the_thing Oluşturma zamanı: Mart 31, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 31, 2008 http://www.dosthane.de/oktayrifat.jpg 10 Haziran 1914 tarihinde Trabzon'da doğdu,18 Nisan 1988 tarihinde İstanbul'da öldü. Ankara Erkek Lisesi'ni, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi (1937). Devlet sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Paris'e gönderildi. II. Dünya Savaşı nedeniyle, orada yaptığı doktora çalışmasını tamamlayamadan 1940 yılında Türkiye'ye döndü. Bir süre Maliye Bakanlığı'nda, daha sonra Matbuat Umum Müdürlüğü (Basın Yayın Genel Müdürlüğü)'nde çalıştı. Serbest avukatlık yaptı. 1955 yılında İstanbul'a yerleşerek avukatlığını sürdürdü. Sonra Devlet Demir Yolları'na girdi ve emekli olana dek bu kurumda çalıştı. Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Türk şiirine damgası vuran Garip akımının öncülerinden. Garip dönemi şiirlerinde kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarına lirik ögeyi devre dışı bırakacak bir biçimde yaklaşmıştı. Perçemli Sokak adlı kitabıyla Türk şiirinde İkinci Yeni denilen anlayışa, anlamla anlamsız arasında gel-gitlerin anlamsıza yakınlaştığı imgeci bir şiire yöneldi. Türkçe'nin ses zenginliğini, geniş bir sözcük dağarcığıyla ustalıkla kullanan, insan-doğa-söylen ekseninde yer yer gerçeküstücü görüntüleri de katıştırarak, kimi zaman klasik şiir geleneğine göndermeler yaparak unutulmaz şiirler yazdı. Kaynak: http://www.siir.gen.tr KADEH Burası dalyan kahvesi Ortalık süt mavisi Apostol bu ne biçim meyhane Tabağımda bir bulut Kadehimde gökyüzü AŞIK MERDİVENİ Dişli rüzgarlara karşı büyüttüm Düşman gecenin içinde seni Bir damlacık aydınlığım Kalemime kağıdıma şavkı vuran Avucumda koruduğum bugüne ____________________ ıslak yol ve kırık dal bir güz adamın içinde bakınır bizden öte bir göz adamın içinde şıra şaraba dönmüş bir giz adamın içinde oktay rifat (bir cigara içimi) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Nisan 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 12, 2008 AĞZIMIN TADI Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem, Boğazımda düğümleniyorsa lokma, Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli, Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa, Denize bile iştahsız bakıyorsam, Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen, Bu darağacı suratlı toplum! BİR AŞKA VURAN GÜNEŞ Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar; Buruk tatlar vardır, ağızda sürüp giden; Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor. Yanıyor bin kollu şamdanı, tutuşuyor Ufkunuzda camları göksel konağının Ve bir yaz akşamı buhurdan gibi tüten Hanımellerinin morumsu buğusunda Bekliyor bahçenize dönük balkonunda Sarmaşık gülleri kokladıkça kırmızı Hüzünler, japonfenerleri arasında. Öyle günler var, öyle anlar, hiç bitmeyen! Nasıl bir ışık emmişler ki sevginizden Ansızın başka bir yüzle güzel, kopmuşlar Büyük Irmak'tan, ayrı düşmüşler desteden Yağmışlar ilkyaz yağmurlarınca ve özlem Açmış yaban çiçeklerini tarlanızda. Ölümsüz günler onlar, bir hiçle beslenen; Zaman dışı güvercinler, uçma bilmeyen; Uzay ötesi ovalar, ayak değmemiş; Başka bir mevsim, başka bir dal, başka yemiş. Esrir kim bassa o toprağa ve kim tatsa O yemişten. Balla dolar testi, açılır Açılmayan kilit, çiçeğe durur badem Dolanır bilgelikle mutluluk yüreğe. Ak bir bulut bekler üstünüzde havada Kuşlar iner, devinme birden bitiverir Çıt çıkmaz evrenden. İşte ortadasınız Havuz, ağaç, deniz, ne varsa size göre. İşte aydınlık size göre. Kısarsınız Güneşi, gökyüzünü yakarsınız. Neden Sonra, uzaklarda çektirilmiş bir resim Gibi kalır aklınızda, gölgeniz, duru Küçük bir bahçede susar gibi yaparak Karşılıklı gizemlere daldığınız gün. KARIMA Sofalar seninle serin Odalar seninle ferah Günüm sevinçle uzun Yatağında kalktığım sabah Elmanın yarısı sen yarısı ben Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter Yalnızlık gittiğin yoldan gelir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 13, 2008 BİR ŞEHRİ BIRAKMAK I Senin için aldığım menekşeleri Çalgıcılara dağıttım Son gece Son defa başlıyan sabah Yatağımı yine sen düzelt Küçük balıkçı çocuğu Sen denizden Yaramaz ve çapkın balıkları tutabilirsin Çok uzaklara gittiğimi Sana söylemek isterdim Güzel satıcı kızı II Ağaca söyle Gölgesini getirsin bana yolluk Sokağı ve denizi isterim pencereden Senden çörekler isterim Ay biçiminde III Ellerin yetişir vedalaşmaya Niçin ağlıyorsun AĞIT Önce üstün başın eskidi Etlerin gözün kaşın eskidi Ne varsa taze bildiğin Eskidi oğlum eskidi Elden ayaktan oldun kardeşim Kalem parmaktan tırnaktan Bir canın vardı cıvıl cıvıl Candan oldun kardeşim Satırlara kaldı kitaplar içinde Hani saç kirpik deri Öf ne kötü dünyaymış Bir Orhan Veli varmış Gel gel kardeşim Orhan Benim ellerimi al, gözlerimi kullan. YAĞMUR BAŞLANGICI Siz bir başlangıç bile değilken yokken denemez çünkü vardınız geyikler inerdi gözlerinize ağaçlarınız fındık ve sincap bu yüzden omuzlarınız memeleriniz bir kitap gibi okunaklı oluklara düşen sessiz damlalardı bin kez yondum sizi bin kez doğurdum bir keten buruşukluğu her seferinde yağacak diye düşünürdüm havalara bakarak bir serinlik bir kıpırtı otta ve ağaçta akşamın kanından gecemize yaklaşan bir gemi gibi önce küçük sonra yakın iri damlaları o seyrek yağmurun tüterdi ot çakıl kum siz bir başlangıç bile değilken sizi yazdım kotardım bir başucu kitabı olmanızı istedim tek tek iri o yabanıl kelimeler onlar işte renkli zarlarının içinde olukların çinkosunda yuvarlanan siz daha bir başlangıç bile değilken yağmur başlamıştı ama ne ben ne bahçe ne yaz hiçbirimiz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.