raskolnikov Oluşturma zamanı: Mayıs 29, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 29, 2008 kürklü venüs "Şimdi kalk!" Ayağa kalkmayı denedim. "Öyle değil!" dedi, "Diz çok!" İtaat ettim ve o beni kırbaçlamaya başladı. Kırbaç vuruşları hızla ve sertçe sırtıma, kollarıma inmeye başladı, her biri etimi kesiyordu ve yanmaya başladı, ama acılardan zevk alıyordum, çünkü taptığım, her an canımı onun için verebileceğim kadından geliyorlardı.Durdu. "Yavaş yavaş hoşuma gitmeye başlıyor\" dedi, "Bugün için yeterli, ama şeytan' bir merak, ne kadar dayanabileceğini soruyor içimde, gaddar bir zevk senin kırbacımın altında sarsılmanı, kıvranmanı görmek ve nihayet inlemeni, sızlamanı duymak istiyor, ta ki merhamet dileyene ve seni acımasızca kırbaçlamaya devam edip, bayıltana kadar. Ruhumdaki tehlikeli duyguları uyandırdın. Hadi, kalk artık." Eline, dudaklarımı dokundurmak için sarıldım."Ne edepsizlik" diyerek beni ayağı ile itti. "Gözümün önünden defol! Köle!" connie - lezbiyenlerin dünyası Sapho, yurt bildiği adası Lezbos (Midilli)'un adının kadınların birbirlerine yönelik cinsel isteklerinin adı haline geleceğini elbette bilmiyordu. Ama cinsel tercihlerini ifade etmekteki cesareti ve sevgililerine adadığı şiirler, geliştirdiği benzersiz kişilik, onu ve adasını "sevici" tercihin simgesi yaptı. Lezbiyenlik elbette, ondan önce de vardı ve hiçbir zaman da baskılar, aşağılamalar ve cezalar bu tercihi engelleyemedi. "Connie", bizi bu engellenemeyen dünyaya götürüyor "aykırı tercihlerdin en yaygın boyutlarından biriyle tanıştırıyor, bir aşkın kahramanlarının cinsiyetleri ne olursa olsun, bazı duyguların hiç değişmeyeceğini bir kez daha hatırlatıyor: Tutku, kıskançlık, öfke ve evet, ihanet... Lezbiyenlerin dünyasına yapacağınız bu yolculuğun rehberinin itiraflarının, ihanetle kölelik arasında gidip gelen duygularının, benzeri metinlerden en önemli farkı, hiç kuşkusuz yazarının samimiyeti, ayrıntıları anlatmaktaki cesareti ve ustalığıdır. Lezbiyen aşka, içerden" bir bakış... sadopaideia Muriel'in bana acı veren ellerine düşene dek bilinmeyen ateşli heyecandan, üstün olmaktan ve küçük düşürülmekten habersizdim.Kendimi analiz ettiğimde Sadizme karşı sürekli bir ilgim olduğunu fark ettim. Küçük bir çocukken kız kardeşimle okulculuk oynardık ve sonunda ona gerçek bir kırbaç cezası verirdim. Ayrıca on beş yaşında iken Derbshire'da tatilde iken kaldığımız odalardan birinde içinde kırbaçlama ile ilgili bölümler bulunan bir kitap bulmuştum. Fakir bir papaz yardımcısının yetim ve deneyimsiz kızı, kasabanın doktorunun karısının hizmetçisi olur. Hanımı ona pek iyi davranmamaktadır ve bir gün onu adamın biri ile oynaşırken yakalar, hizmetçi kıza yeni bir eziyete başlar. Geceleri hizmetçisinin çıplak kıçını kırbaçladığını anlatan bu romanı okurken ereksiyon olmuştum ve o gece gördüğüm rüyada kızın yerinde ben vardım. İşte bu benim ilk gecemdi. Hayatımda ilk defa bir kadın gibi inanılmaz zevk alıyordum. Juliette ile seviştiğimde de zevk alıyordum ama bu kendimi kadın gibi hissetmemi sağlıyordu. Şimdi karşımda bir erkek daha