Jump to content

Andromeda'dan gelen ufo


taduse

Önerilen Mesajlar

PROFOSÖR HERNANDEZ'E UZAYLILAR HANGi iNANILMAZ BiLGiLERi VERDiLER ?

 

 

Asagidaki metin hakkinda ön bilgi:

UFO'lariyla dünyamizi ziyaret eden varliklar 1972 yilinda, bir üniversite profesörü, immünoloji arastirmacisi ve Meksika Atom Enerjisi Komisyonu'nun önde gelen üyesi olan dünyaca ünlü Meksikali bir bilim adami olan Prof.R.N.Hernandez ile temas kurdular. Temasçi genç bir kadin görünümündeydi. Kadin, ANDROMEDA Takimyildizindaki (net görüntü ve resimleri son yillarda Hubble teleskobundan saglandi) INXTRIA gezegeninden geldigini söylüyordu. Bu varlik, profesörle çok önemli bilimsel ve sosyolojik sorunlari tartisti ve ona son derece önemli bilgiler verdi ; profesörü uzay gemisine götürerek dünyamizla ilgili pek çok ilginç sey gösterdi. Bu görüsme ile ilgili tüm bilgiler Profesör'ün "kayboldugu" 1984 yilina dek yapilan temaslarin , yüzlerce sayfa günlük notlari, steno ile kaydedilmis konusmalar, tanimlamalar vb'den olusmaktadir. Orjinali ispanyolcadir.

Asagida bu belgelerden derlenen UFO isimli Yrb. Wendelle C. Stevens ve Zitha Rodriguez Montiel tarafindan derlenen kitabin 156-170.ci sayfalarinda geçen bir LYA (uzayli kadin) ve Prof.Hernandez arasinda konusmaya yer verilmistir.

 

 

 

" Zamaninizdan alti milyon yil önce , kitalarin tümü tek bir kara parçasi meydana getiriyordu. Bunun üzerinde yasayan uluslar birbirlerine oldukça yakindilar. Ancak, bir gece, deniz, Atlantis dediginiz kenti tümüyle yutuverdi. Bu büyük karanin orta yerinde yasayanlar, kara ikiye bölününce boguldular. Oldukça bilgiliydiler ancak daha çok bilgi toplamak istemeleri topyekun mahvolmalarina neden oldu."

"Orada o büyük kentte, Atlantisli bilim adamlari, askeri üstünlük kazanabilmek için çabaliyorlardi. Bunu yapacak zihinsel kapasiteye ermemis olmalarina karsin, tüm galaksiye hakim olmak istiyorlardi. Niyetleri, dünyaniza ve sistemin tümüne kayitsiz sartsiz egemen olmakti. "

"Atlantisliler, günes sisteminin Maldek ( Maldek=Marduk=niburu olmasin? ) denen gezegeninden gelmislerdi. (Bugün orasi astroid kusagi olarak biliniyor.) Bu gezegen , SiON'dan gelen ve bilimsel ilerlemeleri nedeniyle büyük güç kazanmis varliklarin siginagi olmustu. Neyse, günün birinde, bilim adamlari kendi aralarinda anlasmazliga düstüler ve bazilari Dünya'ya göç ettiler. O zamanlar, dünya , günes sisteminin dördüncü gezegeniydi. Bu sömürgeciler, dünyanin, burada eskiden beri oturan diger sakinleri için çekilmez hale geldiler ; çünkü , gelismis silahlariyla onlari tehdit ederek küçük uluslara boyun egdiriyor ., sapik amaçlarini ve egemenliklerini bu sulahlarla gerçeklestiriyorlardi. Dünya, baska gezegenlerden gelenler için büyük bir siginak olmustu. Bunlar arasinda, gerek örf ve adetler gerekse genetik olarak büyük farkliliklar vardi. Zengin minerallerden dolayi yeni bir yerlesim bölgesi olusturan bu gezegen, birçok uygarligi çekiyordu kendine. O zamanlar, sadece tek bir kara vardi. Gezegeniniz, Maldek gezegeninden büyük kuskularla gözetlenen bir serayi andiriyordu. "...............

............."Bu silah bir antinükleer reaktöre ve antienerjiye sahipti; böylece, ayni zamanda hem molekül parçalayici, hem manyetik denge bozucu, hem de güç nötrallestirici ve her çesit enerjiye karsi alici gibi kullanilabiliyordu. Onunla hayati ve hareketi kontrol edebiliyorlardi."

