Rauhassa Oluşturma zamanı: Mayıs 30, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 30, 2008 Kelebeğin ömrü tek gündür derler. Hiç araştırmadım doğruluğunu. Gereksinim duymadım. Belki de ilgimi çekmedi... Eğer öyleyse o kelebeğe yapılacak en kötü şey nedir sizce? Bence o tam özgür olmuşken, o güzel rengarenk kanatlarını daha yeni yeni çırpmaya başlamışken, daha yeni yeni uçup etrafına yukarılardan sevinçle ve heyecanla bakıp neşe şarkıları söylerken, camlarla çevrili bir odaya hapis etmektir... O güzellikleri görüpte her yetişmeye çalıştığında tüm bedenini cama çarpması ne acı değil mi? Her çırpınışında bir darbe, her çırpınışında bir kalp kırıklığı... Aynı anda hissedilen onca duygu... Hırs, Öfke, Kırgınlık, İnat... Her çarpışında ayrı bir duygu seli ve git gide tükenen güç... Bir hiç olmasına ramak kala tek günlük ömrünü sadece dışarı çıkma çabalarında harcamasına ne demeli? Gerçekten çok acı bir durum... Peki o zavallı kelebeği o lanet olası odaya hapis eden insan(cık) ne yapıyordur şimdi... Bence O'nun tek gününü mahvettiği için kahroluyordur. Bir elinde o kelebekçiğin kırılmış tek kanadı, diğerinde ise geriye kalan bir bedenin parçaları... Nereden mi biliyorum? Sanırım yeniden aynaya bakmamın vakti geldi... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zaranca Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Yazının sona bağlanma şekli çok hoşuma gitti....Esasında aynaya bakmaya çalışıp daha çok acı çekmeye gerek yok!!!Acı bazen güzelleştirir ama fazlası çirkinleştirir....Yazılarında hep bir sitem,hayal kırıklığı var.Yazdıklarını da bu hüzne ortak etme derim pollyanna cılık oynamıyorum ...Evet hayat toz pembe değil farkındayım ama kendine acı çektirecek kadar kötü de değil...Ya da şöyle söyleyeyim dünya çok güzel hayat...Ama gel gör ki insanın elinin değdiği yer hep pis kalıyor...Bırak değmesin kimse,madem kelebekler gibi kısa ömrümüz birinin kırmasına müsaade etmeden yaşayabildiğin kadar yaşa hayatı...Nereden baktığın ya da nasıl baktığın önemli olan...Aynmı camdan seyrettiğimiz sokakta ben oynayan çocuklar adına sevinirken,sen arabanın renginin ne kadar da kötü olduğunu söyleyebilirsin...Seni kırmak,üzmek istemem kesinlikle yazdıklarımı da bir arkadaş tavsiyesi olarak algıla....Birinin sıkıntısını,hüznünü hissettiğimde kendimi kötü hissederim...Her ne kadar tanımasam da...İyi ol mutlu ol ...Ki hayat güzelleşsin kelebekler de ölmesin;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rauhassa Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Yorumun için gerçekten teşekkür ederim. Hayat elbette güzel bende bunun farkındayım ama insan bazen farklı ruh haline bürünüyor işte. Ne kadar iyi düşünürse düşünsün sonu o zaman kötü bitiyor. Bi şekilde bu da atlatılacak bir insan ömür boyu karamsar olamaz heralde. (umarım) bir gün bende belki hayata farklı açıdan bakmanın yolunu öğrenebilirim. Şimdilik bilmiyorum Kimsenin beni kırmasına izin vermemek mümkün değil. Çünkü artık insanlar o kadar bencil davranıyor ki. Kimin ne diyeceğini ve ne yapacağını kestiremiyorum. Benim hayata sitemim yok aslında. Benim sitemim kendime 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Geceyuruyen Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Ki kelebek bundan şikayet eder mi? Ben şikayetçi olacagını sanmıyorum...1 Gün ü nasıl olsada yaşamak istiyor...EN ilginç hayvanlardır kelebekler...Onlara bakınca masumluk,umut,aynı zamanda sevinç,,,Ve hayatımızın değerini anlayabiliyorum...Bir kelebekten yola cıkmak;hic durmadan yazabilirsin,,,Yazın duygulu olmuş 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2008 ...ama...dedi...kelebekleri sevmektense tırtılları sevmek daha doğru olmaz mı...tırtılları kelebek olarak görecek gönül gözünün olması hali yani... çünkü tırtıllar kelebeğe dönüşür...peki ya kelebekler neye dönüşür?!...