illimoonite Oluşturma zamanı: Temmuz 2, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 2, 2008 BİYOGRAFİ Judas Priest ise 1970'de İngiltere, Birmingham'de gitarist K. K. Downing ve yakın arkadaşı basçı Ian Hill tarafından kuruldu. İlk konserlerini 1971'de Essington işçi grubunda veren grup, dört kişiden oluşuyordu. Kurucu Downing ve Hill'in yanısıra davulda John Ellis, vokalde Alan Atkins diğer elemanlardı. Judas Priest adı ise Atkins'in bir önceki grubunun adı idi. Atkins'in, Hill ve Dowing'e katılması ile bu isimde beraberinde getirmişti. Bu arada Ellis gruptan ayrıldı. Ve yerine alan Moore geçti. Grup konserlerine devam ediyordu ve 1971 sonunda Moore da gruptan ayrıldı, yerine Chris Campbell geldi. 1972 'nin büyük bir kısmını İngiltere'de İngiltere içinde yollarda geçiren gruptan 1973'te vokalist Atkins ve davulcu Campbell ayrıldı. İşte bu noktadan sonra grubun kaderi değişmeye başladı. Hiroshima adlı gruptan vokalist Rob Halford ve davulcu John Hinch, Judas Priest'e geçti. Sürdürdükleri İngiltere konserlerinde isimleri giderek yaygınlaştı ve tanındı. 1974'de ilk kez Almanya ve Hollanda'ya giden grup, eve dönüşte küçük bir İngiliz şirketi olan Gull Record ile anlaşma imzaladı. Eylül 1974'te gruba ikinci gitarist olarak Glenn Tipton katıldı ve albümleri Rocka Rolia'yı piyasaya çıkardı grup. Ama beklenen başarı gelmedi bu albümde. Grup istediği etkiyi yaratamamıştı. 1975'te Reading festivaline katıldılar ve önmeli bir başarı elde ettiler. Bu arada Hinch gruptan ayrıldı ve yerine Alan Moore gruba geri döndü. Sad Wings of Destiny albümünü çıkartan grup ise iyi eleştiriler aldı ancak grubun mali sıkıntısının sona ermesine pek bir etkisi de olmadı bu çalışmanın. Fakat bir süre sonra albüm grup için dünya çapında sesini duyurabilme olanağının kapılarını açarak CBS ile anlaşılmasını sağladı. Üçüncü albümleri Sin After Sin'in CBS'ten çıkaran grup ise istediği güç ve etkiyi yaratmayı başardı. Albümde davulcu olarak Moore'dan boşalan yerde Simon Philips vardı. Fakat turnede Philips'in yerine Les Binks geçti ve bu kadro ile ilk kez Amerika'ya giden Judas Priest turnenin ardından önce Stained Class, daha sonra da İngiltere listelerine girecek olan hitleri Take On The World'ü içeren Killing Machine albümlerini yaptı. Artık grup günden güne güçleniyor, yerini sağlamlaştırıyor ve daha sert bir çizgiye doğru kayıyordu. İki gitarlı yapısı, grubun benzeri İngiliz gruplarından ayrıldığı ve bu açıdan Judas Priest müziği yeni bir boyut getirmişti. Bu arada grup1979'da Japonya turnesinde kaydedilen konser albümünün Unleashed In The East'i çıkardı. Aynı yıl Les Binks'in yerine Trapeze'in davulcusu Dave Holland geçti. Kiss ve AC/DC ile çıktıkları büyük turnelerin ardından İngiltere listelerine 3 numaradan giren British Stell albümünü çıkardılar. Bu albümde yer alan Breaking The Law ve Living After Midnight ise birer klasik haline geldi. 1980'de Monters of Rock'a katılmalarının ardından Point Of Entry albümünü yaptılar, İngiltere ve Amerika turnelerini kapalı gişe tamamladılar. Gruba efsanavi bir bir başarı getirecek olan albüm Screaming For Vengaence 1982'de piyasaya verildi. Amerika'da 6 ay süren turnenin ardından albüm yine Amerika'da bir de altın plak kazandı. 