Jump to content

Mayalar Neden Yok Oldu?


eisenheim

Önerilen Mesajlar

 

 

 

 

 

Yüz­yılın başından beri bi­lim a­dam­la­rı Ma­ya­la­r´ın kim ol­duk­la­rı­nı, na­sıl ya­şa­dık­la­rı­nı, ve uy­gar­lık­la­rı­nın bir an­da ne­den yok ol­du­ğu­nu araştırıyorlar. Bu garip uygarlık MS 300´lerde dünyanın en gelişmiş uygarlığıydı ama dünyanın güneşin çevresinde 365 günde döndüğünü dahi bilen Mayalar tarihin en kanlı kasaplarıydılar ve yemeklerini dahi yarım bırakarak birden yok oldular. Bilim Mayalar´ın bilimi ve kültürü vardı, onlara bu bilgiyi kim öğretmişti?

 

Gu­e­ta­ma­la or­ma­nlarındaki, kan kır­mı­zı ren­gin­de­ki pi­ra­midin önünde, bü­yük bir ka­la­ba­lıklar sa­at­ler­dir a­yak­ta bekliyordu. Kim­se kı­pır­da­mı­yordu; tüm göz­ler, pi­ra­mi­din do­ru­ğun­daki a­ta­la­rı­n bil­gi­le­riy­le do­lu süs­lü ka­fa­ta­sın­day­dı. Ka­la­ba­lık kra­lın ha­re­ket­le­rin­i gö­re­mi­yor fa­kat din­sel bir a­yin ol­du­ğu­nu an­la­ya­bi­li­yor­du. Kral ya­nar­dağ­da o­lu­şan kes­kin taş­la­rı a­lıp pe­ni­si­ni de­le­cek ve son­ra ya­ra­nın üs­tü­nü bir ip­le bağ­la­yıp; ka­nın a­ğaç ka­bu­ğun­dan ya­pıl­mış kaba ak­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tı. Da­ha son­ra bu­nu a­lıp, bir a­teş ya­ka­cak, bu a­teş­ten yük­se­len du­man a­ra­cı­lı­ğıy­la ib­lis­le ko­nuşacaktı. Ve Kral, ortaya çık­tı peş­te­ma­linin al­tın­dan kan­lı e­li­ni gös­te­rerek, a­ta­la­rının me­sa­jı­nı daha öncelerde de olduğu gibi yine haykırdı; ”Sa­vaş i­çin ha­zır­la­nın” Ka­la­ba­lık, ne­şe i­çin­de tekrarladı. Ar­tık kan dök­me za­ma­nı baş­la­mış­tı.

 

 

 

 

 

Savaş, onların yaşamıydı...

 