"Sayesinde, o güne dek erisilmemis bir güce sahip olduklari bu silaha antimadde cihazi adini verdiler. o devrin konvansiyonel silahlari ile bu antimadde silahi arasindaki fark bir uçurum kadar derindi. Diger silahlar, maddeyi yok edebiliyorlari, organik enerjiyi degil. Ama yeni ve onlara göre müthis kesifleri, onlara insanoglunun psisik ve spiritüel enerjisini yok etme olanagini sagliyordu. Evet, bu silah, biri maddesel öteki de spiritüel olan her iki varligi da yok edebiliyordu."

" Pardon LYA, ' her iki varlik' sözüyle ne demek istediginizi anlayamadim? "

" Evet, sizler, insanin psisik ve organik bilesim maddelerine, ruh ve madde diyorsunuz. Bunlar birer varliktir. sizin ruh dediginiz varlik, konvansiyonel ölümle yok olmaz. Onun enerjisi ölümden sonra da devam eder. Ama bu silah, hareket halinde olsun olmasin, (yasasin, yasamasin) titresimsel ya da psisik varligi bütünüyle yok ediyordu. Bir kez hedefe dogru yönlendirildi mi, artik hedefinin sesini arayip buluyordu. Bu, ses, o bölgede yasayan insanlarin soluk alip vermeleri ya da bitkilerin solunumu olabiliyordu. Kentlerin ve ormanlarin enerjilerini tümüyle absorbe ederek onlari yeryüzünden siliyordu. "

" Bu silah, ona karsi koyacak yollari arayip bulamayan Maldek'lileri çok telaslandirdi. Silahin gücü, nedenli küçük olurlarsa olsunlar, tüm canli hücreleri yok edebiliyordu. Ne kadar büyük olurlarsa olsun, herhangi bir gezegenin yörüngesini degistirebiliyor, antimanyetik bir vorteks meydana getirerek, yörüngedeki dünyalarin çarpismalarina neden olabiliyordu. "

" Bu korkunç silahin yapilmasi, Maldeklileri öylesine endiselendiriyordu ki, Dünya'da olup bitebilecek seyler karsisinda büyük bir sorumluluk duymaya basladilar. Sonunda, dünyaniza gelerek, Atlantislileri bu projelerinden vazgeçirmeye ve baris içinde yasamaya ikna etmeye karar verdiler. Ama, geç kalmislardi. Dünyalilar, bu silahin onlara, gezegenlerarasi bilim adamlari arasinda büyük bir güç ve ayricalik kazandirdiginin farkina varmislardi. Dünyalilarin sürekli karsi koymalari üzerine, Maldekliler, dünyanin dengesini tehlikeye atma pahasina, silahi, kendileri etkisiz hale getirmeye karar verdiler.

Ancak, her seye karsin niyetlerini gerçeklestiremediler. Dünyalilar bu silahi, gece gündüz koruma altinda tuttuklari, devasa bir piramidin içine sakladilar. Bunu gören Maldekliler savas ilan ettiler. Bu savas bir yil kadar sürdü. Bu, esit iki güç arasinda yapilan, zor ve güçlü bir karsilasmaydi. Dünyalilar, gerektiginde silahi kullanmaya karar verdiler. "

" Bütün bu kargasa sürerken, Maldekli bilim adamlari, son bir kez, Atlantislileri bu kararlarindan vazgeçirmeye çalistilar, ama güçlü bir direnisle karsilastilar. Dünyalilar, yeni güçlerinin simgesi olan silahtan vazgeçmeye yanasmiyorlardi. Dogrusu, hiç de sagduyu sahibi degillerdi ; kozmik yasayi hiçe sayiyorlardi ; zaten kendi uygarliklarinin yasalarini da sürekli ihlal ediyorlardi. Hücresel hayati sifirlayan, teknolojiyi tehdit eden, tüm bio-genetik enerjiyi ve günes sisteminin barisini mahvedecek olan bu silahlarini teslim etmeyi ya da etkisiz hale getirmeyi redderek, kardeslerine karsi savasmayi sürdürdüler.

