TaiNTeD_LoVe Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2013 Bekârlık Sessiz bir bekâr odası Sanki herşey geride kaldı Ne bir günün var tadı Ne sevgilinin bir adı İnanamam aşka Kadınların kalbi katı Ne doğacak bir bebek Ne de onun sevimli adı Bu hayatın sonu var Diyebilmek bir intizar Deseler sana ümit var İstemem, gençlimi zaman aldı. Akıl Hastalarının Yazdıkları Şiirler (İnilti) Sayfa 21 14-A servisinden R.. T.. B.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
juniper Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 11, 2014 Akşamı karşılıyoruz Bölünmüş ayrılığa ve ölüme. Bir durgun sudayız, konuşsak da Kuş uçmuyor içimizdeki ormanda… Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2014 “ Ayrılmaz deme sakın, ayrılır.. Et tırnaktan, koyun kuzudan.. Yavru anadan ayrılır.. Ayrılmaz deme.. Ayrıldıysa Şems, Mevlana’dan, Ayrıldıysa ay bile dünyadan, Vakti gelince Mecnun bile Leyla’dan usul usul ayrılır. .” Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Çocukluğumu yaşatıyorsun Yalnızlığımca seviyorum seni. Nice uzaklarda olursan ol Ölümümce yakınsın bana... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Reinstra Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2014 Söylemek istesem gönüldekini, Dilime dolanan ızdırap olur Yazsaydım derdimin bir tekini, Ciltlere sığmaz bir kitap olur Ah ne yaman bir insanmışım, Sunulan her zehri şifa sanmışım Ah ne aldanmışım, Aldanan gönülde aşk serap olur Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2014 Ey hatırası içimde yemin kadar büyük, Ey bahçesinin hoş günlere açık kapısı Hala rüyalarıma giren ilk göz ağrısı, Çocuk alınlarda duyulan sıcak öpücük. Ey sevgi dalımda ilk çiçek açan tomurcuk, Kanımın akışını yenileştiren damar, Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar İçime yeni bir fecir gibi dolan çocuk. Ey tahta perdenin üzerinden aşan hatmi Ve havaları seslerimizle dolu bahar, Koşuştuğumuz yollar, oynadığımız sular, Kağıttan teknesinde sevinç taşıyan gemi. Duyup karşı minarede okunan yatsıyı Yatağıma sıcaklığını getiren rüya, Denizlerinde onunla yaşadığım dünya Ve ey ufku beyaz cennetlere giden kıyı. Ah! Birçok şeyler hatırlatan erik ağacı Ve o ilk yolculukla başlayan hasret, zindan; Atları çıngıraklı arabanın ardından Beyaz, keten mendilimde sallanan ilk acı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Neredesin? Anla artık sensiz her şeyin eksik yarısı… Sensiz her yer karanlık…. Üstüne üstlük kasırgaların ortasında kalakaldım yorgun bedenimle bir başıma… Dünüm,bu günüm yarınlarım sende… Sen ise titreyen ellerimin arasında tuttuğum elimden de titrek mum alevisin, Kasırgaların ortasında… Korkuyorum artık karanlıklardan…Korkuyorum sönersin diye…Bir umudum sende… Aşk ile lanetlenmiş ruhum,ağaç dallarından kopan sararmış sonbahar yaprakları gibi Koptu kopacak bedenimden… Al geceler boyu gözlerimden dökülen yaşlar senin…Ki artık yalnız kan ağlıyorum.. Al acı içindeki ruhum senin… Al nice savaşlardan çıkmış yorgun bedenim senin… Duy artık çığlıklarımı…Beni dipsiz karanlıklara itme… Gerekirse yak tüm bedenimi.. Alevler içinde bırak….. Yeter ki titreyen ellerimin arasında sönüp gitme….. Sensiz bir saniye bile yaşamaya tahammülüm yok artık… Tükenmiş halimi soran herkese BİN UMUDUM VAR desem de… Yalvarırım çabuk gel!!! YALNIZ BİR UMUDUM VAR aslında… O DA SENDE!!!! Beni de bu acaaaip etkilio:swoon2: Yazarını yazmayı unutmuşum üzgünüm...Ben yazdım:)Zaten o yüzden çok etkiliyor eheheh başkası yazsa belki etkilenmezdim.... Çok fazla güzel olmuş bu, kalemine sağlık. Ben de çok etkilendim cidden :3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Bugün yıkığım biliyor musun? Ezginim, çaresizim, umutsuzum Bırakma beni, insanlar kötü Bırakma beni korkuyorum. Bir deli otlar büyüyor içimde Sancılıyım, yorgunum, kederliyim. Bu halini sevdim gitme kal Çamurlar çirkefler içindeyim. Bir dayak yemiş adamım şimdi Bezginim, kararsızım, yılgınım. Al götür beni o kayıp gecelere Yeter ikimize yalnızlığım.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Hani erken inerdi karanlik, Hani yagmur yagardi inceden, Hani okuldan, işten dönerken, Işiklar yanardi evlerde, Eskidendi, çok eskiden. Hani ay herkese gülümserken, Mevsimler kimseyi dinlemezken, Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken, Eskidendi, çok eskiden. Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamişken, Eskidendi, çok eskiden. Hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken, Hani körkütük sarhoşken gençligimizden, Daha biz kimseye küsmemiş, Daha kimse ölmemişken, Eskidendi, çok eskiden. Şimdi ay usul, yildizlar eski Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden Geçen geçti, Geceyi söndür kalbim Geceler de gençlik gibi eskidendi Şimdi uykusuzluk vakti. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 People are illogical, unreasonable, and self-centered. Love them anyway. If you do good, people will accuse you of selfish ulterior motives. Do good anyway. If you are successful, you win false friends and true enemies. Succeed anyway. The good you do today will be forgotten tomorrow. Do good anyway. Honesty and frankness make you vulnerable. Be honest and frank anyway. The biggest men and women with the biggest ideas can be shot down by the smallest men and women with the smallest minds. Think big anyway. People favor underdogs but follow only top dogs. Fight for a few underdogs anyway. What you spend years building may be destroyed overnight. Build anyway. People really need help but may attack you if you do help them. Help people anyway. Give the world the best you have and you’ll get kicked in the teeth. Give the world the best you have anyway. