AgoniaJoeremi Oluşturma zamanı: Mayıs 7, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 7, 2008 DUNyayı sarsan bir kitap binlerce okuyucusu son yılların en çok eleştiri alan bir yazıt Stefano E. D’ANNA Okumanız çok önemlde tavsiye edilir hayatınız ve yaşamınız degiştircek bir eser Size ‘öğretilen ve anlatılan dünyanın’, anlatıldığı gibi olduğunu söyleyenler sadece anlatanlardır. Korkmanız, çekinmeniz, endişe etmeniz gerektiği söylenen her şey, bu betimlemenin pençesindeki insanların fikirleridir. Oysa bunlar olumsuz duygulardır ve hiçbiri dünyaya geldiği haliyle insanın mayasında olan hisler değillerdir. İnsan korkusuz doğar. Korku, zorla ‘öğretilir’. Hayatınızda önünüze çıkan herkesin özel bir görev ile karşınıza geldiğine emin olun. Ve ona varlığı için teşekkür edin. Özellikle düşmanınızsa. Herkes sizi gösterir. Çünkü herkesi siz yarattınız. Bu dünyayı siz yarattınız. Bu sizin dünyanız. Telefondaki arkadaşınız sizsiniz. Çalışanlarınız, üstleriniz, aileniz, hepsi sizsiniz. Yay da, ok da, hedef tahtası da; hepsi sizsiniz. Önünüzde gelecek varken, geçmişle uğraşmayın. Ama geleceği de yeni bir ‘eski geçmiş’ yaratmak için yaşamayın. Onu şekillendirin; bu kez şekillendirin; geçmişinizin tekrarlarından kurtulun. Mea Culpa… Başınıza gelmiş ve gelecek her şeyin tek sorumlusunun kendiniz olduğu gerçeğiyle barışmayı reddettiğiniz her gün tedavi süreciniz gecikecek, ‘yeni bir eski geçmiş’ için her seferinde yeni bir adım attığınızla kalacaksınız. Gerçek, düş artı zamandır. İnanmak için görmeyi beklemeyin. İnanın ki, görebilin. Dünyadaki en büyük ekonomik gerçek ‘mutluluk’tur. Ekonominin tanımı Mutluluk’tan başka hiçbir şey değildir. Her zaman iyi bir ekonomist olun. Düşleyin, düşleyin, düşleyin… Düş, var olan en gerçek şeydir. Kitabın içinden Şömineye bir göz attım. Yalazların parlaklığı gözlerimi kamaştırdı, öyle ki başımı çevirmek ve yaşarmasını önlemek için gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. ‘O’ şöminenin yanındaydı; sırtı bana dönüktü. Duvara vuran gölgesine baktım. Odanın, uzak ateşin çok az aydınlanan her iki yan duvarı, eski pencereleri karanlığa dikilmiş gözler gibi çevreleyen muhteşem taş kemerlerle kaplıydı. Doğu yönündekinden, sökecek şafakla renklenmiş göğün bir kısmını gördüm. Bir göl gibi gözüken beyaz döşemenin üzerinde, tam sakınarak birkaç adım atmaya başlamışken, tüm hareketlerimle düşüncelerimi donduran, dehşet veren, gür sesini işittim. Arkasına dönmeden, “Çok kötü bir durumdasın!” dedi. “Böyle olduğunu içeri girişinden, yürüyüşünden, hatta duygularının bunlardan önce gelen kokusundan anlayabiliyorum. Aklında çok fazla, sürüyle düşünce var. Bu halinle nereye varacağını sanıyorsun? Öyle karman çormansın ki yaşamını bir yazman olarak sürdürmekte çok zorlanacaksın.” Ani bir vuruştan kendimi sakınmak istercesine, “ Ben bir yazman değilim” diye sertçe yanıtı yapıştırdım. Kim olursa olsun aramızda uygun bir mesafe korunmalıydı. Ancak sözlerimin bütün gücü, duvarların yalıtım kaplamalarında söndü. Üzerime bilinmeyen bir korku çökmüştü, sesim karşılık vermeye pek hafif çıktı: “Ben bir yöneticiyim!” (Sayfa 3) Kitabın Künyesi Yazarı: Stefano E. D’ANNA Yayınevi: Alteo Yayınları Çeviren: Şükrü Zafer Serinken Türü: Felsefe Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.