raskolnikov Oluşturma zamanı: Temmuz 5, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 5, 2008 Kızılay’da Selanik Caddesi üzerinde bir apartmanın ikinci katında kendi halinde bir stüdyo... Kapıyı güler yüzlü bir bayan açtı ve kibarca beni içeri davet etti. Biraz bekledikten sonra telaşlı bir adam girdi içeri. Fotoğraflarda gördüğüm adamdan oldukça farklıydı. Son zamanların en çok konuşulan fotoğrafçısı nihayet karşımdaydı ve yapmayı dört gözle beklediğim röportajı sonunda yapacaktım. Evet; Mehmet Turgut ile oldukça eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdim. Şimdi diyecek olursanız "Rock ve Metal Müzikle ilgili bir sitede fotoğrafçı ile yapılan röportajın ne işi var?" Hemen cevap vereyim:"Siz onu tanıyor musunuz?"Birçok müzisyenle çalıştı; albüm kapakları için fotoğraflar çekti, şimdi de Emre Aydın ile bir proje gerçekleştirmeyi düşünüyorlar. Buyurun devamını siz okuyun. Büyük keyif alarak yaptığım röportajdan siz de büyük keyif alacaksınız. Bu konuda %100 garanti verebilirim. Sizi takip edenler sizi oldukça iyi tanıyorlar; yalnız biz bir de sizden alalım Mehmet Turgut kimdir, necidir ne iş yapar, nelerle ilgilenir? MEHMET TURGUT: Mehmet Turgut’u ben mevsimlere benzetiyorum. Mevsimler nasıldır? Mesela kış mevsimi ne zaman güneş açacağı, ne zaman rüzgâr eseceği; ne zaman üşüyüp ne zaman üşümeyeceğiniz hiç belli olmaz. Öyle bir yapım var benim. Yani genel olarak her zaman yapmak istediklerini yapan bir kişiliğim. Keza İstanbul'a yerleşme kararınızdan da bunu çıkarabiliyoruz... MEHMET TURGUT: İstanbul'a yerleşme kararımı bir gün içinde aldım ve tamamen taşındım. Aynı şekilde bir dönem ailemle çalışırken kendi stüdyomu açtığımda da aynı şeyi yapmıştım; bir anda karar verip öyle yapmıştım. Çocukluğum ve gençlik zamanımda da bu vardı. Kafama eserdi gidip güzel bir dövme yaptırırdım, ya da gidip saçımı platin sarısına boyatırdım. Öyle olaylarım vardı. Herhalde şimdi de onun devamı şeklinde hayat gidiyor. Yani uçuk kaçık bir insan olarak tanımlayabilir miyiz sizi? MEHMET TURGUT: Yok; uçuk kaçık bir insan hiçbir zaman olmadım aslında. Yeri geldiği zaman en uçuk kaçık insan benim; ama nerde durması gerektiğini ve nerde nasıl davranması gerektiğini bilen biriyim. Herhalde bunu da en iyi uygulayan insanlardan biriyim çünkü ben bunu hissederek yapıyorum. Karşımdaki insanın kırılacağını hissettiğim noktada kendimi durduruyorum. Çalışmalarınızın genelinde mizahi, karanlık, sert ya da depresif bir hava var. Bunu neye bağlıyorsunuz? MEHMET TURGUT: Bunun nedeni şu: Benim hayatımda hiçbir şey orta halli olmadı. Hiçbir zaman hiçbir şeyi orta düzeyde yaşamadım. Yani olacaksa ya en iyisi olacak, ya en kötüsü olacak. Benim sıradan bir arkadaşım olması gibi bir şey söz konusu değildir; ya benim çok iyi bir dostumdur o,ya da sevmediğim bir insan haline gelir. Çünkü insanları çok seviyorum ve bunun karşılığını kötü bir şekilde aldığım oluyor. Bu aynı şekilde aşk hayatımda da geçerli. Sevdiğim zaman tam seven bir adamın; ama sevmediğim takdirde de taviz vermeyen bir kişiliğim. Bu da insanı zaman zaman uçurumun kenarına sürükleyebilir. Fotoğraf size ne ifade ediyor? Yani fotoğraf sizin için bir ekmek kapısı mı, hobi mi veya başka bir şey? MEHMET TURGUT: Şöyle söyleyim: Ben hayatını fotoğraftan kazanan ve kazandığını yeniden fotoğrafa yatıran biriyim. Yani sanat fotoğrafı çekmek için