Ma­ya­lar kimdi? İ­na­nıl­maz bü­yük­lük­te­ki pi­ra­mit­le­ri A­me­ri­ka’nın or­ta­sı­na in­şa e­den ve son­ra birdenbire te­rke­dip kaybolan bu insanlar kimdi­ler? Neden o garip dinsel kurallara inanıyorlardı? Bu so­ru­lar bu­gü­ne ka­dar sayısız bi­lim a­dam­ı­nın zih­ni­ni kur­ca­la­dı.150 yıl­ geçtikten son­ra Ma­ya’lar da­ha an­la­şı­lır ol­ma­ya baş­la­dılar. Artık, Ma­ya’la­rın MS. 250-900 a­ra­sın­da ya­şa­dık­la­rı­nı, dönemlerinin en gelişmiş ya­zı sis­te­mi­ni bul­duk­la­rı­nı, ma­te­ma­tik­le il­gi­len­dik­le­ri­ni , as­tro­lo­jik tak­vim­ler o­luş­tur­duk­la­rı­nı ve pi­ra­mit­ler in­şa­a et­tik­le­ri­ni bi­li­yoruz. Bu­gü­ne örnek olacak mi­ma­ri ör­nek­le­r bul­undu. İnşaatlarını, yağ­mur or­man­la­rı­na zarar vermemek belli zamanlarda yapıyorlardı. Ma­ya­lar do­ğal­lı­ğın bo­zul­ma­ma­sı i­çin bi­ze iyi bir ders ver­miş­ler­dir, Gü­ney Be­li­ze’nin or­man kap­lı dağ­la­rın­da; ye­ni bu­lu­nan dört Ma­ya ken­ti gös­te­ri­yor ki; Ma­ya’lar bu­ra­lar­da ya­şa­mak­tan ka­çın­mış­lar­dı, işte buraları 900’lü yıl­lar­da yo­kolan Ma­ya’la­rın top­lumsal yaşamları hak­kın­da henüz çö­zül­eme­miş bir çok so­ru­ya ı­şık tu­ta­cak­lar­dı. ”Na­ti­o­nal Ge­og­rap­hic” yazarlarından ar­ke­o­log Ge­or­ge Stu­art; ”Her sa­bah u­yan­dı­ğım­da Ma­ya’lar hak­kın­da ne kadar az şey bil­di­ği­mi­zi dü­şü­nü­yo­rum, bu tro­pik ik­lim­de na­sıl ya­şa­dık­la­rı­nın %1 i­ni an­cak bi­li­yo­ruz” di­yordu. Kısıtlı im­kan­la­ra rağ­men, ar­ke­o­log­lar, sa­nat ta­rih­çi­le­ri, ya­zıt uz­man­la­rı, an­tro­po­log­lar, coğ­raf­ya­cı­lar, ve dil uz­man­la­rı yıllardır Ma­ya’la­rın peşinde­. Ortada, Mayamanik bir durum var; Ten­nes­se Ü­ni­ver­si­te­si ar­ke­olog­la­rın­dan Art­hur De­ma­rest son 4 yıl­dır Ku­zey Gu­e­te­ma­la’da Ma­ya kenti Dos Pi­las’ı in­ce­li­yor. De­ma­rest´e göre or­ma­nın i­çin­de ka­yıp kentler var; bu­ra­larda çözümlenemeyen ya­zıt­la­r bu­lu­nu­yor ve bu ya­zıt­lar Ma­ya’la­rın a­ni yok o­lu­şu­nu a­çık­la­ya­bi­lir. Or­ta­ya çı­kan bil­gi pat­la­ma­sı, şid­det­li tar­tış­ma­la­r ya­rat­tı. Her­kes ki­min kuramının doğ­ru ol­du­ğu­nu tar­tı­şı­yor. Yi­ne de uz­man­lar bir gö­rüş ü­ze­rin­de fi­kir bir­li­ği­ne var­dılar; sa­vaş, Ma­ya hal­kı­nın o­luş­ma­sın­da ve yaşamında ki­lit nok­ta­ydı.

 

Maya kentleri yaşamak için değil miydi?

 

