Jump to content

Diskur


Secret_Sun

Önerilen Mesajlar

http://www.greatdreams.com/Qabalah/Pentagram-of-Solomon.gif

Diskur No. I

 

Tefekkür Konusu

 

Yazan G.H. Frater N.O.M. (Dr. W.W. Westcott)

 

(Bu yazının İngilizce'sini web sayfamızın İngilizce (Flying Roll No. I) kısmında bulabilirisiniz. Bu yazının devamını Diskur II'de bulursunuz. Bölüm 1 her nedense yoktur.)

 

 

Majikal güç elde etmek için irade gücünü kuvvetlendirmek gerekir. İrade ve arzu/istek karıştırılmasın, çünkü aynı şey değillerdir. Fazla irade kullanılamaz, dolayısıyla iki şeye birden iradenizi kullanmayınız ve bir şeyi irade ederken başka şey istemeyiniz.

 

Örneğin:

 

Belki de birisini yolda geçerken ona karşı bir çekiş veya cazibe hissedip tekrar görme isteğini duymuşunuzdur; sonra da dönüp baktığınızda onun da size dönüp baktığını fark etmişinizdir.

 

Her ne kadar talimsiz olsa da irade gücü bunu gerçekleştirmiş olabilir. Ama siz irade konusunda talimli olarak tekrar yola çıkarsanız ve geçen birinin dönmesini iradenizle sağlamaya çalışırsanız başarısız olursunuz. Çünkü merakınızı tatmin etme arzusu irade gücünüzü zayıflatmıştır.

 

**************************************************

Diskur No. II

Tefekkür Konusu

Bölüm 1

Yazan: G.H. Frater N.O.M. (Dr. W.W. Westcott)

 

(Bu yazı Diskur I'in devamıdır. Bu yazının İngilizce'sini web sayfamızın İngilizce (Flying Roll No. II) kısmında bulabilirisiniz. Bu yazının devamı Diskur VI'da bulunur.)

 

Majikal güç sahibi olmak isterseniz, irade gücünü elde etmeden önce, beden, zihin ve duygularda saflık elde etmeniz gerekir.

 

Sadece nefsi aç bıraktığınız sürece ruhsal güçler gelişir ve nefs genelde hayvansal bedenin durumu ve muamelesine dayanır. Hayvansal beden iyi bakılmalı, sağlıklı ve güçlü tutulmalı ama şımartılmamalıdır.

 

Bütün beşeri hususlarda ılımlı olunuz. Aşırı riyazet de sizin için farklı bir tehlike kaynağıdır ve sadece dayanıklı olma hususunda kahramanlığa yeltenmenizle kendinizi avutmanızdır. Gerçek anlamda riyazetli olmak disiplinli ve düzensiz duygu, düşünce ve hareketleri mani olmak anlamına gelir. Ancak nefsinin kölesi olan biri ormanda dahi şehvani arzularını uygular, oysa şehrin kalabalığında kirlenmeden nefsine hakim olup hareketli bir yaşam geçiren biri daha çok erdem gösterir, daha çetin bir disiplin uygulayıp ödülü daha büyüktür.

 

Diskur No. II (Bölüm 2)

Tefekkür Konusunda Yorumlar

Yazan: V. H. Fra Levavi Oculos (P.W. Bullock)

 

Ruhsal güç nefsin kaba niteliklerinin dönüşümünden meydana gelir. İnsan bedeninin çeşitli duyum merkezleri veya arzu bedeni, çekim ve itimin zıt güçlerinin dengelenmesi veya dolaşımı tarafından ahenkleştirilebilir.

 

Eğer Tanrımız Birliği içinde her şeye egemense, büyük ve küçük alemler arasından benzerlik olması gerekir.

 

Danton'un durugörürlerinden biri bir kez dünya merkezinde sıvı altından oluşmuş bir gölden söz etmişti ve kadim deyime göre 'visita interiora terrae, etc.' (dünya merkezine ininiz, vs.). Bir gemi gibi genel bir araçta dahi 'primum mobile" (esas güç kaynağı) geminin ortasına yerleştirilir. Şimdi sayılarda güç ve denge merkezi aşağıda gösterildiği gibi 5 sayısındadır:

 

1234 5 6789.

 

Beş de 'Altının Bulunduğu' Sefira Gebura'tır. Burada sembolü kesintisiz bir çizimle bir kenarı yukarı bakan en güçlü şekil çizilir [beş köşeli yıldız/pentagram].

 

Bu mikrokozmos (Grekçe küçük evren) sembolüyle herkesin ellerinde bulunup fark etmedikleri Simyagerlerin athanorları (simyagerlerin mistik dağı veya felsefi, ahlaki ve ruhi simya) simgelenir.

 

Levi derke "Güçlü ve kararlı bir irade kısa bir sürede mutlak bağımsızlığa ulaşabilir"

 

Dolayısıyla, iradeyle çalışmadan önce mutlaka denge halini elde etmek gerekir. Bu denge hali yüksek arzularımızın düşük arzularımız üzerindeki hakimiyetinden daha çok şeyi ifade eder ve bir tür elektrik güç, arzuların efendisidir.

 

Bu ışık altında, ideal şablonlar veya arketiplere göre davranan yaratıcı güçtür. Dolayısıyla, evrende ve insanda gizli olanlar irade aracıyla tezahür etmektedir.

 

Öğrenci bu güçleri kendisinde uyarmaya öğrenmesi gerekir.

 

Bu üstatlık hali Bhavagada Gita ve Hint Yogaların yüce temasıdır — hatta hem Doğu ve Batı iki aşırı arasında eşit mesafe tutmayı öğretmekte hemfikirler

************************************************

Diskur No. II (Bölüm 3)

İrade Konusunda Üç Öneri

Yazan: S.S.D.D. (Florence Farr)

 

Öneri 1. İradeyi irdelerken, Minutum Mundi (Latince küçük evren) teması bize yol gösterir. Her biri irade gücünün farklı planlarda ifadesi olan Mars, Geburah, Ateş, Koç burcu kırmızı renktedir. Kırmızı Aslan simyagerler tarafından Üstadın en yüksek güçlerini ifade etmek için kullanılırdı. Saflığın beyazlığı edindikten sonra, mükemmel gücün kırmızısı ortaya çıkıncaya kadar ısı şiddetli bir şekilde artırılmalıdır

 

Öneri 2. Şimdi çalışmalarımızın içerdiği tehlike kendimizi cehalet ve karanlıktan arındırmadan bu irade gücünü kullanmaktır. Bilgiye sahip olmadan uygulamaktan kaçınmalıyız. Buna dayanarak durumun oldukça ümitsizmiş gibi düşünebiliriz, ama her birimizin içimizde denemeye girmek için bütün tertibatlar bulunmaktadır ve ışık istediğimiz ve onu elde etmek için içimizden geleni yaptığımız sürece kendimize ciddi zarar verme olasılığımız pek yoktur, ancak diğer yandan elimizdeki kıt ve düzeysel majikal bilgileri bile başka kişilere uygularken, özellikle inisiye olmayan kişilere karşı fazla temkinli davranmamız hiç bir zaman söz konusu olamaz. Benim fark ettiğim tehlike başkalarınıns davranışları değiştirmek üzere üzerinde hakimiyet kurmakta ilk adım son derece zorken, bunu başladıktan sonra harekete geçirdiğiniz güç zapt etmek neredeyse mümkün değildir. Üzerinde çalışılan kişi bazen sanki sadece sizin huzurunuzda yaşamaktadır ve çoğu kez, özellikle şifacılar veya profesyonel hipnozcular tarafından tedavi edilenlerde, o kişinin son durumu öncekinden kötüdür.

 

Öneri 3. Bu Tehlikeleri açıklamışken, irade gücünü geliştirmek için önereceğim yöntem şöyledir: Başınızı düşüncelerin büyük bir küre içinde dışa ışınlandığı bir çekim merkezi olarak hayal ediniz. İradenin icrasında bir şey istemek ve arzulamak ilk adımdır; istediğiniz şeyin görüntüsünü kalbinize yerleştiriniz. Parlayan kızıl yoğun bir güç topuna dönüştüğünü hissedinceye dek bütün dağınık düşüncelerinizi bu imaj üzerinde odaklayınız. Sonrada etkilemek istediğiniz subje üzerine bu yoğun gücü gönderirsiniz.

**************************************************

Diskur No. III

 

Talimatlar

Yazan: G.H. N.O.M. (Dr. W.W. Westcott)

 

(Bu yazının İngilizcesini web sayfamızın İngilizce (Flying Roll No. III) kısmında bulabilirisiniz.)

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2003 hermetics.org

 

 

1. Eğer evden ayrılırsanız, veya seyahate çıkarsanız veya bu mesajların size ulaşmaması için herhangi bir neden olursa, bu mesajları size ileten kişiye haber vermek zorundasınız.

 

2. Mesajlar ulaşması gereken kişiye teslim edilemediği taktirde, onların N.O.M.'e iade edilerek bunun neden gerekli olduğunu belirten bir not iliştirilmelidir.

 

3.Her bir mesajı tutmak için süre üzerinde yazılacaktır, gereksiz gecikmeye neden olan bir üye, daha sonraki iletime dahil olmama riskini taşıyabilir.

 

4. Her üye formu imzalayarak teslim ve gönderme tarihi yazmak zorundadır ve bunu ihmal etmesi durumunda benzeri bir cezaya maruz kalma riskine sahiptir. N.O.M.

 

5. İbranice olma dışında, hiçbir zaman makamın adresini yazılı olarak tutmayınız.

***************************************************

Diskur No. IV

 

İki Adepti (üstat) Soror S.S.D.D. (Sapientia Sapienti Dona Data, Florence Farr ve Soror F. (Fidelis, Elaine Simpson) tarafından 10 Kasım, 1892 tarihinde görülen bir Ruh Vizyonu örneği

(Bu yazının İngilizcesini web sayfamızın İngilizce (Flying Roll No. IV) kısmında bulabilirisiniz. [Not: Unutmamak gerekir ki bu vizyonlarda semboller kişiye hastır, Budist kültüründe yetişmiş bir kişi lotus çiçeği gördüğü yerde bir Batılı gül görebilir, veya Buda'yı gördüğü yerde İsa'yı görebilir.)

 

Bir saat veya daha uzun bir süre kendinizi herhangi birisinden gelecek müdahaleden uzak tutunuz.

 

Sonra tek başınıza veya bir iki Adepti (Üstat) ile birlikte Hücreye giriniz. Birkaç dakika sessizlik ve tefekkür içinde kalınız sonra Kabalistik haç ve duasını uygulayınız. Sonra bir objeyi, örneğin bir Arkana Majör kartını tefekkür ediniz.

 

İçini görünceye dek veya alnınız gibi bedeninizin bir tarafına değdirerek tefekkür ediniz, sonrada gözlerinizi kapatınız. Bu durumda, sembolizmi, renkleri, tekabülleri vs. açısıdan önceden kartı etüt etmeniz gerekir.

 

Her durumda, çevreden tamamen soyutlanarak kartın manasına derinden inmeniz gerekir. Eğer yeni başlayan birinin aklı kartın dışında bir konuya dalarsa, ruhsal herhangi bir şeyi görmekte başarısız olur.

 

Tarot kartının tüm sembolizmini, sonra harf, sayı, konumu ve bağlı olduğu yollarının ima ettiklerini gözden geçiriniz.

 

Vizyon konsantrasyonun bir düşe dalma haline dönüşerek veya tepki göstermene zorlayan bir düşme hissini içeren bayılma haline andıran belirgin bir değişiklik hissiyle başlayabilir, ama eğer yüksek bir ilhamınız varsa korkmayınız, tepki göstermeyiniz, teslim olunuz ve sonra vizyon size geçebilir.

 

Eğer sizi rahatsız eden bir şey varsa, çıkarsınız, aksi halde vizyon kendiliğinden sona erer. Bazıları kendi iradeleriyle her evre buna kontrol edebilir, ama bazıları ilk başlarda zorlanabilir.

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/Empress1.JPG

 

Örnek:

 

Arkana Majör Tarot kartı İmparatoriçe kullanıldı, kişilerin önüne koyuldu ve üzerinde tefekkür edildi, ruhsallaştırıldı, renkleri derinleşti, görüntüsü arındı ve idealize edildi.

 

Titreşimsel olarak Daleth zikredildi. Sonrada Ruh Vizyonunda uzaklarda ortaçağ örme duvar örtüsünü andıran yeşilimsi mavi bir manzara belirlendi. Yükselme çabaları yapıldı, Planlarda Yükselme; hatları ışıkla çevrili Şeffaf bir Gotik Mabetle karşılandı. Yaklaşınca mabet belirginleşti, somut bir yapı olduğu ortaya çıktı. Netzah derecesinin işaretleri verildi ve içeriye girme imkanı oldu; düşünce formu olarak 5=6 Portal işareti verildi. Girişin karşısında üzerinde bir kumru olan üç paralel yatak çubuğu olan haç vardı. Yanında karanlık bir koridora inen basamaklar vardı. Burada çok güzel yeşil bir ejderhaya rastlandı. Zarar vermeye niyeti yoktu ve bir kenara çekildi. Bir köşe dönüldü, karanlıktan çıkıldı ve beyaz ışıkla aydınlanmış mermer bir terasa girildi, ötede yaprakları beyaz kadifemsi hafif yeşil çiçekli bir bahçe vardı. Burada yeşil giyimli, pırlanta kemerli ve yıldız taçlı devasal bir kadın belirlendi, sağ elinde ucu beyaz lotus çiçek motifli altın bir as vardı, sol elinde üstünde haç olan bir küre vardı. Bir kumru resmi olan kalkanı vardı.

 

Gururlu bir şekilde gülümsedi ve insan ruhu ismini sorgularken, şöyle yanıtladı "Ben büyük Ana İsis'im, bütün dünyaların en güçlü olanı. Ben savaş vermeyen ama her zaman muzaffer olanımdır. Ben erkeklerin bütün zaman boyunca aradıkları Uyan Güzelim ve sarayıma giden yollar tehlikeler ve illüzyonlarla çevrilidir. Beni bulamayanlar uyur; veya sonsuza dek Fata Morgana'yı ararlar, ve bu illüzyonu hissedenleri yoldan saptırırılar - Ben yükseklere yüceltildim ve insanları kendime çekerim, Ben dünyanın arzusuyum. Ama beni bulanların sayısı azdır. Sırrım açıklandığında Kutsal Kasenin sırrıdır.

 

Bu sır sorulduğunda şöyle yanıt verdi: - "Gelin benimle, ama önce beyaz giyin, işaretlerinizi üzerinize koyunuz, götüreceğim yere yalın ayak takip ediniz."

 

Bir süre yürüdükten sonra mermer bir duvara geldik, gizli bir düğmeye basıldı ve küçük bir bölmeye girdik. Burada sanki ruh bir sis şeklinde yükseliyordu ve bir binanın küçük kulesinde toplanıyordu. Bu yerde bir şeyler belirlenmeye başladı ama izin verilinceye dek ona bakamadık. Doğuda güneş altın bir küre şeklinde yükseliyordu ve ona doğru kollarımızı uzattık ve başımızı eğdik. Sonra dönerek merkeze doğru diz çöktük gözlerimizi kaldırmaya izin verildi ve kalpli bir kupaya kaldırdık. Üzerinde güneş parlıyordu. Kupada berrak yakut renkli bir sıvı gözüküyordu. Sonra 'Bayan Venüs' şöyle dedi: "Bu aşkı kalbimden kopararak dünyaya veriyorum; bu gücümdür. Aşk insanın anasıdır -- Tanrının yaşamın özünü insanı felaketin eşiğinden kurtarmak ve sonsuz yaşama yolu göstermek üzere vermesi. Aşk İsa'nın anasıdır--

 

'Ruh ve İsa en yüksek aşktır - İsa Aşkın Kalbidir, Büyük Ana İsis'in kalbi -- Doğanın İsis'i. O İsis gücünün ifadesidir -- O kutsal kasedir ve kasede bulunan ruhun yaşam kanıdır.

 

Bundan sonra, insanoğlunun ümidi Onun yolunu takip etmekte olduğunu işittikten sonra, Kutsal Kasenin muhafaza edilmesi için kalbimizi verdik; sonra beşeri hayal gücümüzün bize ima ettiği gibi ölüm tatmaktansa, en yüksek cesaret ve gücün bize girdiğini hissettik, zira kalplerimiz artık onunla, dünyadaki en güçlü erkle temasta olacaktı.

 

Dolayısıyla, sonradan "hayatını veren onu kazanır" sözünün doğruluğunu öğrenmenin mutluluğu içinde yolumuza koyulduk. Zira, her şeyini başkalarının iyiliği için verene, aşk olan o güç verilmiştir.

**************************************************

Diskur No. 5

İmgeleme Üzerinde Düşünceler

Yazan: V.H. Frater Resurgam (Dr. Berridge)

 

İnisiye olmayan kişiler Hayal Gücünü popular anlamda "hayal ürünü" ile eş anlamda idrak ederler. Başka bir deyişle, gerçek dışı bir şey olarak. Ancak Hayal Gücü bir gerçeğin ifadesidir.

 

Bir insan astralda ve hatta daha yüksek bir alemde bir şekil yarattığını hayal ediyorsa ve o şekil o alemde mekan eden zeki bir varlık tarafından bizim alemdeki çevre kadar somut olarak algılanıyorsa. Hayal gücünün yarattığı bu şeklin geçici bir varlığı olabilir. Bu önemli herhangi bir sonuca neden olmayabilir veya da canlandırılıp iyi veya kötü bir amaç için kullanılabilir.

 

Majinin uygulanması için hem Hayal Gücü, hem de İrade Gücü faaliyete geçmelidir. İkisi de uygulamada eş değerdedir. Hatta en iyi sonuçları elde etmek için Hayal Gücü, İrade Gücünün biraz önüne geçmesi gerekir.

 

İrade Gücü desteksiz bir akım gönderebilir. Bu akım tamamen etkisiz olmaz. Ancak sonucu muğlak ve kısa sureli olur, çünkü desteksiz irade sadece bir akım gönderebilir.

 

Desteksiz Hayal Gücü bir şekil yaratabilir ve bu suret belirsiz bir sure için varlığını sürdürebilir. Ancak irade tarafından canlandırılmadığı sürece önemli herhangi bir işlem yapamaz.

 

Ancak bunların ikisi birleştirildiği zaman - Hayal Gücü bir şekil yarattığında - ve İrade Gücü o şekli yönetip kullandığında, harika Majikal sonuçlar elde edilir.

 

Aşağıdaki örnekler uyguladığım ve kısmen öğrettiğim majikal aktarım operasyonu açıklamayabilir.

 

Ama burada dikkat ister - Her ne kadar bu yöntem Altın Şafağa inisiye olmadan önce kendi araştırma ve tefekkürlerimle elde etim ve sadece güvenebildiğim iki kişiye aktarmaya uygun gördüm.

 

Hiçbir zaman unutulmamalı ki, bir okült işlem hem iyilik, hem de kötülük için kullanılabilir. Bu bilgiye sahip bir kara büyücü bu vesile ile gücünü pekiştirebilir ve yaptığı şer hareketlerin geri tepmesinden kendini koruyabilir ve böylece daha çok kötülük işlemek üzere güçlenebilir. Bunun dışında, bir bilgi diğerine yol açar ve ufak bir ipucu başka önemli keşiflere yol açabilir.

 

Bu konuda ne kadar çok düşünsem, bu bilginin Cemiyetimizin dışına sızmaması gerektiği konusunda ikna oluyorum.

 

İlk Örnek

 

Birkaç yıl önce, belirli bir kişiyle ne zaman uzun süre konuştuğumda her zaman bitkin düştüğümü fark ettim. İlk başta, sandım ki sıkıcı ve nazlı yaşlı bir adamla uzun bir konuşmanın doğal yorgunluğu sandın; ama sonradan sinirsel enerjisi tükenmiş biri olarak beni kıstırmaya çalıştığını hissettim. Bilinçli olarak bir psişik vampir özelliğine sahip olduğunu sanmıyorum, çünkü aslında böyle bir şeyin ileri sürülmesi durumunda dehşete düşecek nazik ve iyiliksever biriydi. Ama yine de içsel olarak kasıtlı bir psişik vampirdi, zira tükenmiş sistemini gençleştirmek için genç bir hanımla evlenmek üzere olduğunu açıkladı.

 

Bundan dolayı, sonradan geldiği bildirildiğinde, daha odaya girmeden kendimi ona kapattım. Etrafımın tamamen tenime dokunmayan ve olumsuz akımlara dayanaklı odik akışkanlıktan oluşmuş bir zırhla çevrildiğini imgeledim. Majikal işlem hemen ve daimi olarak başarılıydı.

 

ikinci Örnek

 

Kendisini ruhsal olarak geliştirmek isteyen bir hanım, bu amaçla pasif medyumik özellikleri geliştirmişti, sonuçta sağlığı bozulmaya başladı.

 

Bir sefer kendisini çok zayıf hissetmişti ve hipnoz etmemi istemişti. Bu fırsattan yararlanarak, sadece üzerinden mesmerik paslar yaparken etrafını daha önceki örnekteki gibi okült bir şekilde koruyucu bir aurayla sardım. Sonuç başarılıydı, sağlığı düzeldi ve tanınmış bir okült araştırmacısının bana söylediği gibi "daha çok insana benzedi". Bu arada medyumik deneyimleri sona erdi. Eğer önerilerimi kabul etseydi ve pozitif olmayı devam etseydi, gücü ve sağlığı tam olarak iyileşirdi, ama önceki pasif medyumik durumlarına geri döndü, sağlığı çöktü, sonra da hastalanarak öldü.

 

O zamanlar Altın Şafağa inisiye değildim, yoksa akıbetinde kendi korunmam için Defetme Pentagram Ritüeli kullanırdım. Yaklaşık olarak iki hafta sonra çok canlı bir rüya gördüm, bu rüyada bir elemental varlığı celp ediyordum (evokasyon) ve birden bana saldırmıştı, gırtlağımın sıkıldığını hissettim ve bedenimi bir elektrik şok sarsıyordu. Rüyanın astrolojik bir anlamı vardı ve aynı zamanda gerçek fiziksel bir temeli olduğunu ve kurbanına musallat olan aynı vampir varlık emellerini bozduğum için benden intikam almaya çalıştığını inanıyorum.

 

Üçüncü Örnek

 

Bir hanım, sık sık görüştüğü ve yakında bulunması onu bitkin ve hasta kılan bir adama karşı okült desteğimi istedi.

 

Sağlığı kötüydü ve diğer bir psişik vampirlik olayı olabileceği aklıma geldi.

 

Adamın tarifini aldım, ama uygulayacağım yöntem ve zamanı vermedim.

 

İlk başta, onları karşılıklı yüz yüze imgeledim, sonra araya bir koruma zırhını koydum. Sonra hanımın etrafına bir odik akışkanlık [Not: Od, "Alman kimyager, metalürji ve meteor uzmanı Baron Karl von Reichenbach'ın (1788-1869) gezegenler, yıldızlar ve kristaller de dahil olmak üzere evrendeki canlı cansız tüm nesnelerden yayıldığını ileri sürdüğü süptil (ince) cevhere verdiği ad"-Dharma Ansiklopedi, Alpaslan Salt, Cem Çobanlı] zarını ördüm, ayrıca üzerine korunma için bir Çağrı Pentagramı çizdim. Aralarındaki ilişki devam etmesine rağmen, daha önce yaşadığı rahatsız edici etkiler bir daha dönmemek üzere tamamen ortadan kalktı.

 

Dördüncü Örnek

 

Bir hanım üzerinde tuhaf bir cazibesi olan bir adamdan söz etti; aslında ona karşı ilgisi olmadığı halde, hep onu düşünüyordu.

 

Bu adamın Vudu majisine aşina olduğuna dair bilgi edinmiştim ve cazibeyi bozmaya karar verdim.

 

Onların karşılıklı yüze yüze geldiklerini ve adamın hanımın üzerine odik akışkanlık akımları gönderdiğini ve onu sararak musallat ettiğini imgeledim. Sonra elimde bir kılıç olduğunu düşündüm ve örülen bu ağı kılıcımla kestim, sonra elimde bir meşale ile hanımın etrafında kalıp yüzen iplikleri yaktım.

 

Doğal olamayan bu cazibe kısa süre sonra bir son buldu ve birkaç ay sonra ilişkileri sona erdi.

 

Beşinci Örnek

 

Bir adam yıllar önce bir tanıdığının sürekli olarak belirli bir sövgü, küfür kullandığını ve o zamandan beri bu kelime onda obsesyon halinde sürekli aklına takıldığını, en olmayacak zamanlarında aklını dağıttığını şikayet etti.

 

Kanımca, bu kelime doğuluların mantra dedikleri sesi oluşturdu, bilindiği gibi mantra akaşada titreşim yaparak okült etkiler yaratabilen söz veya sözcüktür.

 

Tahmin ettim ki, hassas kişinin yakınlarında bir elemental varlık musallat olup bundan faydalanıp enerji çekip besleniyordu. Ona şöyle bir öneride bulundum, bu sövgü onu bir daha rahatsız ettiği zaman karşısında bu sövgünün kişileştiğini ve korkunç bir yaratık şekline büründüğünü hayal etsin. Sonrada bu yarattığı yakalasın, önünde tutarak bir okült füze göndersin, yarattığın içine yerleşen bomba infilak edip onu param parça etsin.

 

Kendisini bir daha gördüğümde, elemental varlığı yok edemediğini ama uzaklaştırabildiğini ve artık pek rahatsız etmediğini söyledi.

 

Bu konuda bir uyarı vermek isterim.

 

Herhangi bir majikal çalışma yapmadan önce bir adepte [okült üstada] danışmak geçerli ve çoğu zaman önerilecek bir hususken, diğer herhangi bir açıdan iş tamamlanıncaya kadar sıkı bir gizlilik uygulanmalıdır. Eğer başkalarına anlatılırsa etkisini bulandırır, dolayısıyla gücü dağıtır ve ayrıca anlatılan kişilerin akıllarından aykırı düşünce dalgaları riski de vardır.

 

Eğer uğruna çalışmayı yaptığın kişiye söylerseniz, dengeyi bozar ve işi aksatacak ve ulvi okült etkinin alınmasını önleyebilecek sinirli bir beklenti hali yaratılmış olur.

 

Ek Yorumlar

 

Yazan C. H. Frater N.O.M. (Non Ontnis Moriar'nın kısaltması, Dr. Wynn Westcott)

 

Kardeşimiz V. H. Frater Resurgam tarafından şimdi okunan diskur görünüşe bakılırsa bir önsöz gerektirir.

 

Anlattıkları değerlidir, hepinizin uygulayabileceği tarzda pratiktir ve gerçekten taktire şayandır.

 

Bu konuda sadece bir iki not ilave edebilirim:

 

Hayal gücü veya imajinasyonu fantezi, düşler ve boş vizyonlardan ayırmak gerekir. Bununla esasta düzenli ve kasıtlı bir zihinsel süreç ve sonuçları anlıyoruz.

 

Hayal gücü zihnin Yaratıcı Yetisi, plastik enerji — Şekillendirici Güçtür.

 

Ezoterik Teosofistlerin dilinde, Hayal Gücünün düşünce formlarını yaratabilme gücüne KRİYA SAKTİ denilir, bu İrade tarafından bereketlendiğinde iç özgüsel enerjisiyle dış fenomen, algılanabilir sonuçlar yaratmayı sağlayan düşüncenin esrarengiz gücüdür.

 

Kadim bir Hermetik dogmaya göre konsantrasyon sanatı geliştirilirse herhangi bir fikir tezahür ettirilebilir, benzeri bir şekilde dışsal bir sonuç bir İrade Gücü akımıyla da yaratılabilir.

 

Kabala öğretir ki insan İrade ve Düşünce ile yaratıcı gücüyle meleklerden daha İlahi olduğunu öğretir. Zira yaratabilir, onlar yaratamaz. Her ne kadar her bir Melek maddeyle ilgisiz saf Ruhsa da, o şimdiki halinde madde içinde gömülü halinde bile, Yaratıcı Tanrı, Demiurge'ye ondan bir adım daha yakındır.

 

Zahiri dindeki Melek görüşü bile bunu destekler, zira bu görüşte bir melek sadece emirleri yerine getirir, ama kendi başına bir yenilik yapamaz, yaratamaz.

*******************************************

Diskur No. VI

Diskur No. 2 Hakkında

Yazan: G.H. Frater D.D.C.F. — 7°=4° (S.L. MacGregor Mathers)

 

(Bu yazı Diskur II'in devamıdır. Bu yazının İngilizce'sini web sayfamızın İngilizce (Flying Roll No. VI) kısmında bulabilirisiniz. )

 

V.H. Soror S.S.D.D. İrade Gücü ve Kullanımı — notu konusunda önerim şudur:

 

Sayın Soror söz ettiği gibi kızıl ışını bu denli kalp üzerinde yoğun faaliyete geçirmeden önce, Adept (Üstat) düşünce ve fikirlerini Kether'deki İlahi Işığın tefekkürüne yüceltmelidir ve Kether'i başın tacı olarak tasavvur ederek oradaki ışığı Gimel yoluyla kalbi Tifereth'e indirmeye çalışmalı ve sonrada kızıl ışını harekete geçirmelidir; etki güçlü olacaktır ve süreç daha emniyetli olacaktır. Aksi halde, sürekli yapıldığında hararet yapar ve kalbe riski vardır.

********************************************************

konu devam edecek.. (hermetics.org)

*****************************************************

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Diskur No. VII

Simya

Yazan: Frater S.A. (Dr. W.W. Westcott)

 

Maddenin yapısını inceleyen bilim, Kimya, Ortaçağı ve Kadim Kemi'nin torunudur. Önüne konulan Arapça "AL" öneki aynı İbranice "He" öneki gibi "O" anlamına gelir, dolayısıyla "O kimya" veya "Al-kemi" denilir ve Element, metal ve minerallerin öz nitelikleriyle ilgilenen Yüksek Kimyayı beliriyor [veya dilimizde daha aşina olduğumuz "simya" adını alıyor], oysa modern bilim daha ziyade pratik yaşam ve ticari kullanımla ilgilenir.

 

"Alkemi" sözcüğün en eski kullanımı İmparator Konstantin'in devrinde yaşayan Astronom Julius Firmicus Maternus'in eserlerinde olduğu inanılmaktadır. Firmicus şöyle yazmıştır: "Doğduğunda Ayı Satürn evinde bulunan kişinin Simyada hünerili olması gerekir". Anlaşılan aynı zamanda bir astrologmuş, ama hangi evi demek istiyor? Satürn'ün Gündüz evi (Kova) mı, yoksa Akşam evi (Oğlak) mı? Yoksa o modern astrologlar gibi bunlardan birini, Kova'yı Uranüs'e mı atfediyordu?

 

Paris İmparator Kütüphanesi bilinen en eski simya eserini muhafaza ettiği söylenir. Yaklaşık olarak 400 yılında yazılan "Altın ve Gümüşü elde etmenin Kutsal İlimi" adlı bu Grekçe eserin yazarı Panopolis'li Zosimus'tur. En eski bilinen bir sonraki eser de 480 yılında Aeneas Gazius tarafından Grekçe dilinde yazılmıştır.

 

Ortaçağı yazarları simyaya "Hermetik Sanat" olarak tanımlayarak menşeini Zümrüt Tableti yazan tarih öncesi Mısırlı yarı-tanrı veya ruhsal öğretmen Hermes Trismegistos'e (üç kez yüce) atfetmiştir. Eski bir Grek yazarına göre Hermetik sırlar Hermes'in mezarında gömülü olup bu sırları arayan Büyük İskender tarafından mezarı açılıp belgeler bulununcaya dek saklı kalmışlardı, ancak ona danışmanlık yapan alimler onu çözememişlerdi. İşte bu şeklide, zaman zaman insanlığın sahip olduğu bilgelik anlaşılmaz hale gelip kayboluvermişti.

