raskolnikov Oluşturma zamanı: Mayıs 27, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 27, 2008 1980'lerde çocukluğunu yaşamış herkesin hayatında unutulmaz bir yer eden soru cümlesi. darbeden yeni çıkmış, yandan yemiş bir çocukluk yaşamışlardır bunlar. mahalledeki çocuklar bir araya gelip, bakkal ibo'dan plastik top almaya karar verirler. o dönemde maddi külfet gerektirir plastik top sahibi olmak. en ufak çıkıntıya değdiğinde fıs diye sönen topun külfetini kimse tek başına üstlenmek istemediğinden, pamuk eller cebe gider. kimisi beşinci kata doğru avazı çıktığı kadar bağırır;''anneeeee para at top alacazzz!'' sonrasında tüm kadro bakkal ibo'nun dükkana tıkışır, filenin içindeki toplardan bir tanesi seçilir. döndürerek havaya atma, betonda sektirme gibi kalite testine tabi tutulan top alınır; iri taşlarla iki adet kale yapılır, herkes kendisini tanju, rıdvan, feyyaz, ferdinand zannetmektedir. topu ayağına alan şahıs bir yandan da maçı sunmaktadır soluk soluğa. yavru ayının biri topa abanır, top bir evin balkonuna kaçar. orta yaşlı bir teyze balkona çıkar, hep bir ağızdan ''teyze topu atar mısıııın'' deyu bağırılmaktadır. sevimli teyzemiz topu atar sevinçli kalabalığın arasına ve maç kaldığı yerden devam eder. tabi ricaları karşılık görüp de yüz bulan çocuklar, abandıkça abanır topa. top her balkondan rica minnet geri döner. son olarak bir balkona daha kaçar veeeee.... içeriden fanilalı, sarkık pijamalı bir amca çıkar pos bıyıklarının arasından sigarasını tüttürerek (stalin'in konuşma kürsüsündeki haline benzer bir tavrı vardır). dayamıştır elindeki ekmek bıçağını, çaresiz durumdaki plastik topa ve o hazin soruyu sorar; -kesiyim mi lan topunuzu?!!! hep bir ağızdan yalvarmaktadır çocuk korosu ''kesme amca kesmeeee...nolur kesme...'' sonunda, bir şekilde insafa gelen amca, topu çocukların üzerine savurduğu gibi ağıza alınmayacak küfürleri de sıralar. çocuklar servet ödedikleri topu kurtarmış olmanın sevinciyle maçın skorunu bile unutmuşlardır ama önemi yoktur. sonraki süreç içerisinde, hunharca tekmelenen plastik top bir demirin sivri yerine çarpıp son nefesini verir çaresiz bakışlar arasında. bu macera burada bitmez... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ensiferum13 Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2008 güzel anılardı...teşekkurler:) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2008 özet: pijamalı stalin amcanın gazabından kurtulan topumuz, bir süre daha tekmelendikten sonra bahçe demirinin sivri yerine çarpıp fıslamaktadır. yatırdıkları sermayeyi kaybetmekte olan çocuklar çaresizce bakmaktadırlar fıslayıp küçülmekte olan topa. kesiyim mi lan topunuzu (part 2: ) çarpmanın şiddetiyle, vücuduna ufacık bir delik açılan plastik top giderek hava kaçırmaktadır. çocukların arasından, yatırılan sermayenin en büyük hissedarı topu eline alır ve hava kaybını engellemek için yaraya parmak bastırma, suni tenefüs, sakız yapıştırma gibi ilkyardım yöntemleri uygulamaya başlar. fakat akacak kan damarda durmamakta, top giderek küçülmekte ve yumuşamaktadır. ilkyardım uzmanı, yapacak birşeyin kalmadığını anlayınca topu iki elinin arasına alır ve düşüncelere dalar. fakat halen oyunun gazında olan bir kişi, tekmeyi salladığı gibi, cesedi ellerin arasından kurtarır ve tekrar oyun alanına düşürür. oyun umutsuzca sürmektedir. her darbede havası inik toptan ''plöp plöp burp'' deyu ses gelmektedir. bu sefer maç daha da kızışmıştır. çünkü bir daha patlama ihtimali olmayan topa, daha şiddetli darbeler indirilmektedir. ikili mücadeleler arasında şekli şemali kayan top, birkaç kişinin takılıp yere düşmesine, dizlerinin sıyrılmasına neden olmaktadır. bu yorucu mücadele, hevesini almaya çalışan son kişi kalıncaya kadar devam eder. sonunda yorgunluktan ve umutsuzluktan bitap düşmüş olan