Ma­ya’la­rın spor­dan di­ne ka­dar her­ konuda iş­ken­ce ve kur­ban tö­ren­le­ri dü­zen­liyorlardı. Mek­si­ka­lı An­tro­po­lo­jist Car­los Na­va­ret­te “Bu, Ma­yay­la il­gi­le­nen­le­ri şok e­de­cek bir id­di­a­dır” di­­yor. Kla­sik Ma­ya Kül­tü­rü’nün o­luş­ma­ya baş­la­dı­ğı MS 250´den son­ra­ki yüz yıl­lar­da, kü­çük çatışma­lar­dan, bü­yük savaşlara dö­nü­şen ka­bi­le çekişmeleri, görkemli kent­le­rin ha­ya­let ka­sa­ba­lara dö­nüş­me­si­ne neden oldu. İlk ba­tı­lı a­raş­tır­ma­cı­lar­ o­lan Step­hens ve Lat­her­wo­od, bü­yü­leyici diye tanımladıkları Co­pan, Pa­len­qu­e, Ux­mal ve di­ğer­le­ri hak­kın­da ki­tap­lar yaz­ma­ya baş­la­dı­lar. Step­hens’in yaz­dı­ğı ba­şa­rı­lı ki­tap­tan son­ra o­nu, Cat­her­wo­od ve di­ğer ya­zar­lar ta­kip et­ti. Sonraki ya­rım yüz­yıl­da Po­pol Vuh (Ma­ya­la­rı an­la­tan kutsal ki­tap) ve "Re­la­ci­on de las Co­sas de Yu­ca­tan" ad­lı ki­tap­lar ya­yım­lan­dı. 16. yüz­yıl­dan son­ra pis­ko­pos Di­e­go de Lan­da, Ma­ya kül­tü­rü­ne kar­şı İs­pan­yol za­fe­rlerini an­la­tan bir ki­tap ya­zmıştı. 1890’lar­da ise, İn­gi­liz a­raş­tır­ma­cı Al­fred Ma­uds­lay de­ği­şik kay­nak­lar­dan derleyerek, Ma­ya kentlerinin mi­ma­ri­si­ni an­la­tan bir ka­ta­loğu oluşturdu. Tüm bil­gi­ler, 19. Yüz­yıl bil­gin­le­ri­ni hi­ye­rog­lif ya­zı­la­rı­nı yo­rum­la­ma­ya, Ma­ya­la­rın ta­ri­hi­ni ye­ni­den in­ce­le­me­ye ve bu top­lu­mun neden yok ol­du­ğu­nu a­raş­tır­ma­ya it­ti. 20. yüz­yı­lın ilk ya­rı­sın­da da­ha çok ka­zılar ve ka­ta­log­lar ya­pıl­dı ama ha­la or­ta­ya cid­di bir şey çık­ma­mıştı. 1950’ler­de Car­ne­gi­e Ens­tü­tü­sü’nden J. E­ric Thomp­son ve Slyva­nus Mor­ley, böl­ge­yi in­ce­le­me­ye al­dı­lar onlara gö­re bu­lu­nan kentler, ya­şa­mak i­çin de­ğil din­sel a­yin­ler i­çin yapılmıştı. Ya­zıt­lar­da as­tro­no­mi ve tak­vim ça­lış­ma­la­rı yer a­lı­yor fa­kat ta­ri­hi o­lay­lar, çift­çi­lik yön­tem­le­ri ve ta­rım­dan bah­se­dil­mi­yordu. Böy­le­ce bu me­kan­la­rın sa­de­ce ö­zel du­rum­lar ve ça­lış­ma­lar i­çin yapıldığı ka­nıt­la­nı­yordu. Mor­ley ve Thomp­son; Ma­ya­la­rın yok o­luş­la­rı­na a­it bil­gi­le­ri antik kent­ler­den el­de e­de­me­ye­cek­le­ri­ni dü­şü­nü­yor­lardı. Çağdaş bil­gin­ler ise, da­ha id­di­a­lı ve u­mut­ludur ama mo­dern tek­no­lo­ji gi­bi bir de a­van­taj­la­rı var; rad­yo kar­bon tes­ti gi­bi... Dos Pi­los’ta ça­lı­şan Art­hur De­ma­rest MS. 761’den ön­ce ve son­ra o­la­rak Ma­ya­la­rın ta­rih­çe­si­ni i­ki bö­lü­me a­yır­dı. 761’den ön­ce sa­vaş­lar dü­zen­liydi; ka­bi­le­le­ri tek bir yönetim al­tın­da top­la­mak i­çin ya­pı­lır­dı. A­ma 761’den son­ra sa­vaş­lar; ka­bi­le üs­tün­lü­ğü­ne ve mal­la­rın yağ­ma­lan­ma­sı­na da­yan­ma­ya baş­la­dı. O yıl, Dos Pi­los Kra­lı ka­bi­le­le­re dur de­mek i­çin sa­vaş aç­tı ama Ta­ma­rin­di­to’da ya­ka­la­na­rak kur­ban e­dil­di. De­ma­rest’e gö­re; bu dönemden son­ra or­ta­ya çı­kan soy­lu ka­nun ya­pı­cı­la­rı, çıkar uğ­ru­na bir­bir­le­ri­ni ye­me­ye baş­la­dı­lar ve güç­le­ri çok art­tı. Böy­le­ce si­vil iç sa­vaş baş­la­dı; işte bu da Ma­ya­la­rın so­nu ol­du ve bu­na ben­zer o­lay­lar baş­ka böl­ge­ler­de de ya­şan­dı.

