve üç köseli sapkalari vardi, iki ögretmen giden adamlarin ardindan bakarak, bunlarin turistler için özel giydirilmis figüran olduklari sonucuna vardilar. Simdi tam karsilarinda küçücük bir kulübe vardi ve önündeki tahta bankin üzerinde bir adam oturuyordu. Yüzü karanlik ve çirkindi, kafasinda genis sombrero tipi bir sapka, üzerinde özenti giysiler vardi. Önünden geçtiler, adam hiç bakmadi, uyuklar gibiydi. Tam o anda arkalarindan gelen ayak sesleri üzerine dönüp baktilar, yol bostu ama hayir Miss Jourdain için bostu çünkü Moberley orada duran bir adami görüyordu. Sonralari "Tam bir centilmen havasi vardi, uzun boylu, iri ve koyu gözlü, parlak dalgali siyah saçlari vardi. Genis üç köseli soylu bir sapka giymisti...Ve garip bir sekilde gülümsöyordu...Sonra eve dogru ilerlemeye basladi..." diye anlatacakti.

 

Adam dönerek onlara dogru bakti ve sanki kiyafetten çok garipmis gibi yukardan asagiya süzerek tekrar gülümsedi ve hafifçe egilerek selamladi. Moberley ve Jourdain ilerledikten sonra tekrar baktiklarinda hiç kimse yoktu. Arkalanndan gelen ayak seslerini her ikisi de duyuyordu. Artik panige kapilmislar ve bir an önce oradan uzaklasma çabasina girmislerdi. Ayni yoldan geri dönmemeye karar verdiler, yola devam edip, Küçük Trianon'u ziyarete gelen baskalarina ulasmayi düsünüyorlardi. Çevrede garip bir atmosfer vardi, sanki derinlik yok olmus ve iki boyutlu bir resme bakar gibiydifer. Tam bir panige düsmüsler ve kosmaya baslamislardi, o korkunç yüzlü adamin arkalanndan geleceginden korkarak, nefes nefese kosuyorlardi

 

Korku sona eriyor;

Neolmustu?

Derken yol küçük açikliga ve minik bir dereyi asan köprüye ulasti. Hemen karsilarinda küçük bir kir evi ve evin yanindaki yesil alandabulunan küçük çardakta oturan bir kadin vardi, bir digeri de onun önüne yere oturmus, bakiyordu. Oturan kadin bir gergefte is isliyordu, yerdeki ise adeta tapinir gibiydi. is isleyen kadin çok genç degildi, saçlari basinin üstünde beyaz bir kurdele ile toplanmisti. Yüzü belirgin bir anlam tasiyordu ve etkindi. Moberley ve Jourdain biraz ötede durup baktilar, yerde oturan kadin hiçkiriyordu ve her ikisi de açikça duydular. Miss Jourdain ne oldugunu ve eve girip giremeyeceklerim sormak istedi. Ama birdenbire önlerinde hiç kimsenin olmadigini fark ettiler, daha büyük bir korkuyla evin arkasina dogru gittiklerinde karsidan genç bir adamin oradaki daha küçük bir kulübeden çikarak onlara dogru geldigini gördüler ama artik duracak halleri yoktu. yalniz adamin sanki bir eglenceye gider gibi neseli ve giyimli oldugu izlenimine kapildilar. Ve birden karsilarindaki patikanin altinda ana yolu gördüklerinde artik kosmaktan bogulmak üzereydiler. Yola vardiklarinda çevrenin sanki daha aydinlandigini ve yolda Saray'a gelip giden kendilerine benzer insanlarin bulunduklarini gördüler. Gariplikler bitmisti ama her ikisi de tükenmislerdi, hiç konusmadan kendilerini otellerine attilar.

 

Kabus tekrarlaniyor...

O günden baslayarak bir hafta boyunca Jourdain ve Mobertey sürekli olayi tartistilar ve Miss Moberley oturup tüm olanlari yazdi. Jourdain de arkadasinin israriyla ayni seyi yapti ve sonra oturup karsilastirdilar, ayni olayi küçük gözlem farklariyla yasamislardi. Moberley, birden arkadasina "Küçük Trianon'un hayaletli veya tekinsiz olduguna inaniyor musun?" dedi, Jourdain ayni düsüncedeydi. Ve sonra ingiltere'ye geri döndüler, üç ay sonra yeniden bulustuklarinda ki ayri kentte çalisiyorlardi, tekrar olayi karsilastirip tartistilar. Bir hayali kollektif olarak yasadiklarini açiklama haline getirmeye çalisiyorlardi. Ve sonuçta, arastirma yapmaya karar verdiler, ilk olarak ingiltere'de yasayan Parisli bir arkadaslari Jourdain'in aklina geldi, çünkü adam Versailles'liydi. Arkadaslari daha sözün basinda, bir kez kendisi de dahil olmak üzere Versailles bahçelerinde Kraliçe Marie Antoinette'nin pembe bir elbise ve basinda beyaz bir kurdele ile birçok defa görülmüs oldugunu anlatti, iyice heyecanlanan iki kadin olayi anlattiktan sonra tekrar Versailles'a dönüp arastirma karar verdiler, iste bundan sonra olay patladi demek mümkün; Jourdain ocak ayinda tekrar ama bu kez yalniz olarak Paris'e gitti ve tüm cesaretini toplayarak Versailles'a girdi ve ayni yoldan ilerlemeye basladi. Bu kadari da fazla diyeceksiniz ama Kaptan Scott da 9 defa kutba gidip, sonunda ille de orada neden öldü dersiniz?

 

Top oynayan kadinlar

Evet, Jourdain ayni yerdeydi, yapilar ve yollar ayniydi ama farkliydilar. Yani ayni yerde ayni yapi vardi ama biçimi degisikti, mesela pencereleri, pancurlari baskaydi. Ya da köprü çok daha degisikti, taslari ve rengiyle. Tam köprüyü asip, isminin Hameau oldugunu ögrendigi eve geldiginde yine o garip duyguya kapildi ve birden karsisinda yine o kadinin ama bu defa yaninda birkaç kadinla beraber topa benzer bir seyle oyun oynadigini gördü. Sonra görüntüler kayboldu, Jourdain artik korkmuyordu, meraki korkusunu asmisti. Biraz ötede bir arabaya uzun odunlar yükleyen tünikli ve üç köseli sapkali iki adam vardi, oraya dogru giderken tekrar dönüp Hameau'ya bakti ama Önüne döndügünde araba ve adamlar yok olmustu. Agaçlar arasinda bir cep saatine bakar gibi duran adam, ipek elbiseli bir baska biri, uzaktan gelen kalabalik insan sesleri ve çalinan bir müzik Jourdain'in yasadigi ve gördügü diger olaylardi. Ama ögretmen daha önceki gelisinde yasadigi korkutucu duygulara pek kapilmamisti. Artik çok fazla merak ediyordu, neler oluyordu? Ve niçin bu gariplikler onlarin basindan geçmisti?

 

Gizemi çözen çardak bulunuyor...