çocuklar kaldırıma çöreklenirler. kağıt gibi dümdüz olan top yine ellerdedir. herkes patlak bir topla oynanabilecek alternatif oyunlar düşünmektedir fakat teoriler hayatın gerçekleri karşısında erimektedir. bu arada brekisefal kafa şekline sahip bir kişi topu ikiye ayırır ve topun yarısını bilinçsizce kafasına geçirir. yarım top, takke gibi cuk oturmuştur bu kafaya. çocuklar evden bir daha para isteme girişimlerinde başarısız olurlar ve uzun eşek, önümüze gelene bir tekme, köşekapmaca gibi oyun türlerine yönelirler. umutlar yeniden filizlenir. çocukluk akıp gitmektedir, parke taşlı sokağın üzerinde... hikayemiz burada son bulmuştur. .............................................................. özet: önceki hikayemizde yer alan stalin amcanın gazabından kurtulan plastik top fıslamış ve kurtarılamamıştır. kafada takke niyetine taşıma gibi işlevsel özellikleri kullanılmaya çalışıldıysa da, tat vermemiştir. yokuşa kesmiş şehrin çocukları uzuneşek, köşekapmaca gibi oyunlarla vakit geçirmeye çalıştılarsa da, ikili mücadelenin, gol kralı olma sevdalarının önüne geçemişlerdir. bakkal ibo kesinlikle hesaba yazmadığı için, yeni bir topa sahip olmak için acilen finansmana ihtiyaç vardır. kesiyim mi lan topunuzu- tuuba (filmin devamı ) birkaç gün sonra uzun eşşek ve köşe kapmaca oyunlarından sıkılan çocuklar; ördek hasan'ın bahçesinde yenecek meyva, sırma teyze'nin damında kırmadık kiremit bırakmamışlar fakat yine de yüksek voltajı üzerlerinden atamamışlardır. bu nedenle kaldırım üzerinde oturmuş türlü atraksyonlar konusunda fikir üretmektedirler. ceplerdeki harçlıklar biraraya getirilince, bir plastik top sahibi olmak için sadece ikibuçuk lira daha lazım olduğunu farkederler. tabi ki bu ikibuçuk lirayı bulması gereken kişi, ikinci komün toplantısına katkısı gerçekleşmemiş olan bastıbacak ersen'dir. ersen hemen evin yolunu tutar ve babasının ceketine sınırötesi operasyon düzenler. operayonu başarıyla tamamlayışı, mahalle çocukları arasında sevinçle karşılanır ve hep beraber bakkal ibo'nun dükkanına tıkışırlar. bakkal ibo kargaşaya müdahale etmemiştir fakat yine de çocukların hareketlerini gözlemlemektedir, herhangi birşeyi cebe indirmesinler diye. çuvalın içinden seçilen top, bu sefer daha zor şartlarda kalite-kontrol işleminden geçirilir ve ücreti ödenerek, noter tasdiksiz satın alınır. kara mevlüt elindeki topla hızla parkeli sokağa dalış yaparken, arkasındaki cemaat de ona yetişmeye çalışmaktadır. kale yapmak için taş aranır ve parke sami yen yeniden futbol müsabakasına elverişli hale getirilir. bu sırada bahçe duvarının üzerinde jirki'nin ilk aşkı tuuba (asıl ismi buurcu), heyecanla maçın başlama düdüğünü beklemektedir. maç başlamıştır. yaklaşık on-onbeş dakika topu saha dışındaki balkon veya bahçelere kaçırmamayı başarmışlardır fakat daha sonra top, sırma teyzenin evinin bitişiğindeki evin bahçesine düşer. torinolu şaban ve brus lii serkan'ın düzenlediği topu kurtama operasyonu başarıya ulaşır ancak duvardan atlarken birkaç zerdali dalı kırdıkları pencereden bakan ev sahibi tarafından gizli kameraya alınmış ve evin reisine anlık istihbarat verilmiştir. top tekrar oyun alanına getirilir fakat şuursuzca vurulan tekmeler sonucu, aynı bahçeye doksan dakika içinde birkaç defa daha operasyon düzenlenmek zorunda kalınmıştır. son olarak mustafa mısırkafa'nın şutu, kara mevlüt'ten sekerek yine aynı bahçeye düşmüştür. topu almak için bahçe duvarına doğru yönelen çocuklar, bahçenin içinde elinde topla bekleyen mahatma gandhi ile karşılaşırlar. -ulan babanızın bahçası mı burası eşşoleşşekler!!! deyu bağırmaktadır gandhi. ve o bildik, tehditkar soruyu sorar; -kesiyim mi lan topunuzu? mahalle çocukları stalin yapamadıysa bu hiç yapamaz diye güvenli bir tonda; ''amca valla bi daha olmucak, kesmeeee. zaten maç bitiyo, uzatmaları