teiresias Oluşturma zamanı: Nisan 18, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 18, 2008 Orhan Seyfi Orhon, 23 Ekim 1890. 22 Ağustos 1972 1914'te Hukuk Mektebi’ni bitirdi. Meclis-i Mebusan’ın Kavanin Kalemi’nde memurluk, ardından gazetecilik ve öğretmenlik yaptı. Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul Hükümeti’ni destekleyen "Aydede" dergisinde çalıştı. 1946’da CHP’den Zonguldak miletvekili seçildi. 1950’de gazeteciliğe döndü. 1960’tan sonra Adalet Partisi ’ne girdi. 1965’te bu partiden İstanbul milletvekili seçildi. 1922-1946 arasında Milliyet, Tasvir-i Efkar, Cumhuriyet, Ulus, Zafer, Havadis gazetelerinde mizah ve köşe yazıları yazdı. Yaşamının son döneminde Son Havadis gazetesinde yazarlık yaptı. İlk şiirleri arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları "Hıyaban" isimli dergide yayınlandı. 1917’de Yeni Mecmua’da çıkan şiirleriyle adını duyurdu. Türk şiirinde "Hecenin Beş Şairi" grubundan biri olarak ün kazandı. Yusuf Ziya Ortaç ’la birlikte Papağan, Güneş, Ayda Bir, Çınaraltı dergilerini çıkardı. Şiire Aruzla başladı. "Fırtına ve Kar" isimli uzun şiirinde bunun başarılı bir örneğini verdi. Daha sonra Milli Edebiyat ve Genç Kalemler akımlarının etkisinde kalarak hece veznine döndü. Hece ile yazdığı şiirlerinde yalın bir dil kullandı. Divan şiiri kalıplarını hece veznine uyarlayarak yazdığı gazel benzeri şiirleri de var. Yirmiden fazla şiiri bestelendi. Eserleri,Şiirleri, • Çocuk Adam, (roman) • Düğün Gecesi, • Dün Bugün Yarın, • Kulaktan Kulağa .Düz yazıları Fiskeler (1922) • Asri Kerem (1942) • Dün Bugün Yarın (1943) • Kulaktan Kulağa (1943) • Gençlere Açık Mektup (1951) • Düğün Gecesi (1957) DÜŞÜNCE Yıllar var ben onu hiç unutmadım O beni sorar mı hatırlar mı ki? Büsbütün silinip gitti mi adım? Gönlünün vefası bu kadar mı ki? Döktügü yaşları unutmuş mudur? Kendini aldatıp avutmuş mudur? Vaadini tutmuş mu unutmuş mudur? Şimdi başkasına meyli var mi ki? Bilsem uzaklarda kimler agliyor Kimlerin kalbini aşkı daglıyor? Acep kederli mi yas mı baglıyor? Yoksa eskisinden bahtiyar mı ki? TEDEDDÜT Sarahaten, acaba, söylesem darılmaz mı? Darılmak adeti, bilmem ki çapkının nazı mı? Desem ki: 'Ben, seni...' ,yok, dinlemez ki, hiddet eder! Niçin? Bu sözde ne var? Sanki hiddet etse ne der? Desem ki: 'Ben, seni pek...' Ya kızar, konuşmazsa? Derim: 'Bu çektigim insaf edin, eger azsa...' Desem ki: 'Ben, seni pek çok...' hayır, kızar bilirim, Tereddütüm acaba hiddetinden az mı elim? Desem ki: 'Ben, seni pek çok...' Sakın gücenme emi, Sakın gücenme, eger anladınsa sevdigimi… VEDA Hani o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın? Alnına koyarken veda buseni Yüzüme bu türlü bakmayacaktın? Hani ey gözlerim bu son vedada, Yolunu kaybeden yolcunun dağda Birini çağırmak için imdada Yaktığı ateşi yakmayacaktın? Gelse de en acı sözler dilime Uçacak sanırdım birkaç kelime... Bir alev halinde düştün elime Hani ey gözyaşım akmayacaktın? YOLCULUK Veda ettim gençliğimin gamsız geçen rüyasına, Çıktım aşkın nihayeti bulunmayan sahrasına. Bilmiyordum yol neresi? Varacağım yer neresi? Dayanarak gidiyordum ilhamımın asâsına. Bu sahranın kanat germiş her yerine ıssızlıklar, Ufuklardan yalnız iki yıldız dogmuş semasına. İki yıldız.. işte benim rehberim bu, yürüyordum; Nihayetsiz gecelerin daldım zulmet deryasına. Yürüyordum; dağlar geçip, uçurumlar atlıyordum, Tâbi oldum saçlarımda esen sevda havasına. Yürüyordum, gök gürlüyor.. yürüyordum, fırtına var, Yürüyordum, göğüs germiş bu dağların borasına, Bir ses duydum uzaklardan: "Seyfi, diyor, bir âfetin "Düştün siyah gözlerinin yine kara sevdasına!" 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2008 Orhan Seyfi Orhon uzun yıllardır edebiyatımızın unutulmuş kalemleri arasında yer alarak türk edebiyatı adına bir çoğumuzu üzmekteydi,neyse ki everest yayınları şiirlerini topladı ve bir kitapta yeniden yayınladı. DİYORLAR Ölürsem yazıktır sana kanmadan Kollarım boynunda halkalanmadan Bir günüm geçmiyor seni anmadan Derdine katlandım hiç usanmadan Diyorlar: "Kül olmaz ateş yanmadan Denizler durulmaz dalgalanmadan!" Saadet benziyor boş bir seraba Düşüyor her seven gönül azaba Gelmiyor çekilen dertler hesaba Diyorum: "Sebep ne bu ızdıraba?" Diyorlar: "Kül olmaz ateş yanmadan Denizler durulmaz dalgalanmadan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.