Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

Belkim bir kertenkeleydim

piç edilmiş bir yağmurun serini

bir güzelin çirkiniydim

çirkinlerin en güzeli

yeşil koşsa güneşlerin gölgesi

ben en hızlı yeşiliydim

kurbağa yarışlarında annemin

 

çatal matal kaç çataldım kim bilir

bin dereden bir kendimi getirdim

haydan gelip huya giden bir huysuz

heyheyler içinde bir heydim

belkim yedi belkim sekiz belaydım

 

düdük çalar hırsızlanmış polisler

ben korkudan üstlerime işerdim

üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü

karşısında önüm açık gezerdim

ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan

rus cenginde çağanozdum bir zaman

 

iki gözüm iki koltuk-eviydi

mavilerim bir miyobun koynunda

kendi düşen köyler kentler ağlamaz

sur dışında ben oturur ağlardım

ekmek diye bağrışırdı bebeler

elma derler ben ortaya çıkardım

ağıtlarla kutlanırdı İsa-doğdu gecesi

fildişinden bir kuleydim yıktım kendimi

 

bilmem hangi keloğlanın fesiydim

bir püskülsüz sümbülteber tohumu

fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden

bir naraydım kimse bilmez nereden

ya yakından ya uçmaktan gelirdim

belkim ince belkim kalın bir sestim

belkilerin kol gezdiği saatta

belkim belki bile değildim.

 

can yücel

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir Martıyı Ağlattın Sen

 

Bir martıyı ağlattın işte

Bir çocuk garanti intihar eder artık

Kütür kütür küfrediyor gece imanıma

Bir yaprak kırılıp suya düşüyor

Su yaralanıyor su kanıyor şelale!

 

Ah nasıl titredim tensiz

Bir piyanist büküldü sanki

Kesişen ayrışık doğrular gibi

Çarpışıverdim yüzünle. Yüzün

Öyle düzgün suna bir elyazısı

Yüzün yüzüme aksedince

Yüzün ayna alnımda

Yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!

 

Bitmemiş bir ömrün yalanısın

Sen: kabuslarımın tabiri

Çocukluğumun arta kalanısın!

Öldüreceğim kendimi dudaklarınla

Dudaklarin etle, şehvetle seferber

Sen! Bana inen son kutsal kitap

Son fakir yatır

Son aciz peygamber!

 

Bir martıyı ağlattın işte

Bir çocuk garanti intihar eder artık

 

Küçük İskender

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

8.10 VAPURU

Sesinde ne var biliyor musun

Bir bahçenin ortası var

Mavi ipek kış çiçeği

Sigara içmek için

Üst kata çıkıyorsun

 

Sesinde ne var biliyor musun

Uykusuz Türkçe var

İşinden memnun değilsin

Bu kenti sevmiyorsun

Bir adam gazetesini katlar

 

Sesinde ne var biliyor musun

Eski öpüşler var

Banyonun buzlu camı

Birkaç gün görünmedin

Okul şarkıları var

 

Sesinde ne var biliyor musun

Ev dağınıklığı var

İkide bir elini başına götürüp

Rüzgarda dağılan yalnızlığını

Düzeltiyorsun.

 

Sesinde ne var biliyor musun

Söyleyemediğin sözcükler var

Küçücük şeyler belki

Ama günün bu saatinde

Anıt gibi dururlar

 

Sesinde ne var biliyor musun

Söylenmemiş sözcükler var

 

CEMAL SÜREYA

 

 

Gülümserken buluyorum kendimi, ne zaman okusam.İnanasım geliyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bağlamasını Beceremiyorum Bu Hayatın Bağcıklarını

 

güzel şeydi mutlu olmak.

ağlamamak hane

ve izlemek martıları

lakin;

mutlu bir pozisyonda

almak karşına

tüm reddiyeleri.

 

rengarenk olması gerekken herşey

şimdi herşey;

güzelin elleri...

 

renksiz,

piç bir gri...

