Jump to content

Nice Yaramız Var ; Nelly Sachs


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Yazar hakkında ;

 

Alman şair ve oyun yazarı Nelly Leonie Sachs, 10 Aralık 1891'de Berlin'de doğdu, 12 Mayıs 1970'de Stockholm'de öldü. Zengin sanayici Yahudi bir ailenin kızıydı. Kültürlü bir ortamda eğitim gördü, İsveçli yazar Selma Lagerlöf'le yazıştı. Ailesi İkinci Dünya Savaşı'nda toplama kamplarında can verdi. Kendisinin de toplama kamplarına gönderileceğini öğrenince Lagerlöf aracılığıyla 1940'ta Almanya'dan Stockholm'e kaçtı. Şiirlerinde gerçekten yaşanmış acılara dayanarak bütün insanlığı sevgide ve barışta birleşmeye çağıran Sachs 1966'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır.

 

NİCE YARAMIZ VAR

 

Nice yaramız var

öleceğimizi sanıyoruz

sokak bize kötü bir söz attığında her kere

Sokak bunu bilmez

ama kaldıramaz böyle ağır bir yükü

Sokak üstünde görmeğe alışmamıştır

bir acılar Vezüv'ünün püskürerek girmesini

Orada ilk çağların anıları yok oldu gitti

ışığın insan ürünü olmasından bu yana

ve artık meleklerin kuşlar ve çiçeklerle oynadığı yok

ya da donatmıyorlar gülüşleriyle bir çocuğun düşünü

 

SİZ TANIKLAR

 

Siz tanıklar

öldürmüşlerdi sizin bakışlarınız altında

arkasında bir bakışı duyar gibi

duyarsınız sırtınızda

ölülerin bakışını

 

Kaç sönen göz dik dik bakacak size

gizlendiğiniz yerden çıkıp bir menekşe koparacağınız zaman?

Kaç kalkmış el yalvarmak için

birbirine karışmış dallarının arasında

yüzyıllık meşelerin?

Hangi anın ağırlığı boy atıp büyüyor kanında

batan güneşin?

 

Ey şarkı söylemeden beşik sallayan kadınlar

kumrunun gececil ötüşünde

Pek çoğu taşıyabilirdi yıldızları

Ve şimdi yaşlı çeşmedir

bu işi onun yerine yapmak zorunda olan

 

Siz tanıklar

öldürücü bir el kaldırmadınız

ama kurtulamayacaksınız vatan özleminden

toz,

Orada durmadasınız, tozun ışığa dönüştüğü

yerde.

 

AMA KİM ÖYLEYSE

 

Ama kim öyleyse boşalttı ayakkabılarınızın kumunu

ölmek için ayağa kalkmak zorunda olduğunuz zaman?

Bu kum ki İsrael aramağa gitmişti

yeri ve zamanı belli olmayan kum

Sina'nın yanan kumu

bülbüllerin boğazlarına karışmış

kelebeklerin kanatlarına karışmış

yılanların vatan özlemi tozuna karışmış

Süleyman'ın bilgeliğinden bize ulaşan her şeye karışmış

içkinin gizinden doğan acıya karışmış

 

Ey parmaklar

siz ölülerin ayakkabılarından boşaltmışsınız kumu

hemen yarın sizin tozunuz

gelecek insanların ayakkabılarını dolduracak

 

 

AKKOR BİLMECELER'DEN

 

Giysilerimi yıkıyorum

Çokça ölmek sinmiş gömleğe

çoksesli ölüm şarkısını söylüyor şurda burda

Kovalayanlar uyuyup bir güzel ölümü

iğnenin deliğinden geçiriyorlar

Kumaş da istekli mi istekli

koynuna alıyor uyuyorken -

 

Sevgili ölü kardeşlerim benim

karanlıktan kesilmiş bir tutam saç

adına gurbet diyorlar

uzuyor usulca açık kalmış zamandan içeri

Bense gizli bir ölçüye uyarak

ölüp gidiyorum

tomurcuklarıyla gerinen bir dakikaya

yine de dikiyorlar kaynanadillerini

toprağa ardımdan -

Şarabını yalaza devreden bir asma çubuğuyum ben

kaykılıyorum geriye doğru -

 

 

Çeviriler : Eray Canberk ve Necmi Zeka

 

--------------------

Sancılı bir yaşamı doğrulayan gecenin içinden mektuplar - Sürgün edebiyatının delilleri

 