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ecem1 Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2014 Henüz vakit varken, gülüm Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri Volter rıhtımında dayayıp seni duvara öpmeliyim ağzından sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a çiçeğini seyretmeliyiz onun, birden bana sarılmalısın, gülüm, korkudan, hayretten, sevinçten ve de sessiz sessiz ağlamalısın, yıldızlar da çiselemeli, incecikten bir yağmurla karışarak. Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz söğütlerin altından, gülüm, ıslak salkım söğütlerin. Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana, en güzel, en yalansız, sonra da ıslıkla bir şey çalarak gebermeliyim bahtiyarlıktan ve insanlara inanmalıyız. Yukarda taştan evler, girintisiz, çıkıntısız, birbirine bitişik ve duvarları ayışığından ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor ve karşı yakada Luvur aydınlanmış ışıklarla aydınlanmış bizim için billur sarayımız... Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda kırmızı varillere oturmalıyız. Karşıda karanlığa giren kanal. Bir şat geçiyor, selamlıyalım gülüm, geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım. Belçika'ya mı yolu, Hollanda'ya mı? Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın tatlı tatlı gülümsüyor. Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm... Parisliler, Parisliler, Paris yanıp yıkılmasın... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2014 Gün be gün yüreğim ulu yalımda Engel tuzak kurmuş bekler yolumda Zulümlerde işkencede ölümde Bükülmeyen güce kola merhaba y,kemal Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tola Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2014 [TABLE=width: 100%] [TR] [TD=width: 100%, align: left]Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, Vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı. Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, Tek bendeki volkanları söndürse denizler! Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur. En hisli şiirden de örülmez bu güzellik. Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik... [/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%] [/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%, align: left]Hüseyin Nihal Atsız[/TD] [/TR] [/TABLE] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2014 Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Atilla İlhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2014 Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Atilla İlhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2014 '' çok olmadığımız kesin çok olan tarafta değiliz çok olan tarafta olmayacağız '' İtirazın iki şartı / Nevzat Çelik Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2014 Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hatıralar. Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli uysal çocukluğum... Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim... -Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler. Güneş, getir bir bayram sabahını. Açılın açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar, Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar... Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm? Ah nasıldı yaşamak? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
why Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2014 Şiddetle başlayan hazlar,şiddetle son bulurlar, Ölümleri olur zaferleri, Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalanormal888 Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 7, 2014 Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Ay ışığında yapraklar; Yapraklarda merak; Yapraklarda akil; Gün ışığında bin bir yeşil; Sarılar da sizin için, pembeler de; Tenin avıca değişi, Sıcaklığı, Yumuşaklığı; Yatıştaki rahatlık; Merhabalar sizin için; Sizin için limanda sallanan direkler; Günlerin isimleri, Ayların isimleri, Kayıkların boyaları sizin için; Sizin için postacının ayağı, Testicinin eli; Alınlardan akan ter, Cephelerde harcanan kursun; Sizin için mezarlar, mezar tasları, Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için; Her şey sizin için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mksubzero349 Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 ... Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin! Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan! Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın! Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan! Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!" Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." ... Edgar Allan Poe - Kuzgun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
why Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Edgar Allan Poe demişken It was many and many a year ago, In a kingdom by the sea, That a maiden there lived whom you may know By the name of ANNABEL LEE; And this maiden she lived with no other thought Than to love and be loved by me. ..... For the moon never beams without bringing me dreams Of the beautiful Annabel Lee; And the stars never rise but I feel the bright eyes Of the beautiful Annabel Lee; And so, all the night-tide, I lie down by the side Of my darling- my darling- my life and my bride, In the sepulchre there by the sea, In her tomb by the sounding sea. Tüylerimi diken diken eder hep bu ve The Raven ve diğer tüm Edgar Allan Poe hikaye ve şiirleri. Piyano keman destekli şarkısını yapmışlar çok çok da harika olmuş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