 

İskenderiye şehrinde entelektüel özgürlük kalktığından beri, bilimsel başarıları hemen hemen tamamen ilimde büyük adımlar atan Araplara sınırlı kalmıştı. Yine de Hıristiyan manastırlarında bulunan bazı keşişler inzivada bu konuları araştırdılar ve simyager ve majisyen olarak ün saldılar ve hatta bunlardan bazıları aynı zamanda kilisede mevkii sahibi oldular, Vikar, Abbot veya Başpiskopos oldular. En çok başarı sağlayanlar en az şey yazdılar, dolayısıyla hemen hemen bizce bilinmemektedir.

 

Simya konusunda bir sürü kitap yazılmıştır, bunlar çeşitli sınıflara girerler:— iyi, kötü ve vasat; bilgili ve düzeysel; bilgeli ve ahmakça — yazarları arasında iyi, önemli, saçma ve sahtekar kişiler de var. Bunun sebebi simya farklı boyutlarda varolan bir ilim oluşundandır; ve her boyutunda gerçek ve başarılı Simyagerler olmuştur; düşük boyutlarında ise şarlatanlar fırsat kovalamıştır ve safsatalar yazanlar olmuştur.

 

Simyanın bazı modern öğrencileri akılcı eserler bırakmıştır, bazılar saçmalamıştır, ama günümüzde bu konuda yanılgılar genelde aşırı yanlı fikirleri beyan etmekten kaynaklanmaktadır. Bazı modern yazarlara göre simya delalettir, bazıları da tüm simyanın kimya olduğunu ısrar etmiştir ve günümüzde yaygın olan bir üçüncü grup tüm simyanın Din olduğunu savunmaktadır.

 

Bütün bu görüşlerin kısmen yanlış olduğuna kesinlikle eminim — bu konuda orta yolu tercih ederim.

 

Simya ilmi dört planda varolup irdelenmiştir ve öğretilmiştir.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/Longhi-The%20Alchymist.jpg

 

[Maddi] Assiah aleminde Kadim okült Kimya, üstatların Kimyası maddelerin bilgisi ve kullanımına, 'cisimlerin Cevherine' majikal beceri ve İrade Gücüyle etki yapmayı ilave etmiştir. Burada dönüşüm fiziksel bir gerçektir. — Bu hem uygulanmıştır, hem de yalandan iddia edilmiştir ve bu konuda gerçek eserler de yazılmıştır.

 

Yetzirah aleminde psişik simya, canlı formları yaratma sanatı uygulanmıştır, ama bu konu ender olarak öğretilmiştir.

 

Briah aleminde Zihinsel Simya — Sanat ve dahilik eserlerinin yaratımı, ruh sahibi müzik, resim ve heykel — bu uygulanmıştır ama sadece yakın zamanlarda açıkça öğretilmiştir.

 

En Yüksek Planda, Ruhsal Alemde uygulama birkaç gizlenmiş üstat dışında bilinmemekteydi; ama bazı iyi ve gerçek filozoflar bu konuda eserler bırakmışlardır. Kurumsallaşmış kiliselerden kaynaklanan zülüm ve ölüm tehdidinden savulmak üzere insan menşei ve nihai mukkaderatı, Tanrıdan menşei ve ona tekrar dönüşü hakkındaki fikirlerini şifreli bir dille örtme gereğini görmüşlerdir.

 

Kimyagerlik perdesi arkasında heteredoksluğun cezasından kurutuldular, üzerlerinde kimya aletlerinin bulunmamsıyla Simyagerlere öngörülen baskı ve işkenceden kurtuldular.

 

İlk başta söz edilen maddi simyada çok az uygulayıcı başarılı olduğunu iddia etmiştir ve birçoğu bu uğraşta yaşamlarını yitirdiler. Bu günümüzde dahi, maddenin dönüşümünde başarılı olup itiraf eden hiç kimsenin yaşamı güvende olamaz. Adi metallerin Altın ve Gümüşe dönüştürülebileceği ve bunun tarih boyunca sıkça yapıldığı konusunda tamamen ikna edilmiş durumdayım. Ama bu sadece kimyayla mümkün olamaz ve sadece bir Üstadın arınmış yaşamı ve geçirdiği talimin mümkün kıldığı fiziksel süreç üzerinde İradeyle ve "Doğanın Ruhu" üzerinde gücünü kullanmasıyla olabilir.

 

Gerçek simyager başarısını dünyaya yayacak son kişi olacaktır — eğer bunu yaparsa, olası olarak gücünü kaybedecektir. Önceden sonuç veren iksir ve tozları, günümüzde artık gücünü yitirir — zira İsis, Mabedinin bakire saflığıyla oynanmasına tahammül etmez. Kişisel çıkarlar ve ün salmak sonuçta pratik majikal çalışmalarda başarıyı yitirir ve başarı sağlayabilecek en son öğrenci arkasına dönüp nefsi duygulara, kibre ve Şeytanın ihtiraslarına pay veren olacaktır.

 

Hiç kimse zengin olmak uğruna Simyayı irdelemesin. Hiç kimse ihtiraslarını tatmin etmek için Okültizmi irdelemesin; bu affedilmez bir günahtır. Dolayısıyla diyebiliriz ki, Maddi Simya bile yüksek ve asil bir sanattır, zira başarı arınmışlığın, Üstatlığın ve ruhsal gücün kanıtıdır. Sadece kimyager, sınırlı alanı içinde kişilik özellikleri ne olursa olsun, egosu ne denli kirli de olsa sadece entelektüel beceriyle başarı sağlayabilir.

 

Konu dışı bu sözlere mazur görünüz, ama simyanın ahlaki ve ruhsal bir yönü de vardır, ama diğer yandan sevgili arkadaşım Anna Kingsford'un her simya sürecinde Din ve ahlak öngörmesiyle hataya düştüğünü düşünüyorum. Simyagerler her şeyden önce üç şey üzerinde bilgi iddia etmişlerdir ve öğrencilerini bunları irdelemelerini teşvik etmişlerdir:

 

Kırmızı İksir Adi metalleri Altına dönüştürür.

 

Beyazı İksir Adi metalleri Gümüşe dönüştürür.

 

Elixir Vitae [Dirilik İksiri] Bitkilere ve Hayvanlara uygulanır, yaşamı yoğunlaştırır, uzatır ve genişletir.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/Teniers%20-The%20Alchemist.jpg

 

Sağlık ve uzun ömür arzu edilecek niteliklerdir, zira sanat uzundur. İnanıyorum ki birinci ve ikinci güçleri için değil de, yüce ruhsal bir mevkiye vakit kaybetmeden ulaşmak üzere, Üstat için ömrü uzatma sanatına sağlayan Elixir Vitae — önemliydi ve diğerleri sadece ona giden bir basamaklar olarak aranmaktaydı, zira kısa yaşam sürelerinde daha fazla vakit kaybı yaşardı.

 

Muhakkak ki, 'İçsel Üstatlık' erişildikten ölümün akıbetinde uzun bir dinlenme ve tekrar çocukluk çağı yaşanması yerine yıllarca yaşamı uzatmanın avantajı vardır. İnsanlara yol gösterecek gerçek öğrenci, belki de daha yüksek yaşamlarda topluluklara rehberlik edecek kişiler için uzun ömür mutlaka bir avantajdır.

 

Dünya yaşamının ötesine geçen bir ruhsal gelişim (Doğululara göre) en yüksek Budalık veya Aydınlama şekli değildir. Şefkat Budası ruhsal mutlulukları feda etmişti ve halen dünyada sürünenlere destek olmak üzere, yol göstermek üzere dünyasal yaşama dönüş yapmıştı... işte en yüksek ruhsal erişim budur.

 

Dolayısıyla, dünyasal yaşamları yüzlerce yıl varan üç Gül Haç üstadına inanıyorum. Gerek yaşadıkları yıl sayısı, gerekse de adaları alegoriktir, belki de sadece semboliktir, ama üstatlıkta gelişme süreci, Büyük Ruhları dünya üzerinde çalışmaya bağladığı konusunda bir hakikati ifade etmektedirler. Böyle bir yararlılık amacı, burada aramıza giren ve Üstat C.R.'un sembolik şeklini tefekkür eden herkes için de geçerlidir.

 

Eğer bana neden simya kitaplarının Gümüş ve Altına dönüşümle doludur diye sorulsa, yanıt olarak bunların Elixir Vitae sanatına gerekli ön adımlardır derim ve doğal olarak inisiye olmayandan neredeyse tamamen örtülü olan üçüncü üstün basamaktan daha fazla ilgi ve deneyim gerektirmiştir ve daha fazla uygulayıcısı olmuştur.

 

Bu sözlere ek olarak, ayrıca birçok simya eserinin yazıldığı zamanının kimyası açısında yazıldışı ve gerçekten Altın elde etmek isteyen ve ruhsal konularda sezgileri olmayan o zamanının kimyagerleri tarafından Altına dönüşümün gerçek deneylerini kapsamadığını söyleyebilirim, ancak bu amaçları sadece başarısızlık sonuçlanmıştır.

 

Assiah aleminde fiziksel kimya ve simyaya dönelim — bazı Altın cisimlere yıldırım çarpmıştır ve değişime uğradığı gerçeği inkar edilmemiştir. Bu değişimde yüzeylerinde Kükürt parçaları bulunmuştur — Bu olayın temelinde ne yatar? Ya kadim simyada öğretildiği gibi kükürt Altında bulunmaktaydı veya şimşekte Kükürt vardı, oysa modern bilim şimşeğin elektrik olduğunu ve kükürt içermediğini öğretir. Ancak başka şeylere yıldırım çarptığında kükürt bulunmamaktadır.

 

Hermetik doktrin bütün Maddenin özde bir olduğunu ve ruhun en fazla düşmüş şekli olduğunu öğretir, Lux'un [nur] pasif şeklidir:

 

Ruh — Madde

 

Aktif — Pasif

 

Hareket Ettiren — Hareket Eden

 

Tek Eus'tan [?] iki zıt tezahür etti, sonra üç ilke ve dört element — bütün madde planlarında, tek baz Grek filozofların Hyle'idir. Sonrada Homojen — varyasyon türedi. Heterojen gelişmeyle ortaya çıktı. Assiah alemindeki Sefirotik etkiyle tüm farklılıklar ortaya çıktı ve zaman içerisinde formlar ve karışımlar üretildi. Çağlar boyunca atomların somutlaşmasıyla modern kimyanın elementleri, Metaller ve Metaloitler, halojenler ve topraklar belirgin ve kalıcı şekillerde yapılaştı. Mölekül yapıları sabitleşti ve oluşum zamanlarından bu denli uzakta günümüzde, Kali Yuga'da bilinen maddi süreçlerde modern anlamda elementler haline gelmiştir. Ancak iddia edebilirim ki, Üstat için bunlar halen değişime ve ayrışıma tabidir, ama Üstatlık dışında bile bazı sözümona Elementler dahi modern bilim tarafından ayrışmaya tabi tutulacaktır. Ancak modern bilim sağladığı ilerleme konusunda gurur duyarak gün geçtikçe otoritesi konusunda mutlak bir inanç talep edecek kadar ileri gidebilmektedir. Modern bilim hatasını gösterecek kişiyi susturup kürsüden indirmek durumundadır. Modern Bilim önceden Dinin gösterdiği bağnazlığı aratmamaktadır.

 

Dolayısıyla Metaller ve bildiğimiz Elementler çağların işiyle oluşmuş, belirlenmiş ve mevcut özelliklerine sabitleşmiştir. Doğanın yavaş süreci, ısı, ışık, elektrik, yoğunlaşma, basınç ile metaller taşların damarlarına işlenmiştir. Bazı ani ve şiddetli etkiler de olmuştur, belki bazı metaller Doğanın yavaş sürecinden ziyade bu şiddetli etkiler tarafından ortaya çıkmıştır.

 

Kim bilir, belki de saf bir şekilde bulunan altın Yıldırım ve depremler sonucunda ortaya çıkmıştır. Yoğun basınç ve ısı mevcut karışımlara yeniler eklemiştir. Altının ağırlığı yoğundur. Yoğun basınç böyle saf ve homojen bir şeyi yaratma olasılığı vardır.

 

Simyagerler, günümüzde Element olarak bilinen Metallerin hep öyle olmadığını — basit maddeler olmadıklarını öğretirlerdi. Simyagerlerin "Elementleri" haller ve süreçlerdir. Her metalin, örneğin kurşunun bir "Metalik Kök" ve bazı başka maddeler — kükürt içerdiğini inanıyorlardı. Kükürtlerin özellikleri ve miktarı Metali beliriyordu. Adi ve dönüşmeye kolay girebilen bir metali alarak ve evreden evreye bu kükürtleri arındırarak her bir metalin sırayla yaratılabileceğini ve sonunda Altın yaratılabileceğini öğretiyorlardı. Bu teorinin doğru olduğunu ve astralda çalışırken aynı zamanda fizik planda çalışarak uygulamasının olası olduğunu inanıyorum. Ama bu şekilde altın yaratılabilirse, Cui Bono? Ne işe yarar? Bu şekilde hiçten Altın edildiği anda değeri de düşer — Altının değerli kılan şey, karşılığında ekmek ve lüksü satın alan şey onun nadir olmasıdır. Eğer onu anında yaratılabilme olasılığı gerçekleşirse, toz kadar değeri olur.

 

Dönüşümde başarılı olan simyagere gelince, ki bir üstat olarak başarır, o öyle bir yapıya sahip olacaktır ki, zenginlik ve ün onun için bir amaç olmayacaktır. Bilecektir ki, kazanıldığında, kendilerine yardım etmeyenlere verildiğinde zenginlik kötü harcanmış olacaktır. Bilecektir ki, bireysel gelişim, ulusal gelişim ve dünya gelişimi dilenmeye değil, bireysel, ulusal ve dünyasal çabaya dayanır.

 

Bir arkadaşa, komşuya yardım etmek veya arzu edilen bir şeyi elde etmek üzere küçük bir dönüşüm yapabilme isteğinin gaflet olduğunu ve gerçekleştiğinde de kötülük olacağını inanıyorum.

 

Aramızda çabalarına karşılık olarak böyle bir mükafat arzu etmemiş kim yoktur ki?

 

Dünyada bunu istemeyecek kaç kişi vardır? Dünyada zengin olup da günlük yaşamlarında sadece kendilerine gerekli olana ve daha fazlasına sarf etmeyen, kalanı da bir arkadaş, komşu, ihtiyacı olana veren kaç kişi vardır? Ah! — ben bir inisiyeyim farklı davranırım der misiniz? Arkadaşım — daha büyük fırsatla, daha büyük sorumluluk gelir. Ne böyle düşüneni ne de sizi bu konuda yargılamam, ama bütün kalbimle şu anda dönüşüm gücüne olmadığım için Tanrıya şükrediyorum. Tanrı bilir — ve ben bilirim — düşmek, yoldan sapmak ne denli kolaydır.

 

Sürekli konu dışına çıkıp Ruhsal hususlara girmekteyim, oysa maddi ve fiziksel metot hakkında bir çift laf söylemek niyetindeydim. Ama bunları yine de erteleyip iki alıntı sunmak isterim, biri Simya süreci üzerinde bir betim, diğeri de alegorik ve efsanevi dilde Simya sürecini anlatan bir Fransız şiirin İngilizce tercümesidir. İlk alıntı astrolojiktir, astroloji simya ile yakından ilintilidir. İkincisi şiirsel bir güzellik taşır ve tefekküre değerdir.

 

İlk alıntı aşağıdadır:

 

Büyük Çalışma Güneşin Satürn'ün Gece evinde bulunduğu zaman başlamalıdır.

 

Siyahlık kırk gün sonra Güneşin Satürn'ün Gündüz evinde olduğu zaman gözükür.

 

Jüpiter'in Gece evine girdikçe siyahlık kararır ve Koç'a girince bir ayrışım oluşur.

 

Güneş Luna'nın (ayın) Yengeç evine girince Luna'nın beyazlığı oluşur.

 

Güneş, özel değişim şeklini kendi evi Aslana girince başlar.

 

Kırmızı metal bakırın, Venüs Gündüz evi Terazide Kırmızı oluşur, sonrada Akrep takip eder,

 

ve Çalışma Jüpiter'in Gündüz evi Yay'da tamamlanır.

 

Bu alegorik betimin iyi bir örneğidir, şüphesiz fiziksel bir temeli de vardır, — ve açıkça astral evrim planında şeylerin, hususların, mevsimlerin ve süreçlerin Ruhuna hitap etmektedir.

 

İkinci alıntı aşağıdadır:

 

I

 

Bilgelerin bahçesinin altın kapısı içinde,

 

Yedi fıskiyeli bir çeşme eşliğinde

 

Hesperia Ejderhası yatar.

 

O muhteşem fışkırmalar kutsal kahinin düşünde

 

Sürekli yanan çalılar gibi,

 

Asya kiliseleri gibi gözükür,

 

Kanatlı ejderha üç kez

 

Sihirli suları içmeli

 

Sonra pulları üstünden

 

Patlayarak dökülmeli

 

Kalbi ikiye bölünmeli,

 

İçinden akmalı bir sıvı

 

Bir ilahi şekil çıkmalı

 

Ve Güneş ve Cynthia ve siz

 

Sihirli Anahtar sizin olacaktır.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/ros1.gif

 

II

 

Hermes'in hayaletli hücresine yakın

 

Kara çamların gölgelerini attığı

 

Bilgeliğin kutsal korularında

 

Üç güzel çiçek vardır

 

Mor renkli menekşe

 

Bütün çiçekler arasında üstün kokulu

 

Süt beyaz saf zambak

 

Ve aşkın eflatun çiçeği.

 

Kırmızı Güneş sana bir işaret verecektir,

 

Dolanan dereciklerin sulandırdığı

 

Safir renkli menekşe parladığı yerde,

 

Manzarasız altın dereden

 

Bir menekşe toplayacaksın —

 

Ama ah—dikkat, dikkat ! —

 

Zambak ve Amaranth

 

En fazla dikkatini gerektirir

 

III

 

Kristal bir göl içinde,

 

Pırlanta gibi parlayan gözlü,

 

Güneşin ilk ışını Roseate

 

Bin balık oynar

 

Su içinde bir ağ

 

Altından yapılı bu ağı

 

Eğer hava kabarcıkların parladığı yere atılsa

 

Bir balık yakalayıp tutar.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/atal17.gif

 

IV

 

Tepeleri güneşe yakın olan

 

En eski dağlar arasında

 

Ebedi nehirler

 

Parlayan kanallardan akar

 

Bu nehirler altındandır

 

Böylece dünya krallarının

 

Sayısız hazineleri yuvarlar,

 

Ama Harika Taşın(1) parladığı

 

Kadim Dağları arayan

 

Çok uzaklarda dolaşmalı

 

Bilinmeyen diyarları ve denizleri aşmalı.

 

Sefirot'a [sefira veya kabalistik kürelerin çoğul hali, Sefiralar gibi] metalleri eşlendirmek için halen iki sembolik şema size öğretilmiştir — belirli tekabülleri kurmak ve bu Metallerin simya ilişkilerini ortaya koymak üzere — her birini geçerli kılabilecek nedenler vardır. Burada modern kimyanın tanıdığı metalik olmayan 10 hafif elementleri Dekada eşleştiren geliştirdiğim başka bir şema veriyorum:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/alchemy2.gif

 

Binah = Nitrojen, her zaman bir gaz — çok pasif — ne yaşamı ve de yanmayı destekler.

 

Flüorür = bir gaz — çok aktif, neredeyse tamamen soyut.

 

Klor = bir gaz — altın gibi sarı renkli, yakıcı, aşındırıcı.

 

Bromin = daha ağır, kırmızı bir sıvı.

 

İyot = kırmızı bir Bakır ve hermafrodit Pirinci.

 

Karbon Tifereth'dir, metal olmayan elementler arasında en kayda değerdir — çok başka elementlerle birleşir — bütün bitki ve hayvanlar karbon bazlıdır.

 

Fosfor ve Kükürt Yesod ve Malkuth'u temsil eder, ikisi katı elementtir ve şemayı tamamlar.

 

Bu eşleştirmeler ilginçtir ve daha da genişletmek mümkündür. Bunun dışında gerçek metalleri de saflık derecelerine göre, G.D. formlarına ek olarak saf Temel Hyle veya 'tek maddeye' yaklaştıkça Kimyasal Sıralamalarıyla Sefirot'a eşleştirmek mümkün olabilir. Sefirot'un her biri tedricen öncekine göre daha az yüce olan tecellilerdir. Onlar plandan plana, alemden aleme inerler ve her bir sonraki öncekine kıyasla daha maddi olarak düşünülebilir. Assiah'ta benzeri orantılarda Metaller, metaloitler ve diğer maddeler olarak ayrışımlar olabilir. Durum böyle olduğunda Simyanın derece derece arındırma teorisi her bir metali doğal olarak bir üstündeki metale dönüştür. Kurşunu Bakıra, Bakırı Gümüşe ve Gümüşü Altına, Hayat İksirin (Elixir Vitae) Altını, Bitkisel ve Hayvansal yaşamın Altını. I

 

Simya bütün metallerin Felsefi Merkür ve onu sabitleştiren Kükürtten oluştuğunu öğretirdi.

 

Felsefi Merkür bilinen cıva — tek sıvı metal — değildir. Kimyagerlerin Hidrojeni de değildir.

 

Bu Merküre Hydrardgyram derlerdi — sıvı, gümüş renkli — Gümüşün Suyu. Öğretilerine göre bu 'düşük sıcaklık kaynaşması' durumunda Gümüştür — ona 'Proteus' = 'değişik formlar içeren' derlerdi. Simyagerler Altını son derece ağır olarak buldular, dolayısıyla çok ağır olan başka metallere denemeler yaptılar — kurşun, cıva ve bakır. Zira onların dönüşüm basamaklarında Altına daha yakın olduklarını veya her bir ağır metalin daha az dönüşüm ve arınma süreçlerine gereği olduğunu inanıyorlardı.

 

Örneğin, Kurşunun ağırlık olarak Altına yakın olduğunu ve bundan dolayı Kurşunun neredeyse tamamen Felsefi Merkür ve Altından oluştuğunu ileri sürüyorlardı. Eğer Kurşunda Felsefi Merkür dışındakileri yakıp kaldırabilecek bir ajan bulunursa ve kalan Felsefi Merkür Kükürtle sabitleşebilirse, o zaman elimizde sonuç olarak Altın kalır.

 

Eşit kütlelerin orantılı ağırlıkları şöyledir:

 

Altın 19

Cıva 14

Kurşun 11

Gümüş 10

Bakır 9

Demir ve Kalay 7

Antimon 6

Arsenik 5

 

‘Elementler’in birçoğu, 1750-1800 yılları arasında (özellikle bileşik madde olarak bilinen Potas ve Soda, 1807'de Davey tarafından) analizle bölünmüştür.

 

Bu bölme ilk başta Ayrışma ile yapılmıştır, zira birçok mineralde az miktarda Altın bulunur.

 

İkincisi Olgunlaştırmayla, Merkürü inceltmeye, arındırmaya ve sindirmeye yönelik işlevlerle, böylece o daha ağır bir maddeye ve nihai olarak Altına dönüştürür.

 

Onlar Merkürü, Altın ve Diğer bir Unsurun alaşımı olarak görürler: Ateş kullanarak ve tutuşturma için uygun maddelerle; kirlilik ve katışıklar yakılarak çıkarılır ve Altın kalır.

 

Üçüncüsü, adi metalleri Felsefe Taşıyla kaynaştırarak mükemmel bir dönüşüm oluşacağı söylenmekte, tortu yakılarak yok edilir ve Metalik kök Altın olarak ortaya çıkar.

 

Simya argümanın örneği olarak, şöyle yazılmaktadır, "eğer 19 ons Kurşun alırsak ve 8 onsunu giderecek şekilde uygun ajanla kaynaştırırsak elimizde 11 ons kalır ve bu saf Altından başka bir şey olmaz, çünkü Altın ve Kurşun 19'un 11'e karşı orantısıdır. Aksi taktirde, eğer düşürme süreci 19'a 14 olursa, sonuç Merkür olacaktır, ama süreç devam ettirilip 11'e düşürülebilir, o zaman aradaki basamak olmadığı duruma eşit bir şekilde yine de sonuç Altın olur."

 

Diğer bir bakış açısından, şöyle yazılmaktadır "Felsefe taşı en ince, sabit ve yoğun ateşli maddedir ve erimiş metalle eklendiği vakit, adeta manyetik bir erdemi varmışçasına metalin Merkür unsurunu diriltir ve kirden arındırır ve sonuçta elde erimiş saf bir Sol [Altın] kütlesi kalır."

 

Ama daha önce belirttiğim gibi, saf kimyasal deneylerle uğraşmak yararsız olur. Simyasal süreçleri yerine getirmek, aynı anda hem Astral planda, hem de fizik planda işlem yapmak gerektirir. Eğer, ısı ve nemle birlikte, İrade gücüyle, yaşam gücüyle, elektrikle aynı zamanda çalışabilecek konumda değilseniz, hiç bir yeteri sonuç alınamaz.

 

Bildiğim kadarıyla, dönüştürme gücü başka majikal edintilerle birlikte gelebilir—Labor omnia vincit. O herhangi bir Dereceyle bağışlanamaz, ama zaman zaman belirli öğrenciler tarafından elde edilir. Herhangi birinizde doğabilir veya majikal olay en beklenmedik zamanda oluşabilir!

 

(I)Mitoloji Sözlüğü—Hermetik (Le Dictionaire Mytho—Hermetique) şöyle yazar "Bahçede bulunan Çeşme" çeşitli kaynaklardan geldiği için yedi metallerin 'Prensibi', 'Bilgelerin Merkürü'dür ve yedi gezegenin etkilerinden oluşmuştur. Ama esasen sadece Güneş babasıdır ve Ay annesidir. Üç kez içen ejderha maddeyi fetheden arınmadır. Adını siyah renginden alan ejderha, Gri rengi siyahın yerine aldığında pullarını veya derisini kaybeder. Sadece Güneş ve Ay size yardım ettiğinde başarırsınız. Ateşi kullanarak Gri rengini Ayın Beyazlığına dönüştürürsünüz (ve sonra da, son evre olarak Güneşin kırmızısını elde edersiniz). "Balıklar" ısıtılan potada hava kabarcıkları anlamına gelir. "Göl" çoğu zaman imbik veya şişe anlamına gelir.

***************************************************

Diskur No. VIII

Pentagram Çizmenin Geometrik Bir Yöntemi

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2004 hermetics.org

 

AB Pentagram'daki Toprak köşesi ve Ateş köşesi arasındaki mesafedir. AB çizgisinin tam ortasını tespit ediniz, bu O notasıdır. O noktasından AB'ye dik (90 derecelik) yukarıya doğru OH çizgisini çiziniz. OH üzerine AB'ye eşit uzunlukta OC'yi işaret ediniz.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/pentagram9.gif

 

B ve C'yi birleştirerek BC'den, OA'ya eşit uzunlukta FC'yi sonlandıran F'ye uzatınız. Merkez B'den BF yarı çapıyla D noktasında OH ile kesişen FDK dairesini çiziniz. D, Pentagram'ın "Ruh" köşesidir. B ve D köşelerinden AB'ye eşit yarı çaplı daireler çiziniz, onları kesiştiği E noktası E köşesidir. Aynı şekilde [köşe A'dan ve D'den AB yarı çaplı diareler çizerek] Hava köşesi olan G noktasını bulununuz. A, B, D, E ve G noktalarını bilinen yöntemle birleştiriniz.

**************************************************

Diskur No. IX

Sağ ve Sol Sutünler

By: G.H. Fra. N.O.M. (Dr. W.W. Westcott)

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2004 hermetics.org

 

Hayat Ağacının Sağ ve Sol Sütunların insan bedeninin sağ ve solu ve ay devreleriyle ilgili biraz kafa karışıklığı vardır.

 

Lütfen not ediniz ki, Hayat Ağacının tüm şema ve resimlerinde resme bakan kişinin sağ tarafı Merhamet Sütunu — Hokmak, Hesed ve Netzah hizasındayken, sol tarafı Metanet Sütuna bakar. Oysa, Hayat Ağacını kendinize uyguladığınızda, sağ tarafınız, sağ kol ve bacağınız Binah, Geburah ve Hod'u içeren Kudret ve Sertlik yönünü temsil eder. Dolayısıyla, bir şemaya baktığınızda sanki size bakan bir kişiye bakıyorsunuz, bu durumda sağ tarafınız onun sol tarafına bakar ve sol tarafınız onun sağ tarafına bakar. Onun Merhamet tarafı önünüzdeki sağ Sütuna bakar. Böylece sanki kendinize aynada bakıyorsunuz.

 

Nasıl bir kişi size bakıyorsa, aynı şekilde ay da size bakar, dolayısıyla ay büyüdüğünde sağ Sütunu, Merhamet tarafında, ve küçüldüğünde hilal sol Sütunda olup Metanet tarafında olduğunu söyleriz.*

 

Dolayısıyla, bir şema size bakan bir İnsan veya Ayın resmidir. Mabetteki sütunlar benzeridir:

 

Siyah Sütun Metanet Sol, Kuzey

Beyaz Stun Merhamet Sağ, Güney

Siyah Sütun Boaz Stolistes

Beyaz Sütun Yakin(Jachin) Dadouchos

 

Bu şu anlama gelir, Batıdan ve Hiereus'tan altara/sunağa doğru geldiğinizde beyaz Merhamet veya Yakin Sütunu sağ tarafınızdadır. (Bakınız Kitabi Mukaddes, II Tarihler Bap 3, 17) "Ve direkleri, biri sağda, v öbürü solda olarak mabedin önüne dikti; ve sağda olanın adını Yakin, ve soldaki olanın adını Boaz koydu."

 

Şimdi Boaz = Kuvvet, Sertlik, Metanet, Binah, Siyah Sütun ve Yakin = Byaz Sütun veya Merhamet.

 

Dolayısıyla, Kabalistik Haçı göğsünüzde yaparken, alını dokunarak Ateh-Sizsiniz, kalbi dokunarak Malkuth, sağ omuzu dokunarak ve-Geburah; sağ omuzu dokunurak ve-Gedulah ve parmakları göğsünüzde kenetleyerek Le olahm, Amen! deminiz doğrudur.

 

* Tercümanın notu: Dion Fortune'e göre Mikrokozmos ve Makrokozmos'ta sütunlar yer değiştirir. Diğer bir değişle, Makrokozmos'ta Metanet solda ve Merhamet sağdadır.

***************************************************

Diskur No. X

5=6° Derece İnisiyasyon Ritüelinde Fedakarlık ve Çarmıha Gerilme Sembolizmi

Yazan: G. H. Frater D.D.C.F. (S.L. MacGregor Mathers)

 

Bu diskurun konusu Altın Şafak Adeptus Minor İnisiyasyon Ritüelinin sembolizmidir. Kabala oldukça yoğun olarak işlendiği için önceden sitede Kabala ile ilgili aynı yazarın maklaesı önerilir (Açımlanmış Kabala - Giriş). Bu diskurun İngilizce'sini sitemizde bulabilirsiniz: Flying Roll X (Concerning the Symbolism of Self -Sacrifice, and Crucifixion contained in the 5 = 6° Grade By G. H. Frater D.D.C.F.). Yazıda tarif edilen "diyagramları" (resimler) Israel Regardie, 'İnisiyasyon ve Psikoterapi' yazısında bulabilirsiniz.

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2005 hermetics.org

 

Bu diskur 3 Mart 1893 yılı İyi Cuma1 günü Toplanmış Adepti Kolejine2 verilmiştir.

