Jump to content

Etkilendiğiniz Şiirleri, Dörtlükleri Yazın


illuminator_25

Önerilen Mesajlar

Ey arzulu zihin , hep bilgiye aç olan ,

amacı ne bunca düşüncenin ? Bir saat dağıtır

yıllarca zorlukla biriktirdiklerini.

 

Ruhumuzu ezip dolduran şey ,

önce , şimdi , dün , yarın , sabah ve akşam ,

hepsi bir anda geçip gidecek gölge gibi.

 

Francesco Petrarca / Utku Şiirleri

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bilemezsin

Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.

Hiçbir şey içime sinmedi.

Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.

Ya da okyanusa su.

Düşündüğüm her şey

Doğu’ya baharat götürmek gibiydi.

Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok,

Çünkü Sen zaten bunlara sahipsin.

O yüzden Sana bir ayna getirdim.

Kendine bak ve beni hatırla!…

 

(Hz. Mevlana)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neyzen Tevfik'in dayayıp döşediği muhteşem bir dörtlüğü vardır ki üstüne tanımam. Her derde deva. Ama buraya koymak sakıncalı olabilir, sadece girişini yazayım bilen bilir zaten. :)

 

"Ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini...." diye başlayıp akıllara zarar şekilde devam eder.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Düşümde gördüm Cahit'i:

Banka gibi bir yerhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif

Aynı servise verilmişizhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif

Yolumu gözler.

 

Baktım ki toplamış memurlarını

Nutuk çekmede şefimiz.

El edip geçecektim yerime.

Sessiz.

 

Cahit buhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif dayanamadıhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif boynuma atıldı.

Gözyaşlarını duydum yüzümde bir ara.

Ohttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif düşümde ağladı.

Bense uyandıktan sonra.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

biz seninle ikimiz şubat gibiydik

kayadan düşsek ağrımazdı bir yerimiz

küçücük bir taş görsek irkilirdik

 

öyle sıkılırdık ki birbirimizden içimiz kalkardı

bir şiiri tersten okumak bile anlamlıydı

karıncaları başparmağınla ezmek

sinek kanatlarını yakmak o günlerde

 

hiç boş kalmayan ama hep yalnız

bir otel odası gibiydik seninle

boşuna aldatılırdık, boşuna susardık

boşuna bakardık çöken bir balkondan kendimize

 

bir anlam veremezdik çekip gitmememize

 

her aşk

aynıdır zaten çoğalır kan kaybettikçe

Altay ÖKTEM

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sen varken kötü diye birşey bilmiyorduk

Mutsuzluklar,bu karalar yaşamda yoktu

Sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu

Sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler

Nicedir bir pencereden deniz güzel değil

Nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.

 

Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Geceye katran çal..

Acıya hüsran..

Ahh.. Edersem tutmasın elim..

Tutulsun dilim..

 

Ey kemankeş! Durma vur..

Nasılsa bu sîne vurgun..

Nûru düşsün düşlerin, kor olsun..

Seni görmesin, kör olsun..

 

Taş bassın yerime dedi gönlüne..

Emri olur !.... başım gözüm üstüne..

 

Bakmasın demiş bir daha yüzüme..

Emri olur !.... inansın bu sözüme..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben deliyim, ama çok şey bilirim.

Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana…

Sonların başladığı yerden,

Başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum.

Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir

istasyona, hep aynı raylar üzerindeyim…

 

Ben deliyim…

Benim mevsimim değişmez sadece bahardır,

Kuşlardan sadece güvercini bilirim,

Yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar.

İnsanlardan yalnız çocukları severim,

Onları da büyüyünceye kadar..

 

Ben deliyim…

Benim tanrım yoktur..

Bir çift göze, bir güler yüze taparım…

 

Ben deliyim…

Kendimle sohbet eder,

Kendi kendime gülerim.

Telefon kulübeleriyle kavga ederim.

Asfaltın siyahında kaybolup,

Düşüncelere dalarım.

Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım,

Bir de güzel hayaller kurarım…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]ASYA

 

Duymalıyım sesini duymalıyım Asya

Ey güzel kadın

Ses ver yıkık umut kırıntılarıma

Çocuk oldu yüreğim

Duyuyor musun sessiz hıçkırıklarımı

Ağlayan bir körpedir yüreğim Asya

Figan etmeye cesaretsiz cılız sakin öfkelerimi

Dinle Asya dinle

Ey çöl rüzgarı

Cerenin son düşü,

En mahsun alev,

Ey yalnız kalabalık,

ve en sakin Öfkesin içimde...