Bu ziyaretten sonra ikisi de defalarca Versailles'a gittiler ama bir daha hiçbir olay yasamadilar. Müzelere, uzmanlara gittiler, Saray'in planlarini incelediler, 1790'larin giyimlerini arastirdilar. Hemen her sey uyuyordu ama küçük farklar vardi, mesela bahçivan sandiklari adamlar kimdi? Çünkü o dönemlerde yesil giysi giymek sadece soylularin hakkiydi. Olay artik duyutmustu, herkes iki kadini merak ediyor ve olanlari tartisiyordu. Derhal karsit görüsler çikti ve hayalcilikle suçlandilar, iste bu suçlama olayin dügüm noktasi oldu. En önemli detay Marie Antoinette oldugundan artik kesin emin olduklari kadinin oturdugu çardakti...

 

Çünkü böyle bir çardak yoktu ve bulundugu île ilgili hiçbir kayit da yoktu. Eger bunu kanittayabilirlerse dogru söyledikleri anlasilacakti. Mobertey çardagin Çin tarzini animsattigini söylüyordu, bir sürü arsiv arastirdilar, derken "Revue de Paris" dergisinde Leon Rey imzali bir yazi buldular, Trianon yolundaki Kraliçe'yi Önünde gördükleri küçük yapilara "Jeu de Bauge" dendigini ögrendiler ve Kraliçe'nin "Jeu de Bauge"sini (1774 yilinda Kraliçe'nin bahçivani Antoine Richard yapmisti. Öyleyse çardagin planlarinida o çizmis olabilirdi. ipucu bulunmustu ve ilgili arsivde planlar bulundu, çardagin tipatip anlatildigi gibi çizimleri vardi ve Antoine Richard tarafindan yapilmisti. Ayrica aynen anlattiklari gibi patikalar, evin önündeki teras, koruluk alan planlarda görülüyordu. iki ögretmenin yalanci olduklarini iddia edenler, kuskucular artik susmuslardi. Ama Moberley ve Jourdain ölünceye kadar bikmadan olayi arastirmaktan vazgeçmediler.

 

Manyak bir kontun tutkusu mu?

Eski bir tarih kitabinda kendilerine bakip selam veren adamin resmine rastladilar, adam Kraliçe'nin yakin dostlanndan olan Vaudreîl Kontu 'ydu ve bu yüzden idam edilmisti. Evin önündeki uyuklayan çirkin adam da tanimlandi, Kraliçe tutuklandiginda ona gardiyanlik yapan kötü ünlü bir ihtilalciydi. Ama bu çok sonra oldu, artik iki emekli ögretmen olan kadinlar 80 yaslaria geldiklerinde, yani 1940'larda. Yasadiklarini bir kitap haline getirip "Bir Macera" adiyla 1911' de yayinladilar. Ve herkes gibi onlar da birgün yasamdan ayrildilar. Hikaye burada bitti mi? Hayir pardon bir eksik var. 1976'da ?ngiliz Arkeolog ve Yazar Joan Evans kamuoyuna bir açiklamada bulunarak olayin çözümünü buldugunu söyledi. 1900'lerde Paris sosyetesinden olan Comte Robert de Montesquieu Versailles'de oturuyordu. Kont soylu olmasina ragmen hirsiz ve katil olarak ün yapmisti. Kont'un Versailles'a ve Louis dönemi Fransasi'na tutkusu büyüktü, adamlar tutuyor, onlara eski giysiler yaptirip, giydiriyor saray bahçelerinde alemler yaptiriyor ve gelenleri korkutup bundan zevk aliyordu. Evans tanik olarak da Kontun eski sekreteri olan Gabriel Yurri'yi gösteriyor ve çekilen bir resimde ayni yerde görünen giydirilmis iki adamin o yillarda çekilmis fotografina dikkat çekiyordu. Evans'in açiklamasi ilgi gördü ama çözüm olamadi... Çünkü bu açiklama, ne ögretmenlerin bilemeyecekleri seyleri anlatmalarini, ne de dogru çikan tariflerini açiklayabiliyordu. Hameu'daki çardagi kötü Kont da bilemezdi, bilse bile öyle bir yapi artik yoktu. Gizem sürüyordu.

 

Petit Trianon'da yasanan olay gerçekten düsündürücü, yolunuz düserse siz de oradan, o küçük köprüden geçin, o Çin tipi evin önünde durun, kimbilir belki siz de orada olmayan bir çardakta oturan ve kendisi için aglayan kadinin önünde is isleyen bahtsiz Kraliçe'yi görebilirsiniz. Bu asla yasalarini anlayamadigimiz zaman faktörüne özgün bir kayma ise belki de onu, feci sonu için uyarabilirsiniz, çabuk kaç diye...Fakat acaba senaryosu yazilip, çekimi bitmis bir yasamin geçmiste kalan çizgisi degistirilebilir mi? Versailles Bahçeleri Paris'te ama benim aklima hemen yanibasimdakiler geliyor.

 

ister istemez düsünüyoruz; acaba Çankaya bahçesinde Atatürk geçmis' te oldugu gibi inönü ve Bayar'la dolasip hala tartisiyor mu? Veya Topkapi Sarayi'nin biraz da ürpertici bahçelerinde Sultan ibrahim hala olmayan baliklara altin atiyor mu? Yoksa Harem'in karanlik köselerinde Valide Sultan hala celladi Kusçu'nun perde ipiyle kendisini kovalamasindan kaçmaya mi çalisiyor? Ve bir de merak etmemek elde degil, acaba Fatih Sultan Mehmet hala atini gittikçe yok olmakta olan istanbul surlarina sürüp, "Ne ettiniz de bu güzel sehri böyle perisan ettiniz, kim yapti bunu, tez söyleyin, nerdesin bre cellat?" diye duyulmayan sesiyle haykiriyor mu? Biz bilemiyor, duyamiyor ve göremiyoruz ama hissediyoruz. Kimbilir belki de sizlerin arasinda da Moberley ve Jourdain gibiler vardir, onlari görüyor ve duyuyorlardir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Günümüzden 101 yıl evvel, 1901 yılının Ağustos ayında sıcak bir öğle sonrasında iki orta yaşlı İngiliz öğretmeni tatillerini geçirmek için geldikleri Paris´ de Versaılles´a gitmeye hazırlanıyorlardı. Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe meraklıydılar, kente geldikleri andan beri Fransa´nın simgesi olan Saray´a gitmeye can atıyorlardı. Ne Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray´ı gezip, Aynalar Salonu´na geçerlerken birazdan yaşayacakları olay yüzünden tarihe geçeceklerini akıllarından bile geçirmiyorlardı. Salonun açık pencerelerinden çiçekli bahçeler içindeki

Bir saray gezisinin başlangıcı

 

