armstrong Oluşturma zamanı: Haziran 11, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 11, 2008 NOT:Bu yazı 2-3 yıl önceden yazılmış bir yazıdır.Bu süre zarfında ortadoğuda bazı dengeler bozuldu.O yüzden Türkiye ile ilgili bölümler çok saçma gelebilir.Ancak medyada yer alan "bush gitmeden iranı vuracak" söylentileri savaşın pek uzak olmadığını gösteriyor. -------------------------------------------------------------------------------------------- İran’a karşı nükleer savaş başlıkları kullanılarak yürütülecek olan açık bir savaşı başlatma çalışmaları şimdi nihai aşamasına ulaştı. ABD, İsrail ve Türkiye’den oluşan koalisyon ortakları, “ileri hazırlık” durumundalar. 2005 başlarından bu yana çeşitli askeri tatbikatlar yürütülüyor. Bunun karşısında İran Silahlı Kuvvetleri de Aralık ayında ABD destekli bir saldırı beklentisi içinde, İran Körfezi’nde geniş çaplı askeri manevralar düzenlediler. Washington, Tel Aviv, Ankara ve Brüksel’deki NATO karargahı arasında 2005 başlarından bu yana, yoğun bir mekik diplomasisi sürüyor. Son gelişmeler içinde, CIA Müdürü Porter Goss Ankara’ya yaptığı misyon ziyaretinde, Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’dan “İran nükleer ve askeri hedeflerine yönelik hava saldırıları için politik ve lojistik destek sağlamasını” istedi. Goss’un “Türk istihbarat servisinin operasyonu hazırlamak ve izlemek üzere özel işbirliği” isteminde bulunduğu bildirildi (DDP, 30 Aralık 2005). Karşılığında da, Başbakan Ariel Şaron İsrail Silahlı Kuvvetlerine, saldırıyı Mart sonunda başlatma konusunda yeşil ışık yaktı: “Tüm üst düzey İsrailli yetkililer Mart 2006 sonunu, İran’a yönelik askeri bir saldırı başlatma son tarihi olarak ifade ediyorlar… Mart sonu tarihi BM’in İran’ın nükleer enerji programı konusundaki IAEA raporu ile de çakışıyor. İsrailli siyasetçiler, yükselttikleri tehditlerin raporu etkileyebileceği ya da en azından deniz aşırı destekçileri tarafından Güvenlik Kurulu yaptırımlarını teşvik etmek ya da İsrail askeri eylemini meşrulaştırmak üzere kullanılabilecek olan türden belirsizlikleri zorlayabileceğine inanıyorlar.” (James Petras, Israil’s War Deadline: Iran in the Crosshairs, Global Research, Aralık 2005) ABD destekli askeri plan, bu aşamada, NATO’nun planlanan hava saldırılarına katılımının yapısı bakımından belirgin olmamakla birlikte, NATO tarafından destekleniyor. “Şok ve Dehşet” Askeri operasyonun çeşitli bileşenleri, Pentagon tarafından ve Nebraska’daki Offutt Hava Üssünde bulunan ABD Stratejik Kumanda Merkezi (USSTRATCOM) tarafından koordine edilen ABD Komutanlığı’nın sıkı denetimi altında. İsrail tarafından beyan edilen eylemler Pentagon’la yakın koordinasyon içinde sürdürülebilir. Operasyonun komuta yapısı merkezileştirildi ve askeri operasyonun ne zaman başlatılacağına nihai olarak Washington karar verecek. ABD askeri kaynakları İran’a yönelik bir hava saldırısının 2003 Mart ayında Irak’a karşı yürütülen “şok ve dehşet” tipi bombardımanla kıyaslanabilir büyüklükteki bir konuşlandırma çapına sahip olabileceğini kabul ediyorlar: İran’a yönelik Amerikan hava saldırıları Irak’taki Osiraq nükleer merkezine yönelik 1981 tarihli İsrail saldırısının boyutlarını önemli oranda aşabilir ve daha çok Irak’a karşı başlatılan 2003 tarihli hava saldırısı kampanyasının ilk günlerini andırabilir. Diego Garcia’dan havalanan ya da doğrudan Birleşik Devletlerden uçuş yapan operasyonel B-2 hızlı bomba uçaklarının, muhtemelen Katar’daki El Udied’den ya da oyun sahnesindeki bir başka yerden havalanan F-117 savaşçı uçaklarının desteğinde tam güçle kullanılmasıyla, yirmi dört adet şüpheli nükleer bölge hedef alınabilir. Askeri planlamacılar hedef listelerini sadece en yaşamsal tesisleri hedef alacak olan hava saldırılarıyla sınırlandırarak, Yönetimin tercihlerini yansıtabilirler…. Ya da Birleşik Devletler, Irak’ta bulunan ABD kuvvetlerine yönelik bir karşı saldırıda kullanılabilecek olan konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan güçlerine olduğu kadar, kapsamlı bir yelpazedeki Kitle İmha Silahları hedeflerine yönelik çok daha kapsamlı bir saldırı dizisi yürütebilir.