Asya bir kuş kondu yüreğime

Sana doğru uzanır tüm yollar

Çaresizlik yağıyor kumdan kalelerime

Yağmur doldu avuçlarıma

Asya ey kardelen....

Kanayan bir kreter gibi oluyor düşler

Volkan kaynıyor,taşıyor yüzümün yollarında

Ateşten nehirler akıyor gözlerimde

Oluk oluk kan boşalıyor Asya...

Duymalıyım sesini duymalıyım Asya

Ey çınar görmeliyim görkemli dallarını tarihe uzan

Ey Asya güzel kadın

Toprağında nakışlar işlenmiş

İlmek ilmek Anadolu bakışlı güllü oyalımsın

Asya yükselen nidasıyım ben bu toprakların

Kardelenin asaleti değdi yaprağıma

bir kolum Dicle oldu

Bir kolum Fırat...

Bir tarafım yetim oldu bir tarafım öksüz

Ağrının erimeyen karı

Akdenizin fundası

Asinin delip geçtiği dağsın

Asya dediğim,bir kadın zulmün ortasında

Gözleri güneşin battığı yer

Yüreği bir nar gibi şehra şehra

O çini bir vazodaki gül değil sahte açan,yalancı baharlarda

Asya bir kardelen..

Dağ çiçeği, şehla şehla bakan

Asya ey yetim yürek

Yağmur bakışlım...

Nazlı nazlı esti rüzgarın

Dinmiyor hasretin sancıları

Yedi iklim sen esiyorsun

Üşütüyor yankıların

Asya ey güzel kadın...

Yüzünün yamacında tek bir gül açar

Gamze gamze filizlenir bahar Asya...

Mavi mavi eser kenger tadında bir akşam

sen şarkılar ezberle güller için

Öylesine sancılar depreşir yüreğimde

sen giderken ekilen dikenler kanatlanır gecenin zifirinde

Sakin öfkelerde evcil yaralar dem tutar

Yarpuz kokuları çayırları sarar

Asya ey güzel kadın

Duymalısın sesimi duymalısın

Sanadır bu ah,bu sitem,bu nida

Ey Asya çoban yıldızı bakışlım

İlmek ilmek hasreti nakışladım

Yalnız sana yağmalı Erciyesin umut karları

Bir yanım Dicle oldu

Bir yanım Fırat...

Iraktır aşılmaz yollar Asya

Ey güzel kadın,

Duyuyor musun figan etmeye cesaretsiz,

cılız yüreğimin yankılarını..

Duymalısın sesimi duymalısın Asya,

ses ver umut kırıtılarıma

Çocuk oldu yüreğim...

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%] [/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%, align: left]

Lider Demir

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Affet Beni Dünya

 

Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde

 

Cümle düşmanlarımı affettim

 

Yediğim meyvalardan

 

Kokladığım çiçeklerden af diliyorum

 

Yerde yürürken gördüğüm

 

Sebepsiz kanına girdiğim

 

Zevk için öldürdüğüm

 

Böceklerden af diliyorum

 

Dağdan, topraktan, taştan

 

Evlattan, akrabadan, arkadaştan

 

Yağan yağmurdan, doğan güneşten

 

Denizlerden, göklerden af diliyorum

 

Yıllardır kahrımı çeken kadından

 

Ondaki yaşamak ümidinden

 

Baba evinden, ana sütünden

 

Yediğim ekmeklerden af diliyorum

 

Kadrini, kıymetini bilmediğim

 

Hayâli ile bahtiyâr olmadığım

 

Otuz yıl arayıp bulmadığım

 

Geleceklerden af diliyorum.

 

(Ümit Yaşar Oğuzcan)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kaktüs

 

Sonunu istemiyorum sessizliğin

Yokluğu istemiyorum bu akşamüstü çınlamasında

Yüzümü dizlerime dayıyorum, bitiştiriyorum

Kollarımı da

Bir kaktüs olmalıyım ben, dışıma yağan bir sağnak

Olmalıyım

Uçsuz bucaksız dünyada

Güneşin doğuşunu bekleyen.

 

Ufukta ansızın bir ışık çizgisi

Avuçlarımdayım belki.