doğrusu bir oğlan duruyordu ve kesinlikle bana itaat ediyordu. Benim dizlerime kapandığı sırada ona doğru baktım. Bana şeytani bir zevk vermiş ve gücümü arttırmıştı. gizli günce - puşkin Bir büyük dehanın iç dünyasının derinliklerine yolculuk...Sonucu ölüme çıkacak düello öncesi itiraflar... Modern Rus edebiyatının tartışmasız kurucusu, Rus dilinin babası Puşkin'in ölümünden kısa süre önce kaleme aldığı bu "Gizli Günce", bize dönemin Rusyası'nın soylu sınıfının yaşantısını, insanların birbirleriyle ilişkilerini, kadının toplum içindeki yerini kesin biçimde anlama olanağı veriyor. Puşkin,"Gizli Günce"nin en az yüzyıl yayınlanmamasını istemişti. Bunun nedeni, güncede adı geçenlerin ve çocuklarının, torunlarının mağduriyetine neden olmama isteğiydi. Çünkü günce Puşkin'in kendisiyle ve yakın çevresiyle kesin bir hesaplaşması anlamına geliyor...Karısıyla, sevgileleriyle, kaçamaklarıyla ilgili tüm ayrıntıları müthiş bir ustalıkla gözler önüne seren Puşkin, böylelikle iki yüzyıl öncesinin duyguları ve cinsel kültürüyle bugünün karşılaştırılmasını da sağlıyor. bahname Haçlı Seferleri'ne katılan zengin soylular, Doğuda yaşadıkları cinsel deneyimlerini de beraberlerinde getiriyorlardı. Sevişmenin bir sanat, cinsel ilişkinin de bir bilim olduğunu öğrenmişler ve bunu benimsemişlerdi. Yatakta eşleriyle bunları paylaşmaya başladılar. Bu, kadınların da hoşuna gitti tabii. Geleneksel yaklaşımları ve sevişmeleri yeni ve engin boyutlar kazanmıştı. Arabistan, Lübnan ve Suriye mn o kemerlerle çevrili haremlerindeki güzel ve aşk ustası kadınlar, zarafet nedir bilmeyen bu kaba saba soylularla, onlardan da beter, bir kadına yaklaşımı hayvandan farksız olan ayyaş uşaklarına, erotizmin temel kuralı olan beden bakımı ve temizliğinin önemini, önsevişmenin değerini, şıp diye doyuma ulaşmadan orgazmın geciktirilmesi tekniklerini ve en önemlisi, sevişmede ve birleşmede bencillikten arınılması gerektiğini öğrettiler. Artık iş bir anda bitivermiyor; bu teknik ve dikkatle erkekler zevkin doruğunda esrikleşirken, kadınlarına da hiç yaşamadıkları, hayal bile edemeyecekleri hazlar, orgazmlar sağlıyorlardı. beatrice Beatrice, geç Viktorya döneminde yazılan en çok dikkate şayan ve şehvani, erotik romanlardan biridir, ilk baskısı 1920 yılında Paris'te yapılmış görünüyor ama 19, yüzyılın sonlarında yazılan pek çok aykırı roman tümden yitip gittiğine göre daha önce yapılmış baskıları da olabilir. Beatrice, cinsellik yönelimli roman alanında nispeten ender rastlanan bir kitaptır: Genç bir kadın, kartondan kesilmiş bir figür olarak değil ama çekingenlik, tereddüt ve kabaran arzularının tüm nüanslarıyla ortalık yerde görülecek şekilde resmedilir. "Gelecekte Fransız usûlü içkiyi bu şekilde içeceğiz," dedim ve şarabı vermesini işaret ettim. Bu arada da onu bacaklarımın arasında diz çökerttirdim. Şişe göğüslerimin arasına soğukluğuyla geldi. Ağzı aşağıya kasıklarıma bakacak şekilde ters çevirerek yatırdım. Başparmağım şişenin ağzını sıkıca kapatıyordu. Ayaklarımı kaldırdım ve sırtına koydum. Ağzını, yarığımın dudaklarının ilk selamını beklediği