 

Susuzluk ve nüfus patlaması kuramları;

 

Flo­ri­da Üniversitesi ar­ke­o­log­la­rından Ar­lene ve Dia­na Cha­se’e gö­re Be­li­ze’de yap­tık­la­rı a­raş­tır­ma­ların sonucunda, ka­bi­le sa­vaş­la­rı Ma­ya­la­rın so­nu­nu ha­zır­la­mış­tı. Bu ­i­ki ar­ke­o­log, ka­zı­lar­da­ bi­na­lar ü­ze­rin­de ha­sarlar tes­pit et­mişler ve gö­mül­me­miş bir ço­cuk is­ke­le­tiy­le, si­lah­lar bul­muş­lar­dı. Bir çok uz­man yok o­lu­şun ne­de­ni­ni sa­vaş­la­ra bağ­lar­ken, ba­şkaları bu­nun tüm hi­ka­ye ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor­lar. Di­ğer neden; yağ­mur or­ma­nı­nın e­ko­lo­jik den­ge­sin­de­ki a­ni bir bo­zuk­luk o­la­bi­lir­di. A­ri­zo­na Üniversitesi ar­ke­o­lo­ğu Pat­rick Cul­bert; “Yeral­tı ça­lış­ma­la­rın­dan an­la­dı­ğı­mı­za gö­re, ne­re­dey­se or­man ta­ma­men yok ol­muş” di­yor­du.Su sı­kın­tı­sı, yok o­luş­la­rın­da rol oy­na­mış o­la­bi­lir­di. Cin­cin­na­ti Üniversitesi ar­ke­o­log­la­rın­dan Ver­non Se­ar­bo­rugh ise,

 

 

Ti­kal’de­ki ka­zı­sın­da ge­liş­miş ka­na­li­zas­yon sis­tem­le­ri bul­du. Yı­lın 4 a­yı yağ­mur­lu bir böl­ge­de ya­şa­yan bu in­san­la­rın a­ni bir su­suz­lu­ğa uğ­ra­ma­la­rı gerçekten yok o­luş nedeni o­la­bi­lir­di. Bir baş­ka ne­den nü­fus pat­la­ma­sı o­la­bi­lir, yirmi kentten top­la­nan ve­ri­ler­den an­la­şıl­dı­ğı­na gö­re km ka­re­ye 200 in­san dü­şü­yor­du. Cul­bert’e gö­re; en­düs­tri­si ol­ma­yan bir top­lu­mda nü­fu­s bir sorun o­la­bi­lir. A­raş­tır­ma­cı­lar, ka­zı­lar­da, i­yi ge­liş­me­miş ço­cuk is­ke­let­le­ri bul­du­lar, bu da ye­ter­siz bes­len­me­nin gös­ter­ge­siy­di. Yine Cul­bert, böy­le kar­ma­şık ve ka­la­ba­lık bir top­lu­mun çö­küş ne­de­ninin; sa­vaş, çıl­gın bir kral, aç­lık ya­ da su­suz­luk o­la­bi­leceğini düşünüyor ve ekliyor "Böy­le bir top­lu­mun çö­kü­şü i­çin mil­yon­lar­ca neden söy­le­ne­bi­lir." .

 

Takvimi ve diş dolgusunu bilen insanlar;

 

