Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

Ölümler çıplak gelir

Geceyi indirir yavaşça gözlerine

Benden geçmek kolay değil

Feryat eder ateş sözlerime

 

Yayılır nefesin çiçeklere

Ay ışıldar soğuk soğuk bedeninde

Günah bana hiç el değil

Feryat eder dilim hüzünlere

 

Vedalar doğru değil

Sevgiler yalan değil

Koşarım ben sensizliğe

Bu son bakışsa

Gitmek hiç mümkün değil

 

Görünür bana senden kalan

Bilirim ki vardır şarkımı duyan

Boşunadır yakarış çizilene

Geçer zaman aşk sevilince

 

Ölümler çıplak gelir

Gecyi indirir yavaşça gözlerine

Senden çıkmak kolay değil

Beterdir hayat acılar çekenlere

 

Vedalar doğru değil

Sevgiler yalan değil

Koşarım ben sensizliğe

Ağlarım yağmur düşürür seni

Kapı açık gir içeri

 

Düş Sokağı Sakinleri

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

I

 

Yalnız kaldınız sanırsınız,

Biliyorum.

Yalnız bırakılmışsınız,

Biliyorum

Ötesi yok.

 

II

 

Ötesi var:

Yalnızlık

Müziğin bile seni dinlemesidir.

Yalnızlık

İnsanın kendine mektup yazması

Ve dönüp-dönüp onu okuması

Yalnızlığın da ötesidir.

 

Bir Adam

 

Korku dağlarınının yürekçisi,

Ölüm denizlerinin kürekçisi;

Öyle suskun oturuyor şişesinin başında,

İçtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi

 

Onu kırmış olmalı yaşamında birisi,

Dinledikçe susması, düşündükçe susması..

Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi,

Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne zaman yüzüne baksam

yalnızlığın o mutlu gerilimi

 

O öksüz göl hızla derinleşir

biliyorum, acılarım hiç bitmeyecek, bu öyle bir

yeşil

 

Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum

ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal

bense yüreğimin bu hallerinden korkar, kalırım

bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi

geçip giden yüzlerine bakar kalırım

 

Ömrün kısalığı çarpar camlara

ateş hızla yayılır içerilere

 

Akşam olur, evler dolar boşalır

acıyla erir, yüzüne aşık çocuk

 

Ne zaman gözlerinin içine baksam, bliyorum

İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal

 

Cezmi Ersöz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SEVGİ DUVARI

 

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa

kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

dilimizde akşamdan kalma bir küfür

salonlar piyasalar sanat sevicileri

derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni

yakanda bir amonyak çiçeği

yalnızlığım benim sidikli kontesim

ne kadar rezil olursak o kadar iyi

 

kumkapı meyhanelerine dadandık

önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi

aramızda görevliler ekipler hızır paşalar

sabahları açıklarda bulurlardı leşimi

öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri

çöpçülerin elleriyle okşardın beni

yalnızlığım benim süpürge saçlım

ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

 

baktım gökte bir kırmızı bir uçak

bol çelik bol yıldız bol insan

bir gece sevgi duvarını aştık

düştüğüm yer öyle açık seçik ki

başucumda bir sen varsın bir de evren

saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

yalnızlığım benim çoğul türkülerim

ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

 

Can YÜCEL

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

windows of my room,

the room of one of the world's millions nobody knows

(and if they knew me, what would they know?)

you open onto mystery of a street continually crossed by people,

a street inaccessible to any and every thought,

real, impossibly real, certain, unknowingly certain,

with the mystery of things beneath the stones and beings,

with death making the walls damp and the hair of men white,

with destiny driving the wagon of everything down the road of nothing.

 

F. Pessoa

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

*Tüm zamanların en iyi 3 şiirinden biri

 

i.

 

kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde

kaç kilo çekerdi yalnızlık

kaç kere ezildim altında

yaz yağmurlarının

 

belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları

her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk

hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

 

kim sevmezdi çiçekleri filan

”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi

 

bunu palyaço söyledi,

palyaço söyledi ben yazdım

yazdım, yazmasam ağlayacaktım

 

herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım

sırf bu yüzden mi ağladım

alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

 

biraz birazdım her şeyden

dün biraz sinirlenmiştim mesela

yarın bir kadını seveceğim biraz

biraz biraz kör oldum bügünlerde

 

ama rakı kadehlerini boşaltmayın

eksilmesin hiçbir şey

hiçbir şeyden dahi olsa

kalsın biraz

 

ii.