ticari fotoğrafçılık yapan bir fotoğrafçıyım. Genelde insanlar fotoğrafçılık yaparlar para kazanmak için; hobi olarak da arada birkaç sanatsal bir şey çekip öyle kendilerini kurtarırlar. Ancak benim derdim tamamen sanat fotoğrafı. Tabi ki ben moda fotoğrafı, sanal reklâm fotoğrafı veya albüm kapaklarının fotoğraflarını da çekiyorum; ama benim için asıl önemli olan sanat fotoğrafları yani sanatımı icra edebildiğim işler. Elbette moda fotoğrafları veya albüm kapağı fotoğrafları gibi işlerde de sanatımı ifade edebiliyorum; ama tam istediğim olmuyor. Bir de siz çok yaratıcısınız. Kimsenin aklına gelmeyecek şeyleri düşünüp onları hayata geçiren bir insansınız ve bu sanatsal yönünüzü daha bir ortaya çıkarıyor bence. MEHMET TURGUT: Aslında çok da feyiz alan bir fotoğrafçı değilim ben. Ne bileyim; birçok fotoğrafçının yurt içi, yurt dışı birçok dergiye aboneliği vardır; sürekli internette fotoğrafları araştırır, görürler. Benim hiç öyle bir huyum yok. Gece yarısı saat dörtte veya sabah beşte aklıma bir şey gelir ve o anda yanımda arkadaşım vardır, onunla bir iş yaparız. Zaten çevremde genelde balerinler, baletler, oyuncular olduğu için onlar her zaman hazır oluyorlar. O anda fotoğraf çekmeyi düşünmesek bile bir anda bir şey çıkabiliyor. Başarınızı buna borçlu olabilir misiniz? MEHMET TURGUT: Olabilir tabi. Bir anda aklınıza bir şey geliyor, bir şekilde harekete geçiyorsunuz ve o fotoğrafı çekiyorsunuz. Sonra o adam size soruyor:"Ya abi burada oturuyorduk, o kadar içki içmiştik, uyumak üzereydik. Nerden geldi aklına bu?"falan diye; benim cevabım:"Bilmiyorum." Ailenizin üçüncü nesil fotoğrafçısısınız. Sizce fotoğrafa karşı ilginiz ailenizden kaynaklı mı yoksa daha başka nedenleri de var mı? MEHMET TURGUT: Bunu birçok televizyon programında ve röportajda söyledim. Ailesinin üçüncü nesil fotoğrafçısı olan birçok fotoğrafçı tanıyorum. Kusura bakmayın bölüyorum; ama ailenizde de sizin gibi sanatsal fotoğraf çeken biri var mıydı? MEHMET TURGUT: Yok. Babam zamanında bir tane sergi açmış sonra da kendini bu işlerden soyutlamış. Onun dışında öyle sanatsal fotoğraflarla ilgilenen yok. Ancak dedem aynı zamanda çok iyi bir ressammış. Kullandığı fonları falan kendisi yaparmış; şu an benim zaman zaman yaptığım gibi. O zaman şartlar çok daha ağırmış tabi. Dediğim gibi aslında ben çok normal bir stüdyoda bu işe başladım; normal fotoğraflar çekerek başladım. Ne bileyim işte; aile fotoğrafları, vesikalıklar, düğün fotoğrafları, anı fotoğrafları çekerek başladım. Ben o şekilde devam edebilirdim. Belki maddi açıdan şu anki durumumdan çok daha iyi bir durumda olacaktım. Yalnız sadece kendimi ifade etmek için fotoğrafçılık yapıyorum; kendimi geliştirdiğime inanıyorum. Çünkü kendimi sürekli gözlemliyorum ve bundan beş sene önceki fotoğraflarım, şimdiki fotoğraflarım ve bundan beş sene sonraki fotoğraflarımı hayal bile edemiyorum. Bu da keyif verici bir şey. Photoshop kullandığınız için olumlu veya olumsuz genelde ne tür tepkiler alıyorsunuz? MEHMET TURGUT: Bununla ilgili olumsuz tepkiler alıyormuşum. Bire bir kemse gelip bana "Sen neden Photoshop kullanıyorsun?"gibi bir ithamda bulunmadı bulunamaz da zaten. Photoshop konusunda şunu söylemek istiyorum: Genelde insanlar bu konuda çok önyargılılar. "Mehmet Turgut her şeyi Photoshop kullanarak yapıyor. Ne var yani bu Photoshop"gibi laflar ediyorlar. Zaman zaman