Cadılık , Büyücülük ve Okültizmle İlgili Filmler

Rosemary's Baby(1968)

Yönetmen: Roman Polanski

Bu filmi bir çoğunuz izlemişsinizdir diye tahmin ediyorum. Kült film statüsündeki filmlerdendir. Biri aktör diğeri ise ev hanımı olan çift bir apartman dairesine taşınırlar fakat komşularında bir takım gariplikler sezerler. Komşuları güdümünde Şeytan'ın çocuğuna gebe bırakılan ev hanımı hem kocasının satanist işbirlikçi komşularıyla hem de doğruluk ve bebeği arasında zorlu bir mücadele vermeye çalışır.

Çekildiği zamanda pek hoş karşılanmayan bir film "Rosemary's Baby". Roman Polanski'nin hamile karısının Charles Manson müritleri tarafından katledilmesi de buna kanıt oluşturur nitelikte. Sizlere tavsiyem ne yapıp edip bu filmi izlemeniz.

The Covenant(2006)

Yönetmen:Renny Harlin

4 arkadaş büyük büyük dedelerinden kalma bir güce sahiptirler. Dedeleri ise amerikaya gelen bir kaç koloniden tanışmışlardır ve büyü bilgilerini birleştirip kendi book of shadows(BOS)'unu oluştururlar.ve yemin ederler ne için ettiklerini hatırlamıyorum muhtemelen kitabın yerinin söylenmemesi veya başkalarıyla paylaşılmaması için(aile dışından olanlarla ve aile içinde 17-18 yaşından küçüklerle). Filmimizin geçtiği zamanda ise 4-5 arkadaşın lideri pozisyonunda olan Kerem Cem'e benzeyen genç 18 yaşına basmak üzeredir bu da demek oluyor ki kitabı okuma sırası gelmiştir ve her 18 yaşına gelen büyücü gibi gücü 8e 10a katlanacaktır. Fakat işler yolunda gitmez varlığından bihaber oldukları 5.koloninin torunu babasının güçlerini de kendi gücüne katarak büyük bir savaş için yaklaşmaktadır ve Kerem Cem savaşmak zorunda kalır.

Bu film ilk başlarda baya ciddi gelmişti bana güzeldi yani büyüye-büyücülüğe meraklı kişilere ufak da olsa Amerika'ya yollanan ilk kolonilerin bazılarının oradaki yerlilerden öğrendikleri hakkında ipuçları veriyor.BOS ve daha bir çok büyücülük terimini eşyasını vb. paylaşıyor eski evler vb. Fakat gelin görünki(bkz. afişin alt tarafındaki dövüş) filmin sonundaki düelloda olay yine hollywood büyücüler klişesine dönüyor ellerden elektrikimsi şeyler fırlatmak falan filan. İzlerseniz bir şey kaybetmezsiniz.

http://i12.photobucket.com/albums/a219/alamanemo/ninthgate.jpg

The Ninth Gate(1999)

Yönetmen:Roman Polanski

Bu filmimizde eski kitapları ucuzdan alıp(100bin-200bin dolar gibi fiyatlardan) "pahalıya" satarak geçimini sağlayan bahtsız bedevi rolündeki Johnny Depp'i(bkz.karayip korsanları) izliyoruz. Kendisi kitapları alıp satarken bir üniversite gibi bir yerde eğitim görevlisi tarzı abuk biri olan Balkan ona bir kitaptan söz eder ve kapı şifresi 666 olan gizli kitap saklama odasına götürür Johnny'yi tabi Johnny şaşırmıştır şeytana büyüye inanmayan biri olarak önünde şeytan tarafından yazılmış bir kitap görmek onun için hiç de kolay olmasa gerek. Balkan'ın johnny'den isteği ise dünyanın belli bölgelerinde olan şeytanlı kitabın(3-4 tane var bitanesi balkan'da) hangisinin orjinal olduğunu bulması ve kendisine bildirmesi . E johnny de para için babasını satan bir insan olarak kabul eder ama içten içe de "acaba kitap ne işe yarıyor" der ve adama sorar adam da derki "şeytanı çağırmak için kullanılıyo". Neyse johnny gider inceler bütün kitapları ve acaip şeyler farkeder öyle böyle değil. Fakat bir takım insanların da bu şeyleri öğrenmesiyle başı dertten kurtulmaz.