emir869 Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Edgar Alan Poe nin yeri ayrıdır. Film uyarlaması da hoştur ayrıca. KUZGUN Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan, Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden, Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan; "Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan, Başka kim gelir bu zaman?" Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi, Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman, Işısın istedim şafak çaresini arayarak Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan, Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan, Adı artık anılmayan. İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan; Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim: "Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan, Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan; Başka kim olur bu zaman?" Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden "Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki, Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan." Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan Kapıyı açtığım zaman. Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya, Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan; Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada, Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan, Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan; Yalnız bu sözdü duyulan. Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden, İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman. İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak; Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran; Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran; Başkası değil rüzgârdan..." Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman. Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan, Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan, Kaldı orda oynamadan. Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan; "Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından; Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?" Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan, İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan, Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan; Adı "Hiçbir zaman" olan. Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan. Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı, Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan." Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte "Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan; İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan. Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan: Hiç -ama hiç- hiçbir zaman." Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün; Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan, Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere, Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan. Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman." Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım, Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran, Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran, Değmeyecek hiçbir zaman! Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan. "Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan; İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan." Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." "Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa? Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan! Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin, Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..." Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." "Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle; Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan! Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan, O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?" Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin! Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan! Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın! Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan! Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!" Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan; Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan, O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan Kalkmayacak - hiçbir zaman! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
why Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2014 Tabi ki de Poe'cuğumun yeri ayrı. Adam çok iyi vurgulamış şiiri. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2014 Sen değiştin, resimlerin hiç değişmedi Nasıl seviyorum bilmezsin şu albümü Resimler yalancı değil, resimler ölmüyor, Aslında acı olan şey; sevgilerin ölümü Sahte renkler yerini gölgelere bırakmış Resimlerde siyah beyaz gözlerin, dudakların İşte bak! ellerin ellerimi arıyor Resimlerde besbelli anlatamadıkların Şimdi bir çerçeveden gülümsüyorsun bana Hatırlıyor musun bu resmin çekildiği günü Bakışların ne kadar duygulu, ne kadar sıcak Anlıyorum neler düşündüğünü. Bir başka resimde biraz kederlisin Hüzünlü bir şarkı dökülüyor dudağından Şimdi senden çok uzak bir şehirde Seni seyrediyorum bir albüm yaprağında Bu karanlık yoktu, bir zaman sen vardın Yaşamak cömertçe sunduğun bir ışıktı Sen değiştin, onlar hiç değişmedi Resimlerin senden vefalı çıktı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
owldeadht Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2014 Sarıyı severim üstünde lacivert oldukça Kırmızıdan pek haz etmem Üstünde orak ve çekiç olmadıkça Emin Çalışkan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.