 

Necmettin Topçu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BİR BEYAZ SAYFADA SANA BAKMAK

 

Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla

Uçak örneğin

Uçurtma mesela

Altına konabilir biri ötekilerden

Kısa olduğu için sallanan bir masanın

Veya şiir yazılabilir

Süresi ötekilerden kısa bir ömrün üzerine

 

Bir beyaz kağıda her şey yazılabilir

Senin dışında

Güzelliğine benzetme bulmak zor

Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden

Bir gülden, bir ilk, bir sonbahardan sor

Belki tabiattadır çaresi

Senin bir güle bu kadar benzemenin

Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim

Anlarım bitkiden filan

Ama anlayamam

Toprağın güneşle konuşmasını

Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

 

Sen bana ışık ver yeter

Bende filiz çok

Köklerim içimde gizlidir

Gelen giden ,açan solan, bere budak yok

Bir şiir istersin

İçinde benzetmeler olan

Kusura bakma sevgilim

Heybemde sana benzeyecek kadar

Güzel bir şey yok

 

Uzun bir yoldan geldim

Tedariksiz,katıksız bir yolcuyum

Yaralı yarasız sevdalardan geçtim

Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu

Her şeyi anlattım

Olan olmayan, acıtan sancıtan

Bilsem ki sana varmak içindi

Bütün mola sancıları

Bütün stabilize arkadaşlıklar

Daha hızlı koşardım

Sever adım gelirdim

Gözlerinin mercan maviliğine

 

Sana bakmak, suya bakmaktır

Sana bakmak, bir mucizeyi anlatmaktır

Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır

Aşk sorgusunda şahanem

Yalnız kelepçeler sanıktır

Ne yazsam olmuyor;çünkü bilenler hatırlar

Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar,

Bahçıvanlar değil,tüccarlardır.

Sen öyle göz,sen öyle toprak ve güneş ortaklığı

Sen teninde cennet kayganlığı iken

Sana şiir yazmak ahmaklıktır.

 

Bir tek söz kalır dişlerimin arasında

Ben sana gülüm derim ,gülün ömrü uzamaya başlar

Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim

Ben sana gülüm derim ,gül sana benzediği için ölümsüz

Yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz

 

Sana bakmak,bir beyaz kağıda bakmaktır

Her şey olmaya hazır

Sana bakmak,suya bakmaktır

Gördüğün suretten utanmak

Sana bakmak,bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi

Anlatmaktır

Sana bakmak,Allah'a inanmaktır.

 

Yılmaz Erdoğan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Adı Dua Olan Sevgilim

Yedi rekât günah kıldım bedeninde

Dizlerinde yedi zikir secdeye vardım

İhmalin uzak meleğine teninde

aldandım

Yapayalnızdım kendi kalabalığım

içinde

Tarih kadar yalnız,

aşka âşina, acıya unutkandım

Er yüzlerde tavaf ettim bunca yıl kalb

evini

Kırk yemin kurutmuştur sanırken

içimin pınarlarını

İnanmadığım Allah'a

Senin yüzünde inandım

Adı dua olan sevgilim

Yandım yandım yandım

Sessizliğe borcum var birkaç kelime,

Sessizliğe borcum var birkaç feryat,

Sessizliğe borcum var birkaç çığlık,

Sustum, yıllarca sustum kan içinde

Ödeyemedim borcumu onca şiirle

Adı dua olan sevgilim

Yandı ruhumun gömleği

Yedi deryalar içinde

Aştım aştım aştım

Aslında sen yoktun

Yalnızca bir duayı sevdim ben

Varlığın yalanımdı

Aşktım aşktın aşktı

Geçti gitti hepsi

Geçti gitti işte

Dudaklarım kilitli

Yasin yasin yasin

Çok şükür ölmeden

Son duamı ettim ben

Allah beni tek etti

Kendi dağımı kazdım defterime

Gün geldi burdan da gittim

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sen gidiyorsun ya işine yetişmek için,

saçlarını, gözlerini, ellerini

neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya,

her seferinde bir şey unutuyorsun, sıcak,

termometrede yükselen çizgi çizgi.

kim bilir nerelerde soğuyorsun...

 

senin gözbebeklerin var ya, kadın kadın gülen

insan insan bakan gözbebeklerin,

beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta,

beni yıksa yıksa gözbebeklerin yerle bir eder.

 

ne gelirse onlardan gelir bana,

çalışma gücü, yaşama direnci...

mutluluk gibi kazanılması zor,

mutluluk gibi yitirilmesi kolay.

 

bir açarsın ki mutluyum,

bir kaparsın her şey elimden gitmiş.

Rıfat Ilgaz

Ne kadınmış be..