Film böyle bir şey işte izlemenizi tavsiye ederim kaçırmayın:)

Häxan(1922)

Yönetmen:Benjamin Christensen

Bu filmi kadıköy çarşısında görüp merak edip almıştım. Gel gör ki türkçe altyazısı yokmuş e ingilizce altyazıyı da okumaya üşendim haliyle sıkıldım ve film hakkında pek bir şey bilmiyorum.Bildiğim bir şeyler var onları anlatayım film belgesel tadınca cadılıkla ilgili bilgiler veriyor. Toplum(sizin ve bizim gibilerden söz ediyorum büyüye ılımlı yaklaşan ve onu merak edenler) tarafından oldukça beğenilmiştir kendisi ve imdb notu 7.8/10dur. Tavsiyem bulun izleyin ben bir eşeklik ettim siz etmeyin:)

La Terza Madre(The Mother of Tears)(2007)

Yönetmen: Dario Argento

Bu filmde bir rahip eski bir mezarlıkta bir adet tabut bulur tabutun ilişiğinde ise sandıkımsı bir şey vardır tabutun her yeri sembollerle doludur(şov başlasın:P).Olayın vehametine uyanan rahip hemen romadaki arkeolog tanıdığına yollar tabutu incelemesi ve üzerindeki yazıları çözmesi için. Tabutun ilişiğindeki kutunun açma yerlerini ise mumlar ki kazara açılmasın(bir şeylerden şüphelenmiş olsa gerek father). Arkeolog'un asistanımsı bayan arkadaşlarına teslim edilen kutu ve meraklı kadın ekolünün birleşmesiyle ortaya vahim bir kıyamet süreci başlar.arkeologu beklemeden kutuyu açan bayan1 garip şeyler(muhtemelen kara büyücüler) tarafından vahşice katledilir(cidden vahşice film +18 bu arada) o sırada şans eseri tuvalette olan meraklı bayan2 ise gelince gördüğü manzara karşısında şok olup kara büyücülerden kaçmaya başlar. Kutunun açılmasıyla tüm romaya büyük bir kötülük yayılmıştır kendi bebeğini köprüden atan anneler rahiplerin kafasını satırla parçalayan büyülenmiş insanlar...Bu kötülüğü silip süpürmek ise bizim meraklı bayan2'mize düşmüştür(bkz. Asia Argento)(bkz. Yönetmenin kızı) (bkz. Afet) çünkü bayan2'miz hayatını kara büyücüyle şavaşırken kaybeden bir ak büyücüdür...

İşte bu film de böyle birşey izlerseniz bir şey kaybetmezsiniz büyüye cadılığa meraklıysanız izleyin bu arada duyduklarıma göre bu film 3lemeymiş bu da 3lemenin son halkasıymış...

Şu anda aklımda olanlar bunlar(başka izlemedim büyücülükle ilgili film desem daha doğru olur neyse:D) sizler de aklınızdakileri benim incelediğim gibi inceleyip (isim, yıl, afiş, yönetmen, içerik, yorum) konuya mesaj atarsanız herkesin tiril tiril aradığı o filmleri tek bir konu altında toplamış olup topluma faydalı bir iş yapmış oluruz:)

veya

Siz yine inceleyip pm yoluyla bana atın ben ilk mesaja eklerim yanına da yollayanın nikini yazarım hem de tek bir mesaj altında olmuş olur görüntü kirliliği olmaz:)

The Crucible

Efendim tek kelimeyle muhteşem bir filmdir bu. Yüzyıllar önce Salem'de gerçekleşen cadı mahkemelerini konu alır ve Daniel Day-Lewis oyunculuk konusunda döktürmüştür. Bunun yanı sıra filmin en çarpıcı sahnesi: "I said the god is dead!" dir kanımca. Mutlaka ama mutlaka izleyin.

http://www.gnoxis.com/forum/filmler/24538-cadi-kazani-the-crucible.html

http://www.vulcannonibird.de/noni/films/crucible/court.jpg

senin mesajından yola çıkarak izlemeye karar verdim filmi indirdim en başları güzeldi hoştu izliyodum ama sonra ne bileyim ilgimi mi çekmedi canım mı sıkıldı noldu filmi ileri sara sara bitirdim açıkçası pek bir şey anlamadım. neyse tanıtalım filmi yine de

5ive Girls

http://i12.photobucket.com/albums/a219/alamanemo/five_girls.jpg

Efenim filmde özel güçleri olan bir kızımıza ailesi daha fazla tahammül edemiyor ve onu ahı gitmiş vahı kalmış bir katolik okuluna yollamaya karar veriyorlar. Kız okula gittiğinde diğer 4 öğrencinin de özel güçleri olduğunu fark ediyor bu arada okulda da ilginç parapsikolojik olaylar dönmeye başlıyor. Filmin sonu ise oldukça absürd bitiyor.

