Jump to content

Aşk Şiirleri Antolojisi...


birunsatan

Önerilen Mesajlar

seni seviyorum

 

Seni seviyorum

çağladıkça coşan su

estikçe dellenen rüzgar

ekildikçe anaçlaşan toprak

öğütler bunu bana

 

seni severken

türküden türküye geçer ırmak

toprak yaz yağmurlarıyla oynaşır

öğle tozlarıyla dolanır rüzgar ufku

adınla uyarırlar beni

 

seni seviyorum

bağda çillenen salkım

dalda allanan meyva

öttükçe kendini tüketen kabakçı kuşu

öğütler bunu bana

 

seni severken

yaz güneşi şehvete boğar bahçeyi

kükürt adetleriyle solar bağ yaprakları

ballı incirde yaşar -bin bir cilveli- aşklarını

turunç gerdanlı kuşlar

haberler getirir sağdıçlarım

gül kurusu mektuplar

 

seni seviyorum

hayra yorulan düşler

ceviz sandıkta bekarlığının gül suları

taş yastıklarda zümrütüanka kuşları

öğütler bunu bana

 

adnan özer

 

......................................

 

 

sen yürürsün rüzgar yürür

 

 

Sen yürürsün rüzgar yürür

Sabahlar sığmaz olur gözlerine

Her adımda çözülür bir karanlık

Şafaklar çiçek sunar ellerine

Gün tutuşur

Dağlar aydınlanır

Yeniden aydınlanır

Yeniden canlanan bu yaşam

Türküler dizer saçının tellerine

 

Sen yürürsün rüzgar yürür

Alıp savurur beni saçların

En kalabalık alanlara götürür

Bir cellat çıkar apansız

Bir fidan yeşermeden çürür

Ve kana bulanır ırmaklar

Baştan başa geçer kentleri

Kan temizlenir cellat ölür

 

Sen yürürsün rüzgar yürür

Mahpuslar soluğunla umutlanır

Toprak çatlar

Gökyüzü bıçak bıçak şimşeklenir

Görkemli bir yürüyüş başlar içimde

Ve bir tan vakti

Kırılır bütün güzellik yasaları

Ağaçlar aşk açar bahçelerimde

 

Sen yürürsün rüzgar yürür

Dallar eğilir

Yapraklar secde eder yürüyüşüne

Sular kabarıp dalgalanır

Köpüklü başlarıyla selamlar seni

Ve tanrılar kalır önünde

Ne beyler ne krallar

Seninle yazılır en büyük destan

En güzel tarih seninle başlar

 

Sen yürürsün rüzgar yürür

Bir sevinç boylanır dünyada

Çocuklar korkusuz büyür

Kan boğulur susar

Dokunup geçtiğin her kuraklık

Yemyeşil bir vadiye dönüşür

 

Sen yürürsün rüzgar yürür

Bizi bu deprem günlerinde

İnan ki bir şiirsiz yaşamak

Bir de sensiz savaşmak öldürür

 

adnan yücel

 

....................................

 

hasretinden prangalar eskittim

 

Seni anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni anlatabilmek seni,

Namussuza, halden bilmeze,

Kahpe yalana.

Ard- arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu

Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara.

Akan yıldıza.

Bir kibrit çöpüne varana.

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamdan,

Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,

Seni anlatabilsem seni...

Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini...

 

ahmed arif

 

........................................

 

uy havar

 

Yangınlar,

Kahpe fakları,

Korku çığları

Ve irin selleri, aç yırtıcılar,

Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.

Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!

Pusatsız, duldasız, üryan

Bir cana bir de başa

Seher vakti leylim -leylim

Cellat nişangahlar aynasındasın.

Oy sevmişim ben seni...

 

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!

He canım...

Çiçekdağı kıtlık, kıran,

Gül açmaz, çağla dökmez.

Vurur alnım şakına

Vurur çakmaktaşı kayalarıyla

Küfrünü, Medetsiz, Munzur.

Şahmurat Suyu kan akar

Ve ben şairim.

 

Namus işçisiyim yani

Yürek işçisi.

Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,

Ne salkım bir bakış

Resmin çekeyim,

Ne kınsız bir rüzgar

Mısra dökeyim.

Oy sevmişem ben seni...

 

Ve sen daha demincek,

Yıllar da geçse demincek,

Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,

Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,

Yaran derine gitmiş,

Fitil tutmaz, bilirim.

Ama hesap dağlarladır,

Umut, dağlarla.

 

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,

Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri

Düşün, olasılık, atom fiziği

Ve bizi biz eden amansız sevda,

Atıp bir kıyıya iki zamın

Yarının çocukları, gülleri için

Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,

Koymuş postasını,

Görmüş restini.

He canım,

Sen getir üstünü.

 

Uy havar!

Muhammed, İsa aşkına,

Yattığın ranza aşkına,

Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!

