schizophrana Oluşturma zamanı: Mayıs 11, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 11, 2008 Salâh Birsel Şair ve denemeci Salâh Birsel 10 Mart’te İsnatbul’da öldü. 1919’da Bandırma’da doğan Birsel ortaöğrenimini İzmir Saint Joseph okulu ve İzmir Erkek Lisesi’nde tamamladı (1937). 1948’de İÜEF Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Fransızca öğretmanliği, müfettişlik, kütüphane müdürlüğü gibi çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 1927’de emekli oldu. İlk şiiri 1937’de Gündüz dergisinde yayımlanan Birseli yazarlığını Sokak, Seçilmiş Hikâyeler, Yeditepe, Varlık, Soyut, Papirüs, Türk Dili, Adam Sanat ve Gösteri gibi dergilerde sürdürdü. Adı önce “1940 Kuşağı”, daha sonra Garip akımı şairleri arasında geçse de hiçbir akımı bütünüyle benimsemeden kendi şiir dilini oluşturdu ve 1950’lerden itibaren halk şne yaklaşan bir söyleyişe ulaşarak Türk şiirinde özgün bir yer edindi. Muzip, giderek yerginin ağırlığını hissettirdiği şiirlerinde Birsel, özellikle “duygucu şiir” karşısında yer alarak “akılda yazılan şiir” örneklerini verdi; yazılarıyla da bu şiiri tanıttı ve sözcülüğünü üstlendi. Asıl ününü 1970’ten sonra art arda yayımlandığı “1001 Gece Denemeleri” ve “Salâh Bey Tarihi” olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Şiirlerinde olduğu gibi denemelerinde de sürekli olarak “kendi dilini” kurma ve geliştirme peşinde olan Birsel’in ısrarla savunduğu “yazı-düşünce” ilişkisi ve bunun doğal yansıması olarak edebiyatta “akılcılık”tan yana tavrı, dönemin yazar ve eleştirmenleri araında geniş bir yankı buldu. “Salâh Bey Sözlüğü” olarak nitelendirilebilecek bir dille kaleme aldığı denemelerinde “şapalaklaşmak, fırışka, holdurhop, tepizlenmek, fıştıklanmak, aparmak, avam, firip, apukurya” gibi Türkçenin “argo”suna mal olmuş, çoğu unutulmuş kimi sözcüklerine yer vererek deneme ‘ye farklı tatlar taşıdı. BİR ŞAİRİN ÖLÜMÜ Kimse inanmaz Benim hafif-makineliyle öldüğüme Veya ayrıldığıma dünyadan Benimde başkentte bi odam Şiir kitaplarım Üniversitede adım Ve arkadaşım vardı Ünüm de olurdu Yaşasaydım BULUT GEÇTİ Sen şimdi kocanın evinde oturuyorsun Ve saçların artık eskisi gibi değil Geceleri yemekten sonra Çorap söküğü dikersin Belki de ellerin soğan kokar Senin kocan bir suratı çirkin adam Ağzı açık uyur Ve senin vücudun bozulur çocuk doğurdukça PENCEREDE KADINLAR İlkin bir sarışın açtı pencereyi Sonra bir hallicesi bir dillicesi Daha sonra güldü kaçtı Kadınların en incesi Derken sıra esmere geldi Bir etlicesi bir sütlücesi SEVDİM SENİ EY İNSAN Ben ölmem İşimi bilirim ben Ecel zangoçlarını bile Bir çırpıda atlatırım Sıfır denize yuvarlasanız Lime lime doğrasanız kafamı Bu odalardan bu kitaplardan Ayrılamam ayrılamam Dört elle yapışırım sokaklara Mavilere beyazlara abanırım Güzellikler beni yormaz İnan olsun yaşlanmam Hiçbir şeyden ürkmem Kim ne derse desin Ey insan seni sevdim Ben ölmem ben ölmem YAŞAMA SEVİNCİ Herkes sek sek yürür Ben yalınayak koşarım Herkes gülerken ağlarsa Ben ağlarken gülerim Asık suratlara değil Anaç kikiriklere bayılırım İçim ahu gözlüdür Herşeye aynadan bakarım Ozanlar çevresine Devedikeniyle göz kırparsa Ben temmuz sıcağıyla Gerdaniye buselikle yaklaşırım Kapı mandallarını hop hop Zıplatan da benim Yedi renk Acem dibasını Okurlarımın önüne sererim Yaşamak benim sevincim Benim kanım sevgilim Yaşam biçimidir diye Ölümü de severim MEYHANE Ozan Andre Chenier yi İkiye böldüğünden beri giyotin Kurum satıyorsa meydanlarında Paris in Ozan kardeş hadi hop Sende uzat boynunu Eş dost akraba beklemesin Hadi hop sayın cellatlar da Kavuşsun erkenden çoluk çocuğuna Tarihten anlaşıldığına göre Sırası suyu yok bu işin Sokakdan el ayak çekildimi Sen de tırt sepete Ozana kardeş hele hele Sepete düşdükden sonra da Tut ki sakallarını öyle dipten Genç sıska dul ihtiyar Tümü meraklı yurttaşların Tıraşlı bir baş görsün Hadi kuzular da meyhaneye GÜZİN'İN GENÇLİK YILLARI Ben Güzin'i düşünürken Güzin'in de düşündükleri vardı İnce inceydi parmakları Minnacık bir yüzü vardı Güzin'in aklında Atlar arabalar Daha başka erkekler Başka hayatlar vardı Güzin'in kedileri vardı Benim gibi okşanmak isteyen Ama sevdanın adı geçsin Güzin kaşlarını çatardı Güzin masalların da Güzin'i Şehzadeler Güzin'in şehzadeleri Bir büyük defter tutar Güzin'in hayalleri Ben odada otururken Güzin'in de oturduğu odalar vardı Kendisine ait bir yatağı Kendi uykuları vardı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 11, 2008 SALÂH BİRSEL’İN AŞKI Faslı Evvel Bu olaylarla düşüp kalkan mevsim bahardır Salâh Birsel'in aşık olduğunu haber veren alametlerdir Kızla oğlanın arasını ayıran bir dört duvardır Oğlanın karşısına geçip oturduğu levha Ya Sabır'dır Ol İstanbul şehri işte bu aşkın duyulduğu yerdir Bu aşkın ardını hikaye eden faslı diğerdir Faslı Diğer Bu aşkın dal budak saldığı ay nisandır Kız Taksim'de oturan bir sarışındır Geceleri ah ile yatağa düşen oğlandır Bu şiir ise dilekçe hükmünde bir ilandır PİYANOLU ASES Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne Senin yıldızların her gece Beethoven li Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.