Onun dışında büyüyle ilgili az buçuk bir şey öğrenmek isteyenlerin ve bunu öğrenirken 8-10 bacak görmek isteyenlerin izlemesi gereken bir film.

----------------------------------------

Sırada başka 2 filmimiz var bunlardan teki gerçekten sağlam. "The Craft"tan söz ediyorum.

Daha önce forumda konusu açılmış. Tıklayın

Bunun dışında bu konu daha çok "derleme niteliği taşıdığından yine de söz edelim biz filmden biraz.

The Craft

http://i12.photobucket.com/albums/a219/alamanemo/craft.jpg

Bu filmimizde yine şu sıralar "The Mentalist" adlı dizide oynayan bayanımız yeni bir okula yazılır ve kendisinin özel güçleri vardır. Yazıldığı okulda ise 3 tane wicca vardır ve çemberleri için 4.cü bir cadı aramaktadırlar. Ve o 4. cadı ayaklarına gelmiştir beraber birçok büyü yaparlar fakat para, şöhret, vb gözlerini kör edince(mecazi anlamda) işler çığrından çıkar...Filmi kesinlikle izleyiniz büyü nedir ne değildir güzel anlatıyo tabi yine abartılı sahneler var ama hoş karşılayın.

Bu arada Fairuza Balk'a aşık olduğumu belirtmeden bu filmi geçmek istemiyorum

Practical Magic

http://i12.photobucket.com/albums/a219/alamanemo/practical_magic_ver1.jpg

Efenim oyunculardan da anladığınız gibi romantik komedi tadında bir film. Nicole Kidman ile Sandra Bullock kardeşlerdir, Aile dişilerinde bir lanet vardır aşık oldukları, beraber mesud oldukları erkekler ölmektedir. Bu nedenle ailede erkek birey bulunmamaktadır. İki başrol oyuncusu bunun acısını çeker falan... Ve film "izlediğim kadarıyla"(yarısında kapadım sevmiyorum romantik komedi tarzı filmleri) büyüye dair az buz bir şeyler var fakat hep dediğim gibi ticari bir film olduğu için oldukça yüzeysel tutulmuş. Yine de Nicole Kidman'ı kızıl saçlı görmek adına izlenebilecek bir film.

not: serenadaschizophrana konuyu daha önce görmemiştim kusura bakma. gördüklerimin linklerini ekliyorum yine başlığa. Ama açıklamalarını da yapıyorum, konunun amacı daha çok "büyüyle ilgili film lazım bişeyler öğrenmek istiyorum" diyenler forumda kaybolmasın derli toplu bulsunlar olduğu için...

tekrar not: mesajların editlenememesi çok kötü olmuş.

Hapishanede aynı hücreyi paylaşan dört mahkûmdan Carrare, bir gün hücrenin duvarına gizlenmiş bir günlük bulur. Yüz yıl önce aynı hücrede kalmış olan Charles Danvers'e ait olan bu günlükte, çeşitli büyülerden bahsedilmektedir. Dört mahkûm, bu büyüleri hapisten çıkabilmek için kullanmaya karar verir.

http://www.monstersandcritics.com/artman/uploads/malefique-1ab.jpg

http://www.dreadcentral.com/img/reviews/maldvd1b.jpg

http://londonist.com/attachments/sizemore/malefique.jpg

Yapım : 2010, ABD

Tür : Dram, Fantastik, Gerilim, Macera

Yönetmen : Dominic Sena

Senaryo : Bragi F. Schut

Oyuncular : Nicolas Cage, Ron Perlman, Stephen Campbell Moore, Robert Sheehan, Claire Foy, Ulrich Thomsen, Stephen Graham, Christopher Lee

Yapımcı : Charles Roven, Alan Glazer, Alex Gartner, Ryan Kavanaugh

Görüntü Yönetmeni : Amir M. Mokri

Müzik :

Dağıtım : Pinema

Süre :

Gösterim Tarihi : 26 Mart 2010

‘Season of the Witch’; 14. yüzyılda Kara Veba’nın yayıldığı dönemlerde, cadı olduğundan şüphelenilen bir kızın taşınmasına yardım eden şövalye Behman (Nicholas Cage)’ın macerasını anlatacak.

