Jump to content

William Butler Yeats


semuel

Önerilen Mesajlar

William Butler Yeats (d. 13 Haziran 1865 – ö. 28 Ocak 1939) İrlandalı şair ve oyun yazarı. İrlanda'da yetişen en önemli lirik şairlerden biri olmaktan yanısıra, 20. yüzyıl edebiyatının esas figürlerinden biridir. İrlanda edebiyatının rönesans sürecinin öncüsü sayılmaktadır.[1] Abbey Tiyatrosu'nun kurucularından biri olan Yeats, 1923 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür.

 

Ressam John Butler Yeats'in oğlu olan William, 1883 ve 1886 yılları arasında Dublin'de ressamlık dersleri aldı. Eğitimine daha sonra Londra'da devam etti. Tatillerini ise İrlanda'da bulunan ve şiirlerine çoğu kez mekân olan County Sligo kontluğunda geçirdi. Bu dönemde İrlanda efsanelerine ve okültizme merak saldı. İlk eseri Mosada (1886) büyüye olan ilgisini yansıtırken, The Wanderings of Oisin (1889) adlı eserinde Genç İrlanda hareketinin aşırı milliyetçiliğini dile getirdi.

 

1886'dan 1900'e kadar uzanan dönemde yazdığı şiirler Shelley, Spenser ve Ön Raffaellocular'dan etkilenmiştir. İrlanda mitolojisi ve temalarına odaklanan şiirleri mistik, yavaş tempolu ve lirik dille anlatılmıştır. Bu dönemde kaleme aldığı şiirlerden en bilinenleri arasında Falling of Leaves, When You Are Old ve The Lake Isle of Innisfree yer alır. 1893 yılında William Blake'in eserlerini düzenleyen Yeats'in toplu şiirleri 1895'de (Poems) yayımlandı.

 

 

Kimbilir Kaç Kişi Seni Sevdi

 

Kimbilir kaç kişi senin zarif hallerini sevdi

Kaç kişi güzelliğini sevdi

Belki gerçek aşkla; belki değil

 

Ama bir tek kişi seni sevdi.

Bir tek kişi değişen yüzündeki hüznü sevdi.

 

 

EPHEMERA

 

“ Bir kez olsun gözlerimden yorulmayan gözlerin

 

Hüzünle eğiliyor artık sarkmış göz kapaklarının altında,

 

Sevgimizin solmasından”

 

 

 

“Tükeniyor olsa da sevgimiz

 

gel bir kez daha duralım

 

gölün o ıssız kıyısında

 

uykuya daldığında tutku; o çaresiz yorgun çocuk,

 

o soylu saatte beraberce.

 

 

 

Ne kadar uzakta görünüyor yıldızlar

 

Ve ilk öpüşmemiz ne kadar uzak

 

Ve ah, yüreğim ne kadar yaşlı”

 

 

 

 

 

Dalgın gezindiler kuru yapraklar boyunca

 

Usulca dokunarak kadının ellerine:

 

“ Tutku, çok yıprattı yüreklerimizi.”

 

 

 

Ağaçlar çevreledi onları ve sarı yapraklar

 

dökülmüştü karanlığa solgun ağanlar gibi ve

 

o an yaşlı ve aksak bir tavşan sıçradı patikaya,

 

Sonbahar üzerindeydi adamın: ve bir kez daha

 

durdular gölün o ıssız kıyısında.

 

Ölü yaprakları sürüklediğini görmüştü kadının

 

Döndüğünde

 

Sessizce topladığını onları, gözleri

 

Göğüsleri ve saçları gibi nemli.

 

 

 

“Ah hüznü bırak

 

Yorgunuz bizi bekleyen başka aşklar için,

 

Sevmek ve nefret etmek için kaygısız saatler boyu

 

Ölümsüzlük uzanır önümüzde, ruhlarımız

 

Sevgilerdir ve bir sürekli ayrılış.”

 

 

 

HER ŞEY AYARTABİLİR BENİ

 

 

Her şey ayartabilir beni şu şiir uğraşından:

Gün olur bir kadının yüzü, ya da daha kötüsü

Çektiği çile alıklarca yönetilen yurdumun;

Şimdi daha kolayı yok

Elimin alıştığı bu işten. Gençken

Metelik vermezdim türkülere,

Sazını çalmaz mıydı ozan

Kılıç kında beklercesine;

Razıyım, dileğim yerine gelsin de tek,

Balıktan daha soğuk, daha dilsiz, daha sağır olmaya.

 

 

 

Çeviren :Cevat ÇAPAN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ÇALINMIŞ ÇOCUK

 

 

 

Av Ormanının kayalık dağ tepesinden

Gölün içine indiği yerde,

Kanat çırpan balıkçıl kuşlarının

uykulu su-sıçanlarını uyandırdığı yerde

Yapraklı bir ada yatar;

Orda sakladık biz peri fıçılarımızı,

Dutlar

Ve çalınmış kirazlarla dolu.

 

Kaybol git Ey insan çocuk!

Sulara ve vahşiliğe

Bir periyle, el ele,

Çünkü dünya senin anlayabileceğinden.

daha çok ağlamayla dolu.

 

Ayışığı dalgasının soluk

Gri kumları ışıkla parlattığı yerde,

En uzak güllerin yanından çok uzak

Bütün gece ayaklarla oynarız,

Örüp eski dansları,

Karıştırıp elleri ve karıştırıp bakışları

Ay kaçıp uçuncaya dek;

Zıplarız ileri ve geri

Ve peşinden koşarız köpüklü kabarcıkların,

Dünya dertlerle doluyken

Ve uykusunda sıkıntılıyken.

