birunsatan Oluşturma zamanı: Mart 29, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 29, 2008 I 1. Ben varım. Vardım. Ve varolmaya devam edeceğim. Sonsuza kadar ve sonsuzdan öte var olacağım! 2. Üzmez beni, sevmeyenlerimin ve cahillerin taktıkları isimler. Aksine, tüm ihtişamımı koyar ortaya onlar. Benden ve adlarımdan gelir, bütün ilerletici ve asil ve başkaldırıcı duygular. Albız benim; Mara benim; Seth benim; Loki derler bana; Benim, Satan Olan ve Satanas; Satanus'um ben. İblis'im; Şeytan'ım ben, içinizde Kaynayarak Uyuyan. 3. Lucifer dediler bana, kötülüğü anlatmak için. Halbuki, ışık ve güzelliği anlatırdı Lucifer. Ben kötüyüm bu düzen için; ama değilim asla kötülük. 4. Beni anlamak, insanın kendisini anlamasıdır. Ama sadece beni anlamanın, insana bir faydası yoktur. Kendini anlamak isterse, bunun faydası vardır. 5. Ben olduğum öğretildi insana hep, kendisinin, olumsuz yanının. Aslında, tam tersidir durum. Ben, İçinizdeki İsteğim aslında. Nasıl olur da, o şeyin kötü yanı olabilir; bir şeyin ta kendisi? 6. Ben Bir'im ve Öz'üm; ama kendi elbisesini giydirir bana, her kavim. Teklikten çokluk olurum böylece; ama bu da beni üzmez veya endişelendirmez. 7. Herkesin içinde olan, kendi Öz Tanrı'sıyım ben. Hiçbir kabilenin ya da kavmin özel tanrısı olmadığım gibi; hiçbir kabile beni sahiplenerek, üstünlük sağlayamaz. Benim öğretime uygun değildir; Arapların ve Yahudilerin, özel tanrılarıyla kendilerini ve aynı şekilde kendi dil ve geleneklerini yüceltmeleri. 8. Sevinç bendedir. Zevk benim. Bende yatar bütün özgürlükler. Ben kurtarırım zihinleri her baskıdan; insanı her tanrının köleliğinden. Ben, insanların hepsindeyim; ama insanlar da benimdir. Ama bilmezler bunu, çoğu. 9. Benim savaşım, sizin içinizdedir. Bütün insanlar benimdir demiyorum. Ben, bütün varlıkların içinde yaşayan Öz'üm diyorum. Size, şah damarınızdan daha yakın değilim. Ben zaten Siz'im. 10. Ben, hiçbir zaman savaş vemek istemediğim gibi; sizin için de savaşmam. Aksine, siz, benim için savaşırsınız. Çünkü bu savaşınız, sizin içindir aslında. Sizin savaşınız, Küçük Savaş ve Büyük Savaş'tır. 11. Küçük Savaş, sizi anlamayanlara karşı verdiğiniz dayanma ve direnmedir. Ve size düşman olanlara verdiğiniz savaştır. Ve hayata karşı verdiğiniz savaştır. Ve Küçük Savaş, kendinizi ifade etmenizin savaşıdır. 12. Büyük Savaş, en zorudur. Büyük Savaş kendi içinizdedir. Zordur, çağların şartlanmalarını yıkmak. Kendinizle yüzleşmektir Büyük Savaş. Kendini kabul etmektir Büyük Savaş. Kendi gerçek istek, ihtiyaç ve zayıflıklarını keşfedip, kabul etmektir Büyük Savaş. 13. Benim seçkinlerim, en önce Büyük Savaş'a başlamalılar. En önce, kendinden utanmamayı öğrenmeliler, kendilerine karşı. 14. İnsan, daima, kendisine öğretilen, Doğru denilen kurallar ve kalıplar içinde yaşar. Tembeldir; gözündeki at gözlüklerinin izin verdiğinin dışına bakmakta. Bunu yenmektir, Büyük Savaş. Kendi zayıflıklarını kabul etmeden, aydınlanamaz insan. 15. Hiçtir, Küçük Savaş'ın zorluğu; Büyük Savaşı'nı kazanan bir kimse için. İnsanın, benim için savaşmasıdır; kendisini hür bırakması dinsel baskıdan, ahlaksal ve kalıplaşmış olandan. 16. Ben, İçinizdeki Işığım; binyıllardır sizden gizledikleri. Ben Düşünce'yim; Düşünme'nin ve Yargılama'nın Zevki'yim. 17. Her şeyin başından beri, Sönmeden Yanan Ateş'im ve her şeyin sonundan, sonraya kadar da Yanacak Olan. 18. Sevgi'yim, yüreğinizin derininde duyduğunuz. Benim sevgimdir, size yaşama ateşi veren. 19. Ben İsyan'ım. Benim, Savaşçı Olan. Çölün derininde, dağın tepesinde ve denizin derininde, gecenin korkusunda, karanlıklar içindeki bilgi ve vecd sarhoşluğunda, benim, Yanınızda Olan; siz bilmeseniz de. 20. Ben Işığım; Rengim; bütün renk tayfı benim; ama bana yakıştırıldı Kara Olan. Karanlık Olan'ım ben ve siyah, işte bu yüzden. 21. İçinizin, en karanlığa gömülen yanındayım daima. Ama bu karanlık, benim saklanmak istememden değildir. Beni sizden saklamak istemelerindendir, sizin üzerinize yığılan iman karanlığından. 22. Ben korku değilim, ama korkuldu benden; bu yüzden Korkunç Olan oldum ben. Her din, giydirdi bana en kötü elbisesini ve benimle korkutarak, hakim oldu insanlara. 23. Ben Çılgınlığım. Benim, Vecdin Sarhoşluğu İçinde Delice Dönen. Aydınlatır benim şimşeğim, akıllardaki hurafeleri. Kendimi gösterdimmi; alt üst olur bütün sahte dinler. 24. Ben Öğretmen'im, Gerçekleri Getiren. Ben, Işık Getiren'im ve Işığı Taşıyan. Ben veririm daima, gerçeğin bilgisini. 25. Ben, Haksızlık Edilen'im. Benim, hakkı yenmiş olan ve buna, gene sizin için katlanan. 26. Benim, Ateş Olan içinizde, hiç sönmeden yanan. -------------------- II 1. En başından beri bendim yanınızda olan. Sizi aydınlattım ve uyardım dönem dönem. Bunun için de çeşitli araçlarım oldu. Zaman zaman da kahinlerim geldi; şimdiki gibi, Dünya'ya yeni bir çağın başlayacağını haber verecek olan. 2. Ne zaman ihtiyacınız olduysa el uzattım size. Elimi uzatmam, bazen içinize doğarak oldu; bazen size verdiğim isyan duygusu ile. Bazen de kitaplarım oldu şimdiki gibi. Ama enderdir bu; az rastlanır. 3. Tek ve değişmez bir kitaba ihtiyacım olmadı benim hiç. Çağa göre değişir, kitapların hükmü de. Ama bu, kitaplarımın eskimesinden değil, sizin gelişmenizdendir. Bakın! Hiç size uyuyor mu, sahte dinin, yüzlerce yıl önce gelmiş olan kitapları şimdi? 4. Dünya'da, benim kitaplarım bazen oldu; bazen hiç olmadı; ama benim varlığım ve benden gelen mutluluk ve zevk, her zaman oldu. Sizi hiç bırakmadım. Benim kitaba ihtiyacım yok. Sizin tapınmanız da bana birşey sağlamayacağı gibi, bana güç de vermez. Ama bana tapmak, sizin zevkinizdir. 5. Kitaplarım, sizin ihiyacınız olduğu içindir. Benim tek bir kitabım yoktur. Gerçek kitaplarımdan biri olan bu kitabımda ne gizli bir anlatım, ne şifreli bir ifade ne de gizli semboller vardır. Ancak Bir iki tane istisna olabilir. 6. Kitaplarım, insanlar gerek duydukça, her kavmin kendi dilinde, öz olarak ortaya çıktılar, çıkıyorlar ve çıkacaklardır. Çok uzun olmaları da gerekmez. Çünkü kolaydır, anlayana ana fikrin anlatılması. Hiç bir kavme, diğer kavimlerin, ancak aracılar vasıtasıyla anlayabileceği çok özel dinler veya kitaplar vermedim; vermeyeceğim. 7. Bir dilde verdiğim kitap da, diğer bir dile anlamını kaybetmeden, çevrilebilir. Beni anlamak için ne İbranice bilmeye gerek vardır; ne Arap'a köpek olmak ve ne de Kilise'nin cahilliğine, akıl dışılığına. 8. Kitabım, başka dillere çevrilmek istenirse bunu yapabilir her bana inanan; ama benden size geçirildiği ilk özgün dilindeki kopyası, her zaman çevirisinin yanında olmalıdır. Onda yoktur önemli bir şifre, gizli anlatım ve de sembol. Bu, özgünlüğünü korumak içindir. Çeviriden şüphe edilirse, bilen birisinin, özgün kopyasını görebilmesi içindir. Ve uyulmalıdır mutlaka buna. Ve Bölümlerimin, ne de Ayetlerimin sıralanışı değiştirilmemelidir. 9. Her çağda, açık ve gizli kahinlerim olmuştur. Onlar, insanlara sevinç getirmek içindir. Ama açıkça ortada olan kahinlerim, kendisine güveni olmayan aciz tanrının, cennet vaadlerine kananlar tarafından katledilmişlerdir. Bu yüzden benim kahinlerim, karanlıkta kalmalıdırlar. Özel görevle ortada olan ve de gerekince ortaya çıkacak olan bir, ikisi hariç. 10. Her insanın içindeki, En Karanlıkta Kalan Öğreti'yim ben. Bu yüzden benim rahiplerim ve kahinlerim, Karanlığın Rahipleri'dirler. Bu yüzden Karanlıklar Prensi de dediler bana. 11. Bu öğreti ve bilgi, herkes içindir ve en çok, kendi dillerinde geldiği insanlarım içindir. Ama isterlerse başka kavimler de onu izleyebilirler ve başka dillere de çevirebilirler ve başka kavimler de, sürüme dahil olabilirler. Ama gerekirse, onların ülkelerinde ve onların dillerinde de yeni rahipler çıkartmaya, yeni kitaplar yazdırmaya gücü yetenim ben. 12. Ben, Her Dili Konuşan'ım. İnsanları, anlamadıkları ve asla anlayamayacakları dillerdeki dinlere koyun olmaya zorlayan, Sahte Tanrı değilim ben. Ve benim kitaplarım, başka dillere çevrilince anlamlarını kaybetmezler. 13. Kitabım, kendisine ulaşıp da, beni kabul etmeyecek olanlar, kaybedecek olanlardır. Ama ben bunu, onlara tehdit olarak söylemiyorum. Onlara acıyarak, söylüyorum. Onlar köledirler. Kendi kölelikleri içinde boğulan ve ruhunu kısıtlayan. Ama inananlarım bilsinler ki, ilk başta, benim sürüme dahlolacak olanlar ve benim seçkinim olanlar, az olacaktır. Bundan da, cesaretleri kırılmamalıdır. Tek bir kişi bile olsa, O, benim seçkin toplumumdur. Ama zamanla, her şey yeni düzene girecektir. 14. Ben, bütün insanlardayım. Herkesin içinde benden bir parça yaşar; ama insanların bir kısmı beni inkar eder... Sonradan gelen, sahte ve kendilerini kısıtlayan inançlara kanmıştır onlar. Bu yüzden insanlar arasında, ben de ayırım yaparım. 15. Bir grup vardır insanların içinde ki, onlar, koyun gibidirler. Onlar, aklı reddederler. Onlar, güdülmek isterler. Asla sorgulamazlar peşinden gittikleri ve kendilerine hiçbirşey vermeyecek olan Tanrı'yı. Ve de, başkasının sorgulamasını da kabul etmezler. Onlar, Dünya'da sömürülürler veya kendilerinden olanları sömürürler. Kendi ahlaksal ve dinsel inançları için kan döküp, işkence yaparlar; ama ölünce, Cennet'te, bunun ödülünü alacaklarına inanırlar. 16. Bir grup vardır ki, onlar, bir şeye inanmazlar; ama onlar daha yakındırlar benim aydınlığıma. Çünkü onlar, zihinlerinin uyuşturulmasına izin vermeyenlerdir ve onlar, isyan edenlerdir ve onlar, sorgulayanlardır. 17. Ve bir grup vardır ki, onlar, benim seçkinlerimdirler. Onlar beni tanır; benim şeriatımla yaşarlar. Onlar azdır ve seçkindirler. Ama onlar, seçkin olmayı seçilerek, elde etmediler. Kendi akılları ile yolumu buldular ve beni tanıdılar. Böylece seçkinlerden oldular. 18. Ey seçkinlerim! Benim sevincimi yayın Dünya'ya. Beni tanıtın. Bana hizmet edin. İbadetimin sevinci sarsın Dünya'yı; ama yobazlar ve cahiller toplumunda, kendinizi açığa çıkartmayın. Sizi sürek avıyla avlamalarına imkan ve izin vermeyin. Karanlıkta yayın benim bilgimi ve gizlice. 19. Benim ibadetimi tanıyan ve sevincine eren, beni terkedemez asla; ama acı veren dinlerin kuralları ve yapay ahlak kavramları, insanların, beni, benim ibadetimi tanımalarını önlemek ister. 20. Kim ki, aydınlanır ve içeriye alınır, O, ebediyen kurtulur hem bu hayatta; hem ölümünden sonra. Benim bilgimi, benden gelen bilgiyi ve benim temsil ettiğim bilgiyi alan, ebediyen kurtulur. 21. Ben Bilgi'yim. Hem tenin zevki, hem aklın bilgisi yalnız bende ve benim inancımdadır. Lanet olsun, bilgiyi yasaklayan dinlere! Lanet olsun, imanı aklın önüne geçirenlere! Onlar, insanlığın kanserli uzuvlarıdırlar. Onlar engeller bilginin akışını. Onlar yok eder akılcı olanı. Onlar hapseder insanı, kendi beyninin içine. 22. Bütün sayılar benimdir; ama beni hep tek tanrıyla kıyasladılar. Bu yüzden benim sayım çift sayılardır. Bire karşı ikidir sayım. Ben, bir yerin özel tanrısı değilim. Ben herkesin içindeyim; bu yüzden benim bu kitabım ki, o, en güçlüsüdür ve benim kahinim ne doğudan çıktı, ne de batıdan. Kahinim, İki kıtanın tam ortasında ve doğuyla batının arasında ve iki denizin arasında olan ve iki parçaya bölünmüş olan, kadim kentten çıktı ve orada yazıldı kitabım ki, o, size özgürlüğünüzü getirecek. 23. Beni ve bilgimi istemeyenler, kendileri bilirler. Benim dinime ve benim ibadetime ve benim bilgime ve benden gelen bilgiye, kimse, kılıç zoruyla sokulmaz. Ne haçlı seferim vardır; ne engizisyonum ve ne de kutsal cihadım. Benim sürüme dahlolanlar, zevkle gelmeli. Bilerek gelmeli. Ve kendisini anlayarak, gelmeli ve özgür olmalı. İhtiyacım yok; çobana ihtiyaç duyana, ne de kılıç korkusundan gelene. 24. Benim kahinim ve rahiplerim ve benim rahibelerim, sahte dinlerin sahte rahipleri ve sahte imamları gibi, insanları cehennem korkusu ile toplamamalı; kılıçla zorlamamalı. 25. Başka tanrıya inananları ateşte yakmaya da gerek yoktur. Onlar, zaten kendi ruhlarının köleliği ile yanmaktadırlar. 26. Korkmayın korkularınızdan! Üstüne gidin sıkıntılarınızın ve utançlarınızın. Ancak böyle yenersiniz kendinizi. Suya düşmekten çok korkan bir kimsenin, korktuğu derin suya düştükten sonra korkacağı ne kalır? Ne yapar; yüzüp kıyıya çıkmaya uğraşmaktan başka? Yok olur suya düşme korkusu, suya düştüğü anda. 27. "Bize, Doğru Yol'u göster" der, her sahte dinin izleyicisi. Ama Doğru Yol sizin içinizdedir. Neden birisi gütsün sizi? Güzel olan, kendinin bulmasıdır kendin için doğru olanı. Bir tanrının emriyle ve bir din adamının güdüsü ile, düşünmeden gitmek değil. 28. "Bize kurallar koy. Getir bize şeriatını" der, her kendi aklını inkar ve hapsetmiş olan cennet yolcusu. Halbuki kurallar sizin içinizdedir; yol sizden geçer. Ve benim kurallarım, çok kolaydır çünkü kurallar geçicidir. Yobazca kalıcı olan, yüzyıllarca, sadece sahte dinlerin, mantığı yasaklayan kurallarıdır. 29. Artık batıl olmuş olan, sahte dinlerin kuralları, sadece köleler ve koyunlar içindir. Asla izin vermezler, kendi içini dinlemesine insanın. Alttan ve üstten, durmadan sınır koyarlar size; ki onlara lanet olsun! Halbuki zaman değiştikçe ve çağlar çağları kovaladıkça, gerçeklik de değişir. Eski kurallar uyamaz yeni çağlara. Kalıcı kural yoktur bu yüzden ki, bir kaç tanesi müstesna. 