1984 yılında ise grubun kariyerindeki en sert çalışma Defenders of the Faith, grubun adını heavy metal dünyasına kazandı. Fakat bunun sonrasında çıkan Turbo albümü ticari bir hava içindeydi, sound daha yumuşaktı ve bekleyen ilgiyi görmedi. Bunun ardından Priest Live adlı double konser albümünün sonrasında yeniden eski günlerine dönen grup, bir kez daha ayrılık yaşadı, davulcu Dave Holland gruptan ayrıldı, yerine ise Scott Travis geçti. Holland ile yaptıkları son albüm Ram It Down, grubun gücünün yerinde olduğunu, sertliğinden birşey kaybetmediğini gösterirken, Travis ile yaptıkları Painkiller grubun tarihinde en sert albüm olmuştu. İlk albümleri Rocka Rolla'da ortaya koydukları pürüzsüz, yumuşak yapı giderek sertleşmiş ve son albüm Painkiller ile en sert yumruğunu indirmişti yirmi yıllık kariyerin sonuna. Bu albümden sonra Rob Halford ve Scott Travis gruptan ayrılarak Fright'ı kurdular. Geride kalan üç eleman Hill, Downing, Tipton ise yollarına devam edeceklerini açıklayarak teni bir solist ve davulcu arayışına girdiler. Judas Priest faal olduğu bu yirmi yılı aşkın sürenin içinde dinleyici kitlesine hep mesajlar vermeyi amaçladı ve bunu da başardı büyük ölçüde. Solist Rob Halford'ın 8 silindirli Harley Davidson ile çıktığı konserlerde, tamamen inançlı bir kitleye, bazen simgelerle, bazen de doığrudan doğruya aile, din, devlet ve militarizm üzerine mesajlar iletiyordu grup. Haklarında sayısız dava açıldı. Defenders of the Faith albümünde yer alan Eat Me Alive adlı parçanın oral seks hakkında olduğu iddiası ile çıktıkları mahkemede Rob Halford "Biz hayatı anlatıyoruz. Oral seks de hayatın bir parçası. İnsanlara yalan söylemeyip, tozpembe hayallerden bahsetmiyoruz" diye çarpıcı şekilde iddiaları kabul ediyordu. Bir başka dava ise, iki gencin Sad Wings of Destinity'i dinleyerek intihar etmelerinden dolayı açılmıştı. Bu dava da grubun Ted Nugent ve Frank Zappa savunmuştu. Hristiyan Anneler Birliği gibi tutucu derneklerin davalar ile grubun sesi kesilmedi. Aksine, her Judas Priest klasik haline geldi ve konserlerin demirbaş parçası oldu. Müziği ve sözleriyle başkaldırıyı tüm gücü ile temsil eden, dinleyicilerinin pasif olmamaları için devamlı ateşleyen ve eylem fikrinin pratiğe dökülmesini savunan Judas Priest, şu anda sessiz ama Heavy Meatl tarihinde Metal Godz olarak geçti. ______________________________________________________________________ Metal Godz Kariyerindeki önemli noktalar * 1970 : Judas Priest vokalde Alan Atkins`le Birmigham`da kuruldu. *1974 : Plak şirketi Gull ile anlaşan grup Rocka-Rolla adlı ilk albümlerini çıkarttı, kimsenin ruhu duymadı. *1975 : Sad wings of destiny albümleri çıktı. Reading festivalde dikkat çekmeyi başardılar. *1977 : Gull`dan ayrılıp CBS`e geçtiler ve övgülere doymayan Sin After Sin albümünü çıkarıp Amerikayı turladılar. *Stained Class ve Killing Machine albümleriyle yükselmeye devam ettiler. * Unleashed In The East (1979) ve British Steel (1980) ile zirveye oturdular (Maddi açıdanda) *1982 : Screaming For Vengeance Amerikada 17 numarada ve Judas Priest`in etkisiyle NWOBHM başladı. *1983 : Metallica ve benzeri LA kökenli thrash grupları Judas Priest`in popüleritesine gölge düşürdü, albüm satışları düştü. *1984 : Defenders Of The Faith albümü çıktı, içinde yer alan ve thrashe tepki gösteren şarkıları "Freewheel Burning" dikkati çekti. *1986 : Eski demolardan oluşan "Turbo" albümü çıktı *1988: Ram It Down, drum machine kullanımıyla hayal kırıklığı yarattı. *1990 : Painkiller, grup içi problemlere ve süren davalara rağmen eski formlarına döndükleri albüm olarak görülüp Grammy`e aday gösterildi. (Sözü geçen 1985 yılında Nevada`lı iki Judas Priest fanı erkek çocuğunun intihar etmeleriyle açılan davadır. Çocukların aileleri "Better by you, better than me" adlı şarkıdaki "Do it" (Yap !) sözünün gizli mesaj içerdiğini öne sürüp gruba 6 milyon dolarlık bir dava açtı) *1991: Halford gruptan ayrılıp Fight adında bir solo projeye başlayacağını açıkladı. * Fight dağıldı yerine Two`yu kuran Halford gay olduğunu açıkladı!!! (Mtv`de ağzından kaçırarak? Kendisi şimdilerde bu konuda gülerek "I`m not the only metal homo" demekte. Duyrulur) * Glenn Tipton "Baptisim Of Fire" adlı solo albümünü çıkarttı. *1997: Eski Judas Priest tribute grubu şarkıcısı Tim "Ripper" Owens gruba vokalist olarak dahil oldu. Birlikte "Juggulator" (1997) ve "Live Meltdown" (1998) albümlerini yayınladılar *2000: Two grubu dağılan Halford, "Halford"ı kurup "Ressurrection" albümünü çıkarttı. *2001 : Judas Priest, Demolition albümünü çıkarttı. *2003 : Halford yeniden gruba döndü ve birlikte "Metalogy" adında bir boxset hazırlayıp yeni albüm için kayıtlara başladılar. ______________________________________________________________________ Judas Priest Röportajı Bayanlar baylar, işte karşınızda klasik yani en bilinen kadrosuyla Judas Priest ve onlarla yapılmış en yeni röportajlardan biri! Röportaja başlar başlamaz Rob Halford`un ağzından çıkan ilk cümle şu oluyor: "Biliyor musun, dünyadaki ilk heavy metal grubu bizdik!" Her ne kadar Rob`un boyunda birisiyle tartışmak istemesem de Black Sabbath`ın ilk albümünün 1970 yılında, yani Judas`ın ilk albümünden tam 4 yıl önce çıktığını hatırlatmak zorunda kalıyorum. "Doğru, Black Sabbath bizden önceydi." diye katılıyor sözüme. "Ancak Sabbath`ın bir heavy metal grubu olup olmadığı konusunda her zaman bir ikilem vardı. Judas Priest başından beri "biz buyuz ve böyle görünmekten de mutluyuz" demiştir. Elimdeki primitif denilecek ilk demolarımızı dinlediğimizde müzikteki metalliğin ilk günden orada olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz." Bu görüşü kabul etmek zorunda kalıyorum. Eee Rob`la tartışacak halim yokya! Dünyanın en büyük, en uzun zamandır müzik yapan ve en dikkati çeken gruplarından biri olan ve ilk heavy metal yapan grup olduğuna inanan Judas Priest siz bu satırları okurken klasik kadrosuyla yıllar sonra yeniden konserler veriyor olmanın tadını çıkartmakta. Bu orjinal kadro yani vokalde Rob Halford, gitarlarda