Günümüzden 101 yıl evvel, 1901 yılının Ağustos ayında sıcak bir öğle sonrasında iki orta yaşlı İngiliz öğretmeni tatillerini geçirmek için geldikleri Paris´ de Versaılles´a gitmeye hazırlanıyorlardı. Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe meraklıydılar, kente geldikleri andan beri Fransa´nın simgesi olan Saray´a gitmeye can atıyorlardı. Ne Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray´ı gezip, Aynalar Salonu´na geçerlerken birazdan yaşayacakları olay yüzünden tarihe geçeceklerini akıllarından bile geçirmiyorlardı. Salonun açık pencerelerinden çiçekli bahçeler içindekiPetit Trianon Sarayı uzaktan gözüküyordu. Bu küçük saray, XV. Louis tarafından yazlık olarak yaptırılmışve sonra da XVI.Louis tarafından da Kraliçesi Marie Antoinette´e verilmişti. İki öğretmen Küçük Trianon´u görmeye karar verdiler ve çiçeklerle dolu yemyeşil yola düştüler, yanlarında bir rehber veya şimdiki gibi yolları gösteren işaretler o zamanlarda henüz yoktu. Yolu bilmiyorlardı ve pencereden uzakta gözüken saraya doğru tahmini olarak gidiyorlardı. Ağaçların gölgeleri arasında ilerlerken yapayalnızdılar, bir kez yol değiştirdiler, Miss Jourdain bir ara ağaçların içinde duran beyaz giysili bir kadın gördü, yolu sormayı düşünürken arkadaşının aldırmadan yürüdüğünü görünce sesini çıkarmadı. Jourdain sonralarda, arkadaşının böyle bir kadını görmediğini öğrenecekti. Yürürlerken arada bir İngiltere´den ve dostlarından söz ediyorlardı. Sağa döndüler, bazı küçük yapıları geçtiler, birden bunlardan birinin kapısı açılarak iki adam dışarı çıktı. Giysileri bir tuhaftı, iki kadın da adamların bahçıvan olduklarını tahmin ettiler ve yollarına devam ettiler, adamlar onlarla hiç ilgilenmeden aralarında konuşarak önlerinden geçip gittiler. İşte tam o anda Moberley garip birşey olduğunun farkına vardı; Adamların sesleri duyulmuyordu.

 

 

Makaleler

 

Versay´da Zaman Yolculuğu

Özel Dosyalar

 

 

 

112 yıl öncesine yolculuk.

 

Dikkatli olun, özellikle tarihi yerleri gezerken, siz de iki İngiliz öğretmeni gibi bir zaman çukuruna düşebilir ve yüzlerce yıl öncesine geri dönebilirsiniz, ya da belki de inanılmaz bir geleceğe... Petit Trianon olayı literatürün en çarpıcı olaylarındandır...

 

Paris´e gitmek sıradan bir olay değildir, zira karşınızda çağın simgesi beto-metalik bir megapol yoktur, yüzlerce yıllık bir uygarlığın ta kendisini cap-canlı yaşarsınız, sanki loş bir sokak arasından Kraliçe´nin silahşörlerinden birisi birden önünüze çıkıverecektir veya gizemli bir kafenin buram buram anı kokan kuytu bir köşesinde İnsanlığı biçimlendirecek düşüncelere dalmış bir silüet hala oturmaktadır. Ya da, Galya güzelliğini simgeleyen bir kadın Romalılar´dan Nazilere kadar uzanan bir direnişin isyankar bakışlarını gizleyerek, şarap kadehinin ardından arkanızda duran bir hayaleti süzmektedir. Kısacası Paris, aynen Delhi, İstanbul, Bağdat, Dublin veya Roma gibi bir gizem ve nostalji demetidir. İşte gizem denen sözcük de, konumuzun ta kendisi. Paris´e gidince hele ilk gidiyorsanız ve zamanınız varsa Versailles Sarayı´nı görmeniz gereklidir. İnanılmaz bir ihtişamla, varakların aralarında hala saklı olan entrika kokularının asaletle buluştuğu yerdir orası. Gezerken ister istemez, kılığınızın değiştiğini ve davranışlarınızın etkilendiğini hissedersiniz.

 

 

 

 

 

 

 

Bir saray gezisinin başlangıcı

 

Günümüzden 101 yıl evvel, 1901 yılının Ağustos ayında sıcak bir öğle sonrasında iki orta yaşlı İngiliz öğretmeni tatillerini geçirmek için geldikleri Paris´ de Versaılles´a gitmeye hazırlanıyorlardı. Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe meraklıydılar, kente geldikleri andan beri Fransa´nın simgesi olan Saray´a gitmeye can atıyorlardı. Ne Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray´ı gezip, Aynalar Salonu´na geçerlerken birazdan yaşayacakları olay yüzünden tarihe geçeceklerini akıllarından bile geçirmiyorlardı. Salonun açık pencerelerinden çiçekli bahçeler içindeki

 

 

 

 

Petit Trianon Sarayı uzaktan gözüküyordu. Bu küçük saray, XV. Louis tarafından yazlık olarak yaptırılmışve sonra da XVI.Louis tarafından da Kraliçesi Marie Antoinette´e verilmişti. İki öğretmen Küçük Trianon´u görmeye karar verdiler ve çiçeklerle dolu yemyeşil yola düştüler, yanlarında bir rehber veya şimdiki gibi yolları gösteren işaretler o zamanlarda henüz yoktu. Yolu bilmiyorlardı ve pencereden uzakta gözüken saraya doğru tahmini olarak gidiyorlardı. Ağaçların gölgeleri arasında ilerlerken yapayalnızdılar, bir kez yol değiştirdiler, Miss Jourdain bir ara ağaçların içinde duran beyaz giysili bir kadın gördü, yolu sormayı düşünürken arkadaşının aldırmadan yürüdüğünü görünce sesini çıkarmadı. Jourdain sonralarda, arkadaşının böyle bir kadını görmediğini öğrenecekti. Yürürlerken arada bir İngiltere´den ve dostlarından söz ediyorlardı. Sağa döndüler, bazı küçük yapıları geçtiler, birden bunlardan birinin kapısı açılarak iki adam dışarı çıktı. Giysileri bir tuhaftı, iki kadın da adamların bahçıvan olduklarını tahmin ettiler ve yollarına devam ettiler, adamlar onlarla hiç ilgilenmeden aralarında konuşarak önlerinden geçip gittiler. İşte tam o anda Moberley garip birşey olduğunun farkına vardı; Adamların sesleri duyulmuyordu.

 

 

 

 

Üç boyuttan, iki boyuta düşüş...