 

İlk başta Birinci Cemiyetin3 diyagramlarından başlayarak yukarıya doğru baktığımızda, Dış Cemiyetin4 en alt Derecesinde5 (0° = 0°) gerçek anlamda herhangi bir diyagram bulunmadığı görülecektir, ancak iki Sütunda Mısır Ölüler Ritüelinden ruhun geçiş sembolizmi resmedilmiştir. Bu da adayın çeşitli evrelerden ilerlemesinde gelişmeye tabii olan ve açıklanacak olan bir sentezdir.

 

İlk dereceden sonra 1° = 10° gelir. Burada Hayat Ağacında Sefirot'un6 ilk şeklini buluruz—bu da inen Alevli Kılıcı temsil eder ; ancak sadece 2° =9° Derecesine geldiğimiz zaman kendini feda etmenin esas sembolizmini buluruz.

 

2° = 9° Altar7 diyagramı Yollar8 arasında dolanmış Bilgelik Yılanı temsil etmektedir. Ancak 4° = 7° Derecesinde sizlere aynı yılan gösterilmektedir, bu da Neçuştan yılanı temsil etmektedir. Bu Musa'nın sahrada inşa ettiği Pirinç Yılandır ve bu diyagramda orta Ilımlılık Sütunun etrafında çevrilmiştir—üzerinde üç kol vardır—bir tür üçlü haçı temsil eder.

 

Şimdi 3°= 8° altar diyagramına dikkat ettiğimizde, Adem'in Tifaret9 kısmı olduğu görülür ve buradan uzanmıştır. Diğer bir deyişle insan şekli buradan dışa yansımaktadır

 

Havva'nın formu Malkut üzerinde bir Destek olarak durmaktadır.

 

İnsanın ilk ideal şekli Adam Kadmon'dur — ve Keter'in arkasında adeta Tifaret formun prototipidir. Tifaret Kutsal İsmin Vau harfine hitap eder ve prensi10 temsil eder. Vau harfi ayrıca 6 sayısını temsil eder ve Adem 6. günde yaratılmıştı. Bu da Tifaret için Yaratılışın sembolüdür. Ayrıca Heksgramın iki kısmı vardır Ateş ve Su; diğer bir değişle ideal Ateş ve ideal Su; yaratılışın Ruhu ve Suyu — Ruhsal Eter11 ve Eterik Ateş (Kutsal Ruhun Ateşi). Böylece Yaratılışta (Adem yaratıldığı anda) İnsan Tifaret'ten uzatılmıştır. Bu da alt Üçlemin yansımasının başlangıcı ve Malkut ile son bulması. Havva Yaratılışın sentezidir ve ÇaVaH kelimesi gibi Yaşamın Anasını temsil etmektedir. Dolayısıyla, 3° = 8° diyagramı yaşamın (yaratılışmış yaşamın) kurulmasını temsil etmektedir ve İyilik ve Kötülük Malkut'te temsil edilerek İyilik ve Kötülüğün Bilgisi Ağacıdır, çünkü İyilik ve Kötülük arasındaki denge noktasıdır. Zira istediğimize ağırlık vermemiz için, içine yerleştirildiğimiz fiziksel bedendir. Dolayısıyla Yılanın: "Tanrılar gibi olacaksınız, iyiliği ve kötülüğü bileceksiniz." sözlerinin anlamı burada yatar. Ancak Kötülüğün bilgisi Klipot'a12inişi getirdi ve Malkut direkt olarak "düşüş"13 ile ilgili olsa da, üstündeki Sefirot (küreler) Kötülük bilgisine girdiklerini söylenemez. Dolayısıyla, [Tevrat'ta] Tekvin'deki alegorik Yaratılış hikayesinde, İnsan'ın Hayat Ağacına el değmesi önlendiği söylenmiştir, böylece daha yüksek Sefirot'un "düşüşe" bulaşması önlenmiştir. Çünkü bu şekilde, insan (dengesiz haliyle) sadece felaketi tetikleyebilir.

 

4° = 7° diyagramında düşüşün ve onu takiben ejderhanın yükselişini görüyoruz, oysa ejderha 3° = 8° Derecesinde Malkut'un altında Kabukların Krallığında14 kıvrılmış gözükmektedir. Ancak Sefirot'a sadece Edom Kralların Taçları imtiyazıyla çıkmaktadır.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu Krallar, Yaratılış olmadan önceki dengesiz güç Dünyaları temsil etmektedir. Bunlar ayrıca ışık boşlukları doldurmadan önce Sefirot'ta içi boş olan yerleri temsil eder (Işığın indiği ve boşlukları doldurması alegorik olarak Esau ve Yakup hikayesinde, genç kardeşin abisinin yerini gasp etmesi hikayesinde görülür). "Her şey varolmadan önce Sular, Karanlık ve Gece Ülkesinin Kapıları vardı." Ayrıca Jüpiter'e karşı ayaklanan ve savaş açan Titanları da dikkate alınabilir.

 

Böylece Edom Kralları tamamen kötü değiller, ancak kısmen kötülük ile bağlantılıdırlar. Onlar kısıtlama güçleridir.

 

Dolayısıyla, daha yüksek bir planda sonuç olarak, Büyük Yılan Daat'a15 yükselir ve Dört Alem ağacın üzerine yerleştirilse, Yılan tarafından kesilme Yezira16 ve Briah16 arasında olduğu görülür. Böylece kötülük Briah alemine kadar yükselemez veya Yezira'ın sınırlarını geçemez. Ancak eğer Briah ve Atzilut16 alemlerinde kötülüğün tekabüllerini arasak, onu daha İyiliğin daha düşük bir şeklinde buluruz—yüksek planlarda soyutluk olmasını sağlayan sınırlandırıcı, kısıtlayıcı ve bağlayıcı bir güç. Sadece Yezira ve Assiah16 alemlerinde tekabülleri mutlak Kötülük olabilmekte.

 

Gnostiklere ifade ettikleri bir kavrama göre Açamot17 Pleroma'yı18 anlamaya çalıştığında ve bunu başaramadığında, üzüntüsünden demonlar19 ve kötü ruhları oluşturmuştu.

 

Dolayısıyla, eğer Mikrokozmos ile benzeşme yapmak istesem:

 

Nefeş'in20 Malkut ve Assiah'a hitap ettiği;

 

Ruah'ın20 Oluşum alemi olan Yezirah'a hitap ettiği ve bundan dolayı Ruah'ta çalışan oluşturma ilkesi tüm fikirlere şekil verir ve tüm şeylerde değerlendiren, dengeleyen ve çalıştıran unsurdur. Ruah'un şer bir yönü de olabilir.

 

Nesçamah20 = Ruhun ideale erişmeye çalışan yüksek istençleri. Nesçamah ile ilgili her hangi pozitif kötülük olamaz — sadece daha yükse ve daha düşük bir istenç olabilir.

 

Eğer Ruah, Nesçamah'ı alt ederse veya Nesçamah düşük iyiliği ararsa, her ikisi yıkım olur. Sahte bir ideali takip etmek tam olarak kötülük sayılmaz, ama olması gerekenden daha düşük bir iyiliktir.

 

Nesçamah Briah Alemine hitap eder — Aynı şekilde Hokmah Sefirasına tekabül eden Çiah20, ama Yeçidah20 tarafınıza Ruah'ınızla erişemezsiniz — Nesçamah'ın bilincini kullanmanız gerekiyor. Bu Yeçidah, Çiah ile birlikte "Yüksek Dehanet"21 olacaktır, ama yine de bu en yüksek benlik olmayacaktır. Zira Keter'in içinde ve arkasında anlaşması imkansız, ancak hedeflenmesi mümkün olan varlığın bir parçası bulunacaktır. Bu en yüksek Tindir ve Nesçamahın varamadığı Yeşidah'ın en yüksek tarafına hitap eder. Bu yüksek Sefiraya insanı oluşturan bilinci aktarmanın bir yolu olmalıdır. Daat'ta yüksek Sefirot'u alt Sefirot'tan ayıran Düşüş, ayrıca bizim Üsteki Yüksek Tinden bu yaşama inişimiz olmuştur. Dolayısıyla bizim amacımız bunla tekrar irtibat kurmaktır, bu da sadece Nesçamah olan Tinin Kutsal Ana — Aima22mız.

 

İnisiyasyon Adayı Hücre'ye23 girdiği zaman ikinci noktada eğilir. O bunu Keter ve Gölgeler Aleminin ortasında bir yer işgal etmek üzere ortaya çıktığı Hücrenin yan duvarlarının sentezi olan Adept'in sembolik şeklinin üzerindeki altarın ortasında yapar — burada Altın Haç ve Gülün yükselen ihtişamı ile korunmaktadır. Sonra bu dua yapılır "Ey Yegane Hikmetli, Kudretli ve Ebedi Olan, Sonsuza Kadar İhtişamın Hamdolsun."24 Şimdi yukarıda hitap edilen Macroprosopus25 — Karşısında eğilen adayın (evrenin ortasında bulunan) Gizemlerinin Kutsal Mekanına26 bu denli girmesine izin veren Keter'in Efendisi — Amen (amin) olacaktır. "İhtişam bize değil ama (Şin harfinin ilavesi ile IHVH olan) Adına olsun27. İlahi Varlıklarının tesiri bu başın üstüne insin," (Bu İlahi Varlıklar Meleksel Güçlerdir ve En Yüksek Benlik nasıl Kutsal Olanın doğasındaysa, yüksek Benlik de Meleksel Güçlerin doğasındadır) "ve ona kendini feda etmenin değerini öğret, böylece sınav gününde geri çekilmez ve adı yükseklerde yazılacaktır," (bunun anlamı içinde hazırlanan ilahi bir AD yükseklere çıkarılacaktır) "ve böylece Kutsal Olanın huzurunda durabilecektir" (bu varlık bizim burada olduğumuz küçük kişiliklerden son derece farklı şekli olan kudretli bir Meleksel güç olacaktır) " İnsan Oğlunun, Ruhların Efendisi karşısında çalıştığı ve adının Günlerin Kadimlerinin28 huzurunda olduğu saatte."29

 

Bu İnsan Oğlunun sentez şekli BEN ADAM olacaktır, o da Evrenin Ruah'usunun sentezidir. Diğer bir deyişle, Yezirah Alemin Yüce Tanrısı veya sadece Keter'de olabilecek Ruhlarına Efendisin ve adının Günlerin Kadiminin huzuruna çağrıldığında ilk Adem'in Oğlu Microprosopus'un hitap edilmekte. "O ki, Tanrılardan önce kadimdi, zamandan önce kadimdi, Dünyaların oluşmasından önce kadimdi, O EBEDİ AMEN — hatta O ki, AMEN'den öncedir ve Amen'in tacındaki tüyleri sadece değebilmekte."30

 

Şimdi bundan sonra anlatılanlar inisiyenin bir Adept'te dönüştüğü süreci kısmen açıklamaktadır: — Ruah direkt olarak Nesçamah'dan gelen dürtülere uygun olarak Nefeş'in Şer güçlerin üssü olmasını önler ve Nesçamah Ruah'u Çiah ile temas ettirir. Çiah, Kutsal Olanın = Yeçidah = Kutsal Benliğin huzurunda duran dehadır, böylece adeta tüm şeylerin Sentez Tanrısı karşısında durar. En Yüce Adept olmanın tek yolu budur ve bu direkt olarak yaşamınız ve yaşamda hareketlerinize bağlıdır.

 

Ve Pastos'un31 tabut kapağı üzerinde bu süreç sembolik olarak devam eder: Burada acınacak durumda ve adil çile çeken İnsanı görürüz, adilliği ve iç temizliği karşısında ejderhanın başları geri çekilir, ama üst kısımda büyük ve alevlenen bir Tanrı, tam inisiye olmuş Adamı görürüz — En Yüksek İnisiyasyona erişmiş Adept.

 

Görülür ki, 4° = 7° diyagramında Ejderhanın başları Sefirotu elle geçirmiştir, ama daha önce belirtildiği gibi Pastos'un kapağında onlar Haçın görüntüsünden geri çekilmektedirler: Onlar sadece düşük Benliğin fedakarlığı ile mağlup olmaktadırlar.

 

(Eski Viking) Edda'lardaki bölümü hatırlayınız: "Ağaçta üç gün ve üç gece asılı kaldım, bir mızrakla yaralı, kendim kendime (Yüksek Benliğime) — Odin unto Odin'e — kurban."32

 

Ayrıca bu görüş açısı ile bakıldığında, hemen İncil'de anlatılan sakin, huzurlu ve merhametli bir insan olarak İsa ve [İncilin Sonundaki Yuhanna'nın] Kehanet kitabındaki muazzam alevlenmiş Tanrı betimi arasında bir uyum sağlanmaktadır. Pastos'un üst kısmına bakıldığında şerri defeden alevli bir kılıç şeklinde bir iniş gözükür, — tüm etrafı parlak beyaz ile aydınlamıştır. "Ve sol Elinde Yedi Yıldız vardı ... ve Yedi Yıldız, Yedi Kilisenin veya Ayaklarındaki Assiah'taki yedi alemlerinin (Baş) Meleklerini temsil eder.

 

Ulusların yaşamı aynı bir insanınınki gibidir: — onlar doğar, zihinleri gelişir, zihinlerini kötüye kullanırlar — ve yok olurlar. Ama arada bir ve belirli sürelerin sonunda, diğer zamanlara kıyasla Dünya tarihinde büyük krizler olur, ve böyle zamanlarda Evrende yeni bir devri açmak üzere Tanrı Oğulları enkarne33 olurlar. İsa'nın o yaşamında Adeptlik elde eden bir adam olduğunu söylemiyorum, ama Adeptlik elde ederek yeni bir devri açmak üzere tekrar enkarne olmak üzere döndüğünü açıklıyorum. Ancak bu kadar yüce bir Ruhun çarmıha gerilmesinde kişiliğin çile çekmesini sağlamak için Nefeş'in dışında her şeyin çekilmesi gerekti, böylece Nefeş: "Tanrım, Tanrım beni neden terk ettin?"34 diye haykırabilirdi. Zira geçici olarak terk edilen Nefeş o enkarnasyonun kıyafetiydi. Diğer bir deyişle, o İnsan veya Tanrının yegane beşeri tarafıydı ve sadece bedenin fiziksel ölümüyle diğer ilahi unsur inerek onu dirilmiş veya ihtişamlaşmış bedene çevirebilirlerdi. Kayıtlara göre bu beden normal bedenin somutluğuna ve Ruhsal bedenin yetilerine sahipti. Çünkü eğer En Yükseğin yüce gücü Nesçamah'tan direkt geçip zihne ve oradan bedene ışılanmasını sağlarsanız, Nefeş öyle dönüşüm geçirir ki, neredeyse yeryüzünde yürüyen bir Tanrı gibi olursunuz.

 

Ruah sonra Adeptin işi olan Apoteosis35 başarması üzere belirli bir kontrolden geçmeli ve çile çekmeli.

 

Tam olarak inisiye olan Adeptte Nefeş Ruah'a çekilmiş durumdadır ve bu iki prensibin en alt kısımları bile bedenle uyumlarını kesip ilk altı Sefirot'e çekilmektedirler. Bu yine Taahütte ortaya çıkarılmaktadır, zira burada şöyle dersiniz: "İnsan ötesi oluncaya dek ve böylece kendimi yüksek ve ilahi deha ile birleştirinceye dek alt doğamı yüceltmek anlamına gelen Büyük Çalışmaya kendimi adamaya ant içiyorum."36 Eğer deha ile birleşmek çok büyük bir şeyse, onun arkasındaki Tanrı ile birleşmek ondan ne kadar daha büyüktür.

 

Pastos'a baktığımız zaman tamamının ışık ve karanlık arasında konmuş bir tür üçlü küp temsil ettiğini görürüz. Kapak yarı ışık ve yarı karanlıktır, üst ucu ışığın sembolüdür ve alt ucu karanlığın sembolüdür, — yanlar ise ışık ve karanlık arasındaki renklere sahiptir. Başta Ruh ve Elementleri temsil eden bir Grek Altın Haç ve 7 çarpı 7 taç yaprakları olan bir gül vardır ve ondan dört ışın yayılmaktadır. Ancak ayakta — yüceltecek şekilde ayakların üzerine bastığı — Taahhüt Haç, Üç Basamak tepesinde Haç bulunmaktadır. Bu haç ayrıca bir yere kadar çarmıha gerilmiş figürde temsil edilmektedir ve zihni yüksek istençle uyumlaştırmak ve bilinci oraya yerleştirmek üzere alt İradenin gönüllü fedakarlığını simgeler. — Böylece normal bilinç Ruah'ta bulunsa Nesçamah'a ulaşabilirsiniz ve Nesçamah'ta bulunsa Dehaya dokunabilirsiniz.

 

Şimdi bilincin Ruah'ta Nesçamah'a aktarılması 5°=6° Ritüelin amaçlarından biridir: — Bu Adeptus Minor Derecesi erişildiği zaman bunlar daha net anlaşılacaktır. Özellikle bilincin Nesçamah'a dönüşümünü sağlamak amacındadır ve bunun olabileceği üç yer vardır. Bunlardan ilki Adayın Haçta olduğu zamandır, çünkü burada alt Benliğin fedası ve Yüksek Benlikle birleşmenin Sembolü vardır: — ve ayrıca H.V.A. Meleğin invokasyonu37 vardır.

 

İkincisi, Hücrede C.R.'nin38 temsilcisi üzerindeki Gülü dokunduğu, çile ve kendini feda etme sembolleri üzerine aldığı ve zaferinin Gülün Haçında olduğunu söylediği zamandır.

 

Üçüncüsü, Üçüncü noktada Hücreye giriş yaptığı ve Şef Adeptin bu sözleri söylediği zamandır: "Tarif edilmezin Aracısıyım; Görünmezin sakiniyim; ilahi Ruhun Beyaz Işığı insin."39

 

Bu üç noktada Ruah'ta Nesçamah'a olası bir bilinç aktarımı inisiye edilmiş olur ve anlasa da anlamasa da, İnisiye Adayı kendi Dehasında yaklaşmaktadır.

 

(Dehanın belirli bir yüksekliğe erişip düştüğü vakalar vardır: — Bu durumda belirli bir enkarnasyonda Ruah'a değmiştir, ancak alt unsurunun çektiği çile o kadar ağır olmuştur ki, geçici bir süre için onların birliklerinden gelen gerilimi gevşetmeye karar vermiştir.

 

(Eğer Deha unsuru Tanrı unsuruyla özdeşleşeceğine Nesçamah ile fazla özdeşleşirse; Dehas'nın bir düşüşü gerçekleşir: Bu tamamen şer değildir ama belirli bir şer etki içerebilir.)

 

En eksiksiz irtibat durumu üçüncü noktadadır, Burada Şef Adept şöyle der : — "Ben Diriliş ve Yaşamım! Beni inanan ölse de, yine de yaşayacaktır ve yaşayan ve bana inanan hiç bir zaman ölmeyecektir."40 Eğer bilinçli olarak Nesçamah'ta yaşıyorsanız ve Deha ile irtibataysanız ilahi İksir'e doğru büyük bir adım atmış olursunuz, Tanrılar ile birlikte oturmaya layık olursunuz ve içtiğiniz gerçek İksir, Yaşam Ruhunun İksiri olacaktır.

 

Sonra İkinci Adept şöyle der : — "Bakınız, Cehennemin Ölüm nehirlerinin Haçında çarmıha gerilmiş Doğrulanmış Olanın Görüntüsü,"41 ve Üçüncü Adept tanrısal anti-tezi — İlahiliğin yükselişi — gösterir. Sonra Şef Adept şunu söyler: — "Ben İlkim ve Sonum"42 — Alef ve Tau ve Kutsal İsmin Yod ve Heh43 — Ben hayata olan ama önceden ölmüş olanım ve bakınız herkes için hayattayım, Amin."44 Burada İdeal Tanrı Gücü simgeleyen Mısırlı Tanrı AMON veya Amin/Amen'in ismi kullanılıyor — "Ve Ölüm ve Cehennem Anahtarları tutuyorum." (Malkut'ta durarsanız ve Tanrılara irtibatınızı sağlarsanız altınızda olanların Anahtarlarını tutarsanız.) — Ancak bütün bu süre içinde alt benliğin varlığı yoktur, çünkü kesin olarak tam olarak yok edilmiş değildir: — O Nefeşh'ten dışarıya atılmıştır, ancak onla bir bağı muhafaza eder, Klipot'a iner ve bu bağlamda Dünya planında kötü olarak gözüken bir şey demonlar arasında Tanrı olarak gözükebileceğini akılda tutmakta ayda vardır.

 

"O Cehenneme indi" sözlerinin böyle bir anlamı olabilir. Dolayısıyla Üçüncü nokta İlahiliğe erişmeyi temsil eder: — ve İkinci Adept şöyle devam eder: — "Duyacak kulağı olan Ruhun Meclislere (Malkut) söylediklerini duysun"45 ve eğer İlahiliğin Sesi Malkut'a bulunursa yankısı alttaki alemlere ulaşması gerekir.

 

Bundan sonra, Alemlerin içinden yankılanan ve sonunda Malkut'un altına Kabuklar alemine inen sesi sanki kafası sembolik olarak Atzilut alemindeymiş gibi gelen Şef Adeptin bilincinin Nesçamah'a yükselmesi gelir ve şöyle der: — "Biliyorum ki Kurtarıcım yaşıyor (Kurtarıcı tekrar getirendir) ve son günce Dünyada olacaktır. Ben Yol46, Hakikat ve Hayatım. Hiç bir insan Baba benden geçmeden ulaşamaz,"47 vs. Şef Adeptin söylediklerin tümü sadece Keter'e yükseltildiği duyabileceği Büyük Tanrıların demeçlerini içeren derlenmiş bazı sözlerdir. "Ben Yol, Hakikat ve Hayatım" yansıyan üçlemdir.48 Hiç bir insan Baba benden geçmeden ulaşamaz. Sonra Nesçamah aşağıya doğru konuşur: "Ben Görünmeyene girdim"49 Sonra sanki Bilinç Dehaya girerek şöyle demiştir: "Ben yüksel güneşim, Bulut ve Gece saatini geçerek aştım."50

 

Sonra şöyle devam eder: — "Ben Amon saklı olanım, Günü açanım,"51 — Aynı Atzilut'taki Yüce Tanrı gibi — "Ben Çarmıha Gerilmiş Olan Osiris Onnofris'im,"52 O dengelemede mükemmelleşmiştir ve Maya53 veya İllüzyondan kaynaklanan tüm koşulların ötesine yükselmiştir ve sadece yukarıdan gelen ebedi hayatı arar ve sonra yüce bir andaymış gibi: "Ben ölüme muzaffer Hayatın Efendisiyim, Tanrılardan olmayan hiç bir parçam yoktur."54 (Bu Keter'in sesidir.) Bundan sonra sentezleyen bir son gelir, sanki tüm ilahi varlıklar koro halinde birleşirler: "Ben Yolu Hazırlayanım, Işığa Kurtaranın! Karanlığın içinden Işık yükselsin!"55

 

Sonra İnisiyasyon Adayın böyle söylemesine meydan verilir: — "Önceden kördüm, ama şimdi görüyorum." - Bu da Neşamah bilincinin önceki körlüğü ve buna geçişi gösterir.

 

Yanıt olarak Şef Adept şöyle der : — "Tarif edilmezin Aracısıyım; Görünmezin sakiniyim; ilahi Ruhun Beyaz Işığı insin."39

 

Sonra İnisiyasyon Adayının öldürülmüş Osiris işaretiyle bir Yakut Gül ve Altın Haç Adeptus Minor olarak kalkması söylenir — ve sonra "Doğruluk ve Fedakarlık işaretiyle sizi bir Adeptus Minor olarak kabul ediyoruz."56

 

Sonrada üç unsurun teyidi takip eder ve Şef Adept şöyle der:

 

"Aklın Daha Yükseğe açık olsun," İkincisi: "Kalbin Işığın merkezi olsun", ve Üçüncüsü: "Bedenin Gül Haç Mabedi olsun."

 

Sonra Derecenin Mistik Sayısı 21 ile oluşturulmuş Parola söylenir — Parola Keter'in İlahi İsmidir : — ve her iki Sefira arasında bağlantıyı teyit etmek üzere bu Tifaret Derecesinin Parolası olarak kullanılır.

 

Sonra Şef Adept Anahtar Kelimenin İ.N.R.I. olduğunu söyler. Üç Adept, Hesed, Geburah ve Tifaret Sefirot'u temsil ederler. Yaratıcı, Yok Edici ve Kurban, İSİS, APOFİS VE OSİRİS = IAO ismi. Öldürülmüş Osiris sembolü Haçtır; İsis'in işareti L; Tayfun ve Apofis işareti V ve dirilen Osiris işareti x: = LVX, Haçın Işığı veya Fedakarlıkla İlahiliğe giden yolu simgeleyen şey. Dolayısıyla sembol bir tüm olarak İnsiyenin Adept mertebesine yükselişini temsil eder.

 

Notlar:

 

1. İyi Cuma (Good Friday) - Paskalya yortusundan önceki cuma

 

2. Toplanmış Adepti Koleji (Assembled College of Adepts) - Yakut Gül ve Altın Haç (R.R. et C.R.) ikinci Cemiyeti. Adept Altın Şafak terminolojide Üstat anlamına gelir.

 

3. Birinci Cemiyet, Dışı Cemiyet - Altın Şafak Hermetik Cemiyeti

 

4. İkinci Cemiyet, İç Cemiyet - Yakut Haç ve Altın Haç Cemiyeti

 

5. Derece - Altın Şafak Hermetik Cemiyetinde dereceleri: 0°=0°, 1°=10°, 2°=9°, 3°=8°, 4°=7°, Yakut Gül ve Altın Haç dereceleri: 5°=6°, 6°=5°, 7°=4°.

 

6. Sefirot - Kabalistik Hayat Ağacında asılı 10 küre (çoğul Sefirot, tekil Sefira).

 

7. Altar- Altın Şafak çalışmalarda kullanılan küçük bir sunak, çalışma sehpası.

 

8. Yollar - Kabalistik Hayat Ağacında 22 harfe tekabül eden 22 yol.

 

9. Keter, Tifaret, Malkut - Kabalistik Hayat Ağacında bulunan 10 kürede (Sefirot) birkaçı

 

10. Prens- Altın Şafak sisteminde Arkana Minor Tarot destesinde 4 gruptan biri (Kral, Kraliçe, Prens, Prenses)

 

11. Eter - Altın Şafak terminolojisinde beşinci element, bazen Teosofik anlamda fizik bedenin dublörü eterik beden, eterik madde vs.

 

12. Klipot - Kabala'da kabuklar. Kötü ruhlar. Şer güçler.

 

13. Düşüş - Adem ve Havva'nın Cennetten kovuluşu.

 

14. Kabukların Krallığı - Klipot Alemi, şerlik diyarı.

 

15. Daat - Gizli Sefira, bazen 11. Sefira denilir. Gerçek bir Sefira olmadığı da söylenir.

 

16. Kabala'da dört alem: Olam Atzilut (Arketipler Alemi); Olam Briah (Yaratılış Alemi); Olam Yezira (Oluşum Alemi/Astral plan) ve Olam Assiah (Hareket Alemi / fizik alemi / dünya).

 

17. Açamot - Gnostik tali Sofya (bilgelik tanrıçası), Mathers'in orijinal notu: "Gnostikler buna Açamot (Achamoth) ama bu muhtelen Çokmuta kelimenin bozulmuş şekliydi.

 

18. Pleroma - Çok yüksek ruhsal bir alem.

 

19. Demonlar - İfritler.

 

20. Kabala'da Nefeş (nefs), Ruah (Ruh, akıl), Nesçamah (tin, Ruah üstü yüksek benlik); Çiah (yüksek tin) ve Yeçida (en yüksek tin).

 

21. Yüksek Dehanet - Higher Genius.

 

22. Aima - Kutsal Anne, yeri aynı Nesçamah gibi Binah Sefirasındadır

 

23. Hücre - Vault of the Adepti - Altın Şafak Hermetik Cemiyetinde kullanılan 5°=6° inisiyasonun ve bazı özel çalışmaların yapıldığı ve Gül Haç örgütünün kurucusu Christian Rosenkreutz'ın mezar odasını simgeleyen özel yapım bir hücre.

 

24. "Unto Thee Sole Wise, Sole Mighty and Sole Eternal One, be Praise and Glory for Ever."

 

25. Macroprosopus - Kabala'da büyük yüz, Keter. Microprosopus ise küçük yüz, Tifaret.

 

26. Gizemlerinin Kutsal Mekanına - Sanctuary of His Mysteries.

 

27. Not unto us, but unto His Name be the Glory.

 

28. Günlerin Kadimleri - (Ancient of Days) Kabala'da tanrının isimlerinden biri.

 

29. ''Let the influence of Thy Divine Ones descend upon his head, and teach him the value of Self sacrifice, so that he shrink not in the hour of trial, but that thus his name may be written on high and may stand in the presences of the Holy One in that hour when the Son of Man is worked before the Lord of Spirits and his name in the Presence of the Ancient of Days."

 

30. He who is ancient before the Gods, ancient before time, ancient before the formation of the Worlds, He the ETERNAL AMEN— or even He who is before AMEN and whom the plumes of Amen’s head-dress only touch’.

 

31. Pastos - Tekrar dirilmeden önceki ölümü temsil eden bir inisiyasyon odası veya tabut.

 

32. "I hung on the Tree three days and three nights, wounded with a spear, myself a sacrifice offered to my (highest) Self,—Odin unto Odin."

 

33. Enkarne - Ruhun beden alması, Reenkarnasyonla ilgili olarak bedenlenme.

 

34. "My God, My God, Why hast thou forsaken me?"

 

35. Apoteosis - Yüce bir konuma yükselme, Tanrılaşma.

 

36. ‘I pledge myself to hereby give myself to the Great Work, which is so to exalt my lower nature that I may at length become more than human and thus gradually raise and unite myself to my higher and divine genius’.

 

37. İnvokasyon - Davet, çağrı, yüksek bir varlığa açılmak, etkisini getirmek, içine çekmek.

 

38. C.R. - Chriestian Rosenkreutz, Gük Haç örgütünün kurucusu. Rosenkreutz ismi zaten Gül Haç anlamına gelir.

 

39. ‘I am the Reconciler with the Ineffable: I am the dweller of the Invisible: let the White Brilliance of the divine Spirit descend.’

 

40. ‘I am the Resurrection and the Life! He that believeth in me, though he were dead, yet shall he live, and whosoever liveth and believeth on me shall never die.’

 

41. ‘Behold the Image of the Justified One, crucified on the Cross of the Infernal Rivers of death.’

 

42. ‘I am the First and the Last’

 

43. Alef ve Tau İbrani alfabenin ilk ve son harfleri, Yod ve Heh, Kutsal İsim Yahweh, IVHV'in ilk ve son harfler.

 

44. ’I am He that liveth but was dead, and behold I am alive for evermore, Amen.’

 

45. ‘He that hath an ear let him hear what the Spirit says unto the Assem*blies’

 

46. Yol = Tarik, yol yerine tarikat desek ilginç bir bağlam çıkar.

 

47. ‘For I know that my Redeemer liveth’ (the Redeemer is he that brings again) ‘and that he shall stand at the latter day upon the Earth. I am the Way, the Truth and the Life. No Man cometh unto the Father but by me etc.’

 

48. Üçlem - Yüksek Triad, üst üç Sefirot: Keter, Hokmah, Binah.

 

49. ‘I have entered into the Invisible’.

 

50. ‘I am the Sun in his rising, I have passed through the hour of Cloud and Night’.

 

51. ‘I am Amon the concealed one, the opener of the Day,’

 

52. 'I am Osiris Onnofris, the Crucified One,’

 

53. Maya - Uzak Doğu felsefesinde İllüzyon, tüm yanılsamaların kaynağı.

 

54. ‘I am the Lord of Life, triumphant over death, there is no part of me that is not of the Gods’.