http://moviecarpet.com/wp-content/uploads/2009/11/Season-of-the-Witch.jpg

http://img199.imageshack.us/img199/9039/98979844.jpg

http://img34.imageshack.us/img34/8769/79710051.jpg

Tamara hayatını cehenneme çevirenleri orakla biçerken, mütevaffa annesinin kitabından öğrendiği etkileyici büyüler de birer terör aletine dönüşmüştür. Bu korkunç büyülerin ilk kurbanı, zavallı kitaplara düşkün Roger’dır. Tamara için intikam yeterli gelmeyecektir, her ne şekilde olursa olsun, Bill Natoly’nin aşkına da sahip olmalıdır. Bu da Bill’in genç hamile karısı Alison’ı Tamara’nın korkunç zombi-cadı kuvvetlerinde ateşe atmak demektir. Bill, Chloe ve Jesse, korkunç ve kanlı zirveye ulaşmadan Tamara’yı durdurmak için bir takım oluşturmak zorundadırlar. Ama ne yazık ki, küçümsenmiş bir hemcinsinki gibi korkunç bir kızgınlık yoktur.

http://www.moviesonline.ca/movie-gallery/albums/Tamara//Tamara-18.jpg

http://www.best-horror-movies.com/image-files/tamara-with-ax.jpg

http://moviemedias.com/wp-content/uploads/2009/07/beneath-still-waters.jpg

Yönetmen:Brian Yuzna

Senaryo:Ángel Sala, Mike Hostench, Matthew Costello (roman)

Oyuncular:Charlotte Salt, Michael McKell, Patrick Gordon, Raquel Meroño

Yapım Yılı: 2005

Ülke: İspanya, İngiltere

Konu: Dagon’da prodüktörlük koltuğunda oturan Brian Yuzna, bu filmde Dagon’a benzer bir konu üzerinde, bu kez yönetmen olarak ilerliyor. Yine İspanya, yine sualtı, yine okkültizm. 1965′de İspanya’nın kuzeyindeki Desberia’da yapılan baraj nedeniyle yakınlardaki Marinebad kasabası sular altında kalmak üzeredir. İki küçük çocuk, Teo ve Luis, kasaba sular altında kalmadan önce güvenlik engellerini gizlice aşarak terk edilmiş hayalet kasabayı keşfe çıkarlar. Burada kasaba meydanındaki kilisenin bodrumundan gelen insan çığlıkları duyan çocuklar, bodruma indiklerinde zincirlenmiş insanlarla karşılaşırlar. Bunların bilerek buraya zincirlenmiş tehlikeli bir kültün üyeleri olduğunu bilmeyen çocuklardan Teo, adamların liderlerini serbest bırakır ve Mordecai Salas isimli bu zat tarafından ağzı cart diye yırtılarak öldürülür. Luis ise süratla olay yerinden uzaklaşarak paçayı kurtarır. Bu olayın üzerinden 40 yıl geçmiş, bölge halkı Desberia barajının yapımının kırkıncı yılını kutlamaya hazırlanmaktadır. Önce gölde yüzen gençlerin kaybolmaları ile başlayan, akabinde de tuhaf ve birbirinden nemli olaylarla devam eden bir dizi korkunç vaka meydana gelmeye başlar. Gölün dibindeki Marinebad kasabasında 40 yıldır bekleyen lanet uyanmak üzeredir. Fena olmayan, izleyene güzel bir atmosfer vaat eden açılışla başlayan film daha sonra giderek sıkıcı bir hal alıyor. Mordecai Salas figürü Phantasm’ın ünlü kötü adamı Tall Man’e yakın duruyor. Nasıl ki Lucio Fulci için insan gözleri bir fetiş kaynağı ise, Brian Yuzna’nın da en büyük korkusunun caart diye ayrılan ağızlar olduğunu bu filmle iyice belgeliyoruz.

http://goon-magazine.de/wp-content/uploads/2007/03/still_waters_web02.jpg

http://www.dreadcentral.com/img/reviews/stillwaters1b.jpg

Yönetmen:Joe D’Amato

Senaryo:Ottavio Fabbri, Giacomo Guerrini (öykü)

