Uttcam Olum Bilyalarını...

Uttcam Olum Bilyalarını...

Darbe olmuş, Özal iktidara gelmiş ve ülkede kolay para kazanmanın yollarında bir artış başlamıştır. İstanbul’la gelişin ikinci yılı, raskolnikov üçüncü sınıfa başlamıştır. Ankara’daki tek katlı bahçeli evin yerini, bir apartmanın soğuk dairesi almış, bahçenin yerini dar uzun balkona bırakmıştır. Daha tamamen alışmadığından mıdır, yoksa tek sermayesi, serveti, misketleri kimseye vermemek istemesinden midir nedir, balkonda kendi kendine ya da abisi ile oynardı misket oyunlarını.

Arada bir sokağa çıkar, biraz oynar, sonra da şirin baba suratlı haci bakkal’dan elindeki tüm paraya misket alır eve çıkardı. Günlerden bir gün, annesinin “ atarım o misketlerini, git dışarı da oyna” tehditlerine dayanamayıp, misketlerinden birazını alıp dışarı çıktı.

- napıyonuz lan

- misket oynuyoz, sende oynuycan mı?

- O oynamaz olum, anası izin vermiyo!

- Veriyo bi kerem, ben oynamıyom..

- Nedenmiş o, oynamıycaksan çık aramızdan..

- Oynuycaz ki geldik olum…

Oynamaya başlanır, misketler dizilir, beş adım uzaklaşınca en çok misketi koyan oynamaya başlar. Oyun başlamıştı. Raskolnikov, oyundaki ilk atışında başlığı vurmuş ve ilk oyunda yerdeki bütün misketleri toplamıştı ama sevinen tek kendisiydi.

- olum hadi, sen uttun, koy bütün bilyaları..

- niye hepsini diziyom ki, üç tane koycem ben..

- korkuyon dimi, süt çocuuu…

- ne korkcem len mızıkçi, mızıkmada koy bilyalarını…

Bu hafif şiddetli tarışmadan sonra, boyu raskolnikovdan uzun olan ve sokağın en kabadayı çocuğu olan Ahmet, sinirden beş tane, Veysel ise dört tane koymuştu.

- olum varya, g.tüne koycem senin, alıcam bütün bilyalarını!...

- atamaz ki atamaz ki…

- sussana top!..-

- top sensin bi kerem, yürürken kıvırıyon sen… atamaz ki atamaz ki…

ilginçtir, “kumar kötüdür” diye laflar ederken, çocukken alışırdık kumara. Misketin ne kadar çoksa itibarın da o kadardı. Hele bi de “başlık”, “beşlik”, “kemik” gibi misketleri olanalr daha bi havalıydı sokakta. Neyse, bu psikolojik yıpratma saldırıları her oyunda kendini gösteriyor, herkes birbirine bunu yapıyordu.

Bi kaç oyundan sonra, raskolnikova yenilen Ahmet iyice mızmızlanmaya başlamıştı. İyice sinirlenmiş, çocuklar arasında giden itibarının peşindeydi.

- oynamıyom lan ben!.

- Ne oldu olum, korktun mu?

- Ne korkcam ya senden, ana kuzusu..

- Anamı karıştırma lan g.t!..

- Sensin g.t

- Ben g.tsem sende .bnesin bi kerem lan…

Artık iş işten geçmiş, Ahmet misketlerini cebine koyup raskolnikova doğru atılmıştı ama raskolnikovun yana çekilmesi ile kendini durduramayan Ahmet yere düşmüş, cebindeki misketlerde etrafa saçılmıştı.

- kimse dokunmasın lan bilyalarıma..

- alanı döverik olum..

üstü başı toz içinde kalan Ahmet, Veysel ile beraber misketlerini toplamış, raskolnikova bakıyorlardı.

- çukur oynuycaz..

- ne çukuru ya, oynuyoduk işte..

- çukur oynuycaz, istemiyosan oynama..

- oynuycam olum..

- uttcam olum seni, alıcam bütün bilyalarını..

bir karış büyüklüğünde bir çukur açılır, herkes birkaç tane misketini çukura koyup, üç dört adım geri çekilir, bir çizgi çizilirdi. Herkes o çizgiden misketi atar, çukurdan misket çıkartmaya çalışırdı. Çukurdan çıkarttığın misket senin olurdu ama, attığın misket çukurda kalır, çukurdan misket çıkarsa sadece çıkanı alırdın.

Oyun başlamış, bütün heyecanı ile sürüyordu.

- çizgiyi geçme lan..

- ne geççem ya, çizginin bu tarafında atıyoz işte..

- gördüm la gördüm çizgiyi geçiyo..

- nerde gördün olum.. görenin anası, babası ölsün mü!..

- niye ölüyo olum, seninkiler ölsün…

raskolnikov misketlerin çoğunu toplamış, misketler cebine sığmamaya başlamıştı. Ahmet bu durumdan hiçte mutlu değildi. Gözlerinden ateş çıkıyordu.

- ben bu oyunu oynamıycam, tulum oynuyak.

- Mızıkmasana Ahmet, yeniliyon dimi…

- Ne mızıkcam lan, sıkıldım bu oyundan..

- Ben oynamıyom, eve gitcem

- Korktun dimi.. korkaksın işte olum..

Raskolnikov, sesini çıkartmadan, hızlı adımalrla ganimetini eve götürmeye başlamıştır. Annesinin bağırışlarından misketlerini kurtarmayı düşünmektedir.

- olum varya, yarın bu çocuğu yencem..

- yenersin tabi lan..

- yeni geldi ya, o yüzden utuldum bugün..

- utarız olum yarın bütün bilyalarını…

.............................

kırmızı renkte olanlar raskolnikovdur..

hahahahaaa....sokakta oynayan cocukların yeni kelime türetmelerine bayılıyorum...yarı küfürü andırır yarı asıl söylenen amacı güder...kim bilir daha ne kelimeler vardı da haberimiz yok...:D

yeni neslin çoğu cipslerden çıkan tasoları bi bk sanıyo pardon da...

biz eskiden misket oynardık...ben kız olduğuma bakmadan oynardım hatta..üterdim de..bi de kavga çıkarsa döverdim hatta...pisliktim küçükken..tıpkı as usual;)

miskette ben de iyiydim...her zaman yerdeki tüm misketleri alırdım ama arada dayak yediğim de olmuştur...ama en çok da dikdörtgen şeklinde her bir köşeye küçük çukurlar ve şeklin tam ortasına da bir çukur açıp oynadığımız misket oyununu severdim...ne günlerdi ya...kemik misketler vardı:)

Hadi misket oynayalım, raskolnikov uttcam abi bütüm bilyelerini

ufak bir hatırlatma... yakında ikinci bölümü gelecek...

Misket oynamalarını bırakın şimdi mahallede çocuklar bile azaldı

büyük bir hevesle oynadıgım oyun alnımın terıyle kazandıgım 2 poşet bilye:D ve annemın bunları tek bı hamlede çöpe atması :cray:

o günlerı hatırlattı bana bu yazı

çok güzel raskolnikov ..emegıne saglık

- oynamıyom lan ben!.

- Ne oldu olum, korktun mu?

- Ne korkcam ya senden, ana kuzusu..

- Anamı karıştırma lan g.t!..

- Sensin g.t

- Ben g.tsem sende .bnesin bi kerem lan…

baya eğlenceli olmuş ahaha:D

rasko abi bana da öğret misket oynamayı uttalım herkesiii:P