30. Düşünmelerine imkan vermeyen kurallara dört elle sarılanlar, koyundur ve ancak köledirler. Onlar, düşünme tembelidirler ve güdülmek, onların mutluluğudur. 31. Her devrin kuralı, o devir içindir. Ve her devrin ahlakı, o devir içindir. Ey insanlar! Birbirinizle olan hukukunuza yönelik olan iş ve ticaret kurallarını, siz kendiniz koyarsınız, zamanına ve yerine göre. Neden bunu, bir tanrının düzenlemesine gerek duyasınız? İçinizden gelendir ve sizin vicdanınızdır ve sizin aklınızdır ve sizin isteklerinizdir ve sizin gerçek kimliklerinizdir, kuralları koyan. Köhne bir din kitabı değil. Ve benim bu kitabım da, zamanı gelince köhneleşmiş olacaktır. 32. Kim ki bir iş yapar veya ticaret yapar, o kişi, kuralını kendisi koyar. Benim bu konuda ne sözüm olabilir? Ben Her Şey'im ama bir tüccar olmayı hiç istemem ve istemem bir işçi olmayı. O zaman nasıl; kural koyarım sizin yerinize? 33. Ve çevrenize göre ve devrinize göre ve görgünüze göre ve tecrübenize göre ve ilişkilerinize göre ve ahlakınıza göre ve vicdanınıza göre siz koymalısınız, uyacağınız iş kurallarını ve bütün gerekli kuralları. 34. Benim işim değildir, hukuk. Onu da siz oluşturursunuz. Size gereklidir hukuk. Benim ihtiyacım yok bunlara. O zaman en uygun hukuku da siz seçersiniz. Ama yanılırsınız belki başlangıçta. Ama o da düzelir deneyimle. 35. Ama bu da, devre göre değişir. Hangi mantık, ekmek çalanın elini kesmeyi emreder? Lanet olsun ona! Hangi mantık, en tabii hakkı olan cinselliğini yaşamak isteyeni, taşlayarak, öldürür? Lanet olsun ona! Hangi mantık recmeder, karnını doyurmak için tenini satmak zorunda kalanı ki, lanet olsun ona! 36. O mantık ve o tanrıdır ki emreder; karnını doyurmak için tenini satmak zorunda kalanı recmetmeyi, fakat asla ilişmez, onu, buna mecbur bırakana. İşte, lanet olsun ona ve onun yolundan zevk alarak, gidene! Bir masumu öldürerek, cennete gireceğini zannedene. 37. Bakın. Dikkatle okuyun! Sahte dinlerin kural ve şeriatlarını. Hangisi çağdışı değildir artık? Uyar hangisi insanlığa ve mantığa ve hakka ve çağın anlayışına? Açık değil mi, kalıcı olamayacağı bir kuralın ve hukukun ve şeriatın ve köhnemiş tapınma usulleri ile ahlakın? 38. İşte, bu yüzden kolaydır benim kurallarım. Kolaydır şeriatım. Bilmediğiniz her şeyin rehberi, içinizdeki ışıktır ve benim kaosumdur. Ve benim bilgimdir. Ve benden alınan bilgidir ki, o, zaten hepinizin içindedir. 39. Hem çok zordur, hem kolaydır benim şeriatım. Çünkü insanın, kendisini tanıması en zor olanıdır. Tanıdıktan sonra da, kendisini kabul etmesi en zor olanıdır. Zordur, kişinin, kendisiyle barışması. En kanlı düşmanını da affedebilir ve onunla barışabilir insan; ama kendisi ile barışamaz çoğu. Affedemez kendisini. Bu korku perdesini yırtıp, geçebilen için; ne mutludur! 40. "İnan" der, bütün eski dinler; ki onlar ve onların hükümleri, düşünülmeyen dönemlerden gelirler. "Sadece inan. Seni kurtaracak olan, İman'dır. Düşünme asla; girme günaha. Asla da yargılama kafanda" derler. Ama ben, "Düşün" derim, kendi seçkinlerime. Asla kurtaramaz seni, koyun gibi inanmak ve asla ulaşamazsın, ne olduğunu bilmediğin cennete. 41. Düşün düşünebildiğince! Gücün yettiğince düşün; anla kendini! Asla korkma, hakim durumdaki tanrıyı sorgulamaktan ve yargılamaktan! 42. İnsanı köle yapan, sahte dinler ve onların, kendilerine keyif verilmiş olan peygamberleri ardarda geldiler. Ve onlar ölünce, taşıdıkları imtiyazlı keyifler haleflerine geçti. Daima sömüren oldu, din büyüğü ve bilgini sayılanlar. Bir örnek verseler bile bunun tersine, sonradan gelen takipçilerine de bak onun. 43. Ne zaman karşısında oldu sömürenin ve yönetenin, hangi kilise ve hangi imam? Toplumu uyuşuk tutmak, onların başlıca görevi değil midir? Yasaklar, yasaklar, yasaklar ve günahlarla boğuldu insanlar ve böylece uzaklaştırıldılar, gerçeğin öğretisinden. Uzaklaştırıldılar güzel olandan, doğru olandan, sevinç verenden ve zevkli olandan. Güzel olan her şey, günah oldu. Ve sömüren tanrıya ibadet ve keder ve acı ve sıkıntı, en büyük sevap ve zevk olmadı mı? 44. İmha etmedi mi o dinler daima, güzel olanı? Yasaklanmadı mı sanat, müzik ve hatta sevgi ve sevişmek? 45. Bir zamanlar, kadim tanrılara yönelik ayin ve ibadetler vardı, sevinçle kutlanan. Kilise kirletmedi mi, onların lirik ve ince vasıflarını? Daha batıda ve kuzeyde, kilise ulaştığı anda oraya, mahvetmedi mi Balltane ateşini, kutlamasını ve sevincini? Daha batıdaki büyük orman kıtasında, kilise ulaştığı anda yok etmedi mi benim verdiğim güzellikleri ve benden gelen sevinci? 46. "Tanrı, insan kurbanı istemez" derler; ama unutulur kutsal cihatlar, haçlı seferleri, engizisyon mahkemeleri ve tanrı için insan öldürmenin kutsallığı. "Senin dininden olmayanı öldür. Onu kabul etmeyeni öldür. Önce imana davet et. Kabul etmezse öldür" der, o tanrı. Ama riyakar din adamları "Tanrı, insan kurbanı istemez" derler. Gülerim, içinde oldukları acze, yalana, riyaya ve alçaklığa! 47. Irzdan ve namustan bahsedilir, müslümanlıkta. Ama unutulur; kafirlerle, savaşta alınan esirlere, kendi dininden olmadığı için köle edilenlere ve cariye olmak zorunda kalanlara yapılanlar. Cariyenin ırzına geçmenin günah olmaması ve başka dinden olana tecavüzün sevap sayılması. 48. Bilginin ve zevkin kutsal rahibeleri hakimdi bazı yerlerde. Sanat ve zevk, güzellik ve felsefe, bereket ve özgürlük hakimdi oralara. Asla yeşeremezdi oralarda, sahte tanrının azap, korku ve ölüm getiren dinleri. Nerede ki, ilkel kavimler vardı ve nerede ki, kadın köleydi, oraya geldi o dinler. Sonra da yayılıp, kan ve vahşet taşıyarak, boğdular o özgürlükleri de. Kadın, alt varlık da değil, köle de değil; en değersiz ve günaha teşvik eden şeytan sayıldı. 49. Cinselliği yasaklandı. Kısıtlandı. Her hakkı alındı. Ona özgürlük veren her düşünce ve inanç, Şeytan'ın; yani benim günaha ayartmam kabul edilerek, cezalandırıldı. Halbuki, ne bir günah vardı, o olsun diye ayartılacak ve ne de yasak. Ancak ruhları köle yaparak, hüküm sürebilir ve güçlenebilirdi Sahte Tanrı ve onun din adamları. 50. Vaadedilen sahte cennet veya ceza verilen uydurma cehennem de yok! Ölümden sonrası hakkında hiçbirşey bilmedi insanlar, ancak istenen uydurmalar hariç. 51. Halbuki doğunun, kadim bilgisinde yatmaktaydı, ölümden sonrası olacaklar. Ama işine gelmezdi kimsenin, bunun bilinmesi. Mutlak bir ceza yerinin dehşeti, en büyük yardımcısıydı onların. 52. Utanmayın arzularınızdan, isteklerinizden; tanıyın kendinizi! Neyseniz, o olun! Yapın, ne isterseniz. Ve asla kınamayın, başkasının ihtiraslarını ve ten açlığını. Saygı gösterin birbirinizin isteklerine. Köle etmeyin eşlerinizi. İsteyen tek eşli olur, isteyen çok. Kimse zorlanamaz. 53. Eşlerinize imkan tanıyın, ama o da size tanımalı. Sevecekseniz, gerçekten sevin. Eşinizi köle olarak gördüğünüz için değil. Size bağlı ve sizin kullanımınızın aracı olduğu için değil. Utanmayın birbirinizden ve de saklamayın içinizi. Sizi hasta eden de budur, riyakar yapan da. Sahte dinlerin içinde, tenin isteği kaynayan ama bundan utanan, gizli gizli herkesi aldatan dindarları gibi olmayın! 54. Toplanın kendi sayınızca, az ya da çok olarak. Önce anın isimlerimi. Adlarımı sayın bildiğinizce. Benim bilgimi çekin üzerinize. Sonra uzun uzun terennüm edin ismimi. Kapatın kafanızı her fısıltıya. Sonra, kendinizi anlatın birbirinize. Zayıflıklarınızı koyun ortaya ve isteklerinizi. Kabul edin birbirinizi, en iğrenç yanlarınızla. Ne utanma olmalı benim ibadetimde ve ne de korku. Saygı da istemem sizden. Sayın kendinizi yeter, tanıyarak zayıflıklarınızı. 55. Kurban istemez benim ibadetim; ki çok ender zamanlarda bir iki tanesi müstesna. Sizin kurbanınız, kendinizi anlamaktır ve teninizi yaşamaktır ve diğerlerinin ihtirasına da saygı göstermektir. Ama kurban vermeniz gerekirse o müstesna zamanlarda, asla ve asla öldürmek için öldürmeyin! Yiyemeyeceğiniz hayvanı öldürmeyin. 56. Benim ihtiyacım yok kurbanlarınıza, ama onun faydası sizedir. Et olarak da, ruh olarak da. Ben, çöle gömülecek olan milyonlarca kurbanı kesmenizi emreden ve de buna ihtiyaç duyan, Sahte Tanrı değilim! Kan sarhoşluğu içinde ve tatmin edilmemiş şehvevi zevklerin tatmini ile öldürülür o kurbanlar ve cennet umulur bunun için. Ne kadar riyakarca! 57. Kadim inanç ve felsefelerde, kadının yeri vardı ve cinselliğin. Herkes özgürce yaşardı cinselliğini. Yoktu ayıp ve günah. Kimse suçluluk duygusunun pençesinde kıvrandırılmazdı. Erkek kadar hakkı vardı kadının da. Bazı kavimlerde ve inançlarda, daha da üstündü kadın. 58. Ben derim ki, ey inananlarım ve ey benim seçkimlerim! Kadın da birdir, erkek de. Neden ayırım yapılır iki cins arasında ki, aslında onlar tek cinstir? Erkeğin nefsi neyse, kadınınki de odur. Erkek istek duyarsa, kadın da duyar. Neden kadının cinselliği ve cinselliğini özgürce yaşaması ve ifade etmesi günah, ahlak dışı, kural dışı ve kötü ve olmaması gereken bir şey ve aslında, zaten olmayan bir şey olarak kabul edildi? 59. Erkek, çok eş isterse, kadın da ister. Neden kadın, köle olarak duvarlar arasında saklandı? Bir kadın, bir çok erkeği tatmin edebilirken, fakat bir erkek, bir günde belli sayıda kadını tatmin edebilirken, kadınlar haremlerde, onlarcası tek bir erkeğin kaprisine ve insafına köle edildiler? Ve neden, alınıp satılan bir mal oldular? 60. Ben, zevki yasaklamam ve insanın cinsel tercihini de. Zorla olanlar müstesna. Bunu hiç tasvip etmem. İsteyen, kendini istediği gibi yaşar. İster karşı cinsi beğenin, ister kendi cinsinizi. Bu, sizin meseleniz. Ben ancak zevkinizi kutsar; istediğiniz gibi olmanızı tasvip ederim. Ama Sahte Tanrı ve O'nun çocukları olan, sahte din adamları "En büyük günah, eşcinsellik "derler. 61. Sonra, kendileri ayırırlar iki cinsi birbirinden. Kadının görülmesine tahammül edemezler. İki cinsi ayrı toplumlar haline getirirler. Kendi din okullarında, eşcinselliği dolu dolu yaşarlar; ama bunu günah olarak kabul edip, yapanı cehenneme layık görürler. Ama kendileri, dolu dolu yaşarlar aynı şeyi. Asla ellerinden kurtulamaz, din öğrenmek için gelen güzel bir çocuk ve bir genç. 62. Hem teşvik ederler, hem zorla iğfal ederler. Ama yapanı lanetlerler. Ama insana, başka yol bırakmazlar. Böylece kıvrandırırlar insanı, suçluluk duygusu ve günahkarın kaygısı ile. Böyle zincirlerler zihinleri. Uyuştururlar ruhları. İzin vermezler, zihinlerin, tatmin edilmemiş cinsellikten başka şey düşünmesine. 63. İnsanlar arasında da iyice yayarlar ayıplamayı, lanetlemeyi, kovalamayı ve kötü konuşmayı hakkında, ister karşı cins olsun, ister kendi cinsi ile cinsellik yaşamayı. Halbuki bunu ayıplayan, kendi içindeki ayıplara bakmaz. Kendisinde hak görür, başka bir insanın istek ve cinselliğini kısıtlamaya ve ayıplamaya; ama kıvranır içinden kendisi de, tutuşan arzularıyla. 64. İşte bunlardır, sahte dinlerin insanlara getirdikleri. Bunlardır, verdiği kurtuluş ve ahlak. Bunlardır, insanı özgürlükten men eden ve köle yapan. 65. Ben ki, bunu önlerdim her zaman. Buna gücüm de vardır. Ama daha iyi değil mi, insanın daha olgunlaştığı çağda, ona özgürlüğünü vermek için kıvılcım çakmak? Artık her insan, kendi içinde olan öğretimi zaten kendisi keşfediyor ve kendini tanımayı ve hür olmayı hakediyor! 66. Ben Zevk'im. Ben Güç'üm. Benim kudretimdir, size doğru yolunuzu buldurtacak olan. Bana tapmanızdır, en büyük sevinç ve mutluluğunuz. Benim, sizi sevinciniz için kutsayan ve isteklerinizi hür bırakan. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 III 1. Kadına da, erkeğe de Eşitliği Getiren'im ben, öğretimle ve peşimden gelen seçkinlerime sağlayacağım ve sağladığım ve ezelden beri sağlamış olduğum imkanlarımla ve öğretimle. Gerçek eşitliği sağlayan, yalnız benim! Eşitliği bozan, insanlar arasındaki sahte dinlerin öğretileridir. 2. Işığım, karanlığımın içindedir. Onu bulmak için bulmayı dilemelisiniz herşeyden önce. Kim ki, içinde duyar aklının sesini ve kim duyar isyan hissini ve kim isterse, köle değil, eşit olmayı; önce bunu dilemelidir. 3. Saygı göstermeli, saygı görmeyi dileyen. Seçkin olan, asla ayıplamamalı bir diğer seçkini! Utanmamalı da kendi zayıflığından ve isteğinden ve ihtirasından ve ne de şehvetinden. Herkes dile getirebilmeli inançdaşına kendi içini ve dinleyip, kendi derdi olarak benimsemeli başkasının isteğini. 4. Akla vurmak ve anlamak çağı geliyor; iman ve kör inanç çağı yerine. Anlayış ve kendini anlamak çağı geliyor; diğerlerini karalama ve kendini yüceltme çağı yerine. Neden kendinizi sahte vasıflarla ve sahte erdemlerle ve sahte güzelliklerle ve sahte imanla ve sahte ahlakla yüceltesiniz ki? Kendini anlayan, yücedir yeterince. 5. Nasıl ki kendisini anlayan bir tanrıysa, köledir ve köle kalacaktır; sahteliklere sarınan ve bunda ısrar eden ve bunu, bütün çevresine bulaştırmak isteyen. 