Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

...Avutmaz olur artık

Seni, bildiğin şarkılar;

Boşanır keder zincirlerinden

Sular tersin tersin akar;

Bir hançer gibi çeksen de sevgini

Onu ancak öldürmeye yarar:

Uçarı kuşu sevdanın

Alıp başını gitmiştir;

Ölümdür yaşanan tek başına,

Aşk, iki kişiliktir.

 

 

Ataol BEHRAMOĞLU

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çocuksun Sen

 

1

 

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen

Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu

Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen

Kum taneleri var ya onlardan birindeyim

Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor

Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

 

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

 

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun

Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı

Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman

Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum

Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup

Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için

Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar

Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa

Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun

Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların

Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar

Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit

Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse

Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman

Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık

Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık

Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak

Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin

Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

 

Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun

Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada

Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil

 

2

 

Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm

Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ

Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı

Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar

Dursam ölürüm paramparça olur dünya

 

Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm

 

Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir

Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna

Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için

Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak

(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu

Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)

Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor

Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri

Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda

Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum

Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım

Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte

 

Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan

 

Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer

Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle

Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum

Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken

Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde

Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su

 

Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç

Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı

(Soluğunun elma kokması bundandı belki)

Bir elma kokusuna tutundum düşerken

Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı

Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

 

Çocuksun sen, çocuğumsun

 

Ahmet Tell

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yağmur kaçağı

 

Elimden tut yoksa düşeceğim

yoksa bir bir yıldızlar düşecek

eğer şairsem beni tanırsan

yağmurdan korktuğumu bilirsen

gözlerim aklına gelirse

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni

 

geceleri bir çarpıntı duyarsan

telaş telaş yağmurdan kaçıyorum

sarayburnu'ndan geçiyorum

akşamsa eylülse ıslanmışsam

beni görsen belki anlayamazsın

içlenir gizli gizli ağlarsın

eğer ben yalnızsam yanılmışsam

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni.

 

attila ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Güneş küsmüş şalkımıyor ah sensiz

Zerdali güzeli gözlerinle bak bana

Kedereş oldum yenemiyorum ah sensiz

Baldan tatlı sözlerinle gül bana

Diken sarmış güllerimi deremiyorum

Gülden nazik ellerini uzat bana

Hasret yanar gecelerim ah sensiz

Davran gülüm esen yel ol gel bana

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

artı sonsuz

 

yağmurun yerden göğe yağdığı

bu gece yasak bölgedeyim

büyük çingenelerin çaldığı

kaçak silahların içindeyim

sevişmek kapısının kapandığı

 

bir nabız yoklar ki daima

hızlı bir nabız yoklar elim

öpüştüklerim hırsızlama

çirkin bir ağızda dişlerim

bir bıçak değer dudağıma

 

gök yarıldıkça şimşeklerden

soğuk aynalarda kilitliyim

tırnaklarımdaki elektrikten

su gibi erir iliştiklerim

kıvılcımlar uçar kirpiklerimden

 

doğumdan öncesini yaşıyorum

henüz belli olmadı kimliğim

vücudunu arıyor ruhum

bir yerde atomun çekirdeğiyim

bir yerde artı sonsuzum

 

attila ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sen olmadığın vakit büyük yalnızlığım var

dalgaların kendilerini taştan taşa vurmaları

sonbahar yıldızlarının sessiz sedasız çırpınmaları

ve büyük yalnızlığım var

biliyorsun hani o

rüzgârın gözüne karanlık bir yelken gibi açtığım

içimsıra vahşi bir kadın gibi taşıdığım yalnızlığım

 

sen olmadığın vakit o denizde

şarabım tuzlu bir lezzet kazanıyor

avuçlarımda bir ateş yanıyor

bir çift insan gözü

hırsızı iti uğursuzu

köpek gözü toz ve toprak

bir kadeh quantro bir kadeh rom bir kadeh yağmur

avuçlarımda ve çırılçıplak

sen olmadığın vakit ben de olmuyorum

 