Edip Cansever

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SEVGİ ÜSTÜNE

Bütün kitapları yakmalı

Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır

Kitaplara göre insan

Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş

Gözleri, yüreği kamaşmış insandır

Aptaldır, hastadır, kahramandır

Bütün kitapları yakmalı

Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.

İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler

Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar

Bir tek meyve veren dalı keserler

İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı

Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli

Bir tek meyve veren dalı kesmeli

İnsan dediğin derya misali

Üstünde milyonlarca dalga

İçinde kıyametler kopmalı

İnsan dediğin derya misali

Uçsuz bucaksız olmalı.

 

Gel çıkalım sevgilim gel

Gel kurtaralım birler hanesinden

Çekelim gidelim bir uçtan uca

Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar

Sevelim sevelim sevelim

Sevebileceğimiz kadar

Bedri Rahmi EYUBOĞLU

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İMKANSIZ DOSTLUK

Değil kardeşim, dal yeşil değil,gök mavi değil,

Bilsen! Ben hangi alemdeyim, sen hangi alemde!

Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler?

Sanmam! Yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil;

Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde;

Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler!

Cahit Sıtkı Tarancı

 

DOST

İnan kardeşim inan

gök mavidir, dal yeşil

Omuzun omuzumda

Nefesin nefesimde

Gökyüzünü yıldız yıldız

Dilim dilim bölüşürüz yeryüzünü

Pyına düşen dertler

Payıma düşer

Sen benim günümdesin

Ben senin gecende

Bir ucu sende denizin

Bir ucu bende

İnan kardeşim inan

Aynı suda yüzer bindiğimiz Gemiler...

Cahit Irgat

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Belkim Bir Kertenkeleyim

 

Belkim bir kertenkeleydim

piç edilmiş bir yağmurun serini

bir güzelin çirkiniydim

çirkinlerin en güzeli

yeşil koşsa güneşlerin gölgesi

ben en hızlı yeşiliydim

kurbağa yarışlarında annemin

 

çatal matal kaç çataldım kim bilir

bin dereden bir kendimi getirdim

haydan gelip huya giden bir huysuz

heyheyler içinde bir heydim

belkim yedi belkim sekiz belaydım

 

düdük çalar hırsızlanmış polisler

ben korkudan üstlerime işerdim

üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü

karşısında önüm açık gezerdim

ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan

rus cenginde çağanozdum bir zaman

 

iki gözüm iki koltuk-eviydi

mavilerim bir miyobun koynunda

kendi düşen köyler kentler ağlamaz

sur dışında ben oturur ağlardım

ekmek diye bağrışırdı bebeler

elma derler ben ortaya çıkardım

ağıtlarla kutlanırdı İsa-doğdu gecesi

fildişinden bir kuleydim yıktım kendimi

 

bilmem hangi keloğlanın fesiydim

bir püskülsüz sümbülteber tohumu

fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden

bir naraydım kimse bilmez nereden

ya yakından ya uçmaktan gelirdim

belkim ince belkim kalın bir sestim

belkilerin kol gezdiği saatta

belkim belki bile değildim.

Can Yücel

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Can Yücel gelince benim şiirim gelmez mi? Hemen gelsin öyleyse :)

 

 

 

SEVGİ DUVARI

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa

kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

dilimizde akşamdan kalma bir küfür

salonlar piyasalar sanat sevicileri

derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni

yakanda bir amonyak çiçeği

yalnızlığım benim sidikli kontesim

ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık

önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi

aramızda görevliler ekipler hızır paşalar

sabahları açıklarda bulurlardı leşimi

öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri

çöpçülerin elleriyle okşardın beni

yalnızlığım benim süpürge saçlım

ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak

bol çelik bol yıldız bol insan

bir gece sevgi duvarını aştık

düştüğüm yer öyle açık seçik ki

başucumda bir sen varsın bir de evren

saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

yalnızlığım benim çoğul türkülerim

ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Biri şiir mi dedi :)

 

 

Ayrılık

Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı,

Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı.

Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı,

Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı...

 

 

Ağaçların dalları saygılarla eğildi,

İçimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi,

Böceklerin sesleri birdenbire kesildi,

Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı...

Ayın on dördü gökte yavaşça yükselince,

Bir bağlama başladı önceden ince ince ...

 

 

Birdenbire gürleşip kemençeye karıştı,

Biri coşkun bir öfke, biri bir yalvarıştı.

Birini inletirken bir kadının elleri,

Birinde bir erkeğin kırılmış emelleri...