 

Kaybol git Ey insan çocuk!

Sulara ve vahşiliğe

Bir periyle, el ele,

Çünkü dünya senin anlayabileceğinden.

daha çok ağlamayla dolu.

 

Glen-Kar’ın üstündeki tepelerden,

Dolaşan suyun dağlardan fışkırdığı yerlerden,

Nerdeyse bir yıldızı yıkayabilen,

Sazların arasındaki havuzlarda

Uyuklayan alabalıklarını araştırırız

Ve fısıltılar koyarız kulaklarına

Onlara huzursuz rüyâlar veren;

Yavaşça uzanarak dışarıya

Genç kaynakların üzerinde

Gözyaşları döken eğreltiotlarından.

 

Bizimle gidiyor o uzaklara

Ciddi-gözlü:

Duymayacak artık ineklerin muğlamasını

Ilık dağbaşlarında

Ya da göğsüne huzur şarkısı söyleyen

Ocaktaki çaydanlığı,

Ne de kahverengi fareyi görecek birden ortaya çıkıp

yulaf ezmesi sandığının etrafında dönen ve dönen.

 

Çünkü geliyor o insan çocuk

Sulara ve vahşiliğe

Bir periyle, el ele

Onun anlayabileceğinden

Daha çok ağlamayla dolu bir dünyadan,

 

 

GİZLİ GÜL

 

Çok uzak, en gizli, ve bozulmamış Gül,

Katla saatlerimin saatinde beni; oralarda

Otururlar seni Kutsal Mezar’da,

Ya da şarap fıçısında, yenik düşmüş rüyaların

Karışıklığı ve gürültüsü ötesinde aramış olanlar; ve derin,

Uykuyla ağırlaşan, soluk gözkapaklarının arasında

Erkekler güzelliğin ismini koydular. Mükemmel yaprakların

Çok eski zamanlara ait sakalları, ve yakut ve altından

yapılmış miğferlerini sarar taç giymiş Mecusi Papazlarının;

Ve gözleri kızılağaçtan yapılmış parçalanan Eller ve Tahtadan Haçın

Eski Rahiplerin Buğularında yükseldiğini

Ve meşaleleri karartığını görmüş olan kralın;

Kral kendini beğenmiş delilik uykusundan uyanıncaya ve ölünceye kadar;

Ve rüzgârın hiç esmediği gri bir sahilin yanında tutuşan

Çiyin arasında yürürken Fand’la tanışan

Ve yeryüzünü ve Emer’i bir öpücük için kaybeden onun;

Ve tanrıların acılarını uzaklaştıran onun,

Ve yüz tane ana kırmızı renkli çiçekler açıncaya,

Ziyafet çekinceye, ve ağlayıncaya dek mezar tepelerinde onun ölüsünün;

Ve kibirli, rüya gören kral, tacını fırlatıp atan

Ve kederi bir yana itip, ve ozan ve soytarıyı çağırarak,

Derin ormanlarda şarap-lekeli boş gezenlerle oturan:

Ve işlediği toprağı, ve evi ve eşyaları satmış olan,

Ve ülkeler ve adalarda sayısız yıllarca aramış olan onun,

Buluncaya dek, kahkahayla ve gözyaşlarıyla,

Güzelliği o kadar parlak olan bir kadın

Ki erkekler geceyarısı mısır harmanı dövdüler yanıbaşında bir saç örgüsünün;

Çalınmış küçük bir saç örgüsünün. Ben de gözlerim

Saatini büyük aşk ve nefret rüzgârının senin.

Ne zaman yıldızlar çiçek açacaklar hertarafında gökyüzünün,

Demirci dükkanında sıçrayan kıvılcımlar gibi havaya, ve ölecekler?

Kesinlikle geldi saatin, büyük rüzgârının esintisi gelir,

Çok uzak, en gizli, ve bozulmamış Gül?

 

THE SECOND COMING

 

Dönen ve dönen genişleyen dairede

Şahin şahinciyi duyamaz;

Herşey dağılır, merkez tutamaz;

Yalnız anarşi salınır dünyanın üzerine,

Kanla-kararmış akıntı serbest bırakılır, ve heryerde

Suçsuzluğun töreni boğulur;

En iyinin eksiktir inancı, en kötüsü

Ateşli şiddetle doluyken.

 

Kesinlikle yakındadır bir açığa vuruluş;

Kesinlikle yakındadır İkinci Geliş.

İkinci Geliş! Daha bu sözcükler dışarıya çıkarken

Ortaklaşa paylaşılan bilincin dünya kadar engin bir imajı

rahatsız ederken benim görüşümü: çölün kumlarında bir yerde

Aslan vücutlu ve insan kafalı bir şekil,

Boş ve acımasız güneş gibi bir bakış

Kımıldatıyor yavaş kalçalarını, onun etrafındaki herşey

Öfkeli çöl kuşlarının gölgelerini fırıl fırıl döndürürken.

Karanlık tekrar iner; fakat şimdi anlarım

Yirmi yüzyılın taş uykusunun

Sallanan bir beşik tarafından tedirgin edildiğini korkulu rüyaya,

Ve hangi azgın hayvan, onun saati en sonunda dönüp başlangıç noktasına gelen,

Betlehem’e doğru omuzlarını sarkıtarak yürür, doğmak için?

 

Çeviren: Vehbi Taşar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...