MALCOLMX Oluşturma zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 2, 2008 http://www.perfumemovie.com/assets/images/downloads/wallpaper_1_800.jpg Koku: Bir Katilin Hikayesi / Perfume: The Story of a Murderer Yönetmen: Tom Tykwer Oyuncular: Ben Whishaw (Jean-Baptiste Grenouille), Dustin Hoffman (Giuseppe Baldini), Alan Rickman (Antoine Richis), Rachel Hurd-Wood (Laura Richis) ve Corinna Harfouch (Madam Arnulfi) Senaryo: Andrew Birkin, Bernd Eichinger, Tom Tykwer (Patrick Süskind’in aynı adlı romanından) Türü: Suç, drama Yapım: 2006 Almanya, Fransa, İspanya yapımı, 147 dk http://sinemam.net/galeri/files/3/2007/koku/a1.jpgKokulara karşı görülmedik şekilde duyarlı ve tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Grenouille, kendi kokusunun olmadığını anlayınca, insan kokusu üretmeye karar verir… Ancak bunun için genç kız bedenlerine ihtiyacı vardır… Tom Tykwer’in yönettiği Koku: Bir Katilin Hikayesi, Patrick Süskind’in tüm dünyada çok satan aynı adlı romanından uyarlandı… Perfume: The Story of a Murderer, ilk kez 1985’te yayınlandı ve ana dili Almanca’dan 41 dile çevrildi… ABD, Japonya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkelerin çok satanlar listesinde uzun süre en üstlerde yer aldı. 12 milyondan fazla satarak sansasyonel bir başarı yakaladı ve Erich Maria Remarque’nin Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı eserinden beri, en başarılı Almanca roman oldu… http://sinemam.net/galeri/files/3/2007/c1.jpg Perfume: The Story of a Murderer, yapımcılar tarafından sinemaya uyarlanmaya karar verildiğinde Avrupa standartlarına göre oldukça yüksek bir bütçe ayrıldı. Senaryo, Andrew Birkin, Bernd Eichinger ve Tom Tykwertarafından yazıldı. Filmde koku alma yeteneğine sahip Jean-Baptiste Grenouille karakterini Ben Whishaw canlandırdı… Dustin Hoffman, Alan Rickman, Rachel Hurd-Wood, Sian Thomas, Alvaro Roque, Franck Lefeuvre ve Corinna Harfouch’un diğer rolleri paylaştığı filmde ünlü aktör John Hurt ise, anlatıcı rolünü üstlendi… http://sinemam.net/galeri/files/3/2007/c2.jpg Filmin konusu: 18. yüzyıl Fransa… Jean-Baptiste Grenouille, hayatının ilk yıllarını Madam Gaillard’ın yetimhanesinde geçirir… Diğer çocuklar onda bir gariplik olduğunu yetimhaneye gelir gelmez fark etmişlerdir. Beş yaşına geldiği halde, hala konuşamayan Jean-Baptiste’nin kokular hakkındaki inanılmaz yeteneği ortaya çıkmaya başlar… İnsani duygulardan yoksun ama, olağanüstü koku alma duygusu sanki sadece ona bahşedilmiş bir yetenekti. O sadece kokluyordu. 13 yaşına geldiğinde Madame Gaillard, onu bir deri işleme atölyesinin sahibi olan Grimal’e satar. Cehennem gibi koşullarda hayatta kalmayı başaran Gaillard, diğerlerinin arasında en güçlü olduğunu gösterir… http://sinemam.net/galeri/files/3/2007/c3.jpg Mal teslimi için götürüldüğü Paris’te ilk kez bir genç kızın kokusunu alır. Daha sonra Paris’te bir parfümeri dükkanı sahibi olan Bay Baldini’yle karşılaştığında, tüm yeteneklerini göstererek onun yanında kalmayı başarır. Ama günün birinde, kendi kokusunun olmadığını fark eder… Bu onun için büyük bir yıkım olur… Kendisi için tek çıkar yol, kendine büyük saygı duyulacağı, insanlığı kendine köle yapacak muazzam güçlü bir koku üretmekti… Ancak, istediği kokuyu üretebilmek için, genç kız bedenlerine ihtiyacı vardır… Bunun için de cinayet işlemekten kesinlikle çekinmez… Arkadaşlar izlemeyen arkadaşlara şiddetle öneririm çok çok güzel bir film.Ve çok önemli bir kült kitap tan uyarlamaymış onu da bu akşam öğrendim :)ve en kısa zamanın da kitabı alıp okumak için sabırsızlanıyorum... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
znpls Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 cok ii bi filmdi. konuyu kesişleri adamın hayatından çıkanların orda rolünn sonlanması, hersey çok ii kurgulanmıstı. ten kokusunu bende şişelemek isterdm : ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rauhassa Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 gerçekten muhteşem bir filmdi. Bence arşivlerde bulunması gereken filmlerden. Benimde bu adam gibi bir koku merakım olduğundan dolayı bu filmde beni çok etkilemişti Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 evet güzel bir film...fakat bazı sahnelerei abartılmıs...mesela Grenouille'ün idam sahnesi... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 kitabını okuduktan sonra filmi izlemek tam bi hayal kırıklıgıydı o kitaptaki dunyayı bulamadım filmde...ama yinede izlenesi filmlerin baslarında gelir benim icin 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sAcReDwitCh Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 idam sahnesindeki abartı komikti bence saçma olan bazı yerler wardı.. bide o son öldürdüü kıza kıyamaz diodum ama öldürü wermiş çok gıcık olmuştum:ermm: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Bu film benim ödevimdi. Zevkle yaptığım tek ödevdi. Etkileyici bi film. İzlemeyenlere izlemesi tavsiye edilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Nayu Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 En kısa zamanda izliyorum.. ,) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SCARRED Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 kitabını okuduktan sonra filmi izlemek tam bi hayal kırıklıgıydı o kitaptaki dunyayı bulamadım filmde...ama yinede izlenesi filmlerin baslarında gelir benim icin Kesinlikle doğru. Kitabının kaç kopyasını alıp kaç kez okuduğumu bilmiyorum. Filmden aynı zevki alamadım. "Kitabın filmi" olmasaydı çok daha fazla severdim. Akıllar fikirler: tabii ki son kıza da "kıyacaktı", çünkü yaratım konusunda kendi sınırlarını zorlayan, dünyada daha önce yapılmamışı yaratmaya çalışan bir dahinin bir çift güzel göz yüzünden yolundan dönmesi beklenmemeli. Kaldı ki, o kızın tipinin, kimliğinin hiç önemi yok aslında: sadece kokusunun, malzeme olma potansiyelinin önemi var. İdam sahnesi ise bu açıdan bakıldığında J. P. Grenouille'un sanatının zirvelerinden biridir. "Hitler'in Ses Majisi ve Nürnberg Konuşması" gibi bir başlık açıldığında herkes "evet abi adam büyü yapmış majisyenmiş" yazıyor, ama kokularla çalışan biri karşısında nedense aynı tavır sergilenemiyor. Ne yapalım ki söz konusu olan organ burun. Gözlerin güzelliğine, anlatımına, ağzın tutkusuna, ikna gücüne sahip değil. Komik bir organımız işte, değil mi? Nedense bu film, kitaptan farklı olarak "bir seri katilin öyküsü" olarak lanse edildi ve izlendi. Kimse öyküdeki idealizme, fedakarlığa, azme dikkat etmedi. Bu da belki kendini kanıtlamış bir öyküyü aslına çok sadık kalmama pahasına Hollywood'vari bir bakış açısıyla işleme seçiminden kaynaklanıyordur: öyküyü nasılsa bilen bilir, kitabı okuyan okumuştur, "sanat filmi" yapmanın gereği yok. Yine minik bir soru: ölümü bile yenebildikten sonra ölmenin kötülüğü nerede? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
selen_z Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 2, 2008 filmi mi kitabı mı derlerse tabikide kitapppppp süper bi kitaptı.. filmi bana o kadar zevk vermedi ama kitabı tek kelımeyle muthisti!!!... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Nora Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 Okuduğum için şanslı hissettiğim kitaplardan biridir çok severim. Dönem dönem tekrar okurum hatta: ) Okumayanlar ve filmi izlemeyenler de önceliği kitaba vermeyi denesin derim.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tears_of_rain Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 KOKU gerçekten izlenmeye değr bir filmdi:) çok beğendim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
locked_puppet Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 İzlediğim enteresan filmlerinden biriydi, ben son sahnesini filmden çok kopuk buldum. İdam anında parfümün insanlara verdiği hislerde filmin sonundaki mahalle halkına verdiği his çok uyumsuz olmuş, saçma gelmişti bana Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2008 Sitedeki yorumlardan sonra bugün aldım ve izledim... Güzel filmdi. Şimdi sıra kitapta:) Teşekkürler:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Empty Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 filmini henüz seyretmedim kitabini okudum ama okumasaydim da olurdu aslinda =s Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SCARRED Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 filmini henüz seyretmedim kitabini okudum ama okumasaydim da olurdu aslinda =s O zaman filmi izlemesen de olur. Yazdıklarımızdan dolayı yanlış bir fikre kapıldıysan kusura bakma, filmde kitap tümüyle sulandırılmış sayılmaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Empty Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 kitabi severek okumadim arkada$ tavsiye etmi$ti ve yorumlari gayet iyiydi ama i$te, ben begenmedim : ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 Tüm yorumları okuduktan sonra yazmak istedim. Aslında Süskind' in Koku eseri sadece en yakın tarihli örnek . Geriye baktığımızda kitaptan filme çekilen eserlerin aynı tadı vermediğini görüyoruz. Kitapta yazarın sonusz hayalgücü bizi başka başka dünyalara götürürken sinemada zamanın kısıtlı olması sebebiyle bir derdini anlatma telaşı oluyor. Ve malesef film kitabın tadını veremiyor. Ben bunun en belirgin örneği olarak Stephen King eserleri diye düşünürdüm. Çünkü bilirsiniz King' in hayalgücü çok sınırsızdır ve bir çok filmi hayalkırıklığı yaşatmıştır romanı okuyanda. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mehmedhan_gs Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2008 film muhtesem tek kelimeyle... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fotonkedi Yanıtlama zamanı: Temmuz 8, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 8, 2008 milletin bayıldığı sahne çok basit geldi ilk başta bana ama konuyu anlatmak maksatlı daha da nası biyol olabilir ki... sonunda da kıtır kıtır...doğal yetiler ve kendini feda etmek ne güzel bi son... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