iç kısma doğru bastırdım. Ah!!! Ağzının tatlı sürtünüşü, yarı utangaç, yarı cesur... Şişenin ağzındaki başparmağımı yavaş yavaş gevşettim. Şarap damla damla aktı. Aşağı doğru sızarken zik zaklar yapıp göbeğimin üzerinden geçip kıl çalılığa ulaştı. harem Kaçırılarak Cezayir Dayısı'nın Haremine konulan ve orada da Dayı'nın şehvetli arzularına teslim edilen güzel genç bir İngiliz kızın arkadaşlarına ayrıntılandırarak, cinselliğin acıdan zevke varan süreçlerini, yaşadığı gelgitleri kendisine yapılanları ve hissettiklerini anlattığı bir dizi mektup... Acılar, sevinçler, yaşananlar ve yaşanıyor gibi yapılanlar... Harem, ilk kez 1928'de basıldı. Kitabın özgün baskısı şöyle tanıtılır: "... kaçırılan ve Türk hükümdarın şehvetli arzularına teslim edilen genç ve güzel bir İngiliz kızın İngiltere'deki arkadaşına yazdığı sadakat ve canlılıkla resmedilmiş mektupları; bütün olarak ise her zaman kesin bir otantiklik duygusuyla okunabilen güzel ve sade bir kitap..." Emily Barlovv doğulu korsanlar tarafından ele geçirilir ve Cezayir Dayısı'nın eline ve elbette yatağına düşer. Bir süre sonra daha az acıklı hale gelen, kuzeni Sylvia'ya yazdığı bir dizi mektupta, onu şok eden maceralarından söz ederek, beklenmedik bir bitişle bizi, beslenen büyük tutkuların ateşinde yalnız bırakır... elena "Aykırı Edebiyat" denince Anais Nin olmadan asla olmaz... Aykırı ama en "aykırı" metin... Ve insanı alıp götüren bir anlatım tarzı: "Leila gözleri açık sırtüstü yatıyor, Elena'ya bakıyordu.Elena'nın elini alıp bir süre öylece tuttu, sonra kimonosunun altına kaydırdı ve göğüslerinin üzerine bıraktı. Elena onu okşamaya başladı. Leila özel dikilmiş giysisini açmıştı; bluz giymemişti. Ama dar bir etek vücudunun kalan kısmını sıkı sıkıya sarıyordu. Elena Leila'nın elinin elbisesinin altında narince ilerleyerek çoraplarının üstüyle külotu arasında bir açıklık aradığını hissetti; hafifçe so tarafına döndü. Böylece başını Leila'nın göğüsleri üstüne koyup öpebilecekti.. Şapkaları düşmüş, saçları uçuşarak, Leila'nın yaz sıcağına karşı panjurları indirilerek karartılmış evine girdiler. Leila elinden tutarak Elena'yı yatak odasına götürdü. Geniş yatağa birlikte düştüler...Alçakça bir sedirde, kabarık bir yastık denizine oturdular, ilk hareket eden Leila oldu. Mücevherle süslü elini Bijou'nun eteğinin altına kaydırdı. İpeksi iç çamaşırı bulmayı umduğu yerde beklenmedik şekilde ete dokununca şaşkınlıkla hafifçe yutkundu..." gözün hikayesi 1928 yılında yayınlanan "Gözün Hikâyesi", birçok edebiyatçının gözünde, 20. yüzyıl "aykırı" edebiyatının en önemli eseridir. Elinizdeki kitap, "Gözün Hikâyesi" yanında iki büyük yazarın, Barthes ve Sontag'ın "Gözün Hikâyesi" ve Bataille'ı tanıtan ve öneminin nedenlerini açıklayan metinlerini de okuma olanağı veriyor... "Bateille'ın üslup olarak Sade'a pek çok şey borçlu olduğu doğrudur. Ama Sade, erotik kombinasyonların çetelesini tutarken, Bataille'da bir dizi nesnenin huzursuzluğuyla ve maddelerin keşfiyle karşılaşırız. Bataille'ın üslubu, insanın gerçek doğasına dokunuyor; çevrimler sonucunda bizi çarpıcı bir şeye ulaştırıyor: Edebiyata." Roland Barthes Gözün Hikâyesi'ni bu kadar güçlü ve rahatsız edici yapan neden, Bataille'ın, pornografinin nihai anlamda cinselliğe değil, ölüme dair olduğunu daha iyi anlamasıdır. 