KK Downing ve Glenn Tipton (ki Glenn yakın bir geçmişte Slayer`ın Kerry King`i tarafından dünyadaki en iyi gitarist olarak gösterilmiştir) ve bassta Ian Hill ilk kez 1970`te bir araya geldi. Davuldan ise bir kaç isim gelip geçti. Bunlardan sonuncusu Scott Travis 1990`dan beri bu görevde, bir 10 yıl daha grupta çalarsa o da gerçek bir Priest elemanı olacak! Kurulduklarından beri Stained Class, Unleashed In The East, British Steel ve Screaming For Vengeance gibi sayısız klasikleşmiş metal albümüne imza atan Judas Priest, dünyayı düzinilerce kez turlayıp (Bu dünyada Türkiye yer almıyor..) British Metalin bayrağını başarıyla salladılar ve çoğu grubun ağlayarak kaçıp saklanacak yer arayacağı pek çok şanssızlık karşısında yıkılmadılar. Hem Iron Maiden hem de Motörhead`den daha yaşlı, hatta belkide onlardan daha fazla etkileyen bir grup olan Judas Priest tek kelimeyle eşsiz! Eğer bugün hayranı olduğunuz herhangi bir grup hızlı ve heavy rifflere, demirli deri ceketlere yada motorsiklet merakına, dövmelere ve tiz vokallere sahipse Judas Priest`e çok şey borçlusunuz demektir. Çünkü Judas Priest demek heavy metal demektir! Fakat biz onların başarılarla dolu geçmişlerini tartışmak için burada değiliz, öyle değil mi? 2005`in çok başında olduğumuz şu günlerde grup belki de bugüne kadar başlarına gelen en zorlayıcı görevlerden biriyle karşı karşıya : tam 14 yıl sonra yeniden birleşen eski kadroyla fanlarının istediği klasikleşecek bir başka Judas Priest albümünü verebilmek! Bu zamanda ve çağda yaşlarının toplamı 250 eden bu adamlar metal dünyasına adeta bir bomba etkisiyle geri dönebilecekler mi? Glenn Tipton sözü alıyor "Başlarda bu albüm için şarkılar yapmakta zorlanmadık değil, çünkü insanların ayrı geçirdiğimiz 14 yıl sonunda bizden neler beklediğini kestirebilmek zordu. Bu yüzden doğal olup içimizden ne geliyorsa onu yapmaya karar verdik. Sonuçta insanların bizden modern bir albüm beklediğini düşünmediğimizden ortaya klasik bir Judas Priest albümü çıktı. Albümde tonları bozulmuş gitarlar ve death metal vokalleri yok! Judas Priest fanlarının bizden beklediklerinden çok uçta şeyler de yok. Her zamanki gibi kurallara göre oynamadığımız bir albüm bu yinede; bazı şarkılar insanlara bu heavy metal mi dedirtmiyor değil." Ayrı kaldıkları süre içinde Rob kendi başına solo çalışmalar yaparken gruba vokalist olarak Tim "Ripper" Owens alınmıştı. Tekrar bir araya geldiklerinde eskisi gibi birlikte anlaşarak çalışmakta zorlandılar mı? Tipton : "Herşey mükemmeldi, bestelere başlar başlamaz pozitif elektirik oradaydı. Ripper`la iki albüm yaptık ve ikisiyle de gurur duyuyorum ama Rob`la beste yapmak gibisi yok! Üçümüzün özel bir formülü var ve bunun geri gelmesi çok hoş" Tim Owens`ın grupta olmaması başka ne gibi farklılıklar yarattı. KK Downing açıklıyor : "Ripper`la yeniliklere (Nu metal değil elbetteki) daha açıktık, hem eski hem de yeni metal fanlarını memnun etmeye çalışıyorduk. Gençlerin yeni albümümüzü de seveceklerine inanıyoruz. Rob inanılmaz bir insan. Sürekli yeni fikirlerle çıkıp geliyor ve çok iyi bir şarkı