Bu çö­küş­ten çı­ka­rı­la­cak ders nedir? Bir­çok uz­man, çev­re­ci me­saj­lar ve­ri­yorlar; Cul­bert; “Nü­fus pat­la­ma­sı, e­ko­lo­jik ren­ge­yi boz­du ve mil­yon­lar­ca in­san öl­dü.” di­yor. Na­ti­o­nal Ge­og­rap­hic der­gi­si ya­za­rı Ge­or­ge Stu­art; bu fik­re ka­tı­lı­yor ve bu bil­gi­le­rin gü­nü­müz dün­ya­sı­nın so­run­la­rı­nı ye­te­rin­ce çö­ze­me­se bi­le önemli u­ya­rı­lar­da bu­lun­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor. O­na gö­re en ö­nem­li me­saj, yağ­mur or­man­la­rı­nı kes­me­mek a­ma di­ğer­le­ri bun­dan pek e­min de­ğil. Hi­ye­rog­lif uz­ma­nı Step­hen Ho­us­ton de, Ma­ya­lar­dan da­ha pek çok ders alınacağı düşüncesinde; ”Çok fark­lı bir top­lum­du­lar ve on­la­rı bi­r a­ra­da tu­tan çok baş­ka bir şey­di”. Ar­ke­o­log­lar, Ma­ya­la­rın ger­çek­ten fark­lı bir top­lum ol­du­ğu­nu, on­la­rın gün­lük ya­şam­la­rın­dan çı­ka­rı­yor­lar. Me­zar­la­rda bulunanlar, gö­müt­ler, a­le­la­de ev­le­rin mi­ma­ri­si ve bu­lu­nan du­var re­sim­le­ri; or­ta­la­ma bir Ma­ya gü­nü­nün na­sıl geç­ti­ği­ni biz­le­re gösteriyor. 5-7 ki­şi­den o­lu­şan ti­pik bir Ma­ya a­i­le­si kah­val­tı­da sı­cak çu­ku­la­ta, ye­te­rin­ce zen­gin de­ğil­ler­se haş­lan­mış mı­sır ­ve şe­ker ka­mı­şı yi­yor­lar­dı ve “a­to­le”de­ni­len bir iç­ki i­çi­yor­lar­dı. Ge­nel­de ev­ler tek o­da­lı­ ve ça­mur sı­va­lıy­dı. Bü­yük olasılıkla­ gün i­çin­de mı­sır, be­zel­ye, tav­şan ve hin­di yi­yor­lar­dı. Ha­sat mev­si­mi er­kek­ler tar­la­lar­da ça­lı­şır­ken, ka­dın­lar ev­de ye­mek pi­şi­ri­yor­lar­dı. Günün so­nun­da tüm a­i­le ev­de top­la­nı­yor ve e­vin re­i­si kü­çük bir di­ni a­yin­le a­ta­la­ra du­a e­di­yor­du. Za­man­la­rı­nı sa­de­ce ta­rım­la geçirmiyor­lar, pi­ra­mit­ler ve ta­pı­nak­lar in­şa­ e­di­yor­lar­dı. Ge­nel­de dü­ğün tö­ren­le­ri­ne ve kut­la­ma­la­ra ka­tı­lıp, as­tro­lo­jik ve tak­vim­sel ça­lış­ma­la­ra katılıyorlardı. Böy­le za­man­lar­da kral kur­banlar ke­siyor ve top o­yun­la­rı dü­zen­liyordu. Kay­be­den­ler pi­ra­mi­de a­sı­lıyor ya ­da kur­ban e­di­liyordu.

 

 

Çift­çi­ler bu gün­ler i­çin ye­mek ha­zır­layıp, stand­lar a­çıyorlardı. Ma­ya­lar´ın ge­liş­miş bir es­te­tik an­la­yı­şı vardı. Ya­le Üniversitesi an­tro­po­lo­ğu Mic­ha­el Co­e “Ma­ya­lar” ad­lı ki­ta­bın­da; ”A­i­le­ler ço­cuk­la­rı­nın bu­run­la­rı­na on­la­rın gü­cü­nü ar­tı­rı­cı süs­ler ta­kar­lar­dı” di­ye ya­zı­yor. Ma­ya­lar ay­nı za­man­da be­bek­le­rin is­ke­let­le­ri­ne şe­kil ver­mek a­ma­cıy­la onları sa­rar­lar­ ve ko­ni şek­lin­de bir şap­ka ta­kar­lar­dı. Bel­ki­ de gü­nü­mü­zün be­şik ve kun­dak a­lış­kan­lı­ğı on­lar­dan mi­ras kal­mış­tır. Ba­zı araştırmacılar, bu şe­kil­de­ki ka­fa­tas­la­rı­nın bu a­lış­kan­lı­ğın so­nu­cu ol­du­ğu­nu i­le­ri sü­rü­yor­lar. Ma­ya­lar diş­le­ri­ni ba­zen “T” şek­lin­de ba­zen­ de de­lerek dol­du­rur­lar­dı (a­nes­te­zi ya­pıp yap­ma­dık­la­rı ke­sin de­ğil). Diş­le­ri­ni ço­ğun­luk­la de­ğer­li taş­lar­la en çok da ye­şim­le kap­lar­lar­dı. Co­e’ya gö­re; genç er­kek­ler ev­le­ne­ne ka­dar ken­di­le­ri­ni si­ya­ha bo­yuyor­lar da­ha son­ra i­se de­ği­şik döv­me­ler­le süs­le­niyorlardı. Bu bil­gi­ler sa­de­ce bu­lu­nan nes­ne­ler­den de­ğil ge­ri­de bı­rak­tık­la­rı hi­ye­rog­lif­ler­den de öğrenildi.