o denizde gördüğüm sen

benim için bir şarkı söyleyecektin

hazırdın gitarını bir çocuk gibi dizlerine yatırdın

kanada'lı üç tayfa tezgâhın içine girdiler

karanlık kıllı kollarıyla şarkının içine girdiler

kavga çıktı birbirinin çenesini kırdılar

o denizde gördüğüm sen

benim için bir şarkı söyleyecektin

ağlayacaktın

görecektim

sıradan bir şarkı söyleyecektin

kanada'lı tayfalar kahrolup öleceklerdi

ben de ölecektim

 

atilla ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

o kızı nerede nasıl görsem

aklımı başımdan alır ağzı

saçları şıra köpüğü desem

kaşları bıçak izi kırmızı

 

yakut pulları mı? bu ne görkem

kanlı gözbebeklerindeki yazı

beni nasıl büyüledi bilmem

kirpikleri örümcek kırmızı

 

kızıl demirden bir ünlem

salınması yangın yalnızı

korkmasam öpmeye eğilsem

dişleri elektrik kırmızı

 

çarpılmışım başım sersem

sevdim jilet yiyen kızı

göğsündeki kumrulara değsem

gagaları zehirli kırmızı

 

gece gündüz tek düşüncem

kasıklarımdaki ince sızı

artık kimseyle sevişemem

anladım sevişmek kırmızı

 

jilet yiyen kız merih'li gecem

birlikte bulacağız belâmızı

sonumuz kuşkusuz cehennem

kırmızı kırmızı kırmızı

 

attila ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,

Bir yalnışı düzeltircesine açmış;

Gelmiş ta ağzımın kenarında

Konuşur durur.

 

Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,

Güverteleri uçtan uca orman;

Aldım çiçeğimi şurama bastım,

Bastım ki yalnızlığımmış.

 

Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

 

cemal süreyya

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Öyle bir giderim ki; kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!

 

Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.

Ama evet ! Yeri gelir susarım.

Canımı çok yakan şeyler olur ama... yinede susarım, tükenirim.

Buna izin de veririm aslında.. Salaklığımdan mı? Hayır!

Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem.

O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır.

Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, Hergün yaptıklarına utansın diye.

Ama bir gün öyle bir giderim ki;

Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!

 

SUNAY AKIN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dört mevsimlik parçalanmış gülümseme

küçük bir çocuğun belleğinde

kabuğunu büyüten yaradır

Bağır sevdanı harlamak için bağır

Tetikte kalakalmış insana

başka ne denilebilir ki

başlarken bir kara romana

 

Çiçeklerin çağrısıyla kanatlanır

göç zamanı dağlara çıkan iklim

Kent varoşu kötü bir duruşa sığınır

Kırık umutlar mitinginde

söze dökülür katlim

 

Şarap ve gül gecesinden önce

çarmıha gerilen bereket tanrıçası

gözyaşıyla doldurur çatlamış toprak tası

Yenilenir bir avuç suya muhtaç

vurgun mevsimi düşen ağaç

Kalbi kırılan sarılır ihanete

İlk sürgün çağırır kıtlığı

avuçlarında sakladığı pas artığı

kirletir ırmağı

 

Ey rüzgara boyun eğmiş madde

Ey merhem olduğu acıdan

daha dürüst zaman

dudaklarımdan öpün önce

sarsın belleğimi sonra

yalnız hayatlar sığınağında

sevişmeden iyileşebilir mi insan

 

Sel yorgunu şehrin haraplığında

ayak izlerini örtebilir rüzgar

Suçları bağışlatabilir

pencere önüne konulan serenat

Nasıl süslenir fakat

belleğine mızrak sokulmuş yalnızlığında

hüznü büyüten bedbin bir hayat

 

Denize ulaşan yürüyüp gidendir

 

