nevermore Oluşturma zamanı: Eylül 5, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 5, 2010 Kilise, insanları ancak cehennem ve şeytan korkusu ile kendisine bağlı tutabildiği için her tanrıyı hemen şeytan ilan etmekte çok hevesliydi. Mesela şimdilerde Şeytan'ın özel ismi olarak kabul edilen “Lucifer“ aslında Eski Roma tanrılarından biri olan ışık getiren tanrıdır. Kilisenin bu tutumu sonucu Avrupa'ya has ekollere örnek olarak kala kala bir tek “Witchcraft” ekolü kalmıştır. Witchcraft eski doğa tanrılarına tapınmayı ve bir anlamda çevreciliği amaçlayan bir ekoldür. Korku filmlerinde görülen şeytani cadılarla pek bir ilgilsi olmayıp, ekol hakkında son yüzyıla kadar yazıya dökülmüş bir bilgi de yoktur. Köylerdeki şifalı bitkilerden ilaçlar yapan kadınlar ve erkekler, Ortaçağ ebeleri, veterinerleri büyük çoğunlukla birer “Witch”idiler. Engizisyon bulabildiği her “Witch”i ve “Witch” yakıştırmasını yaptığı herkesi yaktığı için gerçek bilgiye sahip olan “Witch”lerin sayısı çok azdı. Haçlı seferleri sırasında, sadece basit köy büyüleri ve yarım yamalak “Witch” kovanlarının olduğu Avrupa'da daha farklı büyücülük uygulalamaları da görülmeye başlandı. Ortaya bir çok Majisyen çıkmıştı ve bunların ellerinde “Grimoire” genel ismi verilen bazı büyü kitapları vardı. Bir “Grimoire”, içinde demon davetleri, kehanet yöntemleri ve akla hayale gelmedik büyü uygulamaları olan bir kitaptan, daha doğrusu eski bir majisyenin not defterinden başka birşey değildir. Bu kitapların hemen hepsi bizde Hz. Süleyman, onlarda Kral Solomon olarak tanınan İbranî peygamber kralına dayandırılıyordu. Aslında bu dayanağın fazla gözle görülür, elle tutulur bir nedeni de yok. Büyü dili olarak genellikle İbranî’ce kullanıldığından, Süleyman’a atfedilmiş olan beş ve altı köşeli yıldız şekillerinin bol bol kullanılmasından, melek, demon ve Tanrı isimlerinin Tevrat’tan alınmasından başka fiziksel bir neden yok. Tabii bir de Kral Süleyman’ın tarihteki en büyük büyücü (Majisyen) olduğuna dair süregelen bir inanç var. Bu yüzden da elinde herhangi bir kitap bulunan bir kimse o kitabı değerli kılmak için, kitabın, Süleymanın çalışmalarından biri olduğunu iddia ediyordu. Lemegeton, Süleyman'ın Anahtarı "Miftahel Solomon" ya da "Claviculea Solomonis" gibi Süleyman'a atfedilen beş kitabın dışında bir sürü de değişik kitap vardı. Grand Grimoire, Honorius'un Grimoire'u gibi bir sürü kitap bu dönemde ortaya çıkmıştır. Herbirinin gerçek olduğu iddia edilen bu kitapların, aynı kitabın değişik kopyaları olduğu iddia edilenleri bile birbirini tutmuyordu. İddialara göre bu kitapların hepsi ya Eski Yunanca'dan veya İbranîce'den tercüme edilmişlerdi. İçlerindeki duaların, envokasyon ve invokasyonların büyük çoğunluğu ve tanrı isimlerinin de hepsi İbranîce, Yunanca ve pek azı da Latince idi. Hiçbir Avrupa dilinde, esasının o dille yazıldığı iddia edilen bir gelenek veya kitap yoktu. Bizde dinsel dilin Arapça olması gibi Avrupa'da da majikal dil İbranîce, Dinsel dil ise Latince idi. Avrupalı kendi kültürel eksikliği yüzünden ithal malı majikal kültüre çok fazla değer veriyordu. Aslında Avrupalı Majisyenlerin bütün tarih boyunca önemli birşeyi gerçekten başardıklarına inanmak da saflık olur. Dr. Johannes Faustus'un ruhunu şeytana satması ve diğer bilumum Avrupalı Majisyenin başarıları sadece birer efsaneden başka şey değildir. Gerçek Avrupalı majisyenler ise Druidler döneminde yaşayıp, geride hiçbir belge bırakmadan yok olmuşlardır. Çok ciddiye alınan majikal şarlatanlıkdönemlerindeki bu gibi çalışmaların dışında bir “Kabala” her zaman vardı. Kabala Yahudilere ait olan bir Tasavvuf, bilim, gelenek ve büyücülük yöntemidir. Kabala'da bunların hepsi vardır. Esas olarak insanın tanrı ile bütünleşmesini, “Adam Kadmon”, İslami tasavvufa göre de “İnsanın Kamil Olması”nı amaçlar ama tıpkı islami tasavvufun yozlaşmış hali olan Havâss gibi Kabalayı da sıradan büyücülük amacıyla kullanan bir sürü kimse vardır. Kabala'nın ilk şekli, nasıl ortaya çıktığı hakkında bir sürü teori ve efsane vardır. Bunları merak eden Kabala konusunu dünyanın her yerinde rahatlıkla araştırabilir. Sonuç olarak Avrupa majisini ne kadar etkilemiş olursa olsun, Kabala bir Ortadoğu sistemi olması nedeniyle bu bölümde detaylı olarak incelenmeyecektir. Özet olarak anlatmak gerekirse; Kabala çok çok uzun zaman asla yazıya dökülmedi, nesiller boyunca sırlar kulaktan kulağa nakledilerek yaşatıldı. Kabala ilk defa İspanya'da yazılı hale getirilmiştir. Ciddi bir çalışma olan “Kabala” kendi majikal kültür eksikliği yüzünden Avrupa'da büyük kabul görmüştür. Bununla beraber tam olarak bir majikal gelenek sayılmasa bile Avrupa'da da bazı ciddi akımlar vardı. Kabala konusuna Doğu Büyücülüğü bölümünde tekrar dönmek üzere ara vererek bunları kısaca hatırlamamız yerinde olur; Avrupadaki majikal akımların çoğunu reddederken ve önemli bir şey yapılmadığını iddia ederken tabii ki, önemli eserler bırakmış olan Cormellius Agripp ve Eliphas Levi gibi usta majisyenlerin varlığını inkar etmiyoruz, fakat bunların çalışmaları da gene Avrupa değil, Ortadoğu kaynaklı olan Kabala üzerineydi. Bülent Kısa Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.