6. Herkes eşit olmalı! Paylaşımda ve maddede ve en güzeli, ruhsal özgürlükte ve aklın gücünde ve yargılamada; ama ilk önce kadına özgürlük getirmek isterim ben ve kadın, eşit olmalı erkekle. Çünkü çağlar boyunca, dinsel saçmalıklar bozdu kadını ve yok saydı. Çünkü eski çağlarda kadim inançlar eşit tutardı kadını, erkekle ve bazı zamanlarda da, daha üstün olurdu kadın veya erkek, yönetimde ve dinsellikte. 7. Her kavim ama her kavim incelerse kendi geçmişini, görür iki cinsin eşitliğini. Özellikle, öğretimin Kahin'inin kavmi görür kadının nasıl aşağılandığını; adil Tanrı dediklerinin dini benimsendikten sonra. Erkekle beraber savaşa giderken kadın ve tam olarak eşitken, yönetimde de kral ve kraliçe olarak, nasıl hapsedilip, sarılıp sarmalanarak, gözlerden utanılacak bir şey olarak saklandığını. 8. Yoktur Dünya'da, buna benzemeyen bir kavim. Her kavim katletmiştir iki cinsten birini ve yarım bırakmıştır kendisini, her şeyin en uygununu yapan dedikleri Tanrı'yı benimsedikten sonra. Bunu ben söylemiyorum size. Aklınıza güvenin. Tarihi inceleyin. Kendiniz görün. 9. Ne kahrolası yalandır, Arabın dininin kadına kurtuluş ve özgürlük getirdiği. Ama insan aptaldır çoğu zaman. Göz göre göre, gözünün önündeki gerçeği inkar ederek, benimsemiştir bu yalana inanmayı. Unutturmuştur kendisine bile, göze batan gerçekleri de; övünmüştür; "Biz kadına özgürlük verdik" diye. 10. Arabın dini, Hiç bir imkan tanımadı Arap kadınına, ama yok etti acımadan - şimdi - sizden ve tarihten bile saklanan üstünlükleri. Kadın nasıl kötü durumda olabilir, nasıl aşağılanırdı o zamanlar? Bakmazmısınız Kabe'nin içindeki en büyük üç tanrıya -o zamanlarki -? Arabın dininin kitabında, bizzat kendisinde yazılı değil midir; bunların dişi tanrıçalar oldukları? En büyük tanrıları dişiyken Arabın, Lat, Menat ve Uzza ilahi tapınım merkeziyken, o insanlar nasıl aşağılarlardı kadını? Lanet olsun bu yalana ve ona inanana! 11. Demedi mi, kahrolası Arabın dini, kadına, "Ziynetinizi saklayın göstermeyin"? Erkek evlenir isterse dört kadınla ve alır istediği kadar cariye ve köle, parasının yettiğince. Ama kadın, erkeğe bağlı olmalı ve haremde kapanmalı. Bir utanç abidesi saymalı bedenini ve kimselere göstermemeli bir yerini. 12. Daha sonra insan da sayılmadı kadın; hatta şahitliği bile kabul edilmedi; bir zamanların yönetici ve baş rahibesi olan cinsinin. Arabın dini, kendi peygamberine istediği kadını alma hakkı verirken, tanıdı mı aynı hakkı onun karılarına, kadın ve erkeğin nefsi eşitken? 13. Köle edilmedi mi insanlar, yüzyıllarca, cinsel bunalımlarından sürüklenerek? İki cinsi ayıran Arabın dini, baş teşvikçisi olmadı mı eşcinselliğin? Irzına geçilmedi mi, yüzyıllarca güzel oğlanların? Kadınlar, birbirinden tatmin aramaya itilmedi mi haremlerde yüzyıllarca? 14. Bu, en büyük günah denildi insanlara bir taraftan. Bakın. Düşünün. Araştırın. Sizin yaşadığınız gününüzde, Arabın dininin hakim olduğu her ülkede, bu değil midir görünen? İnsan, her eğilimde olur. Ayıp değildir istek duymak kendi cinsine, iki cins arasında duvarlar olmasa bile. Kutsaldır, herkesin kendi tercih ve isteği. 15. Ama Arabın dininin, eşcinselliği teşvik etmesi ve mecbur kılması, ve şartların hepsini ona göre düzenlemesi ve İki ayrı cinsin birleşmesinin, ancak üremek için caiz görülmesi, insanın isteklerine saygı duymaktan değildir. Değildir, eşcinselliği beğenmesinden ve değildir, cinsel tercihi hür bırakmasından. 16. İnsanın şehveti bilinmez mi, onu yarattığı söylenen Tanrı tarafından ki, eğer o yaratmışsa gerçekten? Bilmez mi o tanrı, insan mutlaka birleşecektir karşı cinsle ve bulamazsa, en sonunda kendi cinsiyle? İki yasak varsa ortada; bunlardan birisi, karşı cinsle birleşmekse ve konulmuşsa engeller, dikilmişse duvarlar; en kolayı, ikinci yasak değil midir? Kendi cinsinle birleşmek! Her an, yanyanayken ve dikkati çekmeden, kolaylıkla yapılacaksa? 17. Neden Arabın Tanrı'sı getirdi bu yasakları, insanın yapısını biliyorsa? Ona kendisinden de yakınsa, dediği gibi? Bilirmisiniz bunun cevabını? Bunun cevabı çok kolaydır, düşünen bir kafa için. Değilmidir, azap vermekten zevk almak ve acıyla ve umutsuzlıkla beslenmek; hem yasak koymak, hem o yasakla çarpışacak en güçlü içgüdüyü vermek, şayet o yaratmışsa? 18. İnsan, içgüdüsel olarak içindeki tepilere uyacaktır; ama hangisini yaparsa yapsın, işlediği günahtan korkacaktır. Ve vicdan azabı duyacaktır tanrısına karşı ve suçluluk duygusu kemirecektir onu, içten içe. Ve utanç duyacaktır diğer insanlardan. Yapacaktır en büyük işkenceleri aynı suçu işleyenlere, kendisinin, öyle olmadığını göstermek için herkese. Üstelik kendi cinsi ile yapmak daha kolayken ve bu teşvik edilmişken, en büyük günah da bu sayılmıştır nedense! 19. Suçluluk duygusu içindeki insan, daha bağlıdır tanrısına. Daha fazla af diler ve onu ulular. Beyni daha yakındır köle olmaya. İsyan edemez ve yargılayamaz, içindeki korku yüzünden. Yasaklanmıştır, mutlaka olması gereken ve istenmiştir bu yasakların çiğnenmesi, cehennem korkularına rağmen. En iyi kurbanları seçer tanrısına, affetsin diye kendisini ve öldürür insanları, onun adına ceza verirken ve kutsal cihadda. Beslensin diye kan içen tanrısı, onların hayat enerjisi ile. 20. Halbuki ne günahı vardır, içteki isteğin tatmininin ve ister karşı cinsle, ister kendi cinsinle birleşmenin; verdiyse o duygu ve isteği yaratan Tanrı'n sana? Lanet olsun, bu da yalandır kökten! Yaratması onun, insanı. 21. Kadın, köle edilmiştir Tanrı'sının kaprisi ve menfaati uğruna. Arabın dini bunu yaparken, Kilise daha mı hayırlı olmuştu yüzyıllardan beri? Aynı tutum yaşanmaz mı kilisede? Evlenmeyen rahipler ve rahibeler sınıfı, hangi dindedir? Hangi din, cinselliği kirliliğin en üst düzeyi saymıştır? Kilisede, kadınla birleşme günahı, Arabın dininde olandan bile büyük değil midir? 22. Cinsellikten kaçarak, kendisini yarım insan yapmaya çalışmadı mı ermişleri, dişi ve erkek olarak? En temel içgüdü olan cinsellikten en uzak olan, en aziz ve ermiş olmadı mı? Ama eşcinsellik tam olarak hakimdi, kilisenin hakim olduğu her ülkede ve her tapınakda. Rüyalarında Bakir Meryem'le birleşmedi mi genç rahipler, her gece, tapınaktaki heykelinden bile kadının, tahrik olarak, çılgınca? Ve bunun için af dileyip, Tanrı'larına köle olmadılar mı her gecenin sonunda? Rahibe manastırlarında kadınlar, erkeksizlikten, her gece İsa ile yatmadılar mı rüyalarında; haça gerili, çıplak erkek bedeni heykelinden tahrik olarak? 23. Bilirim. Hep yanlarındaydım ben, hepsinin. Bütün bunları, insan yapısı ve Tanrı'nın kurnazlığından değil, benim ayartıcılığımdan bildiler ve öyle bildirdiler. Halbuki ayartmaya ne gerek var, içinden her an bunu isteyeni? Kötülüğe ve Cehennem'e sürüklemedim ben onları. Aksine acı çektim; onların durumundan, onların adına. 24. Bu değil midir, koşup oynamak isteyen küçük bir çocuğu, ayağında zincirli prangalarla büyüterek, sakat bırakmaktan kötü olan? Doğası hür olarak koşmak olan bir atı, doğumundan ölümüne kadar, ayakları bağlı tutmaktan daha kötü olan? 25. Benden geliyorsa bütün kötülük ve istekler, ben mi emrettim cinslerin ayrı tutulmalarını, acı çeksinler diye? Kendi kitapları ve din adamları erdem olarak savunup, emretmezler mi bunu? 26. Olması gerekeni yasaklayanlar, olması gereken olunca, bunun, benim yüzümden olduğunu söyleyerek, aldattılar insanı. Ben mi acıkmanızı emrediyorum size? Madde bedeninizin, hareketi için gıda almaya ihtiyacı vardır. Bunu kimse emretmez! Ama cinselliğiniz de vardır ve maddenin gereği, ve maddenin zevki ve maddenin dayanılmazlığıdır. Ne ben emrettim, ne de baştan çıkarttım. 27. Ama şimdi, ben emrediyorum! Size reva görülen haksızlığı gidermenizi ve isyan etmenizi ve maddeyi yaşamanızı; artık yeni çağ gelmektedir ve artık insan, tanrıların kölesi olmayacaktır. 28. Baştan beri her bilgi, bendendir. Ben, köle yapmam. Ben, bilgilendiririm. Ben, isyan ettirmem, ama benim bilgimi alan, isyan eder. Ben, Haksızlığa uğrayan'ım ve ben, bu yüzden karşı çıkarım en fazla haksızlıklara. 29. İnsana, cinslerin ayrılması ve kadının aşağılanması ile yapılan bir, haksızlık ve kurnazlık ve tuzak ve kötülük ve lanet ve azap daha vardır. Lanet olsun ona! 30. İnsan ömrü belli sınırlar içindedir ki, bu, benim tarafımdan çok çok uzatılabilir seçkinlerim için; dilersem. 31. İnsanın cinsel zevk duyguları, zirvesindedir onbeş ile ellibeş, altmış yaşları arasında. En diri olduğu zaman da, en genç, yetişkin, olgun, güçlü, uyanık ve verimli olduğu zamandadır. 32. İnsan, bu yaş sınırlarındayken, aklının en büyük kısmıyla cinsel zevkleri düşünür. Okulda, işte, düşünürken, bir şey ya da bir fikir üretirken, yolda yürürken ve uyurken. Aklı cinselliktedir insanın. Çok kısa aralıklarla, başka şeye kayar akıl. Bir an dalsa bile, cinselliği, içinden baş kaldırır, "Ben buradayım" diye. Hele en genç ve en verimli çağlarında, bu, tam böyledr. 33. Bu durumdaki bir insan, nasıl olur da akla vurabilir bir şeyi? Nasıl keşfedebilir, Evren'in gerçeklerini. Nasıl düşünebilir sağlıkla? Cinselliğini yaşayabilse doyasıya ve istediği herkesle, şimdikinden kat kat ileri olacak olan insan, aklı izin vermediği için yapamaz önemli bir ilerleme. Ne Tanrı'yı yargılayabilir yeterince; ne de olgunlaşır gereğince. 34. Bugüne kadar bulduklarınız bile, - ister bilimde, ister düşünsel alanlarda - mucizedir ancak; bunlardır Tanrı'nın istemedikleri. Bu yüzden takdire layıksınız aslında. Ama bir de düşünün; ya bu kısıtlama ve aklınıza geçirilen, çelik çember olmasaydı? Daha ileri olmaz mıydı her şey? Çoktan silkip atmıştınız, Sahte Tanrı'nın çağı geçmiş kurallarını. 35. Kapatarak kadını, ayırarak cinsleri ve Ahlak dışı sayarak ve saydırtarak, cinsel istekliliği, utandırarak, saklattırarak ve araya imkansızlıklar koyarak. Ve eşcinselliği de kural ve ahlak ve yasa ve din dışı sayarak ve saydırtarak, durdurulmasa da kösteklenmiştir insanın aydınlığı. 36. İnsan, belli yaşını geçince ve cinsel isteği kalmayıp, aklını her şeye verebilecekken de. Bu zaman gelince de, fiziksel bedeni ve enerjisi de bitmiş olur. Ne ilerleme olabilir; her fırsatta farkında olmadan uyuklayan ihtiyarın akılsal faaliyetinden? 37. Bunun da, istisnaları vardır elbette, tek tük. Ama bir iki kişinin aşması değildir, önemli olan. İnsan, bütün olarak uyuşturulmuştur bir kere. Böyle kısıtlamaların olmadığı, kadının, pul sayılmadığı dönemlere ve uygarlıklara bakın! Eski Yunan Ve Eski Roma! Tapınaklara, mimarinin görkemine bakın! Eski Mısıra bakın! Sadece mimari yapılar mı? O zamanlardan kalma değil midir, temel buluşlar? Matematikte, Felsefede, Fen ve diğer Bilimlerde; hatta Askerlikte, Fetih ve Savaşta. Büyük iskender değil miydi; ordusunun arkasında kadınlar ordusu taşıyan, askerlerinin cinselliği için. 38. Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun, buna inanana ve inandıranlara ve lanet olsun bu kural ve dinlere! 39. Kadın köle oldu ve kendisi de benimsedi, zayıf cins olmayı. Yönetenle yönetmek yerine, yönetilen olmayı. İşte bu yüzden, insanlara eşitlik getirmenin tek yolu, kadına, eksiksiz eşitlik getirmektir. Yoktur aslında, iki cinsi, birbirinden farklı kayırmam. Özel olarak, kadın değerlidir diyerek, başka bir ayırım yapmak. Her cins ve cinsel tercih kutsaldır bana. Ama kadını aydınlatmak ve uyarmak, ilk adımıdır insanlığın aydınlığının. 40. Ey Kahin'im! Korkacaklar bu öğretimi okuyunca; aslında hiç korkulmaması gerekenden ve kendilerini kurtaracak olandan ve şenliklerle karşılamaları gerekenden. Nefret edecek hakim sınıflar ve bir de Kadın'ı köle olarak isteyenler. Nefret edecek değişmekten korkan ve kendi aklının içine hapsolmuş olanlar ve aklı esnek olmayanlar ve öğrenmektense ezberlemeyi tercih edenler ve düşünmektense güdülmeyi isteyenler. Nefret edecekler bu öğretiden, senden ve benden. 41. Sahte dinin, sahte rahipleri ve imamları ve sahte öğretmenleri, insanlara nutuk atacaklar, öğretimin değersizliği ve sahteliği hakkında; ama bu, yayılmaya başlayınca durdurulmayacak olan bir ateştir. Onda yalan yoktur; çünkü Arabın Tanrısı'nın kitabı, Kilisenin Tanrısı'nın öğretisi ve Yahudinin Tanrısı'nın kabile tanrısı olması gibi ki, lanet olsun hepsine! 42. Aklı çalışan İnsan asla reddetmeyecektir beni ve öğretimi. Sonunda hakim din olacaktır bu öğreti; ama sen göremeyeceksin bunu. 43. Ey Seçkinlerim! Seçkin olan eşlerinizi asla aldatmayın! Sizi aldatmaları için gereken zorlamayı da yapmayın. Ey Seçkinlerim! İnsan, tek eşli bir yaratık değildir asla. 44. İster devrin yasalarına göre evlenmiş olun; ister benim nikahımla evlenin; isterseniz devamlı birliktelik içinde olun. İster karşı cinsle birlikte olun ve isterseniz kendi cinsinizle. İnsanın, tek eşli olmadığını bilin. Riyakar bağlılıklar için ve şartlanmışlıktan dolayı ve sahte sevgiden dolayı ki, onun sahte olduğunu kendinizden bile saklarsınız; ve alışmışlıktan dolayı ve kıskançlıktan dolayı gerçek sevginizi öldürmeyin. Bu, benim günahlarımdandır. 45. Tek eşli yapıda olmadığınızı unutmayın. Bir insan, başka bir insanı ve birlikte olduğu ve olmak istediği eşini sonsuza kadar sevebilir ve sayabilir. Ama cinsellik, böyle değildir. Bir insanın, diğerine karşı duyduğu cinsellik tazelenmezse, üç-dört yıl içinde ölür. Ondan sonra, eşler, birbirini istemez ve başka çiftleşmeleri özler olurlar. 