Babür Pınar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben hiç böylesini görmemiştim

vurdun kanıma girdin itirazım var

sımsıcak bir merhaba diyecektim

başımı usulca dizine koyacaktım

dört gün dört gece susacaktım

yağmur sönecekti yanacaktı

sameland seferden dönecekti

duvardaki saat duracaktı

kalbim kendiliğinden duracaktı

ben hiç böylesini görmemiştim

vurdun kanıma girdin itirazım var

 

emperyal oteli'nde bu sonbahar

bu camların nokta nokta hüznü

bu bizim berhava olmuşluğumuz

bir nokta bir hat kalmışlığımız

bu rezil bu çarsamba günü

intihar etmiş kötümser yapraklar

öksürüklü aksırıklı bu takvim

ben hiç böylesini görmemiştim

vurdun kanıma girdin itirazım var

 

sesleri liman sislerinde boğulur

gemiler yorgun ve uykuludur

sabahtır saat beş buçuktur

sen kollarımın arasındasın

onlar gibi değilsin sen başkasın

bu senin gözlerin gibisi yoktur

adamın rüyasına rüyasına sokulur

aklının içinde siyah bir vapur

kıvranır insaf nedir bilmez

 

otelin penceresinde duracaktın

şehri karanlıkta görecektin

karanlıkta yağmuru görecektin

saçların ıslanacak ıslanacaktı

kış geceleri gibi uzun uzun

tek damla gözyaşı dökmeksizin

maria dolores ağlayacaktı

istanbul'u yağmur tutacaktı

bütün bir gün iş arayacaktım

sana bir türkü getirecektim

kulaklarımız çınlayacaktı

 

emperyal oteli'nin resmini çektim

akşam saçaklarından damlıyordu

kapısında durmanı söylemiştim

yüzün zambaklara benziyordu

cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu

tepebaşı'ndaki küçük yahudiler

asmalımescit'teki rum kemancı

böyle rüzgarsız kalmışlığımız

bu bizim çektiğimiz sancı

el ele tutuşmuş geziyordu

gazeteler cinayeti yazıyordu

haliç'e bir avuç kan dökülmüştü

 

emperyal oteli'nde üç gece kaldık

fazlasına paramız yetmiyordu

gözlerin gözlerimden gitmiyordu

dördüncü gece sokakta kaldık

karanlık bir türlü bitmiyordu

sirkeci garı'nda sabahladık

bilen bilmeyen bizi ayıpladı

halbu ki kimlere kimlere başvurmadık

hiçbiri yüzümüze bakmıyordu

hiç kimse elimizden tutmuyordu

ben hiç böylesini görmemiştim

vurdun kanıma girdin kabulümsün

 

Attilâ İlhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

KA N

yüzün yakamozlanır akşam saatlerinde

kime çıkmaz piyangosu hüznün

belki de sombalığa en son

ve demir kırı bir taya

ertesi yasaktı, es vardı

bir tek uzun gecelerde

 

çıkrığında intihar edeceğim kuyu

zaman kuyusu, soluksuz ve ıssız

inip çıkar ölüm, durana dek yüzümdeki

sevişen kederlerle gülün gümü

adımdan çıkardım bir a

gözlerimde gezer geriye kalan

 

Kaan İnce

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...

Benim tek dileğim

Şeylerin her zaman yeniden tanımlanabilir olduğunun bilinmesidir

Acılarını yaşamak isteyen seksenlerin solcuları

Bugün kendilerini var etmek için maruz kaldıkları faşizmin

Aynısını gençlere uygulamaya kalkıyorsa

Bu onların ne kadar özgürlükçü ve demokrat olduklarının

En somut, en nesnel ve en değişmez göstergesi haline gelecektir.

Söyle bana sevgilim bu –dır – dir – tır – tir eklerinden

Kurtulduğumuzda kimin tarafında olmak istiyorsun!

