Rimmon Oluşturma zamanı: Temmuz 7, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 7, 2008 Ve buz hep beklemekteydi,suyun teninin hemen altında.... Magier İsfehan’dan ayrıldığından beri kafasında bu cümleyi eğip büküyordu.Ne yapsa nafileydi.Bazıları onu terk edişlerin tanrısı olarak bilirdi,oysa ki tanrı olamayacak kadar karanlık ve soğuktu.Parçalı bulutlu bir kasım akşamında yanında sürüklüyordu yine gözyaşlarını.Omuzlarında asırlık çınarların yaprak dökümü gibi bir şey vardı,sanki yüzyıllık bir lanet gelip boğazına çöreklenivermişti.Kendinin hastalıklı bir aklın ürünü olduğundan bi haberdi,üstelik inceden inceye de üşüyordu.Sonra karanlık geldi.Lanet okurcasına bir karanlık pervasızca çöküverdi ruhuna.İblisin fısıltılarıyla doluydu çocukluğu,korkmuyordu bundan.Lakin çabalamaya isteği yoktu.Kendini bırakıp karanlığa,ait olduğu yere gömülmeye hazırdı. Nesne ile özne arasındaki sınır bir anlığına dağılıverdi.... Bir süre düşündü; Neden?Hiç birşeyin spesifik bir anlamı yoktu.Cevapsız sorular,sorusunu bir türlü bulamadığı cevaplar ve kasırgalar arasında oradan oraya sürüklenen bir yarı ermiş-yarı deli adam.Yineledi sorusunu; Neden? Bana kaçıp kendi seçtiği savaşlara katılan yarı deli-yarı dahi bir generali hatırlatıyordu.... İnsanoğlunun en büyük yanılgısı varoluşun sırlarına erişebileceği hususundaki saçma fikirdi.Sınırlı akıllarla her türlü sınırdan muaf olana erişebilmek mümkün değildi,Magier biliyordu.Sınırları görebilmenin tek yolu,sınırlara dışardan bakmaktı diğer bir taraftan.Bu yüzden insan asla kendi sınırlarını bilemeyecekti.Ayrıca,sınırların dışına çıkılamayacak kadar geniş olması,sınırsızlıkla eşdeğer bir etki yaratmaz mıydı yitik benliklerimizde? Üzüntünün kokusu fani etin kıvrımlarından kolay kolay çıkmaz..... Cenneti ele alalım.Bazılarına göre bizzat Tanrının eliyle kirletilmişken,bazılarına göre homo sapien’in zayıflıkları Tanrıyı utandırarak,cenneti düşmesine sebep olmuştu.Kimin umurunda ki?Sonuç olarak Evren nesneyle öznenin ayrı olarak tasvir edilebildiği soyut bir fenomene dönüşüverdi.... Kurtuluş,güç,yıkım,isyan,gurur,şehvet,aşk,sürgün...... Tanrının bile bir golden elma içine bütün bunları sıkıştırabileceğine inanmak zordu.Magier’i hayatta tutan tek şey buydu işte.Mizahi bir düşünsel yapısı vardı.En yüce büyücüler düşsel bahçelerine krallıklar kurup ihtişam hasatlarına gitmeden çok daha önceydi onun Lucifer ve Michael ile aynı masada poker oynayışı.Yüzünde her zamankinden bir “muzip gülümseme” gelip geçiverdi bir anlığına,karanlık dağılmadan edemedi,İblisin bile bu çılgınlığa güldüğünü,kibrini bir an olsun bir kenara bırakıp güldüğünü sezebiliyordu Magier....bilirsiniz bazıları toplama kamplarından sağ çıkar,bazılarıysa unutulmuş bir doğum günü,kırık bir tırnak,ödenmemiş bir fatura yüzünden uçurumun kenarına geliverir.Magier ikisi birdendi işte. İstediğinizi yapma özgürlüğü,yapmak istediklerinizin sizi ne kadar sevimsiz kıldığını keşfetmektir.. Öte yandan,Magier benliğinin ne zaman bu denli kristalleştiğini hatırlayamayacak kadar kadim bir çocukluğun içine sürüklendiğinin de farkındaydı.Yalanlar gerçekler,hayaller ve korkuların birbirine girip durduğu bir şey.Kural karşıtlığı ruhunda filizlendiğinden beri böyleydi,bilirsiniz,sizin deyiminizle;onun kurallarla pek hoş bir geçmişi olmadı.İlk kez şahane bir teklik hali içerisinde varolduğundan beri...Bu yüzdendir ki hiçbir zaman cennete sıcak bakmadı.... Cennet bir dalavere;Çünkü içeri girmek için kendinizi dışarıda bırakmalısınız... Yine de karanlık onu iyiden iyiye boğmaya başladığında o da birden okumaya başladı; “Vade Satana:um est denim:Dominim Deum tuum adobaris,et illi soli seruies!Vade Satana! Vade Satana!” “Bilirsin,nasıl anlatmalı,bazı ruhların her tarafından nitelik akar....” Magier bu savaşın adil olmadığını biliyordu,ama bunun için Tanrı’dan af dilemeye niyeti yoktu.Zira kafasının içinde dönüp duran soru da sadece laf olsun diye oradaydı; Tanrı adil dövüş hakkında ne bilir ki? Her şeyi bırakıp yine kendisini mutlu eden yalanlarla ördüğü kabuğa çekilmek fikri ruhunu meşgul edebilen tek gerçek düşüceydi şu anda.Gerçekliği aşıp sınırsızlığı aramakla eşdeğer bir haz vardı bu işte.Kendi kendine yineleyip durdu bunu. Ve buz hep beklemekteydi,suyun teninin hemen altında.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2008 İstediğinizi yapma özgürlüğü,yapmak istediklerinizin sizi ne kadar sevimsiz kıldığını keşfetmektir.. keşfettirir olmalı bence:) cok guzel bır yazı olmsş cok tşk ederım:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2008 Beğenmene sevindim,ben teşekkür ederim ilgin için Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
reaper_orkun Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2008 cok guzeldı devamlarını beklerım senden Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nazirella Yanıtlama zamanı: Temmuz 27, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 27, 2008 çok begendim güzel olmuş... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2010 teşekkürler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Peepss Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2010 Üzüntünün kokusu fani etin kıvrımlarından kolay kolay çıkmaz..... çok güzel olmuş gerçektende ellerine sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.