semuel Oluşturma zamanı: Mart 30, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 30, 2008 Ece AYHAN Asıl adı Ece Ayhan Çağlar’dır. 1931 yılında Datça (Muğla)'da doğdu. Ailesinin asıl memleketi ise Çanakkale'nin Eceabat ilçesine bağlı Yalova Köyü’dür. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da gördü. 1959 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1962-1966 yılları arasında Gürün, Alaca ve Çardak ilçelerinde kaymakamlık yaptı. Sonra İstanbul’da çeşitli yayınevlerinde redaktörlük ve editörlükle uğraştı, bir süre Türk Sinematek Derneği’nde çalıştı. Üç yıl süre ile İsviçre’de tedavi gördü. Dönünce bir süre İstanbul’da ve Bodrum-Gümüşlük’te yaşamını sürdürdü. Çanakkale’ye yerleşti. 12 Temmuz 2002'de İzmir'de hayata veda etti. Kapalı ama gizli olmayan, kuraldışı ama gelenekseli soğurmuş, toplumsal tarihi ve insanı inanılmaz bir eleştiri cenderesine sokan, dilin uçlarında dolaşan, ortalamaya ve sıradanlığa teslim olmamayı ilke edinen ve aykırı biçem taşıyan şiirleri, Ece Ayhan’ı İkinci Yeni akımı içinde en çok sözü edilen şairlerinden biri yapmıştır BİR FOTOĞRAFIN ARABI İlenç. İşte beni bu selenli harfiyle hiç bırakmıcek olan ilenç, gittiğim her yere götürdüğüm, gittiğim görünmeyen köpeğim İlenç. -Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim? O Keşiş'in kanını taşıdığım söyleniyor ve dulmaz bir çalkantıyla oradan oraya koşuyorum yalınayak ve küçücük çenemde büyük bir ben, kapalı güzelliğimle tannıyorum hala. Lekesi gibi U. Çiçek. Çiçek satıcılığıyla başlamışım serüvenlerime. İplere dizili çiçekler ve çocuklar, gül kurusu. Ama nasıl da büyülüymüşüm o zamanlar, bir pericik yüzünden bakılamazmış. Boş arsaları vardır yaz gecelerinde hafifsi malta hummalarının. Kış gecelerinde de sonsuz beberuhili sanrıların haberleri. Sonra taştan geçit. Elli yaşlarında bir cadının çekmecesinde yaşıyorum, çivilenmiş. -Gerçekten, yaşıyor muyum acaba? Mevsimin ne olduğu bilinmiyor ve ben pek üşüyorum. Gibi U. .. Çiçek satıcılarının o sürgününde Kudüs'e gitmiş, Çalar Saat'e yerleşmiştim.. Bunları anmak, anmak bile istemiyorum ki.. Bitivermişti hemencecik, biriktirdiğim paralar çiçek karşılığı.. Bunca uzar İzmir'ler rehnedildim ben burada. Bu bir fotoğrafın arabı olsun benden, eline geçecek mi bir gün? İbranca öğrenimi yaparken bir boliçede görünmeyen köpeğimle çektirdiğim. Issız ve korkunç. Yapraklarını dökmüş ulu bir ağacın altında bir kanepeye incelikli ilişmiş olarak. -Yazıklandığımdan değil. Geçmicek diyedir kaygılanıyorum. A. MISRAYIM Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir yeniyetme. Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır. Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak. Bir yelek giymiştir dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simrug kuşu, eskiden ötermiş. Bir tehlikeye yaslanmıştır; uçurtma uçurur, yüzlüğü düşmüş. Yakalanır ming izleyicilere, bileği incecik. Bir kılıçla keserler kirpiklerini uzun. Kırarlar eklemlerini, pantolonunu sıyırıp gümüş bir şamdana oturturlar, ziftle boğarlar teknede, damgalarlar. Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme. Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar; unutbeni mavisinden bir yelkenliye binmiştir. Hamsin yelleri eser Mısrâyim'den, kırk gün. Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever. MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu: -Maveraünnehir nereye dökülür? En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı: -Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir. Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır: Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır: Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri: Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek. -------------------- YORT SAVUL Arif Çağlar için 1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını! En geniş zamanlı bir şiir yazacağız 2. Harbi karşılık verecek ama herkes Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya: 3. Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar? 4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden? 5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz? 6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk 7. Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali! Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız 8. Kurşunkalemle de olabilir Yort Savul! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2008 Yalınayak Şiirdir 1. Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim Emrazı Zühreviye Hastanesi'ne kapatıldı anamız Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandır Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran'da Acı Bacı'nın acı bilmez uçurtma çocuklarına Yıl sonu müsamerelerine kimler çıkarılmaz? 2. Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim Babamız dövüldü güllabici odunlarla tımarhanede Acaba halk nedir diye düşünür arada işittiği Dudullu'dan tâ Salacak'a koşarak alkışlayalım Fazla babalarıyla dondurma yiyen çocukları Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir? Ece Ayhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2008 BAKIŞSIZ BİR KEDİ KARA Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklarbir dilde bilmediğim. Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi! girmiş körfeze. MOR KÜLHANİ 1.Şiirimiz karadır abiler Kendi kendine çalan bir davul zurna Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan Taşınır mal helalarında kara kamunun Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler 2.Şiirimiz her işi yapar abiler Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir Dirim kısa ölüm uzundur ********te herhal abiler 3.Şiirimiz gül kurutur abiler Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler 4.Şiirimiz erkek emzirir abiler İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler 5.Şiirimiz mor külhanidir abiler Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir. Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler 6.Şiirimiz kentten içeridir abiler Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Ocak 10, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 10, 2009 Çapalı Karşı Kollarında eski balık dövmeleri teodor kasap perhiz ahali içmez ay türkçe rakı çıkmıştır kapalı ve geniş muhlis sabahattin'den ayşe opereti ne güzel bir hiç Üç yıllar var ki minyatürlere mahkûm teodor'un o eski balık dövmeleri ay osmanlılaşmış abi tüfekçi olmuş ve korkunç taş gülmekler muhlis'te gibi merdivenli bir sokaklar uzatmış çiçek bahçelerine kaçabilsin ayşe atlı tramvaylarla ne güzel bir hiç İşte o biçim gecelerde kucaklamış getirir enflasyon arkadaşlarını kova abdülhamit akşam gazeteleri dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç. Ece Ayhan Açık Atlas Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vakti Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır? En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne İntihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar Yalnız Orta Doğu'da el altında satılan bir atlas Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş İkinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş Açık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların Bir cenaze töreninde daha ölümü karşılamaya götürüleceğiz Efendiler! Eşekler susabilirler Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi? Ece Ayhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2009 FAYTON Erol Gülercan'a O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey incecik melankolisiymiş yalnızlığının intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam caddelerinden ölümler aşkı pera'nın Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekânda Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın. YORT SAVUL Arif Çağlar için 1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını! En geniş zamanlı bir şiir yazacağız 2. Harbi karşılık verecek ama herkes Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya: 3. Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar? 4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden? 5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz? 6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk 7. Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali! Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız 8. Kurşunkalemle de olabilir Yort Savul! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.