>> na dedi birisi,bişey...devri tamam olan gelir , devri tamam olan gider... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rauhassa Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Ki kelebek bundan şikayet eder mi? Ben şikayetçi olacagını sanmıyorum...1 Gün ü nasıl olsada yaşamak istiyor...EN ilginç hayvanlardır kelebekler...Onlara bakınca masumluk,umut,aynı zamanda sevinç,,,Ve hayatımızın değerini anlayabiliyorum...Bir kelebekten yola cıkmak;hic durmadan yazabilirsin,,,Yazın duygulu olmuş evet kelebeklerden yola çıkıp hiç durmadan yazılabilir. Ben kelebekleri hiç sevmem aslında. Hatta korkarım onlardan. Neden bilmiyorum çocukluğumdan beri hep kaçmışımdır kelebeklerden sokakta filan görsem bile hep kaçıyorum. Ama kaçmak onlar hakkında yazmamı engellemiyor işte ...ama...dedi...kelebekleri sevmektense tırtılları sevmek daha doğru olmaz mı...tırtılları kelebek olarak görecek gönül gözünün olması hali yani... çünkü tırtıllar kelebeğe dönüşür...peki ya kelebekler neye dönüşür?!...>> na dedi birisi,bişey...devri tamam olan gelir , devri tamam olan gider... Tamamen haklısın aslında. Kelebeklerin öncesi tırtıllar... Onları sevmek elbetteki daha iyi olur ama yine de kelebeklerin yeri bir başkadır... Ben kimseden "tırtılları çok seviyorum" gibi bir söz duymadım. Ama kelebekleri sevenler fazlasıyla var... İşte belki de sorun burda. Önceki halini sevmiyoruz nefret ediyoruz ama ileride aldığı yeni şekile hayran hayran bakıyoruz. Hata bizde sanırım. Birşeyleri severken bile ortada bir haksızlık yaparak seviyoruz.... Bende böyleyim aslında. Geçmişimi sevmiyorum, bugünümü sevmiyorum, geleceğim meçhul... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Elesis Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Kelebeklerden korkuyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ph0enix Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Bence artık kelebekleri bi kenara bırakıp kendi hayatına bakma vaktin, kelebeği öldürmüş olmanın (geçmişte yaşadığın olumsuzlukların) vermiş olduğu hüznü ve o ruhsal durumu bi kenara bırakıp gelecekte yaşayıp yaşatabileceğin mutluluk olasılıklarına bak, evet biz insanlar bazen (bazılarımız) acımısız, nakör, ahlaksız, iki yüzlü, katil, namuzsuzuz....Ama biz insanlar, seven, hisseden, ağlayan, gülen, istediğimizde hayatımızı gökkuşağna çevirenleriz, ve en önemliside olumsuzluklarımızı istediğimizde çok kolay bir şekilde düzeltebiliriz, bunda en büyük yardımcımızda, yine kendimiziz yani insan oluşumuz, evet insanlar sana kötü davranabilir; geleceğinden emin değilsin (kimse değil) ama onu şekillendirmek senin elinde, sende o kelebek gibi kısa ömrünü bi odada sıkışarak geçirmektense dışarı çıkıp korkmadan üzerine git hayatın, "önemli olan hayattan ne kadar darbe aldığın değil, aldığın darbelerden sonra yine ayağa kalkmandır". 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rauhassa Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 "önemli olan hayattan ne kadar darbe aldığın değil, aldığın darbelerden sonra yine ayağa kalkmandır". Ne kadar güzel bir söz gerçekten... İşte sanırım bende bu cesaret yok. Yürekli biri değilim. Belki de korkağın tekiyim asla değilim diyemem. Başaramıyorum... Yapamıyorum... İnsan bazen boşveriyor herşeyi, benimki bunun zıttına hiç bir şeyi boş veremiyorum... Herşeyi o kadar çok aklıma takıyorum ki odaların kapıları artık kendi kendilerine kapanıyor. Gerçekten karmaşık duygular içindeyim. Ne istiyorum, ne yapıyorum hiç bilmiyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.