birunsatan Oluşturma zamanı: Nisan 14, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 14, 2008 Vudu’da Psişik Güçler Diğer animist dinlerde olduğu gibi, Vudu’da büyünün önemli bir rolü vardır. İlkel toplumlarda, kabilenin şamanı veya büyücüsü kabile reisinden sonra en önemli kişidir ve aynı zamanda bir hekimdir, şifalı otlardan anlar ve çeşitli tedavi usulleri uygular. Bu tedavilerde Anton Mesmer’in uyguladığı mağnetik paslar, bio-enerji, hipnotik telkin ve plasebo etkisi de kullanılır. Plasebo etkisi şekerden oluşmuş ve herhangi bir ilaç içermeyen plasebo haplarına dayanır. Günümüzdeki doktorlar merak (hipokondri) hastasına yakalanmış kişiye hapların tedavi edici özelliği olduğunu inandırtır. Kişi bu hapları kullanarak iyileştiğini inanır. Bazı istatistiklerde bu hapların tedavilerde neredeyse ilaçlar kadar etkili oldukları görülmüştür. Aynı şekilde, modern tıbbi bir tedavi yönteminde de, kanser hastalarına imgeleme yolu ile şifalı bir ışığın kanserleri yerlerine dağıldığı, hastalığı yenerek dağıttığı telkin edilir ve bunun klasik tedavileri desteklediği, hastanın iyileşmesini artırdığı söylenir. Diğer ezoterik sistemlerde olduğu gibi, Vudu rahibi veya rahibenin doğa-üstü güçleri olduğu inanılır ve eskiden kabilede ve günümüzde Vudu merkezindeki saygınlığı tamamen buna dayanır. O halde, onun ya psikolojiyi çok iyi bilen, inandırıcı bir şarlatan olması, ya da bir şekilde parapsikologların PSI dedikleri güç ve sezgilere sahip olması gerekir. Bunun yansıra, öte dünya ve bu dünya arasında bir haberci olarak görülür. Kabilenin gelmiş geçmiş ata-ruhları da, doğa ruhlar da tarikatın diğer bireylerine mesajlarını onun aracılığı ile iletirler, tehlikeleri önceden bildirirler, beyenmedikeri davranışları düzeltilmelerini ikaz ederler. Vudu rahibi veya rahibesinin, loalar üzerindeki kontrolünden dolayı ona loaların veya azizlerin babası veya annesi denilir. Kendisinin genelde loalar tarafından seçildiği, bazı durumlarda isteğine karşı zorla görevlendirildiği söylenir. Yeni dünyada bu mesleğe başlayan kişi, kendi imkanları ile bir merkez kurması gerekiyor. Merkez genelde derme çatma bir evdir, müritlerin dans edeceği, müzik çalacağı ve misafirlerin katılacağı geniş bir alan içermesi gerekiyor. Bunun ortasında poteau-mitan adında bir ana direk olmalıdır. Bu direk loaların inip çıktığı bir merdivendir ve bütün ayin ve dansların odak noktasıdır. Ayinler sırasında bu direğin etrafında genelde un ile veve’ler çizilir. Veveler loaları çağırmak için kullanılan karmaşık desen ve geometrik şekillerdir. Varlıkların amblemleri, dünya ve astral (öte) alemi arasındaki köprülerdir ve loaları çağırmaya yarar. Veve’leri sadece bir babaloa veya mamaloa çizip onları güçle şarj edebilir ve çizilir çizilmez varlık arasında irtibat kurulduğu, hatta bir şekilde varlıkların bu veve’lerin içinde bedenlendiği, kurban ve yiyeceklerle beslenerek güçlendiği inanılır. Modern Santero ve Santeralar veve’leri canlandıran bu loaları bazen gezegensel (astrolojik) güçler olarak kabul ederler. Bir merkezi kurduktan sonra, babaloa veya mamaloa etrafında hunsi’ler (müritler) toplar ve onları inisiye eder. İnisiyason (kabul) törenleri oldukça uzun ve karmaşıktır. Birkaç dereceden oluşan bu törenlerin ilkinde bedenin bütün saç ve kılları kesilir veya sökülür, çeşitli ot ve maddelerden, hayvan kanından banyolar yapılır. Tam başın üstü ve kollar kesilir ve özel merhemler sürülür. Bundan sonra kişi 17 gün karanlık bir odaya konulur, orada hiç konuşmadan sırt üstü yatması gerekir. Bu dönem yine bir doğuştan önce kişinin ana rahimde kalışını simgeler. Törenler bundan sonra başlar ve kişinin bağlı olduğu loa “oturtulur”. Söz konusu bağlı olduğu loa bir şekilde belli olur. Hunsi’lere, müritlere loaların oğulları veya kızları denilir. Herkesin bir koruyucu meleği olduğu inanılır. Ancak, müritlerin daha yüksek mertebeden addedilen loaları olduğu kabul edilir. “Oturtma” ayininde loa ve kişi arasındaki bağ güçlendirilir. Artık, kişi loanun kişisel denetimi altına girer. Bu arda unutmamak gerekir ki, Vudu'da büyüsel güç genelde loalardan geldiği farz edilir. Babaloalar, mamaloalar ve hunganlar loaların doğa-üstü güçlerini tezahür etmeleri bir aracıdır. "...tek bildiğim şey, on yıldır Ghana'da bulunduğum sürece, garip ve ürkütücü bir gücün izah edilmez etkilerinin hem kurbanı, hem de izleyicisiydim. İnanmam için kendi göz ve kulaklarım şahit, kendi zekam dayanak ve yaşadığım her an için kendi yaralarım gösterge olmuştur. En ufak bir şüphem yok ki, Afrikalılar kendi esrarengiz yöntemleriyle en tuhaf güçlerden birini geliştirdiler-Juju denilen şeyi." Jungle Magic, James H. Neal alıntıdır... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kelendria Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2008 bu tür büyülerin yaygın olarak kullanıldığı toplumların ekonomik sıkıntılar çekmesi ve geri kalması veya yok olması bana bu yöntemlerin pek etkili olmadığını düşündürtmüyor değil. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NightWolf Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2008 Büyüye yönelmelerindeki en önemli sebep zaten ekonomik sıkıntı ve her alandaki geriliktir.. Şöyle bir tarih sahnesine bakacak olursak, Colomb; Amerika'yı keşfettikten sonra, Americo Vespuci kıtaya ayak basmasaydı belki orada hala yerliler olacaktı. Ama kolonilerin yerleşmesiyle akılcılık, felsefe, teknoloji birlikte geldi. Teknoloji bir bakıma mucizedir. Mucizeyi yaratan bir alet varken neden bir insana bağımlı olasınız ki? İşte yerlilerin geri kalmasının nedeni budur. Mucizeyi yaratacak alet olmayınca, onlar mucizeyi insanlardan beklerler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.