 

umursamıyorum yılgınlığımı filan

çünkü sessizce yaşanmalı her şey

bir devrim sesszce olmalı mesela

ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

 

bir palyaço neden yalan söylesin ki

ben palyaço olsaydım söylemezdim

marangoz olsaydım da söylemezdim

ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

 

hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını

kaç kilo çeker ki bir palyaço

hem neden yüzüme vuruyorsunuz

bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

 

gocunmam ki ben, ben gocunmam

bir palyaço ne kara gocunmazsa

o kadar, o kadar gocunmam işte

 

rakı doldurun! eksilmesin

 

iii.

 

bitmedi, yazacağım daha

yazmazsam ağlayacağım çünkü

alçakça olacak biraz

 

hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik

her sokakta biraz daha eksilirdik

bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen

bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu

”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”

sessizliğe bürünürdü o vakit her şey

sokaklar daha bir puslu

palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu

ve ben daha bir alçak olurdum

ağlardım biraz

 

hem sen kimsin, çekiştirme diyorum

hatta kuyruğuma basma diyorum

acıyor, tırmalarım,-

diyorum

 

kahrol, kahrol!

diyorum

 

iv.

 

geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda

korktum birden, kusacak gibi oldum

”olur öyle” dedi palyaço,

”herkes alçaktır biraz”

”otur ulan!” dedim, bağırdım ona

ben bazen bağırırım biraz

 

”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”

ben bazen eksilirim biraz

aslında hepimiz eksilirmişiz biraz

bunu sonradan öğrendim

 

ben aslında her şeyi sonradan öğrendim

herkes herkesi sonradan öğrenirmiş

bunu da sonradan öğrendim

 

örneğin;

 

geçen gün bir kadınla seviştim

biraz değil çok seviştim

 

ya işte öyle palyaço

diyorum ki,

bunu da yeni öğrendim

sevişmek de eksilmekmiş biraz

 

v.

 

kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan

”ben sevmezdim” dedim, “yalan”

dedi

bunu palyaço söyledi

palyaço söyledi, ben yazdım

yazmasam, alçak olacaktım

hem ben roman da yazdım biraz

 

bazen diyorum ki, palyaço,

sen olmasan ben ne yaparım

alçakça eksilirim belki biraz

her yağmur yağışında yerindi dibine girerim

hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki

ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

 

biraz biraz anlıyorum ki,

yüzler eller, o terli vücutlar filan

her şey plastikmiş biraz

 

vi.

 

haydi sirtaki yapalım palyaço

rakı doldur, yine eksildik biraz

 

T. Uyar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]DEME BARİ...

 

Bir yudum aşkını bana çok gördün

Çöllere atıp da yüz deme bari

Vermek istemedin istemek verdin

Kendini kendinden süz deme bari

 

Hem her şeyde varsın hem hepsinde yok

Elestte tek oldun dünyada bir çok

Hem yay ol diyorsun hem hedef hem ok

Çıktığım yokuşa düz deme bari

 

Beni tat diyerek sen beni tattın

Sanki beni benim için yarattın

Vuslat bile yoktu hicrana attın

Bensiz ol benimle gez deme bari

 

Tövbeye muhtaçken tövbemin ahı

Sensiz işlemedim hiç bir günahı

Madem ki sağımdan çektin eyvahı

Solumda durana yaz deme bari

 

Güya her perdeden öte yerdesin

Ya perde yok ya sen sana perdesin

Tamam sustum sormuyorum nerdesin

Taktığın perdeye göz deme bari

 

Nice dilberleri peşine takıp

Kimin yolda kimin çölde bırakıp

Hadi gel der gibi uzaktan bakıp

Attığın kazığa naz deme bari

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%] [/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]

Serdar Tuncer

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%][/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

 

sen say ki

ben hiç ağlamadım

hiç ateşe tutmadım yüreğimi

geceleri, koynuma almadım ihaneti

ve say ki

bütün şiirler gözlerini

bütün şarkılar saçlarını söylemedi

hele nihavent

hele buselik hiç geçmedi fikrimden

ve hiç gitmedi

bir topak kan gibi adın

içimin nehirlerinden

evet yangın

evet salaş yalvarmanın korkusunda talan

evet kaybetmenin o zehirli buğusu

evet nisyan

evet kahrolmuş sayfaların arasında adın

sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

bu sevda biraz nadan

biraz da hıçkırık tadı

pencere önü menekşelerinde her akşam

 

dağlar sonra oynadı yerinden

ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

sen say ki

yerin dibine geçti

geçmeyesi sevdam

ve ben seni sevdiğim zaman

bu şehre yağmurlar yağdı

yani ben seni sevdiğim zaman

ayrılık kurşun kadar ağır

gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

yine de bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç...