 

55. ‘I am the Preparer of the Pathway, the Rescuer unto the Light! Out of the Darkness let the Light arise!’

 

56. ‘We receive thee as an Adeptus Minor in that sign of Rectitude and Self Sacrifice.’

******************************************************

 

Diskur No. XI

Durugörü

Yazan: G.H. Frater D.D.C.F. (S.L. MacGregor Mathers)

 

İnsanın Evrene ve ruhsal planlara olan ilişkisi hakkında daha net bir fikir elde etmek için, On Sefirot ve Hayat Ağacındaki sembolik görünümlerinin, hem Makrokosmosa (evren), hem de Mikrokozmosa (insan) veya daha açık bir ifadeyle Semaya, Yıldızlara, Gezegenlere ve insana nasıl uyarlandığını anlamak gerekir. Bunun bir yönü de yakın zamanda size dünya küresinde gösterilmiş olup Kehanet şeması ile ilgilidir. Durugörünün esaslarını düşünürken bu fikri daha da genişletmeniz gerekir ve her yıldız, atom, İnsan ve İlkelerinde bir Sefirot düzenini tanımanız gerekir.

 

Yukarı gökyüzüne bakıp Yıldızları görüyoruz ve genelde onların maddi kürelerini, Malkutlarını gördüğümüz farz edilir, ancak onlar yapısal olarak karmaşıktırlar ve aslında Sefirot'un diğerlerini, vs. veya yansımalarını içeren sadece aura veya atmosferlerini görmekteyiz.

 

Sonrada kendimize gelince, kendi Sefirotik sembolizmi ve beslediğimiz ve giydirdiğimiz bedenlerimiz sadece en düşük planda Malkutumuzdur ve diğer dokuz Sefiranın etrafımızda auramızda durduğunu unutmamamız gerekir.

 

Yaşam içinde bize yakın bir şekilde saran bu akaşik zarflar aracılığıyla başkalarını etkiliyoruz ve etkilenmekle yaşamımızı sürdürüyoruz — böylece fiziksel ortama bedensel gözlerimizi ve diğer duyularımızı kapattığımız zaman içsel vizyonla kendi ve yakınlarımızın öz niteliklerini sezeriz. Bu çevresel algılayışımız Durugörü konusunda yeni başlayanlar için bir hata kaynağıdır. Zira uzaklaşarak başka yerleri gördüğünü sanabiliriz, oysa gördüklerimiz kendi aurasımızın kargaşalı imajlarından kaynaklanır.

 

Kadim el yazmalarımızda Durugörüye verilen eski bir terim 'Ruh Vizyonunda Görü" ('Skrying in the Spirit Vision'), bir görücü (skryer) olmak sadece kontrolsüz vizyonların pasif alıcısı değil, ama aradığı yanıtı alabilen kişi anlamına gelmekteydi.

 

İnsan Malkut krallığında normal bir yaşam sürdüğünde algılamada pek yanılma olmaz, ancak kasıtlı olarak maddenin ölü seviyesini terk edip Yesod'a doğru Tau Yolundan geçtiğinde bir ışık kargaşalığı vardır. İnsana dünya üzerinde serili gökkuşağı Qesheth'in kesişen, yansıyan ve renkli ışınlarıyla karşı karşıya gelmektedir ve burada yanılsama ve hataya düşmemek için talim ve kılavuzluğa ihtiyacımız vardır. Ancak daha yükseklere varabilmek için bu seviyeden geçmek gerekir.

 

Yesod'un ötesinde gerçek ruhsal vizyonlara giden düz ve dar Samekh yoluna girersiniz. Bu da Planlarda Yükselme denilen süreçle mümkün olur.

 

Konumuz birbirine yakın ilişkisi olan üç başlık altına girer. Bunlar üç seviye içerir ve birbirine geçiş yaparlar.

 

1. Durugörü. Ruhsal Vizyonda Görü.

 

2. Astral seyahat. Ruhsal Vizyonda Seyahat Etmek.

 

3. Planlarda Yükselme.

 

Önce basit Durugörü ile başlanır ve sonra diğer hallere geçilir.

 

Pratik okültizmin bu şekli irdelenecek konuyla ilgili bir desen, şekil ve rengi olan bir resim veya sembol aracılıyla başlamakta yarar vardır. Basit ve karmaşık Tatva sembolleri buna uygundur. Bu amaç için arka fonları 'parıldayan zıt renkler' olmaması daha uygundur. Her ne kadar etkileri daha güçlü olsa dahi, aynı zamanda öğrenci için daha yorucudurlar. Semboller gözün bir bakışta kavrayabilmesi için uygun boyutta ve detaylarını algılamak için yeteri kadar büyük boyutta olmaları gerekir.

 

Değişik renk tabloları vardır, ancak amacımız için şimdilik sadece ikisine ihtiyacımız vardır. Bunların ilki Altın Şafak ve Adeptus Minör Kral renk tablolarıdır: Kırmızı Ateş, Sarı Hava, Mavi Su ve kirli renkler Toprak ve Beyaz Ruhtur. İkincisi ise, Tattva şemasıdır, bunlarda aynı zamanda Minutum Mundum Diyagramda uygulanan Sefirotik renkleri içeren Kraliçe tablosuyla hemen hemen aynıdır: Kırmızı Ateş, gri-beyaz Su, Altın Sarısı Toprak, Mavi (yeşilimsi) Havadır ve Mor-Siyah Akaşa veya Ruhtur.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/ether-2a.gifhttp://www.hermetics.org/gd/rolls/images/air-2a.gifhttp://www.hermetics.org/gd/rolls/images/fire-2a.gifhttp://www.hermetics.org/gd/rolls/images/water-2a.gifhttp://www.hermetics.org/gd/rolls/images/earth-2a.gif

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tattvalar

 

Bir tablette belirli bir renk ile zıt rengi yana yana bulunduğunda, kontrasttan dolayı ortaya çıkan renklerin parlamasından dolayı, Tablet ve Telesmas (şarjlı obje veya tılsım) Parıldayan Zıt Renklerde hazırlandığı denilmektedir. Bu tür tabletlerde elemental güçler kolay tezahür eder ve çoğu öğrenci kısmen sübjektif ve kısmen objektif parıldamalarını algılayabilir. Onları sarmakta olan akaşik plandan ışınları çekip yansıtmaktadırlar.

 

Bu tabletler yüksek ruhsal edintili bir Üstat tarafından hazırlandığı zaman ondan manyetik nitelikli akaşik bir şarj almaktadırlar. Çizgi ve renk eklendikçe Telesmanın erdemi artmakta ve tamamlanmakta. Ancak yeni başlayanlar bu şekilde şarj etmeyi başaramamaktadır ve tamamlanmış Telesmasına bir konsakrasyon (kutsama) seremonisi gerekmektedir. Bundan sonra obje sadece kendisi tarafından dokunulmalıdır. Ancak bütün Telesmaların seremonyal bir şekilde şarj edilmeleri daha iyidir, çünkü bu şekilde şarj edilen gücü daha iyi muhafaza ederler ve dikkatli bir şekilde kirletici bir etkiden ve diğer Telesmalardan uzak korundukları zaman gücü süresiz muhafaza ederler. Özellikle yeni başlayanlar için, bunun gibi bütün güçlü okült çalışmalar kişisel enerjiyi tüketirler ve ilk başta akaşa kaybından bir yorgunluk hissedersiniz. Aslında akaşa kayıp değildir ama sembole aktarılmıştır ve orada muhafaza edilmiştir, oradan da yavaş yavaş uçarak enerji okyanusuna dönmektedir.

 

Durugörü için bir sembol kullanmak için bir masa üstüne önünüze koyunuz. Ellerinizi yanına koyunuz veya her iki elle tutunuz. Tüm dikkatinizle üstüne konsantre olunuz, onu idrak edip anlamına ve ilişkilerine ininiz. Aklı tamamen ona verilmişken gözlerinizi kapatınız ve tefekkürü devam ediniz ve kavramın önünüzde durmasına sağlayınız, dizayn, şekil ve rengi çıplak gözle gözükeceği kadar berrak bir şekilde akaşik aurada tutunuz. Çabayı gözdeki optik sinirden zihinsel algılamaya, veya gözle görü yerine düşünsel görüye transfer ediniz. Bir algılama sisteminin diğerine geçiş yapmasını sağlayınız — uyanık halde pozitif irade gücüyle rüya vizyonu realitesini gerçekleştiriniz. Bütün bunlar sadece aklın muntazam ve berrak, iradenin güçlü olduğunda mümkün olacaktır. Eğer sıkıntı, korku, kin, endişe veya beklenti gibi zihinsel huzuru bozucu haller yaşanıyorsa başarmak söz konusu olamaz. Huzur, yalnızlık ve rahatlık hallerini yaratıp huzur bozucu halleri bertaraf etmeniz gerekir.

 

Ama her şeyden önce hiç bir zaman aklınızda bir kin, öfke veya şer bir ihtiras varsa Majikal Sanatları uygulamayınız. Eğer yaparsanız kötülük katlanarak size dönecektir.

 

Şartlar uygun olduğunda çalışmaya ilgili en yüksek İlahi İsimleri şuura getirmek ve sesli zikrederek devam edebilirsiniz. Bu İnvokasyon amacınıza uyumlu ahenkli ruhsal güç akımlar yaratmaktadır. Bunun arkasından başmelek ve meleklerin kutsal isimlerini zikrederek onları zihinsel, imgesel ve sesli olarak canlandırınız.

 

Sonradan çevreden soyutlama haline ve sembol ve ilişik fikirlerine odaklamayı sürdürerek, bir görüntü, panorama veya mekanın algılayışını arayınız. Bunun için diğer bir yöntem önünde bir perdeyi açma ve böylece arkasında sakladığı şeyi erişmek, sembolün gizli cevherini görmek duygusunu çağrıştırmakla olabilir. Görüntü belirlendikçe detayların inceliklerini arayınız, sonra cisimleri ve daha sonra varlıkları, antiteleri ve insanları görmeye çalışınız — onların dikkatini çekiniz, zihinsel olarak onlara uygun unvanlarla ve şekilde, Derece işaretleri, Pentagramlar gibi uygun işaret ve sembollerle hitap ediniz. Onları ilahi ve melek adlarla sınayınız ve davranış ve yanıtlarını izleyiniz. Böylece sembolü gözden uzaklaştırmakla onun içselliğine varırsınız, şeyleri aynadaki gibi yansıma olarak görürsünüz. Bu tür durugörüde cisimleri tersine çevrilmiş, sağı sola dönüşmüş gibi görürsünüz. Dolayısıyla kendinizi buna göre ayarlamanız gerekir. Bu durumda kendi sinirsel ve ruhsal enerjinizi sembole aktarıyorsunuz, böylece ona çevreden daha çok akaşik güç çekip iliştirip sonuç alabiliyorsunuz. Eğer Ruhsal Görü yerine içinizden bir ışın bir yere giderse (astral seyahat) cisimlerin terse dönmesi şart değildir.

 

Semboller kullanırken oto-hipnozdan sakınmak gerekir, çünkü bu uygulama sizi medyumluğa götürür, bu durumda kontrol etmeniz gereken ve sizi kontrol etmemesi gereken güçlerin oyuncağa olursunuz. Kısmen bu sebepten dolayı fazla küçük sembol kullanmamakta yarar vardır. Bu çalışmaları önünüzde dört majikal aleti bulundurarak yapmanızda, hatta çalışmada uygun aleti tutmanızda yarar vardır. Eğer Ruh Vizyonuna somut bir sembol aracılıyla girmiyorsanız, Astral Işıkta imgelenen zihinsel bir sembol kullanırsınız. Bu yeni başlayanlar için akılcı bir yöntem değildir, çünkü başka astral etkilere kapı açar; başka astral etkilerin içine çekildiği bir girdap yaratmaktasınız ve bundan akıl karışıklığı ve çeşitli sorunları doğabilir.

 

Alına yerleştirilen küçük bir sembole çalışmak iyi bir yöntem sayılmaz. Diğer yönteme kıyasla beyin dolaşımı karıştırıp çeşitli zihinsel illüzyon, rahatsızlık, baş ağrısı ve sinirsel bitkinlik yaratma olasılığı daha fazladır.

 

Önünüze koyduğunuz sembolleri kullanırken — daha büyük yuvarlak (veya kare) bir tableti kullanmakta fayda vardır. Bu tabletin etrafında Elementler ile ilgili İlahi İsimler vs. bir pusula aracılıyla dört esas yöne konulur, sonrada bu tableti masa yüzeyine koyarak sembolünüzü üzerine yerleştiriniz.

 

Astral projeksiyon veya seyahat bir bakıma Durugörünün gelişmesi sayılırken, bir bakıma da farklıdır: Astral Projeksiyonda Üstat Egosundan kimliğinin bir ışınını yayınlar ve talim görmüş irade gücüyle istediği yere gönderir ve orada odaklar, orada yansımayla değil direkt görür — sonradan bedenine geri döner.

 

Ruhun bu seyahat şekli Sembol tarafından veya saf iradeyle tetiklenmiş olabilir, ama her durumda İlahi İsimler kullanılmalı ve onlardan destek alınmalıdır. Eğer ışın gönderilirse ve bu yere gitmeye başarırsanız — ayna gibi durugörü vizyonundan farklı bir görüntü alırsınız — çevre ve cisimler bir resim gibi olmaktan ziyade üç boyutlu olurlar, somut görünümlü olurlar. Önceden kabartma gibi gözükür, sonrada kuş bakışı görüntüsü belirlenir. Oraya gitmekte, inmekte ve olup bitenlere iştirak etmekte kendinizi serbest hissedersiniz.

 

Astral seyahatte başarı elde ettikten sonra fırsat verdikçe bu yöntem üzerinde çalışınız ve herhangi bir yere gittikten sonra bütün elementlerden, Su, Toprak ve hatta Havadan geçmeye denemeniz gerekir — ve İradenizi kullanırsanız başaracaksınız — sürekli talimle ister hızlı ister yavaş, nasıl dilerseniz İlahi İsimlerin yardımıyla korkusuz bir şekilde havadan uçarsınız, sudan yüzesiniz veya topraktan ve ateşten geçersiniz.

 

Sonradan eriştiğiniz yerin veya planın şekil ve insanların zihinsel olarak arayınız, onlarla ses, söz, harf ve sembolle iletişim kurmaya çalışınız ve işaret ve invokasyonla giriş talep ediniz. Her varlık göründüğü gibi olup olmadığı veya bir kandırma amaçla illüzyon sürdürüp sürdürmediği konusunda sınavdan geçirilip test edilmelidir. Hatta seyahatiniz gerçek olmayabilir ve anımsadıklarınızla aldanıp kendi çevrenizde dolaşıyor olabilirsiniz. Böylece kendinizi kandırmış olabilirsiniz.

 

Bütün varlıkları sınayınız ve onlardan teklif edilen lütuflar veya inisiyasonlar varsa onları İlahi İsimler veya güçlerle sınayınız ve her zaman kendi Üstat Taahhüttünüzü, ve ona bağlılığınızı aklınızdan çıkarmayınız, ne de karşısında Çile Haçına bağlanıp taahüttünüze ant içtiğiniz Yüksek Melek HVA'yı unutunuz.

 

"Kendinizi orada farz ediniz ve orada olursunuz" eski atasözünde büyük bir gerçek yatar.

 

Planlarda Yükselmek ruhsal kavramlara, yüksek amaçlara dayalı ruhsal bir süreçtir; İlahi üzerinde konsantrasyon ve tefekkürle sizden ötenizdeki ruhsal alemlere uzanan bir Hayat Ağacı hayalinizde canlandırıyorsunuz. Kendinizin Malkuth'da durduğunu hayal ediniz — sonrada İlahi İsimlerin kullanımı ve kavramlarıyla Tau yollundan yukarı Yesod'a doğru kendinizi yönlendiriyorsunuz ve geçerken sizi celbeden kesişen ışınlardan sakınıyorsunuz. Yukarıdan size Kether'den aşağı doğru parlayan İlahi Işığa doğru bakınız. Yesod'dan yukarı Denge Yolu, Samekh, Kutsal Gücün büyük merkezi Güneşi Tifereth'e doğru uçan ok geçer.

 

Büyük Melek HUA'yı invoke ediniz ve kendinizi Çile Haçın üzerinde bağlı olarak hayal ediniz, konumuza uygun İlahi İsimleri dikkatli bir şekilde zikrediniz, böyle zihinsel vizyon daha Yüksek Planlara erişir.

 

Bu etütlerde Üstadı musallat olan üç hatta ve yanılgı unsuru vardır. Bunlar Hafıza, Hayal Gücü ve Algılamadır. Bu şüphe unsurlarından İlahi İsimleri ve "Gezgin Lortlar"ın Harf ve Unvanlarını (İbrani Alfabenin Yedi çift harfi tarafından temsil edilen Gezegensel Güçler) Titreşimsel olarak zikretmek suretiyle sakınmak gerekir.

 

Eğer Hafıza sizi yoldan çıkarıyorsa Tarot adı "Zaman Gecesinin Büyüğü" olan Satürn'e başvurunuz.

 

İbrani Harfi Tau'u beyaz olarak imgeleyiniz.

 

Eğer vizyon değişir veya yok olursa, hafızanız çabalarınızı yanıltmıştır. Eğer hayal gücünüz sizi kandırıyorsa Tarot adı "Yaşam Güçlerinin Lordu" olan Jüpiter Güçleri için Kaf harfini kullanınız. Eğer yanılsama yalan — entelektüel yanıltıdan kaynaklanıyorsa İbrani harfi Beth aracılığıyla Merkür Gücüne başvurunuz. Eğer sorun akıl karışıklığıysa ay için İbrani harfi Gimel kullanınız. Eğer hatta şehvetten kaynaklanıyorsa o zaman Daleth harfinin yardımına başvurunuz.1

 

Hiçbir zaman İhtiras, Öfke veya Korkunun etkisi altındayken bu İlahi işlemlere girişmeyiniz — eğer arzu veya uyku gelirse çalışmalardan uzak durunuz, hiçbir zaman isteksiz bir zihni zorlamayınız. İçsel ve zihinsel Mem ve Şin [su ve ateş] harfinizi dengeleyiniz, alefi [hava] aralarından nazikçe yükselen bir alev gibi bırakınız.

 

Bütün bunları tek başınıza yapmalısınız. Hiç kimse sizi bunlara zorlayamaz. Başkalarını da zorlamaya çalışmayınız. Sadece yolu gösterebilirsiniz, kılavuzluk yapabilirsiniz ama yardım edemezsiniz.

 

Güçlü biri zayıf birini güdülendirebilir, ama etkisi sadece geçici bir akılsızlık olur ve ne bundan ne güçlü olan ne de zayıf olan faydalanır. Sadece kendiliğinden gerekli çabayı gösterenlere kılavuzluk yapınız; ihmalkar bir öğrenciye yardımcı olmayınız, çalışma konusunda isteksiz olanları teşvik etmeyiniz.

 

Bizim Mistik etütlerimizden değil de, bir çocuğun dünyevi kılavuzluğuna gelince bu kural değişir — bir ebeveyn özel bir konumdadır ve bir çocuğu eğitmek, yön vermek ve korumak üzere doğal bir görevi vardır.

 

Yine de, burada bile, bir çocuğu koruyunuz yönlendiriniz ama obsede etmeyiniz, musallat olmayınız, kendi kişisel görüş açınızı çocuğun özgün amaçlarına empoze etmeyiniz. Bir insanın görgü kuralları ve adabımuaşeret ideali çoğu zaman kendisidir, onun iyilik anlayışı evrensel yapılmamalıdır, en az onun kadar geçerli olan daha birçok farklı model de varolmaktadır, ve bir çocuğun zihinsel yaşamına fazla baskı yapmak, başarmamakla kalmaz, kendine özgün şekilde iyi bir yola koyulacak olan bir hakikati saptırabilir.

 

Durugörü için kullanılan sembolleri kendi kendinize hazırlayıp yapmanızda fayda vardır, aksi halde kişiye has bir sonuç alabilmek için yapanın etkisini üzerinden defetmeniz gerekir.

 

Yüksek Durugörü çalışmaları tek başınıza veya içleri son derece temiz olan ve tam güvenilir bulduğunuz kişilerle birlikte yapmanız daha iyi olur.

 

Eğer birden fazla kişi aynı çalışmaya katılacaksa, Astral Işıkta karmaşık bir sembol oluşup bir yanılgı kaynağı ve kimin akımları yönlendireceği konusunda bir mücadele doğar. Eğer Hücrede olduğu gibi iki kişi oturacaksa, aralarında denge kurmaları gerekir, aynı şekilde üç kişi için geçerlidir. Eğer iki kişi söz konusuysa her bir Pastos'un bir tarafında durmalı, üç kişiyse bir üçgen oluşturmaları gerekir ve biri Pastos'ta diğer ikisini Christian Rose+Croix'un sağında ve solunda durmalıdır.

 

Örnek

 

V.H. Soror V.N.R. 6°=5º, bir masada oturdu ve bir renkli bir Tattva kartını aldı — (Tejas-akaşa) ortasında mor-siyah bir yumurta şekil bulunan yukarı bakan bir kırmızı üçgen. Ellerini yanlarına koydu veya elleriyle tutarak göz önünde tuttu (Maji Değneği tuttu). Sembole baktı ve tefekkür etti ve sembol o derece büyüdü ki, sanki büyük bir alev üçgeni olarak içine geçti. Kendisini bir sıcak ıssız bir çölde buldu.

 

Elohim adını titreşimsel olarak zikretti ve üzerinde tefekkür etti. Sanki hareket çoğaldı, ısı ve ışık arttı. Sembol ve görüntünün içinden geçince sanki görüntünün içine girip ayak basmakta, sıcak kuru kumları hissetmekte — uzakta ufak bir piramit görür — havaya uçarak oraya gitmeyi sağlıyor ve yanına inip etrafında dolaşır ve bir tarafında birer karesel kapı görür. 'Elohim—Mikayel—Erel—Seraf, Darom, Aş.' zikreder.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tejas-akasha.gif

Beş kez ayağını yere vurur — Girişlerden birinde bir varlık gözükür, tekrar beş kez ayağını yere vurur ve Serafiyel adını titreşimsel olarak zikreder. Bir savaşçı figür bir alay muhafızın önünde ilerler, Soror Mührünü ibraz etmesini — merkezi bir amblem etrafında dört üçgenden oluşmuş karmaşık bir sembol gösterir — ? yanıltıcı. Önünde Beth harfi çizilir — korktuğu görülür. Sembol geri çekilir — o nazik davranır — ona piramit sorulur; orada seremoniler yaptıklarını söyler — Soror girmeyi talep eder — 0°=0º işaretini verir — muhalefet hissi var — 1°=10º işaretini verir, bu yeterli gözükmektedir — ama varlık Üstatlık işaretleri verir — muhafızlar Sororun önünde eğilirler ve Soror içeriye geçer — bir mabedin içindeki gibi parlak ışık vardır. Ortada bir altar (sunak) vardır — etrafından secde eden varlıklar var, ötede bir platform vardır ve üstünde birçok varlık vardır — Onlar Ateş Elementallere benzemektedir — bir Pentagram görür, ona Aslan burcu çizer, kılavuzluk eden varlığa teşekkür eder — piramitten çıkmayı diler ve sağlar, kendisini dışarıda kumlarda bulur. Geri dönüşünü diler ve sağlar — döner — kendisini tekrar pelerin içinde İkinci Cemiyet Salonunda bulur.

 

1İbrani harfi Peh'i mars için şiddet ve öfke duygusunu bastırmak için kullanınız. Güneş için İbrani harfi Reş'i kibirliği bastırmak üzere kullanınız.

--------------------

Diskur No. XII

Telesmatik İmajlar ve Adonay

Yazan: G. H. Frater D.D.C.F. (S.L. MacGregor Mathers)

 

(Telesmatik İmajlar Altın Şafak terminolojisinde kullanılan bir terimdir. Anlam olarak imgeleme yolu ile bir varlığın (Melek, Cin vs) astral şeklini yaratmaktır.)

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2005 hermetics.org

 

Harf, renk, özellik ve sentezlerini karıştırarak belirli bir Gücün Telesmatik İmajını inşa edebileceğin bir uygulama vardır. Ortaya çıkacak olan bu sigil2 belirli bir Elemental Gücü harekete geçirecek Akımı çizmenize yarayacaktır.

 

Ancak bu hafife alınıp, eğlence veya deneme maksatla kullanılmamalıdır, çünkü Doğa Güçleri oyuncak değildir. Pratik majikal çalışmalarınızı ciddiyet, seremoni ve huşuyla yapmadığınız taktirde, ateşle oynayan çocuklardan farkınız olmayacaktır ve başınıza felaket gelecektir.

 

Eğer imgeleme ile İsimlerden bir astral imaj oluşturmayı çalışırsanız, ilk Harf Figür veya Şeklin başı olacaktır ve son harf ayakları olacaktır. Diğer harfler yerlerine göre bedenin diğer parçalarını temsil edecektir.

 

AGİEL örnek olarak aşağıdaki özellik ve görüntüde bir Melek Şekli verecektir:

 

ALEF, Hava. Başı altın kanatlı ve uzun altın saçlı.

 

GİMEL, Ay. Mavimsi gümüş hilal taçlı, etrafında mavi haleli çok güzel ve ciddi bir kadın yüzlü.

 

YOD, Başak. Çimen yeşili rop giyinmiş bir kızın bedeni.

 

ALEF, Hava. Kısmen vücudun alt kısmını örten büyük altın renkte kanatlar, uzun altın saçlı.

 

LAMED, Terazi, Ayaklar ve uzuvlar düzgün ve ya ellerinde veya da ayaklarında yeşil renkte adalet terazisi.

 

Figürün etrafında sentezinin rengi yeşilimtırak bir renk dolaşacaktır. Şekli hazırlamakta Tarot Arkana Major kartlarındaki figürler yardımcı olabilir.

 

İmajı mümkün olduğu kadar saf ve güzel yapmaya gayret ediniz, çünkü imaj ne kadar gayri-saf ve vasat olursa kullanılması o kadar tehlikelidir. Göğse Sigilini yazınız, beline Adını ve ayaklar altına bulutlar yerleştiriniz. Bunu gerekli ciddiyetle ve sembol konusunda büyük dikkatle yaptığınızda, ölümden sakınırcasına bir Meleksel sembolde herhangi bir kabalık veya adilik imasından sakındığınızda size söyleyeceklerini dinleyiniz.

 

Serafim size etrafında alevlerin oynadığı Savaşçı Kadın gibi Meleksel bir vücut ve güneş gibi ihtişamlı bir yüz verecek ve ayaklarının altında fırtınalı deniz ve şimşekli bulutlar olacak, etrafında şimşeklerin çakacak ve Alev gibi parlayacak. Başında Ateş sembolü gibi üçgen şeklinde ateşten bir miğfer veya taç olacaktır.

 

Grafiyel size Işıkla parlayan Hilal taçlı Kadın Savaşçısını andıran muhteşem yüzlü Yüce bir Melek Şekli verecektir. Etrafı Alev ve Şimşekle çevrili ve Dört Kanatlı olacaktır.

 

El ile biten melek isimleri her zaman Kanat ve Adalet Sembolleri olan Melek Şekilleri verecektir. YAH ile bitenler, Şekilleri tahta oturmuş ve ayaklarında alevli ihtişam olan Kral veya Kraliçeler gibi olacaktır.

 

İlahi İsimleri titreşimsel bir şekilde zikrederken, Operatör, önceden mümkün olduğu kadar KETER'deki İlahi Beyaz Parlaklığa kendisini yüceltmelidir ve aklını en yüksek ruhsal istençler planında yüceltilmiş olarak tutmalıdır. Bu yapılmadığı sürece sadece astral güçle zikretmek son derece tehlikelidir, çünkü titreşimler operatöre belirli bir güç çeker ve bu gücün mahiyeti önemli çapta operatörünün haleti ruhisine bağlıdır.

 

Titreşmenin basit yöntemi şöyledir: Derin bir nefesi tam olarak içinize soluyunuz ve bilincinizi Tifaret'e hitap eden kalbinize odaklayınız. (Daha önce belirtildiği gibi, önceden Keter'e bilincinizi yükseltmiş olmanız gerekiyor, şimdi bilincinizi kalbinize odaklamadan önce beyaz Parlaklığı oraya indirmeniz gerekiyor.)

 

Sonra gerekli İsmin harflerini kalbinizde beyaz olarak imgeleyiniz ve orada yazıldıklarını hissediniz. Harfleri parlak beyaz ışıkla yazmaya dikkat ediniz, Apas Tatva'nın sönük beyazı olmamasına dikkat ediniz. Sonra nefes vererek Harfleri yavaş bir şekilde sizinle birlikte titreşecek şekilde telaffuz ediniz ve nefes bedeniniz terk ettikçe şiştiğinizi hayal ediniz. Tüm evrende İsmi titreşiyormuşçasına ve en son sınırlarına varmadan durmuyormuşçasına zikrediniz.

 

İşe yarayan tüm pratik okült çalışmalar, operatörü yorar veya manyetizmi harcar. Dolayısıyla, önemli herhangi bir şey yapmak istiyorsanız, mükemmel manyetik ve sinirsel bir durumda olmanız gerekiyor, yoksa faydadan ziyade zarar elde edersiniz.

 

[Haç üstünde] Gül'de2 belirli bir İsim çizerek bir Sigil elde ettiğiniz zaman, Haç Üstündeki Gül'ün hitap ettiği Sefira'nın Tifaret olduğunu ve onun konumu sanki gül içindeymiş gibi kalpte olduğunu aklınızda tutmalısınız. Her zaman önünüzde İsmin telesmatik melek şeklini imgelemeniz gerekli değildir. Genel bir kural olarak İsmi içinde bulunan har sayısı kadar tekrarlayarak zikrediniz.

İbrani Alfabenin Telesmatik Nitelikleri

ALEF Ruhsal. Genelde kanatlı, cinisyetsiz, ama eril ağırlıklı, biraz ince yapılı.

BET Aktif ve zayıf yapılı. Eril.

GİMEL Gri, güzel ama değişken. Dişil. Dolgun yüz ve vücut.

DALET Çok güzel ve çekici. Dişil. Dolgun yüz ve vücut.

HEH Şiddetli, güçlü, ateşli. Dişil.

VAU Güçlü ve dayanaklı.Biraz ağır ve sakar. Eril.

ZAYİN İnce, akılı, eril.

HET Dolgun yüz, pek ifadeli değil. Dişil..

TET Oldukça güçlü ve şiddetli. Dişil.

YOD Çok beyaz tenli ve narin. Dişil.

KAF Büyük ve güçlü. Eril.

LAMED Güzel orantılı beden. Dişil.

MEM. Düşünceli, hayalperest, cinsiyetsiz ama dişil ağırlıklı.

NUN Kare şeklinde kararlı yüz. Eril. Esmer.

SAMEK İnce ifadeli bir yüz. Eril.

AYİN Biraz mekanik. Eril.

PEH Şiddetli, güçlü, kararlı. Dişil.

TZADDİ Düşünceli, entelektüel. Dişil.

QOPH Dolgun yüzlü. Eril.

REŞ Gururlu ve baskın. Eril.

ŞİN Şiddetli, aktif, cinsiyetsiz, ama eril ağırlıklı.

TAU Esmer, gri, cinsiyetsiz ama eril ağırlıklı.

 

(Burada cinsiyet sadece kolaylık için verilmiştir.)