'Gözün Hikâyesi', okuduğum bütün aykırı kitapların en başarılısıdır." Susan Sontag kamasutra Eski Hindular yaşamı üç bölüme ayırmışlardır: Darma, Arta ve Kama. Darma dinsel erdem, Arta zenginlik, Kama ise aşk ya da zevktir. Kama, Hind mitologyasında yine aşk tanrısı anlamına da gelir. Sanskrit dilinde bir terim olarak kama, aile reisi erkeğin, konumuna uygun haz ve aşk arayışını anlatmak için kullanılır. Vatsyayana bu kitapta bize şunu öğretir: Bu dünyada nasıl davranılacağını...Anlattığı dünya biçimlendirilmiş ve artık var olmayan bir dünyadır. Bu nedenle Filozof Vatsyayana tarafından yazıldığı varsayılan Kama Sutra, erotizm ve çeşitli hazlar üzerine yazılmış klasik bir ders kitabıdır. Sir Richard Francis Burîon ve yakın dostu Forster Fitzgerald Arbuthnot Kama Sutra\\\'yı ilk çevirdiklerinde Victoria Ingilteresi\\\'nde çeşitli tepkilerle karşılanmıştır. Kama Sutra bir pornografi değildir. Doğu uygurlıklarının cinsellik ve sevişmeyle ilgili en önemli yapıtlarından biridir yalnızca. Sevişme tekniklerini verirken, bir yemek kitabındaki tarifler kadar heyecanlandırdı unsurlar da içerir. -------------------- jesse - biseksüellerin dünyası "San Franisco'nun biseksüel fahişelerinin, ucuz şarap içen uyuşturucu tutkunu insanlarının hayatlarından bir kesit... Aşkın ve cinselliğin yasaklarla, önyargılarla bezeli dünyasında genç bir kadının Jesse'nin kendisini ve biseksüel sevgilisi Bell'i umutsuzca koruma çabasının öyküsü... Jesse, bastırılamayan cinsel duyguları tanımlamaya yönelik bir deneme olarak da görülebilir. Ama aynı zamanda çok daha fazlasını kucaklıyor. Aşk ve şehvet, ruh ve et, yaşam ve ölüm ve her şeyden önce de bir cennet düşünü nasıl bir karabasana dönüştürmeyi başardığımızla ilgileniyor...Aşkın belden aşağısına ürkütücü bir bakış, güzel işlenmiş bir kitap. justine Yarattığı hayaletler, onu edebiyat ve felsefe tarihinin en tartışmalı isimlerinden biri yaptı. Eserlerinde suç ve cinsel şiddetin kurbanı kadınlardır. Ama Sade'ın kadındüşmanı olduğu pek düşünülmez. Hatta bu açıdan, filozof ve yazar Sade ile şehvetdüşkünü Sade Markisi kalın çizgilerle ayrılır birbirinden: İşlediği suçlardan (!) dolayı uzun yıllar cezaevine konuldu ve 40 yıllık bir tarihi özetledi; \\\\\\\"Beni bedensel, günaha ilişkin dayanılmaz bir perhize mahkûm ederek mükemmel bir iş yaptığınızı düşündünüz, ama yanıldınız, beynimi coşturdunuz, bana can vermek zorunda kalacağım hayaletler yarattırdınız.