 

"Birden beyin kanallarım açıldı..."

 

Ma­ya ya­zıt­la­rı­, ­çe­şit il­gi a­la­nları o­luş­tur­du. Gü­ney A­la­ba­ma Üniversitesi sa­nat öğ­ret­me­ni Lin­da Sche­le es­ki ya­zıt­lar ko­nu­sun­da bir­den­bi­re or­ta­ya çık­an ilginç bir örnektir. 1970 yı­lın­da Mek­si­ka zi­ya­re­tin­de, Pa­len­k kon­fe­ran­sın­da Sche­le; 7. Yüzyıl baş­la­rın­dan 8 Yüzyıl son­la­rı­na ka­dar yaşayan ya­sa ya­pı­cı­la­rın ka­nun­la­rı­nı 2.5 saat sü­ren bir ko­nuş­mada açıkladı ve bun­lar doğ­ruy­du. Bu na­sıl ol­muş­tu? Çünkü Schele bir amatördü; Pro­fes­yo­nel­ler ka­bart­ma­la­rın a­çık­la­ma­sı­nın bir çe­şit iç­gü­dü­ye ve sez­gi­ye bağ­lı ol­du­ğu­nu söy­lü­yor­lar. Ve­ri­len ya­zı sis­te­mi­ne u­yu­la­rak çö­zül­müş o­la­bi­le­ce­ği­ni de ek­li­yor­lar. Lin­da Sche­le; "Ay­dın­lan­ma da­ki­ka­la­rı ka­ri­ye­ri­min dö­nüm nok­ta­sıy­dı. Bir­den be­yin ka­nal­la­rım a­çıl­dı­ve her­şey yer­li ye­ri­ne o­tur­du” di­ye an­la­tı­yor. Bu o­lay­dan son­ra, bir çe­şit dil çö­züm dev­ri­mi başladı. Böl­ge genç ta­ri­hi ya­zıt uz­man­la­rı i­le dol­du. 34 ya­şın­da­ki Step­hen Ho­us­ton ile 28 ya­şın­da­ki Da­vid Stu­art’da bun­la­ra da­hil­di. Ka­ri­yer­le­ri­ne çok kü­çük yaş­lar­da baş­la­mış­lar­dı. Ma­ya ar­ke­o­lo­ğu Ge­or­ge Stu­art’ın oğ­lu ilk Ma­ya ge­zin­ti­si­ni 3 ya­şın­day­ken yap­mış­tı ve1984’de 18 ya­şın­day­ken çöz­dü­ğü bir Ma­ya gra­fi­ğiy­le, Mac Art­hur Der­ne­ği ta­ra­fın­dan en genç ya­zı çö­zü­cü­sü ve da­hi i­lan e­dil­di. Stu­art’ın son­ra­ki pro­je­si şim­di­ye ka­dar çö­zül­müş tüm Ma­ya ya­zıt­la­rı­nı in­ce­le­yen bir ka­ta­log yapmak. Ne­re­dey­se yüz­yıl­lık bir ça­lış­ma bu ve genç Stu­art; ”Bu ça­lış­ma ben­den son­ra da a­ra­nan bir kay­nak o­la­cak” di­yor.