 

İBRANİ harflerin kısa veya uzatmalı olduklarına göre cinsiyet tayin etmenin başka bir yöntemi vardır. Harf birinci durumda eril, ikinci durumda dişildir — aynı şu şekilde:

 

Sesi Uzatılmış Harfler (Eril)

 

Alef uzatmalı A (â) / Bet B-Bh

 

Vau U,V, 00 / Zayin Z

 

Kaf K, Kh (kırtlaktan) / Nun N

 

Samek S / Ayin O, Ngh, Au

 

Qof Q, Qh (sert K) / Reş R

 

Şin Ş, S

 

Sesi Kısa Harfler (Dişil)

 

Gimel G, Gh (gırtlaktan) / Dalet D, Dh (gırtlaktan)

 

Heh H / Het H (derin gırtlaktan)

 

Tet T / Yod I, J, Y.

 

Lamed L / Mem M

 

Peh P, F / Tzaddi Tz

 

Tau T, Tb.

 

 

Özet

 

İsimlerin zikrederken, ilk önce en yüksek istençlere ve Keter'in beyazlığına konsantre olunuz. Astral titreşimler ve malzemeler tek başına tehlikelidir. Sonra da kalbinizdeki Tifaret merkezinize konsantre olunu ve içine yukarıdan Beyaz Işınları çekiniz. Harfleri kalbinizde Beyaz Işıkla imgeleyiniz. Derin nefes alınız ve İsmin harflerini telaffuz ediniz, her birini — önünüzdeki Havayı titreştirir ve adeta titreşim uzaya yayılırmış gibi tüm sisteminizin içinden titreştiriniz.

 

Beyazlık göz kamaştırıcı parlak olmalı.

 

Sigiller, Haç Üstündeki Gül'ün harf vefki3 kullanarak çizilir ve bunlar kalbe tekabül eden Tifaret'tedir. Bunları Gül kalbinizdeymiş gibi çiziniz.

 

Herhangi bir İsmi zikrederken, harfleri olduğu kadar fazla tekrarlayınız. Bu İnvokasyon Çevrimidir.

 

Örneğin: ADONAY HA-ARETZ'in titreşimi.

 

Odanızda dört esas yönüne doğru Kabalistik Haç Ritinden sonra Defetme Pentagram Ritüeli uygulayınız. Sonra dört bir esas yöne doğru Adeptus Minor İşareti vererek IAO ve LVX zikrediniz ve Gül Haç Ritüelinde öğretildiği şekilde Gül Haç sembolü çiziniz.

 

Odanın ortasına geçiniz ve Doğuya bakınız. Sonra aşağıdaki şekilde gözüktüğü gibi önünüzde parlak beyaz ışıkla hem yatay, hem de dikey olarak Haç şeklinde yazılı olarak imgeleyiniz.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/adonai1.gif

 

Üstünüzde Keter'i imgeleyiniz ve Beyaz Işığı aşağı çekerek haçın etrafına sarınız. Sonra derin bir nefes alarak İsmin Harflerini titreşimsel bir sesle zikrediniz. Etrafında parlak Beyaz Işık dönmesi gerekir Bu Aura'da Genişleme Çevrimidir.

 

Beyazlığı elde ettikten sonra, Telesmatik İmajı kalbinizde değil önünüzde imgeleyiniz, sonra uzatınız ve Evreni doldurmasını sağlayınız. Sonra kendinizi onun ışınlarına daldırınız ve onunla özdeşleşiniz ve o ışığın parlaklığın içinde eriyiniz. Bunu auranız ışıkla parlayıncaya dek yapınız.

 

Bunlar iki süreçtir: Kalple ilgili olan INVOKASYON ÇEVRİMİ ve Aura ile ilgili GENİŞLEME ÇEVRİMİ.

 

ADNI, baştan bele kadar şekli içerir; HA-ARTZ belden ayaklara kadar şekli içerir. Tüm İsim Malkut, Madde ve Zelatorluk4 ile ilgilidir.

 

ALEF. Kanatlı, beyaz, parlak, göz kamaştırıcı Taç.

DALET. Uzun dalgalı koyu saçlı güzel bir kadının baş ve boynu,

NUN. Kollar açık, güçlü ve haç şeklinde uzatılmış. Sağ elinde mısır ve sol elinde altın bir Kupa vardır. Büyük koyu renkli açılmış kanatlar var.

YOD. Güçlü bir göğsü saran derin sarı-yeşil rop ile kare şeklinde altın bir lamen5 üzerinde boşluklarında dört küçük haç olan kırmızı bir Grek Haçı.

 

Bunların dışında üzerinde Enokyan veya İbrani karakterlerle ADONAY HA - ARETZ yazılı olan geniş altın bir kemer.

 

Ayaklar ten renginde altın sandaletler giymiştir. Zeytin yeşili çizgilerle uzun sarı-yeşil entari ayaklara kadar uzanır. Ayak altında parça renkli kara dehşet verici bulutlar. Bu şeklin etrafında kırmızı şimşek çakar. Taç Beyaz Işık yayar. Kılıç şeklin yanında kuşanmış duruyor.

 

1. Sigil - İmza gibi genelde tek çizgiyle çizilen belirli şekil. Majide belirli bir varlık veya gücü çağırmak için kullanılır.

 

2. Haç Üstündeki Gül - Sigil çizmek için kullanılan ve her biri bir İbrani harfe tekabül eden 22 taç yapraklı ve haç üzerinde gösterilen Gül (tercüme edilmemiş diğer bir Altın Şafak evrakında anlatılmaktadır.)

 

3. Vefk - Sayı veya harf içeren tablo şeklinde bir kare veya diğer simetrik şekil.

 

4. Zelatorluk - Zelator 1°=10° Derecesinin adı. Zelator, Malkut Sefirasına tekabül eder.

 

5. Lamen, Boyundan asılan bir nişan veya madalyon benzeri cisim.

******************************************************

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Diskur No. XIII

Gizlilik ve Hermetik Sevgi

Yazan: V.H. Soror S.S.D.D. (Florence Farr)

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2005 hermetics.org

 

Şüphesiz, hepimiz Kadim Mısır İnisiyasyonlarda uygulanan korkunç fiziksel sınavları duyduk ve inisiyenin Tanrının Dağından yukarı ilk adımları atmaya laik görülmesinden önce Kadim Misterler tarafından neredeyse işkenceye yakın şiddet uygulandığının farkındayız.

 

Her ne kadar, Cemiyetimizin yöntemleri farklı da olsa, Ruh aynıdır ve fiziksel çileye karşı tarafsız olmayı öğrenmediğimiz sürece, ve içimizde kaderin yapabileceği hiç bir şeyden korkmayan Güçlü Bir İrade tesis etmeden, hiç bir zaman Gerçek İnisiyasyon alamayız.

 

Cemiyetimizin [ilk dört] alt derecelerindeki seremonileri genelde zihinlerimizi disiplin etmeye, kendimizi analiz etmeye ve anlamaya yönlendirir. Bunlar Maddenin Dört durumu, Kadimlerin Dört Elementini konu edinmişlerdir ve beş duyumuzla ilintilidir. Duyularımız şuurumuzun, daha iyi bir terimin eksikliğinde İrade dediğim, merkezi gücümüze yanaştığı yollardır.

 

İnisiyeler olarak, hayatımızın amacı bu İradeyi o denli mükemmel, güç ve bilge bir hale getirmek ki, kaderin oyuncağı olup hesaplarımızın basit koşullardan tamamen altüst olması yerine, içimizde gerektiği zaman kullanabileceğimiz bir güç kalesi inşa edilmiş olsun.

 

Doğal insan çelişkili güçlerin karmaşık bir kümesidir. İlk Cemiyetin üst derecelerinde, (duyulara dengeli bir dizi sembol sunmakla) inisiyelerin hayallerine, altında mükemmelliğe erişebilecekleri ve dünya gücüyle ahenkli bir şekilde çalışabilecekleri formları aşılamaya çalışıyoruz.

 

0°=0° Derece inisiyasyonun üzerinde en çok ısrar edilen ilkeler Gizlilik ve Kardeşçe Sevgidir. Cemiyetimizde gizliliğin pratik gereği dışında, sessizliğin kendi başına okült güçler arayışında çok önemli bir destek unsuru olması vardır. Karanlık ve sessizlikte Arketipsel formlar oluşur ve doğanın güçleri yeşerir. Eğer huzurlu meditasyonun etkilerini incelersek sessizlikte insan şuurunun ötesinde olan düşüncelerin sembollerle giyinip hayal gücümüze sözlerle ifade edilemez şeyler sunduğunu görürüz.

 

Bir hareketten önce ne denli fazla düşünce ve amaç yoğunluğu varsa, o denli fazla etkin olacaktır. Yine de böyle konuları başkalarıyla konuşurken, ciddi bir kişisel etki veya obsesyon tehlikesi vardır. Kartal kümes hayvanından uçmayı öğrenmez, "Aslan gücünü at gibi kullanmaz". Her ne kadar bilgiyi mevcut her kaynaktan elde edilmesi gerekiyorsa, Hayatın gerçek öğrencileri başkalarının fikirlerine karşı asgari değer verirler.

 

Kendinizi çevrenizden özgür kılın. Kendinizi tartmadan ve üzerinde durmadan hiç bir şeye inanmayınız. Birimiz için doğru olan, başkası için tamamen yanlış olabilir. Kıyamet gününde sizi yargılayacak Tanrı, içinizde şimdi varolan Tanrıdır. Sizi şu veya bu yöne yol gösterecek kişi, o gün geldiğinde omzunuzdan yükü kaldırmak için yanınızda bulunmayacaktır.

 

"Eski güzellik artık güzel değil, eski gerçek artık gerçek değil", gelişen ve gerçek anlamda dirilenmiş bir yaşamın sonsuz haykırışıdır. Uygarlığımız pagan sefahatin İlk İmparatorluğundan geçmiş, ve şuurumuzu, yargılama gücümüzü, bağımsızlığımızı, cesaretimizi feda etmemin yanılsamalı fedakarlığın İkinci İmparatorluğundan da geçmiştir, ve Üçüncü İmparatorluk aramızda - Tanrının sadece Olimpus dağında veya çarmıha gerilmiş olarak değil, ama içimizde olduğunu - görenleri beklemektedir. İşte et ve ruh arasındaki köprü böyle olanlar için kurulmuştur; çünkü aramızda böyle olanlar yaşam ve ölümün Anahtarlarını tutarlar.

 

Bu bağlamda diyebilirim ki, 0°=0° Neofit Derecesinin bir sembol olarak derin anlamı vardır; "0" veya sıfırın dünyasal açıdan hiç bir değeri yokken, inisiye için daire olarak her şey anlamına gelir ve Neofit'in amacı "kendi başıma ben hiçim, oysa İçinde her şeyim; beni İçinde olan benliğime getir" olmalıdır.

 

Sessizliğin uygulamasının getireceği bazı şeyleri ele almışken, şimdi de kardeşçe sevgi konusunu işleyelim.

 

Tabii ki, kelimeyi bütün yüksek öğretileri ele aldığımız gibi, bir sembol olarak ele alıp, daha yüksek bir plana dönüştürmemiz gerekir. Herhangi bir kimse için beslenen sevgi hiç bir şekilde bir Hermetik erdem değildir; bu sadece kişiliklerin ahenkli olduğu anlamına gelir, hepimiz belirli etkiler altında doğduk, hepimiz için, belirli şeyler çekici, belirli şeyler iticidir ve aynı müzik notaları gibi bazılarımız uyuşur, bazılarımız da uyuşmaz. Bu sevme ve sevmemeleri yenemeyiz; bu mümkün olsa da doğru olmaz. Eğer Doğada bir bitki kendisine uygun olmayan toprakta büyüme konusunda ısrar edecek olursa, ne bitki, ne de toprağa yararı olur. Bitki giderek zayıflar ve olası olarak ölür, toprak ise fakirleşir.

 

Dolayısıyla, kardeşçe sevgi, içgüdüsel olarak bize itici gelen insanların arasında bulunmamız anlamına gelmez. Ama insanların davranışlarını onların açısından görmeye çalışmamız, maruz kaldıkları ve zaaf gösterdikleri tahriklerden dolayı anlayış gösterip hoş görülü davranmak gerekir. Bu bağlamda Hermetik veya Kardeşçe Sevgiyi başkaların dürtülerini anlama ve zaaflarına anlayış gösterme yetisidir - ve hiç unutmayın ki günah işleyenler, genelde mutsuz kişilerdir.

 

Bir suç, yalan veya zalimlik çoğu zaman başka insanlardan korkmaktan kaynaklanır. Onlara ve kendimize karşı güvenimiz yoktur.

 

Korkmamız gerekenler ezilenler ve zayıf olanlardır ve onlara anlayış göstererek ve onlara cesaret vermek için elimizden geleni yapmakla, kötülüğü yeniriz.

 

Ama Hermetik Sevgiyi uygulamakla, her şeyden önce aşkın vebası kıskançlığı yenin. Bağışçı veya yardım edenin kıskançlığı, sevgili veya arkadaşın kıskançlığı, her biri insan doğasında derin kökleri olan, örf ve adetlerle beslenen çoğu zaman sadakat bahanesiyle erdem mertebesine yükseltilen aşağılayıcı ve nefretle kınanması gereken tutkulardır.

 

İnsan davranışını en alçak seviyede görmek için birisinin başkası üzerinde duygu tekelinin ihlal edildiğinde boşalttığı gözü dönmüş zırvalar ve tehditlerine dinlemek yeter. Bu tür manyaksı tutkular çiftin doğurduğu egoizmden kaynaklanır.

 

Ama sevdiklerimize yardım etme ve onlara gerekli olma isteği doğaldır ve başkalarının da aynı şekilde gerekli veya yardımcı olduğunu gördüğümüzde "meşgalemizin" gittiğini hissetmek kin güdücüdür; ama içimizde en yüksek ve en iyi ilkenin etrafımızı da saran İlahi Işık olduğunu ve başkalarında da az veya çok aynı zamanda da tezahür ettiğinin farkındalığını günden güne daha derinden hayatımızda yaşadığımızda bu hüsranlık duygularını hissetmek imkansız olacaktır. Başkasının kullandığı araç [beden] göze hoş gelmeyebilir, kişiliği antipatik olabilir, ama yine de içinde ışık bir potansiyel olarak vardır ve işte hepimizi kardeş yapan budur. Her birey Işığın bilincine kendine has yöntemle erişmelidir ve birbirimiz için tek yapabileceğimiz tek şey dar ve düz yolun aslında her birimizin içinde olduğunu göstermektir. Hiç kimse kendi kanatlarıyla fazla yüksek uçmaz; ama başkasını gücünden ötesine zorlarsak, onun kaçınılmaz düşüşü kapımızın önünde olacaktır.

 

Bu komşularımıza, Tanrıya ve kendimize karşı görevimizdir; zira Tanrı yüksek benliğimizle birdir ve kör içgüdülerden serbest güçlü ve bilgeli bir iradede tezahür eder.

 

O Sessizliğin Sesidir,

 

Yolu Hazırlayandır,

 

Işıkta Kurtarandır.

*************************************************

Diskur No. XIV

Tılsımlar ve Işıldayan Tabletler

Yazan: Frater Sapere Aude (Dr. W.W. Westcott)

 

Çeviri: Gold Wyrm Copyright © 2003 hermetics.org

 

(Not: Işıldayan Tablet veya Renkleri daha iyi anlamak için David Griffin'in "Ritual Magic Manual" kitabından Venüs Tılsımı örneğine bakarsanız fikir edinebilirsiniz. Renklerin ışıldaması zıt renklerin yana yana konmasından ortaya çıkan bir göz yanılsamasıdır. K.M.)

 

Tılsım (Talisman), temsil etmesi istenilen güç ile şarj edilen majikal bir şekildir. Bir tılsımın yapılışında mümkün olduğu kadar itina gösterilmelidir, böylece ibraz edilmesi istenen Evrensel Güçler celp edilenler ile doğru bir uyum içerisinde bulunabileceklerdir. Doğru zamanda konsakre ( takdis, kutsama) etme vs. yanısıra, Sembolizmi ne derece doğru ise gücün celp edilmesi o kadar kolay olacaktır.

 

Elbette bir SEMBOL de sembolizmine uygun olmalıdır, ama bu bir Tılsımdaki kadar gerekli olmaz.

 

IŞILDAYAN TABLET, renklerin karşıtları (zıt renkleriyle) yapılmaktadır. O halde parıldayan renk, yan yana getirilen orijinal renk ile karşıt rengidir, böylece bir dereceye kadar atmosferden ve bir dereceye kadar da kendimizden Akaşik akımı celp ederek, parıldayan ışığını atmosferden çeken bir girdap oluştururuz. Bu şekilde gerçekten işleyen bir şeyler yapmak, sizi orantılı olarak yoracaktır.

 

Tamamlayıcı renkler şunlardır;

 

Beyaz - Siyah ve Gri karşıtı

 

Kırmızı - Yeşil karşıtı

 

Sarı - Mor karşıtı

 

Mavi - Turuncu karşıtı

 

Zeytuni Yeşil - Kırmızı-Turuncu karşıtı

 

Mavimsi Yeşil - Kırmızı-kahverengi

 

Mor - Sarı karşıtı

 

Kırmızı-Turuncu - Mavimsi Yeşil

 

Koyu Amber - Çivit karşıtı

 

Limon Sarısı - Mor karşıtı

 

Sarı-Yeşil - Kızıl karşıtı

 

Diğer karışık renklerin tamamlayıcıları, bunlara bakılarak kolayca bulunabilir.

 

Şimdi Tılsım yapmanın özelliğine ve metoduna gelelim. Aklımızda tutmamız gereken ilk şey, başka birisinin mevcut Karma’sını tamamen değiştirmek düşüncesi ile yapılacak bir Tılsımın, her zaman için doğru ve haklı olmayacağıdır. Bu ancak, kesin derecede gerekli olduğuna dair inanç oluştuğunda yapılmalıdır. Hz. İsa’nın iyileştirme yapmadan önce söylediği sözler, “Günahlarınız affedilsin”, bu bağlamda hatırlanırsa, bu Karmik eylemin tüketildiği anlamındadır. Yalnızca, Tanrısal özelliğe sahip bir Üstat, hakkı da olsa, bir başkasının Karma’sını üzerine alma gücüne sahiptir. Demek ki, mevcut hayatımızı tamamen değiştirmek için, (başkasının Karma’sını uyarlamak yada en iyi hale getirmekten şimdilik bahsetmiyoruz), eriştiğimiz İlahi Güç’ün rızası ile Karma’yı başkalarından alabilecek çok büyük bir güce sahip olmamız gerekir, ve ancak onların ruhsal gelişimine engel olmadığı ölçüde bunu yapma durumunda olabiliriz.

 

 

 

Bir alt alemde teşebbüste bulunduğunuzda, ortaya çıkarmaya çabaladığınız şeyin, genelde ilgili kişinin Karma’sı ile direkt zıt konumda olacağını görürsünüz. İstenilen etki sağlanamayacaktır, büyük ihtimalle üzerinize bitkinlik yada sıkıntı çekecektir, ve fazla fayda sağlanmadan, ilgili kişinin Karma’sını kendi alanımıza çekilir, hatta size intikal eder.

 

Bu uyarılar, sadece bir başkasının Karma’sında kökten değişikliklere teşebbüs etmeye yöneliktir, en yüksek Üstatlık’a erişmedikçe buna kimsenin hakkı yoktur.

 

Sıradan konularda Tılsım biçimlendirme yada uyarlama, büyük bir dikkatle yapılmalıdır. Maddi şeylere yardımcı olan çoğu zaman ruhsal açıdan bir engel olur, bir gücü çalıştırırken görürüz ki, uygun elemental güçleri çağrıştırmalı, bu da bir ölçüde ruhsal varlığınızı tehlikeye sokmaktadır.

 

Ayrıca, bir kişi için Tılsım yaparken, o kişiden uzak kalmaya çalışmalısınız ve gücünüzü zaafa uğratacak sevgi, nefret, kızgınlık vs. gibi duyguları zihninizden uzak tutmalısınız.

 

Bir kişinin sevgisi için Tılsım yapılması, çok ender olarak haklı ve doğru bir şeydir. Saf sevgi bizi Tanrılar’ın doğasına bağlar. Tanrılar ile Melekler arasında mükemmel bir sevgi vardır, çünkü aralarında mükemmel bir uyum vardır, fakat bu dünyasal, düşük seviyeli bir sevgi değildir. Dünyevi aşk niyetli yapılan Tılsım, kendi zayıflığımızın damgası ile mühürlenir, hatta başarılı bile olsa bile, bizi değişik yollardan etkileyecektir. Gerçek gücü elde edebilmenin tek yolu, madde boyutunu aşmak ve İlahi ve Yüce Ruhunuz ile bağlantıya girmeye çaba göstermektir. Maddi şeyler tökezlediği zaman, sorun sizi ruhsal şeylere yakınlaştırır, bu yüzden sorunlar çok büyük inisiyatördürler.

 

Neticede, bir Tılsım genellikle ilginizin olmadığı birisi için yapılırsa daha iyi olur. Gerçek kutsama (konsakre) çalışmasında, odayı arındırmak ve Pentagram Defetme Ritüel’ini uygulamak her zaman iyi olacaktır. Bütün bunlar, Üstat yeterince geliştiği vakit ne zaman kullanıp kullanmayacağını bileceği yardımcılardır. Eğer mümkünse, bir Tılsım bir seferde yapılıp bitirilirse daha iyi olacaktır, çünkü belli durumlar altında başlamış olduğundan zihni aynı çerçeveye sokmak zor olacaktır.

 

Yeni başlayanların kaçmaya eğilimli oldukları bir diğer nokta ise, Tılsımların toptan olarak yapılabilmesidir. Farz edelim ki bir düzine Tılsım birçok farklı kişinin iyiliği için yapılacak, kendinizden gelen bir ışın her Tılsımı şarj etmelidir. Auranızdan yolladığınız bir çeşit spiral Tılsıma gitmekte ve aynı gücü atmosferden cezbetmektedir (kutsama anında kendimizde uyandırmayı öğrendiğimiz güce benzer olarak). Bu farz ettiğimiz durumda, bir telgraf ofisindeki kablolara benzer olarak bize bağlanmış olan bir düzine hatta sahip olacağız. Ne zamanki bu tılsımların mücadele etmek üzere düzenledikleri güç, onlarda merkezlenen güçten kuvvetli gelirse, sizinle ani bir iletişim kurulur. Böylece, yaşam enerjisinin tükenmesi ve bitkin hale gelmek gibi şekillerde devamlı maruz kalınacak güç kaybı oluşur.

 

Tılsım ve sembollerin görevlerini yerine getirdikleri durumlarda, dikkatli bir şekilde deşarj edilmeli ve sonra da yok edilmelidirler. Bu yapılmazsa ve diyelim ki halen deşarj edilmemiş bir su sembolünden kurtulmak üzere ateşe atarsanız, ona cezbedilen Elemantal Varlığa şiddetli bir işkence çektirilecektir, ve bunu takiben yada daha sonra o size bunu geri yansıtacaktır. Ayrıca, halen şarj halinde olan bir Tılsımı atarak bu şekilde ona saygısızlık ederseniz, o başka şeylere ait olacaktır ve onlar bu vesile ile size ulaşma imkanını sağlamış olacaktır. Bu nedenlerden dolayı, Tılsımlar niteliğini taşıdığı gezegen yada burçlar kuşağı ile ilişkin Pentagram ve Heksagram ile deşarj edilmelidir. Bu uyarılar aynı zamanda Işıldayan Tabletler için de geçerlidir.

 

Eğer bir Tılsım gidip de onu geri getirmeyen bir kişiye verilmiş ise, onu astral olarak invoke edilip etkisiz hale getirip büyük itina ve güç ile deşarj edebilirsiniz.

 

Bir Işıldayan Tablet itinalı bir şekilde şarj edilmeli ve kutsanmalı, ve her sabah Üstat önünde oturarak durugörü (clairvoyance) uygulamalıdır, onun vasıtası ile temsil ettiği aleme (plana) girmeye teşebbüs etmeli ve arzulanan meselenin yerine gelmesi için güç invoke edip kuvvet istenmelidir. Kurallara uygun ve takdire değer bir operasyon bunu bahşedecektir.

 

İki rengin oluşturduğu her Işıldayan Tablet, rengin derecesi oranında mümkün olduğunca dengelenmiş olmalıdır (tek temel renk ve şarj eden diğeri). Ayrıca bir gezegensel Tılsımda üç rengin kullanılabileceği bir tarz da vardır. Bu, yedi renk Heptagram’a (yedi köşeli yıldız) konularak ve parıldayan iki renk verecek şekilde tamamen zıt noktalara iki çizgi çizilerek yapılır. Uygun yapılan çizim, eğer düzgün şarj edilmiş ise, bir parça fiziksel ve bir parça durugörüsel olarak görünen, sembol üzerinde oynayan parlak ışık etkisini verecektir. Gelişmiş bir Üstat, Tablet’ini yaparken onu bir dereceye kadar şarj edebilmelidir.

 

Gezegenin asıl rengi semboliktir. Fakat bir düşünce ifadesi uyumu için Tılsım, Venüs’te Tifaret ile (güzel bir sarı-yeşil) temsil ettirilebilir vs. [Not: Hayat ağacının her on Sefirasının (küre) içinde ayrıca on Sefiralık bir ağaç vardır. Dolayısıyla Venüs (Netzah) küresinin içinde ayrıca bir güneş küresi (Tifaret) de vardır_ K.M.]

 

Venüs’ün Aslan Kerub’u ruhsal ateşi temsil eder, ve böylece şairin ilhamını simgeler (renk yumuşak ve güzel bir inci grisi ve şarjı beyaz olmalıdır). Venüs’ün su yanı, yansıyan yeteneği temsil eder ve ruhsal güzelliği karşılar, rengi mavimsi yeşildir. Gök kubbesi, her gezegen türünün Tılsımlar’ının mükemmel bir taksimatını içerir, aurasındaki renge ve etkisi altında doğduğu gezegene uygun olarak gezegensel bir adamın her şeye nasıl baktığını göstermektedir. Gerçek Üstat kenarlardan merkeze ilerler. Artık Yıldızlar’ın hakimiyeti altında değildir.

 

Majikal bir Tılsım yaparken, operasyona uygun şarj etme ve kutsama biçimlerini kullanmalısınız. Tablet şarj edilirken invoke edilecek belli kelimeler ve harfler vardır, ve eğer gezegensel bir Tılsım ise, ilişkin gezegen ile birlikte operasyonu işlevsizleştiren Burcu yöneten harfler. Elemental operasyonlarda, burçlar kuşağına ait uygun üçlü gruplar (4 elementin burçlar kuşağındaki 3 niteliğine – öncü, sabit, değişken - verilen ad) harfleri alınır, buna AL [Not: son "el" eki, Mikay-el gibi-K.M.] eklenir, böylece gücü ifade eden Meleksel isim biçimlendirilir. İbranice İsimler genellikle bazı yaygın güçleri temsil eder iken, Enokyan yada Meleksel Tabletler’deki isimler daha ayrıntılı türden düşünceleri temsil etmektedir. İsimlerin iki sınıfı da bu operasyonlarda kullanılmalıdır.

 

Majikal aletlerin kutsanmasında şart koşulan şekilde oda hazırlandıktan sonra, bunun bir Elemental Tılsım olduğunu farzederek, ilkin Dört Yöne doğru Büyük Pentagram Ritüelini öğretilen şekilde formüle edilir, sonra da ilgili Elementin yönüne doğru İlahi İsimler invoke edilir.

 

Bunun devamında Üstat, Tablet’in önünde oturarak yada ayakta durarak, invoke etmeyi arzuladığı gücün yönüne bakarak; birkaç derin nefes alsın, gözlerini kapasın ve nefesini tutarak zihninden invoke edilen Güçler’in harflerini telaffuz etsin. Tablet üzerinde sanki üfler gibi, titreşimsel tarzda bu harfleri zikretsin, bunu birkaç kez tekrarlasın. Sonra, dikilerek, Tablet üzerinde Gül ve Haç işareti yapsın, ve gerekli formül tekrarlanır, önce uygun majikal alet ile Tılsımın etrafına bir daire çizilir, ve sonra sanki üzerinde dikey dururlar gibi Pentagramlar invoke edilir, AL (1) eklenmiş olarak Üçlü Grupların harfleri tekrarlanır. Sonra ciddiyet içinde gereken bir invokasyon okunur, isimler zikredilirken Gül’den uygun sigiller (meleksel, varlıksal simge veya imzalar) çizilir.

 

İlk operasyon, kendimizden bir girdap inisiye etmek içindir. İkincisi, biçimlendirdiğimiz girdaba atmosferden güç cezbetmektir. Sonra Ritüellerde olduğu gibi Elemental Duayı okuyunuz, ve gerekli defetme yapıldıktan sonra daire ve haç işaretleri (Gül-Haç Riti) ile bitirilir.

 

Yeni kutsanmış Tılsım üzerinde defetme yapılmamasına dikkat edilmelidir, bu onu tamamen deşarj ederek kullanışsız kılar. Defetmeden önce, şarj edilmiş Tılsım temiz beyaz ipeğe yada ketene sarılmalıdır.

-------------------------------------------------------------------------------------------

(1) Ateş için önce Şin harfi yerleştirilir, sonra üç Ateş Burcu, sonra da Al, bu elementlere bağlı olanlar için geçerlidir. Gezegensel olanlar içinse, AL bütün gezegen harflerine, yada Gezegen ve Evler’ine, onların harflerine, gezegen ve Üçlü Gruplara uygulanabilir, heksagramı 6 kez kullanınız. Burçlar Kuşağı’nınkiler için, AL burçların harflerine eklenir ve Pentagram 5 kez kullanılır. Bir Üçlü Grubun üç burcunun üç harfini elemental çalışma için kullanırken, yararlı olması için esas olarak invoke edilecek Burcun harfini ilk harf olarak yerleştirmelisiniz.

-------------------------------------------

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

15 Ocak, 1893.

 

EK

 

Yazan: G. H. FRATER D.D.C.F. (S.L. MacGregor Mathers)

 

Tılsım sembolleri ( yada bazen söylendikleri gibi Telesmatik Amblemler), her bir remil (geomansi) noktasından diğerlerine çizilen çeşitli çizgilerden biçimlendirilir.

 

Bu karakterler böylelikle onları yöneten Gezegen ve Düşünceler’e atfedilirler. Örneğin, en basit şekiller olarak:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal1.gif

------------------------------------------------------------------

Aşağıda Gezegen ve Burçlar altında sınıflandırılan bütün Telesmatik Şekilleri gösterilmiştir.

 

Carcer eşittir Oğlak burcundan Satürn ve Zazel karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal2.gif

-------------------------------------------------

Tristitia eşittir Kova burcundan Satürn ve Zazel karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal3.gif

----------------------------------------------------

Acquisitio eşittir Yay burcundan Jüpiter ve Hismael karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal4.gif

------------------------------------------------------

Laetitia eşittir Balık burcundan Jüpiter ve Hismael karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal5.gif

--------------------------------------------------

Rubeus eşittir Akrep burcundan Mars ve Bartzabel karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal6.gif

-------------------------------------------------

Puer eşittir Koç burcundan Mars ve Bartzabel karakterleri:

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal7.gif

----------------------------------------------------

Fortuna Major eşittir Aslan burcundan Güneş ve Sorath karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal8.gif

---------------------------------------------------

 

Fortuna Major eşittir Aslan burcundan Güneş ve Sorath karakterleri:

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal9.gif

----------------------------------------------------

Amissio eşittir Boğa burcundan Venüs ve Kedemel karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal10.gif

---------------------------------------------------------

Puelo eşittir Terazi burcundan Venüs ve Kedemel karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal11.gif

--------------------------------------------------

Albus eşittir İkizler burcundan Merkür ve Taphthartharath karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal12.gif

--------------------------------------------------

Conjunctio eşittir Başak burcundan Merkür ve Taphthartharath karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal13.gif

--------------------------------------------------

Populus eşittir Yengeç burcundan Ay ve Chasmodai karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal14.gif

-----------------------------------------------------

Via eşittir Yengeç burcundan Ay ve Chasmodai karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal18.gif

------------------------------------------------------

Caput Draconis karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal19.gif

------------------------------------------------------

Cauda Draconis karakterleri:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal20.gif

-------------------------------------------------------

 

Tılsım Hazırlama Tarzı

 

Bu Tılsım (Talismanik) Karakterleri Tılsım yapımında kullanma tarzı gerekli gezegen altındaki şekilleri alarak, ya gösterildiği gibi sekiz parmaklı bir tekerleğin zıt uçlarına yerleştirmek veya bir Karenin hücrelerine yerleştirmek. Sonrada konuya uygun bir hitabe çift çizgilerin arasına yazılmalıdır.