üniversitelerde, sanat merkezlerinde, derneklerde yaptığım gösterilerde; gösterisini yaptığım fotoğrafların özellikle sonuna sahne arkası dediğimiz kısımda 100–150 karelik bir seri ekleyip insanlara izletiyorum. O zaman insanların fikirleri tamamen değişiyor. Çünkü orada alçıyla yapılmış, küflü yeşillerle boyanmış, ellerle yapılmış fonlar, topraktan yapılmış makyajlar, yurt dışından getirilmiş; renkli siyah, beyaz lensler; orda çalışan onlarca insan; onların ne kadar eğlendiği; ne kadar enerji harcadıkları... Yani bunları gördüklerinde insanların düşünceleri elbette değişiyor. Fotoğraf ilk ağaç kabuğuna yapılmış çizimlerdir. O zaman biz yine ağaç kabuğuna çizim yapalım; eğer bu işin özünü yapacaksak. Bu işin on sene öncesindeki teknoloji bu işin özü değildir. O zaman cam filmi bulup onlarla çalışalım. Eskiden cam filmler vardı. Photoshop eğer varsa ben niye bunu kullanmayayım ki? Fotoğrafı kendinizi anlatma ve içsel dünyanızı yansıtan bir araç olarak gördüğünüzden bahsetmişsiniz; peki içsel dünyanızda da çektiğiniz çoğu fotoğraftaki gibi agresif misiniz? MEHMET TURGUT: İçsel dünyamda asabi bir insan hiçbir zaman değilim. Kişilik olarak, insan ilişkileri olarak, sosyolojik olarak agresif biri değilim. Belki psikolojik olarak agresif olabilirim; ama insanların çektiğim fotoğraflarda veya kendi fotoğraflarımda gördükleri agresiflik tamamen fotoğrafik bir durum. Yani o fotoğrafı çekerkenki içsel durumumun yansıması. Fotoğraflarınızın sizi direkt olarak anlattığını düşünüyor musunuz? Yoksa çektiğiniz fotoğraflar her bakanın anlayamayacağı gizli anlamlar da taşıyor mu? MEHMET TURGUT: Birçoğu taşıyor. Zaman içerisinde kalbiniz kırılıyor, zaman içerisinde ailevi düzeniniz bozuluyor, zaman içerisinde işinizle ilgili problemler yaşıyorsunuz; zaman içerisinde hayatınızla ilgili büyük küçük birçok problem yaşıyorsunuz! Bunlardan uzaklaşmak ve kendinizi rahatlatmak için de ne bileyim; bunları bir şekilde kâğıda falan döküyorsunuz. Bazısı şiir yazar, bazısı şarkı yapar, kimisi de resim yapar. Tabiri caizse içindeki pis kanı kesip akıtır. Benim de bunun için bir araca ihtiyacım vardı; ben de araç olarak fotoğrafı kullanıyorum. Ha, benim deneysel fotoğraflarım da var. Işık denemesi, makyaj denemesi, background denemesi gibi fotoğraflar çekince hoşuma gidenleri de paylaşıyorum. İnsanlar görsünler; daha çok benden yaralansınlar istiyorum. Bol ödüllü bir fotoğrafçı olmanızı neye borçlusunuz? MEHMET TURGUT: Onu ben de hiç bilmiyorum Yarışma çılgını bir fotoğrafçı değilim. Sonuçta bir sanat icra ediyorsanız bunun paylaşılması; bunun çok farklı kitlelere duyurulması her zaman için o sanatçının birincil hayali -amacı değil ama onu en çok mutlu eden şeydir. Ben hiçbir zaman yarışma için fotoğraf çekmedim. Mesela kamyon konulu bir fotoğraf yarışması oluyor; insanlar başlıyor harıl harıl kamyon fotoğrafları çekmeye. Yarışma için fotoğraf çekmek hem çok yanlış hem çok ayıp diye düşünüyorum. Elinizde çekmiş olduğunuz ve güvendiğiniz o temaya uygun bir fotoğraf varsa onu gönderirsiniz; o takdir edilirse bir ödül zaten alacaktır. Yurtdışında birçok yerden ödül aldım ve bu çok güzel bir şey; çünkü dünya çok büyük bir yer ve dünyada ne kadar çok fotoğrafçı olduğunu tahmin bile edemeyiz. Onca fotoğrafçı arasından sıyrılıp çıkmak tabi ki beni gururlandıran bir şey. Yurtdışından sergi teklifleri gelmesi, oralara gidip