Bulursa biri ben bile alabilirim hani:p

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

AZ GELİŞMİŞ ÜLKENİN ÇOK GELİŞMİŞ HIYARI

 

Her gördüğü güzele, gel motele gidek, der

Gel hele yemek yiyek, aşna fişna edek, der

Evde karın var, desen, o evdeki yedek, der

Ne nasihat kar eder, ne düzeltir uyarı

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

 

Viskiye meze yapar acılı lahmacunu

Elbisesiyle yatar, çıkarmaz pabucunu

Lavman diye kullanır nargile marpucunu

Kabuğuyla ısırır, çiğneyip yutar narı

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

 

Evdekini boşadı, çirkin diye, kart diye

Dört tane karı aldı örfümüzde şart diye

Armudun iyisini hep ısırır hart diye

Leyleği bülbül bilir, öyle orman kibarı

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

 

Kıçta çifte Baretta, elde cep telefonu

Kulaklık ağza gelir, ters tutar mikrofonu

Sütlaç yemez ekmeden üzerine kimyonu

Geceleri arşınlar beş kulüp sekiz barı

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

 

Makarena yapışı entelliğe jestidir

Hem Şopen hayranıdır, hem Mahsun’un mestidir

Zort diye burun silmek kibarlığa restidir

İnsanlık iflas etmiş, dibine ekmiş darı

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

 

Aftosuna giydirir bikini de tanga da

Evde ağır rollerde kaldırmaz palanga da

Böylesi yetişmedi Cukurbostan – Langa’da

Sandalye der oturur görse bilgisayarı

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

 

Anlatmaya çalıştım zontanın elitini

Piyasanın kurdunu, sosyetenin itini

Düne kadar kelinden ayıklarken bitini

Bugün yeşil yeşildir istifte milyarları

Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş hıyarı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gözlerin gözlerime değince

Felaketim olurdu, ağlardım

Beni sevmiyordun, bilirdim

Bir sevdiğin vardı, duyardım

Çöp gibi bir oğlan, ipince

Hayırsızın biriydi fikrimce

Ne vakit karşımda görsem

Öldüreceğimden korkardım

Felaketim olurdu, ağlardım

Ne vakit Maçka'dan geçsem

Limanda hep gemiler olurdu

Ağaçlar kuş gibi gülerdi

Sessizce bir cigara yakardın

Parmaklarımın ucunu yakardın

Kirpiklerini eğerdin, bakardın

Üşürdüm, içim ürperirdi

Felaketim olurdu, ağlardım

Akşamlar bir roman gibi biterdi

Jezabel kan içinde yatardı

Limandan bir gemi giderdi

Sen kalkıp ona giderdin

Benzin mum gibi giderdin

Sabaha kadar kalırdın

Hayırsızın biriydi fikrimce

Güldü mü cenazeye benzerdi

Hele seni kollarına aldı mı

Felaketim olurdu, ağlardım....

 

 

özellikle güldümü cenazeye benzerdi :S boyle bır benzetme sanatı yok baska ....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?

Sevmek için güzele mi bakmalı?

Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?

Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?

Solması için gülü dalından mı koparmalı?

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?

Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor Hugo

---------------------------------------------------------------------------------------

Sen, hergün köşe başlarında

Yırtık urbanla kirli ellerinle

Avuç açan, sefil insan.

 

İnan yok farkımız birbirimizden.

Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;

Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,

Ötekinden isteyeceksin.

 

Ama ben, tüm yaşamım boyunca

Tek bir kez dilendim,

Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.

Öylesine boş öylesine açık kaldıki elim,

 

Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.

Victor Hugo (şahaneeee)

---------------------------------------------------------------------

kirpi gibisin çocuk

her tarafın diken

kim elini uzatsa

delik deşik

..........

..........

 

 

Attila İlhan

 

 

------------------------------------------------------

 

Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur

Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur...

 

Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır

Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.

 

Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder

 

Sevişenler daima gözlerle yemin eder...

Victor Hugo

 

------------------------------------------------------------------------------

Cehennemim var diye

Kurum etme ey Tanrım

Bağrımdaki ateşle

Seni bile yakarım”

Aşık Yusuf (Falih Rıfkı Atay)

 

----------------------

 

Aldanma insanların samimiyetine

Menfaatleri uğruna gelirler vecde

Cenneti vaad etmeseydi eğer

Allah'a bile etmezlerdi secde..