AHMET HAMDİ TANPINAR

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kimi derki kadın uzun kış gecelerinde yatmak icindir

kimi derki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir

kimi derki ayalimdir boynumda taşıdığım vebalimdir.

... Kimi derki hamur yoguran

kimi derki çocuk doğuran

... ne o,ne bu,ne döşek,ne köçek,ne ayal,ne vebal

o benim kollarım bacaklarım, başım ,yavrum , annem , karım , kız kardeşim , Hayat arkadaşımdır.

 

Nazım Hikmet Ran

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

YiNe baNa KalaN YalnızLıK

Ve SeNdeN arDa KaLaN HaTıRaLaR

ßiRde Sigaram

 

DüşüNüyoRuM da ;

SeNde DüşüNüyorMusuN ßeNi

ßeniM seNi DüŞüNdüğüM KaDaR

SeNde ÖzLüyorMusuN ßeni

 

YoK ße CaNııM (NeRde)

ÖzLeseydiN DöNmezmiydiN GeRi

SeVseyDiN GideRmiydiN SaNki

DoĞru ya Sen ßENİ zAtEn HİÇ sEvMediN ki

Oysa ßeN,ÖyyLesiNe SeVmişiM ki SeNi

O KaDaR Çok ßeNiMsediM ki

 

Ama Her GüzeL ŞeY gißi ßuda ßitti

 

MuTlu SoNLaR SaDece MasaLLaRda oLur DeNdiği Gißi

SeN gittiN MasaL Gitti ße SeVgiLi...

 

YaZaRı: "ßeeN" :) (-Raßia-)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir sen degilsin ki Zeliha da var Zeliha'nin ciglik ciglik dogurmuslugu

Bir bas sogan gibi kirilmisligi

Ümmühan da var bir sen degilsin ki

Ardemis'in kan kirmizi sarhoslugu

Sonra Melahat'in kahrolmuslugu

Bir sen degilsin ki baskalari da var nehir ugultulariyla icimi dolduran

Basimi döndüren yüzümü güldüren

Memleketimin bereketli kadinlari

Kimileri Isparta da hali dokuyor

Larelleriyle uykularini dokuyorlar

Bir hasene yayik döyüyor bir rüzgar hasene'yi dövüyor

Zeynep yakasina cicek takiyor hafiz hanim mevlüt okuyor

Kimileri dersen yorgan kapliyorlar

Kimileri egilmis üzüm topluyorlar

Hicbir hallerine kusur bulamiyorum

Uyurken acilsam üstümü örtüyorlar

Elimi yikasam havlu tutuyorlar

Isimlerini bir bir cikaramiyorum

Memleketimin bereketli kadinlari

Gözyasina ekmek bandiginiz cevriye'dir

Beyaz beyaz aglamasi bilmem niyedir bilsem niye kimileri odun indiriyorlar

Yüzlerini kibleye dönüyorlar

Bir türlü yanlarina varamiyorum

Hatice nasipsiz kecisini sagiyor

Huysuz aga Hatice'yi sagiyor

Zühre hatice'den sitmali doguyor

Bunda bir is var soramiyorum

Memleketimin bereketli kadinlari

 

ATTILA ILHAN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir yıldızdık gökyüzünde

parlamaya çalışan kenar evren çocuklarıydık.

kardeşlerim kadar sevdim seni.

Barış kadar Fırat kadar sevdim.

terk edildik evrenin her galaksisinde.

parlamaya çalışan birer yıldızdık

kardeşlerim ve ben dağıldık evrenin kimsesizliğine

biliyordum yine de biliyordum

kise gelmeyecekti

kise olmayacaktı

uzay boşluğuydu gözlerimizde.

evren bir varoştur sevgilim

Barış bir boşluktur gözlerimde.

Fırat suyu kan akar

terkeden babam kadar

Fırat suyu kan akar.