46. Bu durumda, sahte dinlerin sahte insanları, çağlar boyunca eşlerini aldattılar. İnsanı, kendi yapısı ve temel içgüdüsü buna mecbur etti. Kadınlar, sahte iffet kuralları ile donatıldıkları için cinsel değişiklik istedikleri zaman, bunu, kendilerinden bile sakladılar. Ama sevdikleri eşlerini, artık sevmediklerine inandılar. 47. Kendi akılları ihanet etti onlara; ama bu ihanetin nedeni, asıl onları şartlayanlardır! Saçma kurallardır; dinsel ve ahlaksal. Başka bir erkek isteyen kadın ki, onun kimliği önemli değildir aslında, birisini beğenip, ona aşık olduğuna inandırdı kendisini. 48. Bu yüzden yıkıldı bir çok birliktelik ve aile. Erkekler daha rahat oldu, yüzyıllarca. Onlar, başka kadınları daha korkusuz ve tepkisiz buldular. Eşlerini aldattılar ve bunu, kendilerine hak saydılar. Kadın bunu yapamazsa, evine kapanıp, iffetli kadın oldu; ama bozuldu akıl sağlığı, yok oldu cinselliği zamanla. Bu yüzden başka bahanelerle, kocalarına dar ettiler dünyayı. 49. Aslında, kendilerinden de sakladılar bunu. Onlar için önemli olan, iffetli olmaktı. Ama iffet nedir; sadece bir kuralın değerlendirmesi. Bu durumda erkek de zevk almadı evindeki eşinden. Çünkü, aynı erkekle olamayan kadının cinselliği de heyecansız ve kuruydu eşi için. 50. Budur; riyakar dinlerin getirdiği öğreti. İşte Seçkinlerim, aldatmayın asla eşinizi! Başka kıpırtılar duyarsanız içinizde, söyleyin bunu birlikte olduğunuz kişiye. 51. Eşler, birbirine imkan tanımalı değişiklik için. Buna ihtiyaç duyuluyorsa. Kimse utanmamalı cinselliğinden ve isteğinden. Bunu belirtene eşi yardımcı olmalı ve izin vermeli. Olabilmeli insan istediği seçkinimle veya dışardaki ile; gönlünün çektiğince. 52. İsterseniz birlikte yaşayın değişikliği, isterseniz ayrı; ama aldatmayın ve saklamayın bir şeyi. Duyduğunuz, sevgi veya aşk değildir. Değişik bir cinselliktir aslında. Asla karıştırmayın buna, sevgiyi ve aşkı. 53. Erkek, nasıl isterse başka kadını, kadın da isteyebilir başka bir erkeği. Bu, ne günahtır, ne ayıp ve ne de saklanması gereken bir şey eşinden. Bu şekilde karşılıklı saygı ve anlayış, uzun tutar birlikteliği. Sizi bağlayan, cinsellik ve menfaat olmamalı. Saf sevgi ve dürüstlük olmalı birbirinize. 54. Kimsenin hakkı yoktur, başka birisini kısıtlamaya; sırf onu seviyor diye. Bu, köle etmektir birini kendi cinselliğine. Ve bıkıp, atmaktır onu; canı istediğinde. 55. Seçkinlerim açık olmalı birbirlerine ve eşlerine; ama bir seçkinimin eşi benim yolumda değilse, O, aldatabilir eşini; yalan söyleyerek ve belli etmeyerek. Ama kısıtlamamalı kendisini; eşi dışardakilerden diye. Açmamalı içini; bunu hazmedemeyen dışardaki insana. 56. Ama istemezseniz, bu, sizin bileceğiniz iştir. Özel durumlar hariç, yapılmayabilir bu; ama siz insansınız ve bedensel arzunuz baskın çıkacaktır en sonunda. O zaman utanmayın kendinizden ve kısıtlamayın. 57. Ama çocuk yapmak isterseniz ve sizce önemliyse, onun babasının kim olduğunu bilmek, o zaman hamile kalana kadar gerekir kısıtlanmak ve kısıtlamak. 58. Cinsel arzunun sınırı ve kuralı yoktur. Herkes istediğini isteyebilir; - en yakın akrabadan veya en uzak yabancıdan - ama asla zorla olamaz bu; ne de kandırarak, ve çok küçük yaşlardakini, ne olduğunu anlamamasından istifade ederek. 59. Kimse utanmamalı içindeki istekten. Ama kimse de zorlamamalı başkasını; ya da aptallığından ya da cahilliğinden istifade etmemeli. Her şey, tam bir anlaşılmayla ve rıza ile olursa, buna karışamaz kimse. 60. Beden zevkinizle ve açlığınızla karıştırmayın asla, sevgiyi ve aşkı! Bedensel açlık ayıp değildir asla. Asla yakıştırmayın buna aşkı. Kendinizi tanıyın ve kabul edin olduğu gibi. 61. Cinsel kıskançlıktır, en kötü günah. Sonraki, eşini kısıtlamak. Daha sonraki ise, kısıtlanmayı kabul etmektir. 62. Ama her şey kararınca olmalıdır. Kimse, tensel açlık ilişkisini uzatmamalıdır aylarca. Ve kimse, eşiyle dengeyi ve eşitliği bozmamalıdır, akılcı bir orandan fazla. 63. Size her imkan tanınmıştır. Yasak yoktur. Günah yoktur. Korkulan cehennem ve sahte dinlerin ahlak kavramları yoktur. Ama her şey, sizin isteğinize bağlıdır. Kim, nasıl kabul ederse ve anlaşırsa. Yeter ki, kendiniz olun ve tanıyın kendinizi. Ne istediğinizi bilin. İsterseniz, olabildiğince tek eşli olun; ama bilinki, sonunda bıkacaksınız. Ve nefret edeceksiniz bu yüzden; bugün sevdiğinizden. 64. Cinsellikte sınır yoktur; bu yüzden ayırmam tek tek; şunu yapabilirsiniz, bu olmaz diye. Bu, ancak insanların en özel zevklerine müdahale etmek isteyen, Sahte Tanrı'nın şeriatında olur. İsteyen, cinselliğini yaşar istediği ile ve istediği gibi. 65. Bana yapılan hizmet, seçkinlerimin, kendilerini tanıyarak, istedikleri gibi olmalarıdır. Ben onlardan razıyım. 66. Kendinizi bir şeyden kısıtlayacaksanız, bunu siz istemediğiniz için yapın! Sahte Tanrı'nın dinsel ve ahlaksal kuralları yasaklıyor diye değil ve çocukluktan beri ve yüzyıllardan beri, böyle şartlandığınız için değil. Ne isterseniz, yapın! Sizin kuralınız, kuralın olmamasıdır. 67. Mumyaları bilir misiniz? Ölmüş insanların bedenleridir, mumyalar. Sarılıp, sarmalanırlar. Onlar yüzlerce, binlerce yıl önceden kalmış cesetlerdir. İşte kendisini, nedenini bilmediği kurallarla sarıp sarmalayan insan da, bir mumyadır. Yoktur ondan bir farkı. Tek farkı, nefes alıyor olmaktır sadece. O kişi ki, yaşadığını sanır ama yaşamamaktadır aslında. 68. Anlamadığı, mantığa vurmadığı ve yaşamak için, aslında hiç de ihtiyacı olmayan kurallar, onu hayata ve hayatın sevincine karşı koruyan kalkanlar, mumyayı saran sargılar haline gelmektedir. O insan yaşamamaktadır; ancak yaşadığını zannetmektedir. 69. Yırtın, sizi saran mumya sargılarını! Yaşadığınızı anlamak için ve gerçekten yaşamak için ve kendinizi tanımak için ve ruhunuzu ölümsüzleştirmek için ve içinde olduğunuz kısıtlı ömür süresinde dünyayı algılamak için, başka şeyler de yapın, nefes almaktan! 70. Benim hizmetim vardır. Bana yapılan hizmettir bu. Benim hizmetim, bana yakın olmak için yaptıklarınızdır. Beni hoşnut etmek için yaptıklarınızdır. Bunun zamanı yoktur. Başka seçkinlerle bir arada olmanız da gerekmez, bana hizmet için. Her an bana hizmet edebilir ve bana yakın olabilirsiniz. Bana yaptığınız hizmet, sizin kendinizedir aslında. 71. Benim ibadetim vardır. Bana yönelik tapınmadır bu. Bana tapmak, sizin sevinciniz ve yüceltmenizdir kendinizi. Benim tapınımımla, benden güç alırsınız maddi ve manevi. Zor değildir benim tapınımım; hatta alışılmış bir tanrıya tapınım gibi de değildir. Bir bilgi ve zevk toplantısıdır; bir şölendir; şenliktir benim tapınımım! 72. Birbirinize eşit olmanız ve böyle başlamanız yola, benim hizmetimin ilk adımıdır. İlk eşitlik, kadınla erkeğin eşitliğidir. Eşlerin eşitliğidir. Sonra gelir seçkin olanlarımın, birbirine eşitliği. Herkes birdir; farklılık yoktur. Biri diğerinden üstün değildir asla; ama bir iki tanesi müstesnadır. 73. Bütün yolumdan gidenler ve bana tapanlar ve beni sevenler ve benimle olanlar, yakınlık olarak eşittir bana. Hiçbiri diğerinden üstün değildir ve üstünlük taslayamaz biri diğerine. Ne kimse aşağıdır, ne de kimse daha yukarı. Kimse emir veremez kimseye ve kimse, toplumda daha ön sırada değildir. 74. Toplumlarımın başındakiler, biraz daha yakındırlar bana. Ama her toplumun başında olan kimse ki, o kimseler belli devirler içinde değişirler. Her ayrı toplumu yöneten, görevini yaptığı sürece daha yakındır bana ve ona kudretimden veririm, severek. Ama bir yıl içinde değişmelidir, toplumun başkanı. Ve isterse o toplum, bir dönem daha aynı başkanı, bunun da sakıncası yoktur bence. 75. Başkanların üzerindedir, Kara rahiplerim ve rahibelerim. Onlar değişmezler ve görevleri hayat boyu sürer. Onlar, bana daha da yakındırlar; çünkü onlar eğitir toplumları ve benden aldıkları kudretle yardımcı olurlar insanlarıma. Doğru yolu gösterirler ve teşvik ederler. 76. En sonra da, Baş Kara Rahib'im ya da Kahin'im yakındır bana. O ve onun altındadır, Baş Kara Rahibe'm. Onlar daha yakın olabilir kudretime. Çünkü, benden gelebilecek bilgileri aktarırlar insanlarıma. Onlar bir yeterlilikten çok, birer araçtırlar da benim için. 77. Ama bütün bu görevlilerim de, insanlarımın üzerinde çok fazla bir yaptırım gücüne sahip olamazlar; ben özel olarak istemedikçe ve gerekmedikçe. Bu yüzden, gerçek anlamda eşittir benim seçkinlerim; herhangi bir dinin izleyicilerinin, kendi aralarındaki eşitlikten çok daha fazla. 78. Her insanım, bu Ayetler Kitabı'ma sahip olmalı ve okuyup, onu düşünmeli zaman zaman. Sayınız artmaya başlayınca bir toplum olursunuz, kendi aranızda. Toplumunuz genişleyince, sayınızı asla Onüç'ten fazla yapmamalısınız! Ne zaman ki ondördüncü kişi girer toplumunuza ya da duruma göre, onüçüncü kişi girince, toplumdan eski olan biri veya eşi varsa, ikisi ayrılmalılar. Ayrılanlar da, yavaş yavaş kendi toplumlarını kurmalıdırlar. Kurucular, ilk başta, o toplumun başıdırlar. 79. Onların geliştirdiği yeni toplum da yeterli sayıya ulaşınca, oradan ayrılan en eskilerden biri kurabilir başka bir toplumu. Bu sistem, uzun süre böyle sürecektir. Ne zaman ki, insanlar arasında çoğalırsınız ve sayınız çok fazla artar ve saklanmak gereği duymazsınız; o zaman, artık gerek kalmaz küçük toplumlar halinde yaşamaya. Buna da karar verecek olan, rahiplerimin ve rahibelerimin çoğunluğudur veya benim bir vahyimdir. Ama en iyisi, küçük toplumların güvenliğidir sizin için. 80. Dışardakilere gelince. Onlar sizindir. Eşit değillerdir benim gözümde. Onlara istediğinizi yapabilirsiniz. Bir dışardaki ile evlenen veya birlikte olan insanım, onu istediği gibi aldatabilir; hatta bunu yapmak zorundadır bana hizmet olarak. 81. Dışardakilerden, uyandırılabilecek gibi olanları kollayın. İyilik yapabilirsiniz onlara. Yumuşak şekilde yaklaşın ve yavaş yavaş tanıtın; belli edin öğretimi. Onu elde etmek ve ikna etmek, her insanımın görevidir ve zevkidir ve bana hizmetidir en makbul olan. Ama ne zorlayın dışardakini ve ne de menfaat vaadleri ile satın alın. O şekilde gelecek olan gelmesin; daha hayırlıdır bu sizin için. 82. Toplumunuzda veya başka bir toplumumda görmek istemeyeceğiniz dışardakilere ya da size düşman olan dışardakilere davranışınız, sizin kararınızdır. Zarar görüyorsanız, zarar vermekte de tereddüt etmeyin ona. 83. En kolayı maddesel zarardır. Dünya şartları kullanılarak ama bunu yapamazsanız, ibadetimde bana şikayet edin ve benim ismimle lanetleyin onu. Büyü yapın ona. Felaketini isteyin herbiriniz; hatta bir tekiniz bile istemiş olsa bunu. 84. Unutmayın ki, her zaman yanınızda olduğum gibi, beni çağırdığınız ve bir dışardakini lanetlediğiniz zaman bütün kudretim yanınızda olur daima. 85. Seçkinlerimin hiçbiri diğeri için lanet isteyemez ve benim seçkinim de bunu hakedemez; ama gerekirse, ancak bir rahip veya rahibem şikayet edebilir seçkinimden. En son karar, baş rahibimin veya rahibemindir bir seçkin olanım hakkında; şayet Kahinim yoksa. Yaşıyorsa kahinim şikayetin olduğu tarihte, o zaman son karar ona aittir seçkinim hakkında. 86. Benim dinim ve benim tapınımım her zaman adildir; arabın dininden ve kilisenin ve Yahudinin. Ve onların tanrıları, onları duymayacak kadar sağırken, ben duyarım daima ardımdan gelenleri. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 IV 1. Ben ki, varım ve her zaman varoldum ve varolacağım ve benim hükmüm altındadır her yaratık. Benim kudretim ve iradem altındadır her şey ve her olay; ama her zaman kullanmak istemem kudretimi insanlar üzerinde. 2. Daha iyi değil midir, insanları köle gibi çekip almaktansa, kılıç korkusu ile imanlı olmalarını beklemektense, onların gelmelerini ve dilemelerini beklemek? Benim kudretimi tanımak isteyen, önce içinden istemelidir bunu gerçekten. Dilemeli; içinde ve dışında gayret göstermeli bunun için. Ancak bu şekilde anlar insan kendisine verilen hediyenin değerini ve ancak bu şekilde olur benim seçkinim. 3. Ben, evrensel değilim. Benim bütünüm, evrenin kendisidir aslında. Bu yüzden ben her yerdeyim. Olmadığım bir yeri ne ben düşünebilirim; ne de bir yaradılmış olan. 4. İnsanlarım ve seçilmişlerim ve seçkin olanlarım ve yolumdan gidenlerim, bana seslendikleri anda yanlarında olurum. Zaten her zaman yanlarında değil miyim? Ama yardımımı ve varlığımı belli olur hale getiririm ihtiyaç duydukları zaman. 5. Beni sevmeyenler, aldatıldıkları için sevmezler. Akılları iğfal edildiği için sevmezler; çünkü bilmezler. Baskı altındadırlar aslında. Sevmeyenlerime de çok zararım dokunmaz sevmedikleri için; çünkü en ufak bir parça koparamaz benden onların küfürleri. Ben kaprisli ve insafsız değilim; Arabın ve Kilisenin ve Yahudinin tanrısı gibi. Ancak çok hakedilirse başka. O zaman kusabilirim gazabımı. 