sözü yazarı. Bu yüzden hiç bir yadırgama yada zorlanma olmadı". Biraz eski ve rahat spor ayakkabıları tekrar giymeye benziyor yani ? "Yok hayır, bir çift demirli bot giymeye benzetmeyi tercih ederim!" diye gülüyor Tipton. Halford söze katılıyor : "Şarkı sözü yazarlarına ilham gelmesi gibi, üçümüz bir araya gelince yaratıcı bir güç çıkıyor ortaya. Judas Priest`e müzik yapmak zor iş. Çünkü standartlarımızı hep yüksek tutuyoruz. Şarkı yaparken sadece şimdiyi değil grubun yarattığı geleneği ve bırakacağımız mirası da düşünüyoruz." Peki Judas Priest`in başarısının sırrı bu üçlüdeyse Rob neden gruptan ayrılmıştı. Rob cevap vermeden önce bir süre düşünüyor ve kelimeleri muhtemelen özenle seçerek devam ediyor : "Painkiller turumuzun sonlarında neler olduğundan pek çok insan haberdar değil. Psikolojik olarak ta duygusal açıdan da çok sıkıntılı bir dönemdi o dönem. Aslında yapmamız gereken bir yıl ara verip, dinlenip tekrar bir araya gelmekti. Ama maalesef bunu yapmadık." Solo kariyerine odaklanmak için mi ayrıldın gruptan? "Evet, sanırım benim için en büyük neden buydu. İçinde bulunduğunuz gruptan daha farklı müzikal yönlere gitme isteği duyabiliyorsunuz bazen. Kendinizi farklı şekillerde ifade etmek istiyorsunuz. Bana ve Glenn`e olan da buydu sanırım." Halford solo kariyerine doğru yelken açarken grubun geride kalanları Judas Priest için herşeyin bittiğini düşünüyorlardı. KK bunu şöyle doğruluyor : "Rob`un ayrılışıyla bir dönem sona erdi". Glenn ekliyor : "Herşey geride kalmıştı. Önceleri Rob`u ve düşünceleri anlayışla karşıladık. Fakat herşey gerçek hayata geçtiğinde yine de şok etkisi yarattı ve bu kadar mı diye düşünmekten alıkoyamadık kendimizi. Asıl plan Rob`un bir yıl ara vermesiydi. Ancak sonra başka insanlar girdi araya ve bu mümkün olamadı. Başlarda herşey gayet ılımlı ve olumluydu. Fakat bu uzun sürmedi ve fikir ayrılıkları baş gösterdi. Bunu medyadan saklamak istedik tabii ki ama arada ufak tefek bilgilerin dışarı sızmasını engelleyemedik. İnsanlar herşeyin o kadar da mükemmel olmadığının farkındaydı artık". Gruptan kimse müziği tamamen bırakmak istemiyordu (KK bunu futbolcuların, futboldan kopmayıp teknik direktör vs. olmalarına benziyor) ve Halford`un yerine geçecek birisi için arayışlar başladı. Pop star gibi boktan tv şovlarını biliyorsanız Judas Priest`in bu arayışlarda yaşadıklarını anlamakta zorlanmazsınız herhalde... Tipton : "İki yada üç yıl vokalist arayışımızı sürdürdük. Birisini aradığımızın duyulması uzun sürmediğinden çok geçmeden video, kaset ve cdler içinde yüzerken bulduk kendimizi. Bazıları gerçekten çok komikti. Bazen iyi görünen ve iyi sese sahip birisi kapı kolundan bile kısa çıkabiliyordu. Kendisini tepeden tırnağa maviye boyamış bir adam "Ben sizin aradığınız adamım, hadi birlikte yollara düşüp şovlar yapalım" dediği bir kaset yollamıştı ama hiç bir vokal örneği vermemişti. Judas Priest şarkılarına playback yapan yani sadece dudaklarını oynatan insanlarda vardı. Sonra Ruslar, kadınlar... Çok az bir kısmı ciddi anlamda vokalistlik yapıyordu. Geri kalanı inanılmaz derecede