"Savasin siddeti içinde, dünyalilar toprak kaybettiler. Diger günes sistemlerinden gelen ileri uygarliklar da Maldekliler'e yardim ediyorlari. O zaman , Dünyalilar, Maldek gezegeninin manyetik alanini kaybetmesine ve yakinindaki diger gezegenlerle (en yakindaki Mars'ti ) çarpismasina neden olacak sekilde ayarladiklari silahlarini çalistirdilar"

"Yörüngesinden çikan Maldek gezegeni, çok enerji yitirdi. Bu enerji kaybinin farkina varan bilim adamlari, bir gece, Dünyalilar'in bu saldirganligini ve gücünü olusturan silahi yok etmeye karar verdiler. Maldek laboratuvarlarindan yayinlanan güçlü bir isin, o büyük kentin (Atlantis) üzerine düserek, kitayi ikiye böldü. Bu isin, dünyanin büyük bir bölümünün bir uçurum gibi açilmasina neden olmustu ve ayni gece , tüm Atlantis kenti sulara gömüldü."

" Diger, daha küçük kentler, büyük bir su baskininin (tufanin, Nuh tufanimi acaba?) karalari kaplayacagi konusunda uyarilmislardi; bunlarin bazilari yine Maldek bilim adamlarinin yardimiyla, insanlarin tahliyesiyle ilgili gerekli önlemleri alabildiler."

"ikiye bölünen büyük kara parçasi parçalandi, yavas yavas sulara gömülen kisimlarinda, birçok masum insan da öldü. Kalan parçalarin biri batiya, biri de doguya dogru savruldu. Dünyanin manyetik kutbu kayboldu. O zamandan beri de olmasi gereken yerde degildir."

"Dünyaniz yörüngesini degistirdi; bu çatismalardan haberleri dahi olmayan suçsuz uluslar tufanda yok oldular."

"Bugün bile, karalar hareketlerine devam ediyor ve bu hareketleri, o gece sulara gömülmüs bazi kara parçalarinin yeniden su yüzüne çikmasina neden olacak. Dünyaniz, o zamandan beri sürekli hareket halindedir. "

"Maldek gezegeni ise, bir süre, yörüngesel enerjisini yitirmeye devam etti ; bu süre içinde Maldekliler, kendilerine siginma hakki taniyan gezegenlere göç ettiler. Sonunda Maldek gezegeni , Mars ve Jüpiter ve hatta Dünya'nizla da çarpismasini gerektiren bir yörüngeye girdi. (Sümer anlatisiyla örtüsmüyormu? Ayrintilar için bu sayfalari takip etmeye devam edin.) Yakin gezegenlere, yagmur gibi göktaslari yagdirdi. Bu kozmik toza Satürn halkalarinda hala rastlanabilir... Bu parçalarin digerleri , halen astroid kusagi adini verdiginiz bölgede, bir düzene girmeye çalisiyorlar."

"Antimadde silahi da, Florida açiklarinda , BiMiNi dediginiz adaciklar arasina rastlayan bölgede , denizin dibine gömülmüs büyük piramidin içinde duruyor."

Büyük saskinlikla ona baktim. bu öyküye inanip inanmamak konusunda ikircikli kaldigimi anladi. Kendimi asagilanmis hissediyordum. Yavasça sordum:

"Hala okyanusun dibinde mi yani?"

"Evet, profesör" dedi, " Yildizlararasi topluluk, simdi eskisinden daha çok endiseleniyor. Çünkü, artik zayiflamis olmasina ragmen, eger günes isinlari tarafindan aktive edilirse, dünyanizda manyetik degisikliklere ve molekül bozulmalarina neden olabilir. "

" Bu antimadde silahi, korkunç etkilerini, degisik sekillerde gösteriyor. Bu da bilim adamlarininz dikkatini , o bölgede olup bitenlere çekiyor. O bölgede, pusulalar, iletisim ve deniz trafigi aksiyor. Hala, Solar güç tarafindan uyarilip aktive edildigi zaman, yasam enerjisini algiladiginda, enerji vortex(girdap)ini harekete geçiriyor. Ayrica, çevresinde, tepkime ile çalisan herhangi bir alet algiladiginda antimolekül alaninin uyarildigi kesindir. Aslinda bir sesle hareket geçer. Hala, kullanilir durumda ve çok tehlikelidir. Sizin ona erismeniz olanaksiz, çünkü, gücü karsisinda hemen yok olursunuz."

"Bunca yildan sonra, hala dediginiz kadar öldürücü mü?"

"Aslinda profesör" dedi. , heyecanli bir duyarlilikla, " onu ele geçirmek isteyen birçok yildiz toplumu var; ancak, dünyaniza gelip, arastirma ve analizler yaparak silahin yerini bulmalari ve onu çikarmalari için gereken izin , üstün varliklar tarafindan onlara verilmiyor. Ne onlar ne de siz, antienerjiyi ve antimaddeyi kontrol altinda tutacak ve onu etkisizlestirecek kadar bilgiye sahipsizin. Bu bilgi sadece gelismis varliklarda var"

"Bunu siz basarabilir misiniz LYA ?"