insanlarla tanışmak, onların sorularına cevap vermek, oradaki dergilerle sizinle şu an yaptığımız gibi röportajlar yapmak çok keyifli. Bir Türk olarak oradasınız ve diyorsunuz ki "Ben bir Türk’üm; sanatımı icra ediyorum" insanlar bunu beğeniyorlar. Sadece benim için değil Türkiye için de çok güzel bir şey bu. Sizin çektiğiniz fotoğrafları gördükten sonra fotoğrafçı olmak isteyen kişiler elbette olacaktır. Onlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? MEHMET TURGUT: Günde en az 20 tane mail alıyorum bu konuda ve hepsine itinayla cevap vermeye çalışıyorum. Bence hangisi olursa olsun, bir sanat dalına buluşmayı düşünen gençler bence kimseyi model olarak görmemeli. Özgün olmalı; kendileri olmalı. Eğer birini çok beğeniyorlarsa o kişi sadece onlara az da olsa feyiz vermeli. O kişi onlara model olmamalı ve bu gençler sadece kendi kafalarındakini hayata geçirmek için uğraşmalı. Böylece kendi kafalarındakini yapmış olacaklar ve farklı işlere imza atmış olacaklar. Rock müziğe olan ilginizi biliyoruz. Türkiye’de bu müzikle uğraşan isimlerden kimleri yakından takip ediyorsunuz? MEHMET TURGUT: Ogün Sanlısoy var son albümünün fotoğraflarını çektim. Çok de sevdiğim bir abimdir kendisi. Onun dışında Yüksek Sadakat var. Bu arada geçen hafta onların da yeni albüm fotoğraflarını çektim. Hayko Cepkin var, Şebnem Ferah var, Gripin var, Emre Aydın var. Son zamanlarda zaten Türk Rock müziği süper gidiyor bence. Müzik faktörünün çektiğiniz fotoğraflar üzerinde etkili olduğunu düşünüyor musunuz; nasıl bir etki? MEHMET TURGUT: Elbette düşünüyorum; ama nasıl? Kendinizi nasıl hissediyorsanız o dönemde öyle müzikler dinliyorsunuz. Zaman içerisinde psikoloji ile doğru orantılı olmak üzere müzik de onunla beraber geliyor. Şimdiye kadar başıma bir kere geldi: Bir şarkıyı dinledim-Emre Aydın'ın bir şarkısı. Gittim onu buldum ve şimdi onunla bir çalışmamız olacak. O da size sürpriz olsun. İlerleyen günlerde kimsenin görmediği bir Emre Aydın çekeceğim Çok nadirdir bir parçaya çok fazla takıldığım. O da Skidrow'un bir iki parçasıdır; günde en az iki defa ağrı kesici niyetine dinlerim. Hiç aykırı olduğunuzu düşündünüz mü? MEHMET TURGUT: Ben kendimi hiç öyle hissetmiyorum. Benden çok daha aykırı insanlar biliyorum. Sonra ben bir "Rock star" gibi yaşamıyorum; hayatımda "Show time" gibi bir durum yok benim. Geceleri çıkıp sağda solda gezen acayip marjinal bir tip olmadım ben hiç. Ben aslında mütevaziliğin önemli bir şey olduğuna inanan bir insanım.Gerçi fotoğraf çekerken asla mütevazi olmadım,olmayacağım da...Orası benim serbest bölgem! Onun dışında normal yaşantımda hiç aykırı bir insan olmadım; aksine çok romantik, çok duygusal yengeç burcu bir adamım yani. Çok teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? MEHMET TURGUT: Aksine ben teşekkür ediyorum bu kadar güzel bir röportaj gerçekleştirdiğiniz için. Sitemiz adına Mehmet Turgut’a İstanbul’da kurduğu yeni hayatında başarılar diliyoruz. Eminiz yine çük büyük işlere imza atacak! Yazarın notu: Röportajda adı geçen Emre Aydın-Mehmet Turgut Projesi yayınlandı.Biz de http://www.siyahperde.net olarak bu güzel çalışmayı şimdi sizlerle paylaşıyoruz... Bu röportaj http://www.siyahperde.net adina Duygu Demirel tarafindan yapilmistir ................................ boogee...... ahanda bi konu daha.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.