gülünçtü. Sonra birden bire Tim`in kasedini bulduk ve dinler dinlemez onu seçeceğimizi biliyorduk." Basist Ian Hill alıyor sözü : "Tim devam edebilme gücü verdi bize. Onu bulmasaydık ne olurdu bilmiyorum." Hikayenin gerisini bilmekteyiz. Tim "Ripper" Owens; ehh şöyle böyle dedirten "yeni" Judas Priest albümleri; Halford`un solo çalışmaları... Gariptirki tüm bunlar Iron Maiden`ın Blaze Bayley yıllarıyla, Max Cavelera`nın Sepultura`dan ayrılmasını ve çok iyi bir grubun iki fena olmayan gruba dönüşmesini akla getiriyor. Tüm bunlar olurken metal dünyası sabırla Judas Priest`in birleşmenin haberini bekliyordu. Ve bu birleşmenin sonunda 2003 boxset "Metalogy" ile gerçekleşmesi kimseyi şaşırtmadı. Halford : "Judas Priest`i ailem gibi görüyorum ve bir aile üyesinin evine yeniden dönmesi gibi herşey gruptaki herkese normal geliyor. Benim evimde boxset için son çalışmaları yapıyorduk ve eee birleşecek miyiz birleşmeyecek miyiz dedik birden. Tipik Britanyalılık gösterip hepimiz birden sen dönersen bende dönerim dedik. ("I`ll do it, if you do it" hesabı) Olay bu kadar basitti. Gruplar oldukça garip hayvanlar bence. Bir grupta olmak tuhaf birşey, çünkü hem herkesin birbirine ihtiyacı var hem de herkes birbirinden ayrı. Ama şu anda harika zaman geçirmekteyiz ve tamamlanmış hissediyoruz." Sizin dışınızda herkes bunun böyle olacağını biliyordu ama? Hill katılıyor; "Yıllar boyunca verdiğim röportajların hepsinde Rob`un ne zaman döneceğini sordular. Sanki bizim dışımızda herkes bunun olacağını beklemekteydi" Halford o kadar da emin değil "Belki de rock`n roll da kartlar böyle oynanıyor. Her zaman böyle olmak zorunda değil. İnsanlar ne kadar tersini isteselerde tekrar bir araya gelmemiş bir kaç grup hala var. Bu grupla fanlar arasında bir aşk ilişkisi. Bizimkiler hadi ama birleşin deyip durmaktaydılar." KK Downing ekliyor; "Ayrılmamış olsaydık belki de bugün burada olmayacaktık. Rob`la bir kaç albüm daha yapıp maddi olarak daha fazla albüm çıkartmamıza gerek kalmadığını düşünecektik belki de" Olana nasıl bakarsanız bakın onlar geri döndüler! Başarılarının sırrı ne? Halford : "Sır müziğimizde. Müziğinizdeki eksiklerle ayakta kalamazsınız. Tabii yaptığımız işe tutkuyla bağlı olmamız, bu işi severek yapmamızda bir element. Sahneye bir adet Harley Davidson`la çıkıp pandomim gösterisi olarak lanse edilmemek her babayiğidin harcı değil. Yaptığımız işin bizim için çok önemli olduğunu kolayca gözlemlemek mümkün". Downin : "Amerika`da tutulduk, çünkü farklı görünüyorduk ve masaya farklı birşeyler getirdik. Küçük bir ordu gibiydik adeta." Iron Maiden`ın 1979`da ortaya çıkıp Judas Priest`in estirdiği fırtınaları çalmasında bahsediyorum. KK gülüyor: "Haklısın, onlar üçüncü dalga heavy metaldi. Black Sabbath ilk metal dalgasıydı. Biz ve Scorpions ikinci dalgadaydık. Maiden ve daha sonra Accept ve Dokken ve thrash olayı başladı. 