 

Daha da garibi, adamların uzun at kuyruğu saçları, yeşil giysileri ve üç köşeli şapkaları vardı. İki öğretmen giden adamların ardından bakarak, bunların turistler için özel giydirilmiş figüran oldukları sonucuna vardılar. Şimdi tam karşılarında küçücük bir kulübe vardı ve önündeki tahta bankın üzerinde bir adam oturuyordu. Yüzü karanlık ve çirkindi, kafasında geniş sombrero tipi bir şapka, üzerinde özenli giysiler vardı. Önünden geçtiler, adam hiç bakmadı, uyuklar gibiydi. Tam o anda arkalarından gelen ayak sesleri üzerine dönüp baktılar, yol boştu ama hayır Miss Jourdain için boştu çünkü Moberley orada duran bir adamı gö-rüyordu. Sonraları "Tam bir centilmen havası vardı, uzun boylu, iri ve koyu gözlü, parlak dalgalı siyah saçları vardı. Geniş üç köşeli şık bir şapka giymişti...Ve garip bir şekilde gülümsüyordu...Sonra eve doğru ilerlemeye başladı..." diye anlatacaktı. Adam dönerek onlara doğru baktı ve sanki kıyafetleri çok garipmişgibi yukardan aşağıya süzerek tekrar gülümsedi ve hafifçe eğilerek selamladı. Moberley ve Jourdain ilerledikten sonra tekrar baktıklarında hiç kimse yoktu. Arkalarından gelen ayak seslerini her ikisi de artık duyuyordu. Artık paniğe kapılmışlar ve biran önce oradan uzaklaşmak çabasına girmişlerdi. Aynı yoldan geri dönmemeğe karar verdiler, yola devam edip, Küçük Trianon´u ziyarete gelen başkalarına ulaşmayı düşünüyorlardı. Çevrede garip bir atmosfer vardı, sanki derinlik yokolmuş ve iki boyutlu bir resme bakar gibiydiler. Tam bir paniğe düşmüşler ve koşmaya başlamışlardı, o korkunç yüzlü adamın arkalarından geleceğinden korkarak, nefes nefese koşuyorlardı.

 

Korku sona eriyor; Ne olmuştu?

 

Derken yol küçük açıklığa ve minik bir dereyi aşan köprüye ulaştı hemen karşılarında küçük bir kır evi vardı ve evin yanındaki yeşil alanda bulunan küçük çardakta oturan bir kadın vardı, bir diğeri de onun önüne yere oturmuş, bakıyordu. Oturan kadın bir gergefte iş işliyordu, yerdeki ise adeta tapınır gibiydi. İş işleyen kadın çok genç değildi, saçları başının üstünde beyaz bir kurdele ile toplanmıştı. Yüzü belirgin bir anlam taşıyordu ve etkindi. Moberley ve Jourdain biraz ötede durup baktılar, yerde oturan kadın hıçkırıyordu ve her ikisi de açıkça duydular. Miss Jourdain ne olduğunu sormak ve eve girip giremeyeceklerini sormak istedi. Ama birdenbire önlerinde hiç kimsenin olmadığını farkettiler, daha büyük bir korkuyla evin arkasına doğru gittiklerinde karşıdan genç bir adamın oradaki daha küçük bir kulubeden çıkarak onlara doğru geldiğini gördüler ama artık duracak halleri yoktu, yanlız adamın sanki bir eğlenceye gider gibi neşeli ve giyimli olduğu izlenimine kapıldılar. Ve birden karşılarındaki patikanın altında ana yolu gördüklerinde artık koşmaktan boğulmak üzereydiler. Yola vardıklarında çevrenin sanki daha aydınlandığını ve yolda Saray´a gelip giden kendilerine benzer insanların bulunduklarını gördüler. Gariplikler bitmişti ama her ikiside tükenmişlerdi, hiç konuşmadan kendilerini otellerine attılar.

 

Kabus tekrarlanıyor...

 

O günden başlayarak bir hafta boyunca Jourdain ve Moberley sürekli olayı tartıştılar ve Miss Moberley oturup tüm olanları yazdı. Jourdain de arkadaşının ısrarıyla aynı şeyi yaptı ve sonra oturup karşılaştırdılar, aynı olayı küçük gözlem farklarıyla yaşamışlardı. Moberley, birden arkadaşına "Küçük Trianon´un hayaletli veya tekinsiz olduğuna inanıyormusun?" dedi, Jourdain aynı düşüncedeydi. Ve sonra İngiltere´ye geri döndüler, üç ay sonra yeniden buluştuklarında, ki ayrı kentlerde çalışıyorlardı, tekrar olayı karşılaştırıp tartıştılar. Bir hayali kollektif olarak yaşadıklarını açıklama haline getirmeye çalışıyorlardı. Ve sonuçta, araştırmaya yapmaya karar verdiler. İlk olarak İngiltere´ de yaşayan Parisli bir arkadaşları Jourdain´in aklına geldi, çünkü adam Versailles´lıydı.Arkadaşları daha sözün başında, bir kez kendisi de dahil olmak üzere Versailles bahçelerinde

 

Kraliçe Marie Antoinette´nin pembe bir elbise ve başında beyaz bir kurdele ile birçok defa görülmüş olduğunu anlattı. İyice heyecanlanan iki kadın olayı anlattıktan sonra tekrar Versailles´a dönüp araştırmaya karar verdiler. İşte buradan sonra olay patladı demek mümkün; Jourdain Ocak ayında tekrar ama bu kez yanlız olarak Paris´e gitti ve tüm cesaretini toplayarak Versailles´a girdi ve aynı yoldan ilerlemeye başladı. Bu kadarı da fazla diyeceksiniz ama Kaptan Scott da 9 defa kutba gidip, sonunda ille de orada neden öldü dersiniz?

 

Top oynayan kadınlar...

 

Evet, Jourdain aynı yerdeydi, yapılar ve yollar aynıydı ama farklıydılar. Yani aynı yerde aynı yapı vardı ama biçimi değişikti, mesela pencereleri, pancurları başkaydı. Ya da köprü çok daha değişikti, taşları ve rengiyle. Tam köprüyü aşıp, adının Hameau olduğunu öğrendiği eve geldiğinde yine o garip duyguya kapıldı ve birden karşısında yine o kadının ama bu defa yanında birkaç kadınla beraber topa benzer birşeyle oyun oynadığını gördü. Sonra görüntüler kayboldu, Jourdain artık korkmuyordu, merakı korkusunu aşmıştı. Biraz ötede bir arabaya uzun odunlar yükleyen tünikli ve üç köşeli şapkalı iki adam vardı, oraya doğru giderken tekrar dönüp Hameau´ ya baktı ama önüne döndüğünde araba ve adamlar yokolmuştu. Ağaçlar arasında bir cep saatine bakar gibi duran adam, ipek elbiseli bir başka biri, uzaktan gelen kalabalık insan sesleri ve çalınan bir müzik Jourdain´in yaşadığı ve gördüğü diğer olaylardı. Ama Öğretmen daha önceki gelişinde yaşadığı korkutucu duygulara pek kapılmamıştı. Artık çok fazla merak ediyordu, neler oluyordu? Ve niçin bu gariplikler onların başından geçmişti?

 

Gizemi çözen çardak bulunuyor...