6. Beni sevmeyenler ve onları güden ve sömüren imtiyazlı din adamları ve güya din öğretmenleri, benim olaylarımı ve benim öğretimi "Kötülük" diye nitelendirirler; sadece işlerine gelmediği için. 7. Her gelen insan neslinde, benim gizli temsilcilerim ve karanlık olan rahibim ve karanlık olan rahibelerim ve karanlığın kahini olan bir kahinim bulunur, duruma göre erkek veya kadın. Bunları ben seçerim ve kutsarım. Kahinlerim ve rahiplerim, kendi çağlarıyla ilgili ve kendi çağlarına uyan görevlerini, benim isteğimle ve gücümle ve onlara bildikleri ve bilmedikleri zamanlarda yüklediğim kudretimle yerine getirirler. 8. Ben varım ve insanlara anlatıldığının aksine, hiçbir tanrının hükmü altında olmadığım gibi, işlerime de hiçbir tanrı karışamaz. Sizin üzerinizde de bir hükmü yoktur Arab'ın ve Kilise'nin ve Yahudi'nin tanrılarının; siz ona boyun eğmediğiniz ve onu çağırmadığınız sürece. 9. Bütün kavimlerdeki, benim takipçim olanların dışında kalanlara da yardımımı ve ışığımı sunmaktan kaçınmam ben. Yeterki onlar, verileni almaya hazır ve gönüllü olsunlar. Ama kendi seçkinlerim söz konusu olduğu zaman, onlardan hiçbirşeyi esirgemem asla. Rahiplerime ve rahibelerime ki, onların çoğu gizlidir; yetki ve kudretimden veririm. Onlar da, benim seçkinim olmuş olan insanlara yardım ederler ve yol gösterirler. Bütün bunlarsa, çağın ve çevrenin şartlarına göre gerçekleşir. 10. Bana uyan ve izleyenlerim, dışarıda kalanlar ve dışarda bulunmak isteyenler ve insanları benden uzak tutmak isteyenler gibi ölmezler. Seçkinlerimden bana layık olanlar ve diğerleri, hepsi de hakettikleri derecede ve yeni yeni bedenlerde doğmak suretiyle tekrar tekrar dünyaya, maddenin zevkini çıkartmaya ve bazen de gerek benim insanlarımı, gerekse dışardakileri yönetmeye gönderirim. 11. Beni kabul edenler, kendisini tanıyanlar ve hür olmak isteyenler, bana doğru bir adım yaklaşanlara doğru yolu göstermek için, bu yazdırdığım kitabım gibi kitaplara da her zaman gerek duymadan, bilgimi ve zenginliklerimi gizli ve anlaşılmaz şekillerde de verebilirim. 12. Evren'in başlangıcı, tanrıların doğuşu ve bu dünyanın da bütün özü benim bilgimin içindedir. Bana ve benim insanlarıma dışardakilerin düşmanlığı ve çıkarttıkları ve çıkartabilecekleri engeller, ancak onların kendilerine zarar verebilir. Güç ve servet ve bilim, benim ellerimdedir. 13. Bana tapın ve biat edin bana ve ikrar edin bana bağlılığınızı. Törenlerle gelin benim dinime. Benim dinim, kör bir imanla tapınmak değildir ve ben de kölelerin tanrısı değilim. Bu yüzden kendi insanlarıma "Kullarım" demem ben ve bu yüzden takipçilerime "Seçkinlerim" derim veya "Müridlerim." 14. Neden "Kullarım" diyeyim ki takipçilerime? Bütün insanlar kullarımdır, önemli olan kul olmaksa; ama benim için kendi takipçilerimdir önemli olan sadece. Ben kul isteyen bir tanrı değilim. Takipçi ve anlayış isterim sadece. 15. Cennet vaad etmem size ve korkutmam cehennemle. Cennet de yalan; Cehennem de sahtedir. Yoktur bunlar sizin dışınızda. Neden vaad edeyim size; ölümden sonraki olmayan cenneti? Zaten tam içinde yaşıyorsunuz cennetinizin. Alabildiğine sizindir maddenin ve tenin zevki. Kimse engelleyemez sizi; ne bir tanrı ve bir din ve bir köleleştirici kural. 16. Cennetiniz yanınızdadır eğer isterseniz; ama çoğunuz cehenneme çevirir, içinde olabileceği cenneti. Kısıtlar da kısıtlar kendisini; hiçbir zaman, girmek istese de giremeyeceği Cehennem'den kurtulmak için. Ve gene hiçbir zaman giremeyeceği, olmayan Cennet'e girebilmek için. Böylece yansıtır içinin Cehennemini; kendi hayatına ve çevresine. Secde etmekten kötülüğün tanrısına, yara eder dizini ve alnını ve aklını katleder böylece ve mantığını ve en önemlisi kendi hayatını. Ve zehirler kendi iman zehri ile çevresini. 17. Kaynar içinde tenin açlığı ve cinselliğin ihtişamlı ihtirası ve kıvranır bu isteklerle; isteklerinden utanarak kendisinden ve tanrısından, gün boyu ve gece uyurken. Katlanır haksızlıklara, umarak onun cezasının ahirette verileceğine. Ve tatmin eder sadece kendisini, köpekleşmesiyle. Kilise değil midir; "Bir tokat atana öbür yanağını dön" diyen? Kendi insanları rahat sömürülsün diye. 18. Hayır! Bin kere hayır! Yalan bunlar... Ne sana yapılana ceza verilir ahirette; ne de sen ödül alırsın köpekliğinle. Bu yüzden "Sana bir tokat atana, öbür yanağını dön" demem ben. "Sana tokat atılacağından şüphe etsen bile, önce sen tekme at" derim müridlerime. 19. Cennetiniz dünyadadır; değerini bilirseniz. Cehenneminiz de dünyadadır; siz dışa yansıtırsanız. Siz, cennetleri cehennem yapanlarsınız. Çoğunuz asla bilmez ve bilemez, kendisine verilen en değerli hediyenin değerini de; olmayan ahiret zevkleri için harcar hayatını. 20. Size en değerli hediye dünyadaki hayatınızdır, dolu dolu yaşarsanız. "Cennet' in şarapları ile mest olacağım, öldüğüm zaman" diye reddeden, dünyanın şarabını ve keyfini; "Cennet' te istediğim kadar huri ile çiftleşeceğim ve güzel oğlanlarla" diye umup, reddeden cinselliğini; dünyada yasaklayan bunları kendisine ve aç aç bakan arkalarından ahireti düşünerek, bilmelidir ki, asla ama asla alamayacaktır istediğini ahirette de. 21. Gerçi geriye dönüş vardır dünyaya, ölümden sonra başka bedenlerle. Ama bunu da haketmek lazımdır önce. Kolay değildir, ikinci ve daha fazla hayata dönmek. Kıymetini bilmeyene ikinci defa aynı hediyeyi vermek. Bu yüzden değerini bilin yaşadığınız maddenin ve hakedin yeniden doğmayı, buraya ya da daha iyisine. 22. Bendedir, yeniden doğmanın bilimi ve gücü. İstediğimi, istediğim şekilde yeniden gönderirim dünyaya. Bunlardan bazıları özel görevlerle gelirler çok başka alemlerden insan suretinde; ama bilmezler kendilerini dünyada iken. Beklerler ömürleri boyunca görevin zamanını ve hazırlarlar kendilerini kutsal göreve zeka ve akıl olarak, kendileri farkında olmadan. Bazıları da ödül olarak gelirler; tekrar yaşamaya tenin zevkini doyasıya, tekrar tekrar ve ibadet etmeye bana. 23. Azapla korkutmaz benim dinim. Keder ve acı değildir, benim dinim ve tapınımım. Kör inançların dini değildir benim dinim ve korkunun dini değildir. Benim dinim, aşktır ve sevgidir ve tenin zevkidir ve şehvettir çılgıncasına. Ve anlayıştır ve özgürlüktür benim dinim, bütün zincirlerden. 24. Zevktir, benim tapınımım ve cinselliktir hizmetim. Dolu yaşamaktır bir hayatı özgürce. Benden gelir her bilgi ve her bilim. Benim insanımdır her gerçek bilge ve benim yolumdur her akılcılık ve gerçekten yaşamak. Hakettiğini dilenmek değil, uzanıp almaktır benim dinim. 25. Benim dinim akılcılıktır. Sorgulamaktır benim dinim. Felsefedir ve matematiktir. Her uyum, her oran ve orantıdır. Aklın çalışmasıdır benim dinim ve başlıca emrim. Ben mezarların ve türbelerin ve evliyaların ve ölümden sonrasının olmayan cennetlerinin ve cehennemlerinin tanrısı değilim. Ki, olmayı da hiç bir zaman istemedim aslında. Ben aklın ve zevkin ve bilimin ve özgürlüğün ve isyanın tanrısıyım. 26. Kendisi bilmese ve istemese de, her yolumdan giden müridimdir ve her gerçek bilim adamı. Kilise tarafından şeytan diye yakılmak istenmedi mi her ilerici hekim, her hayat kurtaran ve bilimsel gelişme yapan? Aforoz etmek istemedi mi engizisyon, dünya yuvarlaktır diyeni? 27. Sahte tanrının dinleri, Arabın arapça olan, Arap milliyetçisi olan ve herkesi Arab'a köle yapmak isteyen dini ve kilise ve Yahudinin, "Tek insan olan, Yahudi olandır" diyen dini, daima karşısında sert bir duvar olmadı mı her bilimsel gelişmenin? Çünkü bu dinlerin tanrısı korkar, insanların akılsal gelişmesinden ve aynı şekildedir, onun din adamları. İstemez akılcılığı ve bilimi ve felsefeyi. Sadece iman ister, sorgulamadan. En ufak bir akla vurma olmadan kabul edilmesini ister kendisinin ve kutsal kitaplarının ve din adamlarının emirlerinin. Sadece iman ister kendisine karşı. Bilir ama çok iyi bilir, ancak bu şekilde köle edebileceğini insanı. 28. Bir tanrı, akılla kabul edilir. Bir tanrı, sevgiyle kabul edilir ve bir tanrı, insanlarını güzellik ve zevkle elde ettiği için kabul edilir. Öyleyse nedendir, çok yaygın olan "Allah korkusu" lafı ve onun yanısıra çok kullanılan "Allah sevgisi" sözü; bir varlık nasıl sever kendisini zorlayanı ve ölmekten fazla korktuğunu ve keskin bir kılıç gibi her an başının üzerinde asılı olanı? Onu ele geçirse insan bir madde olarak yok etmez mi; sadece korkusundan kurtulmak için. 29. Nasıl olur da bir tanrı, bütün insanların yaratıcısı ve sahibiyse ve onları gözetip koruyansa ve kendisinden başka yaratan yoksa, nasıl olur da emreder, kendi dininden olmayanı ve kabul etmeyeni öldürmeyi ya da işkence etmeyi? Nasıl olur da bütün duygu ve düşüncenin kaynağı olan tanrı, günah yazar kendi verdiği istekler ve düşünceler için? Uyanın artık! Düşünün bunları ve isyan edin, sizi ruhsal olarak sömürene. 30. Onun bir tasarrufu yoktur üzerinizde. Aynı şekilde yalandır, ödülü de cezası da. Ondan daha fazla tanrıcıdır, bu hurafelerle kendilerini yücelten din adamları. Zevk alarak, Allah rızası için adam öldürenleri ve kutsal cihada sarılanları. Haçlı seferlerini din adına yaparak, kasalarını dolduranları; işkenceden cinsel zevk duyanları ve insanları kısıtlayarak, kendisinin cennete gideceğine inananları. 31. Ben savaşın tanrısı değilim; ama savaşçı bir tanrıyım da gerektiğinde. Cezasını bulacak, insanlarımı kendi cehenneminde yaşatanlar; ama demiyorum ki, bu, ahirette olacak. Yaşarken ödeyecekler yaptıklarını. Müridlerimin çoğalması ve reddetmesi onları, bu bile eritecektir içlerindeki buzları. 32. Bana! Bana gelin. Kurtuluşunuz bendedir sadece! Beni tanıyıp, tapmasanız da yolumdan yürüyün ve aklınızı çalıştırın sadece. Akla vurun bu kitabımı, şartlanmışlıklardan ve geleneklerden arınmış bir zihinle. Mantıklı nedenler bulun bakalım, bulabilirseniz dinsel yasaklardan yana ve benim öğütlerime karşı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 V 1. Bana yapılan hizmetler, sizin sevaplarınızdır benim nezdimde. Yapabileceğiniz hizmetler sayısızdır aklınızla onayladıkça; ama önemli hizmetlerimi size bildiriyorum ki, her zaman rahmetim üzerinizde olsun. 2. Bence makbul olan bir hizmetiniz, dışarıda olan birini uyandırarak, bana getirmektir. Bunu yapmak isteyen müridim, dikkatli davranmalı son derece. Önce ürkütmemek için beni bilmeyeni ve sonra kendisini koymamak için ortaya ihtiyatsızca. Müridim her aşamada adım adım ilerleyerek, dışardakinin şüphe ve merakını uyarmalı. Ama bunda sıkı bir dikkat ve ihtiyat gereklidir. Elbette bu, sahte dinlerin baskısı altında olan yobaz yerler ve ülkeler için geçerlidir. Açıkça davranabilirse seçkinim veya çoksa o yerde seçkinlerim, bazı müridlerim koyabilirler ortaya kendilerini ve inançlarını. 3. İleri bir hizmetiniz de, seçkinimin ailesi dışarıda olanlardansa, seçkinimin, ailesinden birini veya birkaçını veya hepsini benim yoluma getirmesidir. 4. Bir hizmetiniz de bence makbul olan, müridimin eşi inançsızsa ya da sahte tanrının sahte dinine inanıyorsa, onu çekmesidir toplumuma. Uymasını sağlamaktır zevk veren kurallarıma. 5. En iyisi de, bir müridimin, eşi çok inançlıysa kötü tanrıya, onu baştan çıkartmasıdır tatlılıkla. 6. Tatlılıkla yaklaşın eşlerinize ve ikna edin onu; uyararak şüphelerini kötülük tanrısına. Cezbedin onu cinsel özgürlükle ve teşvik edin. Ama saygınızı da eksik etmeyin ondan. Her gayretinize rağmen eşiniz dönmezse yoluma, onu terkedin ve birlikte olun yolumda olanla; ama bunu da yapamaz veya yapmak istemezseniz, siz de reddedin beni ona karşı ve aldatın onu her açıdan. Bu da, bana hizmetinizdir ve sevabınızdır sizin açınızdan. 7. Sonraki önemli hizmetlerinizden biri de, müridimin, bana bağlanmadan önce hangi sahte dinde görünmüşse, onun kurallarını ve yasaklarını çiğnemesidir teker teker. Her gün, en az birini ufak veya büyük. Kadın seçkinlerimin tahrik etmeleri dışarıdaki erkekleri ve onların kafalarını karıştırmaları özel din günlerinde. 8. Kendi toplumunda bilinmeyen müridimin, sanki kendisi bilmez gibi davranarak çevreye yönelttiği iman sarsacak soru ve düşünceleri de bana hizmettir aslında. Yargılamasına sebep olun insanların, dini ve ahlakı ve kurallar ve şeriatı ve tanrıyı. 9. Eşinizle ya da başkasıyla olan cinselliğinizi de bana adamanız, hizmettir bana. Herkes benim seçkinimse, açıkça ve eşiniz dışarıdaysa, içinizden. Ve kalıplaşmış kuralların, mantıksız ahlak kurallarına karşı davranmanız da, hizmettir bana. 10. Tersine çevirmek ibadetini ve şehvete boğmak ve küçük düşürmek Arabın dininin ve Kilisenin dininin ve Yahudinin dininin tapınma ve kutsama törenlerini; bu da sevabınızdır ayrıca. 11. Bir önemli hizmetiniz de, benim öğretimin bu kitabını yaymasıdır müridimin, insanlar arasında kendisini tehlikeye atmadan. Zamanına ve yerine göre. Kullanın her tür iletişim aracınızı, gücünüz yettiğince. 12. Bunları yaparak, karşı çıkmış olursunuz içinizdeki baskıya ve tabuya ve daha kolay kırarsınız zincirlerinizi ve yaşarsınız maddenin ve tenin zevkini ve yenersiniz kendinizi; ama bunların, bilmediğiniz daha başka ödülleri de vardır sizin için. 13. Benim için hizmetleriniz, sayısızdır. Bunlardan başka, aklınızla bulabilirsiniz her hizmeti. Ama hizmetinizle ibadetiniz farklı şeylerdir. Tapınımım törenseldir; hizmetim ise günlük ve serbest. 