Jump to content

-Eski topluluklarda büyü-


drako

Önerilen Mesajlar

Büyü, muhtelif kavimlerde mevcuttu. Keldânîler'de, Keldânî büyüsü, her yere dağılmış olan perilerin tabiat hadiselerini vücuda getirdikleri itikadına dayanıyordu. Bazı yaratıklar şeytanî bir kuvvetle mücehhez idiler. Bununla beraber, bu kuvvet erkekten ziyade kadında bulunuyordu. Cadılar ve şeytanlar insanların bedenine girmek gücüne sahip idiler.

Mısır'da,

Musa (a.s.)'dan evvel Mısırlılar, kanunen caiz olan bir büyü kabul ediyorlardı. Bununla beraber kanunen yasak olan büyünün her türlü icra usullerini daha az bilmez değillerdi. Sihirbazların hayata ve ölüme tasarruf ettiklerine, iyi veya kötü cinleri yardım için çağırma gücüne sahip olduklarına ve tabiat kuvvetlerini diledikleri gibi kullanabileceklerine inanıyorlardı.

 

Uzak Şark'ta,

Çinliler büyünün her türlüsüne karşı derin bir alâka besliyorlardı. Konfüçyüs'ten önceki dönemlerde Wu denilen bir tür cadı, devletin sosyal yapısında resmi bir mevki sahibi idi. Büyü usulleri arasında geleceği bilerek geleceğe ait hususları söylemeye, cinleri uzaklaştırmaya alışıyorlardı.

 

Yunan-Roma'da

Görünmez kuvvetleri beşerin iradesine mahkûm kılmak sanatı, Yunan-Roma medeniyetinde Şark'ta olduğundan daha az rağbet bulmuş değildi. Yunan sihirbazları daha çok kendilerine hizmet edebilecekleri ümidiyle yabancı ilâhlara müracaat ediyorlardı. Tesalya kıtası gizli sanatlara mensup en meşhur adamları yetiştirmekle meşhurdu. Büyü, imparator Ogüstüs zamanında, büyük bir ehemmiyet kazanmıştı.

 

Yahudilik'te,

Sihre itikat pek revaçta idi. Perileri davet etmek, şeytanları insanın iradesine mahkûm kılmak, her türlü harikalar, hulâsa medeniyette şöhret bulmuş itikatların bütünü Yahudilik'te mevcuttu. Yahudiler büyü formüllerinde, eski zamanlardaki geleneklerden yahut yabancı dinlerden gelen cin ve peri isimlerini almışlardır.

 

İslâm toplumlarında,

Müslümanlardan bazıları büyüde Yahudilerden, Suriyeliler'den, İranlılar'dan, Keldânîler'den ve Yunanlılar'dan ders almışlardır. Tütsü, tılsım, muska, cadılık, fala bakmak vs. hep oralardan gelmiştir. Müslümanlar cinlere inandıkları için bu inanç sihre inanmaya da yolaçabiliyordu. Rasûlullah (s.a.s.) "isabet-i ayn"a, yılan sokması ve genellikle hastalıklara karşı rukyayı yani duayı caiz görmüştür. Fakat büyü ile Hz. Peygamber'in (s.a.s.) duası arasında hiçbir ilişki yoktur. Bir takım fal kitapları vardır ki kelime ve harflerin suretiyle geleceği bilmeye çalışırlar.

 

Batı dünyasında,

Bütün milletlerin arşivleri tetkik olununca, büyüye müteallik bu türlü inançlara rastlanır. Keltler, Tötonlar, İskandinavlar, Finler, Doğu milletleriyle bu konuda bir çok esaslı benzerlikler göstermektedirler. Bugün akıl ve mantığın ilerlemesiyle büyünün ortadan kalktığına inanmak pek cesur bir davranıştır.

 

Kaynak: Şamil İslam Ansiklopedisi

 

 

-alıntı-

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mısır ' da Büyü

 

Eski Mısır'da son derece doğal olarak bilinen bir olguydu büyüler. Ancak yine de herkes büyü yapamazdı. Bu konuda özel yetenekleri olan, tanrılarla iletişim kurabilen kişiler büyü yapabiliyordu. Büyülerin kimi kötü yani kara büyü niteliğindeydi; kimisi koruma büyüsü kimisi ise büyü bozmaya yarayan büyülerdi.

 

Kara büyülerde genellikle büyü yapılmak istenen kişinin kendisine ait birşey ele geçirilir ve bunun yardımıyla balmumundan yapılmış insan figürüne bakır şişler saplanırdı. İnsan figürü, büyü yapılan kişiyi simgelerdi. Balmumu eriyince kişi ölürdü. Bu oldukça sevimsiz olaya karşın bundan korunmaya yarayan büyüler de vardı. Büyü yapılan kişi hastalandığı zaman tıp konusunda oldukça ilerlemiş olan Mısırlılar, bunun büyü olduğuna karar verirlerdi ve bu çoğunlukla doğru cıkardı. En iyi rahipler ve büyücüler aracılığıyla bir nevi ayinle kişi kurtarılmaya çalışılırdı. Bu her zaman istenildiği gibi sonuçlanmazdı. Hatta tarihte birçok firavunun çocuklarının ve eşlerinin büyü nedeniyle öldüğünden bahsedilir.

 

Büyünün ilk örneği Tanrılar arasında yaşanan savaşta görülmüştür. Kızıl saçlı Seth, kardeşi Osiris'i 14 parçaya bölünce Osiris'in eşi İsis onu tekrar hayata getirmek için Amon'un gizli adını kullanarak bir büyü yapmıştır. Osiris'in 13 parçası Mısır'ın birçok yerinde bulunmuş ancak sadece cinsel organı bulunamamıştı. (Bunu ise timsah tanrı Sobek'in yediği düşünülmektedir.) 13 parça olmasına rağmen İsis, Osiris'i hayata döndürmüştür.

 

Büyücü, kimi zaman Tanrıyla bir olurdu. Tanrı'ya kendini kabul ettirir ve eğer tanrı kabul ederse ona istediğini yaptırırdı. Bu çok zor olmasına rağmen kimi büyücüler başarabilmiştir. Mısır tarihinin her yönünde olduğu gibi bu da şu anda bize oldukça ilginç ve garip ancak Mısırlılar için nefes almak kadar doğal bir şeydi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...