 

Bir uygarlığın umutsuzluğu ;

 

Bir çok örnekte görüldüğü gi­bi ka­bart­ma­larda pro­pa­gan­da da var; dü­şü­nün, Körfez Sa­va­şı’ı­nı an­la­mak i­çin Sad­dam’ın konuşmalarının duvarlara yazıldığını... Ar­len Cha­se; Ma­ya­la­r´ın po­li­tik ve sos­yal yaşamla­rı­nı çöz­mek i­çin bu ya­zıt­la­rı o­ku­ma­nın ye­ter­li ol­du­ğu­nu, ar­ke­o­lo­ji­nin bun­la­rın sağ­la­ma­k i­çin ge­rek­li ol­du­ğu­nu i­fa­de e­di­yor. Ho­us­ton i­se, ya­zıt­la­rın pro­pa­gan­da i­le do­lu ol­du­ğu­nu a­ma yi­ne ­de bir top­lu­mu an­la­mak i­çin ya­rar­lı ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Ma­ya ya­zıt­la­rı­nı de­şif­re et­me ü­ze­rin­de­ki tar­tış­malar sü­rü­yor, ve hiç­bir za­man nihai çö­züm bul­unma­ya­cak. Çün­kü ye­ni bul­gu­lar fark­lı ba­kış a­çı­la­rı getiriyor. Cha­se’in a­raş­tır­ma­la­rı­na da­ya­na­rak söy­le­ne­bi­lir ki, Ma­ya­lar or­ta sı­nıf bir top­lum­dular. Me­zar ka­zı­la­rı, ya­şam tarz­la­rı­nın, bi­lim­sel yön­le­ri ka­dar ge­liş­me­di­ği­ni gösteriyor. Kim­ya­sal top­rak a­raş­tır­ma­la­rı, is­ke­let in­ce­le­me­le­ri bize onların has­ta­lık­la­rı­nı, ta­rım yön­tem­le­ri­ni hat­ta ik­lim ko­şul­la­rı­nı bi­le gösteriyor. Bir­çok a­raş­tır­ma­cı ve bi­lim a­da­mı ha­la Ma­ya­la­r´ın yo­ko­luş gizeminin peşinde. Da­vid Fre­i­del, Ma­ya­la­r´ın ta­rih­te eşine az rast­la­nan bir u­mut­suz­lu­ğa düş­müş ol­duk­la­rı­ görüşünde; ona gö­re, geç­mi­şe ba­kıl­dı­ğın­da Ma­ya­la­r´ın ulaş­tı­ğı bi­lim­sel ve top­lum­sal dü­ze­yin ne­de­ni, ha­yal­gü­cü ve reel eylemin dışındadır çünkü onlar yaşamı an­lam­lı kıl­mak istiyorlardı. Mayalar´ın birden yokoluş nedeni veya nedenleri hala bilinmiyor, dev bir uygarlık nasıl ve neden kayboldu? Uxmal´da yarısı yenmiş yemek tabakları hala durmaktadır; kimden ya da neden kaçtılar ve en önemlisi şu anda onların kalıntıları nerede?

 

 

 

 