\\\\\\\" teleny - oscar wilde Promenade'da dolaşırken, esmer, cılız, hafif kambur, soluk benizli, güzel mavi gözleri siyah halkalarla çevrili, zarif ama hem fiziksel hem de duygusal olduğu anlaşılan derin bir acıyla yaşlanmış ve çökmüş çizgilere sahip genç bir adamla sık sık karşılaşıyordum. Nice'deyalnızdı ve onmaz bir melankolinin pençesinde gibi görünüyordu. Doğal olarak, kısa zaman içinde konuşmalarımızda bir müzisyenin adı da geçer olmuştu ve zavallı küçük dostum onunla olan ilişkisini parça parça itiraf ediyordu bana. Ve işte böylece, sıradışı aşklarının gizlerini öğrenmiş oldum ve bana anlattıkça, hiçbir şeyi atlamadan kaleme alabildim. Bu nedenle, okuyacağınız anlatı bir roman değildir. Bu gerçek bir hikâyedir, şüphesiz ölümlülerin büyük çoğunluğu tarafından anlaşılmadan kalacak tutku dolu kısa varoluşların ölümle kesildiği, duyarlı, fazlasıyla nevrotik, iki genç ve güzel varlığın dramatik macerası. Grieux ve Teleny'nin aşk öyküsü bütün çıplaklığıyla anlatılıyor. sodomun 120 günü Sade şehvet oyunları için, özellikle dünyanın bir ucundaki şatoları ve tek başına duran evleri seçiyor ve böylece romanlarını ürkütücü bir eksene yerleştiriyordu. Sodom`un 120 Günü`nün geçtiği yer, ülkenin diğer yerleşimlerinden, uygarlıktan çok uzak hem gerçek hem de mecazi anlamıyla ıssız bir kaledir. Noelle Chatelet Çift işlevlidir. Her şeyden önce izole olmak, şehvet oyunları düşkünlerinin yalnızlığı, yalnızca pratiğe yönelik bir önlem değil, aynı zamanda bir varoluş tarzı; varoluş hazzıdır. \\\\\\\"Şeytanın ta kendisi\\\\\\\", \\\\\\\"Bir canavar\\\\\\\" gibi nitelemelerle tanıdığımız Sade`ın, dünya edebiyatına mal olmuş bu önemli yapıtını \\\\\\\"Justine\\\\\\\" ile birlikte Türkçeye kazandırarak, \\\\\\\"şeytanla\\\\\\\" yüzleşmenizi sağlayacak bir kapı araladık. juliet erdemle kırbaçlanan kadın Son nokta soru işaretinin altındaki noktaysa henüz noktada değiliz, buraya bir virgül koyalım.Oyuna burada ara veriyoruz...Kiraz çiçekleri için şiirler yazdığım bir dönemde çok sevdiğim bir büyüğüm bana, "İn aşağıya Juliet balkondan" demişti.Yıllarca bu adla bir kitap yayınlamayı düşündüm...Balkondan aşğıya inen eli kırbaçlı bir Juliet'im artık.Marquis De Sade'ın "Justine/ Erdemin Felaketleri" nden beri çok şey değişti. Tanışsaydık kuşkusuz onu da oyuna davet eder, hiç acımadan kırbaçlardım.Kadınların zaten malumu ama erkeklere son bir uyarı: Kadınların yanında kendinizi asla güvende hissetmeyin, kadının doğası düşündüğünüzden çok fazla tehlike içerir. Yeni oyunlarda buluşmak üzere... ırene saklı günceler - louıs aragorn Beni uyandırmayın Allah aşkına, pis herifler, uyandırmayın beni.Baksanızaölüyorum.Her yeri kıpkırmızı görüyorum.Ne korkunç bir gün yine köpeklik, istikrarsızlık, merhametsizlik.Denize girmek istiyorum körlemesine şimşeklerin ışığında bu dinmek bilmeyen fırtınalar ne anlama geliyor.Bir yıldırımın hayatını yaşamak istiyorum.Kulaklarımın yerini saç plakalar alıyor, göğsümden yükselen her nefeste grizu patlamaları içimdeki boğuntu dehlizlerine kaçıyor, ilerledikleri yerler sırayla patlıyor.Ama gün değil yalnızca dinamit.Göz kapaklarımdan kılıçlar geçiriyor, boğazıma parmaklarını sokuyor, tenimi uyanışın çakıllı kumlarıyla ovalıyorlar.Sökmeyin kokuşmuş rüyalara daldırdığım tırnaklarımı.Etim gecenin gölgesine yapışıyor ve ağzımdaki kan dökülmek istemiyor. Uyuyorum bırakın uyuyorum... venüsün bahçesi \\\\\\\"Dönemin en tartışmalı sanatçılarından Beardsley\\\\\\\'in erotizmi bir manifestodur.