Jump to content

Zeynep Uzunbay


semuel

Önerilen Mesajlar

Zeynep Uzunbay, 1961'de Karaözü kasabasında doğdu. O yıllarda Sivas'a bağlı olan Karaözü, daha sonra Kayseri ilinin Sarıoğlan ilçesine bağlandı. İlkokulu, ortaokulu ve Sağlık Meslek Lisesi'ni Kayseri'de okudu. Turhal ve Tokat'ta iki yıl hemşirelik yaptı. 1985'te Ankara'da Gazi Eğitim Fakültesi Edebiyat Bölümü'nü bitirdi. Çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra, 2006 yılında emekli oldu. İzmir'de yaşamaktadır.

 

Uzunbay şiirlerinin yanı sıra, şiir yazıları, şiir çözümlemeleri de yazmaktadır.

 

Şiirleri İtalyanca ve İngilizce'ye çevrilmiştir.

 

Adınla

 

köprülerdeyiz

sözü soyunuyoruz ırmaklara

artık yalın`ız

yalnızca ben ve adın

 

arınınca bulur yazarım diyor o

belki su olur diyorum ben

denizle buluşur yadsır bizi

dokunsak köpüğüne

yanar elimiz

belki güneşsiz derinliğinde okyanusların

bekler ve sınar bizi

 

buluşur buluşmaz

ayrılığımızın adı bulut

dirilik, ayrı çiçekler

sen kızıl bir diken

ben gelincik

 

seviniyor adın:

su olsun

su

 

 

 

Hiçbir Sen

 

ben en çok şu hayatımı sevdim

gidip yorgun döndü romanlardan

yer yatağı tütün demli çay

dilimle harf topladım ağzından

yüzüğüme takıldım küpemde sallandım

gayri meşru aşklar doğurdum

büyüttüm şiir esirgeme gecelerinde

 

 

şunlar sevmediğim sorulardı

şunlar da size verdiğim yalan

 

 

ben bir oğlanı bir de kızı sevdim

saçlarını anladım, tırnaklarını…

benlerini saydım tüylerini öptüm

sonunu unuttuğumuz bir şehirdi hikaye

hatırla, ama hatırla

kıskanmak masumdur ısırmak masum

o gün bu gündür masumdur gövde

 

 

Sesinle

 

 

 

mor imgeli deli pardösümün altında

çıplağım, usulca açıyor sesin düğmelerimi

önce o öpüyor omuzlarımdan

 

adın kapatıyor dudaklarımı

içime eriyor gitmek

 

mor imgeli pardösüm düşüyor yere

çırılçıplak sarılıyor belime sesin

koşuyor koşuyor yetişemiyoruz ırmağa

 

 

 

Yanlış Yazdım

 

ıslak gözlerine bakıp durma harflerin

deli olurmuş sevdaların ahengi

bir ayağı öbüründen habersiz zaman

mektuplara sığınan gezgin mülteci

olacaksa kuş yaygarası olsun diyor

nasıl olsa bütün sorular hancı

 

sesimi çarpa çarpa yıkadım yüzümü

tefsirimi yarım bıraktım malum hikayelerin

orta boylu bir yanlış bırakıp hayata

gidecekmiş, gitsin

taze salkım olsun eski şaraba

çıplak kalsın kokusunda gömleği

yakışmıştı oysa, sayfaları akşamın

her anını giyinen yalın zamana

yazdı, derken pat kasım

evet, sıradaki dilekçi

zaten acı tüterdi ısmarlanan sevinçler

üzerlik üzgünüydü kırları çocukluğun

 

en kaba kahkahasını atsın hayat

şiir adını kaybetmiş her yerde

dargınım gömülen kitaplar kadar

 

 

Aşkın Sonu Var Kalbim Ne Yapsın

 

 

sen o sevdiğim çocukları koştur yüzünde

 

hepsi birden taş atsınlar dalgınlığıma

 

sabırsızı, soruları en çok olan

 

dalıp çıksın halkalanan yalnızlığıma

 

 

 

saklı sözlerin şiir işli örtüsü

 

sonunda açtım seni bir ucundan

 

belki beni de çizer bakışlarına

 

bir gidip bir yüzüne bakan zaman

 

 

 

 

 

kötü şeyler öğrendim, biliyorum

 

damlamaya hazır bekler soruların imi

 

telaşla sana veriyorum o zaman

 

düşlerinden bile soyunmuş çıplak dilimi

 

 

 

sen o sevdiğim çocukları güldür yüzünde

 

çekip kaçırsınlar üstümüzden şiir işli örtüyü

 

bir durup bir esen sıcak rüzgarlar

 

yatağımızda saf bir gelgit kokusu

 

 

 

(Damar , Aralık 1997)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...