...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

zeynep beni bekle / gece agaçlarina

yagmur çiseliyorum / cam tozu su beyazi

yalnizligini mutlaka degiştirecegim

bir yaprak halinde süzülüp saçlarina

eski teşrin'lerden / kederli kirmizi

zeynep beni bekle mutlaka dönecegim

söyle kim önleyebilir buluşmamizi

 

geceleyin işiklari söndürdügün zaman

benim şiir kitaplarindan sizan aydinlik

elinde uyuyakaldigin heyecanli roman

pancurlarin çarpildigi lodos geceleri

rüzgârin degil benim / pencerendeki islik

her akşam koridordaki ayak sesleri

yanliş çaldigini zannettigin telefon

zeynep beni bekle mutlaka gelecegim

hem bu ne ilk ayriligimiz ne de son

 

pikapta eminaga acemaşirân saz semaisi

sokakta çocuklar saklambaç hirsiz polis

hayat akip gidiyor olsam da olmasam da

saati durmamali ufak sorumluluklarin

resmi birakmadin ya / son çektigin hangisi

bak mektuplar birikmiş yine masamda

fakülteler açilacak bak bugün yarin

zeynep beni bekle mutlaka gelecegim

başladigimiz filmi birlikte bitirecegiz

 

kim ne derse desin içimde delice bir his

 

attila ilhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu şiir 7.Oda'nın nadide sahibine aittir.

 

Özgürlüğüme az kaldı..

Çiçeklerle kapatıp gizlesen de zincirleri..

Çürüdükçe değiştirsen de kilidi..

Paslanıyor işte zamanla tüm demirler..

 

Beni kilitlediğin pis ve köhne yerde sanma ki gücümü tüketiyorsun..

Uyuyup dinleniyorum..

Sen dışarıda kilidinin bekçiliğinde ölürken korkudan..

Ben içeride sessizlikle iyileşiyorum..

 

Beni kaybetmemek için zincirlemen gerektiğine inanacak kadar zavallı yüreğinle..

Herkese çiçeklerle yeşilliklerle bezediğini beni, göstersen de..

Sen ve ben biliyoruz yıllarca bomboş bir eve beni nasıl zincirlediğini..

 

Uykunun zamanı bitti..

Uyanışın sancıları ruhumu güçlendirdi..

 

Ben iyileşirken sen daha da hastalanıyorsun..

Çürüyor Zincirler..

Görüyor musun ??

Çıkış Yok Sanma !

Çiçeklere döktüğün sular zincirlerimi çürütüyor..

Zaman artık benim lehime işliyor..

Az kaldı.. Görüyor musun ??

Dağlar, denizler beni bekliyor..

Az Kaldı..

 

Alıntıla kardeşim de, kime ait olduğunu altına yazarak alıntıla di mi? Yani sana şu şekilde cevap vereyim, bak mesela fikir hırsızlığı üzerine mariadebonne rumuzlu arkadaşımız 16.02.2006 tarihinde ekşi sözlükte şöyle yazmış. "insan beyninden geçen tüm fikirler insanlığın ortaklığı dahilindedir. yane fikir mülkiyeti kadar saçma bir şey düşünemiyorum ama iş başkasının fikrini kendinin gibi gösterip çıkar sağlamaksa bu direk puştluk kapsamında incelenecek bir konudur. fikir hırsızlığı puştluktur diyorum yani"

şimdi ben bu arkadaşın yazdığını alıp aynen yazsaydım ve kime ait olduğunu da yazmasaydım, senin yaptığın puştluğu yapmış olacaktım, di mi???

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

alıntıdır..7.odanın sahibinin nadide olup olmadığını bilmiyorum isminide bilmiyorum ne tanıyorum nede umrumda sitesi herkese açık bende bir şiir aratırken buldum bu siteyi genelde müzik dinliyorum sonra çıkıyorum o kadar.. nadide hanımın ismini bilmediğim için şiirin altına 7.oda yazmak istemedim sadece "ALINTIDIR" yazısını yazmayı unuttum..siz nadide hanımın avukatlığına üstlenen biraz daha tatmin oldunuzmu bari şimdi? sen yada bir başka kimse bana bu şiir sizemi ait deselerdi bende "evet" deseydim bu küfrü üzerime alabilirdim bu durumda böyle olmadığına göre bu küfrünüz şahsınıza iade olmuştur..bunu daha farklı bir yaklaşımla ifade edebilirdin küçük! kendine az olsa saygısı olmalı insanın!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...