Oyuncular:Kieran Canter, Franca Stoppi, Cinzia Monreale

Yapım Yılı: 1979

Ülke: İtalya

Konu: Anne ve babası o küçükken bir trafik kazasında ölmüş olan Frank Wyler, büyük serveti ile ve orta yaşının üzerindeki hizmetçisi Iris ile birlikte bir başına yaşamaktadır. Hayatında tek sevdiği kişi olan sevgilisi Anna, hastanede ölür (Aslında Anna’nın ölümüne sebep olan, Frank’le aralarında sapık bir ilişki olan Iris’in voodoo büyüleridir). Anna’ya o ölürken, “ölümün bile kendilerini ayıramayacağı” sözünü veren Frank, Anna’nın cesedini mezarını açarak kaçırır. Cesedi iç organlarını boşaltarak dolduran Frank, onu bir kukla gibi baş köşeye oturtur. Büyüleri sonucunda isteğine kavuşmuş olan ve Frank ile arasında kimse kalmamış olan Iris ise bu duruma hoşgörüyle yaklaşmaktadır. Frank’le evlenme hayalleri kuran Iris, Frank’in bazı genç kadınları manyakça bir biçimde öldürdüğü durumlarda da ona cesetleri parçalaması ve yok etmesi noktasında büyük destek verecektir.

http://www.b-movies.gr/UserFiles/Image/ready%20pics%202/Beyond%20the%20Darkness/btd6.jpg

http://www.b-movies.gr/UserFiles/Image/ready%20pics%202/Beyond%20the%20Darkness/btd8.jpg

Cindirella

Hastalıklı ve dramatik bir film. Anne var, kız var. Güzelleşmek için bıçak altına yatmaya hazır kızlar, kadınlar vb. Şu güzelleşme tutkusu zaten başlı başına hastalıklı bir durum. Filmde ne olduğu, korku unsurunun, estetik ameliyat olan kadınlara musallat olan korkunç bir hayalet mi, katil bir cerrah anne mi, şok edici toplumsal bir çılgınlık anlatısı mı olduğu belli değil. Bence hepsinden biraz olmakla birlikte daha çok cadılık ve büyücülükle ilgili. Adından da anlaşılacağı üzere birlikte yaşayan plastik

cerrah anne ve öğrenci kızının evlerinde kızın varlığından haberdar olmadığı biri daha var: cinderella. Anlatım açısından oldukça başarılı, üstteki filmin aksine uzakdoğu korku sinemasının karışık kurgu tekniğini barındırıyor. Hastalıklı anne kız ilişkisi, melodramatik yapısı ve güzelleşme çılgınlığı üzerine güzel, ürpertici bir film. Filmin oldukça amatör olduğu yanları olmasa çok daha iyi olabilir. Özellikle hayalet imgeleri iyi değil ve çok işlevsel kullanılamıyor. Ayrıca bu güzelleşme deliliği denen şey de tam olarak anlatılamıyor ve örneklemeler oldukça basit ve yüzeysel kalıyor.

Alıntı: Gökhan Toka

http://www.dreadcentral.com/img/reviews/cinderellapic1big.jpg

Yönetmen:James Wan

Senaryo:Leigh Whannell, James Wan

Oyuncular:Ryan Kwanten, Donnie Wahlberg, Michael Fairman, Amber Valletta

Yapım Yılı: 2007

Ülke: ABD

Testere’nin yaratıcıları yepyeni bir gerilimle ekranlarımıza konuk oluyor. Mary Shaw’ın faili meçhul bir cinayete kurban gitmesinin ardından Ravens Fair’in bu küçük kasabası korkunç, bilinmeyen bir takım ölümlerle sarsılmaya başlar. Derken Mary Shaw’ın korkunç efsanesinin ardındaki gerçekleri ve neden onu gördüğünde asla çığlık atmaman gerektiğini çözmek üzere vahşice katledilen bir kadının kocası kasabaya gelir.

http://www.austinchronicle.com/binary/f883/DeadSilence.jpg

http://www.afilmcritic.com/images/dead_silence.jpg

Yönetmen:Sam Raimi

Senaryo:Sam Raimi

Oyuncular:Bruce Campbell, Ellen Sandweiss, Richard DeManincor, Betsy Baker, Theresa Tilly

Yapım Yılı: 1981

Ülke: ABD

Konu: Beş arkadaş haftasonu tatili için kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ başında, ormanın ortasındaki bir kulubeye giderler. İçlerinden şakacı bir haylazın, kulubenin bodrumunda bulduğu bir ses kaydını çalması ile birlikte, oldukça sıkıcı görünen bu tatil hareket kazanır. Meğer bu çaldıkları, Nekronomikon kitabındaki (Ölüler Kitabı) kötülüğü canlandırma büyüsüdür. Büyünün okunması ile birlikte ormanın derinliklerindeki şeytani bir güç harekete geçer. Hepsi sırayla korkunç biçimde ölecek ve deadite lara dönüşeceklerdir. Ashley’in ise (Bruce Campbell) postu deldirmeye niyeti yoktur.