Yüreğimde sevda gibi aşk gibi

bir sızı akar.

şimdi sevdikçe

evrenin sonsuzluğu dağılır gözlerime.

evrenin sonsuzluğu gözlerinde.

sevdikçe bir yıldızdım gökyüzünde.

kimse tanımayacak

kimse bilmeyecek

ve bu şiir de

yine başkalarının sanılacak

kimse bilmeyecek seni, , beni

kimse bilmeyecek.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

MEZOPOTAMYA ÜÇ LEMESİ / GEYİKLER LANETLERCUDANA - Dokuzuncu Lanetsoyunun ugradığı bütün felaketlereyas tutacak kadar uzun olsun ömrüninsan kalbinin bütün afetlerini yaşayasınsonsuza dek uyku haram olsun nankör gözlerinedostlarının ihaneti, sevdiklerininnefreti,arkadaşlarının kalleşliğihayatının zenginliği olsunarafta kalsın ruhun ve bedeninölümün kuytusunda kalmış gölgeniyeryüzünün ve gökyüzününbütün kötülükleri kuşatsıno kadar uzun yaşao kadar uzun yaşa kigörmediğin zulüm, çekmediğin kahırduymadığın acı, uğramadığın bela kalmasıno kadar uzun yaşao kadar uzun yaşa ki yüreğin duyabileceği bütün acılarıgözün görebileceği bütün zulümleriaklın hayal edebileceği bütün işkenceleriduyasın, göresin, bilesin!o kadar uzun yaşao kadar uzun yaşa kibütün sevdiklerinin ölümlerini görsün gözlerinbütün yakınlarının yıkımlarına yansın yüreğino kadar uzun yaşao kadar uzun yaşa kiölüm senin için en büyük mutluluk olsuno kadar uzun yaşa kio kadar!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

iki çıplak yara

iki çıplak düşman

şimdi karşı karşıya

artık herşey olabilir

artık bütün dünya karanlık imkan

geç geçebilirsen ruhum

bir daha buralardan

 

aşktaki düşmanlık değil

düşmanlıktaki aşk

onları şimdi birbirinden ayıran

ruh ölür, beden unutur

av kurtulur kendine kurduğu

mazinin tuzağından

 

kendinin sonuna geldi mi

yeniden görür insan

çıplak hüküm, acı özgürlük!

kana karışan aşk zamana intikamla sızar

bilirim, çok geçtim buralardan

benim zaferim ayrıldıktan sonra başlar

 

aşkta zafer olmadığını anlayana kadar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=6]Gittin...

Dudagima, çocuksu susuzlugumla asla doyamadigim öpücüklerinden birini kondurup gittin. "N'olur öyle bakma bana" dedin en son... Daha birkaç dakika önce, gözlerimde varliginla alevlenen yasam sevincinin yerine, boyun egmis, donuk ve daha simdiden hasretinle kavrulmus bir karanligi birakip gittin...

 

Dolmustu zamanin...

 

... Yüregimdeki kum saatini, o göz açip kapayincaya kadar geçen "sen"den, sanki asirlarca tükenmek bilmeyen "sensizlige" tersyüz ederek gittin.

 

Içimde, günlerdir yoklugunla zayiflamis, kalbi kupkuru kalmis ask çocugunu sevginle emzirme sarhosluguyla delirdigim su "üç saatin" içindeki yüzlerce "an"i "ani"ya dönüstürerek...

 

Önce gözlerim öksüz kaldi yoklugunda. Sonra, nefesinin o bugulu sicakligindan mahrum kalan evimin rutubet kokulu duvarlari...

 

Gittin...

 

Iki askin arasinda saskin, ürkek ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, baska bir eve gittin uyumaya. Artik senin degildi evin,. "sizin"di. Benim özledigim o eski evin degildi gittigin...

 

O eski ev... Oturup, zamanin o yagmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, günesin bütün gün sadece yalayip geçtigi los pencerelerinde dalginligimizi biriktirdigimiz o ev...

 

Susardik bazen... Ansizin, hesapsizca, belki de yorgun düserek... Akildisi bir hizla devinen imgelerin ortasinda, bir çig gibi ömrümüze yigilan anilardan birini seçip, dondurarak... Hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ritüel gibi, bir gelenek gibi tekrar ederdi etrafimizda, umurumuzda olmadan...

 

Elin çaya uzanirdi...