(Bakınız http://www.globalsecurity.org/military/ops/iran-strikes.htm’deki Globalsecurity.org.) Kasım ayında, ABD Stratejik Komutanlığı, “Küresel Yıldırım” başlıklı bir “küresel saldırı planı” hakkında büyük bir tatbikat gerçekleştirdi. Bu tatbikat “kurgusal bir düşmana” yönelik konvansiyonel ve nükleer silahların kullanıldığı bir canlandırmaya dayandı. “Küresel Yıldırım” tatbikatının ardından, ABD Stratejik Komutanlığı ileri hazırlık durumunda olduğu açıklamasını yaptı. (Aşağıdaki analize bakınız). Asya basını Küresel Yıldırım’daki kurgusal hedefin Kuzey Kore olduğunu yazarken, tatbikatların zamanlaması, bunların İran’a yönelik planlı bir saldırı beklentisi içinde yürütüldüğünü ima ediyor. 2004’lerin sonundan itibaren, İsrail, İran’a yönelik bir vuruş beklentisi içinde ABD yapımı konvansiyonel ve nükleer silah sistemlerini stokluyor. ABD askeri yardımı ile finanse edilen bu stoklama, 2005 Haziran’ında önemli ölçüde tamamlandı. İsrail ABD’den “taktik nükleer bombaların” kullanılmasını sağlayacak olan 500 “yer altı bombası” dahil, birkaç bin “akıllı hava silahı” aldı. “Konvansiyonel” BLU 113’ün “nükleer versiyonu” olan B61-11, konvansiyonel yer altı bombaları ile aynı biçimlerde elde edilebilir. (Bakınız Michel Chossudovsky, http://www.globalresearch.ca/articles/CHO112C.html , bakınız http://www.thebulletin.org/article_nn.php?art_ofn=jf03norris). Üstelik, 2003 sonralarında bildirildiğine göre, nükleer savaş başlıklarıyla silahlanmış olan ABD Harpoon füze donanımlı İsrail Dolphin-sınıfı denizatlıları şimdi İran’a doğrultulmuştur. (Bakınız Gordon Thomas, http://www.globalresearch.ca/articles/THO311A.html ) Nisan 2005 sonları: İsrail’e öldürücü askeri donanım satışı. GBU-28 Buster Bunker olarak bilinen iki metrelik duvarları delen Bombalar: Putin’in İsrail ziyaretiyle aynı tarihte, ABD Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı (Savunma Bakanlığı) Lockeed Martin tarafından üretilmiş olan ek 100 buster bunker bombasının İsrail’e satıldığını duyurdu. Bu karar ABD medyası tarafından “nükleer hevesi karşısında İran’a yönelik bir uyarı” olarak yorumlandı. Satış (WGU-36A/B güdüm kontrol birimi ve destek teçhizatı dahil olmak üzere) daha büyük ve daha inceltilmiş “Güdümlü Bomba Birimi-28 (GBU-28) BLU-113 Penetrator ile ilgili. GBU-28 “derin zemine yerleşik komuta merkezlerine nüfuz eden özel bir silah” olarak tarif ediliyor. GBU-28’in kitlesel patlamalar yoluyla binlerce sivilin ölümüne neden olma yeteneğinde, 2003 Irak işgalinde kullanılmış olan Dünya’nın en öldürücü “konvansiyonel” silahı olması, gerçeğin esas yönünü oluşturuyor. İsrail Hava Kuvvetleri GBU-28’leri F-15 uçaklarında kullanmaya hazırlanıyor. (Bakınız http://www.dsca.osd.mil/PressReleases/36-b/2005/Israel_05-10_corrected.pdf’deki DSCA haberin metni). Savaşın Yayılması Tahran saldırıya uğradığında, İsrail’i hedef almış olan balistik füze vuruşlarıyla karşılık vereceğini ilan etti (CNN, 8 Şubat 2005). Bu saldırılar, Irak ve İran Körfezi’ndeki ABD askeri tesislerini hedef alabilir ki, bu da bizi acilen askeri tırmanma ve savaşın patlaması senaryosuna götürür. Şimdi üç farklı savaş sahnesi mevcut: Afganistan, Irak ve Filistin. İran’a yönelik hava vuruşları geniş Ortadoğu Orta Asya bölgesinde bir savaşın patlamasına katkıda bulunabilir. Üstelik, İran’a yönelik planlanmış saldırı, Suriye birliklerinin Lübnan’dan, İsrail kuvvetlerinin konuşlandırılması için yeni bir alan açan tam zamanında geri çekilişi ile ilişki içinde anlaşılmalıdır. Türkiye’nin, Ankara ile Tel Aviv arasında geçen yıl yapılan anlaşmanın ardından, ABD-İsrail askeri operasyonlarına katılması da bir başka faktördür. Yakınlarda, Tahran, hava savunma sistemini Rus yapımı 29 Tor M-1 anti-füze sistemlerinin elde edilmesiyle güçlendirdi. Ekim ayında, Moskova ile işbirliği içinde “bir Rus roketi bir İran casus uydusunu, Sinah-1’i yörüngeye oturttu” (bakınız Chris Floyd). Sinah-1 gelecek aylardaki Rus uzay atışları için hazırlanan birkaç İran