ELEM İÇİNDEYİM, KALP ÇARPINTISINDAN ÖTE BİRŞEY DEĞİLİM

 

 

Korunmasızdı, daha yaşarken ardından peşi sıra tütsü izleri gibi anma makaleleri ithaf eden geçmişin usta becerileri karşısında koruyamamıştı kendisini. Şiire inanan, ulvi düşüncelerin refakatçisi olduklarına yemin içen yobazların eline düşmüştü, kendisini acılarına sadık herşey - yeniden - iyi - olacak kuklasına dönüştürenlerin, nefret ve sistem dolu tek bir sözcük bulunmayan eserlerini tek taraflı bir biçimde ağıtın şiirleştirilmişi olarak ve nur yolcusu Yahudi halkı için yakılmış ilahiler, diye gösteren kişilerin - 1940 dan beri İsveç`te sürgün hayatı yaşayan bir Alman Yahudi`si şairin karşısında kendi vicdan azabını dindirebilmemin en gamsız yolu belki de bunu öyle mukaddesat mertebesine çıkarmaktı.

 

 

Nelly Sachs 1970 yılında 78 yaşında öldüğünde, canla başla çalışan nekrologlar, bu „Yahudi Kaderinin Şairi“ nin ulvi metaferini edebiyat tarihine taşıyan kişilerdir.

 

 

Anma makalelerinin yeniden yazılmaya başlandığı zamandı. Ne kadar paradoks gelse de kulağa, tanınmamış eserlerdir bu Nobel ödüllü kadın şairin yazdıkları. Ve şimdi de ilk kez Ruth Dinesen ve Helmut Müssener tarafından yayınlanan „Nelly Sachs`ın Mektupları“ bu kadın şairin yalnızca en yakın dostlarının bildiği „korkunç gerçekten“ ancak bir parçasını gün ışığına çıkarıyor.Açık bir yara gibi algılanan takip edilme ve boğulma sonucu ölüm korkusunun şekillendirdiği bir yaşamdır gün ışığına çıkan. Ne varsa Nelly Sachs`ın şiirinde ve görüntülerin belirlediği şiirinde ayrı bir sesle verilen bilmeceli, sıkı dokunmuş metaferlere, kurgusunda avcılara ve onlardan kaçanlara, cellatlarına ve kurbanlarına, sanrıların kıyısında yemin içilen mistik-vecdi geri çekilmiş durumlarına dair ne varsa hepsi -yazılan mektuplar bunu doğruluyor -bedenin ve ruhun yaşadıklarından.

 

 

Berlin`de geçen çocukluğu ve gençligi bile melankolinin, hassas bünyesinin gölgesindeydi: 1908; on yedisinde, talihsiz bir sevda sonrası yaşam tehlikesine varan bir kriz dönemi, aranansa “nefes alabilmek için yardım“, kendi yazdığı nurlandırılmış romantizmiyle, epigonal dizelerde.

 

 

1930`da fabrikatör William Sachs`ın , o çok sevdiği ve erişilmez oluşundan ötürü korku duyduğu babasının ölümü. 1933`teki Nazi cellatlarının caddelerdeki resmi geçişlerinden, daha sonra yıllarca varlıklarını koruyacak olan takipçilere, ve katillere dönüşen adımların kapı eşiğinde hissetmesi, annesiyle beraber yurt seçtigi durmadan değişen mobilyalarıyla odalarda duyulan sevk korkusu; daima boğulmanın kıyısında. Nelly Sachs bu korkudan bir hafta boyunca sesini yitirmiştir, felce uğramıştır sesi. „ Santajcı bir ev sahibi“ ve sonra da „Maidenek Celladı“na dönüşen biri tarafından rahatsız edildiğinde inanç getirmiştir.

 

 

Ve 1940´ta nihayet-“zoraki çalışma sevkiyatına dair emir dilekçesi“ ellerinde, İsveç`e giriş izni ulaşır kendisine-kaçıstır bu, son dakikada, yabancı bir ülkeye.

 

 

Geceleri „karanlık ve ayazda“ Stockholm Bergsundsstrand `daki dar, tek odalı evinde Auschwitz ve Theresienstadt´a zorla götürülen Yahudilerin haberleriyle şiirler oluşur, 1947`de yayınlanan „Ölümün Evlerinde“ kitabındaki „ Havaya yazıldı mezar yazıları“ şiiri bunlardan biridir.