 

Bu ziyaretten sonra ikisi de defalarca Versailles´a gittiler ama bir daha hiçbir olay yaşamadılar. Müzelere, uzmanlara gittiler, Saray´ın planlarını incelediler, 1790´ların giyimlerini araştırdılar. Hemen herşey uyuyordu ama küçük farklar vardı, mesela bahçıvan sandıkları adamlar kimdi? Çünkü o dönemlerde yeşil giysi giymek sadece soyluların hakkıydı. Olay artık duyulmuştu, herkes iki kadını merak ediyor ve olanları tartışıyordu. Derhal karşıt görüşler çıktı ve hayalcilikle suçlandılar. İşte bu suçlama olayın düğüm noktası oldu. En önemli detay Marie Antoinette olduğundan artık kesin emin oldukları kadının oturduğu çardaktı... Çünkü böyle bir çardak yoktu ve bulunduğu ile ilgili hiçbir kayıt da yoktu. Eğer bunu kanıtlayabilirlerse doğru söyledikleri anlaşılacaktı. Moberley çardağın Çin tarzını anımsattığını söylüyordu, bir sürü arşiv araştırdılar, derken "Revue de Paris" dergisinde Leon Rey imzalı bir yazı buldular, Trianon yolundaki Kraliçe´yi önünde gördükleri küçük yapılara "Jeu de Bauge" dendiğini öğrendiler ve Kraliçe´nin "Jeu de Bauge"sini 1774 yılında Kraliçe´nin bahçıvanı Antoine Richard yapmıştı. Öyleyse çardağın planlarını da o çizmiş olabilirdi. İpucu bulunmuştu, ve ilgili arşivde planlar bulundu, çardağın tıpatıp anlatıldığı gibi çizimleri vardı ve Antoine Richard tarafından yapılmıştı. Ayrıca aynen anlattıkları gibi patikalar, evin önündeki teras, koruluk alan planlarda görülüyordu. İki öğretmenin yalancı olduklarını iddia edenler kuşkucular artık susmuşlardı. Ama Moberley ve Jourdain ölünceye kadar bıkmadan olayı araştırmaktan vazgeçmediler.

 

Manyak bir kontun tutkusu mu?

 

Eski bir tarih kitabında kendilerine bakıp selam veren adamın resmine rasladılar, adam Kraliçe´nin yakın dostlarından olan Vaudreil Kontu ´ydu ve bu yüzden idam edilmişti. Evin önündeki uyuklayan çirkin adam da tanımlandı, Kraliçe tutuklandığında ona gardiyanlık yapan kötü ünlü bir ihtilalciydi. Ama bu çok sonra oldu,artık iki emekli öğretmen olan ka-dınlar 80 yaşlarına geldiklerinde, yani 1940´lar da. Yaşadıklarını bir kitap haline getirip "Bir Macera" adıyla 1911´ de yayınladılar. Ve herkes gibi onlarda birgün yaşamdan ayrıldılar. Hikaye burada bitti mi? Hayır pardon bir eksik var. 1976´da İngiliz Arkeolog ve Yazar Joan Evans kamuoyuna bir açıklamada bulunarak olayın çözümünü bulduğunu söyledi. 1900´lerde Paris sosyetesinden olan Comte Robert de Montesquieu Versailles´de oturuyordu. Kont soylu olmasına rağmen hırsız ve katil olarak ün yapmıştı. Kont´un Versailles´a ve Louis dönemi Fransa´sına tutkusu büyüktü, adamlar tutuyor, onlara eski giysiler yaptırıp, giydiriyor saray bahçelerinde alemler yaptırıyor ve gelenleri korkutup bundan zevk alıyordu. Evans tanık olarak da Kontun eski sekreteri olan Gabriel Yurri´yi gösteriyor ve çekilen bir resimde aynı yerde görünen giydirilmiş iki adamın o yıllarda çekilmiş fotoğrafını gösteriyordu. Evans´ın açıklaması ilgi gördü ama çözüm olamadı... Çünkü bu açıklama, ne öğretmenlerin bilemeyecekleri şeyleri anlatmalarını, ne de doğru çıkan tariflerini açıklayabiliyordu. Hameu´daki çardağı kötü Kont´ da bilemezdi, bilse bile öyle bir yapı artık yoktu. Gizem sürüyordu.

 

Petit Trianon´da yaşanan olay gerçekten düşündürücü, yolunuz düşerse siz de oradan, o küçük köprüden geçin, o Çin tipi evin önünde durun, kimbilir belki siz de orada olmayan bir çardakta oturan ve kendisi için ağlayan kadının önünde iş işleyen bahtsız Kraliçe´yi görebilirsiniz. Bu asla yasalarını anlayamadığımız zaman faktörünün özgün bir kayma ise belki de onu, feci sonu için uyarabilirsiniz, çabuk kaç diye...Fakat acaba senaryosu yazılıp, çekimi bitmiş bir yaşamın geçmişte kalan çizgisi değiştirilebilir mi? Versailles Bahçeleri taa Paris´ de ama benim aklıma hemen yanıbaşımdakiler geliyor.

 

İster istemez düşünüyoruz; Acaba Çankaya bahçesinde Atatürk geçmişte olduğu gibi İnönü ve Bayar´la dolaşıp hala tartışıyor mu? Ya da yokluğunu galiba çok çabuk hissettiğimiz Turgut Özal´dan 21.Yüzyılın Türkiye´si imajını dinliyorlar mı? Veya Topkapı Sarayı´nın biraz da ürpertici bahçelerinde Sultan İbrahim hala olmayan balıklara altın atıyor mu? Yoksa Harem´in karanlık köşelerinde Valde Sultan hala celladı Kuşçu´nun perde ipiyle kendisini kovalamasından kaçmaya mı çalışıyor? Ve bir de merak etmemek elde değil, acaba Fatih Sultan Mehmet hala atını gittikçe yok olmakta olan İstanbul surlarına sürüp, "Ne ettiniz de bu güzel şehri böyle perişan ettiniz, kim yaptı bunu, tiz söyleyin, nerdesin bre cellat?" diye duyulmayan sesiyle haykırıyor mu? Biz bilemiyor, duyamıyor ve göremiyoruz ama hissediyoruz. Kimbilir belki de sizlerin arasında da Moberley ve Jourdain gibiler vardır, onları görüyor ve duyuyorlardır...

 

Fransız araştırmacı ve yazar Jacques Bergier´e göre, zamanda yolculuk, fizikle ruhçuluğun birleştiği bir bilim çizgisinde açıklanabilir. Ve şu ana kadar da bilim. zamanın oyunları hakkında yeterince ipucunu bize vermiştir. Üzerinde durmamız gereken en önemli konu, "Zaman çekmeceleri"dir. Bu çekmecelerde zaman parçacıkları son derece hızlı dönüşüm içindeler ve o zaman gözlemciye göre çok daha ağır ilerliyor. Bu sonuç, normal zamanda hemen yok olan parçacıkların, çekmecedekilerden daha farklı olduğunu kanıtlıyor. Kısacası zamanda yolculuk için çok büyük bir enerji gerekmektedir ve bu enerjinin niteliği ve kaynağı henüz belli değildir. Ama, bilimin geleceği umut vaad etmektedir.