Sonra kemençe sustu... Yalnız kaldı bağlama,

Çalkalanarak diyor ki: “Boşunadır, ağlama!

Kemençen, bağlamam ve ... Gönüllerimiz kırıktır;

Her tatlı sevişmenin sonu bir ayrılıktır...

 

 

Gök onun kadar derin , o gök kadar berraktı,

Biraz sonra nazik ay bizi yalnız bıraktı...

Bu ayrılık çağının hicranını bir düşün,

Beni hala yakıyor tadı en son öpüşün!?..

 

 

Hazin hıçkırıkları bırakılmış bir kızın,

Hatırlattı bütün o eski ayrılıkları.

Söndürür neşesini gönlümüzdeki hızın,

Bırakılmış bir kızın hazin hıçkırıkları...

 

 

1932

 

Hüseyin Nihal Atsız

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neden hayatında biri yok diye soranlara:

Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya;

On dakika, on beş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.

Bu arada başka alternatifler de geçer ama binmezsiniz.

Ne de olsa beklemişsinizdir o kadar, boşa gitsin istemezsiniz.

Sormayın artık bana!

Herhangi biriyle değil, beklediğime değecek olanla devam etmeliyim bu yola!..

Durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda..

 

Can Yücel

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Herhangi biriyle değil, beklediğime değecek olanla devam etmeliyim bu yola!..

Durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda..

 

Can Yücel

:thumbsup::thumbsup:

 

 

Eski Bir Sonbahar

 

 

Sonbahardı… Seninle geçiyorduk o yoldan;

Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu.

Bize yaklaşıyordu.

Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu.

Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün;

Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu…

Havada bir serinlik…

Tatlı bir hayal gibi…

Toprak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi?

O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.

Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;

Yapraklar gibi yere dökülüyordu enin;

O nağme mesafeyi, zaman aşıyordu.

O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu.

En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.

Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.

Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak

Belki veda etmektir sana birkaç satırla…

Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen

Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!..

 

 

Atsız

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BUNCA AYRILIKTAN SONRA

 

O yorgunluğun kitaplarındaki

umutsuz sevgiler miydi düşleri eskiten

bir kez miydi tam yüreğimize saplanışı

o kemirgen kuşkuların

o yabanıl uğultuların

 

 

Ömürboyu yalnızlık yargılısının

buluvermek birden kerem sevdasını

canımızın çekirdeğinde

üstelik

bunca ayrılıktan sonra

 

 

Soyunup bütün kitaplardan

hüzünden ayrılıklardan

aşmak istesek de masal dağlarını

tutabilir miyiz yelesini

o tanrısal atların

 

 

Dinlenirken sevginin billur ırmağında

güneş kararıyor apansız

çatlıyor yüreğimizde yalnızlık tohumu

ve gurbet

batırıyor dişlerini etimize.

 

AHMET TELLİ

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Münacaat

 

Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı

ölmedim genç olarak,ölmedim beni leylak

büklümlerinin içten ve dışardan

sarmaladığı günlerde

bir zamandı

heves ettim gölgemi enginde yatan

o berrak sayfada gezindirsem diye

ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.

Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi

genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için

halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti

demedim dilimin ucuna gelen her ne ise

vay ki gençtim

ölümle paslanmış buldum sesimi.

 

Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin

bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana

gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda

gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi

haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne

bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak

bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini

tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş

ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

 

Çeşme var, kurnası murdar

yazgım

kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.

 

Gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim

nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da

gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem

ne fark eder demişim

bilmeden farkı istemişim.

Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine

arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!

Yola madem

çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım

hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine

yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar

yola devam ederdim.

 

Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim

gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın

onunla ben

hep sevişecek gibi baktık birbirimize.

bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.

 

Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar

ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde

hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık

bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için

kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık

eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce

alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık

ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı

doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız

ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık

gönendi dünya bundan istifade

dünya bayındırladı:

Bir yakış,bir yanış tasarımı beride

öte yakada bir benî adem

her gün küsülü kaldık.

 

Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan

artık bu yaşa erdirdin beni,anladım

gençken almadın canımı,bilmedim

demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş

çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer

çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış

insanın insana raptolduğu cevher.

 

Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi

taşınacak suyu göster,kırılacak odunu

kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde

bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin

tütmesi gereken ocak nerde?

 

İsmet Özel

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...