oynuyoduk.'' deyu ateşkese ikna etmeye çalışırlar bu kişiyi. fakat gandhi kendinden beklenmeyen ani bir hareketle elindeki topu bahçenin çitine vurup patlatır, topun yırtılan deliğine işret parmaklarını takarak ikiye ayırır ve çocuklara doğru savurur; -dııııııttttt... gidin lan .... ettiğim .....i dıııııtııtıtıtıtıdıtıtı... deyu, ağıza alınmayacak küfürleri saydırır. çocuklar ağlamaklı bir hal almışlar ve yerdeki iki parçanın birleşmesi için mucize beklemektedirler. sonra gözyaşları içinde yerdeki parçalar alınır, birisi bastıbacak ersen'in, diğeri kara mevlüt'ün kafasında takke işlevine tabi tutulur. herkes ''ulan sen öyle abanmasaydın topa, sen de önümde durmasaydın, sen dalları kırmasaydın, sen kadına görünmeseydin'' deyu tartışmaya tutuşmuşlardır. raskolnikov ise, ''ulan ben bu akşam o zerdalilerin hepsine dalmaz mıyım'' deyu sinirlenmektedir oturduğu kaldırım üzerinde. sonra tuuba çıkagelir; - 'bende para var. isterseniz yeni bi top alalım ama yakan top oynayacaz' der. hiç kimse yakan top olayına sıcak bakmaz ve ''hadi kız ordan'' deyu kovalarlar tuuba'yı. fakat raskolnikov kendisini, o parayla meybuz almaya ikna eder. gidip bakkal ibo'dan meybuz alırlar, sonra evin bahçesine dönüp afiyetle yerler... ( -------------------- özet: daha önceki bölümlerde bakkal ibodan alınan plastik toplar, sokaktaki sivri demirlere çarpıp ya da sınırötesine kaçıp, kötü muameleler sonucu fıslamışlardır. çocuklar plastik toplara yatırdıkları sermayenin ardından yasa bürünmüşlerdir. bu durum, çocukları yeniden uzun eşek oynamaya mecbur etmiştir. gerekli kredi ve finansman imkaanları mutlaka karşılarına çıkacaktır. 4. bölüm-bu film burada bitmez!!! keseyim mi lan topunuzu - mikasa mahatma gandhi'nin gerçekleştirdiği karşıdevrim sonucu, yeniden uzuneşek oyununa yönelen çocuklar, sürekli yastık durumundaki bastıbacak ersen'in itirazı sonucunda tartışmaya tutuşmuş ve birbirlerini hırpalamışlardır. aslında bu kavganın nedeni, sadece can sıkıntısıdır. çocuklar birbirlerine küskün vaziyette, sağa sola dağılırlar. kara mevlüt ve raskolnikov yokuş aşağı inip çarşıya dalarlar. türlü türlü plastik oyuncaklar, mantar tabancaları süslemiştir garip plakçının dükkanını. garip plakçı, aslında kaset satmaktadır fakat dükkanında hırdavattan oyuncağa herşeyi bulmak mümkündür. jirki ve kara mevlüt bir anda dükkanın içinde, kutudan yeni çıkarılmakta olan futbol toplarını görürler. dükkan sahibi vitrinin önünde aval aval bakan çocukları ''kapatmayın lan vitrini'' deyirekten kovalamaya çalışır. çocuklar gitmeden önce topların fiyatını sorarlar ve duydukları rakam karşısında şok olup mahallenin yolunun tutarlar. yeni bir devrim pahalıya malolacaktır ve bunun için acilen finansman gerekmektedir. sokağa geldiklerinde derhal komün oluşturulur. kişi başı düşen miktar ancak babaların ceplerine düzenlenecek operasyonlarla elde edilebilecektir. birkaç gün sonra paralar biraraya getirilmiştir. parke taşlı sokağa yeni bir devrim gelmektedir. torinolu şaban, avucunun içinde dürüm haline getirdiği paralarla yokuş aşağı inmeye başlar, peşisıra heyecanla inen çocuklarla beraber garip plakçıya doluşurlar. marx amca paraları saymakta zorlansa da, bu alışverişten memnun olmuştur. ''bakın yeğenim orcinal mikasa. çatlamaz, patlamaz, fıslamaz. güle güle depikleyin'' diyerekten çocukları bir an önce dükkandan dışarıya savuşturur. çocuklar koşuşturarak girerler parke taşlı sokağa. hemen kaleler kurulur, takımlar ayrılır ve maç başlar. fakat bu top çok ağırdır ve topa vuran incecik ayak bilekleri sızım sızım sızlamaktadır. nereye çarparsa çarpsın fıslamamakta; plastik top gibi de oradan oraya zıplamamaktadır. çocuklar ayaklarındaki sızılara rağmen mikasa devriminin tadını çıkarmaktadırlar. fıslama ihtimali olmayan bu topa abandıkça abanırlar. son olarak torinolu