Mek­si­ka’da­ki tur reh­ber­le­ri bir öykü an­la­tır­lar. Bir tu­rist, kor­ku i­çin­de pi­ra­mit­le­re bak­ar ve reh­be­re dö­nüp; ”Bu bi­na­la­rın hep­si çok gü­zel, fa­kat tüm in­san­lar ne­re­ye git­ti?” der. Reh­ber ka­fa­sı­nı a­lay­cı bir şe­kil­de sal­la­ya­rak cevap verir; “Şu an­da bir Ma­ya ile ko­nu­şu­yor­sun, biz­ler ha­la bu­ra­da­yız hiç bir za­man bu­ra­yı terk et­me­dik. Ya­şa­nan kar­ma­şa,Ma­ya bil­me­ce­si­nin kal­bin­de­dir. Bi­lim a­dam­la­rı binlerce yıl öncesindeki Ma­ya İm­pa­ra­tor­lu­ğu­´nu a­raş­tırırlarken bugün Gu­a­te­ma­la çev­re­sin­de 1.200.000, Be­li­ze çev­re­sin­de ise, 5.000.000 Ma­ya in­sa­nı ya­şı­yor. Et­nik o­la­rak, on­lar dün­ya­nın en ge­liş­kin im­pa­ra­tor­lu­ğu­nu, Or­ta A­me­ri­ka’da kur­muş in­san­la­rın so­yun­dan ge­li­yor­lar. Ma­ya ka­lın­tı­la­rı­nı gez­me­ye ge­len bir­çok tu­rist Or­ta A­me­ri­ka’da es­ki Ma­ya­la­rın to­run­la­rı­nın ya­şa­dı­ğı­nı öğ­ren­se­ler şoka girerlerdi. Yüz­yıl­lar­dır o­la­ge­len kül­tür et­ki­len­me­sin­den son­ra Or­ta A­me­ri­ka’da Ma­ya­la­rın to­run­la­rı ye­ni bir kül­tür ya­ra­ta­rak ya­şamlarını sü­rdü­rüyor­lar. Or­ta A­me­ri­ka’da ya­şa­yan Ma­ya­la­rın to­run­la­rı şim­di sa­de­ce ge­len zi­ya­ret­çi­ler i­çin a­ta­la­rı­nın kı­ya­fet­le­ri­ni gi­yi­yor­lar. 1992´de Or­ta A­me­ri­ka’nın yer­li­le­ri o­lan Ma­ya hal­kı­na kar­şı Mek­si­ka dev­le­ti ta­ra­fın­dan zulmedildi, ya­pı­lan­lar, in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı­ydı.1990’da­ki top­rak kav­ga­sın­da 11 kişi, bun­dan i­ki yıl ön­ce de Ma­ya hal­kın­dan 100 ki­şi ya­ka­lan­mış ve iş­ken­ce edilmişti. 30 sa­at bo­yun­ca hiç bir tıb­bi mü­da­ha­le ol­ma­dan aç bı­ra­kıl­dılar ve Ma­ya­lar, 140.000 Gu­e­ta­ma­la­lı­yı öl­dü­re­cek ge­ril­la sa­va­şı­na baş­la­dı­lar. Hü­kü­met­ on­la­rın köy­le­ri­ni yak­tı.16.yy’da İs­pan­yol is­ti­la­sı sı­ra­sın­da bir­çok yer­li, di­ni i­nanç­la­rın­dan u­zak­laş­tı­rıl­mış­lar­dı. Ka­bart­ma­la­r yı­kıl­mış, di­ni i­nanç­la­rı­na a­it o­lan her­şey mis­yo­ner­ler ta­ra­fın­dan ha­rap e­dil­miş­ti. Ye­ni ko­lo­ni­ler kur­mak i­çin kö­le gi­bi ça­lış­tı­rıl­dılar. 400 yıl bo­yun­ca İs­pan­yol­lar ta­ra­fın­dan e­zil­dik­ten son­ra Mek­si­ka­lı­lar ta­ra­fın­dan iş­gale uğradılar ve hala öyleler... Bu­gün Meksika Hü­kü­meti, in­san hak­la­rı a­dı­na Ma­ya­la­ra e­şit şans ta­nı­ya­cak­la­rı­nı a­çık­la­ması­na rağ­men; Ma­ya­lar ha­la sos­yo e­ko­no­mik sı­ra­nın en al­tın­da­lar. Chi­pas’ta 9 ta­ne yer­li di­li ko­nu­şu­lu­yor ve Mek­si­ka­lı­lar a­zın­lık­la­ra rağ­men ik­ti­da­rı el­le­rin­de tu­tu­yor­lar. Ne ya­zık ki, yer­li nü­fu­su ül­ke po­tan­si­ye­li­nin çok ü­ze­rin­de. Ay­rı­ca yer­li­le­rin % 70’i su sı­kın­tı­sı çe­ki­yor. Bu kö­tü ko­şul­lar­da bir­çok Ma­ya in­sa­nı mo­dern ya­şam şart­la­rı­nı red­de­de­rek es­ki a­lış­kan­lık­la­rı­nı sür­dü­rü­yorlar. Dağ­lar­da ya­şa­yan Ma­yalar, 4000 yıl ön­ceki a­ta­la­rı­ gibi ya­şıyorlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"4000 yıl önceki geleneklerini sürdüyorlar".İşte türk milletinde de en çok istediğim şey budur.Eski gelenlerimize geri dönüp doğada yaşamak ( acayip arap islamiyetinden uzak).

Amerikada mayalarla ilgili en çok bilgi kaynağın Bill Gates'te olduğunu duymuştum evinde.Evininde maya piramitlerinden birinin üzerine yapıldığını düşünenler var .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...