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/tal21.gif

***********************************************

Diskur No. XV

İnsan ve Tanrı

Yazan: G. H. Frater N.O.M. (W.W. Westcott)

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2005 hermetics.org

 

R.R. et A.C. (Yakut Gül ve Altın Haç) Cemiyetinin Adeptus Derecesi1 üyesi camiası, Hermetik İlim ve Hermetik Sanat öğrencilerinin bir kardeşliğidir.

 

Bizi birleştiren zincir Cemiyetimizin Ritüellerinde bulunan öğreti ve bilgeliği kabul etmemizdir. Aynı şey de, herkesin geçmesi gereken o ön talim kursu G.D. Cemiyeti için de geçerlidir. Kardeşliğin ortak zemini gelişmemizin her bir evresinde bize sunulan Ritüel, Görsel ve Sembolik temsillerde ifade edildiği şekilde Hermetik kadim felsefenin samimi kabulüdür.

 

G.D. öğretisi esas olarak Din ve Felsefeye hitap eder; ancak bizim Ritüeller düşünce dünyasında sadece özet ve gösterge oldukları açıktır.

 

Boşlukları her bir üye kendisi doldurur veya boş bırakır.

 

Üzerinde biraz düşünürseniz, bu boşlukların her bir üye tarafından çok farklı bir şekilde doldurulduğu gözükür. Aramızda aykırılığın (heteredoks) her çeşidi bulunmaktadır ve aramızda bazıları nerdeyse muhafazakar (ortodoks) sayılır, ama hepimiz, bizi birbirimize bağlayan yüce bir bağın farkındayız: bu bizim Ritüel Bilgeliğimizdir.

 

Bu Ritüeller nereden geldi, kimden geldi, hatta şu anda mevcut Mabet Şeflerimiz kimdir hep ikincil önemdedir. Yönetimin kişisel düzeni sadece zaman, yer ve finansa tabi şeylerdir ve kabul edilen Ritüel dışında hiç bir otorite iddiası olamaz. Bugün benim diskurumu dinlemek için gelen (veya sonradan okumakta olan) sizler, benim sözlerimden sadece Okült öğretiler konusunda daha çok doneler almaya gelmiş bulunuyorsunuz, benim burada söylediklerimde sadece kendimi temsil ettiğimi ve sözlerimden istediğinizi kabul edip, istediğini reddetmeye serbest olduğunuzu çok iyi biliyorsunuz. Benim rolüm olduğu Cemiyetimizde lehime diyebilirim ki, Kadim Ritüel ve modern yorumlarımız arasındaki farkı hep açıkça belirtim ve bu farkı her zaman aklınızda tutmanız gerekir, çünkü bir lider veya kıdemli birinin kişisel öğretileri Hermetik açıdan her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Her ne kadar bazılar diğerlerinden daha da çok saparsa da tüm bireyler yoldan sapar. Cemiyetin ne Papası ne de Anası vardır ve Kutsal Kitabımız her evrede mükemmelden uzaktır, hepimiz halen Işık için yakaran öğrenciyiz; ve burada verilen her diskur sadece Hermetik ilerleme yolunda çoğumuzdan daha fazla yol kat etmiş birinin kişisel yorumlarından ibarettir ve kabul edeceğiniz ve reddedeceğiniz öğreti veya verilerin orantısı kendiniz tarafından kendiniz için tayın edilmelidir — kendi dönüşümüzü kendi kendinize çalışarak başarmanız kendinize karşı görevinizdir — bu da resmen ve fiilen, fiziksel nefsi yaşamının güçlerini Adeptliğin rafine yetilerine dönüştürmek anlamına gelmektedir. Şu anda, aranızda Kıdemli Adept olarak görevim sizleri Ritüellerimizin öğretilerine gidebileceği yere kadar kılavuzluk etmek — gidemeyeceği yerlerde sizleri serbest bırakmak ve Felsefi Altın'ın peşinde çabalarınızı teşvik etmek üzere kendi kısa makalelerimi sunmaktır. Bunlar her ne kadar otoriteden yoksunsa da, sizden önce yola koyulmuş olanların faydalı bulduğu belirli konular ve düşünceleri ima ederler.

 

Bugün size İbrani Kutsal Kitaptan iki metin hakkında bir şeyler söyleyeceğim ve bu konuda istediğinizi düşünmekte serbestsiniz.

 

Kişisel görüşüme göre bu kısmen tarihsel ve kısmen alegoriktir ve halk için hazırlanmış bir metin olarak hazırlanmışsa da, Ruhbanların elinde bulunan ezoterik bir öğretiye birçok yerde hitap etmektedir.

 

Bana geliyor ki, bu İbrani Bölümün Kutsal İsimleri İlahi kudret, ihtişam ve hakimiyet sırlarının bir pırıltısını hem gizliyor, hem de açıklıyor. Okült bilim her çağda Yahweh İsminde büyük gizemler görmüştür. Şimdi aşağıda vereceğim iki metin benzeri şekilde yüce isim 'Elohim'e hitap etmektedir.

 

İlk metin [Tevrat'a Exodus] Çıkış XXXII, bap I'de bulunmaktadır ve anımsadığım kadar on yıl önce sevgili dostumuz Anna Kingsford'in Hermetik Cemiyetinde kardeşim G. H. Fra. D.D.C.F.2 tarafından verdiği konuşmada kullanılmıştı — bu söz Musa'nın Tanrı'yı ulaşmak için dağa çıktığında İsrailoğullarının Harun'a söyledikleri sözlerdi.

 

"Önümüzde gidecek Elohim'i bize yapınız" veya da ideallerimizi şekillendirmek üzere bize yardım edecek Tanrılar yapalım. Diğer metin ise Tekvin I, bap 26'da: "Veamar Elohim Nosher Adam Be Azelinunu Re demuthun" (Elohim dedi ki, insanı kendi suretimizde ve benzeri olarak yapalım). Kontrast ve ifade zıtlığına bakınız. İnsanlar tanrılar yapalım diye haykırdılar — Tanrılar3 ise insanlar yapalım dediler — biz ilahları, yani ilahi ideallerimizi ararız — ve biz insanlar yaparız, insanlar da kendilerini yaparlar ve kendi tanrılarını da yaparlar — Şairin dediği gibi:

 

"Habeş tanrıların Habeş gözleri

 

Kalın dukaları ve kıvırcık saçları vardır

 

Yunan tanrıları Yunanlılar gibidir

 

Onlar kadar kurnaz, soğuk ve güzel"4

 

Modern bir filozof şöyle yazmıştır: "Tanrılar insanı yaratmıştır, ama insanlar kendi tanrılarını yapmıştır ve ama da yüzüne gözüne bulaştırmışlar." Kendimiz için yarattığımız tanrılara ve onları yücelttiğimiz konumlara dikkat edelim.

 

Yüce Yahweh insanı Aden Bahçesinde yaratmış olabilir, benim için fark etmez, kendimi yaratığımı biliyorum ve biliyorum ki siz saatten saate kendinizi yaratıyorsunuz — aynı yetişkin çocuğun babası olduğu gibi çocuk da yetişkinin babasıdır — bu büyük bir gizemdir. Şimdi Musa kutsal dağa yardım almak üzere çıkmıştı: — Sina Dağı Tanrının dağıydı — Mağaraların Dağı, Abiegnus Dağı, inisiyasyonun mistik Dağı — bu da kutsal talimat içeriyordu. Aynı şekilde biz de mistik dağdan ilham aramak üzere ilk başta bize çöl gibi gelen yaşamın o bölümünden, Horeb sahrasından geçerek dünyevi mutlulukları terk ediyoruz ve Hücremiz5 — Mağaralardan geçiyoruz, üstümüzdeki ruhsal güçlerle özdeş olmaya çabalıyoruz, onlar da aklımızı aydınlatmak ve ruhsal merkezimiz kalbimizi daha yükse yaşama karşı heves, daha da fazla fedakarlık ve oto-kontrol için alevlendirmek üzere bir ışın gönderiyorlar — insan da bu şekilde kendi başına İlahiliğe erişebilir ve Tümsel Benlik — yüce Bir — Bütün ile bir olabilir.

 

Kız kardeşimiz V.H. Sor.-S.S.D.D.6 daha önceki bir diskurda çölden geçmeye işaret etmişti ve çok güzel düşünceler içeren o eser "Sessizliğin Sesi"7 Yüksek Yaşamdan önce gelen aynı deneme süresinden söz eder — aynı şekilde hevesin verdiği enerjiyle ilhamlı öğrencinin yaşamın dünyevi amaçları, zevkleri, kibri, şehveti reddettiği ve mistik merdivenin ilk basamağına konmaya çabaladığı bu geçiş dönemi Yola Aydınlık8 eseri de iyi betimliyor. O merdivene tırmanış, kalbi o kadar çok yüce istençlerle dolduracaktır ki yol artık dik ve çileli gelemeyecektir ve Tifaret'in şafaklaşan Güneşi Yola bir ihtişam ışını gönderdiği zaman, çabalayanın arzu edilen zirveye azimle varmasına teşvik eder. Kendi tanrılarımızı yarattığımızı söylemiştim, ve bu büyük gizemli bir hakikattir. Musa Tanrısını formüle etti ve halkına idealini telkin etti — Muhammed Tanrısını formüle etti ve kendine has erkek egemen ahret anlayışını telkin etti — İsa, Baba ile ilgili öğretilerini yaydı ve fikirleri milyonların Tanrı ideallerine damgasını vurdu; ancak milyonların belirli bir doktrine bağlı olmaları, onun hakikatini teyit etmek için zayıf bir kanıttır, zira Carlyle'in dediği gibi insanların ekseriyeti ahmaktır — İnsan sadece bir Tanrı mevhumu formüle etmez, aynı zamanda bizim yücelik, bilgi ve güç anlayışımıza zıt düşen kavramlar da tasarlamakta. Aynı şekilde [Tevrat'ta] Tekvin de böyle şeyler var, örneğin [Cennet Bahçesinde] Yılan, Yahweh'in arkasından oyun çevirir; [Kitabı Mukaddes'te] Eyüb Kitabında Tanrı, Tanrı Oğulları arasından öne çıkıp Eyüb'e her türlü dünyevi felaket uygulayarak Efendisi karşısında onu aşağılamaya çalışan Şeytan tarafından kuluna karşı istismar ve nankörlüğe yönlendirilmekte. Şeytanın gücü, İsa'nın Havarileri tarafından ancak İsa karşısında ikinci plana düşebilecek kadar yüceltilmiştir, üstelik İsa'ya Dünya veya madde üzerinde Hakimiyet vaat edebilecek — yeter ki İsa ona boyun eğsin — olası olarak da vaadini yerine getirebilecek konuma getirilmiştir.

 

Ortaçağ papazların grotesk bir şekilde boynuzlu ve kuyruklu beşeri ifriti tasvir ettiğini görüyoruz ve son olarak Şer ve Zıt Sefirot'un Kabalistik bilgileri hakkında talim alıyoruz. Bütün bunlar beşeri kavramlar değil mi? Eğer içten filozof olsak, bu kavramların bilinmeyen ve bilinemeyeni ifade etmenin abes ve nafile çabaları olduğunu itiraf etmemiz gerekmez mı? Hiçbir insan kendi beşeri sınırlarını aşamaz ve kendi en yüksek ideallerimizi ilahi olarak nitelendirmezsek fazla zarar gelmez, yeter ki kardeşlerimize de bu hakkı tanıyalım.

 

Ancak Şer varlıklara gelince, yüksek ideallerimize zıtlaşan güçleri tasarlarken veya üzerinde spekülasyon yürütürken biraz dikkatli olalım; çünkü aklın da hakkında çok az şey bildiğimiz ve anladığımız yaratıcı bir gücü vardır ve cehaletimizle şer kişilikler yaratıp auramızın boşluklarına yerleştirebiliriz.

 

Hiçbir zaman Şer bir gücü yaratmanın riskine girmeyiniz, bizde uyarılan tüm şer güçleri metanet, cesaret ve kararlılıkla sakınıp geri çevirelim — ama kibir ve küstahlıktan uzak duralım, çünkü bu sözumona şer ve zıt güçlerin bile belirli işlevleri vardır ve bu şer güçler dahi iyiliğe hizmet edebilir, aynı bizim Adeptus Ritüelinde güzel bir şekilde açıklandığı gibi. Şu kadarını söylemek yeter ki, her insanın içinde bir ikilem, veya ilişik çift varlık vardır —Yeza ha Ra — Yezer ha Yob — veya Teosofistilerin tercih ettiği terminolojiyle insanın üst ve alt manas'ı vardır ve bir insanın kaderi belirli sınırlar altında kontrolü altındadır.

 

Yaşamın genel gidişatı ya yukarıya ya da aşağı gider, ne de olsa insanın belirli sınırlar içinde özgür iradesi vardır ve bu sınırlar oldukça fazla genişleme payına sahiptir. Tanrı veya İlahi Güçler gerçekten İnsanın genel yapısı, menşei ve kaderini belirli bir plan içinde tasarlamışlardır ve felsefi açıdan insanı ister Üçlü, Yedili veya Onlu bir varlık olarak düşünsek de, sonuçta Özgür İrade ile kişisel sorumluluk geldiğini anımsamakta hayati önem vardır ve her düşünce ve davranışımızla günden güne ve saatten saate kendi geleceğimizi yazıyoruz ve kader birikimimiz ne ilahi müdahale ile gerçekleşebilir, ne duygusal tövbelerle değişebilir, ne de başkaların çileleri yerini alabilir. Bu tür insan, Yaşam Elohim'inden, Yüksek Yedili Güçten tecelli ettiği ve yapısı Hayati Ateş Vericisi olarak Güneşe, Astral Kalıp için Aya ve Maddi beden için Dünyaya ilişkilendirilen elemental bir form olarak düşünülebilir; Gezegenler ve Yıldızlar onu şeklini, boy, endam ve eğilimlerini etkileyebilir ama Aklının kaderini Düşünceleri tayin edecektir. Bir tür Yaratık olarak İnsan için bunlar geçerlidir — bir Birey olarak İnsan saatten saate kendini yaratmaktadır — Bir yaşam başka bir yaşamı yaratır. Son bir Cennet, son bir huzur, Tanrıya geri dönüş olabilir, ama bu şu anda geçerli değildir. Ayak zirveye basmadan Dünyadan Cennete çıkan ilerleme merdiveni tırmanmalıdır. Bazı egolar hızlı ilerleyebilir, bazıları da yavaş, kendini zorlamak başarının ölçüsüdür.

 

O halde, İnsanı inşa edelim — beşeri İnsandan İlahi İnsanı yapalım. Maddi nefsi insandan Hermetik ideal insanı yaratalım. "Paroket" Peçesini9 açıp geçmek ve beşeri zihnimizin üstümüzden içimize parlayan Kutsalların Kutsalların10 algılamasına sağlaması bizim görevimizdir. Şimdilik kendimizi karanlık bir camdan görüyoruz, ama peçe kaldırıldığında Tanrıyı yüz yüze göreceğiz.

 

Kadim çağların Simyagerleri fizikselden başlayarak, Ruhların dönüşümü veya nispi zamandan sonsuzluğa geçişlerini nasıl tasvir etmişlerdir? Bu Ruhsal Tekamülü ve gelişimi nasıl açıklamışlardır?

 

Onlar güzel alegorilerle anlatırlar : — İnsan kalbi Güneş gibidir, İnsana inen ruhsal ilhamın İlahi Işının alıcı organı. İnsan beyni Ay gibidir — beşeri zekanın kaynağı. İnsan bedeni de Dünyasal araçtır.

 

Güneş, Ayı hamile kılsın veya Ruhsal Ateş beşeri zekaya tesir etsin — sonuç arınmış bir bedenin rahminde olgunlaşsın, böylece Güneşin Oğlu, Beşinci Element, Bilgelerin Taşı, Gerçek Bilgelik ve Mükemmel Mutluluk gelişir.

 

Notlar:

 

1. Yakut Gül ve Altın Haç (R.R. et C.R.) içsel Cemiyet, G.D.'nin 5°=6° Adeptus Minor Derecesinde girilen İkinci Cemiyet. Adept Altın Şafak terminolojide Üstat anlamına gelir.

 

2. Samuel Liddel MacGregor Mathers - Cemiyetin diğer şefi.

 

3. Tanrılar - Elohim İbranice'de çoğuldur, dolayısıyla teknik olarak Elohim Tanrı olarak değil Tanrılar olarak tercüme edilir.

 

4. The Ethiop gods have Ethiop eyes

 

Thick lips, and woolly hair;

 

The gods of Greece were like the Greeks

 

As keen, as cold, as Fair

 

5. Hücre - Vault of the Adepti - Altın Şafak Hermetik Cemiyetinde kullanılan 5°=6° inisiyasonun ve bazı özel çalışmaların yapıldığı ve Gül Haç örgütünün kurucusu Christian Rosenkreutz'ın mezar odasını simgeleyen özel yapım bir hücre.

 

6. Florence Farr

 

7. Helena Petrovna Blavatsky'nin eseri The Voice of Silence.

 

8. Mabel Collins'in eseri Light on the Path.

 

9. Paroket Peçesi - Tifaret Sefirasınun hemen altında Alt Sefirotu ayıran ve geçişi daha yüksek bir bilinç haline geçmeye simgeleyen peçe.

 

10. Kutsalların Kutsalı - Holy of Holies - Bir mabedin içinde en kutsal bölüm.

***********************************************

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Diskur No. XVI

Gül Haç Cemiyetinin Tarihi

Yazan: G.H. Aude (Dr. W.W. Westcott)

 

Çeviri: Gold Wyrm Copyright © 2003 hermetics.org

 

Gül Haç Cemiyetinin tarihi ile ilgili bahissin geçtiği 5o=6o İnisiyasyon Ritüeli’nin ilgili bölümünün açılış sözcükleri şöyledir: “Şunları bil ki, ey Aday, Gül ve Haç Örgütü çok eski zamanlardan beri varolmuştur ve Antikite, Mısır, Eleusis, Semendirek (Samothrace), Pers, Keldani ve Hindistan’ın farklı ıklarının inisiyasyonlarında nakledilen saklı bilgi ve mistik ayinlerinde aynı şekilde bu sırlar aziz tutulmuştur, ve böylece Kadim Çağların Gizli Bilgeliği gelecek kuşaklara miras olarak devredilmiştir.“

 

Bu beyandaki içerik, 5o=6o Derecesinin her üyesi tarafından yaşanır. Bir bakıma, bu konumda olan birisi gerçek ciddi Okült çalışma ve gelişimin eşiğinde de olsa, yine de mistik bilgimizin pekiştirildiği ustaca tarzı kaynağına takip etmek kolaylaşır ve sistemin temel bütünlüğü onu formüle eden Bilgeliği zarif bir şekilde ortaya çıkarır.

 

Herşeye karşın bizim için başlıca önemli olan, Ortaçağ Avrupası’na takdim tarzıdır. C.R. [Not: Gül Haç Cemiyetinin kurucusu Christian Rosenkreutz, K.M.], etrafına Ortaçağ Okültizminin en romantik geleneklerini toplayan büyük bir öncüdür. Tarih, bu emsalsiz kişinin gerçek ismini miras bırakmamıştır, C.R. besbelli mistik amaçlar için seçilmiş bir lakap yada takma isimdir.

 

1378’de doğumu ve 1484’de vefatı ile fiziksel varlığı görünüşte 106 senelik süredir. Batıdaki Okültizim reformasyonunu onun çaba ve gayretlerine atfedebiliriz. Soylu bir amaç ile ateşlenmiş ve ilahi enerjiler ile ruhunu donatmış olarak, Okült faydaya adanmış bir hayatın ideallerini yaşayan biriydi. Eğer dünya bu meçhul kişilik hakkında hiçbirşey bilmeseydi, bunun az bir önemi olurdu, fakat Batı Okultizminin gelişimi açısından bunun azami önemi vardır ve burada ilerlediğiniz orantıda bu gözlemin tam ehemmiyetini belki de yalnız siz takdir edeceksiniz. Maceralı hayatının ilk yılları entelektüel ve okült çalışmalar ile geçti, bunun neticesinde (Avrupa dışında) "Cemiyetimizin mabetlerinin bulunduğu" çeşitli yerlerde bir inisiyasyonlar dizisi takip etti. Böylece "pratik uygulamanın daha genişlemiş üstyapısının dikileceği temeller kurulmuş" oldu ve o günlerin heyecanını ve ağır yükünü kendisi ile paylaşacak üç Frater seçerek Örgüt’ün kuruluşunu Avrupa’da tesir ettirdi. Aşina olduğunuz daha sonraki aktivitelerinin temel belirleyici nitelikleri ile şunu söylemek yeterlidir ki, Kurucumuz “odasına çekildiğinde” görevi tamamlanmıştı ve aramızdaki her üye sürekli bir minnettarlık borcu altına bu suretle yerleşmiştir.

 

Gül Haç Cemiyetinin tarihinde gözlemlenmiş üç önemli dönem vardır: Birincisi Protestan Reformu’ndan önce vefat eden Christian Rosycross’un [Christian Rosenkreutz] yaşam periyodu, ikincisi 1484’ten 1604’e kadar olan 120 yıllık sessizlik ve gizlilik periyodu, ve üçüncüsü bundan ve Reformasyondan sonraki periyod. Daha sonraki periyod müddetinde, Hücre'nin (R.C.'nin Mezar Odası) açılışı, "Fama Fraternitatis"in daha sonraki basımı için tarihsel temeli ve "Ulu Gül Haç Cemiyetinin Keşfi"nin, risale 1610 olarak tarihlendirilmesine karşın, 1614’te Cassel’de basımını şekillendirdi. Bu olayın o zamanın bilinen dünyasında muazzam etki ile şiddetli merak ve heyecanın görülmesine neden olmasında, Berlin Müzesi’nde varolan 600 risalenin lehinde yada aleyhinde olarak "Fama"nın açığa vurduğu gizli cemiyetin eleştirdiği belirtilirse daha iyi anlaşılabilir. 1614’te halkın dikkati ilk defa Cemiyete yöneldi ve binlercesi "Fama" tarafından sunulan davete karşı başvuruda bulundular, kabul edilenler içeriği saklı tutmak ile yükümlü tutuldular ve tekliflerine cevap alamayan daha büyük kısımdakiler ise onunla ilgili herşeyin bir hayal olduğunu düşündüler.1

 

İyice düşününce kolayca anlaşılacaktır ki, halen var olan İkinci Cemiyetteki talimat ile Ritüellerin düzen ve seremonisi, Hücrenin açılışından önce yürürlükte olanlar ile aynı değildir, çünkü 5o=6o Derecesinin temel sembolizmi esas olarak Hücrenin keşfi ve açılışı etrafında merkezlenir. Bunun neticesinde, söz açışken, yukarıda açıklanan daha önceki iki dönem, sırayla 6o=5o ve 7o=4o Derecelerine kıyaslama ile atfedilebilir. İlki, ölüm ve ciddiyetin bir derecesi olup, karanlığın emsal aşamasına gelindiğinde, sessiz çalışma ve meditasyon tipik durumu olarak telakki edilir. Sonraki ise, Adeptus Exemptus Derecesi, İlahi şeyleri kavrama kapasitesinde olan insan zekasının varoluşundan beri mevcut olduğundan hiç şüphemizin olmadığı Okült Felsefe yada Bilgelik Dini’nin yeni bir formülasyonu olan Gül Haç Cemiyetini kuran kişinin çok yüksek mevkisi ve kazandığı bilgisine ilişkindir.

 

Fama’da verilen Ezoterik tarihsel açıklama, 5o=6o İnisiyasyon Ritüel’inin içerdiği ile karşılaştırılınca çeşitli sayıdaki önemli ayrılıklar ve çelişkiler açıklık kazanmaktadırlar. Fama, genel halk için yazılmıştır ve bu yüzden de tam olarak doğru değildir. Fama’nın içine sokulan gizliliklerin örneklerine Hücrenin tarif edilmesinde rastlanır, burada belirtilen “Bu tamamen yedinci kısım (Hücrenin yedi duvarı, yendinci diğerleriyle aynı boyuttadır) ve iki heptagon [Not: yedi köşeli şekil, K.M.] için de açık ve ortadadır ki”, ve tekrar daha ileride “Her Kısım yada Duvar” kendi ayrı figür ve cümleleri ile on alana ayrılmıştır. "Her Kısım yada Duvar" bundan başka içinde birçok şeylerin, kitapların önceden söz edilen 120 yıllık uyku döneminin kapsamında olan 1493-1541 yıllarında yaşamış Paracelsus’un "Vocabularium"unun da bulunduğu) bir sandığa açılan kapıya sahip olarak sunulur. Bu besbelli bir bağdaşmazlıktır ve gerçekte o zamanın eleştirmenlerini hayal kırıklığına uğratmak için kasıtlı olarak gizlenmiş hale sokulmuştur (Eleştirmen çok nadiren yada hiçbir zaman bir Okultist olurdu. Toplumun ilgili kişileri dışlaması için bir risalenin basımına izin verildiğinde tereddüt etmeksizin kurnazca ona leke atarak gözler önünde kınanmış hale getirirler. Böylece bu tür insanların kalabalık bir kitle halinde girmeye teşebbüs etmeleri engellenmiş oldu). Akılda tutulması gerekir ki, Fama, o zaman yetkili olan Fraterlar (kardeşler, üyeler) tarafından basılan resmi bir manifestoydu. Müteakiben, basım sonrasında tırmanan büyük tahrik ve bilhassa Cemiyetin prensiplerinin temel muhafazakar Hıristiyan inancına aykırı olduğu iddiası yüzünden, Valentine Andreas tarafından (1615 yılında) basımı bir Ek ile birlikte "Confessio Fraternitatis R.C. ad Erudotos Europa" başlığı altında yetki verildi. Müşfik okuyucunun bulmasına etki etmek için; önsöz, bir ilan ile başlar; “Beyanımızın iç kısımlarında yer alan, sizi yeterli derecede cezbettiklerini göz önünde bulundurarak memnun etmeleri oranında arayabileceğiniz yada kıyaslayabileceğiniz, amaç ve maksadımızın 37 nedeni”. Bu noktada, ne içeriğin sınanması 37 nedeni açığa çıkarmaktadır, ne de İbrani Harfleri gizli manası görülebilecek bir kelimenin sayı biçimlerini temsil etmektedirler; fakat Temurah aracılığı ile, iki gizli ve anlamca yüksek kelime ortaya çıkarılabilir: bunlar LHB = 30+5+2 = Alev, Lux, Işık, Aydınlanma ve LGD = 30+3+4 = Cemiyet ya da ordu için.

 

Eatna’da ilginç olan Paracelsus’a bir diğer referans vardır: “Henüz bizim kardeşliğimizden biri olmamasına rağmen, keskin zekasını M Kibaını itinayla okuyarak yükseltmiştir“. Bu vakit Paracelsus; Wurtzburg Manastırı’nın Başı Spanheimli Johann Trithemius ve Solomon Trismosin tarafından eğitilmiştir. Ayrıca, Doğu’da da seyahat etmiştir ve Tartary’de [Not: Orta Asya'da- K.M.] mahpus olarak alıkonulur iken ( H.P.B.nin Tibet’teki inisiyasyonu ile kıyaslayın, inisiyasyonun çok benzeyen prensipleri öğretmesine karşın Paracelsus henüz bir Gül Haçlı değildi – Doğu’da aynı çizgide başka bir Tapınak bulmuştu) burada inisiye edilmiştir. Ayrıca Konstantinopl’da [Not: İstanbul'da-K.M.] Felsefe Taşı, Sigismund Fugger adlı birisinden aldığı söylenir.

 

Fama, bazı durumlarda tarihsel açıklama açısından yetersiz olmasına rağmen, ara sıra tefekküre verimli gereğinden fazla tasvirler içermektedir. Şöyle anlatılmaktadır: “Bir diğer sandıkta farklı meziyetlerde aynalar vardı, aynı zamanda başka yerlerde ise küçük ziller, [sürekli] yanan lambalar, ve başlıca mükemmellikte suni [Not: kayıt müziği?-K.M.] ilahiler…”. Sözü edilen şeylerden sonuncuları; tabii ki, Doğu’nun Mantramları, Carmina veya sihirli sözlerdir (ikantasyon) —- İlahi İsimleri titreşimsel tarzda telaffuz etme talimatları .

 

Buna benzer olarak, birçok tartışmaya yol açan diğer Gül Haç yayını, yalnızca, "Hermetik Romantizmi" yada "Kimyevi Evlilik" adını taşıyan oldukça şaşırtıcı bir çalışmaydı. Anlamı tamamen alegorik ve zorlukla anlaşılırken, gelişigüzel okuyucu için karışıklıklar ile doludur. Bu sınıfta bir çalışma için tek söylenebilecek şey: “Bazen bir ışık yoluna koyulmuş öğrenciyi ansızın aydınlatır“ olduğudur. Yayın tarihi “Confessio Fraternitatis”in ortaya çıkışını takip eden sene olan 1616 idi.

 

Şunu belirtmeliyim ki, Fama’nın İngilizce bir çevirisi, 1652’de, Londra’da, Eugenius Philalthes (Thomas Vaughan) tarafından yapıldı (bu sırada İngiltere'de Yüce Magus ya da bizim anlatım şeklimiz ile görevli Şef Üstad idi).

 

Sonuçta bana şunu işaret etmek kalıyor ki, İkinci Cemiyetin 5o=6o Derecesinin her üyesi için tarihsel öğe eşsiz bir ilgi alanı iken, ihtiva ettiği mistik sembolizm ile karşılaştırıldığında bunun kendi içinde daha az bir önemi vardır. 5o=6o İnisiyasyon Ritüel’inin kendisinin de teyit ettiği şekilde, 120 yılın başka referansları vardır. Bu, Darius’un kurduğu krallığın prenslerinin numarasıdır (ve Daniel, Kaldeliler (Keldanilerin) arasında bir Magus idi), anlamına dair başka bir ipucu bu numaraya nasıl ulaşıldığı hakkındaki imada yatmaktadır.

 

Bilhassa renklendirme farklı olduğundan 6o=5o Derecesi çoğumuzu ilgilendiriyor iken, 5o=6o Derecesinde özellikle Gökkuşağı Renkleri’nin sembolizmi örnek gösterilmektedir (en açık ve belirgin oldukları söylenebilecek bir renk dizisi). 7o=4o daha da geçmişe ilişkindir ve hatta daha gizemli bir sembolizme egemendir.

 

 

--- İlave Notlar ---

 

Kardeşliğimiz bir araya geldiği zaman, selamın kadim şeklinin korunması özellikle arzu edilir, bunun neticesinde herkes birbirini “Ave Frater“ tarzında selamlar. Ötekiler “Roseae Rubeae“ cevabını verecek, bunun üzerine ilk kişi “et Aureae Crucis“ ile bitirecektir.

