birunsatan Oluşturma zamanı: Nisan 27, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 27, 2008 Adını susuyorum, adını.. duyuyor musun? adını duyuyorum durup dururken! bir ses bana seni hatırlatıyor sürekli.. içimden bir ses; gülmek için, haykırmak için, ağlamak için, durup durup ne var ne yoksa anlatmak için, paylaşmak için, seni beklememi söylüyor! ! ! çok bekledim halbuki çok biriktirdim... hem gelsen gelirdin gelmeyeceksin belli ki... aslında seni unutmayan ben diilim vallahi! ! çok kovdum seni gecelerimden, çok direndim oysa ki.. sen konuşuyorsun bir asır ötede sesin kulağıma değiyor, sen seviyorsun birilerini, öpüyorsun onları benim ta burda tenim üşüyor, sen susuyorsun, yaprak bile kıpırdamıyor.. adını söylüyorlar dönüp bakıyorsun, ben adını susuyorum, adını.. duyuyor musun? susuyorum, kupkuru boğazım, dilim... adını söylemeyi bile özlüyorum.. seni unutmayan ben değilim... tüm kainat birlik olmuş bana seni getiriyor.. rüyalarıma önce sonra yabancıların yüzlerine, seslerine... bir ses bana bekle de bekle diyor.. gelmeyeceksin biliyorum ama adın içimde duruyor... Nefesimi tuttum, ölmüş gibi yapıyorum.. nefesimi tutuyorum, seni görünce.. konuşup da ölmeyeyim diye.. seni de öldürmekten korkuyorum... aklımdan geçenleri anlarsın sanıyorum; mesela olmadık bi zamanda, olmadık bir yerde, olmadık bir biçimde, sevişiyormuşuz gibi utanıyorum..... belki aynı anda bir duvar gibi geçiyordur sahiden, aynı düşünceler aramızdan.. ama ya sen başka cümleler kuruyorsan içinden? 'vazgeçmedin mi hala, usanmadın mı? ' diyorsundur belki de hiç usanmadan... ama ben mesela; bir ağaca çıkmış da şarkı söyler gibi.. seyre dalıyorum seni uzaklarından... ne yapayım? dikkatin dağılıyor, sana yakından bakarsam... mesela nefesimi tutuyorum, 'ben işte onu seviyorum, duymayan var mı? ' diye bağırmamak için.. sen ele güne mahçub olursun diye.. ellerimi saklıyorum, bağlıyorum.. sana çiçekler, hediyeler, şiirler getirmemesi için, kabul etmeyip beni incitme diye... kendimi bir koltuğa bağlıyorum, gelmeyeyim kapına, oturup ağlarım da üzülürsün diye... mesela ne yapacağını şaşırma diye; kapına yatak sermiyorum işte.. ne zaman içimden sarılmak geçse... nefesimi tutuyorum, gözlerimi yumuyorum, ölmüşüm gibi yapıyorum... kendimi durdurmak için... ben kovalarsam kaçıyorsun.. sen; susuyorum, ölmüşüm san diye nefesimi tutuyorum.. nefessiz kaldım, ölmüşüm gibi.. dibe dalıyorum, sana düşünce.. düşüncesizce, sana düşkünce... saklanıyorum senden.. hiçbirşey beni elevermesin de saklanma diye.. ..Zamanı durdurdum ama.. seni tutamıyorum.. soğuyan çayım bardağımda, yarısına gelmiş son sigaram.. zamanı durdurdum.. seni izliyorum... saatlerdir yüzüne bakıyorum.. her çizgine.. yüzünün her rengine.. gözüne gözbebeğine.. bakıyorum... bakıyorum... baktıkça düşüyorum... sen de yüzünün o yıpranmış haritasından bana bakabilsen.. ne çukurları var yüzünün.. ne çizgileri var bir bilebilsen.. bir söyleyebilsem.. içinden kaç yüz geçmiş gözlerin.. kaç tene değmiş dudakların... bir gülüş asılı eskitilmiş yanakların... o gözlerinin değdiği yüzümü ıslatarak, dudaklarının söylediklerini bir bir unuta unuta, burda durmuş donuk bir ana bakıyorum... başka kaç kişinin hatırında kaldı yüzün kimbilir? merak ediyorum... varlığına uzaklaşıyorum, yokluğuna yumruklar savururken... yabancılaşıyorsun gittikçe.. tutamıyorum.. şimdi başkalarına değen gözlerin, bana değiyor yine, biraz üzgün.. kimseyi öpemiyor dudakların, çerçevesinde hüznün... bu fotoğrafla yine ellerimde.. saatlerce bakıp, öptüğüm yüzün... may/06 melike kaplan... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.