 

Tenim dudaklarini özlerdi...

 

Bir sözüm siirin olurdu... Demlenirdik.

 

Gömüldükçe düslerin o büyülü uykusuna, askimin kalbimdeki ilahi melodisi çalinirdi kulaklarina birden. Nasil da ürkerdin. Karanliktan korkan bir çocugun teselli isligi gibi bölerdi sesin suskunlugumuzu...

 

Ruhlarimizin biryerlerde bulustuguna, düslerimizin biryerde kesistigine inanmak istedigim bu hayattan çalinti anlari, beni bunun aksine inandirmaya çalisan bir sesle ve ilk önce hep sen bölerdin.

 

Iste böyle anlarda yüzü daha da netlesirdi dünyaya gözlerinden bakan o yarali çocuklugunun...

 

Iste ben en çok seni içimden dogru sevdigim böyle anlari severdim...

 

Yabani bir ot gibi ruhumu sarip sarmalayan öfke ve kiskançlik duygulariyla benligimden uzaklasmayi kendime yakistirmamak, sıkısıp kaldigim bu karanlik dehlizde, kendi kalbimde, yalnizligimda, sensizligimde, kendi askimla delirmek oldu artik seni sevmek...

Sen benim sizofren askimsin... Bense senin kanayan vicdaninim... Affet beni sevgilim... Verdigim sözleri tutamadim...

 

Cezmi ERSÖZ[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı'yla aynı fikirde değilim

intihar edenlerin

cehenneme gideceği konusunda,

kainatın yaratılışına

katılmaktan bıktığımda ruhum,

intihar edeceğim bende

denenmemiş bir yolla

 

nerdeyse bütün akıllı kalpler

intihar edip siktir çekmiş yeryüzüne,

 

ben ateist değilim, babasıymış gibi

tanrı'ya küsen bir çocuğum

eğer tanrı intihar edenleri ve nietzsche'yi

cehenneme gönderirse

cehennemde yanmayı tercih ederim bende

tanrı dürüstlüğü sever..

 

tanrı'nın hayal gücünü beğenmiyorum

 

ben tanrı olsam

peygamberler göndermez

direk konuşurdum insanlarla

 

ben tanrı olsam

hitler'i iyi kalpli bir yahudi olmakla cezalandırırdım

yahut yetenekli bir yazar yapardım onu

içindeki kötülüğü insanlara değil

tuvallere boşaltırdı

 

ben tanrı olsam

devletler yok olur

gül kokulu bireyler var olurdu sadece

atlar çılgın zamanlar koşardı

 

ben tanrı olsam

düşünce gücüyle herkesin

istediği karakter olmasını sağlardım

dünya bir şiirin

yaratılım sürecine dönüşürdü böylece

 

ben tanrı olsam intihar ederdim

insanlarla birlikte

acı çekmeyi öğrenemediğim için.

 

Cesar Mendoza

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

duymuşsundur Kaşıkçı Elması'nı bir kaşık suda boğdum

yazdığım şiire girmek istedi piç kurusu

alısmışmış aşk şiirlerine

var mı öyle yağma be

üstümüzde ne hakkı var ne iyiliğini gördük

ne değeri var Hiroşima 8.15'de

Kurtuluş Savaşı'nda, Vietnam'da, mayın tarlalarında

duymuşsundur Topkapı Sarayı'ndan kaçırıp boğdum Elmas'ı

herkes hak ettiğini

bak hak edilmiş cazgır sevinçlerim oldu mu

ille de yanıma seni isterim

gel beni kadınla, beni ateşle, beni demle

sözcüklerimin izini sür

sıyır kabuğundan gerçeği

porselen kırığımı, yazboz tahtamı

Fenike alfabemi çöz götür milattan önce çok eskiye

hüznümün parantez içini aç, genişe aç, sessize aç,

belleyip yabanotları yeşille

 

yalnızlık nöbetime geldi mi sıra

beni ikizle, beni kedile, beni sevgile

biliyorsun yaşamak zorundayız kimseye boyun eğmeden

iki kişi de olsak, çoluk çocuk da olsak

oysa gökyüzünün kuş mezarlığına döndüğü doğru

insanların şikayet kutusu olduğu

denizin ucu kaçmış su olduğu

cellatların büyük ilanlarla arandığı doğru

işte sırtımı sana dönüyorum öldüreceklerse sen öldür beni

yaşayacaksam sen yaşat

sen adala, sen dalgala, sen ıslat

 

duymuşsundur ömür boyu hapis yedim bir kadının boynuna

 

Akgün Akova

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu günlerde herkes gitmek istiyor

Küçük bir sahil kasabasina

Bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...