80`ler harikaydı. Her gece bir başka iyi grubu izleyebiliyorduk." Halford : "Her zaman bir rekabet olayı var tabii ki ve grupları ileri götürmede önemli bir unsur. Iron Maiden çok önemli bir heavy metal grubu ve büyük British heavy metal ağacının bir parçası onlar da. Kanımca biz bu ağacın kökleriyiz. Hepsini bir arada tutuyoruz. Motörhead`de müthiş bir grup. İlerde bir gün elde edilecek gelirin yardım kuruluşlarına gideceği, içinde Saxon, Venom ve her stilden daha bir sürü İngiliz metal grubunun olacağı büyük bir konser organize etmeyi çok isterim. Siz olayı duyurursunuz (Ben hazırım) ve büyük bir yaz şovu çıkabilir ortaya. Bu tür şeyleri organize etmek düşünüldüğünden de kolay aslında" Büyük şovlardan söz açılmışken gruba geçtiğimiz aylarda Ozzfest`teki konserlerinden zevk alıp almadıklarını soruyorum. Tabii ki, yeniden bir araya gelmiş grubumuzu herkese göstermek için harika bir fırsattı bu". Ozzfest`teki diğer yeni gruplar hakkında ne düşünüyorsunuz peki? "Bizimle aynı stage`de çıkan herkesi dinleme şansım oldu. Büyük bir Slayer ve Dimmu Borgir hayranıyım. Lacuna Coil, Hatebreed, Superjoint Ritual ve Lamb Of God gibi bir çok farklı metal grubu vardı. Ortam sağlıklı görünüyor bence. Benim için British gruplarının dünya çapındaki şovlarını görebilmek çok önemli". Ya Judas Priest`in geleceği hakkında neler düşünmekteler ? Metallica`dan Lars Ulrich`in geçtiğimiz günlerde 50 yaşına geldiğinde canlı şov yapabileceğini hayal bile edemediği sözlerini hatırlatıyoruz bu ellisini geçmiş babalara. Rob sabırsızlıkla cevap veriyor : "Aynı soru biz 20 30larımızdayken bize de çok yöneltildi. Altmışımıza merdiven dayadığımız şu günlerde grup gayet iyi görünmekte. Sağlıklıyız güçlüyüz, işimizi iyi yapıyoruz ve yapabildiğimiz sürece de devam edeceğiz, çünkü bu işi çok seviyoruz. Dünyanın hiç bir yerinde sahnede bizim kadar metal tutkusu ve sevgisiyle çalan bir grup daha bulamayacağınızı iddia ediyorum. Ayrı kaldığımız yıllar boyunca birbirimize saygıyı hiç kaybetmedik, birbirimiz hakkında asla kötü sözler söylemedik, klasımızı ve onurumuzu koruduk. Çünkü Judas Priest geleneğine zarar vermek istemedik." Facebookda kurduğumuz Fan clubü http://www.facebook.com/topic.php?uid=17310248115&topic=4511#/group.php?gid=17310248115 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
gredeath Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2008 13 temmuzda kuruçeşmedeyiz:D 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
illimoonite Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2008 13 temmuzda kuruçeşmedeyiz:D Ayıp ettin tabikide Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zombirella Yanıtlama zamanı: Ocak 28, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 28, 2009 adını altın harflerle yazdırmış bi grup geçen yılki istanbul konserine gidemeyip Painkillerrrrrrrrrr die böğüre böğüre şarkılarına eşlik edemediğim için çok mutsuzumm Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Silence Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 6, 2009 Heavy Metal tarihinin gelmiş geçmiş en iyi gruplarından birisi.. Yaptığı çalışmalarla kalitenin hakkını vermişler... Pek çok kült parçaya imza atmışlardır. "Breaking The Law", "Painkiller" unutulamaz tabii ki.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.