Benim de boş yanım hançer yalımı

Ve zulamda kan-ter içinde, asi,

He desem, koparacak dizginlerini

Yediveren gül kardeşi bir arzu

Oy sevmişem ben seni...

 

ahmed arif

 

...................................

 

sevgilim ben şimdi

 

Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim

Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara

Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden

Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz

"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".

Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere

O gülün yüzü gülmüyor sensiz

O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı

Hepten hüzünlü bu günlerde

Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye

Masada tabaklar neşesiz

Koridor ıssız

Banyoda havlular yalnız

Mutfak dersen - derbeder ve pis

Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş

Vantilatör soluksuz

Halılar tozlu

Giysilerim gardropda ve şurda burda

Memo'nun oyuncak sepeti uykularda

Mavi gece lambası hevessiz

Kapı diyor ki açın beni kapayın beni

Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi

Radyo desen sessiz

Tabure sandalyalardan çekiniyor

Küçük oda karanlık ve ıssız

Her şey seni bekliyor her şey gelmeni

İçeri girmeni

Senin elinin değmesini

Gözünün dokunmasını

Ve her şey tekrarlıyor

Seni nice sevdiğimi

 

cemal süreyya

 

..................................

 

özledim seni

 

özledim seni...

ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.

beynimi uyuşturuyor özlemin...

çok sık birlikte olmasak bile

benimle olduğunu bilmenin

bunca zamandır içimi ısıttığını

yeni yeni anlıyorum

Yokluğun,

Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp

mütemadiyen bir boşluğa

Sabahları seni okşayarak başlamaları

aksamları her isi bir kenara koyup

seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;

oynaşmalarımızı,

yürüyüşlerimizi,

sevimli haşarılığını,

çocuksu küskünlüğünü...

Nasılda serttin başkalarına karşı

beni savunurken;

ve ne kadar yumuşak

bir çift kısık gözle kendini

ellerimin okşayışına bırakırken

Gitmeni asla istemediğim halde

buna mecbur olduğunu görmek

ve sana bunları söylemeden

''git artık'' demek

''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk

kavuşacaksın mutluluğa''

demek sana nede zor

seni görmemek ve belki yıllar sonra

karsılaştığımızda

bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...

yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

 

can yücel

 

........................

 

bir düşün içinde bir düş

 

Alnına konsun bu öpüş!

Ve, şimdi senden ayrılırken,

İtiraf edeyim ki-

Günlerimi bir düş

Sayarken yanılmıyorsun;

Ama, umut gitmişse uzaklara

Bir gece ya da bir gün

Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın

Fark eder mi bu yüzden?

Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz

Yalnızca bir düş içinde bir düş.

 

Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının

Haykırışları içinde duruyorum:

Ve altın kum taneleri

Tutuyorum avucumda-

Ne kadar az! Ama nasıl da

Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine

Ben ağlarken - ben ağlarken!

Ah Tanrım! Daha sıkı

Tutamaz mıyım onları?

Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız

dalgadan?

Bir düşün içinde bir düş mü

bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?

 

edgar allen poe

 

......................................

 

sevda bir ateş buldu sende

 

Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni

Artık kimse denizi bilmiyor.

 

Dirseklerini masaya koyuşundan belli

Gelip geçen bir günü bitirmek istemediğini

Sevda bir umut buldu sende.

 

Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan

Artık kimse gözlerini bilmiyor.

 

Şunu imzala

Bir mektup, bir telgraf alındısı değil

Unutulmuş bir sevdadır kapını çalan

Ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan

Kimse artık bir şey giymek istemiyor.

 

Sonra bir pencereden kendine

Ay ışığı gibi vuran sen

Ne sana ne başkasına benziyor.

 

Ve işte bir dip balığı su boşluğunda

Çırparaktan yüzgeçlerini

Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor

 

edip cansever

 

......................

--------------------

beş gül

 

Sizin için tuttum beş gül getirdim Sevgili,

durup dururken beş kırmızı gül getirdim, kan.

Beş beyaz gül süt, beş sarı gül altın yaprak,

tuttum beş pembe gül getirdim Sevgili, tan.

 

Başka bir el koparmış onları, benim elim

bunca korkak: Bir dikmeyi bilirim. bir de

dokunmayı: Tepeden tırnağa teniniz yangın

beldem, sizin için beş siyah gül parmaklarım.

 

kömür. Toprak, temas, sahi bir de ak kağıt,

seçtiğim kelimelerin arasında nedense mağrur,

ilerlerim karda bıraktığım izler birer ağıt,

ayırdım dikenleri: Sizin için bu beş arı gül.

 

enis batur

 

.............................

 

aşka sevdalanma

 

Can verme sakın aşka aşk afeti candır

Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır

Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an

Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır

Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz

Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır

Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma

Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır

Aşk içre azap olduğu bilirem kim

Her kimseki aşıktır işi ahü figandır

Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin

Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır

Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var

Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.

 

fuzuli...

 

.....................................

--------------------

neyse devamı gelir yakında, canım sıkıldı bi an....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...