 

Hayatindan memnun olan yok.

Kiminle konussam ayni sey...

Herseyi, herkesi birakip gitme istegi.

 

Öyle "yanina almak istedigi üç sey" falan yok.

Bir kendisi

Bu yeter zaten.

Herseyi, herkesi götürdün demektir..

Keske kendini birakip gidebilse insan.

Ama olmuyor.

 

Hani kendimizden raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.

Yani herseyi yüzüstü birakmak göze alinmiyor.

 

Böyle gidiyoruz iste.

Bir yanimiz "kalk gidelim",

öbür yanimiz "otur" diyor.

 

"Otur" diyen kazaniyor.

O yan kalabalik zira...

is, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,

Güvende olma dugusu...

En kötüsü aliskanlik

Aliskanligin verdigi rahatlik,

Monotonlugun dogurdugu bikkinligi yeniyor.

Kaliyoruz...

Kus olup uçmak isterken, agaç olup kök saliyoruz.

 

Evlenmeler...

Bir çocuk daha dogurmalar...

Borçlara girmeler...

isi büyütmeler...

Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.

 

Misal ben...

Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum.

Degil busehirden gitmek,

iki

sokak
öteye tasinamiyorum.

Alip götürsem gelmez ki...

Bütün sokagim köpegim oldugunun farkinda

Herkes onu o herkesi seviyor.

Hangi birimizle gitsin?

 

"Sirtinda
yumurta
küfesi olmak" diye bir deyim vardir;

Evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin

Kendi imalatimiz küfeler.

 

Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.

Ölüm var zira.

Ölüme inat tutunmak lazim.

 

Barik ufak kaçislar yapabilsek.

Var tabi yapanlar, ama az

Sadece kaymak tabakasi

Hepmiz kaçabilsek...

Bütçe, zama, keyif... Denk olsa.

Gün içinde mesela...

Küçücük gitmeler yapabilsek.

 

Ne mümkün

Sabah 9, aksam 18

Sonra baska mecburiyetler

Sikisip kaldik.

Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli

Bu kadar agir olmamali.

 

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.

Bir ömür karsiligi, bir ömür yani.

Ne saçma...

Bahar midir bizi bu hale getiren?

Galiba.

 

Ben her bahar asik olmam ama

Her bahar gitmek isterim.

Gittigim olmadi hiç.

Ama olsun... istemek de
güzel
.

 

Can Yücel \ Gitmek

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir kaç kez arkama bakmadan kaçıp gittim

sadece bir sırt çantası, onun da içi boş zaten

ama hiç de hayal ettiğim gibi olmadı

gecenin ayazı insana tokat gibi vuruyor

ama yine de denemeye değerdi

ve bir daha ki sefere daha hazırlıklı gideceğim

bir daha ki sefere 'ertelemeyeceğim' özgürlüğü..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

 

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

 

Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller

Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer

 

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir şey kaldı gecelerden birinde

Senden.

Öncesinde bilinmemiş birşey,

Silinmez bir ses gibi giden..

Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,

Bir şey kaldı senden

Yaşamalar'ın arasında kaçamaklı.

 

Veriliş rengi başka, alınış rengi başka..

Söylemeye vakit kalmadan

Dudakların altına bırakılmış bir şey.

Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta..

Gözlerce pırıl pırıl, ellerce saklı.

 

Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,

Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..

Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..

Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,

Bulundukça aramaklı.

 

Özdemir Asaf / Kalan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[h=4]Binbirdirek Mahallesi

Ucuz Sokak

Basit öykü...

Yıldırım düşüyor betona yana yakıla

İnsanoğluna meydan okurcasına

Gürlüyor

Hava kapamadan önce son dilimini yedim

Üstüne tuz ektiğin zehirin

Senden dolayı bulutluyum biraz,

Dolu yağıyor

Ben doluyorum verdiğin ıstırapla

Hüzün ıslak, yapışmış bedenime, kurtulamıyorum

Şimşek çakıyor

Serinlikle sevişiyorum yanan bedenimde

Hava açacak ve güneş çözecek meseleyi, bekliyorum

[/h]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...