Mehmet Akif Ersoy

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ışıkla ilgili bir yazı okuyordum, elektrikler kesildi

boğazından geçerek midesine indi kent gecenin

mum aramadım, oysa vardı

pencereye gittim kalkıp çalışma masamdan

iki sevgiliden söz ediyordu ağaçlar fısıldaşarak bahçede

ağaçların yalnızlıklarından korktum

sonra yollardan söz açtılar, düşledikleri yollardan

işte o zaman ateşböceklerini,

birbirini kovalayan iki yanarsöner ışığı gördüm

gezinen son yıldızlarıydılar yeryüzünün

çaldıkları ağustosböceklerini tahta kafeslere dolduran

bir hırsız çetesi geçti sokaktan

ay siliyordu, siliyordu camlarını terleyen evlerin

bir ırmak kente geri dönmeyeceğini bildiren

bir mektup yazıp akıp gitmişti sudan gerekçelerle

 

 

yerçekimini aşk yoksunlarına bırakıp

bir bir çıkardım giysilerimi

ve kapısını araladım uyuduğun odanın

sonra açılmak için dokunmamı bekleyen

pembe gülleri gezdirmeye gittik

ağaçların gözlerini yumduğu küçük koruda

gökyüzümü sarsıyordu ıslak kelebek kanatların

ve geceyi

şu ısırıp durduğun geceyi

gitgide derinleşen karanlıkta gitgide sertleşen geceyi

yıldızların gökfişekleri gibi içimizde patladığı geceyi

çiğlenmiş sabahla birleşen ve küçülen geceyi

 

 

her güne böyle başlayalım sevgilim

böyle, ateşböceklerine teşekkür ederek

 

akgün akova

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

KANDIRANLAR

 

Sokaktayım, yalnız kaldım ortada

Yürüyorum, sağı solu keserek yürüyorum.

Yolumun aydınlığa bakan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir kadın görüyorum.

 

Hava aşk bulutlarına kapanık;

Evlerin camlarına vuruyor hayeller

İn cin uykuda, feşin tv açık

Bir benim uyanı biri de o müthiş rüyalar.

 

İçimde damla damla bir şeyler birikiyor;

Keşke diyorum başımı okşasa hanımlar

Üstüme gözlerini hep simsiyah dikiyor;

Siz olmadan çekilmiyor hayat ey kadınlar

 

Kandıranlar içimde hep varsınız

Kandıranlar beni yalnız bırakıp giden sizsiniz

Kandıranlar duyulur belki bir benim de sesim

Kandıranlar bir gün bende sizi öpeceğim

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gün olur alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda

Şu ada senin, bu ada benim,

Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

 

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;

Çiçekler gürültüyle açar;

Gürültüyle çıkar duman topraktan.

 

Hele martılar, hele martılar,

Herbir tüylerinde ayrı telaş!..

 

Gün olur, başıma kadar mavi;

Gün olur, başıma kadar güneş

Gün olur, deli gibi...

Orhan Veli

 

 

 

olacakları kestirememek kadra uçucu,neşeli bir duygu daha tanımıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sen herşeyi bilirsin

Ne zaman ne yapılacağını..

Benimse hayatım dengesiz,

Metrajı kısa filmlerimin..

 

Aslında sende de vardı biraz delilik..

Yanımdayken anlardım..

 

Yurttan kaçıp çimlere gittiğimiz vakit,

Sevgilinden bahsederdin bana..

Dertliyim derdin dermanınmışımcasına..

 

Ve eğlenirdik beraberken..

Gözlerin...gerçekten mutluyduk..

 

Biz asla birlikte olamazdık,

Ne kadar acı olsa da

Biriktelik zor

Bizim için ızdırap..

 

Gitmek zorundayım...

Gitmezsem ikimiz de öleceğiz..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

duymuşsundur Kaşıkçı Elması'nı bir kaşık suda boğdum

yazdığım şiire girmek istedi piç kurusu

alısmışmış aşk şiirlerine

var mı öyle yağma be

üstümüzde ne hakkı var ne iyiliğini gördük

ne değeri var Hiroşima 8.15'de

Kurtuluş Savaşı'nda, Vietnam'da, mayın tarlalarında

duymuşsundur Topkapı Sarayı'ndan kaçırıp boğdum Elmas'ı

herkes hak ettiğini

bak hak edilmiş cazgır sevinçlerim oldu mu

ille de yanıma seni isterim

gel beni kadınla, beni ateşle, beni demle

sözcüklerimin izini sür

sıyır kabuğundan gerçeği

porselen kırığımı, yazboz tahtamı

Fenike alfabemi çöz götür milattan önce çok eskiye

hüznümün parantez içini aç, genişe aç, sessize aç,

belleyip yabanotları yeşille

 