Yönetmen:Fabrizio Laurenti

Senaryo:Harry Spalding, Daniele Stroppa

Oyuncular:David Hasselhoff, Linda Blair, Catherine Hickland, Annie Ross

Yapım Yılı: 1988

Ülke: ABD, İtalya

Konu: Küçük bir çocukken izlediğim ve üzerimde uzun yıllar boyu hatırlanacak derin etkiler uyandırmış olan bu film, hasta bir zihnin izlerini taşıyan sayısız uygulamalar ile bezeli. Küçük bir grup, cadı ve hayaletlerin domine ettiği bir adadaki terk edilmiş otelde bir gece geçirmek zorunda kalırlar. Anakara çok yakında olmasına rağmen kurtulmayı başaramayacaklardır. Satanik bir cadı kültü tarafından birbir, birbirinden ilginç yöntemlerle öldürülen grubun üyelerinden, Exorcist yıldızı Linda Blair’in oynadığı Jane Brooks karakteri ve Kara Şimşek dizisinin yıldızı David Hasselhoff dikkat çekiyorlar. Tam bir 80′li yıllar korkusu olan film, kötü oyunculuklar, çok kötü efektler ve kötü yönetmenlik ile günümüzde izlendiğinde “bu ne ya” tepkisine neden olsa da, hasta zihin uygulaması ölüm sahneleri yine de halen ilgi çekebiliyor. Özellikle ağzı cadılar tarafından dikilen kadının, diğerlerinin yakmaya çalıştığı şömine bacasında aşağı sarkıtılması ve yardım isteyemediği bu durumda çıtır çıtır kavrulurken diğerlerinin kemiklerinin kötü kokular eşliğinde ısınması, filmin hababam üzerine gittiği “yanıbaşında olup da kurtulamama” psikopatlığının incilerinden, hatırlamaya değer bir sahnedir. Film, David Hasselhoff gibi 80′li yıllara damga vurmuş bir starın neden piyasada olmadığı ile ilgili de, Hasselhoff’un kötü oyunculuğu ekseninde bazı ipuçları vermektedir.

Yönetmen:David Schmoeller

Senaryo:J. Larry Carroll, David Schmoeller

Oyuncular:Chuck Connors, Jocelyn Jones, Jon Van Ness, Robin Sherwood

Yapım Yılı: 1979

Ülke: ABD

Konu: Gelmiş geçmiş en sinir bozucu filmlerden biri olan Tourist Trap ve yönetmeni David Schmoeller’in James Wan için açık bir esin kaynağı olduğunu düşünüyorum. Dört arkadaş, kısa bir süre önce kaybolan arkadaşlarını aramak için arabalarıyla kırda dolanmaktadırlar. Arabaları arıza yapan gençlerin yolları, gece bastırmadan önce Slausen’in Kayıp Vahası diye tabir edilen bir “Manken Müzesi” ne düşer. Müzeyi işleten iyi huylu nazik bir beyefendi olan Bay Slausen ile tanışırlar. Ev olduğu gibi, çok canlı görünen ve müthiş bir mekanik tasarım sayesinde hareket edip türlü numaralar yapabilen mankenlerle doludur. Bay Sausen yapması gereken bazı işleri olduğu için gençlerin izinlerini isteyerek yanlarından ayrılır ama ayrılmadan önce onları buradan ayrılmamaları konusunda uyarır. Ancak kızlar onu dinlemez ve bir telefon bulabilmek için evin içlerine doğru ilerlerler. Ancak bilmedikleri Bay Sausen’in manken imalatına feci biçimde takılmış manyak bir kardeşinin olduğudur. Manken, kukla, gülen manken, gülen kukla, kahkahalarla gülen manken, kahkahalarla gülen kukla… Film çok sinir bozucu ve sonuna gelinceye dek bunun ne menem birşey olduğunu anlayamayacaksınız. Sürreal bir yanı da olan film özünde bir slasher öyküsü olmakla birlikte, büyü veya hayaletli ev tutkunları için de kaçırılmaması gereken önemli bir B yapımı.

http://3.bp.blogspot.com/_2CVcKgolTAU/SXpQVrrkkaI/AAAAAAAAAT4/-gIKECj-uP0/s400/Tourist+Trap-41.jpg