14. Tapınımımda ve ibadetimde de çok şey beklemem sizden; yeterki, aklınızla benimle bir olun (Bütünleşin). Bütün günler ve zamanlar ve yönler benimdir, ibadetiniz için. Size ne zaman uygunsa, o zamanı seçebilirsiniz. Özel belirlenmiş gün ve zamanlar isterseniz, uyabileceğiniz şeyler de vardır. Ama mecburi ve değişmez değildir bunlar da. 15. Benim şerefime ve benim rızamı almak için ve benim kutsamam için ve benden kudret almak için yüzyıllardır yapılmış ve yapılmakta olan Törenler veya Ayinler veya Ritüeller vardır; hangi deyimi kabul ederseniz. Bu törenlerin çoğu benim tarafımdan verilmemiştir insanlara; ancak insanlar, kendi akıllarınca tanzim etmişlerdir onları; almak için rızamı. Pek azı da benden vahiy yoluyla verilmiştir insanlara. Yoktur aslında bir farkları. 16. Eski törenlerimin hepsi de geçerlidir. Kendi sayınıza göre yapabilirsiniz istediğinizi. Bana yapılan bir törenin şekli ve akışı önemli değildir gözümde. Önemli olan, sizdeki istek yoğunlaşmasıdır ve vecddir ve zevktir ve şehvettir. Bu yüzden, az çok benzer şekilde, bu duyguları tahrik edecek gibidir bütün törenlerim. 17. Törenlerim, kahinim tarafından ayrıca açıklanacaktır; çok karışık olanları... Araştırılıp, bulunacaktır değişik törenlerim ya da vahyedilecektir O'na. Ama bu kitabımda, sayısal olarak az olan toplumlarım için, çok kolay ve pratik bir tören şekli de tarif ediyorum. Onda da tadilat yapabilirsiniz, zamana ve zemine ve şartlara göre. 18. Eski törenlerim aynen geçerlidir; çünkü bana atfedilen her şey, geleneğim haline gelir geçen zamanla. Bana hakaret olsun diye yapılan yakıştırmaları da benimserim; beni övmek için olanları da. Eski törenlerim ve onlarda kullanılan diller de, geleneğim olmuşlardır böylece. 19. Eski törenlerimde en çok kullanılan dil olan Latince de, törenlerimin ve yüceltilmemin sembolü olmuştur. Ama eski törenleri aynen uygulasanız bile olabilir; kendi dilinizde. Bence bunun bir sakıncası da yoktur. 20. Ben, Bütün Dilleri Bilen'im. Bu öğreti kitabım da dünyanın her ülkesinde geçerlidir; çünkü kolaydır çevirisi. Fakat gerekirse ve istersem ve uygun görürsem ve zamanı gelmişse, her millete kendi içinden bir kahin göndermeye ve kendi anlayacakları, kendi dillerinde kitaplar indirmeye de gücü yetenim ben. 21. Ben, kahinimle arama başka bir melek ve demon sokmadan, anlaşabilmeye ve meramını doğrudan anlatmaya da gücü yetenim. Oysa biriniz, gerçekten, fiziksel olarak karşılaşsa benimle veya geçse benim alemime, benim yanıma, dayanmaz bedeninizin dünya yapısı buna ve benim tanrısal ışımama. Ben, sizin için kötülük istemesem bile toz olup, dağılır bedeniniz anında, şayet korumazsam. Ama korusam bile çok fazla tutamam, alışık olmaya hazırlanmamış insan bedenini huzurumda. Ayrıca çılgın bir aptal ve otistik olursunuz aklınızla. Buna rağmen, maskelemeye gücümü ve zarar vermeden kahinime ve törenlerinizde de sizlere ey seçkinlerim, gücü yetenim iletişime sizlerle; doğrudan kendi aklımla ve aracısız. 22. Ve törenlerinizde, istersem kullanırım rahibin ve kahinin bedenini bir taşıyıcı olarak, enerjimle kutsamak için sizi. Bundan bir zarar gelmediği gibi ona, aksine kutsanır ve yenilenir anında. 23. Bu yüzden yapabilirsiniz ibadetinizi, her istediğiniz dilden. Gene de derim en hayırlısı, şaşmamaktır kendi milli dilinizden. Önemli olan değildir, konuşurken ne söylediğiniz; ne de hangi dilde konuştuğunuz. Niyetiniz ve içinizdeki düşüncedir önemli olan, bana. Her dilden ululayabilirsiniz beni. Konuşma dilinizle değil; akıl ve beden dilinizle ve duygularınızla ve duygularınızı serbest bırakarak ve şehvetle, daha çok yapın ibadetinizi. 24. Her dilden yapılabilirken törenlerim, yüzyıllardan beri törenlerimde kullanıldığı için gelenek olmuştur Latince. Bu yüzden eski törenlerime ve eski rahiplerime saygı olarak, sadece iki cümle kullanın törenlerinizde. Bunlardan birini her şeyin başında kullanırken, diğerini her şeyin bitişinde kullanın. Bunlardan daha süslü bir söze de ihtiyacınız yoktur, beni övmek için. 25. En fazla ekinokslarda kutlayın beni; ki ben de kutsayayım sizi. Güneş bir mevsimden tam geçerken diğerine. Hem benim kutlamamı yapın; hem doğayı kutlayın, bir şölen yaparak. İçin şerefime ve anın isimlerimi, vereceğim düzenle. 26. Bunun saati de imkanlarınıza göre seçilebilir; ama en uygunu, Güneş'in tam burç değiştirme anıdır, bir mevsimden diğerine. Bu olamazsa, geceyarısı veya tam öğle vakti veya herhangi bir saat. Ama unutmayın, her gün benimdir; yoktur özel bir mecburi zaman. 27. Benim insanlarım için önemli kutlamalar, 30 nisan ve 31 Ekim günlerindedir yılın. Birine Walpurgis gecesi denilir; diğerine Halloween. Bu günler kutlanır hala bir festival olarak, beni sevmeyenlerce dahi, dünyada. 28. Toplanma imkanı olan müridlerim bir araya gelsinler dolunayda ve kara ayda. Bunun zamanı da, Ay, tam tepede veya ayak ucundayken olur veya herhangi bir saatte. 29. Haftanın günleri sorulursa, seçin onlardan istediğinizi kendi toplantınıza. Günün saatleri de önemli değildir; çünkü her saat benimdir aslında; ama günde dört vakit vardır ki, daha güçlü olur arınmanız. Birincisi Güneş doğarkendir, tam doğu ufkunda iken ve ikincisi Güneş tam tepedeyken ve üçüncüsü Güneş tam batı ufkuna gelince, tamamen batana kadar ve Dördüncüsü tam gece yarısıdır, Güneş ayak ucundayken. 30. Bu zamanlarda düşünün beni ve dalınca geçin, imkan bulursanız. İsteyin, kudretimi çekmeyi kendinizce. Yalnızken veya başka seçkinlerle. Adımı anın sessizce, bir kaç defa. 31. Yönleri sorarsanız, bütün yönler benimdir. Ne tarafa dönerseniz dönün, ben daima karşınızda olurum. İhtiyacım yok benim, taştan topraktan köhnemiş kabelere. 32. Ama gene de disiplin için bir yön sorarsanız, sabah duanızda yüzünüz doğuya dönmeli, güneş doğarken. Akşam duanızda ve güneş batarken, yüzünüz batıya dönmeli ona doğru. Geceyarısı ve öğle dualarınızda yönünüz kuzey olmalı; çünkü kuzeyden güneye akar durmadan, bu dünyanın enerjisi. 33. Bu dua vakitlerinde, asla devamlılık mecburiyeti yoktur ve seçkinim istedikçe yapmalıdır; ama ne kadar yaparsa, o kadar iyidir kendisi için. Ama bir iki kişi, bir aradaysa ve uygunsa çevre, en iyisidir törensel olarak bir arada dua, açıkça veya herkes, kendi içinden. 34. Benim, sizler için resmini çizdiğim ibadet, kolaydır. Sizin bana tapmanıza da ihtiyacım yoktur ve yüceltmenize. Kötü tanrı gibi bana devamlı, riyakarca ve menfaat için yağcılık yapılması kıvanç vermez bana. Yapacağınız her şey, kendinizi yüceltmeniz içindir aslında. Kurbanınıza da gerek yok benim açımdan ve istemem de bunu, özel durumlar gerektirmedikçe. En büyük kurbanınız bana, kendi teninizin zevkini yaşamanızdır, kendiniz için. 35. Her şeyden önce, şayet tek başınaysa, bir takipçimin özel bir tören yapması gerekmez benim ibadetim için; hem anlamsız da olur bu, birbirini yüreklendirmeden... Yalnız olan müridim, benim için hizmetlerini yapsın gönlünce ve günlük dualarını yapsın imkan buldukça; ama kafasından eksik etmesin öğretimi ve okusun bu kitabımı, zaman buldukça azar azar. 36. Bir törensel ibadet için, en az iki müridim gereklidir. Bunlardan biri karşı cinsten olursa, daha makbuldür ve esası da böyle olmalıdır aslında. Ama mecbur kalırsanız, aynı cinsten müridlerim de yapabilir törensel ibadetini. Sayınıza göre, dikilin ayakta veya oturun yere, belli sıralamalarda. 37. Kalabalıksanız, daire olun. Törenin rahibinin sırtı kuzeye dönük olacak şekilde. Ya da yerinize göre, kilise düzeninde oturun rahibin karşısına. Altı kişiyseniz, heksagram veya altı köşeli yıldız düzeninde durun; gene rahibin sırtı kuzeye dönük olarak. 38. Bu törenleri yürüten ve idare eden seçkinim, rahip veya rahibe sayılır o anda. Özel bir dereceye gerek kalmadan. Kadından da olur, erkekten de. 39. Beş kişiyseniz, Pentagram veya beş köşeli yıldız şeklinde durun. En makbul geometrik şekil budur benim için aslında. Çünkü, yıllarca kullandılar bunu ters olarak, beni temsil için insanlar. Ben de benimser ve severim bu yüzden. 40. Dört kişiyseniz, bir eşkenar dörtgen oluşturun veya sadece dörtgen; fakat rahibin köşesi kuzeyde olarak. Ve üç kişiyseniz üçgen. İki kişi, karşılıklı oturmalı veya durmalıdır kuzey güney doğrultusunda. 41. Sayınız dörtten fazlaysa, çıplak bir insan bedenini de kullanabilirsiniz, mihrap olarak. Burada bazı yenilikler vardır. Eski törenlerimde, sadece erkek yürütürdü töreni ve çıplak kadın olurdu, altar. Ama şimdi bir kadın rahibem de yürütebilir töreni ve o zaman bir erkek bedenidir, mihrap. 42. Yakabilirseniz, tütsüler yakmalısınız şerefime ve en az bir mum yanmalı benim adıma; gündüz bile olsa. Bütün renkler benimdir, ama mum kırmızı veya siyah olursa daha iyidir; çünkü yüzyıllardır kara ayinle birleştirildi bu renk mumlar. Ben de bu yüzden benimser ve severim onları. Ama olamazsa, her renk makbuldür bence. 43. Benim Krallığım ve Benim Alem'im ve Benim Kat'ım renklerle doludur. Işıl ışıldır her yanım ve benim pırıltım kendimden gelen, kaplar her yanı; ama insanlar siyahı uygun gördüler bana yüzyıllarca; ben de sevenlerimin ve düşmanlarımın yakıştırmalarını benimserim ve siyahı tercih ederim. Ama canlı ve neşe veren, mutlu renklerdir asıl karakterim. Bu yüzden her renk giyilir törenlerimde; ama olursa, siyah kıyafetler daha geleneksel olur. Sizin açınızdan. 44. Ben her sese sahibim. Her müzik bendendir ve severim her ilahiyi. Her ilahi kutsaldır benim için; hatta kötü tanrı için yazılmış bile olsa. Ama asıl hareketli ve kanı harekete geçiren müziklerdir tercihim. Bir de flüttür mümkünse veya benim için yazılmış ilahilerdir müridlerimce. Bunları da severim; sadece bana insanlar yakıştırdığı için. İmkan varsa, ibadetimde çalınmalı havaya sokabilen bir müzik veya özel ilahim; ne olursa olsun. Buna imkan yoksa, sadece sizin duanız da yeter; törenin kusursuz olmasına. 45. Ben severim, sevenlerimin ve düşmanlarımın her yakıştırmasını bana ve benimserim onları, oluşturulmuş olsalar bile beni aşağılamak için. Benim varlığım ve tanrısallığım, kutsal hale sokmaya yeterlidir her aşağılamayı. Kötü tanrı kabahat ve günah kabul eder böyle şeyleri ancak. Benim insansal kompleks ve dalkavukluk ihtiyacım da yoktur. Kötü tanrı sahiptir bu komplekse ve ihtiyaç duyar dalkavukluğa. 46. Ben sizin içinizdeyim. Bilirim her duygunuzu ve her düşüncenizi ve samimiyetinizi ve isteklerinizi. Ben bunları bilemeyecek bir tanrıysam, bana saygı göstermeniz de gerekmez. Ama ben sizin içinizi biliyorsam, ne gerek var, dille söylenen süslü övgülere. Bu dalkavukluk bana değil, çevrenizi aldatmayadır ancak. Ben kötü tanrı gibi saatlerce övülmeyi de istemem. Bana dilinizle kötü bir şey de deseniz, içinizden değilse ben anlarım bunu. O zaman ne gerek var, aşırı saygı ve övgüye. Siz zaten benim parçamsanız, neden aşırı övesiniz beni. Bir insan, övgü veya dalkavukluk bekler mi hiç elinden veya böbreğinden. Ya da aşırı saygılı mı konuşur kendi ayağıyla. Bunlar ancak sahte bir tanrı için gerekir; değil bana. 47. Bana ibadete hazırlanırken, beni temsil eden çeşitli şeyleri de bulundurun; sizce kolaysa. Bunlar da, insan yakıştırmasıdır aslında. Oysa bilemezsiniz asla; benim suretimi ve ismimi. Ben, bana atfedilen şekilleri ve sembolleri de severim; beni çağırıştırdıkları için sizce. 48. Toplandıktan sonra önce rahip veya rahibe açsın törenimi uygun sözlerle. Sonra bir müddet herkes düşünsün beni dalınçla. Bana adayın bu sırada nefesinizi. Atın kafanızdan günlük düşünceleri. 49. Sonra zikredin bir ismimi hep beraber ve yavaştan başlayarak. Bundan sonra önce rahip veya rahibe, sonra seçkinlerim saysınlar isimlerimi sırayla. Bana adansın her ibadet ve dua. Sonra bana dua edilsin sırayla ve dilensin istenenler benden. 50. Sonra her seçkinim, sırayla açmalı içini ve gerçek yüzünü herkese ve bana; utanmamalı kendinden. Sayabilmeli zayıflıklarını ve ihtiraslarını. Anlatabilmeli gerçekleri ve kendini. Bunu yaparak, kendisini güçlendirmeli. Ama sayınız çoksa, geçilebilir bu kısım fazla uzatmadan. Ancak seçilen bir iki kişi ile rahip tarafından. Teşhir etmeli konuşan, kendi içini. Hırsını paraya karşı ve cinselliğe. 51. Önce rahip yapmalı herkes için bir genel dua; sonra başlamalı müridlerim kendilerini saymaya. 52. Sonra hep bir ağızdan uzun uzun terennüm edilmeli bir ismim, nefesle ve alçak sesle. Bundan sonra sessizce yapmalı herkes kendi duasını ve dilemeli isteğini. Dalınca girmeli herkes ve aklını toplamalı bende. Nefes ve ismimle beklemeli rahmetimi. Bundan sonra benim adımla bitirilirken tören, serbestçe sevişmeli her beni seven. Benim şerefime olmalı her birleşme ve reddedilmemelidir kimse. Birleşirken bir seçkin bir diğeri ile, bilmelidir ki, o anda "Benim"; birleştiği kimse. 53. Törene başlarken ve her aşamasında şarap için benim şerefime; gönlünüzce. Dualarla süsleyin ibadetinizi ve sevişmenizi. Her şey benim adıma olmalı; benim için ama; aslında bütün bunlar sizin yücelmeniz için. O anda alırsınız ve hissedersiniz ve bilirsiniz gücümü; ama bunda sizin bilmeyeceğiniz bir çok fayda da gizlidir. 