 

 

1943´te çok sevdiği bir insanın katledildiği haberi gelir kulağına, „ Ölü Sevgilinin Ardından Dualar“ başlığıyla yasını tuttuğu. Var gücüyle bakımını üstlendiği annesi 1950`de ölür:“ Sevgili anacığım olmuş olmasaydı eğer, gözlerim kapansın isterdim ben de çoktan.“ Sinir krizleri ve sil baştan intihar düşünceleri: „Tutsaklığım öyle ki acıya, çoğu zaman düşünmüşümdür bu yüzden, ancak ölümün bana yeniden bir hayat bahşedebileceğini.“ Gittikçe artan yurtsuzluk duygusu: „ Ülkem yok benim. Aslına bakılırsa dil`im de yok.“

 

 

„Emniyette olmayan sosyal konum“ sebebiyle durmadan geri çevirilen İsveç vatandaşlığına başvurusu. Nelly Sachs`ın çevirilerle, dostlarının desteğiyle yoksulluk sınırında sürgündeki yaşam savaşımı, yıllar, şiirlerinin Walter A. Berendsohn, Alfred Andersch, Peter Hamm ve Hans Magnus Enzensberger gibi dostları sayesinde Almanya`da tanınmaya başladığı yıllar.

 

 

1959`da „ Kaçış ve Değişim“ isimli şiir kitabı yayınlandığında, ve ilk ödüller gelmeye başladığında Nelly Sachs`in gücü tükenmiştir artık. Kalp krizi geçirdi. Bir yıl sonra da Zürih´e, Tessin`e, Paris`e yapılan yolculukların ardından (kendisine Meersburg`da Droste Ödülü verilmişti) büyük çöküntü gelir.

 

 

Takipçiler buradadır yine. Paul Celan, Almanya`da alevlenmeye başlayan yeni bir Yahudi düşmanlığından söz açmıştır kendisine. Nelly Sachs şimdi de bu obsesif duygudan,

 

 

Evinde yeniden yalnız yaşama çabaları defalarca sonuçsuz kalır. Hastanede kendisine uygulanan elektroşoklara rağmen takip edilme korkuları bitecek gibi değildir. Hastaneden Hans M. Ensenzberger`e yazdığı bir mektuba „bu uyguladıkları şoklar yüzünden çalışamıyorum ki „ diye yazmıştır, „herşeyi unuttuğumdan-ancak unutmak istediğimi unutamadan.“ An meselesidir, etrafın yine kırmızıya bulanması, kan rengine. Nelly Sachs „korkunç kırmızı renkteki Neonazi bir cadı avı“nın kurbanı olarak duyumsar kendisini. Dostları Margaretha ve Bengt Holmqvist`e çaresizlik içinde yöneltilen sorulardır bunlar:“ Yalnızca Eichmann´ın yolunda olamaz ki bu kana susamış öç alıcılar, o günü kırmızıya bulayanlar... bana karşı yöneltilen bu linç ortamı neden?“ Dostlarına yazıp ta aylar sonra farkına vardığı ve galiba birbiriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan notları düştüğü mektuplarda parçalanmıştır dili artık. („Demek ki bu denli düşülebiliyor karanlığın derinliklerine...“)“Evet, sevgili dostları“ diye yazmıştır elektroşoktan hemen bir gün sonra,“ düşünmüştüm ki-gaz odaları takriben 20 dakika sürmüştür-fakat benim bu söylediğim yıllardan beri... Sizler için ölüm korkusu, herşeyden önce Celan`ınki.“ Acıya ve geceye dair uzun hastane döneminde oluşan şiir kitapları „Ölüm Henüz Daha Yaşamı Kutlamakta“ ve „Akkor Bilmeceler“; dizeler, ki Nells Sachs`ın yazmış olduğu, ve belli bir konuma bağlı kaldığından en etkileyici kitaplardır.

 

 

Zaptedilemez bir korkudur hüküm süren, ölüme ve takip edilmeye dair. Nelly Sachs, dostlarının yardımı olmaksızın bir adım bile atamaz. Yarayı deşecek gibidir, her an kendini gösterebilecek olan korku dolu görüntüler. Son bir çabayla teslim alır Nelly Sachs ödülleri. Gürültülü dünya yeni yaralara neden olur: „Müthiş utangacım... Kalp çarpıntısından öte birşey değilim.“ Ölümcül bir kadın, 40 kiloya düşmüş, 1965`te Alman Yayınevleri Barış Ödülü`ne layık görülür. Ancak kısa bir teşekkür konuşmasına yeter nefesi. Nelly Sachs daha sonra Samuel J. Agnon`la birlikte Nobel Edebiyat Ödülü`nü aldığında, içine düştüğü acılı dönemlerinden haberdar olan yok gibidir.

