Nietzsche Oluşturma zamanı: Aralık 6, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 6, 2006 Eski bir Hint masalı şöyle sürer gider. Bir zamanlar çok büyük bir ressam varmış.Eserleri herkes tarafından beğenilirmiş.Ülkenin kralı bile onu Onur madalyası ile ödüllendirmiş.Ona Hint'çe de renklerin ustası anlamına gelen "Ranga Charya"adı verilmiş.Ama hayranları ona kısaca "Ranga Guruji"derlermiş. Ranga,yıllar içinde,alanındaki ustalığını kanıtlarcasına kendine özgü bir renk stili geliştirmiş.Çok çalışması,yorumu ve konuya kendini vermesi,kendinden sonra gelenlerin takip etmesi için örnek olmuş. Bir sanat okulu açmış ve orada müritlerine sanatın inceliklerini öğretmeye başlamış.Belli bir müfredatı ve süresi yokmuş okulun.Öğrencinin,yeteneğinden ve bilgisinden kendisi tatmin olduktan sonra onu sanat dünyasına takdim etmesi okulun özelliğiydi. Kendince bir "Öğrenci Değerlendirme "yöntemi geliştirmişti.Bu,onun çalışma yöntemi gibi, dünyada eşi olmayan bir yöntemdi. Okulunda bir öğrenci olan Rajeev çok aceleciydi.Allah vergisi bir yeteneğe sahipti ve Ranga'nın aradığı özellikler doğrultusunda;diğer öğrencilerden çok daha hızlı bir başarı gösteriyodu. Ranga ondaki bu gelişmeden çok memnundu.Çok övgü ve teşvik almaktan dolayı Rajeev merakla Ranja Guruji'nin onu artık bir ressam olarak ilan edeceği ve hayatının bu şekilde devam etmeye başlayacağı günü bekliyordu. Bir g,çok kibar bir şekilde Ranga Guruji'ye final uzmanlık sınavını ne zaman alacağını sordu.Ranga gülümsedi ve dedi ki: "Rajeev,sen benim gelecek vaad eden öğrencilerimden birisin.Çok kısa sürede sanatın inceliklerini öğrendin.Sanırım şimdi final sınavının zamanı geldi." "Sınav konumun ne olduğunu söyler misiniz,Guruji?"Rajeev mutluluğunu ve heyecanını saklamakta zorlanıyordu. Ranga "Rajeev,bir resim yapmanı istiyorum,bu senin en iyi resmin olmalı ve herkes hayran kalmalı. Şimdi acele etme ve hayatının şaheserini yap."dedi. Rajeev gece gündüz çalıştı;en güzel resmini yaptı ve Ranga Guruji'ye getirdi. Ranga: "Şimdi bunu şehrin meydanında halkın beğenisine sun."dedi. "insanların senin eserini görmelerine izin ver.Resmin altına büyük ve koyu harflerle,bu resmin halkın değerlendirmesi için oraya konulduğunu ve resimdeki hataların izleyenler tarafından resmin üzerine bir X çizerek belirtilmesini yaz." Rajeev Ranga'nın dediklerini yaptı..Resmi şehrin en merkezi yerine koydu.Birkaç gün sonra Ranga gidip onu getirmesini söyledi. Rajeev meydana giderken çok heyecanlıydı.Ancak oraya vardığında çok büyük bir hayal kırıklığına uğradı.Tüm resim baştan aşağı X işaretleriyle doluydu.Başarısızlığı böylece anlaşılmıştı.Büyük bir kalp kırıklığıyla resmi Guru'ya gösterdi. Ranga O'na asla umutsuzluğa kapılmamasını ve yeniden bir resim yapmasını tavsiye etti. Rajeev yeni bir sanat şaheseri daha yaptı.Ranga daha önce söylediği şeyleri tekrarladı.Ancak en son satırda değişiklik yaparak.Bu kez Rajeev'e resmin yanına boya ve fırça da koymasını söyledi Resmin altına yazdığı mesajda izleyicilerin hataları bulması ve resmin yanında bulunan malzemeleri kullanarak düzeltmeleri istenmişti. Birkaç gün sonra Rajeev resmi almaya gittiğinde şaşırdı.