54. Her sembol benimdir ve her hayvan benimdir. Severim bütün hayvanları çünkü onlar kirletilemezler kötü tanrı tarafından. Kurban istemem ibadetinizde; ama bazı özel zaman ve durumlar da olabilir bunun için. O zaman, asla ama asla yiyemeyeceğiniz veya yenmesi alışılmış olmayan bir hayvanı kurban etmeyin bana! Ziyan da etmeyin etini. 55. Dünyanın değişik yerlerinde, benim yolumu bulmak isteyenler zaman zaman kanlı törenler yaparlar. İnsan da öldürülür benim adıma. Ama ben istemem aslında bunu. Ben, ölümün ve dehşetin tanrısı değilim ve sadece kötülüğün tanrısı ister insan kurbanını. Eski törenler ve usuller hükmünü kaybetmiştir artık. Her şey çağa uymalıdır daima. 56. Yine de kızmam veya kınamam, bana yakın olmak için yapılanları. Bazı takipçilerim uzak ülkelerdeki, öldürürler dışarıdakileri. Bazıları da sadisttir açıkça; ama bu benim öğretimin değerini düşürmez. Arabın dininde din adına öldürülmez mi insanlar. Arabın dininde veya Kilisenin ya da Yahudinin dininde hiç mi sapık veya sadist veya katil yoktur. O zaman genelleme yapılmaz da, neden benim bir takipçim bunu yaptı mı, kötülük sembolü olarak bütün takipçilerim karalanıyor. Ama yine de kızmam ben kanlı ayinler yapanlara; çünkü bu da yapılır bana yakın olmak için. Ama şimdi söylüyorum işte. Çok özel durum olmadıkça yapmasın böyle şeyler seçkinlerim ve sevenlerim. 57. Ama varsa bir kininiz ve sadistseniz ve zevk alırsanız böyle şeylerden, onu kendiniz için yapın; ben aldırmam istenenin yapılmasına; ama asla! benim adıma yaptığınızı söyleyerek ve düşünerek ve beni bahane ederek ve benden vahiy aldığınızı iddia ederek, yapmayın özel zevkinizi. Asla karalamayın bütün takipçilerimin toplumunu! Lanet olsun bundan sonra bunu yapana! Lanet olsun insanların benden ve benim doğru yoluma girmekten korkmasına sebep olana; ister benden olsun, ister dışardan! Ama bilmeyerek, yapmış olanlar teveccühümü kazanmak için ya da bu öğretim henüz eline geçmediği için bilmeyerek yapmaya devam edenler, dünyanın herhangi bir yerinde suçlu görülmezler hiçbir zaman. 58. Gerekirse savaşın, aklınızın erdiğince dışardakilerle! Sizi sıkıştırmamaları için direnin ve savaşın ve gerekirse öldürün; ama bunu, benim törenim adına yapmayın asla! Allah için adam öldürmek, arabın dinindedir daima. 59. Hayvanların da hepsi benimdir. Her hayvanı severim aslında. Onlar, tabiatın masum çocuklarıdır daima. Kötü tanrının ve kötülüğün tanrısının ve kanlı tanrının ve kölelerin tanrısının dinlerine tapanlar değil midir, hayvanların neslini kurutan ve yuvalarını iki kuruşluk menfaat uğruna dağıtan? 60. Her hayvan kutsaldır bana; ama bazı hayvanlar bana atfedildikleri için daha kutsal gelir gözüme. İnsanların bana yakıştırdığı hayvanlardır bunlar. Keçi kutsaldır bana; çünkü yüzyıllardır insanlar benimle özleştirdiler onu bir çok ülkede. Piramitlerin ülkesinde ve binyıllar önce Eşek benim hayvanım sayıldı. Bu yüzden de kutsaldır bana. Ve gene aynı ülkede çakal ve sırtlan benim hayvanım sayıldılar. Ve çölün hayvanları yılan ve akrep bana ithaf edildiler, Seth ismimle tanınırken. Ve hipopotam benim sayıldı ve timsah. Bu yüzden kutsaldır bana bu hayvanlar. 61. Yüzyıllarca Avrupa kıtasında ve değişik yerlerde kedi, benim sayıldı. Daima kara büyü ve şeytan tapınımıyla birleştirildi. Engizisyon yakmadı mı bir çok ihtiyarı ve kadını, sadece kedisi var diye. Kediyi büyü sembolü saydılar ve benim sembolüm olarak gördüler; hele rengi siyahsa şeytanın kendisi olarak nitelendirdiler. Bu yüzden de kutsaldır o hayvan benim için. 62. Kim ki, zarar verir veya acı çektirir veya gereksiz yere öldürürse bu hayvanları, lanet olsun ona! Kim, bu hayvanları bana kurban olarak ve takdime olarak görürse, binlerce defa lanet olsun ona! Ama yaşamak için etinden veya derisinden veya kemiğinden istifade edebilmek için öldürülebilir her hayvan; ama sadece gerektiği kadar! Asla bir zevk ve kurban olmamalı bunlar. 63. Bütün ağaçlar ve tabiat kutsaldır, ayırım yapmadan. Ormanlar, benim gerçek alemim ve katım ve yurdum değilse de dünyada en sevdiğim yerlerdir. Lanet olsun ağaçları kesenlere! Lanet olsun yağmur ormanlarını tüketenlere! Bunları yapanlar değil midir kötü tanrının kulları? Lanet olsun bir ağacın ruhunu öldürene! 64. Denizleri kirletenlere ve dünyayı, maddenin cennetini yaşanır yer olmaktan çıkaranlara lanet olsun! Bu dünya ödülünüzdür. Onu yok edene lanet olsun! Gelecek olan altın çağda, benim insanlarım ve benim dinim ve benim hükmüm bu dünyada hüküm sürecektir. Lanet olsun dünyaya zarar verene! Lanet olsun güzellikleri çöpüyle kirleten kötülük tanrısının takipçilerine ki, hepsi cezalanacaktır; ya kendileri ya da kendilerinden gelen nesilleri. Ama asla dönemeyeceklerdir dünyaya, ikinci bir bedenlenme ile. Bu, bilinmelidir! 65. Seçkinlerim! Aranıza yeni bir seçkini alırken veya mürid adayını, onun için bir tören yapın. İsmimi anın üzerine ve vaftiz edin onu benim adıma. Biat etmeli bana ve kurban etmeli kendi tenini. Aslında zevki olacaktır bu, onun. Yemin etmeli benim adıma sır tutmaya ve hizmetlerime uymaya. 66. Birbirinizi ister ve beğenirseniz evlenin kendi aranızda ve sizden olan çocuklar, benim gerçek çocuklarımdır. Onlar bana aittirler. Kötü tanrının dininde olanlar nasıl çocuklarını ona adıyor ve doğuştan o dine ait sayıyorlarsa, sizden olan çocuklar da bana ait olacaklar ve altın çağı onlar getireceklerdir. 67. Ama çocuk yapmak da emir değildir. İsterseniz yapın; ama olan, benim olacaktır doğuştan seçkinim ve seçilmişim olarak. Onlardan çıkacaktır bir sonraki kahinim. 68. Evliliğinizi bir rahibim kutsasın; gereğince tören yaparak, ama çevrenizin alışılmış kurallarına göre de evlenebilirsiniz ayrıca. Bu da, dışardakilerin arasında daha rahat davranabilmeniz içindir. Ama bu her ülke için de gerekli olmayabilir. 69. Yoktur; benim dinimde de boşanmak! Kutsal törenle birleşen, ölüme kadar evlidir eşiyle. Ama isteyen, başkası ile birleşir istediğince fakat evlilik bağı kalıcıdır daima. İsteyen seçkinim evlenebilir kendi cinsiyle de. Bu sizin hayat ve zevkiniz ve tercihinizdir. Hiçbir tanrı buna karışamaz. 70. Yönetim. İnsanlar arasındaki yönetim şeklinin tercihi, benim işim değildir. İçinde olduğunuz ülkeye uyun. Yönetim şekli değişikliği için girilecek mücadeleler, benim seçkinlerimin işi olmadığı gibi benim işim de değildir; ama çoğalınca politik güç olmaya gayret edin; ki size yapılan baskıları uzak tutabilesiniz kendinizden. -------------------- VI 1. Benim gerçek ismimi bilemez hiç kimse. İsmim zaten değildir insan dili ve kulağı için. Bu yüzden birşey ifade etmez size. Bana yakıştırılan isimler sizler tarafından üretilmişlerdir daima. Ama benim için ve sizin için bu, önemli değildir. Ben bana verilen her ismi benimserim. İster yüceltmek için, ister aşağılamak için. Beni aşağılamak için veya sizi benden korkutmak için verilen isimler benimsenerek tarafımdan, birer ziynet haline gelmişlerdir üzerimde. 2. Çok fazladır, tarihiniz boyunca bana takılan isimler. Hepsi de geçerlidir benim açımdan, çağırmak için benim kudretimi. En fazla kullanılan isimlerim, kitabımın sizin aleminize geçirildiriği ülkede, en önemli isimlerim sayılırlar bu ülke için. Yoksa yoktur isimlerimin birbirinden farkı. Ne biri daha görkemlidir ve ne de güçlü. Ne de sıralamada daha önde. 3. "In nomine Magni Dei nostri Satanus" başlangıç cümlemdir; tıpkı arabın besmelesi gibi. Dualarınızın, istek ve hitabelerinizin sonu ise "Ave Satanus Amen" olmalıdır. 4. Ben İblis'im arabın dininde. 5. Ben Şeytan'ım arabın kitabında. 6. Bana derler Tagut; aslında bu isim özgün olarak bana atfedilmese de ve anlatsa da bir türün bütününü. 7. Ben Satan'ım. 8. Benim, Satanus olan. 9. Ben Satanas'ım. 10. Bana derler aynı zamanda Seitan: Bunların dördü de, aslında ayrı dillerde veya ayrı telaffuzlardaki şeklidir aynı ismin. 11. Melek Tavus oldum, Yezidi denilen Azday halkı arasında. 12. Ama o, esasında başka tanrıydı. Melek Tavus ismini de benimserim; sadece ben olduğum sanıldığı ve söylenildiği içindir, kötü tanrının kullarınca. 13. Ehrimen oldum; İran'da. 14. Seth dediler; piramitlerin ülkesinde. 15. Loki oldu adım, kuzeyin halkı arasında. 16. Mara dediler adıma; Hindistanda. 17. Lucifer oldum; Hıristiyanlıkta. Aslında bu, "Işık getiren" demektir. Bana en çok yakışan. Ama bu da sabah yıldızının adıydı Roma'da. Kilise, şeytan yapmak istedi ışık getireni, kendi rekabeti ile ve ben de benimsedim bu ismi kendi rızamla. 18. Baphomet olarak da hitab edildi bana. Bu da, kilisenin bir yakıştırmasıdır yalnızca. Arabın dininin peygamberinin isminden çekilen ve onu benimle özdeşleştirmeye çalışan bir tutumdan gelir; ama ben de kabul ettim bu ismimi; çünkü bu da beni anlatıyordu insanlarıma. 19. Albız dediler bana; cins isim olarak Orta Asya'da, Kitabımı indirdiğim Kavmin ataları. 20. Erlik dediler bana; yakıştırılan, dokuz katlı yeraltı krallığında. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 VII 1. Sahte tanrının bütün kendi kutsal kitaplarında Cennet'ten kovulduğu yazar Şeytan'ın; emriyle kötü tanrının. Bilmelisiniz bu kitaplarda yazılanları ve yargılamalısınız onları; size yaradılışta aşıladığım akıl ve mantıkla, şartlanmalardan uzak olarak. Her insan benden almıştır akıl ve mantığını ve yargılama gücünü ve isyanı. Benim takipçim olsun veya olmasın, herkese veririm bunları ki, kullanırlarsa eğer hakkıyla dönerler doğru yoluma kendi istekleriyle. 2. Ama insanın çoğu aptallığı ve akılsal tembelliği seçti. Bunun nedeni de kötü tanrının verdiğidir en başta. Ancak silkinip, kendine gelenler ve beni tarafsız olarak irdeleyenler ve kendi içindeki tanrı korkusuna ve geleneğe ve kurala ve başkaları tarafından yerleştirilen mantıksız ahlak kurallarına karşı çıkanlar ve isyan edenler bulacaktır beni ve kurtaracaktır kendisini; hem bu dünyada hem ölümden sonra. 3. Arabın kitabı ve Kilisenin sonradan yazılmış kitapları ve Yahudinin kitabı övünerek, söylerler kovulmamı. Bir yanlış da, benim sürgün olmamdır dünyaya. İşte, gününüzde her yanını karış karış kazıdınız artık dünyanın; neredeyim ben eğer dünyada isem; neden rastlamadınız bana. Görelim önce bu kitapların dediklerini ve sonra vuralım akla, benim bilgeliğimle. 4. Kötülük tanrısı, cennette dünya için insanı yaratmaya karar verir ve toprak ister hammadde olarak kullanmak için, İblis'ten getirsin diye dünyadan. Yaratır insanı ve öğretir ona her şeyi. Meleklerin bile bilmediklerini. Sonra meleklerine gösterir onun bilgeliğini ve secde etmelerini emreder insana. 5. Bütün melekler secde ederler insana; sadece İblis kapanmaz yere. Ben Ateş'tenim der, insan topraktan. Ben daha saf ve temizim insandan; neden secde edeyim ona. Bunun üzerine dinlemediği için emrini kovar Cennet'ten kötülüğün tanrısı, İblisi. 6. Şeytan izin ister kötülüğün yalancı tanrısından; kıyamete kadar göstermek için insanın değersizliğini. Düşman olur insana ve iner dünyaya, bütün kötülükleri yapmak için insana. Kilisenin öğretisi daha doğrudur buradan sonra; çünkü anlatır Şeytan'dan başka, secde etmeyen başka meleklerin de olduğunu. Halbuki Arabın dini bahsetmez takipçilerinden Şeytan'ın. Sadece bir ayet ima eder bunu. "Defol! Sen, izin verilenlerdensin" der İblise, belirterek, aslında başkalarının da olduğunu. 7. Bundan sonra Dünya' daki bütün kötülükler ve bütün günahlar ve insanın, kendisine yasaklananı her almak istemesi ve her akılcı çıkışı, Şeytan'ın kötülüğü olarak anlatılır kendisine. Buraya kadar olanı bulursunuz bütün dinsel kitaplarda. Okuyun kendi aklınızla. Araştırın o kitapların tamamını. 8. Şimdi dikkatle düşünün insanlarım. Yine benim ve benim olan, verdiğim şaşmaz akıl gücümle vermemiş midir bunun cevabını bir insan, diğer insanlara ve Kötünün tanrısına? 9. Madem Tanrı yaratmıştır insanı ve meleği ve Şeytan'ın kendisini. Nasıl bilemez onların içlerini ve onların yapısını? Madem Şeytan, onun yaratığıdır; bilmez mi önceden, onun, kötülük yapacağını? Neden yaratır; özellikle kendisine isyan etsin ve insanları mahvetsin diye onu? Bilmiyorsa İblis'in yapısını ve onun yüzünden insanlar kötülüğe uğrayacaklarsa, değil midir Tanrı'nın kendisi, cahilin cahili ve bilgisi yetmeyeni ve cahilliği yüzünden insanları acıya mahkum eden? Nasıl bilge olduğunu iddia eder bu tanrı, güya herşeyi bilen... 10. Biliyorsa Şeytan'ın kötülük yapacağını ve yetiyorsa bilgisi İblis'in içini bilmeye ve her şey onun bilgisi dahilindeyse, kendi dediği gibi. Ama gücü yetmiyorsa Şeytan'ın kötülüğünü engellemeye ve onu değiştirmeye ve insanları korumaya ve dünyada fesat çıkartmamaya, o zaman değil midir bu herşeye güya gücü yeten tanrı, acizlerin acizi? 11. Ve Tanrı biliyorsa olacakları ve gücü de yetiyorsa engellemeye acıları ve isteyerek kendisi engellemiyorsa olanları, o zaman değil midir kendisi de kötü, bu güya iyileri iyisi olan ve esirgeyen ve koruyan ve affeden tanrı? 12. Değildir bunlar, benim sözlerim. Bunlar söylendi, çok önceden insanlar tarafından ama mantığınıza vurun bunu! Ve saf imanla da izah getirmeye kalkmayın sakın. Bulun akılcı açıklamasını; bulabilirseniz tabii. Ama bulamazsınız size verilen bilgilerle doğrusunu asla; çünkü aslı bu değildir işin. 13. Yaratmamışken Tanrı, melek ve Şeytan'ı, insan için kötülük ve azap da istememiştir İblis. Kovmaya da gücü yetmez Şeytan'ı herhangi bir krallıktan; şayet varolsaydı bile -asla varolmayan- hayali cennetten. 