\\\\\\\" Publishers Weekly. Beardsley\\\\\\\'in ölümü ile yarım kalan, bu eski nükteli ve usta efsane, Tanhauser\\\\\\\'in, Venüs\\\\\\\'ün çekici sarayını ziyaret edişini anlatıyor. Tanhauser\\\\\\\'in kendini seksüel zevklere, yapay ve egzotik aşka adayışı, Beardsley\\\\\\\'in etkileyici anlatımı ile bütünleşiyor. Eserin sansürlenmiş versiyonu ilk kez \\\\\\\"Tepenin Altında\\\\\\\" ismi ile The Yellow Book tarafından ve sansürsüz versiyonu ise özel olarak 1907 yılında yayınlandı.Beardsley\\\\\\\'in dikkat çekici örnekleri ile zenginleşen bu versiyon, şair John Glassco tarafından 1959\\\\\\\'da tamamlanmıştı. maudie 1920lerin londra yaşantısı \\\\\\"Victoria döneminin yasakladığı, yok saydığı kaçırılmayacak bir klasik.\\\\\\\"Times Maudie toplumun kurallarıyla, adetleriyle sınırlanmayı reddeden açık sözlü, muzip, sıra dışı insanlardan biridir.Onunla Londra\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\'da, aşkları ve şehvet düşkünlükleri ihbar edilene kadar tüm dizginlerin bırakıldığı, nehir kenarındaki o harika sarayında buluşuyoruz. Büyüklerimizin \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"El kelmun\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\" diye adlandırdıkları kadınlar vardır.Bunu sözlerle ifade etmek imkansızdır ve Maudie ile bunu tatmadıysanız, hayatınızda çok eksiklik var demektir. Yatağa bir sigara, içecek bir şeyler ve gazeteyle yerleşin.Kendinizi kız arkadaşınız Maudie\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\' yi okumaya verin; bununla birlikte gazeteyle pek ilgilenmeyeceğiniz de açıktır...Çünkü Maudie bir \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\'El kelmun\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\' dur. julıette 3 ihtirasın nirvanası - m.d.sade Juliette bu 3.cilt ile tamamlanıyor. Sade bu eşsiz yapıtını, siyasi ve ahlaki her türlü baskıya ve zorluğa rağmen bitirebilmişti. Sade iki yüzyıl öteden günümüz için bir başkaldırı simgesi. \"Sade zaten var olan sadizimi icat etmedi fakat büyük bir doktorun virüsü bulması gibi onu keşfetti... Sade bizim anarşik ve kontrolsüz olan seksüel içgüdümüzü keşfetmemizi sağladı. \"Sade batı tarihinin en radikal zekâlarından, ruhsal hayatın bazı temel yanlarını oluşturan, çılgınlıkla soğuk rasyonelliğin hayret verici birleşimine değinen biriydi... Ardında yetenekli, korkutucu fakat daha çok aydınlık bir figür bıraktı.\\\" \\\"Sade bizim dönemimize doğru yüksek sesle sesleniyor ve biz bu dönemde onun açığa çıkardığı gerçekleri, yaşamalıyız.\\\" \\\"Sade\\\'ı hayal gücü ve doğal yetenekleri ile ahlaksızlığa yaptığı övgüden zevk almak yerine, onu özgürlüğün filozofu yerine koymak çok gereksiz.\" \"Mille, de Maupin, Lolita, Candy - hepsi Juliette\'nin yanında soluk kalıyor.\" julıette 2 suç kardeşliği Marquis de Sade'ın büyük yapıtı Juliette'nin 2. Cildi olan Suç Kardeşliği, ahlakı ve çürümüşlüğü sorgulamayı sürdürüyor. Sade'dan öğreneceğimiz çok şey var. "Sade zaten var olan sadizimi icat etmedi fakat büyük bir doktorun virüsü bulması gibi onu keşfetti... Sade bizim anarşik ve kontrolsüz olan seksüel içgüdümüzü keşfetmemizi sağladı.