 

Aynı zamanda , konumunu [Not: Derecesi görevi vs. - K.M.] keşfedildikten sonra birisinin diğer kişiye “Benedictus Dominus Deus noster qui Dedit nobis signum “ (Haç ya da Mührü ortaya çıkarmak), kadim gelenektir. Bu son adete bütün resmi münasebetlerde ve özellikle birbirlerine aşina olmayan kardeşler karşılaştıklarında uyulmalıdır.

 

Bundan başka, üyelerin birbirlerine veda ederlerken Vale’in eski formülünü “Sub umbra alarum tuarum, Jehovah!“ ekleyerek kullanılmasına, bütün münasebetlerde çaba gösterilmesi için ricada bulunulmuştur.2

 

Yukarıda sözü edilen adetin etkisi, doğrudan doğruya, Kadim ve Şerefli Cemiyetin üyelerini her zaman birbirlerine bağlamak için hizmet eden psişik halkayı sürdürmektedir. Bu göz önüne alınırsa, yalnız bir adetten daha fazla bir şeydir.

 

Aşağıdaki güzel sözler bir mezar taşı üzerine oyulmuştu. En başta şunlar yazılıydı: ‘Granuin Pectaris IH SH VH insitum’ (Yehoşua'nın kalbine ekili bir çekirdek — veya tohum) (Paulus'un dediği gibi — Ruhsal bir bedende çalışacak Ruhsal Varlığın içinden kaçtığı yıpranmış beden, ta ki, tekrar deriye bürünmesi gerektiği ve başkalarını öğretmek ve rehberlik yapmak üzere tekrar indiği zamana dek), prototipimiz Frater C.R.C. anısına.

 

Pater dilectissimies = Çok sevgili babamız!

Frater Suavissimus = Çok nazik kardeşimiz!

Preceptor fidelissimus = Çok sadık Öğretmenimiz!

Amicus integerrimus = En güçlü dost!

 

Eğer böyle bir kitabeyi layık olabilirsen, hayatınızı dünyaya yardım etmek ve başkalarını öğretmekle geçirdiğinizde, gerçekten iyi etmiş olursunuz.

 

Notlar:

 

1) Gizli bir loncanın öğrencileri tarafından ani olarak basılan bir Manifesto, ve Okültizme halka yarı-açık bir inisiyasyon girişimi— aynı yakın tarihte, 1875’te Doğu Ekolü tarafından Hindistan’dan gönderilen bilgili kadın H.P.B. [Not: Madame Helena Petrovna Blavatsky -K.M.] tarafından benzeri nedenlerden yapılan girişim gibi — bir inisiye halka yarı-açık bir tanıtımla görevliydi — ayrıca, muhtemelen yayınlanmış isimleri tama isimler, lakap veya semboller olan bir gizli öğretmenler loncasından Ezoterik Öğreti'ye seçilmiş az sayıdaki kişinin kabulü.

 

2) Hermes'in asası, etrafından Mısırın ikiz Yılanları dolandığı dağa tırmanışınızda size rehberlik edecek ve koruyacak bir asadır; Binah ve Hokmah kanatları üzerindeki Keter Tacında yatan kutsal Elması perdeler — Yüksek Sub umbra alarum tuarum; İlahi Bilgelikten tecelli eden ruhsal bir anlayışın ışınları altında, yüce İsim YHVH'teki Yükxsek ve Kutsal Güçlerin korunması ve yardımına güvenerek emniyete olabilirsiniz.

*************************************************

--------------------

Diskur No. XVII

Yedi Yanın Sembolizmi

Yazan: G. H. Frater N.O.M. (W.W. Westcott)

 

(Bu yazı Adeptus Minor Ritüelinde kullanılan Adepti Hücresi ile ilgilidir. İlgili resim ve yazılar olmadıkça kolay anlaşılmaz. (Bakınız Diskur X))

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2005 hermetics.org

 

Majikal bilgi ve güç arayışında dikkatlilikten önemli neredeyse hiç bir şey yoktur ve modern yaşamda düzeysellikten daha yaygın bir hata neredeyse yoktur.

 

Ciddi araştırmayla kazanılan ve Christian Rosencreutz'ün Hücresiyle1 ilk karşılaşıp talim görülen bu derecede bile onu yeni bir konu olarak etüt etmeyi ihmal eden birçoklarınız bulunmaktadır. Aranızda birçok kabul seremonilere katılıp yedi yanın karşılıklarını ve her bir yanda bulunan kırk amblem düzenini bilmeyenler olmuştur.

 

Bazılarınız Venüs'ün astrolojik bir açıdan yanlarda yanlış konumlandığını bilmez ve bunun nedenini veya yedi renk ve gücün düzeninin temeli ne olduğunu beş kişiden ikisi bile bana açıklayamamıştır. Çoğu bana dört elementten hangisi eksik olduğunu söylemiştir ve başkaları bana Aslan burcu işaretinin iki kez gözüktüğünü söylemiştir, ancak çok az kişi Aslan burcunun iki şekli birbirinden neden farklı renkte olduklarını açıklayabilmiştir ve daha da az kişi bana hangi Üç Sefirot'un renkleri olmadığını tereddütsüz söyleyebilmiştir.

 

Ancak 1°=10° derecesinde bile o ışık veya Bilgiyi sadece kişisel otoriteye güvenerek kabul etmeniz değil, irdelemeniz ve idrak etmeniz gerektiği söylenmiştir. O halde, sadece yüzeyde değil, gerçek anlamda da Adepti2 olalım, araştırmanız sadece yüzeysel değil, daha derine insin. Entelektüel kazanç yerine, sadece tarafınızca gerçekten bilindiğini ve anladığını gösterebildiğiniz şey meyve verebilir ve ruhsal gelişme sayılabilir. Hem ruhla, hem de gözle algılamadığınız sürece gelişmeniz sadece bir görüntüyle ibarettir ve mutsuzlar diyarında gezinmeye devam edersiniz.

 

Sloganınız Multum non multu (Birçok şey değil çokluk) — olsun ve bol miktarda sahip olduğunuzu inandığınız şeyden Yüce Üstad sizi yoksun bulmasından korkunuz. Riyakarlık avam halktan ziyade, okültistin karakterinde ölümcül bir kusurdur. Bu Salonda karşısında aşağılanabilineceğiniz sadece öğretmen değil, ama dış görünüşe hiçbir zaman aldanmayan ve kalpten yargılayan kendi yüksek ve ilahi Benliğinizdir. Zira ruhsal kalp, aynı Malkut'un Tifaret'in maddi yansıması ve Tifaret'in Keter'in taçlı Hikmetinin ve Gizli Olanın yansıması olduğu gibi, onun ışıltısının ve kişisel imajının yansımasından başka bir şey değildir.

 

5°=6° ritüelinde sadece Hücrenin yedi yanının sembolizmi hakkında sadece birkaç sayfa vardır. Bunları dikkatli bir şekilde okuyunuz. Daha sonra bunları birlikte etüt edelim. İlk başta yedi yanı bir grup olarak, sonra da her bir tarafta dört kareyi ele alalım.

 

Yedi yan büyüklük, şekil ve bölmeler açısından birbirine benzemektedir ve her bir yandaki kırk kare aynı sembolleri taşır. Ancak renkler oldukça değişiktir. Bu açıdan hiçbir yan diğerine benzememektedir ve ayrıca Ruhun Tekerleğini içerene her bir yanın üst orta karesi hariç, hiçbir kare aynı renkte değildir. Yedi yan veya duvarın her biri bir gezegenin hakimiyetindedir. Kareler ise, gezegensel güç karışımların renklerini temsil ederler. Her bir karenin sembolü zemin rengi ile temsil edilir, sembol ise zemin rengin zıt rengidir.

 

Şimdi gezensel yanlar ne astronomik, ne de astrolojik olan özel bir sıraya göre dizilmiştir. Gezegenlerin dizilişi onların dünyaya rölatif mesafelere göredir, ancak burada güneş dünyanın yerine koyulmaktadır. Böyle böyle bir sıra elde edilmektedir: Satürn, Jüpiter, Mars, Güneş, Venüs, Merkür, Ay. Satürn dünyadan en uzak olan gezegendir ve dünya Mars ve Venüs arasındadır. Hücrelerin duvarları Satürn ile başlayarak sıra Satürn, Jüpiter, Mars, Güneş, Merkür, Venüs ve Aydır. Burada Merkür ve Venüs yer değiştirmektedir.

 

Ancak bundan fazlası da vardır. Zira en uzak olan Satürn ne kapıdır ne de Doğudadır, hatta belirli herhangi bir yerde değildir, çünkü Güney ve Güney-Batı yanları arasındaki köşeyi işgal etmektedir. Ne de Ay eski tekabüllere uygun olarak karşı taraftadır.

 

Dolayısıyla dizilişlerinde yeni bir anahtar vardır ve sezgileri güçlü olanlar bunu hemen kavrarlar. Gezegenler renk tayfının sırasına göre dizilmiştir ve Adeptus Minor derecesinde renkler özel bir yer tutulduğu için gezegenler renklerle ifade edilmiştir. Siz Adeptiler — Hodos Chamelionis — Bukalemunun Yolundasınız.

 

Eğer gezegensel renkleri alırsan ve onlara gezegenleri iliştirerek renk tayfının dizisine göre düzenlersen, sonrada bir çember oluşturacak şekilde ucalarını bir araya getirecek şekilde katlarsan bir Heptagram, diğer değişle yedi köşeli bir şekil elde edersin. Sonra her iki ucun Doğuya bakacak şekilde çevirirsen sonuç şöyle olur:

 

Mor—Jüpiter Civit—Satürn Mavi—Ay

Yeşil—Venüs Sarı—Merkür Turuncu—Güneş

Kırmızı—Mars

 

Bilim büyük bir gerçeği keşfedip öğretmektedir, renk tayfının yedi rengi her ne kadar değerliyse, görünmeyen dolayısıyla burada yer verilerek gösterilemeyen ışınlar da vardır. Tayfın kırmızı ucu ötesinde mor başlamaktadır. Bunların önemli kimyasal veya Yezira etkisi vardır. Bu görünmeyen ve sürekli var olan güçler Doğu köşesinde duran grupta en güçlü kişi olan ve İkinci Cemiyetin Şeflerinin temsilcisi ve onlar aracılıyla mistik Üçüncü Cemiyetin temsilcisi olan Şef Adept ile temsil edilmektedir. O en azından sembolik olarak ölümden geçip yaşama dönmüştür ve tüm inançların Anahtarını tutmaktadır. Ve eğer kapıya vuruşlarımızı duyurabilirsek, Kralın kilitli Sarayının anahtarını elimize verebilecek olan odur. Doğuyu temsil ederken ve Doğudan gelirken o Batı dünyasına doğru bakmaktadır ve birliğinde sezgi getirmektedir. Onun önünde büyük timsalimiz ve kurucumuz Yüce Üstadımız C.R.C. sembolik bedeni yatmakta — veya diğer zamanlarda içinden Şef Adept kalkmış olan boş pastos3 durmaktadır.

 

Sağ elinde Mars ve Geburah bulunmaktadır ve sol elinde Jüpiter ve Gedulah. O Batıda Venüs'e, tüm gün akşama kadar çalışmış olan Adayı temsil eden Akşam Yıldızına doğru dönüktür. Akşam tüm Sefirot'un tek uyum sağladığı sembole sahip Venüs gezegenin Batı kapısıyla girmektedir. "Akşam ışık olacaktır," bu karmaşık renklerin ışığıdır. Dolayısıyla yeni kabul gören Adept, ilk kez gezegensel güçlerin tümlüğüyle temas kuracaktır. Karşısında büyük bir fırsat açılmaktadır, onu kullanmaya layık olsun. O Hücrenin yeşil tarafından girmektedir. Yeşil büyüme rengidir. Kendisinde büyüme sağlasın.

 

Hücrenin her bir yanında kırk kare vardır. Bunlardan beşi dikey ve sekizi yatay olup sembolik 5’ x 8’ tamamlamaktadır. Şimdi yayınlanan Fama Fraternatitas bu kırk ayakların on kareye bölündüğünü yazar. Matematikçi olsanız bilirsiniz ki on benzeri kare böyle bir alana kendi başlarına koyulup dolduramazlardı. Sadece on karnenin bir dikdörtgeni doldurması 5’ x 6’.şeklinde bir alan gerektirir. Dolayısıyla, Fama'da on kare işaretlenmiş ve önemlidir — onlar Sefirot'tur.

 

On Sefirot dışında Dört Kerubim, Üç Simyasal Prensip, Üç Element, Yedi Gezegen, On İki Zodyak Burce ve bir Ruh Tekerleği vardır — böylece toplam 40 vardır. Ruh Tekerleği her yanda vardır, her zaman merkezdedir ve hep değimez beyaz üstü siyah olarak gösterilmektedir.

 

Yanlarda hep dört Kerubik amblem vardır — bunlar Zodyaksal ama farklıdır. zira Kartal Akrebin astrolojik sem sembolünün yerine geçer (Akrebin üç şekli vardır, Akrep, Kartal ve şer yönü için Yılan).

 

Kerubim YHVH İsmin harflerini temsil eder. Bunların her zaman harflerin İbrani sırasına göre dizildiğine dikkat ediniz. Yod Aslan için, Heh Kartal için, Vau insan için ve son Heh Öküz, diğer değişle Boğa ve Toprak için.

 

Bu dört burç işaretlerin kendi burç renkleri yerine simgeledikleri elementlerin renklerinde olduklarını dikkatinizi çekerim. Dolayısıyla, burç işaretleri olarak onlar Zodyak ve Gezegensel renklerin birleşimleridir, ancak onların Kerubik amblemleri olarak Elemental renk ve yanın Gezegensel renginin karışımı olarak gözükmektedirler.

 

Üç Prensip, Prensibin rengi ve bulundukları yanın Gezegeninin renginden oluşur. Cıva mavi, Kükürt kırmızı ve Tuz sarıdır.

 

Üç element ise bilinen üç renklerdedir, Ateş kırmızı, Su mavi ve Hava sarıdır. Toprak bu dizide yoktur.

 

Yedi Gezegenin renkleri bilinen renk düzenine göredir ve her birinin ilişik olduğu Sefira'nın yanına konmuştur. Üç Sefira gezegensiz durmaktadır, bunlar: Keter, Hokmah ve Malkut.

 

Zodyak'ın 12 burç işareti yanların dikey kolonun alt kısmını işgal etmektedirler. Ortadakinde bu on ikiden hiçbiri yoktur, onlar kalan dört kolona dağıtılmışlardır. Ayrıca sadece üç sıra olduğuna dikkat ediniz. Bunlar 5nci, 7nci ve 8ncilerdir. 6ncı sırada hiçbiri yoktur.

 

Aşağıdaki düzen dört Üçlemi ve üç Dörtlemi göstermektedir.

 

Bu düzene iyice dikkatinize alınız; o karmaşıktır ama belirli bir düzene tabiidir:

 

 

1. Kerubic. Sabit. Parlayan Sıra.

2. Öncü. Ateşli. Güneşsel Sıra.

3. Değişken. Havalı. Sübtil Sıra.

 

Yukarıdan aşağı veya kolonlar olarak bunlar: Toprak burç ve sembolleri. Hava burç ve sembolleri. Su burç ve sembolleri. Ateş burç ve sembolleri.

 

5nci sıra. Kerubik sırada İbranice okunan Tetragamamaton4 sırasına göre işaretler dizilmektedir.

 

7nci sıra. Öncü sıra işaretleri sağdan astronomik sıraya göre göstermektedir. Diğer bir değişle güneşin mevsimsel hareket yönü: vernal ekinoks, yaz solstisi, son bahar ekinoksu ve kış solstisi.5

 

8nci sıra. Değişken sırada Semboller yine farklı bir dizide. Burada yılın en erkeni Mem'in solunda İkizlerdir ve soldan Virgo'ya geçerek, aşırı sağda Yaya dönmektesiniz ve merkeze doğru Malkut'a yakın Balık burucuna geçmektesiniz.

 

Her bir karenin renklendirilmesi çifttir— zemin rengi ve amblemin rengi. Zemin rengi yanın Gezegen rengi ile Karenin bağlı olduğu Gücün renginin bir birleşimidir.

 

Her bir Yanın kendi Gezegeninin Karesi kendi karıştırılmamış renginde vardır. Bu istisna haricinde tüm zemin renkleri karışık renklerdir. Amblem rengi her zaman zemin renginin zıtıdır.

 

Adeptus Minor Ritüeli bu sistemde kullanılacak her bir gezegenin esas rengini vermektedir. Bu sembol ve güçlerin farklı renk karşılıkları de vardır, ancak bunlar bu basit sisteme aşina oluncaya dek daha gelişecek ve size ifşa edilecek sırlar olarak kalacaktır.

 

17 Ağustos, 1893.

 

Notlar:

 

1. Hücre - Vault of the Adepti - Altın Şafak Hermetik Cemiyetinde kullanılan 5°=6° inisiyasonun ve bazı özel çalışmaların yapıldığı ve Gül Haç örgütünün kurucusu Christian Rosenkreutz'ın mezar odasını simgeleyen özel yapım bir hücre.

 

2. Adepti - Adept, Adeptus, Alın Şafak Hermetik Cemiyetinde 5°=6° derecesine inisiye üstatlar.

 

3. Pastos - Tekrar dirilmeden önceki ölümü temsil eden bir inisiyasyon odası veya tabut.

 

4. Tetragammaton - Latincede dört harfli kelime, YHVH

 

5. Ekinoks - Latincede eşit gece, gün ve gecenin eşit olduğu gün iilk bahar ve son bahar noktası. Vernal Solstis - en uzun gün yaz noktası, kış solstisi - en kısa gün, kış noktası.

****************************************************

Diskur No. XVIII

Cemiyette İlerleme

Yazan: V. H. Soror F.e.R. (Annie Horniman)

 

Çeviri: Kemal Menemencioğlu Copyright © 2005 hermetics.org

 

Bize yeni katılan veya çabaları görünüştü sonuç vermeyenlere Cemiyetimizde ilerlemenin doğal arzusu üzerinde bir çift söz ilgisini çekebilir.

 

Tabii ki, herkesin deneyimi özgündür ve öyle olması gerekir; hiç kimse ciddi okült etütler yoluna belirli kararlı bir kişiliği olmadan giremez ve çoğu zaman daha başlarda engelleri aşma gereği kendiliğinden bireysellik ve amaca sabitlenmenin göstergesi olan bir sınavdır. Doğal olarak ilk başta katılmaya davet edilince ve uygun olduğu kendisine söylendiğinde, Aday seçilmekle kendisinin çok özel biri olduğunu sanmakta. Bu benim için ilk evreydi ve bu iki yıl sonra Cemiyete girinceye kadar sürmüştü. Tabii ki, gerçek ilerleme kayıt etmek için bazı ruhsal yetiler gereklidir, ancak bunlar kimde olup olmadığını tespit etmek, hatta kendi gücümüzü bilmek dahi zaman ve talim ile en derin iç varlığımızda mevcut potansiyellerimizi geliştirinceye dek bilmek zordur. İlk başta, Neofitin olagelen her küçük astral olayı abartacağı olasıdır ve bunu önlemenin en iyi yolu zihni ciddi etütlere zorlayıp güç kazanması, ayrıca azimli öğrenciye zamanla gelecek güçle gerçeği sahteden, Astralı Ruhsaldan ayırtabilecektir.

 

Çoğumuzun içinde yaşamaya zorunda olduğu ruhsal konulara uyumsuz çevresel şartların bazı faydaları vardır. Gelişmemizi tehdit eden koşullar ile çevrili olduğumuzda zihnimizi odaklamaya öğrenmekteyiz, zira onlar faal bir şekilde bize karşı olmadıkları zaman daha da tehlikelidirler.

 

İlk birkaç hafta, taahhüdümüzün bize zorladığı gizlilik bir yeniliktir, ancak İlk Bilgi Tebliği'sini öğrenildiğinde, içeriğinin kolayca başka kaynaklardan elde edilebileceği konusu evraklara başlıklar, isim yerine motto (takma isim) vs. kullanılmasının yararı hakkında sorular uyandırır. Ancak biraz dikkatli bakarsak, bunun anlamı ortaya çıkar. Sessiz ve mütevazı olma konusunda eğitilmeliğiz, böyle gizlilik bizim için zor olmayacaktır, çünkü azimli çalışma ve çabalarımızdan sonra Cemiyetimizin yüksek Derecelerine ait gizli bilgileri bize emanet edilecektir.

 

Fratres ve Sorores'ı (Latince erkek ve kız kardeşler) alt Derecelerde tutan engellerden bazıları aslında oldukça önemsiz şeyler ve biraz çaba ve irade ile kolayca aşılabilir. Ancak hatanın kendilerinden kaynaklandığının farkında değiller ve durgunluklarını birçok başka nedenlere atfetmektedirler. Eğer Cemiyetimiz gerçekten sadece arkeolojik ve edebi bilgileri yayan bir klüpten daha derin ve yüksek bir yerse, aşılması gereken engeller günlük yaşamda bizimle başarı arasında girenlerden çok daha ince ve sübtil olmalıdır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Daha önce anlamsız ve önemsiz gelen davranışlar, bu yaşamında elinden geldiği kadar yükselmeye çalışan bir Frater veya Soror için artık ciddi meselelerdir. Olağan davranışlarımızda kararsızlık ve kapris alışkınlıkları birikim yaratıp iradeyi zayıflatmaktadır ve gücümüz yettiği kadar yenmemiz gereken astral etkilere karşı bizi açık bırakmaktadır. Zaman uygun olduğu halde çalışmaya karşı duyulan kuvvetli dirence kendini bıraktın anda atalet gelişir, sonra da her takip eden Tebliğ daha da güçlendiğinde, "belki de değmezmiş" düşüncesi yavaş yavaş aklımıza işlenir, sonrada da öğrenci ilgisini kaybetmeye başlar ve okült etütler ona yorucu ve sıkıcı gelmeye başlar. Oysa aksine büyük engel ve zorluklar diğer işlerde olduğu gibi bunda da bizi kamçılar ve çalışma fırsatı olduğunda, ender olarak ihmal ederiz. Size engel olan insanlar arasında tek başına kaldınız, kimse gelişmenize ilgi göstermiyor veya daha sonra daha çok vaktiniz olacağına dair ve benzeri kendi kendinize yaptığınız mazeretleri kabul etmeyiniz.

 

Hiç birimizin kaybedecek vakti var; gençlik ve güç uzun süre kalıcı değildir ve bugünkü fırsatlar bir daha gelmeyebilir. Başkasını memnun etmek için yapılan çalışmak istenilen şey değildir, onun yerine zorlukları yenen ve onlar sayesinde güçlenen gerçek heves geçerlidir. Doğal olarak daha yükse Derecelerde olanlar sosyal bağları olanlarla karşı daha çok özel ilgi gösterirler, ancak bu bazen tatmin edici bir durum değildir. Herkes kendi ayakları üzerinde kendi başına, kendisi için yükselmelidir. Hiçbir yardım gerçek zorlukları kaldıramaz, zira onlar geçilmesi gereken sınavlardır ve onlar sayesinde Daha Yüksek Şeylere karşı ruhsal liyakatimiz belli olur. Uyumsuz çevre şartları engeldir, çünkü görünüştü gücümüzü yitirirler, ancak mutsuz olduğumuzda ve ağır görevleri yerine getirdikten sonra çalışmak gerçekten o kadar zor mu? O halde, her şeyin istediğimiz gibi gittiği anlarda ortaya çıkan çok daha sinsi engel için ne demeli? Bazen o çileli şartlarda bizim de ulaşmaya çalıştığımız o ışığa doğru mücadele edenler de vardır. Onlara belki şefkat ve iyi niyet dışında yardımımız dokunamaz, ama zamanı gelince onlara yardım eli uzatabilecek konumda oluruz.

 

Biraz ilerleme kaydetmiş olanlar için Cemiyetimizin gerçek serveti çok değerlidir ve yaşantımızın yüksek ve önemli bir paçası haline gelen bu yere getirenlere minnettarlıkla bakıyoruz. Bazı durumlarda bunu yapan yakın bir dostumuz, bazı durumlarda önceden önemsiz sandığımız nispeten yabancımız olan biriydi.

 

Tabii ki, birçok kez yeni başlayanlar olarak sevdiklerimizi de Cemiyette almak için çabalanıyoruz fakat sonuçta hayal kırıklığına uğruyoruz, zaman geçtikçe gerekli özelliklerin ne kadar ender olduğunun farkına varıyoruz ve henüz Hermetik amaçlarımıza sempati duymak istemeyen arkadaşlarımız konusunda sabırlı ve ümitli olmamız ve gerektiğini anlıyoruz.

 

Cemiyetimiz sayesinde sosyal veya dünyevi menfaat sağlayacaklarını sananlar, hayal kırıklığına uğrayacaktır, ancak doğru bir anlayışla onun uğruna fedakarlıkta bulunan hiç birimiz sonuçta hüsran değildir.

 

Bazı insanlar için seremoni ve ritüeller iticidir, bazıları içinse güzel ve çekicidir. Aslında, bunlar hepimizin eşit muameleye tabii olduğu gerekli disiplinin bir parçalarıdırlar. Bazıları bunları fuzuli olarak görebilir, ancak onlar olmadan yaşamın arkasında yatan ve karakterimizi iye veya şerre şekillendiren etkileri anlamaya eğitilemeyiz.

 

Hepimiz cesaretimizi toplamalıyız ve zorluklarımızı abartmadan veya gözardı etmeden yüzleşmemiz gerekir. Çoğu zaman biraz fedakarlık, biraz gayret, hatta biraz sağduyu onları tamamen bertaraf etmeye yeterli olacağını göreceğiz. Hiç birinizden hiçbir zaman imkansız bir şey istenmeyecektir, ancak hepinize mümkün olan gelecekte yatmaktadır. Kimse bunun tam olarak ne olduğunu söyleyemez. Bilgiyle güç gelir ve sonra deneyim ve o Bilgiyi doğru kullanma gücü ve arzusu takip eder.

 

Bu kademeli ve yaşanması çoğu zaman çileli bir süreçtir, ancak tüm acılara ve aşılan zorlukların yaşanması azimli öğrenci için deyecektir.

 

Trondhjeim. June 1893.

************************************************** ************

 

Diskur XIX

Üstat Olma Yöntemi ve Amacı

Yazan: G.H. Frater N.O.M. (Dr. W.W. Westcott)

 

İkinci cemiyete katılma nedenleri arasında birkaçı içtiğiniz antta açıkça belirtilmiştir ve birkaçı da size ödünç verilen evraklarda verilmiştir.

 

Genel anlamda toparlamak istersek diyebiliriz ki esas amaç Yüksek Majidir, veya diğer bir deyişle sadece entelektüel değil, Ruhsal yönlerimizi de geliştirmektir.

 

Ruhsal Tekamüle gelince, içtiğiniz antta Hermetistlerin "Yüksek Cevher" dedikleri ben ötesi varlığınızla birleşmenizi sağlamak üzere Ruhsal Niteliğinizi arındırmak ve yüceltmek için hiçbir çabayı esirgemeyeceğinize yemin etmiş bulunuyorsunuz.

 

İkinci amacımıza gelince de, diyebiliriz ki, duygu ötesi düzeylerde varlıklar, olaylar ve güçleri algılayabilmemiz için algılama gücünüzü genişletmektir.

 

Üçüncüsü, diğer ikisine bağlantılı olarak sezgilerinize yardımcı olabilecek birkaç türü verilen kehanet yöntemleri uygulamanızdır. Burada esas amacı fal bakmak değil, sezgilerinizi geliştiren yöntemleri kullanmak olarak algılamak gerekir.

 

Dördüncüsü, Cemiyetimize has yöntemlerle öğretilerin İlahi İsimleri Titreştirmek yöntemiyle İlahi Güçlerin etkilerini tezahür ettirmek olarak ifade edebiliriz.

 

Böylece bu dört amacı şöyle sıralayabiliriz—Ruhsal Tekamül—algılama güçlerini genişletmek; Kehanet yöntemleri öğrenmek ve İlahi İsimleri titreşimsel şekilde telaffuz etmenin usulleri. Bunlara renklerin belirli etkilerinin pratik etütlerini de katabiliriz, böylece bize Bukalemun Yolunun Efendileri derler.

 

Şimdi Ruhsal Tekamüle gelince bununla kastettiğimiz şey, yaşamsal güçlerinizi yüksek yaşam akımlarına dönüştürmeye çalışmanızdır. Yüksek enerjiye dönüştürdüğünüz düşük enerjiyi Teurji için kullanabilirsiniz. Fiziksel gücün dönüşümü birçok eski simya kitabında açıklanmaktadır. Bize intikal eden bu simya kitaplarının büyük çoğunluğu saf fiziksel işlemlerden söz eder. Ancak sadece insanın kendi içinde olan dönüşümden söz eden zıt bir görüşü ifade edenler de vardır. Bu dönüşüm fiziksel yaşam güçlerini ruhsal algılama kanallarına ve yüksek majikal güçlere yönlendirmekle ilgilidir.

 

Algılamanın madde planın ötesinde duyu ötesi aleme genişletilmesini içeren ikinci amaçta, Teosofik görüşün doğru görüş olduğunu aklınızda tutmanız gerekir ve "düşünen kişiliklerimiz" bu maddi bedenlere enkarne olmuştur, dolayısıyla bunun yer verdiği kısıtlamalarla faaliyetini sürdürmek durumundadır. Zihnin maddeyle içice olmasından dolayı güçleri sınırlıdır ve bedenin kısıtlamalarından kurtulan özgür bir zihnin güçleri olağanüstü artacaktır. Dolayısıyla, her ne kadar duyu organları algılama araçlarımızsa da, aynı zamanda algılamamıza sınır koymaktadırlar. Dolayısıyla maddi bedenimizin organları bir taraftan bize verir ve bir taraftan bizi kısıtlar. Beş duyumuzun her biri genişlemeye ve gelişmeye uygundur. Ancak genelde en çok görme duyusunu geliştirmek isteriz. Entelektüel olarak görme ve renk konusundaki yasaları öğrendikten sonra, Durugörü uygulamamız teşvik edilir. Böylece madde planın ötesinde bize en yakın plan olan Astral planı görmemiz söz konusu olur, sonra da "Ruhsal Vizyon" yöntemiyle Astral Planının karmaşıklıkları ve belirsizlikleri içinde seyahat edip daha yüksek planlara varmaya çabalarız.

 

Karanlıkta Hücre çalışmasında deneyleyeceğiniz ilk şeylerden biri ışık ve karanlığın küçük arasındaki basamakları taktir etmeniz olacaklar.

 

Mükemmel karanlığı elde etme konusunda zorlanacaksınız, ancak Hücreyi tam karanlık duruma getireceğin belirli günler olduğunu bulacaksınız.

 

Görme yetinizi geliştirmeniz renk varyasyonları algılamanızı sağlayacaktır. Burada özellikle Ritüellerimizin o denli önem verdiği renk kontrastları ve yan yana zıt renklerin parlamasını dikkatle tetkik etmek ve aklınızda tutmak söz konusudur. Buna paralel olarak Aynada Görme yetisini geliştirmek de vardır.

 

Kulaklar da Duru-işitme dediğimiz şeyde biraz başarı elde edinceye dek işitme duyusunu da geliştirmek söz konusudur. Bu bazen Durugörüden de daha kolaydır, ama her ikisine de geliştirmek büyük sabır ve azim gerektirir ve enerji ve hevesle uygulanmalıdır.

 

Teosofistler arasında Duru-işitmeyle ilgili olarak en fazla duyulan şey "astral zildir". Bu algılama hemen hemen tamamen Doğuludur. Eğer bir Hermetist başkaların işitmediği sesleri işitebiliyorsa bunlar ender olarak zil sesleridir.