 

 

1967`nin mart ayında yeni bir kalp krizi geçirir. Şiirler tüm dünyada yayınlanmaya başladığında Nelly Sachs „ dünyaya dair bildiklerini unutmaya „ çoktan başlamıştır.1968`in nisan ve mayıs aylarında hastaneye kaldırılması kaçınılmazdır artık. Bir yıl sonraki ameliyat da pek sağaltıcı bir etki göstermemiştir. Ilse Blumenthal-Weiss`e gelir haberi: „ Burada hepimiz karanlıkta ilerlemekteyiz ağır ağır; söz konusu bu ancak uyuşturucularla dindirmeye çalıştığım korkunç acılarımın kaynağı olunca eğer. Röntgende yayılan urlara dair bir ize rastlanmadı, fakat daralmalar var. Bu da barsaktan o kadar büyük bir parça alındığı icin. Feci bir varoluş...“ 1969`da ağustostan ekime kadar yine hastanededir. Bestekar Moses Pergament`e 24 Mart 1970`te yazdıklarından: „ Ölümcül hastayım şimdi ve sonu beklemekteyim“. 12 Mayıs 1970`te Nelly Sachs ölür. Yayınlanan mektuplardaki son not, New York`taki Ilse Blumenthal-Weiss`e gider. „Sevgili Ilse, yazı yazmam güçleşiyor, feci acılarla yatmaktayım. Hep bekledim. Ama artık olmuyor.“

 

 

Uzun süre gizli kalmış bir sayrılık öyküsüdür bu seçme mektupların sarsıcı bir şekilde belgelediği, „tehdit altındaki bir yaşamın „ acı tutanağı, ve aynı zamanda 23`teki dar, boğucu, tek odalı evine değin, ta ki elektroşok „terapi“siyle takip edilme korkularında barınan o paniği, ne de dil`ini yok edebilen Sinir Hastanesi`ndeki tecrit odasına varana kadar, „Yaşamış olduğum ve yaşadığım“ diye yazmış Kurt Pinthus`a, „tek bir element. O da acınınki.“

 

 

Bu mektuplardan sonra Nelly Sachs`ın eserleri sil baştan bir keşife açıktır artık, öğrenerek betimlemelerindeki tüm karanlıkların tecrübeden ibaret olduklarını -suskuya dil kazandırma adına. Ölüm , kaçış ve takip edilme, krematoryumlarda kitlelerin öldürülüşü ve gaz odaları Nelly Sachs için 40`li yılların başında yazı yazmaya başladığında yabancı değildi. Buna rağmen güncelliğini yitirmemiş bireysel ölüm korkusunu da yazmakta yenmeye çalışmıştı kendisi, „hayatta kalabilmenin yegane yolu“nda.

 

 

„Ölüm ustamdı benim“-bu benimsemişlik sonraki eserlerinde Israel`in çilesini su yüzüne çıkarmasa da önemini yine de yitirmemiştir. Ölümün bu armağanını, Nelly Sachs, söz`ü-kendisinin de dediği gibi „dinlerden ve inanç dogmalarından öte“- kabul etmiş, korumuş ve kendisini azalmayan acılarında telaffuz edilecek olanın sınırına, suskunun „sözsüz dil“ ile konuştuğu yere getirmiştir:“ Çekilmeli çünkü acısı/yazılmış olanın/ ve öğrenilmeli ölüm/sabırlı oluşta...“

 

 

 

(13 Nisan 1984 tarihli „die Zeit“ ‘in 16.sayısından.

 

 

Türkçeleştiren: Melike Öztürk-Kara)

alıntı kaynak : ayrıntı edebiyat

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

MAVİ UZAKLIKLARDA

 

Mavi uzaklıklarda

Kırmızı elma ağaçlarının

Göğe çıkan kök ayaklarıyla yol aldığı yerde

özlemler imbilten geçirilir

 

Vadide yaşayan herkes için

yol kıyısında güneş

Büyücü sopalarıyla

Yolculara buyruk verir,dursunlar diye

 

Ve onlar durakalırlar

Cam karabasan içinde

Derken bir cırcır böceği

Görünmeyeni ince ince kemirir

 

Ve taş dansederek tozunu

müziğe dönüştürür

 

 

Türkçesi: Sedat Umran

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...