Çünkü resmin üzerinde hiçbir işaret olmadığı gibi aynına konulmuş olan malzemelere de hiç dokunulmamıştı. Rajeev resmi Guru'suna sunarken çok mutlu olmuş ve kendine güven dolmuştu. Ranga yine gülümsedi,ve"Rajeev bugün öğrenmiş olduğun bu dersle birlikte artık senin eğitimin tamamlandı."dedi. "Sevgili oğlum,eğer bu dalda mükemmellik ve yücelik istiyorsan sadece sanatta ustalaşmış olman yetmez. Ama insanların,eline fırsat verildiğinde hiçbir şey bilmedikleri bir konuda bile eleştirip,değerlendirme eğiliminde olduklarını da öğrenmen gerekir." "Eğer dünyayı seni yargılayacak kişi olarak kabul edersen hep hayal kırıklığına uğrarsın.insanlar hiçbir bilgisi ve ciddiyeti olamadan yargılamalarda bulunur ve birbirlerine fikirlerini söylerler.Senin ilk resmini X lerle doldurdular.,çünkü onları engelleyecek hiçbir risk yoktu.Ve çogunun bu konuda hiçbir yeteneği ve bilgisi de yoktu.Ama onlara sunulan bu fırsatı memnuniyetle değerlendirdiler.Ama aynı insanlar,hataları bulup düzeltmeleri istendiğinde hiç biri bunu yapmadı.Çünkü bu kez onların bilgisi ve yeteneği risk altındaydı;bu konudaki eksikliklerini göstermekten çekindiler.Uzak durmayı tercih ettiler." Ranga devam etti:"Böylece sevgili oğlum,senin çalışman,senin yeteneklerin,senin bilgin,senin sanat alanındaki çabaların,senin çok çalışmanın ve içten uğraşılarını değerli bir ürünüdür.Bunu dünyaya bedava sunma.O zaman çalışman ilk resminin uğradığı sonuca uğrar." "Kendinin yargıcı ol ve değerini kendin belirle ama bunu adalet ve eşitlik ilkeleriyle yap.Ve böyle davrandığında seni temin ederim ki asla ne kendin ne de eserinle hayal kırıklığına uğrarsın." "Son olarak bir de bu; başkalarının eserlerini de senin değerlendirme hakkın olmadığı anlamına gelir. "Tanrı seni korusun!Oğlum." Rajeev'in gözlerinde saygı ve neşe dolu yaşlar vardı.Kalbinin derinliklerinde;eğer bu son dersi almasaydı eğitiminin eksik olacağını hissediyordu. Nitin KULKARNi ------------------------------------------ Bir bilge bir goletin basinda oturmaktadir. susuzluktan kirilan bir kopegin devamli olarak golete kadar gelip, tam su icecekken kacmasi dikkatini ceker. dikkatle izler olayi... kopek susamistir ama golete geldiinde sudaki yansimasini gorup korkmaktadir. bu yuzden de suyu icmeden kacmaktadir. sonunda kopek susuzluga dayanamayip kendinig golete atar ve kendi yansimasini gormedii icin suyu icer. bilge dusunur: "benim bundan ogrendiim su oldu. bir insanin istekleri ile arasindaki engel, cogu zaman kendi icinde buyuttugu korkular ve engellerdir. insan bunu asarsa, istediklerini elde edebilir." fakat biraz daha dusununce aslinda gercek ogrendii seyin bundan farkli olduunu gorur. asil ogrendii sey, insanin bir bilge bile olsabir kopekten ogrenebilecegi bilginin var oldugudur. ------------------------------------------ Dağlık bir bölgede adam küçük oğluyla yürürken, oğlan ayağını taşa çarpar ve can acısıyla, "AHHHH" diye bağırır. Dağdan, "AHHHH" diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla, "SEN KİMSİN?" diye bağırır; ama aldığı tek yanıt, "SEN KİMSİN?" olur. Çocuk bu yanıta kızar ve, "SEN BİR KORKAKSIN!" diye bağırır. Dağdan aldığı yanıt, "SEN BİR KORKAKSIN!" dır. Babasına bakar ve "BABA NE OLUYOR?" diye sorar. "Oğlum dikkat et!" diyen baba, vadiye doğru, "SANA HAYRANIM!" diye bağırır. Ses, "SANA HAYRANIM!" diye yanıtlar. Baba, "SEN HARİKASIN!" diye yine bağırdığında, bu kez dağdan, "SEN HARİKASIN!" yanıtı gelir. Çocuk şaşırmıştır, ama hala ne olduğunu anlayamamıştır. Babası açıklamasını yapıyor, 'İnsanlar buna 'Yankı derler, ama aslında bu 'Yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok Saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sende daha sabırlı olmayı ÖĞREN. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.' Yasam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır. Doğan Cüceloğluv --------------------------------------------- Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırırlar. Kurt ormanda oraya buraya kaçmaktadır, Ancak peşindeki avcıları bir türlü def edemez. Canını kurtarmak için deli gibi kpşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlaya gitmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar: -"Ey İnsan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak halim kalmadı, Eğer yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler beni" Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç sonrada avcılara rastlar. Avcılar ona bu civarlarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar O'da "Görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığına emin olduktan sonra köylü sırtındaki çuvalın ağzını açar ve kurda artık çıkmasını söyler. -"Çok teşekkür ederim" der kurt "Bana büyük bir iyilik yaptın" -"Önemli değil der köylü" ve tarlasına doğru yürümeye başlar. -"Bir dakika" diye seslenir kurt "Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, Çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam bir şeyler yemem lazım ve çevrelerde senden başka yiyecek bir şey yok" -"Olurmu ama ben senin hayatını kurtardım" -"Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan birşey yoktur" der kurt. "Bende kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım" Bir süre tartıştıktan sonra önlerine çıkan ilk üç kişiye sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler. Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar "Ne vefası" der kısrak "Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim ve yaşlanıp işe yaramaz hale geldiğimde böyle kapıya koydu" Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köğe rastlarlar. "Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpekte "Yıllardır sadakatla hizmet ederim sahibime, koyunlarını korurum, yabcılara saldırırım ama o beni her gün tekmeler" Kurt köylüye dönere -"İşte gördün, artık seni yiyebilirim" der. köylüde son bir çabayla -"Ama üç kişi diye konuşmuştuk, bir kişiye daha soralım, sonra beni ye" diye karşılık verir. Bu kezde karşılarına bir tilki çıkar, Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir. -"Her şeyi anladımda" der tilki "sen bu torbaya nasıl sığdın onu anlayamadım" Kurt bişeyler söyel ama tilki inanmaz. artık sabrı kalmayan kurt bi an önce bu işi bitirmek için ıspatlamaya karar verir ve torbaya girer. Köylüde Tilkinin işaretiyle torbanın ağzını hemen sıkı sıkıya bağlar ve "Demek iyiliğime böyle karşılık verecektin" diyerek eline bir taş alıp kurdu hırpalamaya ve intikam almaya başlar. ve tilkiye dönerek: -"Sana minnettarım, Hayatımı kurtardın" der. Tilkide: -"Önemli değil, benim için bir zevkti" diye karşılık verir. Tam o anda Köylünün gözü Tilkinin parlak kürküne takılır, Bu kürkü kazanacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına fırlatıp tilkiyi öldürür. Sonrada Torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürterek: -"Haklıymışsın kurt yapılan iyilikten daha çabuk unutulan birşey yokmuş..." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 12, 2006 ılk durum turklerın cogunda var dıyerek söylediğimi dogrulamış olucam sanırım:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.