theangelofdeath Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 1766. Grasse, Güney Fransa. Kalabalık şehir meydanında bir parfüm yapımcısı olan Jean-Baptiste Grenouille’ün (BEN WHİSHAW) hüküm giymesini izlemek için toplanmıştır. Halk zincirlerinden tutulup sürüklenen adamı kalenin balkonunda gördüğünde gürültüyle öldürülmesi için tezahürata başlar. 22 yıl önce. Paris. Grenouille’in annesi (BİRGİT MİNİCHMAYR) yılın en sıcak gününde şehrin balık pazarının bulunduğu mahallede doğum yapmaktadır. Bu istenmeyen çocucğu çevresinden saklamaya çalışmaktadır. Fakat yeni doğan bebek çıkardığı inanılmaz gürültü sayesinde çevreden yetişenler tarafından annesinin gazabından kurtulur. Çocuk yaşayacaktır fakat annesi çocuğunu öldürmeye çalıştığı için asılarak idam edilecektir. Grenouille hayatının ilk yıllarını Madame Gaillard’ın (SİAN THOMAS) yetimhanesinde geçirir.. Diğer çocuklar onda bir gariplik olduğunun farkındadılar. Altı yaşına geldiğinde küçük çocuk hala konuşamamaktadır fakat kokular hakkındaki inanılmaz yeteneği ortaya çıkmaya başlamıştır. 13 yaşına geldiğinde Madame Gaillard 10 franka Grenouille’I Grimal’a (SAM DOUGLAS) satar. Grimal bir deri işleme atölyesi işletmektedir. Yaşam şartları cehennemden beter, pis kokulu nitratlar,kokuşmuş postlar içinde geçmektedir fakat bu ortamda hayatta kalmayı başarıp genç bir adam olmuştur. Paris’e ilk gittiğinde havada hiç tanımadığı yabancı kokuları keşfeder genç adam… Ve bu kokular onu hiç sahip olmadığı olamayacağı hayallerine sürükler… istemeden de olsa bir genç kadının ölümüne sebep olur… Yönetmen : Tom Tykwer Senaryo : Andrew Birkin, Bernd Eichinger Oyuncular : Ben Whishaw, Dustin Hoffman, Alan Rickman, Rachel Hurd-Wood, Gonzalo Cunill Filmin Türü : Drama, Gerilim Orijinal Adı : Perfume: The Story of a Murderer Yapımcı Firma : Constantin Film Produktion GmbH [de] Yapım Yılı : 2006 Yapım Ülkesi : Almanya, Fransa, İspanya Orijinal Dili : Filmin Süresi : 147 dakika Resmi Sitesi : http://parfum.film.ru/ Dağıtıcı Firma : Özen Film intersinema.com IMDB notuda: 7.5 gerçekten hoş film sürükleyici Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark_venus Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Çok begendigim bir film. Sürükleyici,enteresan ve oyunculuk çok iyi. O Parfümlerin kokusu burnuma kadar gelmişti... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CREMATORY Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Film çok güzel ama finali berbattı. Ama kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebun Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2008 kitabı kenara koyarak film üzerine yoğunlaşırsak, sadece bir hikayenin senaryolaştırılması ve sinemaya sunulması olarak baktığımızda gerçekten çok etkileyici ve sürükleyici bir film. Grenouille'in terkettiği herkesin bir şekilde ölümü de burda kilit noktada bulunuyor. parfüm yapmayı öğrendiği amcamızın ölümü, annesinin hatta deri fabrikasındaki ustasının (kırbaçlayıcısının) da... aslında kutsal bir film olarak baktım hep, duyularımızın yeteri kadar çalışmasının aslında dünyada dengenin bir simgesi olduğunun farklı olmayan bir bakış açısından rahatça görülebileceğini düşündüm, yorumları okurken hayal kırıklığına uğradıysam da,... şimdi konunun özüne ufak bi göz atarsak mükemmelin nasıl büyük kayıplarla bize geri döndüğünü görebiliriz ve hatta dünyanın en iyi ve baştan çıkarıcı kokusunun simya yardımıyla aslında sadece kadının teninden elde edilebileceğini gösteriyor bize... ''kutsal kadın...'' işi götüren arkadaşın bir ten kokusuna sahip olmayışının onu nasıl yıktığını gördüğümde de aklıma ilk gelen şeyin duyularımızın 5le sınırlı olmadıgı oldu, kokusunun karşılığında koklamayı yetenek almış bir adam... bu film kesinlikle mükemmel... izleyin ve izletin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Pleiades Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2009 Filmin başları ilginçti ama sonunda rezil ettiler, tam idam anında halkın yaşadığı sahneler ve sonunda birden ortadan kaybolması komediydi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.