 

Bergier´nin yorumu ilginçtir, zaman çekmecelerinden Hawking´de söz etmekte ama çekmecelerin nasıl ve neden oluştukları bilinmiyor. Bilinen tek birşey var, iki İngiliz öğretmenin başına gelen olayın tek olmadığıdır, benzeri bir çok olay daha yaşanmıştır. Versailles Bahçeler´inde yaşanan olay, akan zamanın içinde sıkışıp kalmış resim gibi görünüyor ama üç boyutlu, reel bir resim bu, hatta içine girebiliyorsunuz. Hani bilgisayarınızda silinmemiş programcıkların birden karşınıza çıkması gibi... Moberley Ve Jourdain, anılarında olayın başladığı anda havanın bir garip olduğunu, son derece ağırlaştığını ve hatta ozona benzer garip bir kokunun var olduğunu yazıyorlar. Bütün bunlar bilinmeyen veya henüz niteliğini fark edemediğimiz bir enerjinin habercisi olabilir mi? Böyle bir ortamı, her an yaşamak mümkün, nasıl mı? İşte bunu bilmiyoruz. Galiba, çok yoğun, unutulmaz ve kalıcı olayların yaşandığı yerler, Zaman Kaymaları için uygun yerler olabiliyorlar... alıntı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dikkatli olun,özellikle tarihi yerleri gezerken, siz de iki ingiliz ögretmen gibi bir zaman çukuruna düsebilir ve yüzlerce yil öncesine geri dönebilirsiniz, yada inanilmaz bir gelecege ...

Petit Trianon olayi literatürün en çarpici olaylarindandir...

http://www.ufonet.be/UZAY%20VE%20ZAMAN/anne-moberley.jpg

anne-moberley

http://www.ufonet.be/UZAY%20VE%20ZAMAN/eleanor-jourdian.jpg

Elanor Jourdain

 

Paris'e gitmek siradan bir olay degildir, zira karsinizda çagin simgesi betometalik bir megapol yoktur, yüzlerce yillik bir uygarligin ta kendisini içindeymis gibi yasarsiniz, sanki los bir sokak arasindan Kraliçe'nin silahsörlerinden birisi birden önünüze çikiverecektir veya gizemli bir kalenin buram buram ani kokan kuytu bir kösesinde insanligi biçimlendirecek düsüncelere dalmis bir siluet hala oturmaktadir. Ya da, Galya güzelligini simgeleyen bir kadin Romalilar'dan Naziler'e kadar uzanan bir direnisin isyankar bakislarini gizleyerek, sarap kadehinin ardindan arkanizda duran bir hayaleti süzmektedir. Kisacasi Paris, aynen Delhi, ?stanbul, Bagdat, Dublin veya Roma gibi bir gil^em ve nostalji demetidir, iste gizem denen sözcük de, konumuzun ta ken|disi. Paris'e gidince hele ilk gidiyorsaniz ve zamaniniz varsa Versaîlles Sarayi'ni görmeniz gereklidir, inanilmaz bir ihtisamla, varaklarin aralarinda hala sakli olan entrika kokularinin asaletle bulustugu yerdir orasi. Gezerken ister istemez, kiliginizin degistigini ve davranislanizin etkilendigini hissedersiniz.

http://www.ufonet.be/UZAY%20VE%20ZAMAN/saray.jpg

Versailles sarayinin içindeki bölümlerde zaman zaman garip olaylarla karsilasiliyor.Özellikle sarayi gezmek amaci ile gelen turistlerin basina gelen olaylar zaman çekmecelerine örnek olarak gösteriliyor.

 

Bir saray gezisinin baslangici

Günümüzden 95 yil evvel, 1901 yilinin Agustos ayinda sicak bir Ögle sonrasinda iki orta yasli ingiliz Ögretmeni tatillerini geçirmek için geldikleri Paris'te Versailles'a gitmeye hazirlaniyorlardi.Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe merakliydilar, kente geldikleri andan beri Fransa'nin simgesi olan Saray'a gitmeye can atiyorlardi. Ne Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray'i gezip, Aynalar Satonu'na geçerlerken birazdan yasayacaklari olay yüzünden tarihe geçeceklerini akillarindan bile geçirmiyorlardi. Salonun açik pencerelerinden çiçekli bahçeler içindeki Petît Trianon Sarayi uzaktan gözüküyordu.

Bu küçük saray, XV. Louis tarafindan yazlik olarak yaptirilmis ve sonra da XVI. Louis tarafindan da Kraliçesi IVlarie Antoinette'e verilmisti.iki ögretmen Küçük Trianon'u görmeye karar verdiler ve çiçeklerle dolu yemyesil yola düstüler, yanlarinda bir rehber veya simdiki gibi yollari gösteren isaretler o zamanlarda henüz yoklu. Yolu bilmiyorlardi ve pencereden uzakta gözüken saraya dogru tahmini olarak gidiyorlardi. Agaçlarin gölgeleri arasinda ilerlerken yapayalnizdilar, bir kez yol degistirdiler, Miss Jourdain bir ara agaçlarin içinde duran beyaz giysili bir kadin gördü, yolu sormayi düsünürken arkadasinin aldirmadan yürüdügünü görünce sesini çikarmadi. Jourdain sonralarda, arkadasinin böyle bir kadini görmedigini Ögrenecekti. Yürürlerken arada bir ingiltere'den ve dostlarindan söz ediyorlardi. Saga döndüler, bazi küçük yapilari geçtiler, birden bunlardan birinin kapisi açilarak iki adam disari çikti. Giysileri bir tuhafti, iki kadin da adamlarin bahçivan olduklarini tahmin ettiler ve yollarina devam ettiler, adamlar onlarla hiç ilgilenmeden aralarinda konusarak önlerinden geçip gittiler, iste tam o anda Moberley garip bir sey oldugunun farkina vardi;

adamlarin sesleri duyulmuyordu.

http://www.ufonet.be/UZAY%20VE%20ZAMAN/bergier.jpg

Jacques Bergier

http://www.ufonet.be/UZAY%20VE%20ZAMAN/eleanor-jourdian.jpg

Elanor Jourdain 'in Petit Trianon'da yasadigi olay zaman çekmeceleri ile açiklanmakta

ZAMAN ÇEKMECELERiNDE KAYBOLABiLiRSiNiZ,

Fransiz arastirmaci ve yazar Jacques Bergier'e göre, zamanda yolculuk, fizikle ruhçulugun birlestigi bir bilim çizgisinde açiklanabilir. Ve su ana kadar da bilim., zamanin oyunlari hakkinda yeterince ipucunu bize vermistir. Üzerinde durmamiz gereken en önemli konu, "Zaman çekmeceleri "dir. Bu çekmecelerde zaman parçaciklari son derece hizli dönüsüm içindeler ve o zaman gözlemciye göre çok daha agir ilerler. Bu sonuç, normal zamanda hemen yok olan parçaciklarin, çekmecedekilerden daha farkli oldugunu kanitliyor. Kisacasi zamanda yolculuk için çok büyük bir enerji gerekmektedir ve bu enerjinin niteligi ve kaynagi henüz belli degildir. Ama, bilimin gelecegi umut vaadt etmektedir. Bergier'nin yorumu ilginçtir, zaman çekmecelerinden Hawking de söz etmekte, ama çekmecelerin nasil ve neden olustuktan bilinmiyor. Bilinen tek bir sey var, iki ingiliz ögretmenin basina gelen olayin tek olmadigi. Benzeri birçok olay daha yasanmistir. Versailles Bahçeler'inde yasanan olay, akan zamanin içinde kalmis resim gibi görünüyor ama üç boyutlu, gerçek bir resim bu, hatta içine girebiliyorsunuz. Hani bilgisayarinizda silinmemis programciklarin birden karsiniza çikmasi gibi... Moberley ve Jourdain, anilarinda olayin basladigi anda havanin bir garip oldugunu, son derece agirlastigini ve hatta ozona benzer garip bir kokunun var oldugunu yaziyorlar. Bütün bunlar bilinmeyen veya henüz niteligini fark edemedigimiz bir enerjinin habercisi olabilir mi? Böyle bir ortami, her an yasamak mümkün,nasil mi? iste bunu bilmiyoruz. Galiba, çok yogun, unutulmaz ve kalici olaylarin yasandigi yerler, Zaman Kaymalari için uygun yerler olabiliyorlar...