 

Durugörü yetisini bir derece geliştirenler, aynı zamanda dünyanın duymadığı bazı sesleri de işitebilir ve bu genelde belirli bir amaç için gönderilmiş belirli bir sestir. Dokunma da geliştirilmesi gereken bir duyudur. Bu duyunun nasıl geliştirilebileceği konusunda birkaç örnek vereceğim. ben sadece parmak uçlarında gelen dokunmadan söz etmiyorum. En basit yöntemlerden biri manyetizmayı algılamaktır. Kapalı gözlerle cildinizi yakın tutulan bir mıknatısı algılayabileceğinizi fark edeceksiniz. Sürekli alıştırma yaparsanız bir mıknatısın güney ve kuzey kutbu arasındaki farkı algılayabilirsiniz.

 

Alın bölgesinin bu tür deneyler için en hassas bölge olduğunu fark edeceksiniz. Tat ve koku duyuları üzerinde durmamız şimdilik gerekli değildir, ama bunlar da geliştirilebilir.

 

Teosofi'ye göre doğadaki bütün yedililer gibi bizim de beş duyumuza ek olarak iki duyumuz daha vardır. Diyebilirim ki altıncısı Astral algılama, veya diğer bir deyişle dünyanın hemen yanı sıra olan alemin güç ve varlıklarını algılamadır. Şüphesiz bazılarınızın zamanı gelince karşılayacağı gibi, yedincisi de ruhsal kaynaklardan bilgi alma yetisidir. Bu duyulara tekabül eden organ yoktur, dolayısıyla gerekli olduğunda elimizdeki organları kullanmamız gerekir. Şimdi Üstatlar bu güçlerin hangi yöntemlerle elde edildiğini önerirler? Cemiyetimize Teosofistlerin öngördüğü katı riyazet kurallarını empoze etmemiz önerilmiştir. Denilebilir ki biz halka açık toplantılar düzenlemediğimiz için Teosofistler ile zaten aynı fırsatlarımız yok, ancak önemle belirtmek isterim ki, bir sosyal günah olarak bir şey vardır ki en ön sırada gelir, o da riyakarlıktır. Riyazet konusuna gelince, Hermetistlerin sürekli olarak ısrar ettiği gibi, erdem aşırı ahlakçı kesilmeden ve doğal olmayan alışkanlıklar edinmeden de elde edilebilir ve edilmedir.

 

Batılı Öğretmenler her zaman beşeri yaşamın acılı olduğunu dolayısıyla riyazetin bir şart olarak farz edildiğinde bu etütlerin çoğunun insanlardan esirgenmiş olacağını fark etmişlerdir. Azimli bir çalışmaya katlanmaya razı olan kişiler katı riyazete girmeden tehlikeli yan etkisi olmayan önemli başarılar elde edilebileceğini deneme yoluyla öğrenmişlerdir. Günümüzde, yaşadığımız kentsel ortamlarda riyazetin esas sakıncası, duyusal tahriklerden tamamen sakınmayla sağladığımız avantajlar, daha önceden söz ettiğim riyakarlık tuzağına düşmenin daha büyük dezavantajları ile silinir. Olası sonuca göre, kişi kendini komşularıyla kıyaslayacak ve kendisinin onlardan ne kadar daha üstün olduğunu düşünecektir. Kibirlilikte sadece riyakarlıktan sonra ikinci yeri alabilir ve ruhsal gelişmeye en az onun kadar zararlıdır. Diğer yandan, ahlaki bir yaşam için çok çaba harcıyorsanız ve şehirde oturduğunuz halde saf bir yaşam başarabiliyorsanız, güvenmelisiniz ki mükafatınız ormanda inzivaya çekilen birini aşacaktır. Kalabalık bir şehirde saf kalabilen bir insanın liyakati sorumluklarından kaçıp ıssız bir yere kaçan birinden daha fazladır.

 

Bu durumda da itiraf etmek isteyemeyeceğiniz kusurlar işlemek mümkündür!

 

Üzerinde çalışmamız gereken bir sonraki ilke, bütün Hermetik etütleri ve uygulamaları pozitif bir tavırla yapmamızdır. İçinde büyük çapta Doğu yöntemleri bulunan basit anlamda günahtan sakınma ve zorlama gibi unsurların içerdiği negatif tavra baktığımızda burada bir kavram ve uygulama hatası olduğunu düşünüyoruz.

 

Negatif bir tavra yönelik herhangi bir girişimin yanlış olduğuna eminim. Birçok kişi Teosofik Localarda bazen belirlenen soğukluğun ve cana yakınlığın eksik olmasından dolayı Teosofik etütleri daha yakından ilgilenmekten sakınır. Teosofi kendimizi insanlığa hizmet uğruna vermemiz gerektiğini öğretir, ancak özel locaları bu ideallerine karşı gereken içtenlik ve hevesten yoksun gözükmektedir.

 

Hermetistler hep sosyal ilişkilerinden dolayı göze batmıştır ve bence bu her bakımdan yaşamda en sıkı erdemle birebirdir. Bunun da pratik majide başarıya yol açacak ahenkli bütünü yarattığına inanıyoruz.

 

Bundan sonra değineceğimiz önemli nokta Antta ve Ritüellerimizde de ısrarla belirtilen ve Hücrenin kendisinde büyük bir ciddiyetle sunulan bir konudur. O da başkalarını yargılamaktan kaçınmamın mutlak gereğidir. Bu ahlaksızlıkları kınamayacaksınız anlamına gelmez, ama özellikle ahlaksızları kötülemek uğrana yolunuzdan sapmamanız gerekir. Kusurları görmemezlikten geleceksiniz anlamına da gelmez, ama hemcinslerinize karşı kınama nedenleri aramayacaksınız ve yetki ve görev icabı dışında onları kontrol veya hükmetmeyeceksiniz. İdareci vasfından çok az kişi vardır. Bu kişiler zaman zaman hemcinslerini yargılamadan çıkan karmik bedelleri ödemeyi üstlenmek durumundadır. Yine de bu bazılarımıza düşen kaçınılmaz bir görevdir. Ancak bu görev size yüklenmeden başkalarını bu şekilde yargılamadan kaçınmalısınız.

 

Böyle bir fırsat ve davranıştan mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekir. Böylece Ritüelde de şöyle bir söz geçer: "Kim olursan ol, ey başkasını yargılayan, hiç bir gerekçeniz geçerli değildir."

 

Şimdi size negatifliğin sakıncaları konusunda birkaç söz söyleyeceğim. Negatif tavır ve kişiliğin kontrol altında olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun ilk nedeni, bu şartlar altında tekamül etmediğimizdir, ikincisi ise bunlar bizi belirli bazı risklere maruz tutmaktadır, bunların başında elemental varlıklardan gelebilecek saldırılardır.

 

Normal bir yaşam sürdüğünüz sürece, hemcinslerinizin bulunduğu maddi dünyanın ötesindeki etkilere karşı güvendesiniz; ancak bu dünyanın dışına çıkıp okült sırları aradığınızda, kendinizi hakkında çok az bildiğiniz veya hiçbir şey bilmediğiniz güçlerin etkisiyle karşı karşıya bulunuyorsunuz. Bu tür güçler kontrolünden kurtulmanın tek yolu pozitif bir tavır takınmanızdır, bu da medyumluk olarak anılan şeyin neredeyse tam tersidir. Medyum negatiflik geliştiren biridir, dolayısıyla böyle birsinden uzak durmak gerekir. Bizim sizden geliştirmenizi istediğimiz şey pozitifliktir. Negatif olup, hemen hemen sırf bu yüzden başını belaya sokan birisi konusunda size çok iyi bir örnek sunabilirim.

 

Bize öğretilen ve uygulamamız sağlanan bir sonraki şey de, Kehanettir. Size bu konuda önerilen en az üç belirgin sistem vardır. Ancak yeteri kadar ilerlediğinizde bunlar da aşılmalıdır. Bu sistemlerden ilki Geomansidir (Remil) ve ayrıca Astroloji de vardır. Dikkat edilirse, Birinci Cemiyetin Bilgi Tebliğleri bu sistemler konusunda kısa özetler sunmaktadır, ama bu konularda uzmanlaşma konusunda herhangi bir direkt teşvik yoktur.

 

İkinci Cemiyette öğretilen üçüncü sistem de Tarot'tır.

 

Bu diğer ikisinden çok daha derinlere iner ve çok daha geçerli sonuçlar vermektedir, çünkü dünya, insan ve onu çevreleyen etkilerle bağlantı noktaları çok daha fazladır. Bu sistemin daha karmaşık oluşu her iki sistemden daha fazla bağlantı noktaları olmasına yol açar. Doğru yönlendirilmiş bir Tarot seansı ve geliştirilmiş bir sezgi ile neredeyse her istediğinizi elde edebilirsiniz, ancak işlem çok karmaşık olduğu için , öğrenilmesi çok zordur, ama ona hakim olduğunuzda inanılmaz sonuçlar elde edersiniz. Cemiyetin ilk altı Bilgi Tebliği belleğinize kaydedip hakim olduğunuzda ve Pentagram ve Heksagram Ritüellerine aşına olduğunuzda, majikal aletlerinizi imal ettiğinizde, öğrenimesinde fayda olan bir sistem olarak Tarot size önerilir. O denli kaptırıcı bir etüttür ki, önceden yapmanız gereken çalışmaları ihmal etme eğilimi baş gösterebilir.

 

Bu kehanet sistemleri ile aslında sevgisel güçle tanışmış olup geliştiriyorsunuz. Kehanette başarı elde etmek için İradeyi geliştirmek gerekir. İlk başta konu hakkında bilgi istersiniz. Sonra da sezgisel gücünüzü geliştirmeniz gerekir ve son olarak İradenizi geliştirmeniz gerekir. Sabit bir irade gücünüz olması gerekir, yoksa sezgileriniz fazla işe yaramayacaktır. Bu İrade geliştirme işi sürekli olmalıdır. İrade ile ilgili yanılmalar vardır. Birisi bu etütler konusunda çok ilgilendiğini ve başarmak istediğini, hesaplarını yaptığı zaman veya karısıyla sohbet ettiğinde Hayat Ağacını veya diğer bir okült konuyu düşündüğünü söyleyebilir. Böyle bir kişiye üzülerek belirtmem gerekir ki yanlış yoldadır. Eğer başarı istiyorsanız iradenizi sadece tek bir konuda odaklamanız gerekir. İki veya üç şeyi aynı zamanda yapmak, okültistler için beyhudedir. Gerekli olan İrade bölünmez İradedir ve geliştirilmesi sürekli olmalıdır.

 

Dolayısıyla, İradeni hiçbir zaman birden fazla şey üzerine odaklamama alışkanlığını edinmeniz gerekir. İradenizin herhangi bir arzuyla karışmasına hiçbir zaman yol vermeyiniz. Bölünmüş İrade size yararlı olacak bir İrade değildir. Sadece anına odaklanmazsanız, örneğin bir elementalı görmeniz mümkün olmayacaktır.

 

Eğer başarı istiyorsanız zihnin sabit bir odaklanması teşvik edilmelidir. İrade gücünün sergilendiği garip gösterilere tanık olmuşuzdur. Size bir örnek vereceğim. Yanımızdan geçen birine dönüp baktığımız zaman, onun da bize aynı zamanda baktığını görebiliriz. Ancak bunu kasıtlı olarak yapmaya çalışırsanız, muhtemelen başaramayacaksınızdır. Çünkü kasıtlı yapmak istediğinizde iradeniz başarma çabası ve gücünüzü gösterme arzusu arasında bölünür ve böyle İrade zayıflanmış olur.

 

Diğer iki ilke İlahi İsimlerin Titreşimi ve renklerin özellikleridir, ama bunlar Hücrede gösterilmesi gerektiği için, bugün bu konulara değinmeyeceğim.

************************************************

--------------------

Diskur XIX

İnsanın Elemental Görünümü

Yazan: G. H. Frater D.D.C.F. (S.L. MacGregor Mathers)

 

Aşağıdaki resmi tabii ki hemen tanıyacaksınız:

 

http://www.hermetics.org/gd/rolls/images/neshamah2.gif

 

Şimdi, farz edelim ki burada fiziksel bir insan temsil edilmektedir. Keter taçtır ve başın üstündedir. Daat'te olan Hokmah ve Binah'ın kesişmesi kafada olur, Hesed ve Geburah kol ve omuzlara tekabül eder. Tifaret ve Yesod gövdeye, Netzah ve Hod kalça ve bacaklara ve Malkut ayaklara denk gelecektir.

 

Şimdi, size bir soru soracağım: Kurucumuz Christian Rosenkreutz'ın mistik bedeni nerede bulundu? Tifaret'te. Peki Tifaret nedir? Merkez. Lafın gelişi orta kürenin ortasında bulunur ve o orta küre dışa yansıdığı zaman neyi temsil eder? Kutup Aksı. Kutup Aksı temsil ederken, bir bakıma dıştan görünmez olur. Dolayısıyla, tüm yansımanın dış şekli küresel olur. Bu Tifaret'in kalbe tekabül ettiğini ima eder ve Tifaret Şef Adeptin bulunduğu yeri temsil eder ve o Kutup Aksıdır. İnsanın fiziksel bedenini çevreleyen tesirler aynı Evren'in etrafında olduğu gibi bir küre oluştururlar. Dolayısıyla, Küre bedeni çevreler. Böylece, bu diğer Sefirot'un yansımasını içeren Malkut'u ve kişinin Assiyah âlemi rolünü üstlenecektir. Şimdi bu Küreye Gül Haç Cemiyeti olarak biz Evrenin majikal aynası veya Miktrokozmosun duyu küresi deriz. Bu insanın Aura'sıdır. Şimdi, Şef Adept Tifaret'e yerleştirildiğine göre, bedenin en hayati kısmını kalp civarında olacağını bekleyebilirsiniz. Dolayısıyla, kalp fizik bedenin Kralını temsil edecektir. Bütün bunlar tabii ileride elinize geçecek olan Mikrokozmos diskurunda daha ayrıntılı olarak anlatılacaktır.

 

Makrokozmos Küresine yanıt veren bu Kürenin, doğal olarak Makrokozmosun güçlerini yansıtıcağını düşünürsünüz. Peki ortadaki adam Zodyak'ın hangi tarafına yüzünü çevirecektir? O kendi duygu Küresinde horoskopunda yükselen derecesini temsil eden noktaya bakacaktır, dolayısıyla yükselen derecesi ona karşı düşecek noktadır. Onun amacı baştaki Daat ilkesini geliştirmektir. Bu ilke Ruah ve Neşamah arasındaki bağlaçtır.

 

Bilinç şu şekilde tasnif edilmiştir: Hiyah'ta insan Benliğinin başlangıcı vardır. Gerçek Benlik Yehidah'ta olup Hiyah'ta açılımı vardır. Böylece Yehidah'a İlahi Bilinç denilir. Bilincin [Consciousness] kökü "Conscire", "bilmeyi sağlayan" ve "irtibat sağlayan" anlamına gelir ve Keter, İlahi ile ilgili olarak bunu yapabilir ve Keter'iniz dolayısıyla İlahi Bilinçtir. Ruah'ta beşeri Bilinç ve beşeri İrade vardır. Yehidah'ta İlahi İrade vardır; böylece beşeri irade maddi bedenin kralı gibidir. Otomatik bilinç dediğimiz şey Yesod'dadır ve alt seviye ihtiraslar ve arzularla ilgilidir. Tifaret, kalpte oturması gereken Beşeri İrade, otomatik Bilinçle içli dışlı durumda, böylece beşeri Bilinç tahtını feragat edip otomatik hale gelir. İnsanoğlu tarihi, sefahat, kötü huy ve alışkanlıkların insanları her zaman belirli kalıplarda hareket ettirmeye zorlayan bir tür otomatik şartlama getirdiğine şahit olmuştur ve bunun bir hastalık gibi düzenli aralıklarda tekrarlandığı görülmüştür. Gerçekten de bu bir hastalıktır.

 

Otomatik Bilincin doğru yeri maddi atomları kendisine çektiği Yesod'dur. Ancak Beşeri Bilincin yerini işgal ettiği zaman Beşeri Bilinç tarafından yönetilmek yerine, onu hükmetmektedir. Bu da Sefirot'un dengesini bozmaktadır.

 

Şimdi, Daat'te Ruhsal Bilincin tahtı bulunmaktadır ve Daat Hokmah ve Binah'ın sonuçları olduğu için, onları takip eden yedi Sefirot'un açılımıdır. Diğer bir değişle, başta yedi gezegen vardır. Bunlardan Güneş sağ göze, Ay sol göze tekabül eder.

 

Şimdi hemen fark edeceksiniz ki, ruhsal bilinç fiziksel bedenle tamamen ayrı olup ışın yayan ışıktır. Düşüncenin ortaya çıkış şekli yaymadır, diğer bir değişle ışınları bu Astral ışık küresinde titreşimsel bir şekilde dağıtılmaktadır. Bu size çok yaygın bir sahte Durugörü kaynağını açıklayacaktır. Birçok hata şöyle ortaya çıkmaktadır: Bu aslında zihinsel planının [mental âlem] bir bencilliğidir. Bilinç kendi küresinde bulunan ve kendisi tarafından değiştirilen yansımaları almaktan tatmin olmaktadır. Bu tür kişisel değiştirmelerin bir örneğini verelim ve Mars gezegenini ele alalım. Ateş kırmızı olacaktır. Burada şunu demek istiyoruz, ateşle ilgili her türlü vâkada muhakeme hemen hemen isabetli olacaktır. Ancak suyla ilgili olanlarda hata ortaya çıkacaktır. O zaman Su olması gerektiği gibi mavi yerine morla temsil edilecektir. Çünkü, her zaman su özelliklere ateş özelliklerini katmak isteyecektir. Burada Durugörüde yaygın bir hata kaynağı görülmektedir. Bu da özellikle bilinen anlamda bencillikten değil de, kendine fazla kapanmanın ortaya çıkardığı daha ince bir bencillik şeklinden kaynaklanır. Bundan dolayı Okültizm sistemimiz Teosofik Cemiyeti tarafından öğretilenin tam tersidir. Görüldüğü üzere, Teosofist öğrencisinin evreni etüt etmekle başlamasını önerir. Bu şekilde sonuca varabileceğini her ne kadar kabul etsem de, ruhsal veya zihinsel bencillik tehlikesi vardır. Bundan dolayı biz Makrokozmostan önce Mikrokozmosu etüt etmekteyiz.

 

Kendini ıslah etmek ve geliştirme uğruna, kendi iç dünyanızda sürekli kapanmak size fazla dar bir görüş sunar ve kendi ürettiğiniz bencilik sizi tehdit eder. Bu ayrıca fazla riyazet ve münzeviliğin de tehlikeleridir. Çünkü sonuçta kişi kendinin diğerlerinden daha iyi olduğunu düşünebilir. Tehlikeler bunlardır. Eğer bu tehlikelerden uzak durabilirsen, amaca ulaşabilirsin. Dolayısıyla, durugörüyü etüt eden öğrenci için, kendisine doğru meyil eden şeklini bastırması özellikle önerilmektedir. Böylece, ince olmasından dolayı fazla geç olmadan fark edilmesi güç olan ruhsal bencilliği teşvik etmemiş olur. Aksi halde, kusurlarında artış olacaktır ve depresyona yol açacaktır. Bu da daha ilk başta engellenebilecek bedbaht hallere yol açar.

 

Şimdi görüldüğü gibi Otomatik Bilincin günahı genel anlamda kötü huy veya alışkanlıktır. Beşeri Bilincin günahı entelektüel insanınkidir.

 

Ruhsal Bilincin günahları bir nevi psişik özelliğin kusurlarıdır. İlahi Bilincin günahı olamaz, çünkü Keter'de herhangi hata veya kusur olamaz. Burada tekrar İnsanoğlunda dört planın [âlemin] tekabülleri veya YHVH görülmektedir.

************************************************** ************

 

Diskur No. XXV

Durugörü ve Ruh Vizyonunda Seyahat

Yazan: V. H. Sub Spe (J.W. Brodie-Innes)

 

Durugörü fenomeni konusunda en iyi teori, insanın mikrokozmos ve evrenin makrokozmos olarak ele alıp aralarındaki ilişkiye dayanmaktadır. İnsan evrenin minyatür bir yansıması, aynı çığ damlalarıyla dolu bir çimenlikte her bir çiğ damlasının ağaçları, dağları, göğü, bulutları, güneş ve yıldızların küçük bir resmini taşıdıkları gibidir.

 

O halde, eğer Kozmosta her şey kişinin "Duyu Küresi" [not: aura için eski bir terim, halen Altın Şafak çevrelerde kullanılır] veya Akaşik zarfında yansıyor veya resmediliyorsa, o zaman insan bu şekilde yansıyan veya kaydedilen resimlerin bilincine varırsa, hemen Kozmosta olan her şeyin mevcut veya potansiyel bilgisine vakıf olur ve zamanın bir illüzyon olduğunu varsaysak ve realitenin içinde seyahat edip zaman geçişi fikrini yaratan bir dizi noktadan noktaya görebildiğimiz büyük bir resim olduğunu düşünsek, o zaman Duyu Küremizde yansıyanların tüm ve tam bilgisi geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı kapsamadığını kabul etmemiz gerekir.

 

O halde, bu tür bilgiye bilinçli olarak erişemememizin sebebi duyu mekanizmamızın kabalığından dolayı, fiziksel beynin Duyu Küresindeki imajları algılayamamasından dolayı olmalıdır. Öyleyse, eğer tüm bilgi kişinin küresinde mevcutsa, içimize bakmakla veya sezgiyle bu bilgi açığa çıkabilir.

 

Kendini bil ve her şeyi bilirsin. Ama beyin ve duyu mekanizması fiziksel olduğuna göre, Duyu Küresindeki imajları bilinçli olarak algılayabilmek için ilk gerekli duyarlılığı üretebilmek üzere ilk başta fiziksel araçlar kullanmak gerekir. Ve en basit ve emniyetli metot bir sembolü kullanmaktır. Buna da dikkatimizden kaçacak kadar günlük yaşamımızda alışkınız.

 

http://www.hermetics.org/images/gif/chakra6b.gif

 

Örneğin—şehevi duygulara bağımlı biri için tesadüfen çizilmiş ve görülen müstehcen bir söz veya resim—bir sürü kirli görüntü ve fikri çağrıştıran bir semboldür. Aşık biri için rastlantıyla duyulan sevgilisinin adı—genelde giydiği bir rengi görmek, veya kullandığı parfümü koklamak sevgilisinin görüntüsünü neredeyse eksiksiz ve ayrıntılı bir şekilde gözünde canlandırmaya yeterli olacak, nabzı artacak ve yüzü kızaracaktır.

 

Bir asker için ülkesinin bayrağı veya birliğinin sancağı onda zafer, adanma, itaat, vatanperverlik ve ödünsüz cesaret imajlarını çağrıştırır.

 

Bütün bu vakalarda bir sembol ile beyinde fikir ve imajlar üretilmektedir ve yukarıdaki teori kabul edilirse, diyebiliriz ki beynin bir tarafı daha duyarlı veya saydam hale gelmektedir, böylece Duygu Küresinin bu bölgeye tekabül eden kısmında yatan imajlar biraz silik de olsa algılanabilir (beyni bu şeklide duyarlılaştırma başka yöntemlerle de gerçekleştirilebilir, örneğin hipnoz, trans, esrime, obsesyon, hastalık vs.—ama sembol kullanımı en güvenli ve iyi yöntem olduğu anlaşılmaktadır.)

 

Bu teori Durugörüyü ortaya çıkarmak için uygulamaya konulmaktadır.

 

Önemli sayıda tanınmış semboller Duyu Kürenin belirli bölgeleriyle ve Kozmosta bu bölgelere tekabül eden kısımlarla kesin ilişkileri olduğu gibi, fiziksel beynin bunlara tekabül ettiği bölgelerle de ilişkileri vardır.

 

Deneme yapacak kişi kullanılacak sembolün karşılıklarını ve anlamlarını iyice bilmesi gerekir, zira bu bilgi beynin ilgili bölümünde düşünce, yaşam veya sinirsel enerji, hatta kan yoğunluğu yaratır ve böylece orada özel bir duyarlılığın gelişmesine yardımcı olur.

 

Böylece Tejas Tattva kartı [Ateş Elementinin Tattvik sembolünü gösteren kart] alınırsa, onun ateşe ait olduğu bilgi beyinde ateşle ilgili merkezleri hemen sinir enerjisiyle şarj eder ve kanla doldurur ve kişi otomatik olarak öğrendiği ateşle ilgili çeşitli İlahi ve Ruh İsimler anımsar. Bunları merasimsel ve titreşimsel bir şekilde zikretmek—ayrıca sembole bakışlarımızı odaklamak ve kendisinin de bir sembol olan ilgili aleti dokunmakla—etkiyi çoğaltırız—vires acquiret eundo—sonunda bütün beyin hücreleri kapalı, susturulmuş ve devre dışı olup tüm şuur ateşi algılamak üzerine odaklanır.

http://www.hermetics.org/images/gif/fire2.gif

Ateş Tattva Kartı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Böylece fiziksel beyin bu açıdan duyarlı ve saydam olur, Duyu Kürede Makrokozmik ateş fikrinin yansımasını bütün ilintileriyle birlikte bulanık bir şekilde görebilmekte.

 

İnsan sanki bir pencereden geçerek yeni bir dünyaya girmiş gibi bir duygu yaşar.

 

Olası olarak işin gerçeği, elde edilen yeni duyarlılık fiziksel beynin daha önce algılayamadığı fikir ve imajları idrak etmesini sağlamaktadır.

 

İlk başlarda bu şekilde algılanan her şey hayal ürünü gibi gözükür. Diğer bir deyişle, anılardan, başkalarının kitap, resimlerinden vs. bir araya getirilen kısımlardan karma bir resim oluşturduğu düşünülür. Ancak, daha çok deneyimle bilincine vardığı yeni ülkenin aynı fiziksel dünya gibi kendine has değişmez yasaları olduğunu, insanın istediği gibi şeyleri yapıp bozamayacağını, aynı sebeplerin aynı sonuçları vereceğini, insanın yaratıcı değil seyirci olduğunu fark eder. Sonra da Astral Dünya ve Astral Plan olarak bilinen yeni ve daha geniş bir sahanın idrak edildiği anlaşılmaktadır.

 

Aşağıda, yukarıda verilen teorinin olası olarak dikkatli bir şeklide yapılan her deneyimle derinleşen ve yoğunlaşan deneyimsel kanıtı verilmektedir.

 

Kişisel deneyim şunu doğrulamaktadır: Bir tatva gibi, anlamını bildiğim herhangi bir sembolü elime aldığım zaman, ilk başta—örneğin, ateş veya suyun soyut kavramı gibi—sembolün soyut anlamı akla gelir—ve bu kavrama ilintili ve sempatik hal, o belirli element için bir arzu oluşur—bu net bir şekilde olmazsa da hissedilebilir—yavaş yavaş, sıcaklık, nem vs gibi elementin fiziksel özellikleri hissedilmeye, özellikle ateşin çıtırdılar, suyun akışı veya dalgalanması gibi sesler duyulmaya başlar. Sanki gir bir sis her şeyi sarmaya başlar, bunun üzerinde projektörden geliyormuş gibi sembolün şekli aktarılmaktadır. (Sanırım ki bunun sebebi beynin diğer kısımlardan kan ve sinir enerjisinin çekilmesi ve oralarının dizginlenmesidir.)

 

Sonra da şuur sanki sembolün içinden geçer ve ötesindeki diyarlara ulaşır—ancak sanırım ki, öteden gelen vizyon ve resimlerin aşırı hassas beyin merkezlerine gelir. Bu merkezler sembol ile duyarlılaştırıldığı için ve ilk etki sembolü gri sis üzerinde görme olduğu için, gelen vizyonlar sanki sembolün şeklini alıp içinden geçme şeklinde oluşur. Her neyse, sanki kişi bir dizi hareket eden resme bakmakta, ancak bunlar iletişim kurup konuşabileceği bu yeni dünyanın varlıkları, hükmedebileceği veya celbedici bulduğu hayvanları, ancak bana göre bütün bunlar bir film görüntüsü ve sesi kadar soyuttur.

 

Ancak beynin bu duyarlılaşması artıkça ve algılama gücü daha da geliştikçe bunun içinden sanki bu diyarlara bizzat gitme ve etrafı net ve somut bir çevre olarak algılama, hatta oralarda bir takım şeyler yapıp etki yaratma gücü gelişmektedir.

 

Sanırım Ruh Vizyonunda seyahat [Günümüzde bu genelde Astral Seyahatin bir şekli olarak tanımlanır] etmekle kast edilen şey budur.

 

Bunun Duyu Küresi veya Akaşa Zarfında imaj algılama gücünün gelişmesinin ötesinde bir şey olup olmadığını saptamak zordur. Kişisel olarak benim izlenimim bulanık bilinçle yeni bir diyarda—veya Astral Planın—manzarası içinde gezinen birisine görmeye benzemekte—yavaş yavaş izlediğim o kişinin kendimin olduğunu fark ederim—kademeli olarak onun gözlerinden görür, duyularını algılamaya başlarım. Daha sonra daha da ileri giderek bu suretin hareketlerini yönlendirmek, onu kontrol etmek, içinde mekan etmek ve bu bedenle daha önce sanki bir teleskopta baktığım kişilere ve yerlere ziyaret edebilme gelişir.

 

Sanki şuurum bedenimden çıkmış ve ya bu amaç için yarattığım veya aracım olması için Astral küreden tezahür ettiğim bir bedeni işgal etmiştir.

 

http://www.hermetics.org/images/eyes.jpg

 

Ancak, olası olarak Duyu Küre, maddi evrende olan her şey içinde yansıdığı için, kişinin fiziksel bedeninin bir suretini de içermektedir. Bu durumda, böyle bir yansımanın veya suretin Duyu Küresi içinde seyahat edebileceği ve orada bulunan bütün yer ve şeyleri fiziksel bedenle yeryüzünde seyahat edebileceğe kadar (veya daha çok) kolaylık ve rahatlıkla ziyaret edebileceğini varsaymak zor değildir.

 

Astral Planın algılamaları yanılsamalara maruz olduğu gözükmektedir, bu da olası olarak algılama mekanizması veya fiziksel beyindeki yetersizliklerden kaynaklanmaktadır—aynı şekli bozuk bir camdan görülen cisimler gibi. Diğer bir değişle, bilim adamların "kişisel denklem" dedikleri şey o denli güçlü olur ki hatalar ortaya çıkar.

 

Beyin bir sembol aracıyla belirli bir yönde duyarlı kılınabiliyorsa da—bu hatalar bir sembol ile düzeltilebilir. Kişilerin doğasında bulunan özellikler gezegenlerle simgelenebilir—dolayısıyla bu sembolizm iyi bilindiğinde, gezegen sembolleri her birine addedilen belirli özellikten doğan hataları düzeltmek için kullanılabilir. Örneğin hata vizyonların anılardan toparlanmış oluşu olabilir.

 

Bu durumda, anıların ürünü olduğunu şüphelendiğiniz imajın önüne beyaz ışıkla, "Zamanın Gecesinin Büyük Olanı", ayıltıcı ve ağırbaşlı etkisi ile anı imajının yok olmasına sebep olacak Satürn Yolunun sembolü Tau harfini inşa ediniz. Aynı şekilde Merkür ile ilintili Beth harfi inşa edilse entelektüel yanılsamadan kaynaklanan bir ürünün yok olmasına neden olur—Ay ile ilintili Gimel bulanık zihin için—Güneş ile ilintili Reş kibir ve kasılmadan doğan yanılsama için—Jüpiter ile ilintili Kaf hayalperestliğe karşı—Mars ile ilintili Peh kin, intikamdan doğan yanılsamalara karşı kullanılabilir.

 

kaynak

 

not: resimlerden bazıları arka fonun da siyah olması nedeniyle görülemediği için link olarak verilmiştir..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...