şabanın sert vuruşuyla, şaşkın bakışlar arasında stalin amca'nın balkonundan şangır-şungur sesler gelir. stalin amca işten yorgun argın gelmiş, günbatımına bakarak evinin balkonunda çay keyfi yapmaktadır. çay keyfinin ortasına bir scut füzesi gibi inen mikasa, demliği, şekerliği birbirine katmıştır. stalin amca elindeki bardakta bulunan sıcak çayı çizgili pijamasının üzerine dökmüştür. sandalyeden düşmemek için çaba sarfedip, sonunda dengeyi sağlamıştır. çocuklar, fredynin kabuslarından birisini daha yaşamaktadırlar. gözbebekleri kocaman açılmış, bıyıkları burun deliklerine girmiş olan stalin amca yerinden doğrulup, okkalı bir küfür sallar ve mikasa topu şiddetle çocukların üstüne savurur. bastıbacak ersen'in kafasına çarpan top, bastıbacağı parkelerin üzerine yapıştırır. bu durum, kocakafalı arkadaşın, bir süre travma yaşamasına neden olacaktır. stalin amca balkondan ''keseyim mi lan topunuzu, eşşoleşşekler!!!'' diye bağırmaktadır, çocuklar hep birlikte yalvarmaktadırlar ''amca valla bi daha olmuycak'' diye. çocuklar maddi külfetle aldıkları top yüzünden yaşadıkları sersemliğin etkisinden kurtulduklarında, durumu farkederler; stalin amca ''keseyim mi lan topunuzu'' diye bağırmaktadır fakat elinde top falan yoktur. bastıbacak ersen hala parkeleri yalamaktadır fakat top nerededir? evet, bastıbacağın kafasından seken top, yokuş aşağı yalpalaya yalpalaya gitmektedir. çocuklar vakit kaybetmeden gidip yakalarlar ve oracıkta kaldırıma oturup olayın kamuoyunda yarattığı tepkinin azalmasını beklerler. aynı zamanda yaşadıkları şoku üzerlerinden atmaya çalışmaktadırlar. mikasa devrimi, yıkımdan kıl payı kurtulmuştur. o sırada buurcu elindeki bozuk paralarla, bakkal ibo'nun dükkanına doğru yokuştan inmektedir. raskolnikov hemen buurcu'nun yanına koşar ve ''elindeki parayla iki tane meybuz eder mi?'' der. buurcu gülümseyerek kafasını sallar ve ikisi bakkal ibo'nun yolunu tutarlar... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
belfalas Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2008 belki de bu anılara sahip son kuşak biziz:) hey gidi hey 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Bizim komşunun pek bi kıymetliydi arabası. Bas bas bağırırdı pencereden. Pusuya yatar beklerdi hatta. Top tekerine bile çarpsa pencereden fırlayıveriyodu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 vay bee ne zaman top bir yere fırlayıp kacsa ben alırdım ister ikinci kat ister bag bahce tırmanma konusunda bir numaraydım...:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zaranca Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Biz hep çocuk kalmalıydık aslında ...3 taş 3 cam olmalıydı hayat...En büyük kavgamız gazoz kapağından çıkmalıydı ve en büyük acımız öğretmenimizin başka şehre tayini olmalıydı.Biz hep çocuk kalmalıydık aslında büyümeye özenmeliydik BÜYÜMEDEN!!!! Şanslı nesildik vesselam Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pithc Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 80 kusagı geciş dönemi vessalam... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hexe Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 nıhahaha annem hala bahcedekı cocuklaraa ''oraya gelıp o topunuzu keserrıııııım cıkın bahcedeen cık cık cık ''dye bagrıoo:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2008 Teşekkürler çok güzeldi. İnanılmaz keyif aldım okurken... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sting Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2011 Keyifle okudum bu yazıyı 80'li yıllardan sonrada bu gelenek devam etti topumuzu kesen amcanın bahçesine torpillerle saldırdık akşamda bi araba dolusu azar işittik.. Keşke hep çocuk kalsaydık diyorum bazen.Sebepsiz yere mutlu olmayı o yaşlardan beri tatmadık.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.