"Tabii profesör. Unutmayin ki , biz bir bilim ve kesif grubuyuz. Ancak, bu dünyanizi antimadde güçlerine maruz birakir. Biz hayata saygiyi esas aliriz. Sadece maddesel degil, enerjik hayata da. Bizim prensiplerimiz, canli türlerini yasatmaya ve gelistirmeye çalismaktir."

"Biz bir gün bu silahi kontrol etmeyi basarabilecekmiyiz?"

"Bu kosullar altinda, hayir. Şu andaki bilgileriniz, daha uzayda yolunuzu bulmak için gerekli olan üstuzay prensiplerini bile anlamaya yeterli degil. Bunu için , gemilerinizi yürütmek için çok büyük ölçüde enerjiye gereksinim duyuyorsunuz. Uzayin içerdigi tehlikeleri anlamak için milyonlarca saatlik uzay arastirmalarinda bulunmaniz gerekiyor. Bu yüzden , bu silahi, insanlarinizin korkunç genetik zararlara ugramayacaklari bir biçimde kontrol ederek yüzeye çikaracak yeterli bilgiye henüz sahip degilsiniz. Onu yüzeye çikarirsaniz, yüzlerce kilometre uzaklikta bulunan kentler bir an içinde yok olabilirler ., tarihiniz boyunca böyle olaylara rastlanmistir. Dünya disi gemiler bunu yapabilir ; fakat , enerjinin tahliyesi sirasinda birçok insan ölebilir. Ancak çok ileri bir uygarlik bunu basarabilir. Aksi halde, dünyanizin manyetik alani kuvvetli bir degisime ugrar.

Bugün BiMiNi adasi açiklarinda deniz altinda bulununan tastan yola benzer yapilar ve ünlü Scott Taslari ile ilgili deniz dibi arastirmalari büyük bir heyecanla devam ettiriliyor. ilgili arastirmacilar, bölgenin Atlantis'e ait olabilecegi konusunda ciddi fikirlere sahipler

Ashtar_Sheran tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Carl Sagan bilim adamları arasında gerçekçiliği ve araştırmalarındaki dürüstlüğü açısından efsane olmuş bir bilim adamıdır,Seti Drake Projesinin mimarı ve uygulayıcısı olarakta bu tip konular üzerinde bir uzmandır.Karanlıkta bilimin mum ışığı adlı kitabında bu tip yaklaşımların insanın gönlüne hoş gelsede olmasını istesede bilimsel araştırmalara büyük sekte vurduğunu belirtmektedir.Bu tip sansasyonel girişimlerin bir din misali insanları sardığını daha sonra gerçekle hayal arasındaki farkı algılayamaz duruma geldiklerini belirtiyor bu konulara meraklı iseniz bu kitabı mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim.Tubitak yayınlarından bütün DNR larda bulabilirsiniz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

demekki bunlar bilgi vermese bizimkiler hiç bişi bilmiyomuş :D Ya bende inanırım da bu kocaaa evrende yanlız olmadığımıza bu kadarı biraz komik geliyor ister istemez insana. Bide kadın uzaylıymış :D Neyse fazla yorum işil cıvkını çıkarır. Film senaryosu gibi paylaşımın için teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu anlatılanlar nedense bana edgar cayce nin anlattıklarından çok etkilenen birinin anlatımına benziyor. edgar cayce ünlü bir kahindi bu arada neyse... ben pek yiyip yuymam tabi böyle meksikalı falan. Yinede arkadaşımız paylaşmak istemiş. ilgilenenler çok sağlam kaynaklara ulaşabilir birçok yayın mevcut dilimizde çevrilmiş olan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu uzaylı muhabetlerı bır dunya var. şahsen hiç görmedi maam şunu düşünüyorum örn. ankarada bir arkadaşım var ona bir şey söylemem lazım ve bunu yapmak için arabaya atlayıp ankaraya gıtmem telefon açarım. madem ki uzay gemisi yapıcak teknolojileri var bir alet yapsınlar onla irtibata geçelim. ben dunya dışı yaşam yok demiyorum ama ufo bana göre değil. ayrıca şunu da ekleyim bır ıkı devlet ılerı teknolojı urunu uçaklarını denıyorlar ve bunun en iyiy kamufule etme yolu olarak ufoları goruyorlar. dunya dısı yaşama ilgili ' drake denkle mı ' var setı projesı ıle onunla uğraşıyorum

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dün okuduğum aşağıdaki haber bana buradaki bu konuyu hatırlatmıştı; şimdi ekleme fırsatını buldum...ne dersiniz bu kara delik iyice incelendikten sonra bahsedilen şey bulunur mu?:)

 

 

Atlantik’te kara delik

 

Bilim adamları, Atlas okyanusunun ortasında keşfedilen tuhaf “kara deliği” incelemeye başladı.

