semuel Oluşturma zamanı: Mayıs 6, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 6, 2008 O VE BEN Sana koşuyorum bir vapurun içinden Ölmemek, delirmemek için. Yaşamak; bütün adetlerden uzak Yaşamak. Hayır değil, değil sıcak Dudaklarının hatırası Değil saçlarının kokusu Hiçbiri değil. Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde Ben onsuz edemem. Eli elimin içinde olmalı. Gözlerine bakmalıyım Sesini işitmeliyim Beraber yemek yemeliyiz Ara sıra gülmeliyiz. Yapamam, onsuz edemem Bana su, bana ekmek, bana zehir Bana tad, bana uyku Gibi gelen çirkin kızım Sensiz edemem. ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ Çıplak heykeller yapmalıyım Çırılçıplak heykeller Nefis rüyalarınız için. Ey önünden geçen ak sakalli kasketli Yırtık mintanından adaleleri gözüken Dilenci. Sana önce Şiirlerin tadını Aşkların tadını Kitaplardan tattırmalıyım Resimlerden duyurmalıyım. Resimlerden. Şu oğlan çocuğuna bak. Fırça sallıyor Kokmuş manifaturacının ayağına Dörtyüzbin tekliğinden On kuruş verecek. Seni satmam çocuğum Dörtyüzbin tekliğe. Ne güzel kaşların var Ne güzel bileklerin Hele ne ellerin var, ne ellerin. Söylemeliyim. Yok Yok... meydanlarda bağırmalıyım Bu küçük Güllerin buram buram tüttüğü Anadolu şehri kahvesinde Kiraz mevsiminin Sevişme vakti olduğunu. Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım. Baygınlık getiren şiirler. Kiraz mevsimi, kiraz Küfelerle dolu pazar. Zambaklar geçiriyor bir kadın Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor. Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını. Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı O biçimsiz Bizans şarkısı. Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem Nasıl etsem nasıl yapsam da Meydanlarda bağırsam? Sokak başlarında sazımı çalsam Anlatsam şu kiraz mevsiminin Para kazanmak mevsimi değil Sevişme vakti olduğunu. Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam Boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere. Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğun Oğlu bir şiir okusa Karacaoğlan'dan Orhan Veli'den Yunus'tan, Yunus'tan... MEKTUP I Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık Yağmurlu güvertedeki türküm Sana yaklaşmaya vesiledir Yoksa canım, seni unutmak için değil. Senden sonra ancak anlaşılır İnsanoğluna öğretilen yalanlar. Senden sonra anlaşılır ancak Boşluğu herşeyin. Seninle beraberdir dolu kadehler Şaraplar seninle aziz Cigaralar seninle tüter Ocaklar seninle yanar Yemekler seninle yenir. II Senden bahis açılmadıkça susmak isterim Senden bahis açılmaya vesiledir. Kınalıada, vapur, deniz, yunus Şimdiye kadar neden gökyüzü değildi Niye böyle oldu Neden kitapları severdim? Bu şehirde ikimiz birden nefes alıyoruz Yoksa neye yarardı bu garip şehir? Burada senin doğduğun bana malumdur Yoksa sever miydim minareleri Süleymaniye'yi? Sen gavur olduğun halde. YEİS Akşam üstleri geliyor Tam insanlar işten çıkarken. Salkım salkım tramvaylardan Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor Namussuz, akşam üstleri geliyor. Neremden yakalıyor, bilmiyorum Ben tam sevmeye hazırlanırken On altı yaşındaki sevgilimi. Elini elimle tutmak Yirmi dört saatte bir Sıcak bir laf dinlemek isterken Rezil... Tam o saatlerde geliyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2008 SÖZ AÇINCA Fırtınaları ayağınıza Meltemleri saçınıza yollayacağım. Yakamozlar tırmanacak göğsünüze Martılara söyleyeceğim gelsinler. Sivriada'nın boz tavşanları Kulağınıza fısıldayacak. Sandalsız balıkçılar da gelecek. Ay ışığını Martının sırtından alıp Akşam üstlerini Kordela balığından Karabataklardan karanlığı Ben alıp getirsem... Nisan yağmurları yağmış Levent'e Onlar tanıklık etsinler