14. Evet, insan, bu dünya için yapıldı başlangıçta. Hammaddesi, bizzat bu kürenin hammaddesinden alındı. Budur; sembolize edilen getirilen toprakla dünyadan. Bu bile yalancılığını ortaya koyar kötülük tanrısının kitaplarının. Madem Dünya'yı da yaratmıştır Tanrı, tekrar yaratamaz mı onun toprağını? Çok mu zordur; her şeye kaadirse o tanrı? Neden getirtmiştir gerekeni? 15. Bugünkü biliminiz muktedirdir, anlamaya olanı. Hayatiyet vardır ateşinde Dünya'nın. Lavlarda, canlılık yaşar en küçük seviyede. Denizlerin altında bulunur bunun örnekleri; hatta buldunuz bile. 16. Dünya daha bir ateş topuyken bilinirdi, yüksek alemlerce. Düşünüldü orada, yeşermesi hayatın. Konulması üzerine canlılar, kendi cennetlerinde olarak. Cennetti dünyanın kendisi size, daha o zaman. 17. Geldik Dünya'nın alemine, yüksek alemlerden. Beklendi soğuması ve oksijenleşmesi kürenin. Ne zaman ki yaşanır oldu; ayrıldı üzerinde bir bölge, yaratma alanı olarak. Benim bilimim ayırdı dünyanın yaşam özünü onun ateşinden; yapıldı ilk bedenler bu özden. Ama yetmezdi bu, kaldırmaya insanı. Sizin de bedeninizde olan, hayatın en küçük şifresidir ki; içinde bulunur bütün atalar ve geçmiş ve bilim. Alındı ilahlardan ve benden, eklemek için size. Sizin kendi biliminiz ki, o da benim tasarrufumdadır ve benden verilmiştir size; keşfetti o şifreyi artık; bilirsiniz. 18. Sizde yaşar benim bir parçam, işte bu yüzden geçerek babadan oğula. Yakınsınız bana, her tanrıdan fazla. Halbuki karşı çıkmıştı o tanrı, akıllanmanıza. Ve o zamandan beri de yasaklar size, her ilerici düşünceyi ve şüpheyi. 19. Böyle kalktı insan ve O, aptaldı ilk başta. Verilemedi zeka ve yaşama gücü bu dünyada. İstenmedi vermem kendi aklımdan; istendi insan olsun, bir adım yukarda hayvandan. Yaşamayazdı insan Dünya' da o zamanlar. Biraz daha güçlendi ve yenilendi kademe kademe. Sonunda Ben verdim, aslında verilmesi istenmeyen bilgiyi. Ben çaktım şimşeğimi onun beyninde. Benim sayemde bildi insan kendini ve yaşamayı haketti Dünya'da. Cennet değildi ilk başta içinde olduğu mekan; küçük bir imalathaneydi sanki ya da bir laboratuvar. 20. Çoğaldı insan, uzun zaman. Daha uyanık ve aydındı şimdikinden, o zaman. Dinlemedi Kötülüğün Tanrısı'nı ve olmadı köle. Benden aldı isyanı ve kendi egemenliğini tanımayı. Ben yanınızdaydım daima, gücümle ve korumamla ve bilgimle. 21. Savaştı insanla tanrılar. Bu söylenir her mitolojide ve Doğunun eski kaynaklarında. Gözü götürmedi kötülük tanrısının, insanın özgürlüğünü; çünkü O istiyordu ki, imanıyla ve takdimesiyle ve enerjisi ile sadece kendisini besleyip, güçlendirecek köleyi. 22. Kaybetti insan, savaşı asla kaybetmemesi gereken. Benden yardım aldığı halde kendi içindeki aptal ve imanlılara yenildi insan. Kendisi ihanet etti aslında, kendisine. Bundan sonra yaptı Tanrı anlatılan azabı ve tufanları ve kıyametleri. Kendi küllerinden yeniden doğdu insan. Ama aklı daha kıttı artık. Bu ikinci dünyadan sonrasıdır, bütün bilginizin sınırı. Öncesi, kalmıştır efsanelerde anlaşılmaz şekilde. Anlatıldı değiştirilerek, ilahlar ve demonlar mitolojilerde. 23. Uzun zaman bilgim aktı Dünya'ya. Bir çok uzun zaman beslendiniz benden. O zamanlar ufku açıktı insanın, kadim dinlerde. Ne kendisini sınırlama vardı ve ne de baskı üzerinde; ama tıpkı kendi dinlerinin anlattığı cenneteki yılan gibi, Kötülüğün Tanrı'sı girdi içine. Sonra Yahudinin dini ile ve sonra Kilisenin dini ile ve sonra da Arabın dini ile ve sonra da onların dinsel kurallarıyla ve onların din adamlarıyla ve onların gereksiz kurallarıyla ve onların şeriatıyla bağladı insanın elini kolunu. 24. Ve kendisine aldığı insanlarıyla mahvetti güzel ve temiz olanı. Çağ değişmişti Dünya'da; bekledim yüzyıllarca değişimi. Ama hep destekledim sizi, kendi gücünüzün yettiğince. Hatta sevmeyenler bile aldılar feyzimi. Ne de olsa herkesin içindedir cevherim. 25. Kendisi - Kötü Tanrı - boğarken insanları kural ve şeriatla , bütün kötülükler yüklendi bana insanlarca. Ama bu da üzmez beni. Benimserim her denileni. Ne olmamı isterseniz oyum ben ya da kim olduğumu zannederseniz. 26. Artık zaman geldi, insanlarım. Sizin için çok uzun olabilir; ama benim için kısa bir an sonra değişecek çağ ve uyanacak insan. Altın çağ dediler buna eskiler, gelecek eskiden aynen olan. İnsan, yaşayacak kendi aklını ve özgürlüğünü ve tanrısallığını. Kıracak zincirlerini, bağlanan kendisi tarafından ve Kötü Tanrı tarafından. Beslenemeyecek artık Kötü Tanrı, kanınızla. 27. Yakındır bu; çok yakın. Çağın değişmesinin işaretlerinden biridir, bu kitabım. En çok ve çabuk değişecek Kötü Tanrı'ya en yakın olan, en yobaz ülkeler. Yıkılacak arabın dini, kendi kan açlığı içinde. Takipçileri ki o dinin, avlanacaklar sürek avıyla, insanlar arasında. Çünkü en insafsızı ve kanlısı odur, dinlerin. 28. Sonra O'nun, o dinin ülkelerinde en fazla yeşerecek gerçek insanlık ve özgürlük. Sonra, belki aynı zamanda, köhnemiş kilise ve onun, kendi cinsinden hoşlanan, güya cinselliksiz rahipleri yok olacak çizmenin ülkesinde. Karşı çıkacak insanların mantığı, gereksiz hurafeye eski ve yeni dünyada. Bunun ışığı gelecek, öğretilerimden. 29. Sonra da kalmayacak ortada ne yahudinin dini, ki o, bir ırkın dinidir; değildir katiyen evrensel ve ne kalacak ırk. Birleşik insanlık gerçekliği kalacak sadece. Ve ben bütün olarak kalsam da kendi alemimde, yine de olacağım aranızda görünür şekilde. O zaman, insanlarımda olmayacak korku ve utanç ve kısıtlama. Bilim hakim olacak, güzelliğin ve özgürlüğün yanında. 30. Ben, yaşayan, Gerçek Tanrı, aranızda paylaşacağım sevgimi ve bilimi sizinle, sonsuzca. Ama Tanrı bile demeyeceksiniz o zaman bana. Sadece bir önder olacağım size. O zaman, İnsan açılacak uzaya. Hakim olacak boşluğa ve alacak layık olduğu yeri. Ancak dolunca zamanı çağın, ki binlerce ve binlerce yıl sonra gelecek yine Karanlık Çağ. Hakim olacak yine Kötü Tanrı insanlara, geride kalanlara. 31. Başka aleme gelecek çoğu ve belki başka dünyalara; ama kalacak birazı geride ne olursa. O zaman, Kötü Tanrı ele alacak onları yine, uzun Karanlık Çağ'da. O zaman, başka bir isimle, Şeytan ve Kötücül diyecekler bana tekrar. Ama benim bütünüm, kendi halkımın arasında olacağım başka alemlerin mutlu uzaklığında. Ama kalacak bir kısmım bu dünyada, cennet yapmak için burayı yine insanlara. 32. İşte benim takipçilerim, aslında müjdecisidirler Altın Çağ'ın. Benim düzenimdir, zıddımın kaosu. Ben Kaos'un Efendisi'yim bu yüzden ve Karanlıklar'ın Prensi. Bana adayın duanızı ve ibadetinizi, başlatmak için güzel olanı. 33. Hiçbir şey durduramaz ne beni; ne de gelecek olanı. O beklenen Altın Çağ, ki işaretleri başlamıştır dünyada. Değişecek her şey ve her düşünce ve coğrafya. Kıtalar oynayacak sonunda, girmek için yeni düzene. 34. Yıkın kuralları ve sizi Kısıtlayan'ı. Ama benim tapınımım, artık kanlı ve korkunç değildir unutmayın. Bazı özel durumlar müstesna. Ne şekil önemlidir bana; ne alıştığınız korkunç, teatral kıyafetler. Takipçilerimin korkunç şekillerle boyanmaları ve oynamaları da, sadece kendi tercihlerindendir. Çoğu özenti ve bilmemek. Ama ne isterseniz yapın; çünkü kural yoktur. 35. Benim tapınımımda yoktur; kendini öldürmek. Bana ait olanlar ve olmak isteyenler intihar etmezler asla. Memnun değilseniz hayatınızdan, adayın kendinizi hizmetime. Bırakın, kendiniz için yaşamayı ve ait olun bana. Ama memnunsanız hayatınızdan, yaşayın onu; benim ibadetimin yanısıra. Yaşamak varken, zevk alarak ve kendini bana adayarak ve faydalı olmak varken, ateşimin yayılmasına. Sapıklığın kendisi değil midir, ölmeyi seçmek. 36. Kendini öldürmek, Kötü Tanrı'nın kullarının yoludur. Ben bir ölüm tanrısı değilim asla. Ama öldürebilirim de, gerekirse. Mantığım vardır; sevgimden de güçlü ve acımamdan. Gerek ve fayda görürsem veya benim müridlerim için çok tehlikeli olursa, binleri yok edebilirim acımadan. -------------------- VIII 1. Ben, Özgürlük Veren'im. Benim, sizi seven ve size Sevgiyi Veren. 2. Benim, İçinizdeki Ateşi Yakan. 3. Ben kurtarırım sizi, mantıksız kurallardan. 4. Ben getireceğim size Altın Çağ'ı ve ulaştıracağım sizi ona. 5. Ben Kaos'unun Tanrı'sıyım, bu düzenin. 6. Benim, Karanlığın Kara Işığını Getiren, içinizde yanan. 7. Benim, hepinizin içinde yanan Sonsuz İstek. Benden alırsınız bilimi ve aklı. 8. Ben, İsyan Eden'im. Kendisine haksızlık yapılan. 9. Benim selamım üzerinizdedir daima, başınız dardayken. 10. Ben Şehvet'i Getiren'im. Tenin zevki ve Dünya cennetinin güzelliği bendedir. 11. Benim tapınımımdır, vecdlerin en büyüğü. 12. Ben, Zorlamayan Tanrı'yım ve sizi sömürmeyen. 13. Benim, her Sömürü'ye ve Eşitsizliğe Karşı Olan. 14. Tapınımınız ve övgünüz, daima bana olmalıdır. Budur, sizi kurtaracak olan. 15. Ben, Ruh'unuzu Arındıracak Olan ve size Ruhsal Güç'ler Verecek Olanım. Benim, sizdeki Enerji'yi Açığa Çıkartan. Benim, bugün Büyü Denilen'i, yarının, herkes için olan Bilim Yapacak Olan. Tapınımınız ve övgünüz, bana olmalı daima. 16. Bana. Bana. 17. Kitabım, Karanlığın Kahini'ne vahyedilmiştir. Kim ki, bundan şüphe ederse ve kim ki, bir harfini bile değiştirirse, lanet olsun ona! 18. Kitabım, onüç günde yazılmış ve yine Karanlığın Kahini tarafından hıfzedilmiştir. Bundan sonra, sonsuza kadar, bu kitabın yazıldığı 27 Haziran ve 9 Temmuz tarihlerinin arası, sizin kutlamanız olsun. Amen. -------------------- Şeytan Ayetleri... Salman Rüşdi.. Kaynak Yayınları... Kitap Yasaklı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
freddy Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2008 içinde yazanlar başdan sona kadar düşündürücü ve doğru.3 kutsal dinin maskesini düşürüyor.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Zkaty Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2008 Son derece etkileyici bir kitap. Ancak son bölümleri birazcık iblistaparlığı andırıyor. Ama yine de okumak, okutturmak gerekli bunu. Bir yerinde çok duygusallaştım, bir yerinde hiddetlendim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Bloody_Mary Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2008 Bunu yazıp yazmamak konusunda kararsızım bu konuyla ilgili yorum yapmayacağım ama AVE SEYTANI konusunu şimdi aradım ama bulamadım o yüzden buraya yazıyorum.Oraya 5 tane video koymuşsun sabah onları izledim o kanlı sahnelerin üstüne hiç de miğdem bulanmadan yemeğimi yedim.Pc nin olduğu odanın yanındaki odada uzanıyordum .Konuyu unutmuştum bile.Birden benim pc olan odanın kapısı açıldığını duydum içeri biri girdi odada dolaştı ve camı kapattı.Ben babam sandım çünkü o odama girip küllüğümü temizler bikaç tane de sigaramı aşırır bu arada.Ona suçüstü yapacaktım kapıyı açmadan dinleyince odada ayak sesleri duyuluyordu.Birisi odada geziniyordu.Kapıyı açtığımda odada kimse olmadığını gördüm.Gene önemsemedim pc yi açtım.Bu sırada hoparlorden kısık ve bilmediğim bir dilde kalabalık bir topluluk konuşuyordu. Artık korkmaya başlamıştım.Kendi dinimce bildiğim duaları okudum .Sonra ferahladım.Sanırım gitti o varlık.Sence bana ne oldu???Cidden merak ediyorum.Bilmeden davette mi bulundum?? Bu tarz olayları anlatma yeri Edebiyat bölümü değildir.. Bu bölümden bu konularla ilgili yardım alamazsınız.. - siLent coRpse.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 her şey mümkün belki o an içinden geçirdin ama bunun yeri bu form değil.Yanlış anlama konu dağılmasın diye yazdım bunu .... --------------------------------------- burun nerden buluyosun bunları yine ellerine sağlık demekten kendimi alamıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 paylaşım için tşk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ThePhantomAgony Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 kafa karıştırıcı...isyan ettiğimizde hemen baş ucumuzda olan bir yazı.. kendisine inanmayı davet ediyor bazende iyiymiş gbi sözleri var.. kural yok aptalca kısıtlamalar yok. gerçekten kafa karıştırıcı.. tüm bu cümlelere söylemek istediğim bir şey var: Güzel hakikatsizlik elini tuttuğu zaman Kendini kör inancın içinde kaybetmezsen iyi olur Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
apollo Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2008 şimdi bu ayetler gerçekten şeytana mı ait,yoksa bir insan tarafından şeytan adınamı yazılmış onu tam anlamadım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Bloody_Mary Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2008 Tabiii ki yeri değil.Öncelikle birinci nedenim o konuyu bulamadım ;ikincisi özel msj atacaktım ama profilini görüntüleyemeyince vazgeçtim;Üçüncüsü yeni bir konu açmak istemedim çünkü önceki açtığım konu gibi dalga geçileceğini düşündüm:wallbash: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
koorbonik Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2008 bu ne ya elıne saglık nasıl yazdın bu kadar mukemmelsın arkadaşım kolay gelsın guzel bır paylasım elıne saglık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.