 

 

Üç boyuttan, iki boyuta düsüs...

Daha da garibi, adamlarin uzun at kuyrugu saçlari, yesil giysileri ve üç köseli sapkalari vardi, iki ögretmen giden adamlarin ardindan bakarak, bunlarin turistler için özel giydirilmis figüran olduklari sonucuna vardilar. Simdi tam karsilarinda küçücük bir kulübe vardi ve önündeki tahta bankin üzerinde bir adam oturuyordu. Yüzü karanlik ve çirkindi, kafasinda genis sombrero tipi bir sapka, üzerinde özenti giysiler vardi. Önünden geçtiler, adam hiç bakmadi, uyuklar gibiydi. Tam o anda arkalarindan gelen ayak sesleri üzerine dönüp baktilar, yol bostu ama hayir Miss Jourdain için bostu çünkü Moberley orada duran bir adami görüyordu. Sonralari "Tam bir centilmen havasi vardi, uzun boylu, iri ve koyu gözlü, parlak dalgali siyah saçlari vardi. Genis üç köseli soylu bir sapka giymisti...Ve garip bir sekilde gülümsöyordu...Sonra eve dogru ilerlemeye basladi..." diye anlatacakti.

 

Adam dönerek onlara dogru bakti ve sanki kiyafetten çok garipmis gibi yukardan asagiya süzerek tekrar gülümsedi ve hafifçe egilerek selamladi. Moberley ve Jourdain ilerledikten sonra tekrar baktiklarinda hiç kimse yoktu. Arkalanndan gelen ayak seslerini her ikisi de duyuyordu. Artik panige kapilmislar ve bir an önce oradan uzaklasma çabasina girmislerdi. Ayni yoldan geri dönmemeye karar verdiler, yola devam edip, Küçük Trianon'u ziyarete gelen baskalarina ulasmayi düsünüyorlardi. Çevrede garip bir atmosfer vardi, sanki derinlik yok olmus ve iki boyutlu bir resme bakar gibiydifer. Tam bir panige düsmüsler ve kosmaya baslamislardi, o korkunç yüzlü adamin arkalanndan geleceginden korkarak, nefes nefese kosuyorlardi

Korku sona eriyor;

Neolmustu?

Derken yol küçük açikliga ve minik bir dereyi asan köprüye ulasti. Hemen karsilarinda küçük bir kir evi ve evin yanindaki yesil alandabulunan küçük çardakta oturan bir kadin vardi, bir digeri de onun önüne yere oturmus, bakiyordu. Oturan kadin bir gergefte is isliyordu, yerdeki ise adeta tapinir gibiydi. is isleyen kadin çok genç degildi, saçlari basinin üstünde beyaz bir kurdele ile toplanmisti. Yüzü belirgin bir anlam tasiyordu ve etkindi. Moberley ve Jourdain biraz ötede durup baktilar, yerde oturan kadin hiçkiriyordu ve her ikisi de açikça duydular. Miss Jourdain ne oldugunu ve eve girip giremeyeceklerim sormak istedi. Ama birdenbire önlerinde hiç kimsenin olmadigini fark ettiler, daha büyük bir korkuyla evin arkasina dogru gittiklerinde karsidan genç bir adamin oradaki daha küçük bir kulübeden çikarak onlara dogru geldigini gördüler ama artik duracak halleri yoktu. yalniz adamin sanki bir eglenceye gider gibi neseli ve giyimli oldugu izlenimine kapildilar. Ve birden karsilarindaki patikanin altinda ana yolu gördüklerinde artik kosmaktan bogulmak üzereydiler. Yola vardiklarinda çevrenin sanki daha aydinlandigini ve yolda Saray'a gelip giden kendilerine benzer insanlarin bulunduklarini gördüler. Gariplikler bitmisti ama her ikisi de tükenmislerdi, hiç konusmadan kendilerini otellerine attilar.

Kabus tekrarlaniyor...

O günden baslayarak bir hafta boyunca Jourdain ve Mobertey sürekli olayi tartistilar ve Miss Moberley oturup tüm olanlari yazdi. Jourdain de arkadasinin israriyla ayni seyi yapti ve sonra oturup karsilastirdilar, ayni olayi küçük gözlem farklariyla yasamislardi. Moberley, birden arkadasina "Küçük Trianon'un hayaletli veya tekinsiz olduguna inaniyor musun?" dedi, Jourdain ayni düsüncedeydi. Ve sonra ingiltere'ye geri döndüler, üç ay sonra yeniden bulustuklarinda ki ayri kentte çalisiyorlardi, tekrar olayi karsilastirip tartistilar. Bir hayali kollektif olarak yasadiklarini açiklama haline getirmeye çalisiyorlardi. Ve sonuçta, arastirma yapmaya karar verdiler, ilk olarak ingiltere'de yasayan Parisli bir arkadaslari Jourdain'in aklina geldi, çünkü adam Versailles'liydi. Arkadaslari daha sözün basinda, bir kez kendisi de dahil olmak üzere Versailles bahçelerinde Kraliçe Marie Antoinette'nin pembe bir elbise ve basinda beyaz bir kurdele ile birçok defa görülmüs oldugunu anlatti, iyice heyecanlanan iki kadin olayi anlattiktan sonra tekrar Versailles'a dönüp arastirma karar verdiler, iste bundan sonra olay patladi demek mümkün; Jourdain ocak ayinda tekrar ama bu kez yalniz olarak Paris'e gitti ve tüm cesaretini toplayarak Versailles'a girdi ve ayni yoldan ilerlemeye basladi. Bu kadari da fazla diyeceksiniz ama Kaptan Scott da 9 defa kutba gidip, sonunda ille de orada neden öldü dersiniz?

http://www.ufonet.be/UZAY%20VE%20ZAMAN/marie-antoinette.jpg

Fransa kraliçesi

Marie Antoinette

 

Top oynayan kadinlar

Evet, Jourdain ayni yerdeydi, yapilar ve yollar ayniydi ama farkliydilar. Yani ayni yerde ayni yapi vardi ama biçimi degisikti, mesela pencereleri, pancurlari baskaydi. Ya da köprü çok daha degisikti, taslari ve rengiyle. Tam köprüyü asip, isminin Hameau oldugunu ögrendigi eve geldiginde yine o garip duyguya kapildi ve birden karsisinda yine o kadinin ama bu defa yaninda birkaç kadinla beraber topa benzer bir seyle oyun oynadigini gördü. Sonra görüntüler kayboldu, Jourdain artik korkmuyordu, meraki korkusunu asmisti. Biraz ötede bir arabaya uzun odunlar yükleyen tünikli ve üç köseli sapkali iki adam vardi, oraya dogru giderken tekrar dönüp Hameau'ya bakti ama Önüne döndügünde araba ve adamlar yok olmustu. Agaçlar arasinda bir cep saatine bakar gibi duran adam, ipek elbiseli bir baska biri, uzaktan gelen kalabalik insan sesleri ve çalinan bir müzik Jourdain'in yasadigi ve gördügü diger olaylardi. Ama ögretmen daha önceki gelisinde yasadigi korkutucu duygulara pek kapilmamisti. Artik çok fazla merak ediyordu, neler oluyordu? Ve niçin bu gariplikler onlarin basindan geçmisti?