olmazsa. Nisan yağmurları tane tane. Benden yana konuşacaklar bakın Cümle balıkçılar Karidesler, pavuryalar, böcekler İstakozlar. Akdeniz adalarına haber yolladım Sardunya Adası benden yana çıkacak Yırtık yelkenler benden yana. Benden yana bu yas dökülmüş sandallar Medarı Maişet, Şemşiri Hücum, Maksut Kaptan Ceylanı Bahri, Denizkızı, Bereket motorları benden yana. Ama ben yine de tavşanları Sivriada'nın boz renkli tavşanlarını Kimselere değişmem. Onları göndereceğim kulağınıza Fısıldamaya Meremet yapan Ermeni kadınları var ya Kumkapı'da. Arslan gibi kadınlar Memelerinden sert balıkçılar süt emmiş Ak düşmüş saçlarına erkek yürekleri açılmış. Meremet yapan kadınlar Onlara da açtım bu sevdadan. Hepsi Marmara O canım su Sivriada O yalnızlık, kimsesizlik, balıkçının hürriyet heykeli. Dülger balığı O canavar görünüşlü O uysal balık. O sandallar, o tavşanlar, o motorlar Hepsi hepsi gelecekler. Deniz diplerinden yakamozlar Dikenleri batan süngerler Hepsi hepsi gelecek. Benim için konuşmaya, dinlersen Onlara da açtım bu sevdadan. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
teiresias Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2008 Sait Faik, bir bakıma, hiç yaşanmamış bir aşk sancısından, dünyayı yeniden doğuracak kadar yazdı, yazdı, yazdı. Yazmasa ölecekti. Ve dedi ki : “Her şey bir insanı sevmekle başlayacak. ” Şimdi üretmenin tam vaktidir. Kılıç Balığının Öyküsü bu bir kılıç balığının öyküsüdür yazılmasa da olurdu ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu uskumrunun arkasından gidiyordu sürünün içinde bende vardım sırtımda bir zıpkın yarası mutlu olmasına mutluydum nedense gitmiyordu kulağımdan; bir türlü ağ var! sesleri deniz kızı girmiş düşüme ben iflah olmam dalyanları birbirine katmak orkinosların harcı dolanınca ağa çok geçmeden küserim bir çocuk bile çeker sandala beni bu kadar ağır olmasam beni böyle koşturan yaşama sevinci kanal boyunca bir oyana bir bu yana siz yok musunuz siz; derya kuzuları kestim kılıcımla karanlığımı dibin yakamoz içinde bıraktım suları Ah! aysız gecelerde olur ne olursa sırtımda bir zıpkın yarası atın beni mor kuşaklı bir takaya götürün iğ gözlerimde; kılıcımda hüzün satın beni satın beni rakı için! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2009 BİR MASA Bize bir masa ayır Yankimu Aleksandra'mla benim için Bir masa. Üstü çiçeksiz Örtüsü gazeteden Şarabı aşktan Hem hülyadan. Aleksandra'm mızıka çalsın Siyaha çalar parmaklarıyla Güftesi bayağı şarkılar Adi havalar. Meyhane acı zeytinyağı koksun Sen hoşnut ol Yanakimu. KIRMIZI YEŞİL Kıyısına tuz ileten rüzgarı balıkların yüzdüğünü duyarım Dinlerim yosunların konuştuğunu midyelerin ağladığını. Aşkın bir kanadı vardır kırmızıdır delinir kan akar. Bir kanadı var zehir yeşili... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark death Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2009 MARİKULA DOĞUR İstemem eski rüyalardaki kadın resimlerini Tombul ve beyaz. Bana bir taze dişin, yazın kumsalda kızarmış Tüylü altın bacağın yeter. Ve tren yollarında tüten öğlelerin Kışın şarap içtiğimiz kahvelerdeki Boyalı kadınlar rüyası... bitsin. Ne su başlarında tavus tüyleri gibi çeşitli böceklerin hasreti Ne çayır içinde gülüşen çocukların yırtık mintanları. Sen: Taze dişlerinde hıyar kokusu... Ağzında olgun domateslerin çekirdeği Karpuz ve erik. Doldursun bütün bu sahili Marikula Çıplak dizlerinde ağları ördüğün zaman Birdenbire sancılanarak yapacağın çocuklar. Vapurlara seslenecekler Marikula: - Hey, kaptan dur! Her dokuz ay on günde ikizlerini Sandallar boş bekliyor. Balık yalnız tutulmuyor Marikula. Bacakları çevik çocuklarım sendedir! Doğur Marikula doğur! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.