yalnızlık nöbetime geldi mi sıra

beni ikizle, beni kedile, beni sevgile

biliyorsun yaşamak zorundayız kimseye boyun eğmeden

iki kişi de olsak, çoluk çocuk da olsak

oysa gökyüzünün kuş mezarlığına döndüğü doğru

insanların şikayet kutusu olduğu

denizin ucu kaçmış su olduğu

cellatların büyük ilanlarla arandığı doğru

işte sırtımı sana dönüyorum öldüreceklerse sen öldür beni

yaşayacaksam sen yaşat

sen adala, sen dalgala, sen ıslat

 

duymuşsundur ömür boyu hapis yedim bir kadının boynuna

 

akgün akova

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Düş maviyle uyandı

Güneşi yorgun dünyalara

Gece oyunları oynardık yarı uykulu şiirlerde

Düş maviyle uyandı

Öper gibi yar uykularını

Dönüşü yok sevdaya dikilmiş çiçeklerdi o oyunlar

Sevgiler kendi renklerini değiştirdiklerinde

Değişken yüzler girerdi hep aynalara

Yine de sevgiyle bakardık onlara

Ve öperdik ak alınlarından

Yağmur düşerdi sevincin aktığı yollara martılarla

Düş maviyle örtündü

Yağmurla kardeş bedenlere

Sevda oyunları dönerdi çırılçıplak gölgelerde

Sevgiler kendi renklerini bulduklarında

Kendilerine kavuşuyor yüzler yeniden aynalarda

Düş Sokağında yaşardı

Renkli cıvıl cıvıl düşler

Ve sakinleriydik bu sokağın

Düşler birikmiş sevgilerimizdi

 

Düş Sokağı Sakinleri..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda

sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar

şarabın yanısıra felekte bir cumartesi

gözlerin,onun ardından yüzün,dudakların

sonra her şey çıkıp geldi

 

yeni çizilmiş gözlerinle namuslu,gerçek

bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde

sen çıkardın utancını duvara astın

ben aldım masanın üstüne koydum kuralları

her şey işte böyle oldu önce

 

cemal süreya

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Her ben , dolayli bir sekilde bir seni anlatis, bir senden yakinistir.

Çünkü benim yerim seninle onun arasindadir.

Ve o degildir bana yakin olan, sensin.

Ben ben olsam dilbilgisi kitaplarindaki tekil sahis zamirlerini su

siraya göre düzenlerdim.

Sen, ben, o!

Basta sen gelir, çünkü ben diye bir sey yok sen olmadikça.

Her ben, ben'ligini sen'le anlar

Behçet Necatigil

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

göllerimi bırakıp denizlerine gelirim

sevişmek için seninle

Flora, çağlayanın karnında çırpınan kayık

isteğin masalı

tenime dağılan mıknatıs

yüzükoyun yatmasan göremezdim

sırtında bir bahçıvanın makas izleri

Sevdalılar Parkı'nda ağır yaralı

dudakların boynumun altında patlayan

yavru papatya

sokaklar bile göç ediyor Flora

saatler ıslanıyor

Tamburi Cemil Bey çalıyor seni anımsatan şarkıları

kente kanadı kırık melekler yağıyor

sevdamız yüksekten uçurdu bizi

sevdamız, siste dolaşan tavuskuşları

 

biz sevişirken ölmeliyiz Flora

köprülerin üzerinde, çatlayıp bizi ikiye bölen

erimiş bilgisayarlar bulmalılar çöp kutumuzda

oyuncak mağazaları için soygun planları

tahtlar, somun altından

biz sevişirken ölmeliyiz Flora

birileri haber vermeli bunu muhabbet kuşlarına

 

akgün akova

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İzin Verirsen Artık Bize Taşınmak İstiyor

alev almış yıldız sesiyle çalınca herhangi bir telefon

sanadır

durma aç

alooo'na karşılık bir tanıdık koku duyarsan,

gönül borcu var gibi

hani mummutluymuş, sevinçten dili tutulmuş gibi

anla sevdiğim

o'dur

telefon kulübesine ektiğimiz karanfil

büyümüş de, evlendik mi onu soruyor

Akgün Akova

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sessiz Gemi

 

 

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

 

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

 

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

 

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

 

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

 

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.

Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

 

Yahya Kemal Beyatlı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...