Gizemi çözen çardak bulunuyor...

Bu ziyaretten sonra ikisi de defalarca Versailles'a gittiler ama bir daha hiçbir olay yasamadilar. Müzelere, uzmanlara gittiler, Saray'in planlarini incelediler, 1790'larin giyimlerini arastirdilar. Hemen her sey uyuyordu ama küçük farklar vardi, mesela bahçivan sandiklari adamlar kimdi? Çünkü o dönemlerde yesil giysi giymek sadece soylularin hakkiydi. Olay artik duyutmustu, herkes iki kadini merak ediyor ve olanlari tartisiyordu. Derhal karsit görüsler çikti ve hayalcilikle suçlandilar, iste bu suçlama olayin dügüm noktasi oldu. En önemli detay Marie Antoinette oldugundan artik kesin emin olduklari kadinin oturdugu çardakti...

 

Çünkü böyle bir çardak yoktu ve bulundugu île ilgili hiçbir kayit da yoktu. Eger bunu kanittayabilirlerse dogru söyledikleri anlasilacakti. Mobertey çardagin Çin tarzini animsattigini söylüyordu, bir sürü arsiv arastirdilar, derken "Revue de Paris" dergisinde Leon Rey imzali bir yazi buldular, Trianon yolundaki Kraliçe'yi Önünde gördükleri küçük yapilara "Jeu de Bauge" dendigini ögrendiler ve Kraliçe'nin "Jeu de Bauge"sini (1774 yilinda Kraliçe'nin bahçivani Antoine Richard yapmisti. Öyleyse çardagin planlarinida o çizmis olabilirdi. ipucu bulunmustu ve ilgili arsivde planlar bulundu, çardagin tipatip anlatildigi gibi çizimleri vardi ve Antoine Richard tarafindan yapilmisti. Ayrica aynen anlattiklari gibi patikalar, evin önündeki teras, koruluk alan planlarda görülüyordu. iki ögretmenin yalanci olduklarini iddia edenler, kuskucular artik susmuslardi. Ama Moberley ve Jourdain ölünceye kadar bikmadan olayi arastirmaktan vazgeçmediler.

Manyak bir kontun tutkusu mu?

Eski bir tarih kitabinda kendilerine bakip selam veren adamin resmine rastladilar, adam Kraliçe'nin yakin dostlanndan olan Vaudreîl Kontu 'ydu ve bu yüzden idam edilmisti. Evin önündeki uyuklayan çirkin adam da tanimlandi, Kraliçe tutuklandiginda ona gardiyanlik yapan kötü ünlü bir ihtilalciydi. Ama bu çok sonra oldu, artik iki emekli ögretmen olan kadinlar 80 yaslaria geldiklerinde, yani 1940'larda. Yasadiklarini bir kitap haline getirip "Bir Macera" adiyla 1911' de yayinladilar. Ve herkes gibi onlar da birgün yasamdan ayrildilar. Hikaye burada bitti mi? Hayir pardon bir eksik var. 1976'da ?ngiliz Arkeolog ve Yazar Joan Evans kamuoyuna bir açiklamada bulunarak olayin çözümünü buldugunu söyledi. 1900'lerde Paris sosyetesinden olan Comte Robert de Montesquieu Versailles'de oturuyordu. Kont soylu olmasina ragmen hirsiz ve katil olarak ün yapmisti. Kont'un Versailles'a ve Louis dönemi Fransasi'na tutkusu büyüktü, adamlar tutuyor, onlara eski giysiler yaptirip, giydiriyor saray bahçelerinde alemler yaptiriyor ve gelenleri korkutup bundan zevk aliyordu. Evans tanik olarak da Kontun eski sekreteri olan Gabriel Yurri'yi gösteriyor ve çekilen bir resimde ayni yerde görünen giydirilmis iki adamin o yillarda çekilmis fotografina dikkat çekiyordu. Evans'in açiklamasi ilgi gördü ama çözüm olamadi... Çünkü bu açiklama, ne ögretmenlerin bilemeyecekleri seyleri anlatmalarini, ne de dogru çikan tariflerini açiklayabiliyordu. Hameu'daki çardagi kötü Kont da bilemezdi, bilse bile öyle bir yapi artik yoktu. Gizem sürüyordu.

 

Petit Trianon'da yasanan olay gerçekten düsündürücü, yolunuz düserse siz de oradan, o küçük köprüden geçin, o Çin tipi evin önünde durun, kimbilir belki siz de orada olmayan bir çardakta oturan ve kendisi için aglayan kadinin önünde is isleyen bahtsiz Kraliçe'yi görebilirsiniz. Bu asla yasalarini anlayamadigimiz zaman faktörüne özgün bir kayma ise belki de onu, feci sonu için uyarabilirsiniz, çabuk kaç diye...Fakat acaba senaryosu yazilip, çekimi bitmis bir yasamin geçmiste kalan çizgisi degistirilebilir mi? Versailles Bahçeleri Paris'te ama benim aklima hemen yanibasimdakiler geliyor.

 

ister istemez düsünüyoruz; acaba Çankaya bahçesinde Atatürk geçmis' te oldugu gibi inönü ve Bayar'la dolasip hala tartisiyor mu? Veya Topkapi Sarayi'nin biraz da ürpertici bahçelerinde Sultan ibrahim hala olmayan baliklara altin atiyor mu? Yoksa Harem'in karanlik köselerinde Valide Sultan hala celladi Kusçu'nun perde ipiyle kendisini kovalamasindan kaçmaya mi çalisiyor? Ve bir de merak etmemek elde degil, acaba Fatih Sultan Mehmet hala atini gittikçe yok olmakta olan istanbul surlarina sürüp, "Ne ettiniz de bu güzel sehri böyle perisan ettiniz, kim yapti bunu, tez söyleyin, nerdesin bre cellat?" diye duyulmayan sesiyle haykiriyor mu? Biz bilemiyor, duyamiyor ve göremiyoruz ama hissediyoruz. Kimbilir belki de sizlerin arasinda da Moberley ve Jourdain gibiler vardir, onlari görüyor ve duyuyorlardir...

alıntı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yazarlar bu aralar iyi eseler sunuyor...Yanlış anlama nevermore sitemim sana değil sen paylaşımı yapmışsın...Bunların amaçları belli zaten,İrlanda da noluyodu nokles canavarı diye bişiy çıkarmıştılar.Amacı da oraya turist çekmekti güzel politika,keşke bizde ki van gölü canavarı yalanını da sürdürselerdi...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...