\\\" \\\"Sade batı tarihinin en radikal zekâlarından, ruhsal hayatın bazı temel yanlarını oluşturan, çılgınlıkla soğuk rasyonelliğin hayret verici birleşimine değinen biriydi... Ardında yetenekli, korkutucu fakat daha çok aydınlık bir figür bıraktı.\\\" \\\"Sade bizim dönemimize doğru yüksek sesle sesleniyor ve biz bu dönemde onun açığa çıkardığı gerçekleri, yaşamalıyız.\\\" \\\"Sade\\\'ı hayal gücü ve doğal yetenekleri ile ahlaksızlığa yaptığı övgüden zevk almak yerine, onu özgürlüğün filozofu yerine koymak çok gereksiz.\\\" \\\"Mille, de Maupin, Lolita, Candy - hepsi Juliette\\\'nin yanında soluk kalıyor.\\\" julıette 1 erdemsizliğe övgü "Sade zaten var olan sadizimi icat etmedi fakat büyük bir doktorun virüsü bulması gibi onu keşfetti... Sade bizim anarşik ve kontrolsüz olan seksüel içgüdümüzü keşfetmemizi sağladı." "Sade batı tarihinin en radikal zekâlarından, ruhsal hayatın bazı temel yanlarını oluşturan, çılgınlıkla soğuk rasyonelliğin hayret verici birleşimine değinen biriydi... Ardında yetenekli, korkutucu fakat daha çok aydınlık bir figür bıraktı." "Sade bizim dönemimize doğru yüksek sesle sesleniyor ve biz bu dönemde onun açığa çıkardığı gerçekleri, yaşamalıyız." "Sade'ı hayal gücü ve doğal yetenekleri ile ahlaksızlığa yaptığı övgüden zevk almak yerine, onu özgürlüğün filozofu yerine koymak çok gereksiz." "Mille, de Maupin, Lolita, Candy...hepsi Juliette'nin yanında soluk kalıyor." playboy derleme Edebiyat dünyasının büyük koleksiyonu, her kütüphanede yer alması gereken bir antoloji, devlerden bir seçki...... Playboy dergisi, her sayısında önemli bulduğu yazarların bir öyküsüne yer veriyordu. Kırkıncı yılında, o güne kadar başka hiçbir yerde yayımlanmayan bu öykülerden bir seçkiyi kitaplaştırdı. Ortaya şaşırtıcı bir yapıt çıktı. Bu edebiyat örneği. Satır aralarında aşk ve sevda sözcükleri yolunuzu kesecek. Sizleri edebiyat dünyasının gizemine götürecek bir yolculuğun çağrısı. Yolun sonunda siz de sözcüklerin gizemine aşık olacaksınız. onun hikayesi Sade’ın şatolarını, benimkileri sessizce inşa ettikten çok sonra keşfetmeme rağmen, beni de “Günahın Dostları” gibi asla şaşırtmamıştı: Bir şekilde zararsız, küçük, gizli dünyamı zaten kurmuştum ben. Sade hepimizin hem gardiyan hem mahkûm olduğunu anlamamızı sağladı, buna göre her zaman içimizde kendi kendimizi zincirlediğimiz biri vardı; içine kapandığımız,susturduğumuz. Merak uyandırıcı bîr geri dönüşle, hücrenin özgürlüğe açıldığı da oluyordu. Hücrenin taş duvarları, yalnızlık, ama aynı zamanda gece, yine yalnızlık, çarşafların nemi, sessizlik, gündüzleri reddettiğimiz bu yabancıyı serbest bırakıyordu. Bizden kaçıyordu duvarlardan, çağlardan ve yasaklardan sonsuza dek kaçıyordu. Bir insandan, bir çağdan, bir ülkeden diğerine geçiyor, şu ya da bu ismi alıyordu.Ondan söz edenler nedenini bilmesek de, bir nedenle bu yasak düşler ağının akıllarda kalmayan birkaç telini yakalamasına izin verdikleri yalnızca kendi tercümanları oluyordu. açıklamalar yayınevi sitesinden alıntıdır.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.