 

 

NTV-MSNBC VE AJANSLAR

İngiliz araştırmacılar, “deliğin”, arzın merkezinin oluşumu ve bileşenleri hakkında kıymetli bilgiler sağlayacağını düşünüyor.

 

İngiltere Okyanus bilimi Merkezinden jeologlar ve okyanus bilimcileri, araştırmalarına başlamadan önce açıklama yaparak, yer kabuğunda devasa bir krater olarak tanımladıkları “deliğin” çapının, 3 bin ila 4 bin metre olduğunu belirttiler. Uzmanlar, 4900 metre derinlikte, iki tektonik tabaka arasındaki hareketlerle oluşmuş çukuru “arz yüzeyinde açılmış yara” olarak tanımlıyor.

 

Bu devasa çukur, bilim insanlarını şaşırtmış bulunuyor. Çünkü, bu tür çukurlar genellikle volkanik magmayla doludur.

 

İngiltere’deki Durham üniversitesinden Profesör Roger Searle başkanlığındaki 12 kişilik ekibin okyanus ortasında teknedeki çalışması 6 hafta sürecek.

 

Çalışmalarda, yüksek çözünürlükle kamerayla donatılmış özel bir robot kullanılacak.

 

Bölgeyi arşınlayacak olan robot, çukurdan numune toplayacak. Araştırma sonuçlarının yayınlanması birkaç yılı bulacak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

selam aslında uzaylıların oldugu konusunda herhangı bı teretuttum yok ama sadece olduklarını bılıyoruz yanı kanıtlanmıs bır gercek yok neden dıye sormadan edemıyorum var mı? yok mu? tam bır cıkmazlar ıcınde oldugumu belırtmek ısterım benı aydınlatırsanız sevınırım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

olduklarına dair pek çok açıklama var ama inanmak ya da inanmamak tamamen size bağlı..ancak ne var oldukları ne de yok oldukları ispatlanabilir bir şey değil şu an için ancak kaale alınabilecek pek çok delil de var..mitoloji konusuna ve arkeolojik buluntulara eğilenlerin ortaya çıkarttıkları bilgi ve yorumlar bu konuda çok önemli delil, bireylere inanmayabilirsiniz ama tarihten kalanlara inanmamak zor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

aslında uzaylılar hakkında anlatımıs o kadar efsane ve estentane var kı bazen hangısının dogru olup olmadıgı konusunda teredutte olmak elde degıl bana kalırsa uzaylıllar bızlerız neden mı? cunku elde edılmıs tum verıler olusturuyor kı uzaylı denen o canlılar ne sekıl neden fızyolojık olarak bızden farklı gorunuyorlar yanı kısmen bızlerız buda elde edılen bılgıler cercevesınde aslında bızlerın onların parcaları oldugumuz kanısı ortaya cıkar. bızler uzaylı denen canlıların akrabaları hatta torunlarıyız.cunku ızlenım gelıs gıdıs noktalarının hep aynı rota oldugunu ve uzayda karadelık denılen olagan dısı guc kaynaklarının olusturabıldıklerı ısık kapması adıyla deneılen olayı olusturarak uzayda zaman kavramının tam merkezı olark kayıp oldugunu yanı solucan delıgı denılen zaman delılerının olustugunu kısmen hepımız bılıyoruzdur .ve bu delıklerın aynı rota ve aynı zaman dılımınde tekrarlandıgını dusunursek eger neden aynı yolu ızleyerek gelıp gıttıklerını anlayabılırz yanı demek ıstedıgım gelecktekı bızlerız o uzaylı denılen canlılarız kımbılebılır kı gelecekte zmn yolculugunun olmayacagını demı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uzaylıların bir çeşit torunlarıyız, evet:) karadelikler değil de başka gezegenlerden gelen üstün ırkın homo-sapiens'i genetik oynama ile ortaya çıkarttığını söyleyebiliriz (Bu kesinlikle Tanrı'yı inkar etmek değildir, önceden belirteyeyim)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...