uydusundan ilkiydi. Yani İranlılar yakında bir İsrail saldırısı hakkında erken uyarında bulunabilecek olan bir uydu ağını yerleştirmiş olacaklar; bu ağ Tahran’daki mollaların sakallarındaki kıpırtıyı bile haber alabilen çok daha güçlü İsrail ve Amerikan uzay casuslarının yanında soluk bir gölge olsa bile. Üstelik, Sunday Times’ın bildirdiğine göre, geçen ayın sonlarında Rusya güdümlü füzeleri ve lazer-güdümlü bombaları yok edebilecek ileri bir savunma sistemini İran’a satmak üzere 1 milyar dolarlık bir sözleşme imzaladı. Bu da birkaç ay içinde hazır olacak. (age.) Kara Savaşı CONPLAN altında bir kara savaşı öngörülmemekle birlikte, hava bombardımanları tırmanma süreci bir kara savaşına neden olabilir. İran birlikleri İran-Irak sınırını geçebilir ve koalisyon güçleriyle Irak içlerinde karşılaşabilir. İsrail birlikleri ve/ya da Özel Kuvvetleri Lübnan ve Suriye’ye girebilir. Son gelişmelerde, İsrail askeri tatbikatlar düzenlemenin yanı sıra Ankara hükümeti ile işbirliği içinde Özel Kuvvetlerini Türkiye’nin İran ve Suriye ile olan sınırındaki dağlık bölgelere konuşlandırmayı planlıyor: Ankara ve Tel Aviv, İsrail ordusunun İran’a sınır olan [Türkiye’deki] dağlık bölgelerde askeri tatbikatlar yürütmesi konusunda bir anlaşmaya varmak üzere. Bir Birleşik Arap Emirlikleri gazetesine [göre]…, İsrail ordusu Genel Kurmay Başkanı Dan Halutz ile Türk yetkililer arasında varılan bir anlaşmaya göre, İsrail, İran ile Suriye’yle sınır oluşturan alanlarda çeşitli askeri manevralar yürütecek. [Noktalama burada basıldığı gibidir ve devam etmektedir]. [Dan Halutz] birkaç gün önceden Türkiye’ye gitti. BAE gazetesi, ismini vermeden bazı kaynaklara başvuruda bulunarak, vurgulamaya devam ediyor: İsrail tarafı kış aylarında İran sınırı yakınındaki dağlık bölgelere geçiş zorluğu nedeniyle manevraları sürdürme isteminde bulundu. İki Hakkari ve Bulo birimi henüz programlanmamış olan manevralarda yer alacaklar. Birimler İsrail’in özel askeri birimleri açısından en önemli olanlar ve terörizmle savaş ve gerilla savaşı yürütmekle yükümlüler. Önceden Türkiye, İsrail pilotlarının İran sınırındaki alanda eğitim görmesini kabul etmişti. [Anlaşmanın] haberleri Türk yetkililerin, komşu Suriye ve İran’a yönelik espiyonaj operasyonlarında Amerika ile işbirliği yaptıkları suçlamalarını geçiştirmeye çalıştıkları bir zamanda sızdırıldı. Geçen haftadan beri Arap basını Ankara’nın hazır oluşu ile, ya da en azından, kara ve hava sahasının İran’a yönelik faaliyetler için kullanılması konusundaki görüşmeleri ilkesel olarak sürdürmesiyle ilgili çeşitli raporlar yayınlamaya başladı. (E'temad website, Tehran, Farsça 28 Aralık 05, BBC Monitoring Services Translation) Sonuç Notlar Sonuçlar ezicidir. Uluslar arası topluluk denilen şey nükleer bir soykırım olasılığını kabul etmiştir. Karar vericiler kendi savaş propagandalarını yutmuşlardır. Batı Avrupa ile Kuzey Amerika arasında, yıkıcı sonuçlarını dikkate almayan, taktik nükleer silah kullanan hava saldırılarına ilişkin bir politik konsensüse varılmıştır. Kar güdülü bu askeri macera nihai olarak insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Önümüzdeki aylarda ihtiyaç duyulacak olan şey, tehlikeleri haber veren, bu savaş projesini tüm düzeylerde politik tartışma gündemine ve medyanın dikkatine taşıyan, politik ve askeri liderlere karşı çıkarken aynı zamanda onların ABD destekli nükleer savaşa karşı sağlam biçimde durmalarına sağlayacak ulusal ve uluslar arası bir büyük girişimdir. Nihai olarak ihtiyaç duyulan şeyse Amerika Birleşik Devletleri ile İsrail’e karşı yaygın uluslar arası yaptırımların gerçekleştirilmesidir. ----------------------------------------------------------------------------------------------- Kişisel görüşüm şudur ki:İran nükleer programını tamamlamayı başarırsa Ortadoğuda şimdiye kadar görülmemiş bir düzen ortaya çıkacak.Amerikada bunu bildiği için buna kayıtsız kalması pek uzun sürmeyecek.Ayrıca İranın programı İsrail devleti için hayati bir önem adletmektedir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.